Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 19 KASIM 1990
î n » r l ı F r a B S I 2
Haber Ajansı AFP, ülke şarthınna göre Bginç olan bir
j l ı l a U l junmıu ortaya çıkardı. Maria Gouwy isimli 74 yaşındaki bir
kadıtun, susuz ve elektriksiz bir evde yaşadıgını keşfetti. 22 yıldır altyapıdan yoksun olan bir
evde oluran Gouwy, Euro kentinde bulundu. Maria Gouwy "70'lik inadı" ile tiim dikkatleri
üzerine çekti. (Fot'oğraf: AFP)
Resmi Gazete,
bayilerde
ANKARA (AA) — Resmi
Gazete'nin, Ankara'daki bazı
gazete bayilerinde günlük satı-
şına bugünden itibaren başlana-
cak. Resmi Gazeıe'nin peraken-
de satış fîyatı da KDV dahil
1000 lira olarak belirlendi. Baş-
bakanlık'tan dün yapüan açık-
lamada, gelişen iş ve ticaret ha-
yatı dolayısıyla abone olmayan-
ların da ihtiyacı olabileceği dü-
şüncesiyle Resmi Gazete'nin,
şimdilik Ankara'da Atatürk
Bulvan üzerindeki birkaç bayi-
de satışa suntılacağı bildirildi.
Başbakanlık'ın açıklamasın-
da, bu uygulamanın, yerinde ol-
duğunu saptanması halinde, ta-
lepler de dikkate alınarak An-
kara dışındaki biiyiik iller ile di-
ğer illerin beürli yerlerinde de
Resmi Gazete satışına olanak
taıunacağı kaydedildi.
Mitterrand'ın şoförü evlendi
rin arkası kesilmez. Fransa Cumhurbaşkanı François Mitlerrand, 1974'ten beri şoförü olan
Pierre Tonrlier'nin nikâhına çağniıydı. 17 kasım giinü gerçekleşen nikâhta şoförü Mitterrand'-
dan şahiti olmasını istemişti. Cumhurbaşkanı, eşi Danielle Mitlerrand ile birlikte Creteil'deki
törene katıldı. (Fotoğraf: AFP)
Trafik
kazaları: 4 ölü
Haber Merkezi — Yurdun çe-
şitli yerlerinde dün meydana ge-
len kazalarda 4 kişi öldü, 4 kişi
yaralandı.
Adana'mn Ceyhan ilçesinde
trenin çarptığı otomobilde bu-
lunan Sıdıka Karan (51) ile Se-
vim Karan (35) olay yerinde öl-
düler. Yaralanan Ali Karan ise
Balcalı Hastanesi'nde tedavi al-
tına alındı. Dün Yozgat'ın Boz-
lar Köyü yakıniannda Cengiz
Akdemir yönetimindeki otomo-
bil aşırı hız yüzünden devrildi.
Otomobil sürücüsü olay yerin-
de öldü. Yaralanan Avni Akde-
mir ile Durmuş Hanuırcu ise
Yozgat Devlet Hastanesi'ne kal-
dırıldılar. Trabzon'un Akçaa-
bat ilçesinde de bir kamyonet ile
kamyonun çarpışması sonucu
kamyonette bulunan Muhittin
tskender öldü. Kamyonet sürü-
cüsü tedavi altına alındı.
HABERLERIN DEVAMI
'Ecevit sussun'(Baftarafi 1. Sayfada)
bilgi verme zorunluluğu
olmadığım" savundu.
Eski Milli Savunma Bakanı
Safa Giray'a yönelttigirruz soru-
lar ve yanıtları şöyle:
"— ltalya'da 'Gladio' olayının
ortaya çdonasuıdan sonra Türki-
ye'de de Özel Harp Dairesi'nin
işlevi yeniden tartışılıvor. Bu ko-
nuda bakanlığınız sırasında...
GİRAY — Genelkurmay'ın
yaptığı açıklamadan daha fazla
bir şey ekleyemem. Bildiğim bu
kadar.
— Bakanlığınız sırasında bu
dairenin çalışmaları dikkatinizi
çekmedi mi?
GtRAY — Hayır. Tabii özel
Harp Dairesi diye bir daire ol-
duğûnu biliyorum.
— Bu dairenin çahşmalan ko-
nusunda size bilgi verilmesini,
brifıng düzenknmesini istediği-
niz oidu mu?
GtRAY — Yoo, ben isteme-
dim. Bazı şeyler anlattılar ama.
daha fazla bir şey istemedim.
— Bu dairenin iç güvenlikle
ilgili konulara kanşmadığına
emin olduğunuz için mi daha
fazla bilgi istemediniz?
GtRAY — Hayır. Aklıma
böyle bir şey gelmedi. Bakın
bunlar Genelkurmay Başkanı'-
nın konusudur. O da Başba-
kan'a bağlıdır.
— Yani iç güvenlik konusuna
kansmadıkianna emin misiniz?
GIRAY — Genelkurmay'ın
bu konuda kendi açıklamaları
var.
— Bülent Ecevit, 'Benim şu
ana kadar bildiklerim, ABD'nin
özel Harp Dairesi ile doğrudan
ilgilendiği yolundaydı' diyor.
Daha sonra da bu dairenin ma-
li gereksinimlerinin bir dönem
ABD tarafından karşılandığını
betirtiyor. Sizce bu gonışler dog-
nı mudur?
GtRAY — Genelkurmay,
Başbakan'a bağlıdır. Ecevit, o
kanalla belki daha fazla bilgi sa-
hibidir. Benim bütçede görebil-
diğim böyle bir şey söz konusu
değil
— Bütçedeki kaynaklan açık
nudır? Ecevit, bu dairenin gider-
lerinin bütçede yer almadığını
ifade ediyor.
GtRAY — Cari giderler ara-
sında geçer.
— Ecevit. Bir dönem bu dai-
renin, Türkiye'nin çeşitli yerle-
rinde silah depoları oldugunu
ögrendigini, bunlann dağıulma-
sını döoemin Genelkurmay Baş-
kanı Evren'den istediğini
açıklıyor.
GİRAY — Bu silahlar ne
amaçla konmuş? Işgal halinde
güvenliği sağlamak veya dışla
gereken mücadeleyi yapmak
için. Bunlar da yapıhr. Bunu şu
anda, bilmiyorum, böyle silah-
lar var mıdır? Ama böyle bir iş-
gal senaryosunda direnişleri ya-
pabilmek için böyle. şeylere ih-
tiyaç oldugunu da düşünmek la-
zım. Bilmiyorum, ama aynca ol-
ması da lazım diyorum. Yani iş-
gali planla, bir gücün Türki-
ye'nin bir kısmını işgal etmesi-
ni planla, ne yapacaksın? Burayı
bırakacak mısınız? Direniş na-
sıl örgütlenecek? Oradaki halk
da direnecek, normal Silahlı
Kuvvetler de direnecek.
— Ama bu çalışmanın nor-
mal bir dönemde yapılmasını
nasd değerlendiriyorsunuz?
GtRAY — Zaten normal dö-
nemlerde yapıhnası lazım. Son-
ra yapamazsm ki, kaldı ki, bun-
lar gayet sınırlı şeylerdir.
— Bu dairenin parasal ola-
naklan, personel sayısı ve çahş-
malan hakkında bilgi verebilir
misiniz?
GtRAY — Bunlan Başba-
kan'dan sorun kardeşim. Yahut
Genelkurmay Başkanı'ndan so-
run. Bu gibi konulann tamamen
açık olması beklenmemeli. Bir
kere gerçekten doğnı bir şekil-
de yapılıyor olduğuna inanma-
ıruz lazım, yapılmalı ve açıklan-
mamalı. Oyle şey olur mu?
Açıklanır mı? Varsa, yapılmış-
sa şöyle şöyle denir mi?
— Evet ama, insanlar da yıl-
lardır bu calışmalann doğnı ya-
pümadıgı yolunda kuşkular ta-
jıyorlar. Yıllardır bu tartışma
sürüyor.
GIRAY — Ama bu izah et-
mez. Açıklatmak için baskı yap-
mayı bu dedığin laf izah etmez.
— Başka nasıl izab olabilir?
GtRAY — Sorumluların
'Dognı yapıyor' olduklarını
beklemek gereklidir. Öyle bir
şey lazım mıdır, değil midir, Ia-
zımdır ve onun gerçekten iyi ya-
pılıyor olduğuna inanmak
isterim.
— Bu dairenin çahşmalan
hakkında Hasan Esat Işık, Miüi
Savunma Bakanı olduğu dö-
nemde brifing almış ve aldığı
bilgUer kendisini 'dehşete dü-
şürmüş!
GtRAY — Brifing verirler.
Belli bir saygı düzeni içinde ol-
duklan için verirler. Ama belli
bir sınırda vermiş olabilirler.
— Yani brifingde her şeyi an-
latmamışlar mı demek isti-
yorsunuz?
GİRAY — Tamam. Şuna da
inanıyorum ki herkesin her şeyi
bilmesine gerek yok.
— Bu Daire'nin mali kaynak-
lannın ABD tarafından karşı-
landığı görüşünü yanıtla-
madınız.
Tbrumtay: Açıklamayı yaptım Kuran kursları
ANKARA (Cumhuriyel Bü-
rosu — Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Necip Torumtay,
"Özel Harp Dairesi" konusun-
da "gayet kısa ve gayet kesin"
açıklama yaptığını söyleyerek yi-
ne aynntıya girmedi. Torumtay,
"2. Ordunun biriikkrinin zaten
güneyde bulunduğunu" belirte-
rek "Orada smırlar boş değil,
kaydınna yok" dedi.
Genelkurmay Başkanı, dün
Paris'e giden Cumhurbaşkanı
Özal'ı uğurlama töreninde bu-
lundu. Ozal'dan yarım saat ön-
ce giden Başbakan Akbulot'u
uğurlama töreninde bulunma-
yan Torumtay, Esenboğa'dan ay-
rıhrken Cmnhuriyet muhabiri-
nin "Neden Başbakan'ı uğurla-
maya geimediniz? Protokol ku-
ralı mı böyle? Yoksa özel bir ne-
deni mi var?" sorusuna, "Pro-
tokol böyle" yanıtını verdi.
Torumtay, Genelkurmay Baş-
kanı'nın Başbakanhğa bağlı ol-
duğunun anımsatıhnası uzerine
de "Bilmiyorum. Ama yıllardan
beri uygulama böyle" dedi.
Torumtay, şeref salonundan
çıkarken geri dönerek gazeteci-
lerin yanına geldi ve "Olayın
önemli ve yeni bir uygulama
olmadığım" anlattı. Protokol
kuralının değişmesi halinde de
başka bir anlam çıkarılabilece-
ğini kaydeden Torumtay, "Ev-
velki uygulamalara bakın. Bu
sorunun cevabını siz bulun" di-
ye konuştu. Genelkurmay Baş-
kanı'nın çalışmalannın aksama-
ması için böyle bir kural kon-
muş olabileceğini savunan To-
rumtay, görüşlerini "Siz niye her
gün üç defa yemek yiyorsunnz?
Bu uygulama da yıllardan beri
böyle. Nedenini ben de
bilmiyorum" diye açıkladı.
Birlik kaydırması
Torumtay'a protokol konusu
dışında yöneltilen sorular ve ya-
nıtları da şöyle:
— Özel Harp Dairesi'nin hâ-
lâ gündemde olmasını nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
TORUMTAY — Bu konunun
tamamen dışındayım. Ben gayet
kısa ve gayet kesin açıklamayı
yaptım.
ç.ku?
lAY
~
Buiddianereden
Kontrgerillaya tepki büyük
— Bülent Ecevil'ten..
GtRAY — O zaman iddiası-
nın doğruluğunu açıklasın. Yan-
Iış işler. Böyle bir konuda zan-
nediyorum demekle iş olmaz,
yanlıştır. Eğer kesin bilmiyorsa
böyle demek yanlıştır. Bu mem-
leket için de hatadır. Hele bu
konularda ortalıkta dedikodu
şeklinde, doğru olduğu belli ol-
mayan, büinmeyen laflar dolaş-
tırmak memlekete hizmet etmek
değildir.
— Özel Harp Dairesi'nin
MtT ile ilişkisi var mı?
GtRAY — Bümiyorum kar-
deşim. Ne MtT MSB'ye bağhdır
ne de Özel Harp Dairesi. Onun
için bu söylediklerinin cevabı
bende yok. Bu konular gerçek-
ten gizli kalması gereken konu-
lardır. Eğer Ecevit, kesin bilme-
den sadece 'Zannettim, böyle
hissettim' tarzında laflarla bu
konular üzerinde tartışma çıkar-
tıyorsa yanlışlık yapıyor.
— Ama Ecevit o dönemde
başbakandı...
GİRAY — Kardeşim, o za-
man ya doğnı bilsin ya bilmi-
yorsa sussun, kapatsın ağzını.
Belki biliyorsa da susması gere-
kiyor."
(Baştarafı 1. Sayfada)
Dairesi'nin kullanılmasını
istedi" sözlerini yalanladı. Kıhç,
"Evren, bunlan uyduruyor"
dedi.
HEP Sözcüsü Kars Milletve-
küi Mahmut Alınak, kontrgeril-
lanın Türkiye'deki varhğının or-
taya çıktığıru savunarak "Bu
örgüt, dağıtılmadığı sürece, 12
Eylül öncesi ve sonrası işlenen
dnayetler karanlıkta kalacaknr.
Ne kadar faali meçhul cinayet
varsa arkasında kontrgerilla
vardır" dedi.
Adalet Bakanı Oltan Sungur-
lu'yu konuyu soruşturmak üze-
re savalara emir vermeye çağı-
ran Alınak, bugün HEP millet-
vekilleri olarak bu konuda
TBMM Başkanı Kaya Erdem'e
başvuracaklannı söyledi.
UBA'nın haberine göre eski
MİT ajanı Mahir Kaynak da
açıklamasında kontrgerilla adı
verilen 'gizH NATO örgütü'nün
bir uzantısının Türkiye'de bu-
lunduğunu söyledi. Bu örgütün
sağı temsil ettiğini öne süren
Kaynak, "Çünkü Türkiye'de
solu örgütleyen başka ülkeler
vardı. Bu örgütün antikomünist
faaliyet gösterdiğine inanıyo-
rum" dedi. Kontrgerillanm
1980 öncesi birçok olaya karış-
tığını öne süren Kaynak, örgü-
tün açığa çıkanlmasının çok zor
oldugunu, 'itiraf gerektiğini be-
lirtti.
DYP Genel Başkan Yardım-
cısı Selahattin Kıhç, gazetecile-
rin kontrgerilla ile ilgili sorula-
noı yanıtlarken Evren'in Demi-
rel'le ilgili sözleri 'uydurduğu-
nu' söyledj.
Kıhç, 7. Cumhurbaşkanı Ke-
nan Evren'in Özel Harp Daire-
si'ne ilişkin açıklamasındaki,
"Demirel başbakanlığı döne-
minde, 1971'de teröıie mücade-
lede kullanılan bu örgütün yine
kullamlması yönündeki önerisi-
ni reddettiğini" açıklamasıoın
anımsatılması üzerine şunları
söyledi:
"Demirel böyle şey istemedi.
Sadece 'Ne istersenizvereceğün,
yeter ki yangını söndürün' de-
di. Kenan Paşa ihtilali meşru
göstermek için bunlan uyduru-
yor. Bu, özenti ve demokrasi
inançsızlığıdır. Anarşiyi önle-
mek için değil. iktidan devirmek
için planlar yaptılar" dedi.
RP Genel Sekreteri Oğuzhan
Asiltürk, dün bir gazetede yer
alan ve partisinin Genel Başka-
nı Necmettin Erbakan'a atfedi-
len 'Gizli ordu, Ecevit dönemin-
de kuruldu' haberine ilişkin ya-
zılı bir açıklama yaptı. Asiltürk,
Erbakan'ın örgütün varlığından
haberi olan Ecevit'in Bakanlar
Kurulu'na bilgi vermemesini
eleştirdiğini, Ecevit'in savunma-
sının 'ciddi' olmadığım kaydet-
'Asiltürk, finansmanı dışar-
dan kaynaklanan, NATO şem-
siyesi altındaki CIA bağlantıh
gizli örgütün yıliardır Türkiye'-
de faliyet gösterdiğini savundu.
"Bu gizli örgütten haberi olan-
lann topluma tatmin edici bilgi
vermeleri gerekir" dedi.
İHD Ankara Şube Başkanı
Muzaffer İlban Erdost da,
Türkiye'de demokrasinin soluk
alabümesinin, 'kontrgerilla' ör-
gütünün tümüyle açığa çıkarıl-
masına bağlı oldugunu savun-
du.
Bu örgütü açığa çıkarmanın,
darbe yapmaktan on kat zor ol-
dugunu belirten Erdost, açıkla-
masında, 'Kontrgerilla tartışma-
lannı 1978'de başlatan zamanın
başbakanına meydan okuyanla-
nn, aynı tutumlannı bugün de
sürdürmeleri duşündunıcüdür"
görüşününe yer verdi.
— Acıklamaya ragmen tartış-
ma süriiyor?
TORUMTAY — Sürdüğü ka-
dar sürsün, ben açıklamayı yap-
tım. "Alakası yok" dedim.
— 2. Ordu birtiklerinin sını-
ra kaydınldıgı dognı mu?
TORUMTAY — Hayır. Böy-
le bir şey yok. Zaten 2. Ordu bir-
likleri orada. Sınırlar boş değil.
Yeni bir şey yok. Kaydırma yok.
— Ordunun 2000'li yıUara ha-
zırlanması, modernizasyon ça-
hşmalan yapılıyor mu?
TORUMTAY — Başladı. De-
vam eden birşey. TV'de 32. Gün
programında açıklama yapmış-
tım, bunlar profesyonel ordu
anlamına geliyor. tleride belki
olabilir. Ordunun miktarını
azaltıp vurucu gücü yüksek bir
ordu kurma çalışmaları ya-
pıhyor.
— Tezkere almış askerlerin
orduda yeniden kullaıulması uy-
gulaması nasıl gelişiyor?
TORL'MTAY — Yeni süahlan
daha etkin kullanabilmek için
terhis personelinden bir kısmı-
nı uzman çavuş olarak alıp kul-
lanmak istiyoruz.
Genelkurmay Başkanı, Kör-
fez'deki ABD birliklerinin "sal-
dın düzenine geçmeleri" konu-
sundaki bir soruyu ise yanıtsız
bıraktı. Torumtay, gazetecilerin
yanından ayrıldıktan sonra bu
kez Dışişleri Protokol Genel
Müdürü Üstün Dinçmen'e gide-
rek durumu anlattı. Dinçmen,
Torumtay'ı uğurladıktan sonra
gazetecilere gelerek "Sayın To-
nımtay'a bir soru sormuşsunuz.
Kendisi size açıkiamamı istedi"
diyerek konuyu anlatmaya baş-
ladı. Dinçmen de Torumtay'm
Akbulut'u uğurlamaya gelme-
mesinin protokol kurallanndan
kaynaklandığını uzun uzun an-
lattı. Bir gazetecinin, "Ama Ge-
nelkurmay Başkanı Başbakan'a
bağlı, Cumhurbaşkanı'na değil"
anımsatmasına Dinçmen, "Pro-
tokolde fazla mantık aradınız
mı ben fazla cevap veremem"
karşıüğını verdi.
Yönetmelik
incelemede
PASOLIM'MN 16 YIL ONCEKI MEKTLBL
4
Darbecileri biliyorum'
Rehineler bırakılıyor
ROMA — "tktidar sistemi-
nin devamı için yapılan o dar-
be dizilerinin sorumlulannın
Idm oldugunu ben biliyonım-ki
buna isterseniz 'darbe' de diye-
bilirsiniz.
12 Aralık 1969 Milano katli-
amımn soramlularuı büiyonım.
1974 başındaki Brescia ve Bo-
logna facialannın sonımlulan-
nı biliyorum.
Darbeci eski faşistleri, bu kat-
liamlara damgasını basan neo-
faşistleri ve facialann tanınma-
yan sorumlulann 'zirve'deki
hangi insanlann elinde oyuncak
oldugunu da biliyorum.
Gerilim stratejisinin birbirine
karşıt göriinen ilk anti-komönist
aşamasıyla (Milano 1969), ikinci
antifaşist aşamasının (1974
Brescia ve Bologna) kimler ta-
rafından denetlendiğini bi-
liyorum.
Ben CIA'nın yardımıyla ko-
münistlere karşı bir haçlı seferi
başlatan ve 1968i tamponlama-
ya çalışan güçlerin hangi gnıp-
lardan oluştuğunu büiyorum.
Cumhuriyet kurumlanna sal-
dıranlann kimler oldugunu, te-
rör katliamlannın altında kim-
lerin imzası bulunduğunu; tüm
isimleri ve olaylan biliyorum.
Hepsini biliyorum. Ama
elirade kanıt yok.
Ama ben bir aydın ve bir ya-
zar oldugum için biliyorum.
Tüm olaylan izledigim için ya-
zılıp çizilen her şeyi anlamaya
çalıştığım için tüm bilinmeyen-
lerin ya da söylenmeyenlerin ne
oldugunu çıkartmaya çahştığım
için geruerde kalan olaylarla bu-
günkü olaylar arasında bir bağ-
lantı kurabildiğim için; dağınık
ve birbiriyle ilgisi yokmuş gibi
göriinen parçalan, tutariı bir si-
yasi kadro içine yerleştirebildi-
ğim için ve yanlız keyfiyet, çıl-
gınlık ve esrar perdesiyle örtü-
lü gibi görünen olaylann ardın-
da bir mantık bulduğum için bi-
liyorum. Ama kamtlayamıyo-
rum.."
Geçen hafta 'Manifesto' ga-
zetesinin birinci sayfasında, tam
sayfa olarak yayımlanan bu
mektup, İtalyan entelektüelle-
rinden Pier Paolo Pasolini'nin
imzasını taşıyor. Yazıldığı tarih
ise 14 Kasım 1974.
Bundan 16 yıl önce dönemin
en saygın gazetesi 'Corriere del-
la Sera'da yayımlanan mektup;
ülkenin 45 yıldır hâkimi sayılan
Hıristiyan Demokratlar'ın tep-
kisini çekmiş, en şiddetli terör
olaylarımn içinde yaşayan ltal-
ya'da aylarca tartışılmıştı. Kısa
süre önce ölen Moravia'dan,
Bertolucci'ye dek tüm günümüz
aydınlannın 'peygamberi' sayı-
lan Pasolini, bu sözleri yazışın-
dan tam bir yıl sonra öldü. Da-
ha doğrusu Roma yakınlannda-
ki bir plajda fena halde dövül-
müş olarak ölü bulundu. 6 bin
kişinin katıldığı cenazesinde tö-
reni ünlü yazar Alberto Mora-
via yönetti.
Şairliğinin yani sıra yazar, ta-
rihçi ve mükemmel bir yönet-
men olan Pasolini'nin sözleri,
ölümünden 15 yıl sonra gene ga-
zetelerin birinci sayfasını işgal
ediyor. CIA denetimindeki
'Süper-NATO' skandahnın pat-
lak vermesiyle İtalyan gazetele-
ri ve televizyon, ltalya'da '70'li
yıllarda üzerinde çok tartışılan
ve yukarıdan yönetilen 'gerilim
stratejisi' tezine yeniden yer ve-
riyor. 300'e yakın insanın yaşa-
mına mal olan Milano, Brescia,
Bologna istasyonu katliamları-
nın dehşet saçan imajları, tek-
rar tekrar TV ekranına geliyor.
Eski bir 'Renault-4' içine bıra-
kılmış Aldo Moro'nun sakalla-
rı uzamış, iki büklüm cesetinin
ilk planları bir hortlak gibi ye-
niden karşımıza çıkıyr. Gözlem-
ciler, ltalya'da 'Gladio
Operasyonu' olarak anılan 'Sü-
per NATO'nun ttalya'da istik-
rarsızlık yaratmak amacıyla
tüm bu büyük terör olaylarını
desteklediğini ileri sürüyor.
Giderek yalnız aydınlar ara-
sında değil, kamuoyu içinde de
geniş yankı gören bu teze göre
gizli NATO örgütü ile işbirliği
içinde çalışan İtalyan gizli ser-
vislerinin bir bölümü, masum
ttalyanlann yaşamını bir iktidar
aracı olarak kullanmış. 'Süper
NATO'nun ltalya'da başdüş-
man olarak mimlediği Komü-
nist Parti'nin kaydettiği her iler-
leyiş karşısında bombalar patla-
mış, terör ortaya çrfcmış. Bunun
için gizli servisler aşırı sağ terö-
ristleri kullandıklan gibi sol te-
röristleri ve hatta mafyayı da
kullanmışlar. Hıristiyan De-
mokratlar, CIA'den akan do-
Iarlar ve 'gerilim stratejisi' sa-
yesinde 45 yıl iktidara yapışıp
komünistleri muhalefet getto-
sundan çıkarmamışlar.
'Gerilim stratejisi'nin ardın-
da 'Süper NATO'nun olduğu
muhtemelen hiçbir zaman ka-
nıtlanmayacak. 'Süper NATO'-
nun varlığını itiraf eden başba-
kan Giulio Andreotti' bunu
asla kabul etmiyor. Ve CIA
desteğiyle gerilla organizasyonu
olarak örgütün yalnız dışarıdan
gelecek bir komünist saldırıya
ya da içeride komünistlerin ik-
tidara gelmesi durumuna karşı
çalıştığını söylüyor.
Fakat 'Süper NATO'nun te-
rör olaylannm ardındaki beyin
oldugunu ileri sürenler, ttalya'-
nın esrarlan diye büinen bu bü-
yük katliamlann hiçbirinin so-
rumlusunun bulunmadığına
dikkati çekiyorlar. Bazı haller-
de dört, beş kez yapılan yargı-
lamalara rağmen, suçlular bulu-
namıyor. İtalya'nın en iyi yar-
gıçları hep deül yetersizhği ile
karşılaşırken, her esrarın ucu
gizli servislere dayanıyor. Birta-
kun kirli oyunlara kanşmış ol-
maları şüphesi ile baştan aşağı
üç kez yeniden yapılanan İtal-
yan gizli servis başkanlarının
adı, bugün CIA hesabına çalış-
tığı kanıtlanan P-2 Mason loca-
sının lideri Lkio Geüf'nin ortak-
larının adını taşıyan listelerde
bulunuyor. Söz konusu katli-
amlarda kullanılan bomba ve si-
lahların kaynağı ise hâlâ bilin-
miyor.
Pasolini'nin 16 yıl önce yaz-
dığı mektup, işte bu nedenle hâ-
lâ güncellik taşıyor.
(Baftarafi 1. Sayfada)
direrek, tüm rehinelerin
"derhal" serbest bırakılmasını
istedi.
Irak resmi haber ajansı INA
1
nın bildirdiğine göre, Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin'in li-
derliğinde dün toplanan Irak
Devrim Komuta Konseyi, Irak
topraklannda bulunan tüm ya-
bancı rehinelerin "bir iyiniyet
jesti" olarak, Noel gününden iti-
baren üç ayhk bir süre içinde
serbest bıraİalmalannı kararlaş-
tırdı. Devrim Komuta Konseyi
tarafından yapılan açıklamada,
"Bu karar, yabancı konuklann,
Irak'a gelmesi engellenen ailele-
rinin Noel ve yeni yıl kutlama-
lannın iyi geçmesi amacıyla iyi
niyetli kişilerin isteklerine kar-
şdık olarak alınmıştır" denile-
rek, böylelikle "kötü niyetli ki-
şilerin savaş çıkarma yolundaki
kötü niyetli girişimlerinin de bo-
şa çıkarılacağı" savunuldu.
Açıklamada, "banş havasım bo-
zacak bir olay" olmaması duru-
munda, rehinelerin tamamının,
25 mart tarihine kadar serbest
bırakılmış olacağı bildirildi.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker, Irak'ın rehıneleri aşamaü
olarak serbest bırakacağı habe-
ri üzerine dün Paris'te yaptığı
açıklamada, Irak'ın kararını,
"masum insanlann hayatlan
üzerinde oynanan ahlaksızca bir
oyun" olarak nitelendirdi. Irak
yönetimini, rehine ailelerinin
umutlarını sömürmekle suçla-
yan Baker, rehinelerin tümünün
derhal bırakılmalanm istedi. Be-
yaz Saray Sözcüsü Marlin Fitz-
water ise Irak'ın rehineleri "pro-
paganda amacıyla" kullandığı-
nı ve kendisine karşı oluşturulan
uluslararası ittifakı bölmeye ça-
lıştığını söyledi.
Gözlemciler, Irak'ın rehineleri
aşamalı olarak serbest bırakma
karanrun, bölgedeki uluslararası
askeri birliklerin harekete geç-
mesini önleyebileceğini belirti-
yorlar. AP ajansının haberine
göre, bölgedeki askeri birliklerin
rehinelerin serbest bırakılması
Nufus cüzdanımı
kaybettim, hukümsuzdur.
ALTAN VAROL
sırasında Irak'a saldm düzenle-
mesi beklenemez. Gözlemciler,
serbest bırakma işleminin sona
ereceği mart ayının da Rama-
zan'a denk geldiğine dikkat çe-
kerek, Irak karşıtı askeri ittifak-
ta yer alan Arap birliklerinin bu
dönemde saldırmak istemeyece-
ğini kaydediyorlar.
De Cuellar: Arap
zirvesi toplansın
Öte yandan Birleşmiş Millet-
ler Genel Sekreteri Perez De
Cuellar, Körfez krizinin barışçı
yoldan çözülmesi için tek şan-
sın, Arap Birliği'nin toplanma-
sı oldugunu söyleyerek, acilen
bir zirve düzenlenmesi çağnsın-
da bulundu. Ürdün Kralı Hüse-
yin ise, Arap zirvesi düzenlen-
mesine karşı çıkarak, şu şırada
düzenlenecek bir zirve, Arap ül-
keleri arasındaki aynhklan de-
rinleştirerek, Körfez'deki ya-
bancı askeri güçlerin saldınsına
olanak hazırlayacağını savun-
du.
Ürdün Kralı Hüseyin, Fas ta-
rafından yapılan Arap zirvesi
çağrısına karşılık olarak dün
yaptığı açıklamada, Arap ülke-
îerinin kendi aralannda çözüme
ulaşmalarından yana ohnasına
karşın, Arap Birliği'nnı toplan-
masının, 'Arap düşmanı yaban-
cı devletlerin' işe kanşmalanna
olanak sağlayacağmı söyiedi.
ABD Başkanı George Bush,
Avrupa turunun ikinci durağı
olan Almanya'da dün Başba-
kan Helmut Kohl ile yaptığı gö-
rüşmede, 'Almanya'mn, Irak'a
karşı oluşturulan cephede daha
etkin rol almasını' istedi. Bush,
görüşmeden sonra gazetecilere
yaptığı açıklamada, "Körfez
krizinin çözümlenmesi için her
türlü imkâna başvurulmalıdır"
dedi. Almanya Başbakanı Hel-
mut Kohl ise çözüm için görüş-
melerin sürmesini isteyerek,
"Körfez'de savaş olasılığının
arttığını, ancak savaşın hiçbir
şeyi çözmeyeceğini" söyledi.
Bu arada SSCB Başkanı Mi-
hail Gorbaçov'un özel temsilcisi
Alexander Belagonov, önceki
gece beklenmedik bir biçimde
Mısır'ın başkenti Kahire'ye ge-
ri döndü.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Diyanet Işleri Başkan-
lığı'nın Milli Eğitim Bakanlığı'nı
devre dışı bırakan "Kuran Kurs-
lan Yönetmeüği"nin Başbakan-
lıkça da yeterince incelenmedi-
ği saptandı. Başbakanlık'a yakın
kaynaklar, yönetmeliği hazırla-
yan Diyanet Işleri Başkanlığı'na
güvenildiğini ve üzerinde fazla
bir inceleme yapılmadığmı ifa-
de ettiler. Milli Eğitim Bakanı
Avni Akyol, Başbakanlık Müs-
teşan Sabahattin Çakmakoglu-
nun konuyu hayretle karşıladı-
ğını beüiterek Başbakartlık'uı da
yönetmeliği incelemeye aldığmı
kaydetti.
Diyanet îşleri Başkanhğı'nca
hazırlanan ve 16 kasım tarihli
Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren "Kuran Kursla-
n Yönetmeligi"nin, kursların
denetiminde Milh" Eğitim Ba-
kanlığı'nı devre dışı bırakması,
başkanhğın bağlı bulunduğu
Başbakanlık'ta da "şaşkınlık"
yarattı. Başbakanlık'a yakın kay-
naklar konudan gazetemizde çı-
kan haberler ve Milli Eğitim Ba-
kanı Akyol'un kendilerini uyar-
ması üzerine bilgi sahibi olduk-
lgjını ifade ettiler. Aynı kaynak-
lar, Diyanet Işleri Başkanhğı'nca
hazırlanan yönetmeliği incele-
diklerini, ancak eski yönetme-
likle karşılaştırma yapfnadıkla-
rı için getirilen değişikliği fark
edemediklerini ifade ettiler.
Yönetmeliği hazuiayan Diya-
net Işleri Başkanlığı yetkilileri-
ne de güvenildiğini kaydeden
kaynaklar, yönetmeliğin incelen-
mesi tamamlandıktan sonra ge-
rekli düzeltmelerin yapılacağıru
söylediler.
Konuya ilişkin olarak Cum-
huriyet'in sorulannı yanıtlayan
Milli Eğitim Bakanı Akyol da
yönetmeliğin Öğretün Birbği Ya-
sası'na aykın olarak bakanlığı
Kuran kurslannın denetiminde
devre dışı bırakması üzerine
Başbakanlık Müsteşan Sababat-
tin Çakmakoğlu ile temasa geç-
tiğini söyledi. Çakmakoğlu'nun
da yönetmeliği hayretle karşıla-
dığını belirten Akyol, Başba-
kanlıkça da inceleme başlatıldı-
ğmı kaydetti. Akyol, "Dofal
olarak şaşırdılar, inceleme de
başlatıldı. Her yönetmelik yapu-
dığı zaman bakan, başbakan in-
celemeyez ki madde madde oku-
namaz ki. Hazırlayanlara
güvenüir" diye konuştu.
Akyol, "Kuruluşlannda ba-
kanlığın denetiminde olan,
1971de ise Diyanet Işleri Baş-
kanlıgı ile işbirliği içinde denet-
lenmesi öngorülen Kuran kurs-
lannın denetlenmesinde şimdi
de bakanlık devre dışı bırakılı-
yor. Bu sistemli bir gelişme
midir" şeklindeki soruyu da
şöyle yanıtladı:
"Samimiyetsizlik ounayabiür.
Meslek taassubundan kaynak-
lanmış olabilir. Hani hepimiz
işimize kanşılmamasını isteriz.
İyi niyetli olduklanna güvenmek
istiyorum. Mesela binalann se-
çiminde işbiriiği yapıyonız. Bu
yeni yönetmelikte konınmuş,
orada biz vanz. Onu da çıkart-
saydüar bari."
Akyol, yönetmelik değişikliğı-
ni "mevsimsiz" ve "gereksiz"
bulduğunu belirtti.
'Silahsız'
(Baştarafı 1. Sayfada)
rüşme yapacağı kesinleşti. Kör-
fez konusunun, ikili temaslann
can alıa noktasını teşkil edece-
ği ve konferansla doğrudan iliş-
kili olmamakla beraber AGİK
zirvesine damgasım vuracağı
haber veriliyor.
AGlK'e taraf olmayan tek
Avrupa ülkesi Arnavutluk, bu
toplantıya gözlemci sıfatıyla ka-
tılacak. Akdeniz'e kıyısı bulu-
nan ülkeler de AGlK'te gözlem-
ci olarak yer alıyor.
Le Monde gazetesi, Turgut
özal, Margaret Thatcher ve Fe-
lipe Gonzalez'in Fransız poüsin-
ce en fazla korunan liderler ara-
sında bulunduğunu yazdı. Çe-
şitli ülke delegasyonlannm kâ-
lacağı 22 büyük Paris oteli cu-
martesi gününden itibaren didik
didik arandı. Konferansın yapı-
lacağı Kleber Caddesi'ndeki dı-
şişleri bakanlığına bağlı konfe-
rans salonu çevresi zirve vesile-
siyle yolcu trafiğine kapatıldı.
Çevredeki metro istasyonlan da
çahşmayacak.
Evlat edinmede imam
(Baftarafi 1. Sayfada)
kâr kanadında yer alan Devlet
Bakanı Cemil Çiçek, onayladı-
ğı yönerge ve buna bağh olarak
hazırlattığı evlat edinme formu
ile bu konudaki uygulamayı tü-
müyle değiştirdi. Bugüne değin
Medeni Kanun hükümlerine gö-
re gerçekleştirilen evlat edinme
yönteminde, SHÇEK Genel
Müdürlüğü'ne başvuran ailele-
rin çocuk için tutarlı, dengeli ve
sevgi dolu bir aile ortamına, ay-
rıca eğitim ve yetiştirümesini
sağlayacak asgari gelir durumu-
na sahip olup olmadıkları araş-
tırılıyordu. Kurum, "evlat
edinebilir" görüşüne varırsa bu
görüşle birlikte son karan yargı
organlarına bırakmak üzere
dosyayı tamamlıyordu. Ancak
yeni yönergeyle başvuran ailenin
evlat edinme istemi konusunda
önce oluşturulacak bir komisyo-
nun karar vermesi, ardından da
bu karann genel müdürlük ona-
yına sunuhnası koşulu getirildi.
Yönerge, aynca bugüne kadar
uygulamada örneğine rastlan-
rnayan, evlat edinmek isteyen ai-
le ile çocuk arasında "din, dil ve
tabtyet biriiği" koşulunun aran-
ması zorunluluğunu da getütli.
Yönerge ile birlikte uygula-
maya sokulan ve evlat edinmek
isteyen ailelerin doldurmalan
zorunlu kıhnan fonnlarda yer
alan sorular da dikkat çekti. Ya-
pılacak "güvenlik soruştunnası"
için evlat edinmek isteyen kadın
ve erkeğin 5'er adet yakın akra-
ba ve iş arkadaşlannın adlanmn
istendiği formda, aile için çalış-
tıkları işyerleri amirlerinin kişi-
sel kanaati de yer alıyor. Evlat
edinmek isteyen kişi eğer esnaf-
sa bu kanaatin bağh bulunduğu
dernekten alınacağı kaydedilen
formda, aynı şekilde mahalle
imamı ve muhtannın görüşünün
alınmasının yani sıra "daire
soruşturması" başlığı altında
mahallede aileye en yakın okul
müdürünün, aileyi tanıyan en az
beş esnafın ve yine aileyi tanıyan
üç komşunun görüşlerinin aİın-
ması zorunluluğu da getirildi.
Eşler için ayrı ayrı güvenlik
soruşturması yapıhnası, bu açı-
dan "savcılıktan adli sicil rapo-
ru ve en büyük mülki amirlikçe
gizli polis soruşturması tutana-
ğı" alınması zorunluluğu da ge-
tirilirken, "Normal doğumlan-
nızın dışında müdahaleler var
mı" sorusuyla da eşlerin bir kür-
taj yaptırıp yaptırmadıkları öğ-
renilmeye çahşıhyor.
Siyasi
(Baftarafi 1. Sayfada)
Güneş Müftüoğlu, ANAP Zon-
guldalc Mületveküi Pertev Aşçı-
oğlu, HEP Genel Başkanı Feh-
mi Işıklar ve HEP milletvekilleri
Kenan Sönmez, Arif Sag, DSP
MKYK üyesi Mehmet Çiftçi,
Sosyalist Parti Genel Sekreteri
Yalçın Büyükdağlı ile Zongul-
dak Belediye Başkanı Yüksel
Aytaç'ın da imzaladığı ortak
açıklamada şu değerlendirme
yapıldı:
"Tüm Zonguldak halkının
duygu ve isteklerini ortaya koy-
mak amacıyla sorumluluk taşı-
ması gereken ilgili ve yetkili ma-
kamlan uyarmak üzere, bizler
de Zonguldak'ın geleceği açısm-
dan sakıncalı bulduğumuz bu
gidişe dur demenin zamanının
geldiğine inanıyor ve diyonız ki:
Maden iscisi, insan onunına
yaraşır düzeyde ve emeğinin ger-
çek karşılığını almalıdır.
TTK'nm zararianndan işçiler
sorumlu tutulmamalıdır.
Greve hiç gerek kalmadan ve
ülke ekonomisini kayba ugrat-
madan toplu iş sözleşmesi en kı-
sa zamanda olumhı sonuçlandı-
nlmalıdır."