Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 KASIM1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGÜN
Devtet Meteoroloji İşleri Ge-
nel Mûdûrlûğü'nden alınan
bilgiye göre Bat buluttu, Mar-
mara ile Kuzey Ege yer yer
yağmuıiu. öteki yerler açık, iç
kesimler sabah saatferinde
sisli geçecek. Hava sıcaklığı
kuzeybat kesimlerinde biraz
azalacak. Diğef yerierde deği-
şiklik olmayacak. Denizleri-
mizde rüzgâr: Kıble ve lodos-
tan 3-5 kuvvetinde, Batı Ka-
radeniz, Marmara ve Kuzey
A 25° 10° Dtyartatar
y 14° 11° Edıme
A 21° 6°£rancan
Y 16° 8°Eraıruıtı
S 9°-6°Esb(*ır
B V ^Gaaanfcp
A2S°13°Gn»n
A 24° 7"G«JmûshaneA
Ege'de 7-8 kuvvetinde saatte 33-40 deniz mili hızla
esecek. Van Gölü açık, hafif çaJkantıir olacak.
Bofa
Bursa
ÇanaMale
Corum
OHKZII
A 12° 8°Hal*ân
B 21° 11° teparta A
Y 15° 9°lslar*u' Y
A V 9°torw Y
A 15° 1°Kare S
A 13° -2° KasOmoDu B
B 17° 4°Ka»sen A
Y 15° 9°Kırtöare* Y
Y 16° M° torrft A
A 15° O°Kütatı»a Y
B 19° 8°Malatya A
19° 0°Manı»
VI» 8°KMara«
12° -5° Mersn
0°-16°Mujla
14° 3°Muş
21° 4°Nı*te
17» 11° Ortu
11° -1* Rce
15° 2°Samsun
20° rSnrt
16° WSnop
M°12°S«as
2°
10°
17°-1°
14° 10° Uşak
18° -1° Vdn
15» 5°>tegat
13°-1° Zongutdafc
Y 20° 10°
A 20° 6°
A 24° 13°
8 19° 5°
A 13°-1°
A 20° 2°
A 17» 10°
A 18° 10°
A 17° 9°
A 16° 3°
B 17° 11°
B 17° 2°
Y 15° 13°
A 18° 10°
A 12°-1°
Y 16° 6°
A t2°-2°
B 17° 2°
8 16° U°
"yagmurkı fkarlı A-acık B-DukıDu G-güneşlı K-kam S-snf Y-yaOmuriu
Kafııre;*^
BÜLMACA
6
8
SOLDAN SAGA:
1/ Ortodoks kilise-
sinde, büyük perhiz-
den önce gelen ve et
yemekten kaçınılan
döneme verilen ad.
2/ Içine antlaşma ve
padişah mektupian-
nın konulduğu metaj
kutu... Bir tartı biri-
mi. 3/ Haysiyet...
Çin w Japonya'da
oynanan bir çeşit
satranç. 4/ tskambil-
dc birli.... Kabuğu
düğme ve süs eşyası
yapımında kullanı-
lan bir deniz kabukiusu.
SSCB'nin para birirni... Bir çeşit In-
giliz birası. 6/ Eskrimde bir karşılaş-
ma türû... Kaygı. 7/ Şehzadelerin
özel eğitmenleri... Köpek. 8/ Osman-
hlar ile Memlükler arasında 1517'de
yapılan savaş. 9/ TUzlanıp kurutul-
muş yiyecek... Giysi kesimi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Suluboya resim. 2/ ttalya'da bir
ova... Osmaniı devletinde okul kitap-
lannın genel adı. 3/ Yunan rakısı... Saç örgüsü. 4/ Insan eliyle
açılmış geniş su yolu... Her yanı suyla çevrili kara parçası. 5/
Çok çirkin ve sakil.. Yiyecek bulamayan, yoksul kimse.6/ Rad-
yumun simgesi... Fransa'da bir ırmak. 7/ Hayır anlamında kul-
lanılan söz... Bir tür esnek örgü. 8/ Afrika'da bir ülke... Yugos-
lavya'nın pfaka işareti. 9/ On dört dizeden oluşan Batı şiiri tü-
rü... Sipersiz şapka.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Sporcular birleşin
«c»«ll#t
CRCME
SIMON
19 KASIM 1930
tstanbul kulüplerini ikiye
ayıran hâdise malûmdur. Bu
ikilik futbol mevsiminde,
futbol hayatımızı felce
uğrattı. Bu ikiliği ve ondan
mütevellit anarşiyi, ataleti
izale edecek olan yegâne
kuvvet, umumî kongre idi.
L'rnumî kongre de 26
teşrinisaniden 1
kânunusaniye kaldı. Demek
ki bir buçuk, iki ay daha bu
ikilik ve atalet devam
edecektir. Bundan en çok
zarar görecek ise spor
kulüpleri ve sporcu
gençlerdir.
Federasyonlarla İstanbul
mıntıkası ve bu iki
teşekkülün rüesası arasındaki
ihtilâftan kulüplerimizin ve sporculanmıan daha iki ay
müddetle mutazarnr olması gunahtır. Spora ve sporcu
gençliğe her zaman hizmet etmeyi millî bir vazife
addeden gazetemiz, kongre halledinceye kadar, İstanbul
kuluplerinin bir araya toplanmalarını ve maçlara
başlamalarını teklif ediyor.
Gayemiz, spor siyaseti yapmak değil; sporculann spor
yapmasını temin etmektir. İki ayın daha beyhude geçip
gitmesi giinah değil mi?
Bu içtimadan maksat; kulüpleri, İstanbul mıntakasını ve
federasyonu ikiye ayıran ihtilâfı müzakere ile halletmek
değil; fakat kongre toplanıncaya ve kararlarını verinceye
kadar Istanbul'da futbol faaliyetinin devamını temine
uğraşmaktır.
O ihtilâfı haliedecek yegâne merci kongredir. İstanbul
kulüpleri ise, o tarihe kadar muvakkat bir lig heyeti
teşkiî edip maçlara devam edebilirler.
Tekrar ediyoruz: Maksat, miinhasıran futbol
müsabakalarına başlamak ve kardeşce devam etmektir.
Sırf idarî bir mahiyette olan ve kulüplerden,
sporculardan ziyade teşkilâta, teşkilât rüesasına taallûk
eden ihtilâf, kat'iyyen mevzuu bahsolacak değildir. Sırf
spora hizmet maksadile yaptığımız Uu teklifin
Istanbul'un bütün federe kulüpleri tarafından kabul
edileceğini ümit ediyoruz ve cuma günıi reislerini
bekliyoruz.
30 YÜ/ONCE Cumhuriyet
Kurucu Meclis19 KASIM 1960
Milli Birlik Komitesi Üyesi Kurmay
Albay Muzaffer Yurdakuler, bugün
tertiplenen basın toplannsında
gazetecilerin çeşitli sorularına
cevaben ezcümle şunları
söylemiştir:
"Kurucu Meclis yakında teşkil
edilecek ve çalışmaları açık
Muzaffer Yurdakuler dacaktır. Kurucu Meclis Anayasası
zannedersem pazar günü Cemal Gürsel'e verilecektir.
Geçici Anayasanm bazı maddelerinin tâdili için de bir
komisyon kunılmuş olup çalışmalara devam edilmektedir.
Af Kanunu konusunda da kat'î birşey söyleyemiyeceğim.
Sadece bu konuda çalışmalar vardır. Zamanı gelince
ikinci Af Kanunu elbette ki çıkacaktır. Cemâl
Madanoğlunun Genel Kurmay Başkanı olacağı
hususundaki haberler doğru değildir. Biz Genel Kurmay
Başkanımızdan memnunuz ve hiç bir zaman boyle bir
zaruret de duymuyoruz. Meclisteki İhtisas Komisyonları
lâğvedilmemiştir. Sadece çalışmaları bir müddet için tehir
edilmiştir. Tasarı ve teklifler ise yeniden ele alınmıştır."
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyel
ABD'ye 4 Önlem
19 KASIM 1989
Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, dün gece TBMM Bütçe
ve Plan Komisyonu'nda bakanlık bütçesi görüşülürken
yaptığı konuşmada, ABD Kongresi'nde bulunan Ermeni
karar tasansını engellemek için eldeki bütün imkânJann
seferber edileceğini bildirdi. Yılmaz, ABD'de iki partinin
tamamen iç politika kaygılarıyla Ermenilere prim vermek
için yarış halinde olduklarını kaydetti.
Askeri alandaki işbirliği toplantılannı ipta] ettiklerini,
ikili savunma tesislerindeki bütün modernizasyon
projelerini askıya aldıklannı, ABD savaş gemilerinin
limanlannuzı ziyaretlerinin durdurulduğunu, savaş
uçaklarının egitimine de kısıtlamalar getirdiklerini
açıklayan Yılmaz, tasarının öldürulmesi halinde bu
önlemlerin kaldırılacağını, kabul edilmesi halinde ise bu
önlemlere çok daha ileriye dönük yeni önlemlerin
ekleneceğini söyledi.
DÛNYA'DA BUGÜN
Amman
Aüu
BaJOat
Barcaoıu
Basd
Mgrad
Bcrfm
Bonn
Bn*s#l
Sodapeste
Cenevre
Ceoyır
Odde
Oubaı
FranMurt
an»
Hetantu
KaMre
Leftoşa
Y 12°
A 2«°
A 24°
A 31°
A 22°
A 15°
A 9°
Y 11°
Y 16°
Y 13°
Y 13°
A 15°
A 21°
A 32°
A 32°
Y 13°
A 24°
Y 5°
A 22°
Y 10°
Y 16°
A 23°
Lenıngrad
Londıa
Madnd
Milano
Moıtbtdi
MostaM
MOrrt
New Vbrk
Oslo
Pans
Prag
Rryad
Sotya
Şam
H A M V
Vnşoa
Zürih
Y 7°
Y 15°
A 20°
A 16°
Y 13°
Y 5°
Y 16°
Y 12°
Y 5°
Y 16°
Y 13°
A 32°
A 17°
Y 9°
A 28°
A 29°
A 31°
Y 10°
A 15°
Y 12°
Y 11°
A 15°
TARTKMA
Doğru Tanı
Sağduyu ile bakıldığında, bir "facia" ile değil toplumsal bir
değişmeyle karşı karşıya olduğumuzu görmek zor değildir.
"Dağılan" ya da "bozulan" aile değil ama "belirli tipte bir
aile"dir. Bu son derece doğaidır.
"AUeden Sorumlu Devlet Bakanı" Sa-
yın Çîçek'in görüşleri oldukça düşündürü-
cü ve bilimsellikten uzak görünmektedir.
Her toplumsal değişme, özellikle hızlı bir
değişmeyse, toplumda panik yaratır. Bu pa-
niğe yöneticilerin de kapıldığına görmek
üzücüdür. Temelde evlilik ve "aile
iliskileri"nin hızlı değışmesi karşısında ka-
pılınan telaş ve karamsarlık insanları ister
istemez yanhş fikirlere ve çözümlere götü-
rebilmektedir.
Sağduyu ile bakıldığında, bir "facia" ile
değil toplumsal bir değişmeyle karşı karşı-
ya olduğumuzu görmek zor değildir.
"Dağrian" ya da "bozulan" aile değil, ama
"belirü tipte bir aile"dir. Bu son derece do-
ğaidır. Çünkü toplumsal ih'şkiler yapılan
gereği sürekli olan ve değişen ilişkilerdir.
Söz konusu değişmenin toplumbüimi ilgi-
lendiren bir dizi nedeninden söz edilebilir.
Buniardan en önemlileri kuşkusuz Sa>m Çi-
çek'in de belirttiği gibi "başka kültiirlerie
tanışma, kenüesme" gibi olgulardır. Ancak
bu olgulardan geriye dönüş söz konusu ola-
mayacağına göre yapilması gereken, bu ol-
guları ve dolayısıyla değişmeyi yönlendir-
mektir. Yönlendirmek demek örneğin aile
konusunda, geleneksel ve ataerkil ailenin ve
ilijkilerin kiınj çürüyen ve geçerliü'ğini yi-
tiren değerleri yerine, değişmenin istediği
yeni değerlerle üişkiler kurulmasına olanak
\
\
hazırlamak demektir. Bu da devletin göre-
vidir. Devletin görevi belirli bir modeli
"Türk Ailesi Modeli"ni savunmak değil-
dir.
Toplumsal değişmeye söz geçirebilmek,
Red Kit'e karşı Dede Korkutfilmleriure-
terek ya da "Yuva" kasetleri doldurarak
veya belgesel fîlmlerle olmaz. Aslında böyle
hareket etmek, değişime ileriye doğru bir
yön vermek değil, değişimi tersine çevirme
istemlerinin bir şekilde açığa vurulması ve
tarihsel olarak yıpranmış ve can çekişmek-
te olan belirU bir formu korumak demek-
tir. Ama bu, günümüzde bazı gerçekJere sırt
çevirerek yapılabilir. Ancak sonuç itibanyla
başansız kalmaya mahkûrndur.
Örneğin, günümüzde kadının statüsün-
de olan değişme bir gerçektir. Dolayısıyla
bu gerçek gözardı edilerek yeni bir birlikte
oluş fikri geLLştirilemez. Yeni oluşumlar kla-
sik evlilik ve aile kavramlarını sarsmakta-
dır. örneğin, "Erkek otoritesi"ni sarsmak-
tadır. Bu örnekten hareketle şu sorulabiür:
"Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı" bu
otoriteyi koruyucu, besleyici yönde mi iş-
ler yapacaktır? Yoksa olgulann ışığında ba-
zı yeni ilişkilere yol açabilecek yeni fikirle-
rin mi oluşturulması düşünülmektedir?
Sayın Bakan'm görüşleri maalesef ikin-
ci sorumuz yönünde umut vermiyor. Flör-
tü fahişelikle eş tutan bir görüş iierisi için
nasıl ümit verebilir?
Devletin toplumsal Uişkiler konusunda-
ki politikası bazı temel gerçeklere (bilimsel
ve felsefı bilgilere) dayanmak zorundadır.
Bu gerçeklerden birisi aileyi ilgilendirmesi
bakımından şudur: Toplumsal bir ilişki
olan aile ihşkileri de değişir. Ama değişme-
yen, iki insanın birlikte oluşlandır. Söz ko-
nusu birlikte oluşa iki insanın kendi değer-
leriyle bir biçim vermesi. Bunu istemeleri
o insanların hakkıdır günümüz dünyasın-
da. Devlet bu hakka saygılı olmalı ve bu
hakkı korumalıdır. Devletin varlık nedeni
budur. Bu gibi konularda devletin bir "res-
mi göriiş"ü ya da "raodel"i olması, çağ-
daş uygarhğa katılmak isteyen bir toplu-
mun önünde engel olarak görülmelidir.
tSMAİl H. DEMİRDÖVEN
Bahçelievler/Ankara
Dıır Demenin Zamanı GelmistirKörfez krizi patlak verdiğinden beri
Özal'ın "başkanlık sistemi" yolunda oldu-
ğu bir kez daha ortaya çıktı. Önce Bush'la
konuştu; başbaşa. Ardından Arap sultan-
larını ziyaret etti. Şimdi temaslarını Japon-
ya'da sürdürüyor.
Neler konuştuğunu, negibi vaatlerde bu-
lunduğunu kimse bilmiyor. Oysa kritik
günler yaşıyoruz. Amerikan yetkilileri sa-
vaşın kaçınılmaz olduğunu vurguluyorlar.
Ve sadık müttefikleri Türkiye'ye, Körfez-
krizindeki "ciddi" tutumundan ötürü öv-
güler yağdınyorlar. Özal da, Saddam'ı uya-
rıyor; savaşın Ocak'ta patlayacağmı
söylüyor.
Oysa savaş konusunda' hiç bir yetkisi
yok. Savaş konusunda tek yetkili mercı Mil-
let Medisi. Bu yetkisini Meclis kimseye dev-
redemez.
Anayasa suçu işlediği vurgulanarak,
Özal'a "Dur!" demenin zamanı gelmiştir.
MEHMET ALİ AYBAR
fstanbul
Ekilebilir Alanlann lokolıışu
Fabrikalanmızı ve yerleşim birimlerini tarımsal topraklar
üzerine kurmakla yol açtığımız üretim kayıpları GSMH'ye
kattığından fazladır.
Bir tanm ülkesi olan yurdumuz, yetki-
Iilerimizin söykdikleri ne olursa olsun bu
kimliğini daha uzun süre devam ettirecek-
tir. Tarunsal üretimin ilk koşulu olan eki-
lebilir topraklarımız günden güne azal-
makta ve yok olmaktadır. Bunun çeşitli
nedenleri vardır. En önemlileri; toprak
üzerindeki floramn bozulması ve tahrip
edilmesi, yanlış kullamm ve amaç dı$ı kul-
lanımdır. Burada üzerinde durmak istedi-
ğim amaç dışı kullanımdır.
Fabrikalanmızı ve yerleşim birimlerini
tanmsaJ topraklar üzerine kurmakla yol
açtığımız üretim kayıplan GSMH'ye kat-
tığından fazladır. Belki ilk bakışta sana-
yileşmenin karşısındaymış gibi bir düşün-
ceye yol acarsa da kanımızca, ürettiğinden
fazlasını tüketen, gelişmişliğin göstergele-
rinden biri sayılan nüfus artışı yüzde*2.5
gibi korkunç bir rakam olan Türkiye gıda
ithal eden (şimdi de ediyor) bir ülke dunı-
muna gelecektir. Bunu GAP da engelleye-
mez'.
Toprağın oluşumu ana materyal, iklim
ve vegetasyon durumu ile ilgilidir. Bu ne-
denle 4.5 cm. kalınlığında bir toprak taba-
kasımn meydana gelebilmesi için 100 ile
1000 yıl gerefcmektedir. Bunun üzerine fab-
rika ve yerleşim yerleri kurmakla Bursa,
Adana, Izmit, Bornova gibi ovalar elden
çıkmıştır ve geri dönülemez bir durumda-
dn. Toprak sınıflandırmasının uygulanma-
ması, çıkaralık ve çirkin politik hesaplar
sonucu bu duruma gelinmiştir. Sanayicile-
rimiz fabrikalannı kurarlarken hepimizin
olan bu topraklan yok ettiklerini hiç dü-
şündüler mi?
Bu durumun tüm sorumlulannı, ekilebi-
lir topraklanmıza sahip çıkmaya çağı-
nyorum.
NUSRET DİRENÇ/lnnir
Galeri • Atölye PERA • M« 97 38 • 132 64 26
Sanat
AEDFA
^BTekstilbank Sa
Galerisi
SALİH ZEKİ
Resim Sergısi
7 Kasım - 26 Kasım
HDsrev Gvrad* C*d. 12S
136 12 79
MEHMEJGULER
RESİM SERGlSI
8KASIM-5ARAUK1990
3awme ftatU^aortn hoıç '
BENADAM
SANAr/ mOALERISl
TEM SANAT 6ALERİSİ
HAKKJANLJ
Resim Sergisi
HÜSEYIN
BİLISIK21.11.1990/312.1990
RAMKO
SANAT MERKEZİ
A t i
-
e S o k Y m > a A
P
r 8 / 2
feşvikiye 136 15 38
AdnanYalım
Resim Seıgisi
5-26Kasml99C,9W-l8j00
jPazargünkridışındai
Vatikonağı Caddesi No. 117/2 Nişanlaşı Istanbul
tönca
ModemSanat
G l
Necla Erk
Yıldız
Alacakaptan
resim sergisi
6-30 kasım 1990
REASÜRANS
Sanat Galerisi
Tel 131 7» 32-.V>
\% günleri- 11.00 - 18.30
TAYFUR
SANLIMAN
Grafobüer
Sergisi
19 Kasım - 5 Aralık
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi
istıklAl Cad 209 49 Beyoglu (Allas Smeması Uslu)
M. ALİ
MERİQ
Resim Sergisi
21 Kasım - 9 Aralık
Nltpeliye Cad. 44/2
Etller 165 19 35-165 32 91
N E L L İ
Takı Sergisi
19 Kasım -1 Aralık
mT A K I C A L E R İ S I
Vapur lılMİesi Sok. No: 5
OıtakSy 1591911
ç t sanat
gaJensı
KEMAL
İSKENDER
Resim Sergisi
21 Kasım - 1 Aralık
I.Levent Sülün Sok. A-14
170 03 62 - 168 74 84
/ -
Ck;
O GIZFL
ai St\1TL4*
SAHATLA CİDDİ OUNLABt SÜ-
ZEL SANATLAR LİSELEHİME.
FAKÜLTELERİNE KONSERVA-
TUARLARA HAZIRLANANUR!
ONEMSENEN YETENEKLİ Ç0-
CUKUR!
Her türlü olanak/Araç/Ge-
reç/Malzeme/RefıberSanat-
çı ve Uzman/Ortam/Mekân/
bızden çalışması sızden
IBRAHİM Ç Ç
SELİM KARAOANA
CANAN BETKAL
EKREM KAHRAMAN
ile Resim
(Sanat Tarıh, Sanat Felsefesi,
Estetık. Gûnümüz Sanatı.
Temel Sanat Tasarımı, Resim
teknoloj(S(. Nû çalışması vö.)
SERHAT AKYOL il« müzik
çalifmalırı
(Org. piyano, pop, rock,
cazz. klasık gıtar,
Keman. Solfej. Şan, vb.)
(0K ÇOK 02L H BIÜMSEL
HER YK$A. HER İLGİYE. HER OOZEYE
UYSUM ÇALIŞMA ERUPURI
KAYITLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR.
Cihangır Cad No 42/3
Beyoğlu/IST Tel: 144 53 10
MEFHARET
ERTUĞ
Resim Sergisi
15 Kasım - 30 Kasım
Zimt Bsnkısı Galarisl
Kantarcı Şube» Efenkoy
GİDERAY4K YAŞARKEN
Vedal Giinyol
6000 hra(KDViçınde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaioğlu-İstanbul
Ödemcli gönderilmez.
x 1 ı AuFarAcetttas
^L j? fngiltere-Amenka
\ 1 ^ _ A » Fransa
' « K * 9.1-15* 53 42-16143 B7
E-5 Karayolu üzerinde
kız öğrencilere
kiralık oda
593 58 19
POLİTİKA VE OTESI
MEHlHRn KEMAL
Hâzınfın Kadınlan
Nâzım Hikmet yurtdışına çıktıktan sonra rahat soluk aldı.
Romanya'dan Moskova'ya geçti. Şaire, Mcskova'da Pravda
gazetesinin karşısında konuk evi olarak ayrılan yapıda bir yer
verdiler. Orada oturuyor, dostlarını ağırlıyordu. Irya Ehren-
burg'a der ki, "Ev beylik, ben de burada konuğum. Bir oto-
mobilim, bir de şoförüm var. Şoför her sabah bana, 'şef ne-
reye gideceğiz?' diye sorar."
Nâzım, ilk kez 1921 yılında Moskova'ya gelmişti. Daha yir-
misinde bile değildi. Devrim de dört yaşındaydı. Son gelişinde
ise büyük bir ünü vardı. Her yerde hayranlıkla karşılıyorlar-
dı. Büyük şair, on üç yılhapishanede yatmış bir kahramandı.
Kbnuşuyor, soruları yanıtJıyor, doğrulan söylüyor, gençleri hay-
ran bırakıyordu. Kimi zaman saflığı bilge olmasına yardım edi-
yordu.
Nâzım, Moskova'ya yerleştikten sonra her yerde özgürdü.
Roma'da, Varşova'da, Paris'te. Bütün özlemi İstanbul'du.
Türkiye'ye çağrılı olarak gelen son eşi \fera, "İstanbul hep
Nâzım'ın düşlerindeydi" diyor. Nâzım, bir paşa torunuydu,
kökeniyle İstanbul'a bağlıydı. Gözlerinde hep İstanbul özle-
mi vardı.
Şairin herkese benzemeyen tuhaf huyu her hayran oldu-
ğu kadınla evlenmesiydi. Kimi erkekler var (kadınlar da var)
birine yasal olarak bağlanmazlarsa aşkı da duymazlar. Nâ-
zım, her aşka bir nikâh kıymış dolu dizgin bir 'şarklı'ydı.
Vera'yı kitap fuarında uzaktan gordüm, 'saçları saman sa-
rısı / kirpiklerj mavi' bir Rus dilberi değil, anaç, şişman, iri
yarı bir Rus kadınıydı. Moskova'da olsun, Leningrad'da ol-
sun, caddeye çıktığınızda dolusuna rastlarsınız. Uzun hapis
yıflannın aç kalmış şairi nedense birdenbire tutuluvermiş.
Biz şairi biliyoruz, ama son eşi vera nasıl anlıyor, ona ba-
kalım:
"Büyük bir şairin ölümünden sonra sessizlik olur. Nâzım
ölünce de böyle oldu. Yedi yıl sonra kapımızı Türkler çalma-
ya başladılar. Boğaz'ın kuşattığı İstanbul hep Nâzım'ın anı-
larındaydı. Her sabah istanbul'la ilgili bir anıyla güne baş-
lardı. Ölünceye değin de böyle kaldı. İstanbul'dan geldikten
sonra ilk istediği şey Istanbul'u seslendiren bir radyoydu. Rad-
yo fabrikasının işçiieri Nâzım için özei bir alıcı yaptılar.
Türkiye'ye dönük alıcıyla 12 yıl ülkesini izledi. Nâzım Hik-
met, hep aynlıkların ve özlemlerin şairidir. Oenebilir ki yaşa-
mı boyunca hep aynlık çekmiş, hep özlem duymustur. Ha-
pislik bir Özlem, gurbet öteki özlem. Ölüsü Moskova'da bir
mezarlıktadır, özlem dolu yatıyor. Elbette bir gün kemikleri
gelecektir."
Nâzım'ın ölüm haberinden sonra yakın dostlarından Şerif
Hulusi eski eşlerinden birine başsağlığına gidiyor. Eski eş,
"Nâzım, benim için şimdi değil, çoktan öldü. Ama şair Nâ-
zım yaşıyor" diyor. Şerif Hulusi yüz geri dönüyor.
Şair, Stalm döneminde olabıldiğınce açık oldu. Söyleye-
bildiği kadar söyledi. Stalin'den sonra kaç dönem gekji, geçti.
acaba bugünkü perestroyka dönemini yaşasa ne yapar, ne
söylerdi?
Doğu ve Orta Avrupa'da sosyafizm çalkalanryor. Bir Çek
düşünürü diyor ki, "Diktayı yıkmak, sosyalizmi kurmaktan da-
ha kolaymış." Evet, sosyalizm... Sosyalizm... Ama nasıl ku-
rulacak? Proletarya diktatörlüğü ile kurulamıyor. Sermaye dik-
tatörlüğü ile de kurulamayacaktır Denemeler arttıkça sos-
yalizmin demokrasisine ulaşılacaktır. Her türlü diktayı yıkma-
sını bilen insan kalabalıkları bir duvarı çökertip bir sınırdan
ötekine geçerken deneyimler edinirler.
Nâzım'ın çok eşi oldu. Sayılarını bilmiyorum. Oturup say-
maya da üşeniyorum. Nâzım, her kadında bir şiir mi yaşa-
dı? Ya da her kadın bir şiiri mi getirdi? İyi ölümdür yürek dur-
ması, acısız.
Yaşasa daha nice şiirler yazardı, hep birlikte okurduk. Nâ-
zım şairdi, ama resmi çok severdi. Resmin güç anlasılan bir
sanat olduğunu bilirdi. Her kadın bir resimdi şiirlerinde... Mü-
ze olacak evinde, iki Picasso boşuna durmuyor. iki güzel ka-
dın gibi iki resim...
T.C. MALATYA
2. ASLÎYE CEZA MAHKEMESİ
KARAR
Sayı
Esas No: 1990/339
Karar No: 1990/517
C.S.ENo: 1990/911
Hâkira: Ali Erkılınç 20228
C. Savcısı: Selahattin Edik 18498
Kâtibe: Fatma Yucel
Davacı: K.H.
Sanık: Hüseyin Uluta?. Hüseyin ve Eraine oğlu 1960 D.lu Malat-
ya merkez Çöşnük Mah. nüfusuna kayıtli olup halen Çöşnük Mah.
I. Cad. No: 2'de oturur. Fınncılık yapar, evli, 2 çocuklu, okur-yazaı
sabıkasız TC. Islam.
Suç: Eksik gramajlı ekmek imal edip satmak.
Suç larihi: 5.4.1990
- Yukanda açık kimliği yaalı bulunan sanık hakkında mahkeme-
mize açılan kamu davasının yapılan açık yargılamasında verilen ni-
hai karan sonunda:
Gereği düşünüldü: Sanıgın Çöşnük caddesi üzerindeki pide fınnı-
nın müsleciri olduğu olay günü fınncılık yapan sanığin işyerinde be-
lediye görevlilerince yapılan denetim sonunda çıkanlan ekmeklerin
eksik gramajlı olduklan lespit edilerek sanık hakkındaki tutanak dü-
zenlenerek bu dava açılmıştır.
Yapılan yargılama ve dinlenen konunun uzma.ru bilirktşijer, dene-
timin kurallara uygun olduğunu, sanığın savunmasınj haklı göstere-
cek delil bulunmadığını, mevcut şartlara ve dosya kapsamma göre
sanık üzerine aulı suçun oluştuğunu bildirmişler ve bu nedenle sanı-
ğın cezalandınlmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Hüküm: Sanığın üzerine atılı eksik gramajlı ekmek yaparak satısa
sunma suçunu işlediği anlaşıldığından,
1- Eylemine uyan TCK'nun 363/1 maddesine göre 6 ay hapis ve
40 bin lira ağır para cezasına çarptınlmasına,
2- Sanığın duruşmadaki iyi hai lehine takdiri indirim nedeni sayı-
larak cezasının TCK'nun 59. maddesine göre 1/6 oramnda indirile-
rek 5 ay hapis ve 33.333 lira ağır para cezasına çarptırılmasına,
3- Cezasından başkaca kanuni takdiri arttırma ve eksiltmeye tak-
diren yer olmadığına,
4- Hakkındaki hapis cezasının 647 sayılı yasanın 4/1 maddesine
göre 1 günü 5000 liradan 750.000 lira ağır para cezasına çarptırılma-
sına,
5- TCK'nun 72. maddesine göre hakkındaki aynı turden para ce-
zaları toplanarak sonuçta 733.333 lira ağır para cezasına çarptınl-
masına,
6- TCK'nun 402/2 maddesine göre sanık hakkındaki karar kesin-
leştiğinde karar ozetinin masrafı sonradan sanıktan alınmak üzere
Ankara, İstanbul veya Izmir'de yayunlanan ve tirajı 100 binin üze-
rinde bulunan bir gazetede ve Malatya'da yayımlanan bir gazete ile
ayn ayrı yayımlanmasına,
7- Hükmedilen ceza miktan gözönünde bulundunılarak sanık hak-
kındaki cezanın 647 sayılı yasasımn 5. maddesine göre takdiren l'er
ay ara ile 20 eşit taksitle alınmastna, taksitlerden birinin süresinde
ödenmemesi halinde cezanın tamamının aJınacağı konusunda uya-
rılmasına (uyarıldı).
8- Asağıda dökümü yapılan 13.000 TL. yargılama giderinin sanı-
ğa yükletilmesine ilişkin karar, sanığın yüzunde C. Savcısı huzuru
ile talebe uygun ve yasal yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça
okunup anlaiıldı. 13.9.1990.
Basın: 37949
tLAN
BAYBURT
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo : 1989/29
Karar No : 1990/300
Hâkim • : Hamit Dündar 21835
Kâtip : Cuma Kahrıman
Davacı : Mahmul Çakır
Vekili : Av. Naci Kavi
Davalı : Gülsüm Çakır (Yanmıs)
Dava : Ş.G.N. Boşanma
Davaa Mahmut Çakır Vekili Av. Naci Kavi tarafından davalı Gül-
süm Çakır (Yanmış) aleyhine açılan boşanma davasının açık yargı-
laması sonunda:
Davanın kabulüne dair verilen karar Davalı Gülsüm Çakır (Yan-
mış) a Papilot köyü Pazar/Rize adresinde tebliğ edilemediğı 7201 sayılı
tebligat yasasımn 29. maddesi gereğince ilanen tebliğine
Kararın tebliğinden 15 gün sonra kararın kesinlejeceği tebligat ye-
rine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 48587