03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 1990 **** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Yüzyılın Zirvesi ve Türkiye.. (Baştarafı 1. Sayfada) cak? Barış, özgürlük ve insan haklarına da- yalı bır düzenin kural ve kurumları nasıl be- lirlenecek? Bu konudaki çabalara özlemler- le dolu yaklaşımlar mı, yoksa ayağı yere ba- san gerçekçi bakış açıları mı damgasını vu- racak? 32 Avrupa ülkesiyie ABD ve Kanada lıder- lerini iki gün boyunca bir araya getirecek Pa- ris Doruğu, bu sorular üzerinde düşünülme- sıne fırsat yaratacaktır. Vaşlı kıtanın yenı yüzyıla yeni bır çehrey- le gıreceği kesındır. Şımdilik bu çehrenin tüm çızgilerı belırlenmiş olmaktan uzaktır; ama ana hatlarının ortaya çıkmadığı söylenemez. 1975 yılında Helsinki'de başlatılan AGİK sürecinın temel ilkeleri bellidir' Güvenlik, in- san hakları, ekonomik işbirliği ve çevre ko- nuları. Sovyetler'de Başkan Gorbaçov'un başlat- tığı perestroyka ve glasnost süreciyle, Doğu Avrupa'da bunu izleyen 1989Devrimi, bu il- keleri daha da belirginleştırmiştir. Ekonomik ve siyasal alanlarda çoğulculuğun damga- sını bastığı, silahsızlanmanın, insan hakları ve çevre konularının ön plana çıktığı yeni bır düzenin, tüm Avrupa'da geçerlik kazanma- sı amaçlanıyor. Bu yeni düzende kurumlar ne olacak? Av- rupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı AGİK'ı kurumlaştırmaya evet, ama nasıl? Bu soru farklı başkentlerde farklı görüşlere kaynaklık ediyor. VVashıngton'la Londra'nın, Moskova, Berlin ve Paris'in konuya bakış açıları değişık bugün için. Her kafadan bır ses çıktığı bıle söylenebilir. Çünkü kimlik bunalımı geçirmekte olan bir NATO var. Avrupa Topluluğu'nun tüm an- laşmazlıklara karşın yine de yerinde saydı- ğı söylenemez. Avrupa Konseyi, insan hak- larıyla ilgiii olarak Avrupa'nın vicdanı olma rolünü sürdürüyor. Bunlarta, NATO'yla, AT'la, Avrupa Konse- yi'yte AGİK nasıl bağdaştırılabilecek? Ne ne- rede başlayıp, nerede bitecek? Kolay bulunamayacak bu soruların karşı- lıkları. Avrupa'nın önünde umut dolu yeni bir sü- reç açılıyor. Ancak bu süreç aynı zamanda güçlüklerle dolu. Sovyetler Birliğı bir altüst oluşu ve bır çözülüşü yaşıyor. Eski Doğu Av- rupa ülkeleri çok büyük ekonomik sorunlar- la boğuşuyor. Hem bu ülkelerde, hem Sov- yetler'de milliyetçilık, ayrılıkçılık, şovenizm, yabancı düşmanlığı kabarıyor. Bütün bunla- rın yaşlı kıtaya ne getireceğıni kestirmek çok zor. Onun için, başta da söylediğimiz gibı, ge- leceğe dönük olarak özlemlere değil, gerçek- lere dayalı yaklaşımlara gerek vardır. Ama her şeye karşın, Avrupa'nın önünde geçmişe göre son derece lyimserlik yüklü, umut dolu yenı bır dönem açılıyor. • Bu döne*mde, daha doğrusu Avrupa'nın yeni mımarisınde Türkiye'nin yeri ne olacak? Türkiye açısından altı çizilecek tek bir nok- ta yar: Öncelikle demokrası ve insan hakları ala- nında Türkiye elinı çabuk tutmazsa, Avrupa'- dan hızla dışlanacak, itilıp kakılan, marjinal bir ülke konumuna gelecektir. Çünkü, 34 ülkeden oluşan AGİK çerçeve- sinde etkili mekanizmalarıyla büyük bir in- san hakları forumu oluşturuluyor. Ve bir soru: ANAP iktidarının laiklik, demokrasi ve in- san haklarına ilişkin olumsuz tutumunun te- melınde, Türkiye'yi Avrupa'dan İslam dün- yasına taşıma nıyetlerı de yatıyor olmasın? Batı. vizeyle yıldırıyor (Baştarafı 1. Sayfada) duğu bilinen bu siyasi iltica ta- leplerinin önünü kesebilmek ve kaçak işçi akışını önleyebilmek için AT ülkeleri, sessiz bir anlaş- mayla özelinde turistik vize, ge- nelinde vize agını giderek daral- tıyorlar. Vize alan turistin, ka- çak işçi ya da siyasi iltica tale- biyle gittiği Avrupa ülkesüıde kalması durumunda, vizeyi ve- ren konsolosluğun bağlı olduğu bakanlık tarafından sorumlu tu- tulmasına dek varan uygulama, söz konusu konsolosluklann "vize'' barajını, ktenilen resmi belgeler ötesinde yükseltmesine yol açıyor. Ülkelerin vize koşulian Avrupa ulkelerine ticari ya da turistik amaçlarla gitmek isteyen Türk uyruklulardan, tapu sene- dinden işyerinin garantörlüğüne varan sayısız belgelerle yurda "döneceği"ni karutlaması iste- nen vize uygulamalan konusun- da, bu ülkelerin konsoloslukla- nna bilgi için başvurduk. Önce hastalık tedavisi sonra turist da- ha sonra ise gazeteci olarak bil- gi istediğimiz bu konsolosluklar; Fransa ve Hollanda haricinde her üç durum için ayn koşullar ileri sürdüler. ALMANYA: Bu ülkeye turist olarak gitmek için Türkiye'deki isyerinden izin belgesi, sigorta belgesi, mal varlığı, gideceği yer ve kişinin özel davetiyesi, dönüş bileti, yeterli dövizi, tüccar ise ti- caret sicil kaydı, vergi beyanna- mesi, imza sirküleri, tedavi için gidiyorsa hastane kabul belgesi ve hastane masraflanm karşıla- yabileceğini kanıtlaması isteni- yor. İkametgâh ve ailenin Tür- kiye'de kalan kişileri konusunda bilgi gerekiyor. Kuşkulu kişiler, doğnıdan Almanya'ya bağlı bil- gisayar sistemine karşı, iki üç ay oyalanabiliyorlar. Vize ücreti 29 bin lira ve bir aydan önce alına- mıyor. BELÇtKA: Vize konusunda gerekli bilgi, başkonsolosun em- riyle sade vatandaşa telefonla verilmiyor, mutlaka konsoloslu- ğa gidip kendisini göstermesi is- teniyor. Gazeteci olarak bilgi vermeyi kabul ederek tapu, isye- ri, sigorta, banka döviz gibi "olagan" belgelerin dışında, Bel- çika'ya hiç gitmemiş birinin "turistik" vize almasının çok zor olduğu, "alelade bir adanun" t-irist gidemeyeceği be- lirtiliyor. Davetiye olduğu tak- dirde daha kolaylaşan vize, üc- retsiz ve normalde 2 gün içinde veriliyor. Kuşkulu kişiler, faks yoluyla Belçika yabancı polisi tarafından inceleniyor ve iki üç ay bekletiliyor. ÎSVEÇ: Bütün başvurular bil- gisayar yoluyla İsveç^te yabancı- lar polisi tarafından inceleniyor. Bu ülkeye "davetiye" olmadan turist olarak girmek "olanak- sız". Bu koşul telefonda açıkça belirtiliyor. Davetiye ve diğer ko- şullar uygunsa, vize ücreti yok, ertesi gün veriliyor. tSVtÇRE: Ucreti 48 bin TL olan vize, "durumuna göre" ve- riliyor. Gidiş donüş bilet, kala- cağı yerin rezervasyonu, tapu si- cil, işyeri belgesi, imza sirküle- ri, maddi durumuna ilişkin bel- gelerin dışında, bütün mal var- lığı ve gayri menkul gelirleri is- teniyor ve "durum" uygunsa, or- talama iki günde veriliyor. FRANSA: Yeni Fransız Baş- konsolosu Jacques-Andre Cos- tilhes, eskiden Türkiye'de bulun- muş ve Türkiye ile Fransa'nın iyi ilişkilerine çok önem veren biri. Vize konusunda "güleryiizlü" bir ödünsüzlük uygulamaya özen gösteriyor. Fransa'ya gide- bilmek için maddi kaynaklann yeterliliği, tapu, işyeri belgeleri, son dört ayın ücret bordrosu, es- ki pasaportlardaki vize kayıtla- n gibi bilgiler isteniyor. Sık sık sahte belgelerin ortaya çıkanldı- ğı vize uygulaması, olağan du- nımlarda aynı gün bitiyor ve üc- retsiz. Ttıristik vize için Fransa1 ya bilgi sorulmuyor. Aile yolcu- lukları için davetiye aranıyor ve soruşturma yapılıyor. İNGtLTERE: Vize 110 bin li- ra, normalde aynı gün veriliyor. Bilgi istenen konsolosluk görev- lilerinin ad söylemeleri yasak. Mal varlığını kanıtlamak, gelir vergisi bordrolan, tapu, işyeri iz- ni vb dışında "kuşku uyandırmamak" birinci koşul. HOLLANDA: Vize ücrctsiz, oturma ızni 81 florin (Yaklaşık 135 bin lira). Diğerlerinin uygu- ladığı önlemler aynıyla Hollan- da için de geçerli ve aynca bu ül- kelerin vize kayıtlan isteniyor. Normal olarak iki günde veril- meye çalışılıyor. ITALYA: İki üç günde para- sız alınabilen vize için imza sir- küleri, izinle gidiş belgesi, ma- aş bordrosu, otel rezervasyonla- n, gidiş-dönüş bileti isteniyor. Bunlara sahip olmayan turistler- den mal varliklannı, gayri men- kul gelirlerini ve ailevi durum- lannı kanıtlamaları isteniyor. Italya'ya doğnıdan bilgisayarla bağîı olup olmadıkları söy- lenmiyor. ABD: AT dışında kalan ve en çok talep olan ABD'ye gidiş vi- zesi ise oldum olası altın değe- rinde bir "meta". Ad vermesi "miimkün olmayan" konsolos- luk görevlileri, ABD'ye vize al- mak isteyen kişinin Türkiye ile ekonomik bağlannı "inandıncı" biçimde kanıtlaması gerektiği- nin altını çiziyorlar. Evlenme cüzdanı, çoluk çocuk ahvali, ta- pu, işyeri, sigorta belgeleri, im- za sirküleri ile başlayan uzun bir listedeki tüm koşulian hakkıy- la yerine getirebilirseniz eğer... ÖzaFdan Fransız sistemine övgü Trahzon Mutlu ama ıunutlu degîl(Baştarafı Sporda) şısında 1-0 öne geçti. Cezaala- nının yakımnda kazanılan faul atışı Zafer'in önüne açıldı. Za- fer'in vunışunu Petranoviç çel- di, seken topa yine Zafer vurdu ve takımını 1-0 öne geçirdi. Bu dakikadan sonra Trab- zonspor oyunu strese soktu. Or- ta sahada yapılan pas hatalan ve defansta yaşanan panik so- nucu zaman zaman Trabzon- spor kalesinde etkili olan taraf Zeytinburnuspor'du. Ikinci yarıda ilk yanda saha- da gezinen Orhan'ın yerine Cu- kiç oyuna girdi ve Trabzon- spor'a mücadele hırsı verdi. 58. dakikada sağ kanattan sıfıra ta- şıdığı topu cezaalanı içine orta- ladı, Hami'nin kafayla yere in- dirdiği topla Hamdi buluştu ve dönerek yerden vurduğu top ağ- lara gitti. Trabzonspor'un atak- ları bu golden sonra da hem de daha istekli bir şekilde devam etti. 71. dakikada cezaalanının sağ kanadından kazanılan faul atışını Hami onaladı. Hamdi çok güzel yükseldi ve kafayla vurdu. Kale önüne düşen topa, Cukiç boş kaleye vurdu ve Trabzonspor'u öne geçiren go- lü attı. 86. dakikada Hami ma- çın skonınu belirledi. Turgut'- un ara pasıyla buluşan golcü futbolcu topu Kaleci Süley- man'ın yanından ağlara gönder- di. (Baştarafı Sporda) siz olanların bile heveslenecekleri paslardı bunlar. Ama Fener- bahçeli futbolcular bitikti, gucsuz olduklan kendi toplanna bile koşamadıklanndan belliydi. Ikili mücadelelere girmekten kor- kan, şut atmaktan çekinen, sorumluluk almaktan kaçan bir şöh- retler topluluğu. Futbolun güzelliklerini, futbolun görsel tara- fını unutup şaşkınlar gösterisi sunan Fenerbahçe, ikinci yarıda Adanaspor'un tamamen defansa çekilmesi ile rakip kaleye yük- lcnince nasıl olduysa oldu. Aykut'la öne geçti. Hayali bir pe- naltıyı gole çeviremeyen ve maç boyunca hayalet gibi gezen Şe- nol'un çıkması ile orta sahada bilinçsiz ancak bir tank gibi ezi- ci Turan ve Hakan'ın sakatlanması ile onun yerine geçen Er- di'nin hırsı ile biraz temposunu arttıran Fenerbahçe maestro Oğuz'un yönetiminde daha etkili olmaya başlayınca ikinci gol de geldi. Kendi seyircisi önünde ilk kez kazanan Fenerbahçe'- nin maç bitiminde her hafta daha da azalan taraftarı mutluy- du, ama gelecek için umutlu gözükmüyordu. ikinci yarıdaki mücadele (Baştarafı Sporda) liydiler. Maçın ilk bolümunde sahada dolaşan Orhan'ın yerine giren Cukiç iyi oynamamasına karşın, Zeytinburnu savunma- sının yan toplardaki dengesini bozunca Hamdi rahatladı ve po- zisyon bulmaya başladı. Hamdi'nin attığı ilk gol hanrlanış ikinci gol ise vuruş olarak guzeldi. Trabzonspor'un oyunun genelindeki en büyük yanlışı ise iki bekinin top kullanmadaki yetersizliği ve savunma yanlışlıkla- nydı. Mehmet ve Şehmuz ilk yarı boyunca isabetsiz uzun top- lar kullanarak kendi orta alan futbolcularını oyundan duşür- düler. Oysa savunmadan kazanılan toplar Ünal ve Soner'e yer- den ve ayağa pas olarak kullanılsaydı, bu futbolcular yetenek- lerini ortaya koyabilecek ve Trabzonspor ataklarda daha etkili olabilecekti. Yedikleri golde hem alan hem de adam markajı yanlışına düşen Trabzonspor ikinci yarıdaki istekli mücadelesi ile maçı kazandı. Bu arada Trabzonspor'un kazandığı ilk gol- den sonra Kaleci Suleyman'ın Soner'e yaptığı davranışlann, Ül- kü Tırpancı ve arkadaşları tarafından görulmesi de ilginçti. (Baştarafı 1. Sayfada) kanlanniD hepsi bir partiden ge- lecektir. Öyk olması gerekir" di- ye konuştu. Cumhurbaşkanı Turgut özal ve Başbakan Yıldınm Akbulut AGİK zirvesine katılmak üzere dün Paris'e gittiler. Dün Anka- ra'dan, önce Başbakan Akbulut hareket etti. Akbulut hareketin- den önce gazetecilerin AKK an- laşmasıru kimin imzalayacağına ilişkin bir sorusuna, "televizyon- dan göreceksiniz" karşılığını verdi. Başbakanlık Basın Müşa- viri Tevfik Ünver ise, anlaşmayı Akbulut'un imzalayacağını, özal'ın onay için imza koyaca- ğını söyledi. Akbulut'un özel uçak ile Pa- ris'e hareketinin ardından, Cum- hurbaşkanı Turgut özal ve eşi alana geldi. özal hareketinden önce yaptığı basın toplantısında AKK anlaşmasına kimin imza atacağına ilişkin sonıyu karşılık- sız bıraktı. Cumhurbaşkanı Özal, dün akşam Türk büyükelçiliğinde onunına verilen kokteyle katıl- dı. özal, kokteylde, gazeteciler- le cumhurbaşkarüığı seçimi ve cumhurbaşkannun tarafsızlığı konularında sohbet etti. Cumhurbaşkanı özal, bun- dan sonraki cumhurbaşkanları- nın "partUerin adamı" olacağı- na dikkat çekti, doğrusunun da bu olduğunu söyledi. Tûrk anayasasının Fransız anayasasından çok şeyler aldığı- nı haürlatan özal, "Yetkiler ba- kunından çok yakınhklar var. Fakat nedense cumhorbaşkanı- nın seçimle iş başına gelmesin- den son anda vazgeçmisler" de- di. Cumhurbaşkanı Özal konuy- la ilgiii görüşlerini şu şekilde açıkladı: "Fransız ana>Bsasıyla bizim- kinin benzeriikJeri şurada: Cum- hurbaşkanı her iki tarafta da meclise karşı sorumlu değil. As- lında şunun olması lazım: Mec- lise karşı sorumlu değilse, halk tarafından seçilmesi lazım. Ora- da bir yanlışlık var. Onun diızel- tilmesi lazım. Ben hatta şunu söylıiyorum: Diyorum ki yapıla- cak tek şey var. Hiç bugiinkii yetkileri ve görevleri degiştinne- yelim. Degiştirecegimiz sadece seçim maddesi. İkincisi, 5'er se- nelik bir stire koyalım ve bunu millet meclisiyle aynı anda yapa- lım.Bir diğer konu da cumhur- başkanının tarafsızlığı... Eger halkın seçtiği cumhurbaşkanı ise. bugün anlaşılan manada ta- rafsızlığı olamaz. Yani onu bir parti aday gösterecektir. Parti- nin adamı olacaktır. Zaten Türkiye'de bundan sonra gele- cek cumhurbaşkanlannuı hepsi bir partiden gelecektir. Öyie ol- ması lazımdır." 1961 Anayasası'nda cumhur- başkanlığı makamının sembolik olduğunu savunan özal, bugün durumun farklı olduğunu, cum- hurbaşkanına pek çok yetki ve- rildiğini kaydetti. Özal, şunları söyledi: "Ama bu seferki anayasaya baktıgmız zaman, çok yetki >e- rilmiş cumhurbaşkanına... Yar- gı organlannı, rektöıieri seçiyor- sunuz. Bunlar basit yetkiler de- ğil. Hatta eskisine gdre Meclis'i feshetme jetkiniz oldukça kuv- vetii. 45 gun içinde hukiimet ku- rulmadığı takdirde sadece Mec- lis Başkanı'na danışıyorsunuz, başka kimseye danışmıyorsu- nuz. Secimleri yenileme yetkiniz var. Bu yetkilere sahip bir cum- hurbaşkanınm halk tarafından seçilrnesi lazım. Ben 1988'de de bunu soyledim ve pariamento De beraber olması lazım dedim." Cumhurbaşkanı Özal, seçim zamanının da ABD'de olduğu gibi önceden beürlenmesini iste- di. özal, şöyle devam etti: "Diyelim ki yınn ilk haftası seçim yapılır... Artık herkes ona göre erken seçim falan duşfin- mesin. Bu şekilde yapüması la- zım. Tarafsıziığa gelince: Bizim anayasadan anlaşdan şekhyle ta- rafsızlığı partiden gelmeyen bir adam gibi düşünmüşler. Oysa halk tarafından seçilen sistem- de cumhurbaşkanının partisiy- le beraber Curahurbaşkanı Mit- terrand, sosyalist değil midir? Ben diyorum ki, partiler aday göstermelidir. Ancak Meciis'te grubu bulunan partiler." Özal'a özel koruma Roma'dan muhabirimiz Nfl- gan Cerrahoğlu'nun bildirdiği- ne göre ttalya'da yayımlanan La Republica gazetesi, AGİK zirvesinde diğer zirvelere oran- la liderlere suikast tehlikesinin daha fazla olduğunu yazdı. La Republica'daki haberde, bu teh- like gözönüne almarak zirveye katılan Iiderlerden özellikle Cumhurbaşkanı Turgut Özal, tngiltere Başbakanı Margaret Thatcher ve Ispanya Başbaka- nı Felipe Gonzales'in "özel" olarak korunacağı kaydedildi. EVET/HAYIR OKTMAKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) lar. Müdür 'Kendi çocuklarımızı düşünelim, onlar da böyle şeyleri dolaplanna, odalarına asmıyorlar mı" yanıtını verir. Bay Çiçek, Kurtça'yı ortadan kaldırmayı kafasına koymuş- tur. Bunun nedeni Kurtça'nın gerçek bir Atatürkçü olması- dır. Türk Aile Yapısı' toplantısındaki gericı konuşmalara kat- lanamayan Kurtça bazı kişilerle bırlıkte salondan ayrılmış- tır. Cemil Çiçek'in emriyle bu çağdışı konuşmaların yapıldı- ğı toplantının düzenlenmesı için 17 milyon liranın harcandı- ğını da öğrenince tutulan yolun terslığini daha iyi anlamış- tır. Yetiştirme yurtlarındaki çocuklardan esirgenen paranın Atatürk karşıtı görüşler için harcanmasını yanlış bulmuştur. Lise müdürlükleri yapmış, bakanlık müşavirlıği görevinde bu- lunmuş Kurtça, Çiçek'in, Genel Müdür Gökçek'in uygulama- larına karşı çıkmanın cezasını görevinden almarak ödemiş durumda şimdi... Beklenen sonuç: 11 Eylül 90'da devlet memurluğuna son verilme... Otuz beş yıllık çalışmanın ödülü! Bu kadarı da yet- miyor, emeklilik işlemi bile ayiardır gerçekleştirilmiyor. Kurtça uzun bir süredir herhangi bir geçim kaynağından yoksun. Sen misin ANAP'ın sayın bakanına, genel müdürüne karşı çık.in, Atatürk ilkelerini, yetiştirme yurdundaki çocukların ya- rarını savunan! Şöyle diyor Kurtça: "Otuz beş yıl hizmetten sonra görevine son verilen, emeklilik hakkı engellenen, 3 ay- dır maaş alamayan Atatürkçü eğitimcinin sonu. Kim sahip çı- kacak görelim!" Bay Cemil Çiçek'e, Atatürkçü eğitimcilere acı çektirmek yetmiyor. Aile bakanı olarak aile ışlerine de karışmaya kal- kışıyor. "Flörtün fahişelikten ne farkı var? Hayvani içgüdü- lerle insanların birbırine yaklaşması" diyor. Böyle bir söz söy- leyen insana, bakan da olsa, acımak gerekmez mi? Seven iki insanın birbirine yakınlık duymasını 'hayvani bir içgüdü' sayan birine acımamak olası mı? Nereden yetişmiş, nasıl ye- tişmiş, yaşamının herhangi bir anında duygulanmayı, bir in- sanı sevmeyi, ona yakın olma isteğini yaşamamış mı? Böy- lesine çağın çok, ama çok gerisinde kalmış bir politika ada- mına Türk ailesinin, Türk kadınının sorunları nasıl bırakılır? Prof. Dr. Coşkun Özdemir'in dediği gibi: "Bir devlet bakanı- nın dünyanın ve çağın bu kadar gerisinde kalması son dere- ce acıklı ve hüzün vericidir." Bizi kimler yönetiyor ya da yönetmeye kalkışıyor! Bunlar- dan birı Bay Çiçek!.. Yüzde yirmi oy oranıyla ülkeyi keyifle- rince yönlendirmeye kalkanların, sevgiyi, aşkı, dostlûğu 'fahişelik' saydıklarını görünce 21. yüzyılın eşiginde olduğu- muza inanmak çok güç! En kısa sürede böyle Çiçeklerden ülkemizin, halkımızın kendisini kurtarması dilegiyle... BEYAZ DİZİ"den beyaz fırsatl X [/ * i Modem dizaynı, incelıkli estetik yapısıyla Beyaz Dızi, değişik, yepyenı modelleıie zengınleşıyor! Artık soğutucudan fırına, Lavamat'tan Favorit Bulaşık Makınesi'ne kadar uzanıyor Beyaz Dızi... Üstelik Beyaz Fırsat'la size büyük bir . <olaylık sunuyor Beyaz Taksitler! Dilerseniz tüm dızıye, dılerseniz diziden bir ürüne çok kolay sahip olabilmeniz ıçın... Kendinize "bembeyaz" birdünya yaratmanız için! '••"'t$|ri# AEG '^BT" — z/ Soğv)\ucu 9 5 . 0 0 0 Tl^oVs\\\e lavamQ\ VI5.000 U 1 aVs\\\e Favon\ 175.000 uvgon 1 mo nemerv g'\ o\vn AEG Türkiye Genel Dağıtıcısı Grünberg Ticaret AŞ bölge tetefonlan: Istanbul: (1) 1 75 03 06 1 75 02 29 Ankara: (4) 127 59 83 (7 hat) Izmir: (51) 22 66 50 Adana: (7 1 ) 14 47 90 Samsun: (361) 100 70 Antalya: (31) 17 70 59 Erzurum: (011) 448 00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle