Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 KASIM 1990 **** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
Yüzyılın Zirvesi ve Türkiye..
(Baştarafı 1. Sayfada)
cak? Barış, özgürlük ve insan haklarına da-
yalı bır düzenin kural ve kurumları nasıl be-
lirlenecek? Bu konudaki çabalara özlemler-
le dolu yaklaşımlar mı, yoksa ayağı yere ba-
san gerçekçi bakış açıları mı damgasını vu-
racak?
32 Avrupa ülkesiyie ABD ve Kanada lıder-
lerini iki gün boyunca bir araya getirecek Pa-
ris Doruğu, bu sorular üzerinde düşünülme-
sıne fırsat yaratacaktır.
Vaşlı kıtanın yenı yüzyıla yeni bır çehrey-
le gıreceği kesındır. Şımdilik bu çehrenin tüm
çızgilerı belırlenmiş olmaktan uzaktır; ama
ana hatlarının ortaya çıkmadığı söylenemez.
1975 yılında Helsinki'de başlatılan AGİK
sürecinın temel ilkeleri bellidir' Güvenlik, in-
san hakları, ekonomik işbirliği ve çevre ko-
nuları.
Sovyetler'de Başkan Gorbaçov'un başlat-
tığı perestroyka ve glasnost süreciyle, Doğu
Avrupa'da bunu izleyen 1989Devrimi, bu il-
keleri daha da belirginleştırmiştir. Ekonomik
ve siyasal alanlarda çoğulculuğun damga-
sını bastığı, silahsızlanmanın, insan hakları
ve çevre konularının ön plana çıktığı yeni bır
düzenin, tüm Avrupa'da geçerlik kazanma-
sı amaçlanıyor.
Bu yeni düzende kurumlar ne olacak? Av-
rupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı AGİK'ı
kurumlaştırmaya evet, ama nasıl?
Bu soru farklı başkentlerde farklı görüşlere
kaynaklık ediyor. VVashıngton'la Londra'nın,
Moskova, Berlin ve Paris'in konuya bakış
açıları değişık bugün için. Her kafadan bır
ses çıktığı bıle söylenebilir.
Çünkü kimlik bunalımı geçirmekte olan bir
NATO var. Avrupa Topluluğu'nun tüm an-
laşmazlıklara karşın yine de yerinde saydı-
ğı söylenemez. Avrupa Konseyi, insan hak-
larıyla ilgiii olarak Avrupa'nın vicdanı olma
rolünü sürdürüyor.
Bunlarta, NATO'yla, AT'la, Avrupa Konse-
yi'yte AGİK nasıl bağdaştırılabilecek? Ne ne-
rede başlayıp, nerede bitecek?
Kolay bulunamayacak bu soruların karşı-
lıkları.
Avrupa'nın önünde umut dolu yeni bir sü-
reç açılıyor. Ancak bu süreç aynı zamanda
güçlüklerle dolu. Sovyetler Birliğı bir altüst
oluşu ve bır çözülüşü yaşıyor. Eski Doğu Av-
rupa ülkeleri çok büyük ekonomik sorunlar-
la boğuşuyor. Hem bu ülkelerde, hem Sov-
yetler'de milliyetçilık, ayrılıkçılık, şovenizm,
yabancı düşmanlığı kabarıyor. Bütün bunla-
rın yaşlı kıtaya ne getireceğıni kestirmek çok
zor.
Onun için, başta da söylediğimiz gibı, ge-
leceğe dönük olarak özlemlere değil, gerçek-
lere dayalı yaklaşımlara gerek vardır.
Ama her şeye karşın, Avrupa'nın önünde
geçmişe göre son derece lyimserlik yüklü,
umut dolu yenı bır dönem açılıyor.
•
Bu döne*mde, daha doğrusu Avrupa'nın
yeni mımarisınde Türkiye'nin yeri ne olacak?
Türkiye açısından altı çizilecek tek bir nok-
ta yar:
Öncelikle demokrası ve insan hakları ala-
nında Türkiye elinı çabuk tutmazsa, Avrupa'-
dan hızla dışlanacak, itilıp kakılan, marjinal
bir ülke konumuna gelecektir.
Çünkü, 34 ülkeden oluşan AGİK çerçeve-
sinde etkili mekanizmalarıyla büyük bir in-
san hakları forumu oluşturuluyor.
Ve bir soru:
ANAP iktidarının laiklik, demokrasi ve in-
san haklarına ilişkin olumsuz tutumunun te-
melınde, Türkiye'yi Avrupa'dan İslam dün-
yasına taşıma nıyetlerı de yatıyor olmasın?
Batı. vizeyle yıldırıyor
(Baştarafı 1. Sayfada)
duğu bilinen bu siyasi iltica ta-
leplerinin önünü kesebilmek ve
kaçak işçi akışını önleyebilmek
için AT ülkeleri, sessiz bir anlaş-
mayla özelinde turistik vize, ge-
nelinde vize agını giderek daral-
tıyorlar. Vize alan turistin, ka-
çak işçi ya da siyasi iltica tale-
biyle gittiği Avrupa ülkesüıde
kalması durumunda, vizeyi ve-
ren konsolosluğun bağlı olduğu
bakanlık tarafından sorumlu tu-
tulmasına dek varan uygulama,
söz konusu konsolosluklann
"vize'' barajını, ktenilen resmi
belgeler ötesinde yükseltmesine
yol açıyor.
Ülkelerin vize
koşulian
Avrupa ulkelerine ticari ya da
turistik amaçlarla gitmek isteyen
Türk uyruklulardan, tapu sene-
dinden işyerinin garantörlüğüne
varan sayısız belgelerle yurda
"döneceği"ni karutlaması iste-
nen vize uygulamalan konusun-
da, bu ülkelerin konsoloslukla-
nna bilgi için başvurduk. Önce
hastalık tedavisi sonra turist da-
ha sonra ise gazeteci olarak bil-
gi istediğimiz bu konsolosluklar;
Fransa ve Hollanda haricinde
her üç durum için ayn koşullar
ileri sürdüler.
ALMANYA: Bu ülkeye turist
olarak gitmek için Türkiye'deki
isyerinden izin belgesi, sigorta
belgesi, mal varlığı, gideceği yer
ve kişinin özel davetiyesi, dönüş
bileti, yeterli dövizi, tüccar ise ti-
caret sicil kaydı, vergi beyanna-
mesi, imza sirküleri, tedavi için
gidiyorsa hastane kabul belgesi
ve hastane masraflanm karşıla-
yabileceğini kanıtlaması isteni-
yor. İkametgâh ve ailenin Tür-
kiye'de kalan kişileri konusunda
bilgi gerekiyor. Kuşkulu kişiler,
doğnıdan Almanya'ya bağlı bil-
gisayar sistemine karşı, iki üç ay
oyalanabiliyorlar. Vize ücreti 29
bin lira ve bir aydan önce alına-
mıyor.
BELÇtKA: Vize konusunda
gerekli bilgi, başkonsolosun em-
riyle sade vatandaşa telefonla
verilmiyor, mutlaka konsoloslu-
ğa gidip kendisini göstermesi is-
teniyor. Gazeteci olarak bilgi
vermeyi kabul ederek tapu, isye-
ri, sigorta, banka döviz gibi
"olagan" belgelerin dışında, Bel-
çika'ya hiç gitmemiş birinin
"turistik" vize almasının çok
zor olduğu, "alelade bir
adanun" t-irist gidemeyeceği be-
lirtiliyor. Davetiye olduğu tak-
dirde daha kolaylaşan vize, üc-
retsiz ve normalde 2 gün içinde
veriliyor. Kuşkulu kişiler, faks
yoluyla Belçika yabancı polisi
tarafından inceleniyor ve iki üç
ay bekletiliyor.
ÎSVEÇ: Bütün başvurular bil-
gisayar yoluyla İsveç^te yabancı-
lar polisi tarafından inceleniyor.
Bu ülkeye "davetiye" olmadan
turist olarak girmek "olanak-
sız". Bu koşul telefonda açıkça
belirtiliyor. Davetiye ve diğer ko-
şullar uygunsa, vize ücreti yok,
ertesi gün veriliyor.
tSVtÇRE: Ucreti 48 bin TL
olan vize, "durumuna göre" ve-
riliyor. Gidiş donüş bilet, kala-
cağı yerin rezervasyonu, tapu si-
cil, işyeri belgesi, imza sirküle-
ri, maddi durumuna ilişkin bel-
gelerin dışında, bütün mal var-
lığı ve gayri menkul gelirleri is-
teniyor ve "durum" uygunsa, or-
talama iki günde veriliyor.
FRANSA: Yeni Fransız Baş-
konsolosu Jacques-Andre Cos-
tilhes, eskiden Türkiye'de bulun-
muş ve Türkiye ile Fransa'nın iyi
ilişkilerine çok önem veren biri.
Vize konusunda "güleryiizlü"
bir ödünsüzlük uygulamaya
özen gösteriyor. Fransa'ya gide-
bilmek için maddi kaynaklann
yeterliliği, tapu, işyeri belgeleri,
son dört ayın ücret bordrosu, es-
ki pasaportlardaki vize kayıtla-
n gibi bilgiler isteniyor. Sık sık
sahte belgelerin ortaya çıkanldı-
ğı vize uygulaması, olağan du-
nımlarda aynı gün bitiyor ve üc-
retsiz. Ttıristik vize için Fransa1
ya bilgi sorulmuyor. Aile yolcu-
lukları için davetiye aranıyor ve
soruşturma yapılıyor.
İNGtLTERE: Vize 110 bin li-
ra, normalde aynı gün veriliyor.
Bilgi istenen konsolosluk görev-
lilerinin ad söylemeleri yasak.
Mal varlığını kanıtlamak, gelir
vergisi bordrolan, tapu, işyeri iz-
ni vb dışında "kuşku
uyandırmamak" birinci koşul.
HOLLANDA: Vize ücrctsiz,
oturma ızni 81 florin (Yaklaşık
135 bin lira). Diğerlerinin uygu-
ladığı önlemler aynıyla Hollan-
da için de geçerli ve aynca bu ül-
kelerin vize kayıtlan isteniyor.
Normal olarak iki günde veril-
meye çalışılıyor.
ITALYA: İki üç günde para-
sız alınabilen vize için imza sir-
küleri, izinle gidiş belgesi, ma-
aş bordrosu, otel rezervasyonla-
n, gidiş-dönüş bileti isteniyor.
Bunlara sahip olmayan turistler-
den mal varliklannı, gayri men-
kul gelirlerini ve ailevi durum-
lannı kanıtlamaları isteniyor.
Italya'ya doğnıdan bilgisayarla
bağîı olup olmadıkları söy-
lenmiyor.
ABD: AT dışında kalan ve en
çok talep olan ABD'ye gidiş vi-
zesi ise oldum olası altın değe-
rinde bir "meta". Ad vermesi
"miimkün olmayan" konsolos-
luk görevlileri, ABD'ye vize al-
mak isteyen kişinin Türkiye ile
ekonomik bağlannı "inandıncı"
biçimde kanıtlaması gerektiği-
nin altını çiziyorlar. Evlenme
cüzdanı, çoluk çocuk ahvali, ta-
pu, işyeri, sigorta belgeleri, im-
za sirküleri ile başlayan uzun bir
listedeki tüm koşulian hakkıy-
la yerine getirebilirseniz eğer...
ÖzaFdan Fransız sistemine övgü
Trahzon Mutlu ama ıunutlu degîl(Baştarafı Sporda)
şısında 1-0 öne geçti. Cezaala-
nının yakımnda kazanılan faul
atışı Zafer'in önüne açıldı. Za-
fer'in vunışunu Petranoviç çel-
di, seken topa yine Zafer vurdu
ve takımını 1-0 öne geçirdi.
Bu dakikadan sonra Trab-
zonspor oyunu strese soktu. Or-
ta sahada yapılan pas hatalan
ve defansta yaşanan panik so-
nucu zaman zaman Trabzon-
spor kalesinde etkili olan taraf
Zeytinburnuspor'du.
Ikinci yarıda ilk yanda saha-
da gezinen Orhan'ın yerine Cu-
kiç oyuna girdi ve Trabzon-
spor'a mücadele hırsı verdi. 58.
dakikada sağ kanattan sıfıra ta-
şıdığı topu cezaalanı içine orta-
ladı, Hami'nin kafayla yere in-
dirdiği topla Hamdi buluştu ve
dönerek yerden vurduğu top ağ-
lara gitti. Trabzonspor'un atak-
ları bu golden sonra da hem de
daha istekli bir şekilde devam
etti. 71. dakikada cezaalanının
sağ kanadından kazanılan faul
atışını Hami onaladı. Hamdi
çok güzel yükseldi ve kafayla
vurdu. Kale önüne düşen topa,
Cukiç boş kaleye vurdu ve
Trabzonspor'u öne geçiren go-
lü attı. 86. dakikada Hami ma-
çın skonınu belirledi. Turgut'-
un ara pasıyla buluşan golcü
futbolcu topu Kaleci Süley-
man'ın yanından ağlara gönder-
di.
(Baştarafı Sporda)
siz olanların bile heveslenecekleri paslardı bunlar. Ama Fener-
bahçeli futbolcular bitikti, gucsuz olduklan kendi toplanna bile
koşamadıklanndan belliydi. Ikili mücadelelere girmekten kor-
kan, şut atmaktan çekinen, sorumluluk almaktan kaçan bir şöh-
retler topluluğu. Futbolun güzelliklerini, futbolun görsel tara-
fını unutup şaşkınlar gösterisi sunan Fenerbahçe, ikinci yarıda
Adanaspor'un tamamen defansa çekilmesi ile rakip kaleye yük-
lcnince nasıl olduysa oldu. Aykut'la öne geçti. Hayali bir pe-
naltıyı gole çeviremeyen ve maç boyunca hayalet gibi gezen Şe-
nol'un çıkması ile orta sahada bilinçsiz ancak bir tank gibi ezi-
ci Turan ve Hakan'ın sakatlanması ile onun yerine geçen Er-
di'nin hırsı ile biraz temposunu arttıran Fenerbahçe maestro
Oğuz'un yönetiminde daha etkili olmaya başlayınca ikinci gol
de geldi. Kendi seyircisi önünde ilk kez kazanan Fenerbahçe'-
nin maç bitiminde her hafta daha da azalan taraftarı mutluy-
du, ama gelecek için umutlu gözükmüyordu.
ikinci yarıdaki mücadele
(Baştarafı Sporda)
liydiler. Maçın ilk bolümunde sahada dolaşan Orhan'ın yerine
giren Cukiç iyi oynamamasına karşın, Zeytinburnu savunma-
sının yan toplardaki dengesini bozunca Hamdi rahatladı ve po-
zisyon bulmaya başladı. Hamdi'nin attığı ilk gol hanrlanış ikinci
gol ise vuruş olarak guzeldi.
Trabzonspor'un oyunun genelindeki en büyük yanlışı ise iki
bekinin top kullanmadaki yetersizliği ve savunma yanlışlıkla-
nydı. Mehmet ve Şehmuz ilk yarı boyunca isabetsiz uzun top-
lar kullanarak kendi orta alan futbolcularını oyundan duşür-
düler. Oysa savunmadan kazanılan toplar Ünal ve Soner'e yer-
den ve ayağa pas olarak kullanılsaydı, bu futbolcular yetenek-
lerini ortaya koyabilecek ve Trabzonspor ataklarda daha etkili
olabilecekti. Yedikleri golde hem alan hem de adam markajı
yanlışına düşen Trabzonspor ikinci yarıdaki istekli mücadelesi
ile maçı kazandı. Bu arada Trabzonspor'un kazandığı ilk gol-
den sonra Kaleci Suleyman'ın Soner'e yaptığı davranışlann, Ül-
kü Tırpancı ve arkadaşları tarafından görulmesi de ilginçti.
(Baştarafı 1. Sayfada)
kanlanniD hepsi bir partiden ge-
lecektir. Öyk olması gerekir" di-
ye konuştu.
Cumhurbaşkanı Turgut özal
ve Başbakan Yıldınm Akbulut
AGİK zirvesine katılmak üzere
dün Paris'e gittiler. Dün Anka-
ra'dan, önce Başbakan Akbulut
hareket etti. Akbulut hareketin-
den önce gazetecilerin AKK an-
laşmasıru kimin imzalayacağına
ilişkin bir sorusuna, "televizyon-
dan göreceksiniz" karşılığını
verdi. Başbakanlık Basın Müşa-
viri Tevfik Ünver ise, anlaşmayı
Akbulut'un imzalayacağını,
özal'ın onay için imza koyaca-
ğını söyledi.
Akbulut'un özel uçak ile Pa-
ris'e hareketinin ardından, Cum-
hurbaşkanı Turgut özal ve eşi
alana geldi. özal hareketinden
önce yaptığı basın toplantısında
AKK anlaşmasına kimin imza
atacağına ilişkin sonıyu karşılık-
sız bıraktı.
Cumhurbaşkanı Özal, dün
akşam Türk büyükelçiliğinde
onunına verilen kokteyle katıl-
dı. özal, kokteylde, gazeteciler-
le cumhurbaşkarüığı seçimi ve
cumhurbaşkannun tarafsızlığı
konularında sohbet etti.
Cumhurbaşkanı özal, bun-
dan sonraki cumhurbaşkanları-
nın "partUerin adamı" olacağı-
na dikkat çekti, doğrusunun da
bu olduğunu söyledi.
Tûrk anayasasının Fransız
anayasasından çok şeyler aldığı-
nı haürlatan özal, "Yetkiler ba-
kunından çok yakınhklar var.
Fakat nedense cumhorbaşkanı-
nın seçimle iş başına gelmesin-
den son anda vazgeçmisler" de-
di.
Cumhurbaşkanı Özal konuy-
la ilgiii görüşlerini şu şekilde
açıkladı:
"Fransız ana>Bsasıyla bizim-
kinin benzeriikJeri şurada: Cum-
hurbaşkanı her iki tarafta da
meclise karşı sorumlu değil. As-
lında şunun olması lazım: Mec-
lise karşı sorumlu değilse, halk
tarafından seçilmesi lazım. Ora-
da bir yanlışlık var. Onun diızel-
tilmesi lazım. Ben hatta şunu
söylıiyorum: Diyorum ki yapıla-
cak tek şey var. Hiç bugiinkii
yetkileri ve görevleri degiştinne-
yelim. Degiştirecegimiz sadece
seçim maddesi. İkincisi, 5'er se-
nelik bir stire koyalım ve bunu
millet meclisiyle aynı anda yapa-
lım.Bir diğer konu da cumhur-
başkanının tarafsızlığı... Eger
halkın seçtiği cumhurbaşkanı
ise. bugün anlaşılan manada ta-
rafsızlığı olamaz. Yani onu bir
parti aday gösterecektir. Parti-
nin adamı olacaktır. Zaten
Türkiye'de bundan sonra gele-
cek cumhurbaşkanlannuı hepsi
bir partiden gelecektir. Öyie ol-
ması lazımdır."
1961 Anayasası'nda cumhur-
başkanlığı makamının sembolik
olduğunu savunan özal, bugün
durumun farklı olduğunu, cum-
hurbaşkanına pek çok yetki ve-
rildiğini kaydetti. Özal, şunları
söyledi:
"Ama bu seferki anayasaya
baktıgmız zaman, çok yetki >e-
rilmiş cumhurbaşkanına... Yar-
gı organlannı, rektöıieri seçiyor-
sunuz. Bunlar basit yetkiler de-
ğil. Hatta eskisine gdre Meclis'i
feshetme jetkiniz oldukça kuv-
vetii. 45 gun içinde hukiimet ku-
rulmadığı takdirde sadece Mec-
lis Başkanı'na danışıyorsunuz,
başka kimseye danışmıyorsu-
nuz. Secimleri yenileme yetkiniz
var. Bu yetkilere sahip bir cum-
hurbaşkanınm halk tarafından
seçilrnesi lazım. Ben 1988'de de
bunu soyledim ve pariamento De
beraber olması lazım dedim."
Cumhurbaşkanı Özal, seçim
zamanının da ABD'de olduğu
gibi önceden beürlenmesini iste-
di. özal, şöyle devam etti:
"Diyelim ki yınn ilk haftası
seçim yapılır... Artık herkes ona
göre erken seçim falan duşfin-
mesin. Bu şekilde yapüması la-
zım. Tarafsıziığa gelince: Bizim
anayasadan anlaşdan şekhyle ta-
rafsızlığı partiden gelmeyen bir
adam gibi düşünmüşler. Oysa
halk tarafından seçilen sistem-
de cumhurbaşkanının partisiy-
le beraber Curahurbaşkanı Mit-
terrand, sosyalist değil midir?
Ben diyorum ki, partiler aday
göstermelidir. Ancak Meciis'te
grubu bulunan partiler."
Özal'a özel koruma
Roma'dan muhabirimiz Nfl-
gan Cerrahoğlu'nun bildirdiği-
ne göre ttalya'da yayımlanan
La Republica gazetesi, AGİK
zirvesinde diğer zirvelere oran-
la liderlere suikast tehlikesinin
daha fazla olduğunu yazdı. La
Republica'daki haberde, bu teh-
like gözönüne almarak zirveye
katılan Iiderlerden özellikle
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
tngiltere Başbakanı Margaret
Thatcher ve Ispanya Başbaka-
nı Felipe Gonzales'in "özel"
olarak korunacağı kaydedildi.
EVET/HAYIR
OKTMAKBAL
(Baştarafı 2. Sayfada)
lar. Müdür 'Kendi çocuklarımızı düşünelim, onlar da böyle
şeyleri dolaplanna, odalarına asmıyorlar mı" yanıtını verir.
Bay Çiçek, Kurtça'yı ortadan kaldırmayı kafasına koymuş-
tur. Bunun nedeni Kurtça'nın gerçek bir Atatürkçü olması-
dır. Türk Aile Yapısı' toplantısındaki gericı konuşmalara kat-
lanamayan Kurtça bazı kişilerle bırlıkte salondan ayrılmış-
tır. Cemil Çiçek'in emriyle bu çağdışı konuşmaların yapıldı-
ğı toplantının düzenlenmesı için 17 milyon liranın harcandı-
ğını da öğrenince tutulan yolun terslığini daha iyi anlamış-
tır. Yetiştirme yurtlarındaki çocuklardan esirgenen paranın
Atatürk karşıtı görüşler için harcanmasını yanlış bulmuştur.
Lise müdürlükleri yapmış, bakanlık müşavirlıği görevinde bu-
lunmuş Kurtça, Çiçek'in, Genel Müdür Gökçek'in uygulama-
larına karşı çıkmanın cezasını görevinden almarak ödemiş
durumda şimdi...
Beklenen sonuç: 11 Eylül 90'da devlet memurluğuna son
verilme... Otuz beş yıllık çalışmanın ödülü! Bu kadarı da yet-
miyor, emeklilik işlemi bile ayiardır gerçekleştirilmiyor. Kurtça
uzun bir süredir herhangi bir geçim kaynağından yoksun.
Sen misin ANAP'ın sayın bakanına, genel müdürüne karşı
çık.in, Atatürk ilkelerini, yetiştirme yurdundaki çocukların ya-
rarını savunan! Şöyle diyor Kurtça: "Otuz beş yıl hizmetten
sonra görevine son verilen, emeklilik hakkı engellenen, 3 ay-
dır maaş alamayan Atatürkçü eğitimcinin sonu. Kim sahip çı-
kacak görelim!"
Bay Cemil Çiçek'e, Atatürkçü eğitimcilere acı çektirmek
yetmiyor. Aile bakanı olarak aile ışlerine de karışmaya kal-
kışıyor. "Flörtün fahişelikten ne farkı var? Hayvani içgüdü-
lerle insanların birbırine yaklaşması" diyor. Böyle bir söz söy-
leyen insana, bakan da olsa, acımak gerekmez mi? Seven
iki insanın birbirine yakınlık duymasını 'hayvani bir içgüdü'
sayan birine acımamak olası mı? Nereden yetişmiş, nasıl ye-
tişmiş, yaşamının herhangi bir anında duygulanmayı, bir in-
sanı sevmeyi, ona yakın olma isteğini yaşamamış mı? Böy-
lesine çağın çok, ama çok gerisinde kalmış bir politika ada-
mına Türk ailesinin, Türk kadınının sorunları nasıl bırakılır?
Prof. Dr. Coşkun Özdemir'in dediği gibi: "Bir devlet bakanı-
nın dünyanın ve çağın bu kadar gerisinde kalması son dere-
ce acıklı ve hüzün vericidir."
Bizi kimler yönetiyor ya da yönetmeye kalkışıyor! Bunlar-
dan birı Bay Çiçek!.. Yüzde yirmi oy oranıyla ülkeyi keyifle-
rince yönlendirmeye kalkanların, sevgiyi, aşkı, dostlûğu
'fahişelik' saydıklarını görünce 21. yüzyılın eşiginde olduğu-
muza inanmak çok güç! En kısa sürede böyle Çiçeklerden
ülkemizin, halkımızın kendisini kurtarması dilegiyle...
BEYAZ DİZİ"den beyaz fırsatl
X
[/ * i
Modem dizaynı, incelıkli estetik yapısıyla
Beyaz Dızi, değişik, yepyenı modelleıie
zengınleşıyor! Artık soğutucudan fırına,
Lavamat'tan Favorit Bulaşık Makınesi'ne
kadar uzanıyor Beyaz Dızi...
Üstelik Beyaz Fırsat'la size büyük bir .
<olaylık sunuyor Beyaz Taksitler!
Dilerseniz tüm dızıye, dılerseniz diziden
bir ürüne çok kolay sahip olabilmeniz
ıçın... Kendinize "bembeyaz" birdünya
yaratmanız için!
'••"'t$|ri# AEG
'^BT" —
z/
Soğv)\ucu 9 5 . 0 0 0 Tl^oVs\\\e
lavamQ\ VI5.000 U 1 aVs\\\e
Favon\ 175.000
uvgon 1
mo nemerv g'\ o\vn
AEG Türkiye Genel Dağıtıcısı Grünberg Ticaret AŞ
bölge tetefonlan: Istanbul: (1) 1 75 03 06 1 75 02 29
Ankara: (4) 127 59 83 (7 hat) Izmir: (51) 22 66 50
Adana: (7
1
) 14 47 90 Samsun: (361) 100 70
Antalya: (31) 17 70 59 Erzurum: (011) 448 00