Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 KASIM 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Uevlet Meteoroloji İşlen Genel
Müdürlüğû'nden alınarı bilgıye gö-
re yurtta yağış beklenmıyor. Bû-
tûn öölgelermc az buluttu ve açık
geçecek HAVA SICAKLIĞI: Biraz
daha artacak RÛZGÂR: Güney ve
batı yönlerden haflf, ara sıra orta
kuyvette, yufdun kuzEybaü tesım-
lerinde kuvvetlıce esecek Denız-
lerimızde Güney Ege ve Akdentz
:
de yıldız ve karayel, ötekı deniz-
tenmızde kıbte vetodostan2-4 Ka-
radenız, Marmara ve Kuzey Ege'de &7 kuvvetınde saatte
4-16, Karadenız, Marmara ve Kuzey Ege'de 27-33 denız
mili hızla esecek Van götûnde hava az bulutlu ve açık
geçecek Rûzgâr güney ve batı yönlerden hafif, ara sıra
orta kuvvette esecek. Göl kûcük dalgalı olacak
Adana
Adapazarı
Adıyamar
Afyön
Ajn
Ankara
Amakya
Analya
Artvın
Atfın
BaHtesr
3.ıeo«
Bmgöl
B.ÖİS
Bolu
Sursa
Çanaktate
Çonım
Oenızlı
y
A 22° 8°Edıme
A 23° 7° Erzıncan
A 20° 4- Emırum
A 11° -«° Eskışetıır
A 20° 3°Gazıantep
A 25° 10° G.resun
A 27" 8° Gûmuşhane A
A 15° 4°H»*ân
A 28° 1*= Isparta
A 23° 5°lstanbul
A 19" 4°lzmır
A 17° 1° Kars
A 14° 0°Kasamonu A
A 21° 3°Kaysen
A 24° 7°KtfManelı
A 22°11°Konya
A 19°-1° Kûtahya
A 22° 10° Malatya
21° 2°MaTsa
22° 8°KMaraş
12° 5° Me-3 r,
4° 20°Muğla
20° 4°Muş
21° 5°Nığde
19° 9°0rtu
14° 1° Hıze
18° 3°Samsun
23° 3°S8rt
21° 13° Sınos
27° 13° Sıvas
5° 16°Tetoo)aj
16° 0°Trahzon
17° 0°îjncelı
23° 10° Uşa»
19° 2° Van
21° 5°Yozga!
15° 0°ZonguWak
A 24° 11°
A 21° 5°
A 26° 14°
A 23° 7°
A 14°-1°
A 21° 3°
A 18° 9°
A 19° 6°
A 25=10°
A 20° 7°
A 20° 11°
A 13° -2°
A 20° r °
A 19° 8°
A 15° 0°
A 24° 8°
A 14° 0°
A 19° 1°
A 19° 11°
/J örtı A-açık B-bululkı G-8üneşlı K-kart S-ssl Y-yafrnuriu
Helsınkı
Lenıngrad Jl
. oMoskova
Kahıre;Q~"
DÜNYA'DA BU6ÛN
Amsterdara
Amman
Atna
Bajjdat
Barcelocu
Basel
Belgrad
Berlın
Bonn
Brûksel
BuSapeşte
Cenevre
Cezayır
C<dde
Dutaı
frankfuri
ûrne
Helsınkı
Kahre
Kopenhag
Kiln
Leftoşa
y 11°
A 30°
A 25°
A 29°
A 21°
11°
9°
10°
10°
e°
11°
A 23°
A 30°
A 31°
Y 10°
A 25°
Y 5°
A 30°
Y 10°
Y 6°
A 26°
lenmgrad
Lnndra
Madnd
Mılano
Uontreal
Mostova
Murah
N«wVtx1ı
Oslo
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Sofya
Sam
TelAvıv
Tunus
Varsova
Venedrk
Viyana
K 2°
Y 14°
A 20°
A 11°
A 15°
K -3°
Y tO°
A 15°
Y 6°
B 13°
Y 7°
A 31"
A 19°
A 17°
A 30°
A 29°
A 24°
Y 11°
Y 9°
B 10°
VVâshıngiDnA 16°
Zünh Y 11°
BULMACA
"Roussel"Kemeri
en kullanîşlı
en zarifidir.
SOLDAN SAĞA:
1/ Çok yırtıcı bir
köpekbalığı cinsi. 2/
Kanşık renkli... Zev-
ke ve bilime susadı-
ğı için ruhunu ken-
disine yirmi dört yü
hizmet etmesi karşı-
lığında şeytana sa-
tan, bu olay nede-
niyle birçok edebiyat
ve müzik yapıtına da
konu olan efsane
kahramanı. 3/
"Hayır" anlamında
kullanılan söz... Bir
tür jimnastik ayak-
kabısı... UzakJık isareti. 4/ Keçi tu-
yü... En kalın erkek sesi. 5/ Evli ol-
madığı bir kadının dostluğuna maz-
har olmuş kimse.. lngiltere'de XVII.
yiizyıl sonundan XIX. yüzyıl başına
kadar monarşi ve Anglikan gelene-
ğini savunan parti. 6/ Birine dokun-
sun diye söylenen söz... "Ortak Pa-
zar"ın kısa yaalışı. 7/ Lityumun
simgesi... Göz... Bir şeyin esas tutu-
lan yüzii. 8/ Muhtemel... Kurnaz,
açıkgöz. 9/ Kütahya ilinde zengin linyit yataklan bulunan bir yer.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Hiçbir devletle uyrukluk bağı olmayan kişi. 2/ Telefon sö-
zü... Sularını bir denize ya da göle gönderen bölge. 3/ Radyu-
mun simgesi... Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm... Ka-
mer. 4/ Kesici araçların kabı... İsyankâr. 5/ Yeryuvârlağının yıl
içinde Güneş'e en uzak olduğu nokta... Akdeniz çevresinde ye-
tisen bir ağaççık. 6/ Habeş soylusu... tnsan vucudunun dış ytı-
zü. 7/ Yugoslavya'nın plaka işareti... Küçük gemi... llaç. 8/ Sı-
va ya da boyadân önce vunılan kat... Dâhi. 9/ Bir çeşit polis
vazifesi görmek üzere bir limanın ağzında demirlemiş durjn sa-
vaş gemisi.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Pamuk ihracatı
18 KASIM 1930
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bu seneki pamuk
ihracatı ve bunun mukabilinde memlekete giren para
hakkında Ticaret odamıza bazı malûmat göndermiştir.
Buna göre Mersin limanından son bir ay zarfında 1
milyon 344 bin 886 lira kıymetinde 200 kiloluk 18 bin,
338 balya safi pamuk ihraç edilmiştir.
Geçen sene aynı ayda 8 bin
balya noksanile 15 bin 519
balya ihraç edilmiş ise de
mukabilinde bu senekine
yarım milyon lira kadar
fazla olarak memlekete 1
milyon 881 bin 535 lira
girmişti. Bu menfi ve makûs
netice bu sene pamuk
fıatlarırun geçen seneden
yuzde 40 düşük olmasından
tevellut etmiştir.
(Mersin)in dahili sevkiyatı
bu sene çok şayani
memnuniyet bir derecede
artmış, Istanbul, înebolu ve
Samsun gibi limanlara Uç
misli fazla pamuk
sevkedilmiştir. Bu hal; dahili
sanayiimizin inkişaf
derecesini göstermektedir.
Bu sene ihracat mevsiminin başladığından beri 2 milyon
282 bin 413 lira kıymetinde 29 bin 393 balya pamuk
sevk ve ihraç edilmiştir.
30 YIL ÖNCE CumhurİYel
AffedilenMBKüyeleri
18 KASIM 1960
tJeş gün evvel görevlerinden
affedilen Milli Birlik Komitesi
üyelerinin dış memleketlerde
vazifelendirimıelerini sağlamak
maksadiyle sefarethanelerimizde
ihtisas kadrolu müşavirlik ihdas
edilmiş ve bu husustaki karanıame|
bugünkü Resmi Gazete ile ^
yayımlanarak mer'iyete girmiştir. O"*an Erkanlı
Bu kanun uyarınca tâyin edildikleri ihtisas kadrolannda
görevlendirilenler, memurin kanununa mugayir hali
görülenler hariç en az iki yıldan evvel geri
ahnamıyacaklardır.
Bugün yayınlanan kanun ile 3 dereceden iki, 4 dereceden
6, 5 dereceden 4, 6 dereceden 2 ihtisas kadrosu tesbit
edilmiştir. Bu kadrolar mühnasıran affedilen Milli Birlik
Komitesi üyelerine tahsis edilecektir.
Tesbit edilen ihtisas kadrolarında görev alan eski Milli
Birlik Komitesi üyelerinin gittikleri mahallerde alacaklan
taknbi maaş tutarlan dolar olarak şöyledir:
Alpaslan Türkeş 908,05 dolar (Yeni Delhi), Orhan
Kabibay 1129.46 dolar (Ottavra), Münir Köseoğlu 798.08
dolar (Stockholm). Orhan Erkanh 766.68 dolar
(Meksiko), Muzaffer Karan 735.58 dolar (Oslo), Mustafa
Kaplan 816.43 dolar (Lizbon), Şefik So>Tiyüce 766.68
dolar
(Kopenhang), Fâzıl Akkoyunlu
735.58 dolar (Kâbil),
Rifat Baykal 725.42 dolar (Tel-
Aviv), Dündar Taşer 725.42 dolar
(Rabat), Numan Esin 683.39 dolar
(Madrid), Irfan Solmazer 658.44
dolar (La Haye), Muzaffer Özdağ
749.69 dolar (Tokyo), Ahmet Er
Nnman Esin 636.04 dolar (Libya).
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Ozal-Akbulut kazandı
18 KASIM 1989
Anavatan Partisi Genel Başkanhğı'na 739 oyla Başbakan
YıJdınm Akbulut seçildi. Diğer aday Hasan Celal Güzel'e
382 oy çıktı, 11 oy geçersiz sayıldı. Kongreye bil» mesaj
gondererek delegelere "muhabbet ve saygılarını" ileten
Cumhurbaşkaru Türgut Özal, seçim sonuçlanndan hemen
haberdar edildi. Sonucun acıklanmasından sonra Hasan
Celal Güzel, Yıldınm Akbulufa sanlarak kutladı.
Akbulut ve Güzel ellerini havaya kaydırarak delegeleri
selamladılar. Güzel, "mücadeleye devam edeceğini"
bildirdi. Akbulut, "bundan sonra hep beraber
çalışacaklanm" söyledi. Parti kuruculan, MKYK üyeleri,
bakanlar ve milletvekillerinin sandıklanndan ise
Akbulufa 178, Güzel'e 103 oy çıktı.
1ARTISMA
Su Kaymyor, Ya Tagarsa?Sayın Özal, bir ihtimalle halen şu andaTamiri mümkün olmayan bir yara almıştır genç kız. Sorumlu
bir kişi olarak bu gelişmelerden büyük utanç duyuyorum ve
bu mantığm "rrtantığını" kabul etmekte güçlük çekiyorum.
Sayın Bay Özal,
5 Kasım 1990 tarihinde Tarüşma sayfası
sütunlarında yayımlanan mektubumda
yanlış bir şey mi vardı? Size saygısızca mı
davrandım? Yoksa cevap verilmeye değmez
bir mektup muydu? Ne olursa olsun, yani
her halükârda ola|anüstü tepki duymaya
devam ediyorum ben. "Savaşa hayır!" di-
yen gencin yargıç karşısına çıkarılıp beş yıl
hapis cezasına carptınlması karşısında akıl-
cı davranamama tehlikesi doğuyor. Artık
bu sonuçlara katlanmak zorunda mı kala-
cağız? Tamiri mümkün olmayan bir yara
almıştır genç kız. Sorumlu bir kişi olarak
bu gelişmelerden büyük utanç duyuyorum
ve bu mantığın "mantığını" kabul etmek-
te büyük güçlük çekiyorum.
Ancak benim mektubumun ve tepkileri-
min birçok nedeni var: Bir kere, söz konu-
su genç kız hakkında verilen "nihai
çözüm" karannı büyuk gazetelerin arka
sayfalannda diplerde bir yerde küçük bir
haber olarak okuyabildim. Bu benim için
sürpriz oldu, çünkü basın ilk başta bu ola-
yı geniş bir şekilde birinci sayfalardan izle-
mişti.
Ikinci olarak, yakın çevremdeki insanlara
konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini sor-
duğumda ya da konuyla ilgili genel sohbet-
lerde, "Savaşa hayır!" diyen kızın böyle-
sine kötü muamele görmesi karşısında bü-
yük tepkinin doğmamış olması. Yoksa in-
sanlar bu haksızlığa karşı çıkmaktan çeki-
niyorlar mı? Çevremde duyduğum kadany-
la "A ne kadar fena, ne kadar korkunç bir
şey" filan dediler. Sonra da her garip olay-
da olduğu gibi "Ama aslında çok da garip
değil, biliyorsun burası Türkiye" diye açık-
Iama getirmeye çalıştılar. Sohbet sırasında
bu konu böyle hemencecik kapandıktan
sonra borsadaki son duruma, "Duydun
mu, altın fiyat yitirmiş?" geliveriyordu.
Derken " E işler nasıl? Son işten iyi para ka-
zanabildiniz mi?" turünden konulara ge-
çiliyordu.
Bir Dostun Ardındaıı
Yarım yüzyılda bitirmekti ereği de,
"Aphr'odisias 1990, 91, 92... 2011'e" kal-
dırmıştı kadehıni geçen yıl günbatımı bir
"konağı" ansıtan kazıevinin eyvanında.
"Benim evim burası" derdi; "Aphrodisi-
as'la evlrjdi" çünkü ve "yontular da çocuk-
lanydı." Ve yıl 2011 diyebilemedi; ardın-
da "dul" bir Aphrodisias ve sayısız
"yetim" bırakarak ayrıhnıştı aramızdan
1990 güzünde bir yürek vurgunuyja. Hep
"dertle" doldurduğumuz o "insan^' yüre-
ği dayanabilememişti besbelli anlaşılabilin-
memişüğin çekilmezliğine; ve şimdi Aphro-
disias tüm "çocuklanyla" gerçeğine dön-
müş, taşlaşmıştı "tasjürekliler"in goçıirdü-
ğü o "yalnız adamı" acıyla koynuna sokar-
ken...
Onu Aphrodisias'a uğurlayanlarıyla baş-
başa bırakıp dolaşırken başkentıen sonra
Roma llhanlılığının bu en görkemli ve ya-
ratıcı sanat okulunu on beş yılın resimle-
nen anılanyla, her yerde o vardı; sevisiyle,
emeğiyle, becerisiyle ve de özeniyle Kenan
Tevfik Erim. Bu erdemli bütünluğün iksi-
riyle doğmuştu çunku bu "mncize" tarihe
yeni baştan; bir "savaşla" ki, yamanlığı an-
latılabüinemez... Zamansız "yenilgisi" on-
dandır işte.
Bir 10 Kasım'ın kara şafağında dillendir-
mede zorlanırken taşkın duygularımı, ko-
şutlaştıramadan edemedim: On yedi milyo-
nun o en büyük Turk'e ağlarken sorduğu
soruyu, tum arkeoloji evreni sormaktaydı
"Aphrodisias mucizesini yaratan tek
adanT'ın ardından; "n'olacak şimdi"yi?
Ölümün zamansızlık sarmalında kördü-
ğümleşen bir soru ki, "yetiştirmedi" suç-
lamasının yanlışına saplanıp, çözümü salt
"yetişmişiik"te aramak büine ki yamlgıdır.
Gerçeğine inilmeden hep suçlandı çunkü o:
"Yayın yapmıyor, yapfartmıyor" dendi
suçlandı, içimizdeki "bizlere" hiç bakma-
dan; "zor insan, yaklaşdmıyor" dendi suç-
landı, zorluğu yarattığı mucizede görme-
den, kurallarına saygılı olma gereği duyma-
dan; ve mümkünu yok şimdilerde de
"yetiştirmedi" denecektir, denmektedir de,
nedenini "denediği onca bilim adamının ki-
şiliğinde kendisini bulamadıgı" gerçeğinde
aramadan. Ben de bulamadım; ekibinin -
lahitlerin yayınından sorumlu- tek "yertisi"
olarak yıllar önceki "bırakınız Patara'yı
beklemeyi de, üniversitenizden parasal kay-
nak sağlayıp Nekropol kazısını siz
elimde bu genç kızla ilgili tüm bilgiler bu-
lunmuyor. Acaba rica etsem beni bu konu-
da ayrıntılı bir şekilde aydınlatabilir misi-
niz? Belki beni aydınlatmaktan vazgeçebi-
lirsiniz, ama toplumu, düzeni tehdit ettiği
gerekçesiyle 5 yıl boyunca hapis edilmesi ge-
rektiğini bu genç kıza hasıl açıklayabilecek-
siniz? Türkiye'nin caddeleri ve sokaklan ar-
tık eskisine oranla daha güvenlikli de bu ül-
kede yasayan diğer genç insanlara, böyle ce-
zayla ders mi verilmek istendi acaba?
Ben sadece cıhz -üstelik de yabancı- bir
sesim. Aynca sizin bu aralar laiklik ya da
terorizm gibi çözmek zorunda olduğunuz
başka konular da var. Sanırım bu arada,
Aileden Sorumlu Devlet Bakanı'nın flört-
le ilgili açıklaması üzerinde durmayı da
unutmazsınız herhalde.
Ancak sizden acil ricam, elinizdeki tüm
olanakları kullanarak insanlık adına bu
olaydaki yanlışhğı düzeltmenizdir. Bundan
böyle "Tamam, ne yapalım, bu iş olmussa
olmuştur" mantığıyla yaklaşamayız konu-
ya. Aksine, genç kıâ cezalandıranlar, "Biz
belki de ciddi bir hata yaptık" şeklinde dü-
şünebilirler. Böylece de bir çözüm bulmak
için gayret sarf edebilirler. Birisinin ifade
özgürlüğünü kısıtladığımızda, diğer insan-
larınkini de kısıtlayacağımızı ima etmekte-
yiz aslında. İfade özgürlüğünün kısıtlanma-
sı, diğer gençlerin özgürlüklerinin kısıtla-
nabileceği yolunda bir ders vermek anlamı-
na gehyor çünkü. Yavaş yavaç kaynayan su
ileride bir vakit taşabilir.
Saygılarımla.
RACHEL BOUCHER-BERKOL
Caddebostan/İstanbul
yüriitünüz" gibi onur verici önerisine ol-
mazlaşmarmn özünde yatan da buydu: Ona
ve Aphrodisias'a yaraşık olunabilineme-
mezlik...
Şimdi gün, özünü ona ve Aphrodisiası'-
na yaraşık görebilen "yetişmişler"in har-
man olacağı gündür: "Yayın" denip, "ço-
cuklarT'nın biribirlerinden kopukça görün-
cüye çıkanlacağı; "kan" denip, evrenin ilk
"Doğal Arkeoloji Müzeligi"ne hazırlanan
"nazlısı"nın hazır bir " ü n " ün iştahlı yi-
yiciliğine kurban isteneceği bir gün. "Aph-
rodisias'ı onunla özdeşleştiren giz nedir"in
erdemine varmadan; "Türk kazılannın tii-
mune veriienin üçle birine uiaşan uluslara-
rası parasal kaynağı giderek gürleştiren
güç" nicedirı ozunde sınamadan; ve de
"Aphrodisias 2011 nasü ola ki?"nin resmi-
ni çizmeden... Korkumuz bunadır işte: Eş-
siz bir mirası "benbilirimlik" uğruna tüke-
tişte ustün becerimizin tartışılmazlığında...
Prof. DR, FAHRİ IŞIK
Akdeniz Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Klasik Arkeoloji Ana Bilim
Dalı öğretim üyesi
CUMHURİYET KİTAP KULUBU
Fuarinda
• 17-25 Kasım • ¥-M Fuar Merkezi
Kadın kitapları, sanat yapıtları, çocuk edebiyatı...
Çok satan kitaplar... Üye Kayıt Bölümü...
İ M Z A G Ü N L E R I
• BUGÜN 18 Kasım Pazar/15.00-17.00
DUYGU ASENA
YARIN 19 Kasım Pazartesi/16.00-19.00
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Prof. JALE BAYSAL, Prof. NECLA ARAT, Prof. TÜRKÂN SAYLAN
20 Kasım Salı/16.00-19.00
GÜLTEN DAYIOĞLU, CAN GÖKNİL, SEVİM AK,
ELVAN PEKTAŞ DENÎZ
21 Kasım Çarşamba/16.00-19.00
ŞİRİNTEKELİ FÜSUNAKATLI
22 Kasım Perşembe/16.00-19.00
FÜSUN ERBULAK, TÜLAY BİLGİNER
Fuar Merkezi, Ortaklar Caddesi, Mecidiyeköy-İstanbul
Her gün 1100-20.00 arası ziyaretçılere açıktır.
Cumburiyet Kitap Kulübü üyelerine ginş ücreti %50 indırimlidır.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇÎ
İçimizden Birileri...
Fevziye Başgöz öldü. "Son buluşma" başlıklı ölüm ilanı,
cuma günü Cumhuriyet'in Ankara baskılannda çıktı. İsmail
Dinçer, ölüm ilanını onun ağzından yazmıştı; gönlünden öy-
le geçti diye. Fevziye Başgöz, ölüm ilanırtda dostlarına "Bi-
lesiniz ki insanca düşüncelerde, eylemlerde hep yanınızda
olacağım" diyordu. "Sayrılığım süresince güç katan dostla-
ra, yakınlara şükranlarımı sunarım. Allahaısmarladık, sevgi-
li sevenlerim" diye bitiriyordu.
İlhan Başgöz'ü konuşurduk, görüştüğümüzde. İlhan Ame-
rika'daydı. Orada profesördü. Türkiye'de sıkıntılar çekmiş,
yurtdışına gidip, oralarda çalışmak zorunda kalmıştı.
Fevziye Başgöz, sayrı bir Cumhuriyet okuruydu. Bir yazıyı
beğenmişse, dayanamaz telefon eder:
— Ekmekçi, ellerine sağlık! Yine ağlattın beni... derdi.
Kızılay'da Yüksel Caddesi'nde kadın giysileri sattığı bir mi-
nik dükkâncığı vardı. Ara sıra uğrardım. O, çoktan gazetele-
rini okumuş olurdu:
— Ekmekçi, ne olur söyie; ne olacak? Bu, böyle gidecek
mi?
iyimser şeyler söylerdim. Hacettepe'ye yattı, kanserdi. Ama
kendisine hiç kondurmuyordu. Hep iyileşecegini düşünürdü.
Ölüm döşeğinde bile son anına dek neler olup bittiğini öğ-
renmek istermiş. Savaşçı biriydi. Gericiler çok zorlamışlar,
minicik dük&ânının camlarını kırmışlardı. Yattığı yerde,
"türban" olayları üzmüştür onu, tahmin edebiliyorum.
— Ne olacak Ekmekçi, söyle ne olur?
Cumhuriyet'te "grev" olacağı haberleri onu ne çok üzmüş-
tür bilirim...
— Ekmekçi, biz ne okuyacağız? Başka okuyacak gazete
mi var?
Cumhuriyet'in gerçek sahiplerinden, gerçek okurtanndan,
biriydi Fevziye Hanım. Devrimlerin de sahiplerinden biri. Fev-
ziye Hanım'ın cenazesi önceki gün Hacıbayram'dan kaldırıl-
dı, gidemedim. Yazı günümdü. Katılmayışımı hoş görmüştür
Fevziye Hanım, yakınları da. Cuma günkü ölüm ilanmın üs-
tünde, on yıl önce ölen Prof. Sedat Veyis Örnek'in de anıldn
ğına ilişkin haber vardı. Sedat Veyis Örnek, ilhan Başgöz'ün
arkadaşı. İkisi de halkbilimcisi.
Sedat Veyis Örnek'in halk dilinden derlediği şu dizeler il-
gınçtir:
"ölüm, ölüm / hezen ölüm / Evden eve gezen ölüm / Her
düzeni bozan ölüm."
Nusret Fişek'in cenazesine de gidemedim; o gün de yazı
günüydü. Yazı kesinlikle zamanında yetişmeli; onun yetişme-
si, gazetenin çıkması, tiyatroda perdenin zamanında açılması
gibi bir şey. Kerim Korcan öldü; İlhan Selçuk, Hasan Pulur,
Mehmed Kemal ne güzel yazılar yazdılar. Bir bir gidiyor tanı-
dıklar...
7 kasım günü Karşıyaka'da, 12 Eyiül faşizminin daha baş-
larında, dövüle dövüle öldürülen İlhan Erdost'u andık. İlhan'ın
gömütü çiçekler doluydu. Görkemliydi. İlhan'ın gömütü ba-
şında, Vecihi Timuroğlu, Nevzat Helvacı, Halit Çelenk, Ala-
addin Bilgi, Vahap Erdoğdu, Bekir Yıldız, Ali Necat Ölçen,
Muzaffer İlhan Erdost konuştular. Metin Demirtaş'la, Atilla
Aşut şiir okudular. "İlhan İlhan Kitabevi"nde, o gün "Sol" ile
"Onur" yayınları, yüzde elli indirimli satıldı okurlara. ilhan'ın
öldürülüşünün 10. yılı dolayısıyla Metin Demirtaş, Halit Çe-
lenk, Bekir Yıldız, Ahmet Telli, Talip Apaydın, Muzaffer İlhan
Erdost kitaplannı imzaladılar. "İlhan İlhan Kitabevi" böyle ka-
labalık okur kuyruğu gördü mü bilmem? Gençler, sabahın
09.00'undan, akşamın 19.00'una dek azalmadılar kuyrukta.
Ertesi güne de sarkıtarak son verebildiler imza gününe...
10 kasım günü Yaşar Emre'nin ölûmünün ikinci yılıydı. Ya-
şar kim mi? İçimizden biri, benim çocukluktan beri arkada-
şım. "Eee, ne yapalım yani? Senin arkadaşın diye biz de
tanımak zorunda mıyız" diyen çıkabilir de hani. Yaşar Em-
re'yi tanıyanlar, hiç öyie demezler. 1940'ların ortalannda,
"Marko Paşa"ları birlikte okumuşuz. O "Demokrat Parti"ye
eğilimli, ben değilim! Arkadaşız ama; babası ilçemizin Tekel
memuru Hasan Bey; ilk birayı onların evinde içtim sanıyo-
rum. Annesi Sultan Hanım'ın içli köftelerini yedim. Yaşar'la
birbirimize kitaplar, dergiler alıp verdik. Ankara'da Remzi
İnanç'ın kitabevine giderdi daha çok. Muzaffer Buyrukçu
1
nun, Vecihi Timuroğlu'nun da arkadaşı. Emil Galip Sandal-
cı'yla bizi ilk o tanıştırdı. Yaşar'ın kardeşi Abidin Emre,
gömütlüğe Yaşar'la, daha birkaç arkadaşla çektirdiğimiz bir
fotografı da getirdi. 15.9.1946'da pazar günü Hadim'de çek-
tirmişiz. Fotoğrafta tütün eksperi Seyit Kocabaş (O da De-
mokrat Parti'yi tutardı), Hayri Safa Yurtsever, Muammer Uysal
(Onun da bir ayağı aksardı, sıhhiyecinin oğlu), belediyede
yazman Ahmet Topak, bir de Yaşar'la ikimiz. Hepimiz imza-
lamışız fotografı. Foto Kasım Göktaş da imzalamış! Abidin,
fotoğrafı bana vermedi, fotokopisini verdi. Bir de Melih Cev-
det Anday'ın "Fotoğraf" şiirini, "Rahatı Kaçan Ağaç, 1946."
Melih Cevdet'leri, Orhan Veli'leri, Oktay Rifat'lan okuduğum
yıllar. "Fotoğraf" şiiri şöyle:
"Dört kişi parkta çektirmişiz, / Ben, Oktay, Orhan bir de
Şinasi... / Anlaşılan sonbahar / Kimimiz paltolu, kimimiz ce-
ketli / Yapraksız arkamızdaki ağaçlar... / Henüz babası ölme-
miş Oktay'ın, / Ben bıyıksızım, / Orhan, Süleyman efendiyi
tanımamış.
Lakin ben hiç böyle mahzun olmadım; / Ölümü hatırlatan
ne var bu resimde? / Halbuki hayattayız hepimiz."
Karakoçanlı Abdurrahman Bey, öleli çok oldu. Ortak dos-
tumuz Zülfü Saka da öyle. Unutmadım hiçbirini. Bizleri, biz
yapan arkadaşlarımız, dostlarımız değil midir? İçimizden bi-
rileri değıl mi?
EĞİTİM-İŞ
SENDİKASI
17-18 kasım, çoğunluk sağlanamazsa 1-2
Aralık 1990 tarihlerinde yapacağımız 1.
Olağan Genel Kurul, 8. İş
Mahkemeşi'nin, Ankara Valiliği'nin isteği
üzerine 2. İş Mahkemeşi'nin verdiği karar
Yargıtay'da sonuçlanıncaya kadar
durdurulmuştur.
Bu karara gerekli itirazı yaptık.
Sendikamızın, genel kurul dışındaki tüm
etkinlikleri sürmektedir.
EĞİTİM-İŞ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Kamu emekçilerinin grevli -
toplusözleşmeli sendikal mücadelesinde
önemli bir adım atan, Ejğitim
Emekçileri Sendikası EĞIT-SEN'İ
destekliyor, eğitim emekçilerinin
sendikal birliğini sağlaması yolunda
başarılar diliyoruz.
İZMİR KAMU ÇALIŞANLARI
SENDİKAL HAKLAR
PLATFORMU
a yı öğrenmek
' isterseniz.,.
PK.45 Bcyofelu IST
Incırlik'te
acele satılık daire
583 09 30
İNGİLİZCE'yi
6 ayda konuşun
SİZİ AMERİKALI
DOSTLARIMIZLA
BULUŞTURALIM
Tel: 349 48 57