02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 18 KASIM 1990 Birleşmek... (Baştarafı 1. Sayfada) çatı altında bir araya gelmelerine ilişkin çağ- rılar genellikle olumlu yankı yapıyor. Umut- larını sosyal demokrasiye bağlamış çevreler- de birleşme konusu, güncelliğini sürekli ko- rumakta ve sağduyunun bir gereği olarak ele alınmaktadır. Dikkat ediyoruz, birteşmeye dönük yakla- şımlar, konuşma ve yazılar büyük destek görüyor. DSP'ye göre SHP'de bu durum daha be- lirgin. DSP tabanının bu konuda daha tutuk, daha dikkatii bir tutum sergilediğı görülüyor. Bu açıdan iki parti arasındaki fark, inönü- Ecevit farklılığından kaynaklanıyor. SHP liderinin birleşme çağrısını bıkmadan usanmadan yinelemesine karşın, DSP lide- ri "Yakamı bırakın!" tutumu içindedir. Bu ko- nuda DSP tabanında izlenen tutukluğun, Ecevit faktöründen ileri geldiği söylenebilir. Çünkü DSP'de açıkça birieşmeden yana ta- vır almanın, partiden dışlanmaya. hatta atıl- maya dek vardığını gösteren örnekler vardır. O yüzden denilebilir ki: Yakın geçmişte ol- duğu gibi bugün de sosyal demokratlann tek çatı altında birleşmelerinde başlıca engel, Sayın Bülent Ecevit'in tutumunda aranma- lıdır. DSP liderinin "Iktidarda buluşalım!" diye ortaya atmış olduğu son formülün, kendisi- ni bu konudaki sorumluluğundan kurtarabi- leceğini sanmıyoruz. Bu arada SHP lideri açısından da bir nok- taya işaret edilmesi yararlı olabilır: Soyut bir- leşme çağrılarını somut bir birleşme progra- mıyla desteklemek... Eger SHP yönetimi bunu yapabilirse, hem Sayın İnönü'nün bu konudaki inandmcılığı artabilir, hem de sosyal demokrat kamuoyu birleşmeye daha çok sahip çıkabilir. Bir başka soru şudur: Birleşme konusun- da iyımserlikten söz edilebilir mi? Ne yazık ki hayır. Ama sosyal demokratlar, ister SHP'den, ister DSP'den olsunlar, bu işin peşini kova- lamalıdırlar. Seçim kazanmak, iktidar olmak istiyorlarsa, başka çareleri yoktur. Cumhurbaşkanı Özal ve Başbakan Akbulut da katılacakm Yüzyılın zîrvesi AGIK başlıyor Evrerfe mi G.Kurmay'a mı inanalım? ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal ve Başbakan Yüdırım Akbulut, Avrupa Güvenlik ve tşbirliği Konferansı (AGİK) zir- vesine katılmak üzere bugün Fransa'ya gidiyor. Zirvede, ara- lannda konvansiyonel silahlar- da indirim öngeren Avrupa Konvansiyonel Kuvvet Anlaş- ması (AKKA) da bulunan 3 ay- n belgenin imzalanması bekle- niyor. Yüzyılın en önemli ulus- lararası toplantılanndan biri olarak nitelendirilen AGİK zir- vesinin ikinci oturumunda Türkiye adına konuşmayı Cum- hurbaşkanı Özal yapacak. Pa- ris'te çeşitli ülke liderleriyle ikili görüşmeler yapacak olan özal, zirvenin ilk günü yapılacak AK- KA imza törenine de katılacak. Antlaşmayı Türkiye adına Özal'ın mı, yoksa Başbakan deral Almanya Başbakanı Kohl Akbulut'un mu imzalayacağı ise ile kısa görüşmeler yapabilceği henüz kesinlik kazanmadı. kaydediliyor. Cumhurbaşkanı, 20 kasımda Cumhurbaşkanı Özal'a Paris yapılacak 4. oturuma da daha ^ o n c e s i n d e AGİK ve AK- önceden kurayla yapılan belır- K U M k o n u s u n d a b r i f m g veril- leme sonucu başkanhk edecek. Daha sonra bir kapalı oturum düzenlenmesi halinde de baş- kanlık görevini özal üstlenecek. Cumhurbaşkanı'nın Paris'te yapacağı ikili temaslar ise henüz di. Dün öğleden sonra Çanka- ya Köşkü'nde verilen brifinge, Genelkurmay Başkanlığı, Dışiş- leri ve Milli Savunma Bakanlı- ğı yetkilileri katıldı. resmiyet kazanmadı Ancak AGİK: Soğuk özal ıle ABD Başkanı Bush ara- 6 sında bir görüşme gercekleşme- sine kesin gözüyle bakıhyor. özal'ın birkaç gün önce fok- yo'da görüştüğü Yunanistan Başbakanı MitsotaUs ile Paris'- te yeniden bir araya gelmesi beklenmezken, Fransa Cum- hurbaşkanı Mitterrand, Ingilte- re Başbakanı Thatcher, ve Fe- sonu Avrupa'da soğuk savaşı "res- men" sona erdireceği gözüyle bakılan Avnıpa Güvenlik ve Iş- birliği Konferansı (AGlK)'nın yann Paris'te başlayacak üç günlük zirvesinde AGİK açısın- dan dönüm noktası oluşturacak kararlar alınması bekleniyor. Bu çerçevede "Tarihin en kapsamlı silahsıdanma anlaş- ması" olarak nitelendirilen Av- rupa Konvansiyonel Kuvvet Anlaşması (AKKA), zirvenin en önemli maddesini oluşturuyor. NATO ile Varşova Paktı üyesi 22 ülkenin temsilcilerinin Viya- na'da sürdürdükleri AKKA mü- zakereleri sonunda hazırlanan anlaşma taslagı Paris'te liderler tarafından ele alınacak. Viya- na'dan Dilman Çeltikçioglu'- nun büdirdiğıne göre müzakere- ler mutabakat sağlanarak ta- mamlandı. Bu müzakereler sıra- sında, Ankara'nın sorun olarak gördüğü Sovyetler Birliği'nin Kafkasya bölgesindeki yarı as- keri kuvvetlerinin elindeki ağır silahlar konusunda da tarafları "tatmin edici" uzlaşma sağlan- mıştı. AKKA, Türkiye'nin Gü- neydoğu Anadolu'yu kapsama- yan uygulama içinde 2795 tank, 3120 zırhlı savaş aracı, 3523 top, 750 savaş uçagi ve 43 saldın he- likopteri bulundurabilmesini öngörüyor. AGİK zirvesinde, AKKA'nın dışında, AGİK sürecinin ku- rumsallaştınlmasına yönelik ka- rarlann da alınması bekleniyor. AGİK sekreteryasınm merkezi- nin Prag, Parlamenter Asamb- le Merkezi'nin Strasbourg, Hür Seçimler Gözlem Bürosu Mer- kezinin de Varşova'da kurulma- sı bekleniyor. Aynca AGİK sü- recine katılan ülkelerin imza ko- yacağı "22'ler deklarasyonn" ile de NATO ve Varşova Pakü üyesi ülkeler arasında "kuvre- te başvurmama" ilkesinin gün- deme geleceği kaydediliyor. (Baftarafi I. Sayfada) nı da olabüir1 dedim. < E*et, öy- k, ama kendisi çok iyi adamdır' dedi." Ecevit daha sonra, Kenan Ev- ren'in anılannda da 198O"de De- mirerin, özel Harp Dairesi'nde- ki elemanlann teröristlerle mü- cadele etmesini, onlarla çete sa- vaşı yapmasını istediğini, Ev- ren'in de buna şiddetle karşı çı- kıp "vaktiyle yanlış kullanıldı- ğını, ancak kendisinin özel Harp Dairesi'ni gerçek görevine yönelttiğini" söylediğini aktar- dı. Ecevit, sözlerini şöyle sürdür- dü: "GeneUmnnay'ın açıktaınası var. Özel Harp Dairesi ekman- fauı hlçbir lerbf otayma kanşma- nuşlardır diye. Fakat zamanın Geneikormay Başkanı Evren de 'Hayır kanşmışlardı, ama ben buna son verdim" diyor. Hangi- sine inanacagız? Fakat en acıst, Sayu Demircl'in söyledikleri. Bir sivil hükümetin başbakanı olarak çıkıyor, parasını ABD- den alan bir kuruluşla Türkiye 1 - deki iç kargaşanın nstiine yii- rünmesini istiyor. Ve buna za- manın Genelkurmay Başkanı karşı çıkıyor. Askeri müdahale- lcrin olmaması için, âvflletin de kafasını askerce düşünmekten anndınnalıyız. Sayın Demirel öteden beri Özel Harp Daires'ni savunmuştur. Sayın Türkeş şim- di, Böyle bir teşkilat yoktur' di- yor. Halbuki iki ay aynı askeri tutakevinde kaldık. Yanıbaşı- nuzda Özel Harp Dairesi bina- sı vardı. Aramızda ara sıra şa- kalaşırdık Özd Harp Dalresi'yle ilgili olarak. Şimdi, 'Böyte bir teşkilat yoktur' diyor." DSP Genel Başkanı Bülent Irak'a ilaç yardrmı Ankara'ya gelen Irak'ın Hilal-i Ahmer Başkanı El Nuri başkanhğındaki heyetle resmi görüşme dün yapıldı. Kızılay Genel Başkanı, ambargo kapsamı dışında ilaç yardımı yapüacağını söyledi. ANKARA (AA) — Kızılay Derneği Genel Başkanı Kemal Demir, Irak'a ilaç konusunda yardımcı olacaklarını belirtti. Demir "Zaten hükıimetimizin ilaç yardımı konusunda karan yardı. Biz buna bagü kakhk" dedi. Kızılay Derneği Başkanı Ke- mal Demir'in başkanlığında ön- ceki gün Ankara'ya gelen Hilal-i Ahmer Başkanı Dr. tbrahim El Nuri başkanhğındaki heyetler arasındaki görüşmeler dün ya- pıldı. Renda Köşkü'nde gerçek- leştirilen görûşmelerden sonra gazetecilerin sorulannı yanıtla- yan El Nuri toplantılarda Türk gümriikJerinde bulunduğu sanı- lan ilaç ve tıbbi malzemelerin Irak'a aktarılması konusunun gündeme geldiğini belirtti. Rehi- neler konusunda herhangi bir talepleri olmadığını belirten Nu- ri, Kızüayuı ilaçlann sevkiyle il- güi taleplerine olumlu yarut ver- diğini bildirdi. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada ise insani ihtiyaçla- n karşılamak için Türk Kıâlayı- nın Hilal-i Ahmer'e ihtiyacı ,olan bitmiş üriin niteliğindeki İlaçlann Türkiye"den ya da flcüncü ülkelerden yürürlükteki mevzuat ve kararlar çerçevesin- de yardımcı olacağı beUrtildi. Kemal Demir ise kurumun insa- ni amaç ve düşüncelerle ambar- go kapsamı dışında ilaç yardımı yapmayı kararlastırdığını be- lirtti. Kalîte var (Baştarafı Sporda) dalı antrenöre 10 bin mark ma- aş, 3 bin mark benzin parası (yıllık) ve ev kirası ödenecek. Bu arada Adana maçının hazırlık- lannı tamamlayan Fenerbahçe'- de Hakan'ın oynayacağı öğre- nildi. öte yandan F.BahçeUler Der- neği'nin gecesi önceki gün yapıl- dı. Gecede konuşan Dernek Başkanı Osman Şahin, "Ama- cımız 20 milyon Fenerbahçeliyi aynı çatı altında toplamak" de- di. Geceye Mehmet Özbek dı- şında hiçbir yönetici çiçek yol- lamadı. Ecevit, konunun tüm dünyada tartışılmaya başlandığını anım- satarak şunlan söyledi: Türkiye'de de bu konu bütün aynnülarıyia irdetenmeli. O za- man pekçok şey aydınhğa çıka- cak ve pekçok kimseden hesap sorulabOecek. Zaten aydınhğa çıkmasının önlenmek islenmesi de o besap sorulma korkusu. Benim banşçı bir önerim var Geün gend bir af çıkaralım. Bü- tün geçmişi kapatalım, ama bü- tün gecmişm gerçeklerini de mfl- letin gözleri önüne sereöm. Mfl- let her şeyi ögrensin. Bir daha 1970lerde, 1980lerde bn milk- tin başına gelenkr bir daha gel- mesin. Çagımız glasnost cagı. Glasnostu Moskova'dan Anka- ra'ya getirelim. Geçmişte kimler ne yapmış bilinsin, ama bir ge- nel af çıkan, memlekete banş gelsin." "Türkiye'de kontrgeriHa yok" MÇP Genel Başkam Alpas- lan TUrkeş, kendisinin ve kapa- tılan MHP'nin kontrgerilla ile ilişkisinin bulunmadığnu söyle- di. Türkeş, "12 Eylül sonrası evinde ve MHP merkezinde ya- pılan aramada kontrgerilla şe- ması bulunduğu" iddialannı ya- lanlayarak, "O şema başka bir şeyle ilgiıiydi" dedi. Türkeş or- dudayken özel Harp Dairesi'n- de bulunup bulunmadığı yolun- daki soruya, "Yamt yok" ceva- bını verdi. Türkeş dün düzenlediği basm toplantısında, başkam olduğu MHP'nin kapatüıncaya kadar kontrgerilla, özel Harp Daire- si ve başka herhangi bir gizli ku- ruluşla ilgisi ve işbirliğinin ol- madığını söyledi. özel Harp Dairesi'ne "koıtrgeriHa" yakış- tırmasının yanlış olduğunu kay- deden Türkeş, askeri kuruluşla- nn vatan savunması dışında herhangi bir faaliyette bulun- malanmn mümkün olmadığını bildirdi. Türkeş, "Bu kanunla- nn emri olduğu kadar Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nin bir gele- neğidir" dedi. Özel Harp Dairesi'nin savaş anında düşmana yönelik faali- yet gösterdiğini kaydeden Tür- keş, gazetecilerin sorulannı ce- vaplarken 12 Eylül sonrası evin- de kontrgerillaya ait şema ele geçinldiği suçlamasım kabul et- mediğini bildirdi. Mehmet Şen- yuva tarafından kendine verilen şemanm, kontrgerilla ile ilişki- si bulunmadığını öne sürdü. Bülent Ecevit'in "Türkiye'de kontrgerilla olduğu" iddiaları- na ilişkin bir soru üzerine, 3-4 yıl hükümette görev aldığı hal- de böyle bir örgütten haberi ol- madığını kaydeden TUrkeş, "Burası aşiret degil ki hüküme- tin böyle bir teşkilattan haberi olmasın. Sayın Ecevit'in de bu konudaki yorumu gerçek dışı- dır. Neden böyle yapıyorlar anlamadım" dedi. "Açıklama gerçeği yansıtmıyor" SP Genel Başkam Ferit Üse- ver, Genelkurmay Başkanhğı'- nın özel Harp Dairesi ilgili acıklamasının gerçekleri yansıt- madığını öne sürdü. llsever dünkü yazılı açıklamasında, dünyada kontrgerilladan kur- tulmaya en çok muhtaç ülkenin Türkiye olduğunu savundu. Kontrgerillanın yanm yüzyıldır ülkenin yaşamını kararttığını kaydeden llsever, "Askeri dar- benin yeniden güncellik kazan- dıgı günümüzde halkın dikkati bu örgüt üzerindedir. Genelkur- may'ın açıklaması, bu örgütü cesaretlendirmekten öte bir so- nuç vermez" dedi. Başkan sordu, işçi yanıtladı (Baştarafı 1. Sayfada) bizitehditediyor. 'Grevegiderse- niz kapatmm' diyor. — Kapatamaz, kapattırma- yız. Maden bizim. Biz üretiyo- ruz, biz yönetiriz. — Dün akşamki tehditler, an- laşma umudu ile ilgili kınntıla- n da yok etti. — Tamam başkan, biz hazı- nz. — Burada ilan ediyorum. 20'sinde toplanıp, 30 kasımda greve gitmek üzere karar alıyo- ruz. — Biz hazınz başkan. "Işçiler el ele, genel greve" türünden sloganlarla, uzun sü- ren bir coşkulu katılımm zonın- lu konuşmayı kesmesi. Ve yeni- den başlayan diyalog... — Bakanın, bir kısmı yayrnı- lanmayan konuşmasını biz ön- ceden tümü ile izlemiştik. Ku- rultaydan bir gece önce sizi kor- kutmak, halkı korkutmak üze- re verdiler. "Zaten kapatmak 42 bin Fransa bir aydır öğrenci gösterile- ri ile calkalanıyor. Olaylar liseli bir kızın Paris banliyösünde ırzına geçilmesi ile patlak >erdi. Okul- larda can güvenliğinin sağlanması, binaların bakıma alınması. öğretmen eksikliğinin giderilmesi, sınıfların normal sayıya indi- rilmesi şeklinde taleplerini sırala>an öğrencilere her kesimden des- tek verildi. Gosteri için Paris'e dogru yola çıkan öğrencilere de- miryolu şirketi SNCF yüzde 60 indirim uyguladı. Paris Emniyet Mudurluğü polisleri 200 bin öğrenci ile ortak hareket etti. Oğ- retmen sendika kuruluşlan \e veli demekleri de taraftariannı gös- lerilere göndererek liseli gençlere arka çıktı. (Fotograf: AFP) (Baftarafi 1. Sayfada) boşa harcanır?" TTK'nm 1989 yılında kendi programımn yüz- de 83'ünü gerçekleştirerek 3 mil- yon 105 bin 296 ton satılabilir kömür ürettiğine, 1990 yılı ka- sım ayı itibanyla üretimin 2 mil- yon 622 bin 119 tonu ancak bul- duğuna dikkat çeken Denizer, ! mil- Italya'da anükomünist faaliyet gösteren ikinci bir örgüt ortaya çıkanldı Gladyo'ya protesto1000 otobüs, 5 özel tren ve iki uçakla Roma'ya gelen 100 bine yakın Italyan, antikomünist örgüt Gladyo'yu protesto amacıyla düzenlenen büyük gösteride "Gerçeği öğrenmek istiyoruz" pankartlarıtaşıdı. MtıniM nrDDAHn^ııı & istiyoruz' cümleleri NILGUN CERRAHOGLU p a n k a r t l a r taşıdıiar. yazan ROMA — Dün 'Gladyo ope- rasyonu'nu protesto eden 100 bine yakın Italyan, başkent Ro- ma'da yaşamı felce uğrattı. 'Gladyo'nun 20 yıl boyunca Italya'nın tüm karanlık faaliyet- lerini yönlendirmiş olmasını protesto eden göstericiler, bir destabilizasyon politikasının Roma'ya 1000 otobüs, 5 özel tren ve iki uçak; Bologna, Pa- lermo, Brescia ve diğer şehirler- den bu terör olaylarından özel- likle yara alan insanlan taşıdı. Kultür dünyasından tanınmış ban isünlerin de katıldığı gös- teride konuşmacılar, 'Gladyo' ve gizli güçlerin yönlendird:|i parçası olarak gördükleri terör terör katlİamlannın sivil toplumu olayları üzerine gerçeklerin yaraladığını ve Italyan demok- açıklanmasını ve adaletin yeri- ni bulmasını istediler. CIA de- netiminde çalışan 'Gladyo ordu- su'nun hedefini oluşturan ana muhalefetteki komünistler ve komünist partinin gençlik kolu tarafından düzenlenen yürüyü- şe, komünistlerin dışında diğer siyasi görüşleri temsil edenler de 'daha çok demokrasi ve açıklık' gerekçesiyle katıldhlar. Yürüyüş- çüler ellerinde üzerinde 'gerçe- rasisinin bundan böyle yeniden kurulması gerektiğini söyledi- ler. 'Gladyo'nun ortaya çıkarıl- ması ile Italya'da yeni bir 'acıkuk' dönemi başladı. Başba- kan Gulio Andreotti örgütün artık 'devlet sım' kategorisin- den çıkartıldığını söyledi. Ital- yan Parlamentosu'nda Gizli Servisler Komitesi'ne hesap ve- ren Andreotti, bundan böyle 'Gladyo'nun Sardinya Adası'- ndaki üssünün de ziyaret edile- bileceğini açıkladı. Aynca dev- let kontrolündeki Italyan tele- vizyonunda bir saatlik söyleşi yapan Askeri Gizh' Servis Ko- mutanı General Paulo Inzerilli, tüm televizyon servislerine örgü- tün ayrıntılan hakkında bilgiler verdi 1974'ten 87'ye dek radyo- nun baş sonımlusu olan Inzeril- li, şimdiye kadar bu görevinden kimsenin haberdar olmadığını beürtti ve televizyon programı- na "Ertesi günden itibaren ka- pıcısuun bile kendisine kötü gözle bakacağını bilerek geldiğini" açıkladı. Bu arada 'gladyatörler'in kimliklerinin açıklanması üzerinde talepler artarken Europeo dergisi, 92 'Gladyo' militanının ismini açıkladı. Ne var ki iktidardaki Hıristiyan Demokratlar, bu ge- lişmelere Doğu Avrupa ülkele- rinden ttalyan komünistlerinin geçmişlerini irdeleyen dosyala- n getireceklerini söyleyerek tep- kilerini gösterdiler. Bu arada, parlamentodaki te- rör komisyonunun yaptığı so- ruşturmalardan, Italya'da anti komünist faaliyet gösteren ikin- ci bir paralel örgüt ortaya çık- tı. tstihbarat servisi bilgisi dışın- da çalışan bu ikinci örgütün de silahlara ve patlayıcılara sahip olduğu ve bunlann 'Gladyo'nun silahlanndan farklı yerlerde saklandığı açıklandı. 1971-74 yıüarı arasında gizli servislerin başında bulunan General Faus- to Fortunato'nun soruşturması sırasında ortaya çıkan bu ikin- ci örgütün 'Gladyo'dan çok da- ha güçlü olduğu ve farklı çiçek adları taşıyan beş ayn gerilla birliğine bağlı olduğu anlaşıldı. Bu ikinci örgütün 3000 hücre- den oluştuğu da söylendi. öte yandan 'Gladyo' olayunn yankılan Avrupa Parlamento- su'na ulaştı. Gladyonun çeşitli örgütler ve dallar şeklinde tüm NATO ülkelerinde faahyet gös- terdiğinin ortaya çıkması üzeri- ne Avrupa Parlamentosu konu- yu 19-23 kasım tarihleri arasın- da tartışmaya karar verdi. Bu arada Yeşiller, Avrupa Parla- mentosu bünyesinde 'Gladyo' için bir soruşturma komitesi açılmasını istedi. diyonız ki istenirse kömür üre- timi arttmlabiUr" diye konuştu. Konuşmasuıda yerti kömürün iç tükeümdeki payınm giderek düştüğüne dikkat çeken Deni- zer, 1980'de yerli kömürün ülke- deki iç tüketimin yüzde 88'ini karşüarken bugün bu oranın yüzde 40'lara indiğini anlattı ve şu değerlendirmeyi yaptı: "tthal kömür daha ucuz diye- rek dışandan kömür alıyoriar. Türkiye Demir Çelik yüzde 67, EregÜ ise yüzde 50 oramnda kö- mür ithal ediyor. Ancak yapü- grauz araştırmalar ithal kömü- rün öyle ucuz olmadıgını göste- riyor. Arada pek az fark var, hatta Karabük ithal kömürii da- ha da pahahya getiriyor. tthal kömür görünüşte ucuz olabilir. Buraya düşük fiyatla göoderikn kömür kaynagında pahah üreti- lir. Ama genelde devlet desteği uygulamr. Bizde ise tam tersine otomobil ve beyaz eşya gibi tü- ketim sektöriinde devlet desteği uygulanırken ağır sanayinin te- mel girdisi taşkömürüne 'koruma' uygulanmaz. Gümrük foolan düşürülür. tthalat kolay- lastırüır. Bunlann gözü karar- mış. Kafalanna havzayı bitirme- yi koymuşlar." ANAP Mületvekili Pertev Aş- çıoğlu kurultay konuşması sıra- smda yuhalanıp istifaya çağnlır- ken konuşması işçilerin coşku- lu alkışlarıyla karşılanan SHP Genel Sekreter Yardımcısı Er- tuğrul Günay maden işçilerinin hak arama mücadelesinin yanın- da olacaklarını söyledi. DYP Grup Başkan Yardımcısı Köksal Toptan maden işçilerinin düşük ücretle çalıştınlmasında geçmiş- teki sendika yöneticilerinin de hatası bulunduğunu söyledi. JZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA Kontrgerilla İZMİR - SHP lideri Erdal İnö- nü, Italya'da ortaya çıkan Gladio adlı örgüt benzerinin Türkiye'de bulunup bulunmadığının açıklan- masını istiyor. Şu ana dek hükü- met bu konuda bir açıklama yap- madığına göre kontrgerilla tartış- ması bir süre daha kamuoyunu dalgalandıracak. Tüm Avrupa ülkelerinde yay- gın ilgi toplayan NATO'ya bağlı gizli örgütün Türkiye'de olup ol- madığı tartışılırken Genelkurmay Başkanlığı'nın bu tonudaki açık- laması doyurucu görülmüyor. Onun için SHP lideri inönü so- ruyor: — Her ülkede açıklamalar, in- celemeler yapılıyor. Türkiye'de durum nedir? Bunu o zamanın yetkilileri, halen görevde olan yetkililer açıklasın diyoruz... 12 Mart sorgulamalarında Zi- verbey Köşkü'nde kontrgerilla kavramı ilk kez ortaya çıkmıştı. 3- verbey'de pek çok kişi işkence görmüştü... Türkiye'nin gündemine kontr gerilla kavramı yerieşeli yaklaşık yirmi yıl oluyor... Emekli Kurmay Albay Talat Turhan'ın "Bomba Davası" kita- bında kontrgerilla açık seçik ad- lar verilerek yansıtılryor. Ziverbey Köşkü'nden geçmiş, oralarda iş- kence görmüş pek çok arkada- şımız, dostumuzdan da bugüne dek çok şeyler dinledik... Kontrgerilla tartışması şimdi gündeme gelince Ziverbey'i çok iyi bilenler kıs kıs gülüyorlar. İş- kencenin her türlüsünün yapıldı- ğı, insanlara dışkılı pijama giydi- rildiği, gözlerinin bağlandığı, zin- cire vurulduğu Ziverbey Köşkü- nde olup bitenleri değil, emekli general ve 12 Eylül 1980 sonra- sının siyasi parti lideri Turgut Su- nalp'in 3 Kasım 1985'te Nokta dergisinde Güldal Kızıidemir'in sorularına verdiği yanıtları dinle- yelim... — Sayın Sunalp, bir dönem Bomba Davası'nın sorgulmaları üzerine çok konuşuldu. Bu sor- gulamaların nerede yapıldığını hatırlıyor musunuz? — Yanılmıyorsam Zihni Paşa Köşkü'nde. O dönemde Zihni Paşa Köşkü'yle ilgili çıkmış olan rıvayetler aslında hakikat dışıdır. Zihni Paşa, 27 dönüm arazi içe- risinde yer alan ve müstahdemi- nin yatması için dokuz ayn oda- sı bulunan güzelce bir köşktür. Bu köşkü kontrgerillaya izafe ederier. Aslında kontrgerilla diye bir teşkilat yoktur. Olamaz da za- ten. Ama bir kere edebiyata geç- miş ve kullanılıyor. Her tarafın ge- rilla dediklerinden biz, dikkat ederseniz, hep şehir eşkıyası, kır eşkıyası diye bahsederiz. Bizim ağzımızdan gerilla lafı çıkmaz Bir adama copla işkence yapıl- sa, ardından intihar etmesi gere- kir. Etmediyse, yao şahsiyetsiz- dir, her şey yapılabilır ya da ya- lan söylüyordur. — Zihni Paşa Köşkü'nde sor- gulama nasıl yapılıyordu? — O köşkte doğrudan doğru- ya sorgulama timleri vardı — Kimlerden oluşuyordu bu timter? — Sorgulamayı yapacak olan- lar kimlerse... Daha ziyade bu sı- rada köşke nezaret eden Mem- duh Ünlütürk Paşa alakalıydı. Hatta kendisine tontrgerillanın başı dediler. Uygulanan sorgula- ma yöntemi özel bir teknik aslın- da. Yetişmiş adamları var. Nasıl sual sorulacağını fevkalade iyi bı- liyoriar. Siz isterseniz orgeneral olun, oradaki ufak bir memurun yaptığı sorgulamayı yapamazsı- nız. Ozel olarak yetişmiş insan- lardır bunlar. — Siz şahsen ilgilenip köşkte işkence yapılmadtğını bizzat mü- şahade ettiniz mi? — Gayet tabii. Sorguya çeki- lirken benim de içerde olduğum zamanlar vardı. Biliyorsunuz, sorgusu yapılan kişinin gözieri kapalıdır. — Gözleri bağlı mı oluyor? — Evet. Ama fevkalade iyi ya- pılmış maskelerle olur kapama işlemi. Gözü kapanan kişi ışığı alır, ama karşısındakini secemez. Biz otururduk orada, sorguları rahatlıkla dinlerdik. Fakat hiç ko- nuşmazdık. Nefes bile almadan dinlerdik. Emekli general ve 12 Eylül 1980 sonrasının siyasi parti lideri Turgut Sunalp, söyleşide sorgu- lamalara girdiğini açıklıyor. Aynı sorgulamalarda 12 Mart dönemi- nin Sıkıyönetim Komutanı Orge- neral Faik Türün de bulunuyor. Emekli Kurmay Albay Talat Turhan'ın "Bomba Davası" adlı kitabı kontrgerilla kavramına açıklık getiriyor. Turhan, kendisini sorgulayanlann kontrgerilla oldu- ğunu iddia ediyor. Ne diyor SHP lideri İnönü: — Her ülkede açıklamalar, in- celemeler yapılıyor. Türkiye'de durum nedir? Bunu o zamanın yetkilileri, halen görevde olan yetkililer açıklamalıdır... Bugün salt Bülent Ecevit ko- nuşuyor. Ecevit, birtakım kuşku- ları olduğunu açıklıyor. Ya diğerleri? Onlar susuyor, konuşmuyor... istiyoruz. Zaten zararda. Grev bahane olur" tehdidini biliyo- ruz. Biz grevi yapacağız. 5 ay da sürse, 5 yıl da sürse biz grevi ya- pacağız. Bu ocaklar bizim. — Bu grev bizim. Bu memle- ket bizim başkan. "Zonguldak'ı gözden çıka- raolan kınamak için" dün Zon- guldak'ta bir kurultay yapıldı. Genel Maden-Iş Sendikası'mn büyük konferans salonu, ancak Zonguldak'ı temsil eden siyasi partiler, çok sayıda milletveki- li, belediyeler, sendikalar, de- mokratik örgütler, aydmlar, ya- zarlar temsilcilerini, muhtarlar, belediye, il genel meclisi üyele- rini aldı. Genel Maden-tş Sen- dikası'mn çevresindeki bütün ara sokaklar, toplantıdan mik- rofonla dışarıya yapılan yayım izlemek üzere gün boyu ayakta bekleyen işçiler ve Zonguldak- lılarla dolmuştu. "Zonguldak ve maden işçisi- •in gerçegi" önce kurultaya ka- tılan konuklara İFSAK gnıbu- nun fotoğrafçılannın slaytları ile tanıtıldı. Fotoğraflar, maden işçisinin günlük yaşama ve ça- lışma koşullanndan sahneler yansıtııken, salondan, ara so- kaklardan dinleyenlerden konu- ya uygun homurtulu sesler yük- seliyordu. "Işte maden işçisi", "Görûn, duyun bizi", "Boynu bükükler, aç insanlanz biz", "Çocuklan- mıza bakın", "tnsana saygıya bakın. Açık çezaevinde değil miyiz?" Ve cenazelerden görün- tülere su-a gelince... "Görme- yenler görsünler. Madencinin sonu. Aldığımız parayı öde- dik.." Kurultaydan bir gece önce TV haberleri ve Büyüteç prog- ramında bakanın konuşturul- ması, maden işçilerinin greve gitmeleri halinde madenlerin kapatılacağı tehdidi, kurultaya ters etki yaptı. Kurultayda siyasi iktidar aleyhine ve greve gidil- mesi yolunda gerilimi arttırdı. ANAP mületvekili, resmi tem- silcilerin konuşmalarını güçleş- tirdi. Konuşmalannda siyasi ik- tidar ve resmi kuruluş temsilci- leri maden işçisinin hoşuna gi- decek sözler söylemek için çok caba gösterdiyseler ve maden iş- çisinin yanında olduklanm söy- ledilerse de yuhalanmaktan, sü- rekli işçi protestolanndan kur- tulamadılar. Genel Başkan Şemsi Denizer'in işçileri sürek- li araya girip susturması ile zor- lukla konuşmalarını yapabildi- ler. GOZLEM UGUR MUMCU (Baftarafi l. Sayfada) şı koyma' dedikleri özel savaş taktik ve yöntemleri gelişti- rirler. . ^ özal harp' budur. ** Bu özel savaş yöntemi askeri terminolojide çeşitli terim- lerle adlandırılır. 'Counter Guerilla=Kontr gerilla' bu terimlerden yalnızca bir tanesidir. 'Countar lnsurgency=Ayaklanmaya karşı koyma' ve 'Counter Revolutinary War=İhtilale karşı koyma' kavram ve terimleri de aynı anlamlarda kullanılırlar. Kontr-gerilla, bir savaş yönteminin adıdır. Bu kavram, 12 Mart'ın işkenceli sorgularında örgüt adı olarak kullanılmış- tır. Şu acık bir gerçektir: Bütün ordular, bu yöntemleri kulla- nan özel birlikler yetiştirirler. Bu konuya kimsenin bir diye- ceği olamaz. Önemli olan bu özel birliklerin ne için kullanıldıklandır. Bu öze! birlikler, olağanüstü dönemlerde cuntaların emir- lerinde yasadışı eylemler için mi kullanılıyorlar? Sorun budur. Elimizde Tümgeneral Cihat Akyol tarafından Silahlı Kuv- vetler Dergisi'nin eki olarak 1971 yılı mart ayında yayımla- nan 'Gayrı Nizami Kuvvetlere Karşı Harekât' adlı bir incele- me var. Bu incelemenin 14. sayfasına göz atalım: — Makavemetin en verimli tohumunun zulüm olduğu bi- linmelidir. Bazen Gayri Nizami Harp Kuvvetleri (GNHK) bu gerçeği bile bile sahte operasyonlarta halkın mukavemet cep- hesıne iltihakına çalışırlar. Bu ne demektir? Bunun ne anlama geldiğini aynı incelemenin 15. sayfa- sında öğreniyoruz. Okuyalım: — Halkı mukavemetçilerden ayırmak için sanki ayaklanma kuvvetleri yapıyormuş gibi mücadele kuvvetlerince zulme ka- dar varan halka haksız muamele örnekleri ile sahte operas- yonlara başvurması tavsiye edilir. Düşündürücü ve ürkütücü olan budur Özel Harp Dairesi, bugüne kadar 'sahte operasyonlar' yapmış mıdır? Sorun bu kuşkulardan kaynaklanıyor. Milli Savunma Bakanlığı eski hukuk müşavirlerinden Yar- gıç Albay Emin Değer'in 'CIA, Kontr-gerilla ve Türkiye' adlı belgesel incelemesinde 1966 yılında Dağ ve Komando Okul Komutanlığı'nca yayımlanan 'Komando ve Özel Harp Muhtırası' başlıklı kitabına da yer veriliyor. Bu kitaptaki 'psikolojik hazırlık' bölümündeki bir madde- yi aktararak, ayaklanmalara karşı koyma kuvvetlerinin ne amaçla yetiştirildiklerini öğrenelim: — Tek eri kendi memleketinin vatandaşlarına karşı savaş- maya hazırlar. Ulkemiz bir işgal ya da iç ayaklanma ile karşılaşırsa, el- bette, ordumuzun; ordu ile birlikte bütün yurttaşlann göre- vi yurt topraklarını savunmaktır. Darbe öncesi ve sonrasında 'cuntalar 1 ile 'özel harpçilef arasında kurulan ilişkiler önem kazanıyor. Örneğin, 12 Mart dönemindeki İstanbul Ziverbey ve An- kara'da Muhabere Okulu radyo binası ve Atatürk Orman Çiftliği'ndeki Marmara Köşkü'nde ve 12 Eylül döneminde İstanbul'daki Ottayı Humayun adı verilen yerlerde yapılan işkenceli sorgular sonucunda siyasal olayları bu özel sor- gucular yönlendir/niş oluyorlar. Bu yolla asker, ister istemez, siyasete kanştırılıyor. Askerin siyasete karıştırılması aslında 'kontr-gerilla dok- trini'nın de bir parçasıdır. Davit Galula'nın Hasan Lambet tarafından çevrilip 1965 yılında Genelkurmay Başkanlığı'nca yayımlanan 'Ayaklan- maları Bastırma Hareketleri - Teori ve Tatbikatı' adlı kitabın- da şunlan yazıyor: — ...Ayaklanmaları bastırma tekniği konusunda yetiştiri- lecek askerin vazifesi halkın yardımını kazanmak olduğu için asker pratik siyasetle meşgul olmalıdır... (s. 82) Soğuk savaş ortamında askerin bu anlamda siyasetle uğ- raşmas. antikomünizm ve antisovyetizmi, en ılımlı sosyal demokrat akımlan bile suç çemberleri içine alan antidemok- ratik bir modele dönüşüyor. Cuntalar da bu modelden yararlanıyor. Bu konular Türkiye'de yıllardır tartışılıyor. Yıllardır, bu ko- nular yazılıp çizillyor; ancak bu konuların TBMM'de konu- şulması da engelleniyor. Kimler tarafından? Milletin 'seçilmiş temsilcileri' tarafından! . ı 1 l n .n r a X b A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle