25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 16KASIM 1990. Türk takımı satranç olimpiyatlanna en güçlü oyuncusundan yoksun olarak gidiyor AtalıkrOynananoyun satranç değilGÜRSEL GÖNCÜ Suat Atalık. 25 yaşında, Boğaziçi Üni- versitesi Psikoloji Bölumü son sınıf öğren- cisi. Ülkemiz satrancında gelmiş geçmiş en kuvvetli oyuncu. Uluslararası Satranç Fe- derasyonu'nun belirlediği, yine uluslararası bir klasman olan 'ELO' sıralamasına göre 2415 puana sahip. Atalık, iki sene önce de Selanik'te düzenlenen 28. Satranç Olimpi- yatı'nda Türk takımının 1. masasında oy- namış vebu kategoride olimpiyat üçüncü- sü olarak bronz madalya kazanmıştı. Ulus- lararası usta unvanına sahip Atalık'ın, Türkiye'nin ilk 'büyükusta'sı olması için bir baraj daha geçmesi, uluslararası bir tur- nuvada olimpiyat benzeri bir başarı daha kazanması gerekiyordu. Ancak Suat Ata- lık yarın Yugoslavya'nın Novi Sad kentin- de başlayacak 29. Satranç Olimpiyatı'na gi- demedi. Kendi ifadesiyle 'götürülmedi'. Satrançta en büyük uluslararası organi- zasyon olan ve iki yılda bir tekrarlanan olimpiyatlara, Türkiye Birinciliği'nde ilk dört sırayı alan oyuncular ve Türkiye Sat- ranç Federasyonu'nun kontenjandan belir- lediği iki oyuncu katılıyor. Türkiye Birin- ciliği'nde yer almayan Atalık için federas- yon da tercih hakkını kullanmayınca, Türk Milli Takımı olimpiyatlara en guçlu oyun- cusundan yoksun olarak gitmek zorunda kaldı. Suat Atalık'la hem olimpiyatlan hem de olimpiyatla eş zamanlı olarak devam ede- cek olan Dünya Satranç Şampiyonası'nı konuştuk: — 29. Satranç Olimpiyatı'nda Türk ta- kımiDda yoksun. Bu durutn nasıl oldu? ATALIK — Meselenin altında bütünüyle kişisel nedenler yatıyor. Federasyon seçim- lerinde, şu andaki yönetime değil de Hayri Özbilen grubuna oy vermiş olmam, yöne- ticileri bir hayli kızdırdı anlaşılan. Ancak bu düzeyde bir farklılığı, olimpiyat gibi ulu- sal düzeyde katıldığımız bir düzenlemeye taşımak, bunu kişisel bir zıtlaşma haline ge- tirmek... tşte bunu anlamak mümkun de- 8ü. — Olimpiyatlara katılacak Türk takımı nasıJ belirleniyor, neye göre belirleniyor? ATALIK — Olimpiyatlara son Türkiye Birinciliği'nde ilk dört sırayı alan oyuncu- lar katılır. Federasyon ayrıca çeşitli neden- lerden dolayı Türkiye Birinciliği'nde yer al- mayan satrancçılar arasından, en yüksek ELO derecesine sahip iki oyuncuyu da kon- tenjandan takıma alır. Bu durumdaki iki oyuncu ben (2415) ve Can Arduman'dı (2375). Ama federasyon Arduman'ı ve Fe- ridun Öney'i (2320) tercih etti. Tabii bura- da acık bir haksızlık söz konusu. Arduman için söyleyecek bir şey yok. Kendisi benden sonra Türkiye'nin ikinci en kuvvetli oyun- cusu durumunda. Ama benim yerime öney'in takıma seçilmesi tamamıyla anla- şılmaz bir tutum. — 88'deki olimpiyattan sonra Türkiye Birinciliği'nde ve geçen e>lul Forli kentin- de yapüan turnuva nariç uluslararası tur- nuvalarda yer almadın. Özellikle Türkiye Yarın Yugoslavya'nın Novi Sad kentinde başlayacak 29. Satranç Olimpiyatı'nda Türkiye'nin en kuvvetli oyuncusu Suat Atalık yok. Geçen olimpiyatların üçüncüsü Atalık, Türk takımında yer almayışını, Türkiye Satranç Federasyonu'nun tutumuna bağlıyor. Suat Atalık olimpiyatlara katılıp bireysel olarak iyi bir derece elde etseydi, Türk satrancı, tarihindeki ilk 'büyükusta'ya sahip olacaktı. 25 vaşındaki satranç ustası Suat Atalık (solda), TSFnin kendisine engeller çıkardığını söyliiyor. (Fotofraf: Vedat Yenerer) TSF NE DIYOR? Atalık 'uyumsuz 9 Konuyla ilgili olarak konuştuğumuz Sat- ranç Federasyonu Başkanı Celil Layıktez ise 'uynmln' bir takım yarattıklarını, Ata- ük'ın ise 'uyumsuz' bir oyuncu olduğunu söyledi. Layıktez, Atalık'ın takımda olup olmamasmın sonucu fazla etkilemeyeceği- ni, erkek takımımızın bu durumda örneğin 33. olacağına 35. sırada yer alabileceğini be- lirtti. Federasyon Başkanı, Atalık'ın önce takımda oynamak istemediğini, sonradan 'uyandıgım' iddia etti. Layıktez, "Neden federasyon kontenjan hakkını Atalık lehi- ne kullanmadı" şeklindeki sorumuzu da "Karar ittifakla aunmışür, Atalık zaten son iki yıldır hiçbir resmi turnuvaya katılma- dı, form durumunu büemeyiz" şeklindeya- nıtladı. Layıktez, Suat Atalık'ın geçen oli- mpiyatta elde ettiği başanrun da 'önemli bir başarı olmadığını, izafi bir başarı olduğunu' sözlerine ekledi. Birinciliği'nde ilk dörde girmek senin için pek zor olmasa gerek. ATALIK — Türkiye Birinciliği'ne ve di- ğer turnuvalara katılmayışımın esas nede- ni tabii ki okul durumu ve dersler. Aynca Türkiye Birinciliği için başka bir durum da- ha söz konusu. Bu duzenlemede uluslara- rası kuvvet derecesi oldukça düşük oluyor. Yani oyunculann kuvvet ortalaması 2200 civarında oluyor. Burada ilk sıralarda yer almak tabii ki benim için çok zor bir şey değil. Ancak böyle bir turnuvada 2415'lik bir kuvvete sahip oyuncunun bu puanını arttırması da mümkün değil. Bu puanın art- ması için oyuncunun kendi düzeyinden da- ha yukarda oyuncularla karşılaşması ve iyi bir skor tutturması gerekiyor. Ben 1987 ve 88'de Türkiye Birincisi olduğumda kuvvet dereceme bir puan dahi eklenmedi. Bir de madalyonun öbür yüzü var. Türkiye Birin- ciliği'nde alınacak bir mağlubiyet, hatta bir beraberlik bile bu dereceyi düşürüyor. — Yani riskli mi demek istiyorsun? — Satranççı belirli bir düzeye geldikten sonra iki şey için riske girer. Bu, ya para- dır ya da puandır. Bu iki şıktan en az biri- nin olması gerekir ki oyuncu riske girsin. Türkiye Birinciliği her ikisini de barındır- mıyor. — Olimpiyatlann bu kuvvet derecesi ba- kımından senin için özel bir önemi var mıy- dı? ATALIK — Evet, olimpiyatlar özellikle önemliydi. Üstelik sadece puan açısından değil. Aynı zamanda 'unvan' açısından da önemliydi. Bir önceki olimpiyatlarda yüz- de 75'lik bir başan elde ettim, 642 satranççı içerisinde en iyi performans gösteren ilk yir- mi oyuncu arasındaydım. Bu sonuç bana sadece olimpiyat üçüncülüğü kazandirmak- la kalmadı, aynı zamanda 'uluslararası büyükusta' unvamnın ilk ayağım da ta- mamlamış oldum. Bu unvanı kazanmak için bunun gibi bir 'nonn' daha kazanmak gerekiyor. Işte bu olimpiyat, eğer gidebil- seydim buna olanak sağlayabilirdi. Aynca oümpiyatlarda diğer turnuvalarla kıyaslan- dığuıda daha avantajlı bir durum var. Bi- reysel olarak katıldığınız bir turnuvada kar- şınıza çıkan bütün rakiplerle oynamak zo- rundasınız. Ama olimpiyat bir takım tur- nuvası olduğundan, eğer bir oyuncu turlar daha sona ermeden, 'norm' için gerekli pu- an skorunu sağlamışsa, kalan turlarda oy- namayabiliyor. Onun yerinebir alt sıradr- ki oyuncu karşılaşmaya çıkıyor. — Türkiye'nin satrançtaki ilk boyükus- tası olabilirdin... ATALIK — Olimpiyatlara katılıp bir 'norm' daha alsaydım bu gerçekleşecekti. Federasyon tutumu bunu engelledi. Dün- Türk satrancı olimpiyat rın başlaycak 29. Satranç Olimpiyatı için dün sabah Yugoslavya'nın Novi Sad kenti- ne hareket etti. Türk erkek takımında masa sırasına göre Turhan Yılmaz. Can Arduman, Cem Karadağ, Suat Soylu ve yedek olarak Feridun Öney, Ali İpek >er alıyor. Bayan takımımız ise Nilıifer İpek, Gülümser Vılmaz, Fatmanur Öney ve Giil- sevil Yılmaz'dan oluşuyor. Başkanlığını Vedat Koçak'ın, takım kaptanlıgını İlhan Onat'ın yaptıgı kafilede, basın sözcüsu Neşe Layıktez. yanın her yerinde satranç federasyonlan kendi ülke oyunculannın uluslararası dü- zeyde yükselmesi için, büyükusta unvam al- maları için, bu oyunculannın sayısını art- tırmak için uğraş verirken, TSF'nin bırâ- kın destek olmak, buna engel olması ina- mlmaz bir olay. Federasyon böylelikle sa- dece bana değil, Türk satrancının gelişimine de engel olmuş oluyor. Bunun satranç da- hilinde hiçbir açıklaması yok. Ancak sat- ranç dışı oyunlar ve belki de benim bilme- diğim kurallar söz konusu. TSF'deki yöneticiler de durumun man- tıksızlığını biraz anlamış olacaklar ki bana son olarak takımın 4. masasmda oynama- mı teklif ettiler. Ancak bunun hiçbir anla- mı olmadığını onlar da benim kadar bili- yorlardı. Bu bir satranç turnuvası, futbol turnu- vası değil. O yüzden, 'al sana 4 numaralı formayı veriyoruz, çık oyna' gibi bir du- rum yok ortada. Her takımın oyunculan kuvvet sıralamalarına ve unvanlanna göre 1. masadan başlayarak 4. masaya kadar yer alırlar. Her takımın en güçlü oyuncusu 1. masadadır. Dolayısıyla 4. masada karşıla- şılacak rakip, satrançta çok güçlü ülkeler, örneğin SSCB, lngiltere, Macaristan gibi ülkeler dışında, kuvvet derecesi yüksek oyuncular olmayacak. Sonuçta, bu rakip- lere karşı alınacak galibiyetler ne puan ba- kımından ne de unvan bakımından 2415'lik bir oyuncuya hiçbir şey katmaz. — Son iki yıldır turnuvalara katılmaman form grafiğini olumsuz etkilemiş olabilir mi? ATALIK — Bunun en,iyi yanıtı bu yıhn eylül ayında katıldığım Forli Tumuvası'n- daki derecemdir. Bu turnuvaya altı büyü- kusta, bes uluslararası usta, on uç FIDE us- tası olmak üzere 43 oyuncu katıldı. Ben se- kizinci, Can Arduman dokuzuncu, Suat Soylu otuzuncu oldu. Bu dönem, gerçek- ten çok formda olduğum bir dönemdi. — Türk takımı senin yokluğunda olimpi- yatta nasıl bir derece yapabiür? ATALIK — Takım eğer iyi oynarsa ilk 30 ülke arasına girer. Bu, Türkiye için iyi bir derecedir. Ayrıca Can Arduman'ın da iyi bir bireysel skor elde edeceğini umuyo- rum. Kasparov ve Karpov yok, ama SSCB'nin birinci olamaması cok zor. — Evet, Kasparov ve Karpov karşı kamplardaki mücadelelerine Lyon'da de- vam ediyor olacaklar. Senin bu konudaki görüşün nedir, kim kazanacak? ATALIK — tkisi de eşit düzeyde oyun- cular. Kasparov bildiğiniz gibi dünya sat- ranç tarihinde gelmiş geçmiş en yüksek kuv- vet derecesine sahip: 2800. Karpov'unki ise 2750. Elli puanlık bir fark ashnda çok bü- yük bir fark. Ama arada bu rakamlann gösterdiği fark yok. Ben şahsen Kasparov'- un kazanmasuıı istiyorum. Çok üretken, gi- rişimci bir insan. Satranç adına daha çok şey yapabilir. Büyükusta* kimdir? Satrançta, uluslararası kurallara göre belirli koşulları yerine getiren oyuncular büyükusta unvanını kazanıyor. Satranç oyunculan sırasıyla Ulusal Usta, FIDE ustası, Uluslararası Usta aşamalarından geçip, son unvan olan 'Uluslararası Büyükusta'lık derecesine ulaşabiliyor. Her türlü unvana sahip olmak için Uluslararası Satranç Federasyonu'nun (FIDE) koyduğu bazı barajları geçmek gerekiyor. Kazanılması en zor unvan tabii ki büyükustalık. Unvanların kazanılması, oyuncunun veri durumdaki derecesinden daha yukarıda bulunan oyuncularla karşılaşıp 'iyi' bir skor almasıyla mümkun. FIDE kurallarına göre bu şekilde iki 'norm' kazanan oyuncu, 'unvan'a hak kazanıyor. HABERLERİN DEVAMI İtirafçı Akbulut ve Aksu'yu (Baftarafı 1. Sayfada) HEP Adana Mıl- letvekili Cüneyl Canver tarafın- dan soru önergeleriyle birçok kez TBMM gündemine getirilen Sıddık Bilgin'in öldürülmesi olayında Akbulut ile Aksu "işkence" iddialannı reddetmiş- ler ve Öğretmen Bilgin'i işken- ce ile öldürdüğü iddia edilen Yüzbaşı Ali Şahin'i savunmuş- lardı. Bu arada Muğla'da ırza geç- me davası nedeniyle 6 ay hapis cezasına çarptırıldığı belirtilen Ali Şahin'in, Sıddık Bilgin'in ölümünden sonra binbaşıhğa terfi ettiği ve Ankara'da Güver- cinlik'teki Astsubay Okulu'nda öğretmen olarak görevlendiril- diği öğrenildi. Öğretmen Sıddık Bilgin'in, 1985 yılında Bingöl'ün Genç il- çesinde bir operasyon sonucu öldürüldüğü açıklanmış, ailesi ise Öğretmen Bilgin'in işkence ile öldürüldüğü iddiasında bu- lunmuştu. Olay daha sonra so- ru önergeleri ile birçok kez TBMM gündemine getirilmişti. HEP Adana Milletvekıli Cü- neyt Canver, 1986 yıhnda, döne- min tçişleri Bakanı Yıldınm Ak- bulut'un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Sıddık Bilgin'in örgüt üyesi olduğunun nasıl belirlendiğini, operasyonu yöneten yüzbaşının kim olduğu- nu, bu kişinin Muğla'da da bir ırza geçme davasmın sanığı olup olmadığını sormuştu. Dönemin İçişleri Bakanı Yıl- dınm Akbulut da Canver'in so- ru önergesine verdiği yanıtlarda, Öğretmen Bilgin'in örgüt üyesi olduğuna ilişkin açık duyumla- rı olduğunu, ancak suç isnat edebilecek delilleri olmadığın- dan Bilgin'in yakalanamadığını, daha sonra düzenlenen bir ope- rasyonda ele geçirilen bazı örgüt üyelerinin ifadeleri üzerine ya- kalandığını söylemişti. Akbulut'un 11 Mart 1986 ta- rihli TBMM tutanaklarına ge- çen yanıtında şu görüşlere yer verilmişti: "Operasyon emri Sıkıyönetim Komutanlıgı'nca verilmiş. J. Kd. Yzb. Ali Şahin komutasında 2 subay, 80 erbaş ve er ile Genç il- çesi saglık ocağı tabibinden olu- şan bir kuvvetle yapılmıştır. J. Kd. Yzb. Aü Şahin, halen tl Merkez Jandarraa Bölük Ko- mutanı olarak görevlidir. Muğla'dakj ırza geçme olayı ile ilgili davanın sanıgı Ali Şa- hin olmayıp, J. Onb. Enver Kes- kinoğlu'dur. Muğla'daki olayla ilgiii dava adli makamlarca yü- rütülmektedir. Sıddık Bilgin'in öldürülmesi olayıyla ilgili tahki- kat, Sıkıyönetim Askeri Savcılı- ğı'nca yapılmış ve kovuşturma- ya yer olmadığı karan verilmiş- tir. Sıddık Bilgin'in cesedi, am- cası Gıyasettin Bilgin'in teslim almak istememesi üzerine ma- hallinde heyetçe bir rapor tan- zim edilerek karakolun bahçesi dışında uygun bir yere açılan mezara defnedilmiştir. Cesette biri başta, dördü sırtta. biri ba- cakta olmak üzere 6 adet kur- şun )nrası saptanmıştır. tçişleri Bakanlığı ve 8. Kolordu ve Sıkı- yönetim Komutanlıgı'nın olay- la ilgili açıklamalan arasında farklılık bulunmamaktadır." HEP Adana Milletvekili Cu- neyt Canver, 5 Ekim 1989 tari- hinde bu kez İçişleri Bakanı Ab- dülkadir Aksu'ya yönelttiği so- ru önergesi ile Sıddık Bilgin'in öldürülmesi olayını yeniden TBMM gündemine getirdi. Aksu, TBMM tutanakları- na geçen yazılı yanıtında Sıddık Bilgin'in Genç ilçesi Suveren Jandarma Karakolu'nun taran- ması olayına iştirak ettiğinin te- spit edildiğini belirterek, Öğret- men Bilgin'in normal bir vatan- daş değil, PKK militanı olduğu- nu söyledi. Aksu'nun yanıtları şöyle: "Sıddık Bilgin normal bir va- tandaş olmayıp PKK militanı- dır. Örgütün çeşitli >-a>ın organ- lannda, PKK'nın Bingöl üst dü- zey sorumlulanndan biri oldu- gu yazılmıştır. Sıddık Bilgin'in, yapılan sorgulaması sırasında itiraflarında. örgüte ait bir sığı- nagın yerini göstereceğini belirt- mesi üzerine 31 Temmuz 1985 günü, ifadesinde belirttiği ara- ziye gidildiginde bir fırsaıını bu- larak kaçmaya çalışmış, gorevli güvenlik kuvvetlerinin sözle ve daha sonra da ateşle yaptıgı dur ihtanna uymaması üzerine, baş- ka türlü de yakalanması müm- kün olmadıgından kendisini ya- ralı olarak ele geçirmek amacıy- la açılan ateş sonucu olay yerin- de ölmüştür. Bu olayla ilgili olarak 8. Ko- lordu Komutanlığı Askeri Sav- cılıgı'nca yapılan otopsi ve tah- kikat sonucunda Jandarma Bin- bası Ali Şahin hakkında takip- sizlik karan verilmiştir. Ancak daha sonra Sıddık BUgin'in avu- katı tarafından Genç Cumhuri- yet Savcılığı'na müracaat edile- rek Sıddık Bilgin'in kaçarken değil, işkence ik öldürüldüğü id- diası ile yeniden otopsi yapılma- sı istegi üzerine Genç Sulh Ce- za Hâkimligi'nce ynpılan otop- side ve müteakiben Adli Tıp ra- porunda Sıddık Bilgin'in mermi yarası ile oldüğü tespit edilme- sine ragmen bazı görgu tanıkla- nnın işkence iddiasında bulun- ması sonucu da\a açılmış olup, yargılanmasına şu anda Anka- ra 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilmektedir. Mugla ilindeki ırza geçme id- diası ile açılan davada iddia Jan- darma Binbaşı Ali Şahin ile il- gili olmayıp, karakolda gorevli bir onbaşı ile ilgilidir. Ancak bu onbaşı da bu iddiadan beraat et- miştir. Jandarma Binbaşı Aii Şahin, teşkilatta memleketseveriigi, dü- rüstlügü ve çalışkanlığı ile iyi isim yapmış, Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatındaki her türlü görevde liyakatle istihdam edilebilecek bir subaydır." Canver: Bakanlar yalan söyliiyor HEP Adana Milletvekili Cü- neyt Canver, Sıddık Bilgin'in öl- dürülmesi olayının sanıkların- dan Üsteğmen Ümit Eriş'in mahkemede verdiği ifadesinde, Sıddık Bilgin'in sorgulama sıra- sında öldüğünü itiraf ettiğini ha- tırlatarak, "Eriş'in ifadesi bize önemli bir gercegi hatırlatıyor; milletvekillerinin sordukları so- rulara bakanlann verdikleri ya- nıtların yalan oldugu" dedi. Canver, Eriş'in itiraflarının hem Başbakan Akbulut hem de içişleri Bakanı Aksu'nun 'yalan' söylediğini ortaya çıkardığını be- lirterek şunları söyledi: "ttirafta, 'Maktul, Yüzbaşı Ali Şahin tarafından Suveren Karakolu'na 40 metre kadar ya- kında, o tarihte bir dozerin ça- lışmakta olduğu kısımda elbise- leri ile gömüldü. Hatta sanıyo- rum üzerinde para da vardı' de- niyor. Yine Ali Şahin'in, Muğ- la'daki ırza geçme davası sanığı olup olmadığı yolundaki bir başka soruma da Aksu, Ali Şa- hin'in sanık olmadığı yanıtını vermiştir. Oysa Muğla'daki ırza geçme davasından bu şahıs 6 ay ceza aldı ve bu ceza da Yargı- tay'ca onaylandı. Bu adam şu anda jandarma astsubayı yetiştiren Güvercinlik Astsubay Okulu'nda öğretmen. Üstelik binbaşı olmuş, terfi et- miş. Bakanlar ya bilerek bu ya- nıtları verdiler ya da bu işkence suçuna ortaktııiar ya da bürok- ratiarca aldatıldılar. Ikinci ihti- mal daha kuvvetli sanıyorum. Bu da, sayın bakanlann görev- lerini nasıl savsakladıklannı, bir insan yaşamını nasıl hiçe saydık- larını gosteriyor. Bu beylere in- sanlanmızın canı ve ınalı teslim. Allah bizi bunlardan korusun." Adalet Bakanı Oltan Sungur- lu, Öğretmen Sıddık Bilgin'i iş- kence ile öldurmekten sanık ola- rak yargılanan Üsteğmen Ümit Eriş'in anlatımları anımsatılın- ca, "Mahkemeler, suçu sabit olursa cezasını verir. Türkiye'de bu işleri kimse örtbas etmiyor ki" dedi. AksıTdan savunma İçişleri Bakanı AbdUlkadir Aksu, Sıddık Bilgin davasında- ki gelişmelere ilişkin gazetecile- rin yönelttikleri sorulara, "Benden önceki bakanlar döne- minde, zannediyorum Mustafa Kalemli'nin bakanlığı dönemin- de araştınyormuş. Şu anda ko- nuşursam yanlış olur, talimat verdim, geçmişini araştınyor- lar" yarutını verdi. Eski içişleri bakanlanndan Mustafa Kalemli de olayın Baş- bakan Yıldınm Akbulut'un ba- kanlığı döneminde olduğunu öne sürdü. Kalemli ile konuş- tuktan sonra TBMM kulisinde tekrar Aksu'nun yanına giden gazeteciler, olayın kendisinin döneminde meydana geldiğini, Milletvekili Cüneyt Canver'e yanlı yanıtlar verdiğini ammsa:- tılar. Bunun üzerine Aksu, "So- nıldu. Cevap verdik. Şimdi araştınyornz" karşılığını verdi ve "Üsteğmenin her şeyini çı- karttınyorum. Tabii mahkûm Öltim orucu 38. gtinünde (Baftarafı 1. Sayfada) Adalet Bakanı Oltan Sungur- lu konuyla ilgili olarak yaptıgı açıklamada, açhk grevinin sona ermesi için herhangi bir girişim- de bulunmadıklarını belirterek "Cezaevlerindeki grevler, kamu- oyunun ilgisi devam ettiği süre devam eder. ilgi sona erince de biter. Kamuoyunun ilgisi azalın- ca, bu açhk grevi de bitmiştir. Diğer cezaevlerindeki açhk grev- leri de Diyarbakır'daki olüm onıcuna dönüştüriilen açhk gre- vine destek vermek için başlatıl- mıştı. Ümit ediyorum onlar da sona erer" dedi. Oltan Sungurlu, halen 9 ceza- evinde 559 tutuklu ve hükumlü- nün açhk grevinde bulunduğu- nu söyledi. Oltan Sungurlu'nun verdiği bilgiye göre cezaevlerin- de açhk grevinde bulunanların dökümü şöyle: Amasya (56), Ankara (73), Aydın (83), Bar- tın (18), Bursa (9), Çankın (60), Erzincan (19), Gaziantep (175), Nazilli (64). Diyarbakır Cumhuriyet Baş- savcı Vekili Vedat Farmaka, ön- ceki gece saat 23.30 sıralannda tutukluların ısteklerı uzerıne Di- yarbakır Bolge Barosu Başkanı Av. Fethi Gümüş, tnsan Hakla- rı Derneği Şube Sekreteri Av. Se- bahattin Acar, Av. Fevzi Vezne- daroglu, SP Başkanlık Kurulu üyesi Yusuf Çaçım ile tutuklu ve hukümlü yakınlarından Kibar Takır. Hüsejin Ebem ve Ali Na- rin'i cezaevine çağırdı. Tutuklu ve hükümlü temsilcisi A. Hâkim olunca bir şey söyleyecek adam" diye ekledi. Gazetecilerin itiraflarda bulu- nan Üsteğmen Ümit Eriş'in mahkûm olmadığını söylemele- rine rağmen Aksu, "Olmuş, ol- muş, ona baktırıyorum" şeklinde ısrar etti. Aksu, "Peki nasıl oldu da o dönemde araş- tırmadan yazılı yanıt verdiniz" sorusunu, "Ona bakacağım işte" diye yamtladı. Aksu, ken- disine yanlış bilgi verilmiş ola- mayacağını savundu. Cüneyt Canver'in Akbulut ve Aksu'- nun tutumu konusundaki de- ğerlendirmelerini de Aksu, "inceleyeceğiın" diyerek yanıt- sız bıraktı. Güven'in de katıldığı görüşme yaklaşık iki saat sürdü. Tutuk- lu ve hükümlülerle cezaevi yö- netimi arasında bir haftadır sür- dürülen ve "koğuşlararası görüşme" maddesiyle tıkananan görüşmeler, önceki gece yapılan görüşme toplantısında çözüme kavuşturularak bu istemin ceza- evlerinde yürütülen sportif faa- liyetler sırasında yapılması ka- rarlaştınldı. Bunun üzerine tu- tuklu ve hükümlüler, saat 00.01'de açhk grevine son verdik- lerini açıkladılar. Diyarbakır Cumhuriyet Baş- sava Vekili Vedat Farmaka, gö- rüşmede, herhangi bir pazarhğm söz konusu olmadığını 7 ekim öncesi durumun zaten yürürlük- te olduğunu söyledi. BROŞÜR İSTEYİNİZi BROŞÜR İSTEYİNİZ eler Konuşuyor i.\ Bugün Türkiye'de ve dûnyaoa Sa»d Nursî konuşuluyor Amerika Birleşik Devtetlen, Almanya, Hotlanda, Mısır, PaKıstan gıtx ntce dünya ülketennin üniversitelennde Said Nursî ve eserlen hakkında tez çalışmalan yapılıyor, esertef yayınlanıyor Bütün bu çalışmalara kay- nakiık eden eserler arasında, htç değışmeyen guvenılır bir ısım var: Necmeddtn Şahlner'in Bilinmeyen Taraflanyla Bedlüzzaman Sald Nursl adli eseri Şahıner, otuz sene boyunca Türkrye'yi koy köy taradı Belgeleri bulup çıkardı Said Nursi'yi tanıyanlarla tektekkonuştu Ve, Said Nur»î, Rlsale-i Nur ve Nurculuk ile ilgili olarak sağlıklı bıtgı edınmek ısteyenlenn ilk olarak yonetdtgı bu kaynak esen ortaya çıkardı. Said Nursî ve Risale-i Nur ile ilgili diğer eserlerimiz: • Çağımızda Bir Asr-ı Saâdet Müslümanı. Bedtüzzaman Said Narsî • Bedüzzanan Sao Nursi Hayatı, Tefekkûrü Mûcadel«sı* Bedıûzzaman Said Nursî ve Devtel Fa{- sefesı »Sıyasî Düşûnce Tanhı Işığında Bedıûzzaman Said Nursî • Islam. Bat ve Rısale-ı Nur • Said Nursîve Nurculuk Hakkında Aydınlar Konuşuyor • Son Şahıder Bedlüzzaman Said Nursfyı Anlatıyor (4 cıti) • Söz Bedlüzzaman Said NursFmn Anarşı, Sebep ve Çarelerı • Türkiye'de Nurculuk Davası 1 Yeilİ A . Ş . / NuruMmar»ye Cad. No 1O •Caflaloğlu: 520 70 72 - 513 70 88 • Yembosna 552 57 29 • 551 30 49 •Ankara: 125 53 31- 125 55 32 •Izmır: 148 712 torite KonuşuyorKendi içimizden çıkmış, eserleri bir dûzineden lazla dile çevrilmiş, hakkında dünya üntversitelerinde tez çalışmaları yapılmış bir isirndir Sald Nursî. Onun hayatını ve eserterini, değerli tarihçi Cemal Kutay, derinlemesine ele aldı. Bediüzzaman Said Nursî'nin tarihî mevkiini, çağdaşlanmız arasındaki yerini ve fikirlerinin dünya sistemleri arasındaki konumunu inceledi. Said Nursî ve fikirleri hakkında gerçekten birşeyler öğrenmek isteyen- lerin okumadan geçemeyeceği bu değerli eseri, günümüz aydınlarına iftiharia sunuyoruz. Said Nursi ve Risale-i Nur ile ilgili diğer eserlerimiz: • Bılmmeyen Taraflarıyla Bedıûzzaman Said Nursl • Bedıûzzaman Said Njrsi' Hayatı. Tefekkûrü. Mücade<esı« Bedıûzzaman Sad Nursî ve Devtet Fe<- sefesı •Sıyasî Düşünce Tanhı Işığında BedıCzzaman Saıd Nursi • Islam, Batı ve Rısale-ı Nur • Sad Nursîve Nurculuk Hakkında Aydınlar Konuşuyor • Son Şahıder Bedıûzzaman Saıd Nursryı Anlatıyor (4 cılt) • Söz Bedıûzzaman Saıd Nursî'nin Anarşı. Sebep ve Çarelen • Tûrkıyede Nurculuk Davası A . Ş . / Nuruosmaniye Cad. No:10 Cağalo^u/IST •Caûatofllu:520 70 72 -513 70 88 •Yerabosna. 552 57 29 - 551 30 49 •Ankara;125 53 31 -125 55 32 •Izmır 148 712
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle