25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 KASIM 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Devlet Meteoroloji İşleri Ge- nel MCıdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, yurdun batı ke- simleri bulutiu, Marmara ile yurdun iç kesimleri sabah sa- atlerinde yer yer yoğun olmak ûzere sisli, öteki yerter açık geçecek. HAVA SICAKLIGI: Biraz daha artacak. Denizleri- mizde hava: Bat Akdeniz, Ege ve Karadeniz de kıble ve ke- şişleme, Marmara ve Doğu Akdeniz'de gündoğusu ve poyrazdan 3 ila 5 kuvvetinde saatte 10-21 denız mılı, Ege ve Akdeniz açıklarında 6-7 kuvvetinde saatte 27-33 deniz mili hızla esecek. Van Gölü açık ve hafif çalkantıiı olacak. Balıkesr Büeak atis Boiu Bursa Çatauak Çoaım Denaı A 22° yftyartaki! S 16° 9°üime A 16° 2°Erzmcan B 15° 3°Ernmım B 6° -4° Estaşetm S 14° i°Gaaanieı> A 19° 6°öresun A 20° A 9° 4°H*Hn B 20° 8°lspjrta S 17° e°İst»W S 12° 1°tzm» 8 tr> ffare B 11° 3° Kastamonu A 14° 2°Kaysen S 18° 7°KırttUıtlı S 17° 13° tova A ti" -1° Kûtahya B 17» 6°Müatya S 12° G°K.M»ş B g°-rHm><\ 5 -5° -1«>MuVa S 1<° 2°Mu* A 14° 3°Ni0de A 18° TOnkı 15° -2° to B 13° i°Saınsun A 13° -1° Sirt S \r 11° Smop B 2 2 0 W S ı ı « A 9°-1° TralEon S 13° 2°lmcelı S 14° 9°U$ak S 1T° 0°VSn B 12° 2°Vb^jat B 11° -2° Zonjuldalı B 19° 6° A 16° 0° A 20° 13° B 19° 8° B 9° 0° S 12° 0° A 14° 7° A 15° 8° A 15° 8° A 15° 4° A 16° 10° S 7°-3» S 15° 10° A 15° B° B 12° 0° B 21° 9° B 10° 0° S 11° 1° A 15° 8° aç* ı buluütı 'yajmurltj A-açtk B-butuiHj G-«une>* K-kart S-set DÛNYA'DA BUGÜN f O J KopenJıagJ? WVr Lon BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir tiyatro oyu- nunda sahneye çık- ma sırası gelen oyunculan uyaran ve bu sıranın bozulma- sını önleyen kimse. 2/ Avuç içi... "Do- lap, hile" anlammda argo sözcük. 3/ Her- hangi bir makinenin bir doğrultuda gidip gelerek iş gören par- çası... Bir nota. 4/ Oğe.. Hastalık, dert. 5/ Tekke edebiyatı şiir türlerinden biri. 6/ Üzüntülü düşünce durumu... Mız- rak uçlarına takılan küçük bayrak. 7/ Yozgat yakınlannda ortaya çıka- nlan ve Anadolu'nun tam bir krono- lojisini göslermesi bakımından bü- yük önem taşıyan höyük... Uzaklık işareti. 8/ Gölgede kalan yan... Açık denizden bir kum setiyle aynlmış sığ koy ya da körfez. 9/ Genellikle bü- yük yerleşim merkezlerinin üzerinde toplanan kirli hava... Yazı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halk edebiyatında nakarata verilen ad. 2/ Atın başına geçi- rilen dizgin ve süsler... XX. yüzyıl yazarlanmızdan Sermel Muh- tar'ın soyadı. 3/ Kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu aşırı hayranhk. 4/ Macar mutfağına özgü bir et ye- meği. 5/ Amirler... Suyosunu. 6/ Uzun ve geniş ağızlı çökün- tü... At üretilen çiftlik. 7/ İlkel benlik... Dagtavuğu da denilen bir av kuşu... Çin ve Japonya'da oynanan bir çeşit satranç. 8/ Ateşli ve tehlikeli bir bağırsak hastalığı... Eşya üzerindeki mik- rop ve ufak böcekleri basınçh buharla öldürmeye yarayan bü- yük kazan. 9/ Ince yassı elmas. 60 YIL ÖNCE Cumhur.Yel Silâh kaçakçılığı 16 KASIM 1930 Hazminir.Muşkûl ise T r*IM *t tım Mıtımı dkı'tT'A tnumıstllvrtnc ! ılk odu|a M»ıon Merv» TtMnımfatı Üçüncü Kolordu Kumandanlığı Dolmabahçe'deki aktarma ambannın teessusünden bu ana kadar gümrükten geçirdiği eşyayi askeriyenin bir listesinin çıkarılmasını İsıanbul gümrükleri başmüdiriyetine tebliğ etmiştir. Gümriik idaresi muhtelif tarihlerde memleketimize ithal edilen bu kabil eşyanın cins ve nevilerini tesbite ve beyannamelerini tetkika başlamıştır. Son defa vaki olan silâh kaçakçıhğı mes'elesine kemali ehemmiyetle vazıyet eden kumandanlık derhal bir hey'eti tahkikiye teşkil etmiş ve aktarma ambannda memur Ali Rıza Beyin kendi mühür ve imzasile ve resmi antetli bir beyanname ile silâh kaçakçılığma cür'et ettiği hakkındaki iddialann tahkikini emretmiştir. Hey'eti tahkikiye muhtelif mahallerde yaptığı mütenevvi kaçak silâhlar elde etmekte ve bunlan peyderpey gümrüğe tevdi ve tesüm etmektedir. Bu tesfim edilen kaçak silâhlar iki bine yakındır. Şimdiye kadar olan bütün takibat Kolordu tarafından yapılmış ve meydana çıkanlmıştır. Diğer taraftan adliye de mes'ele ile kemali ehemmiyetle meşgul olmaktadır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Gençliğin desteği 16 KASIM 1960 Türkiye Milli Gençlik Teşkilâtı Ikinci Başkanlığı bugün son tasfiye| hareketiyle ilgili olarak Devlet Başkanı ve Silâhlı Kuvvetler Başkumandanı Orgeneral Cemal Gürsel'e bir telgraf göndermiştir. Telgrafı aynen bildiriyoruz: "Çahşmalarınızı hayranlıkla takip ediyoruz. Birçok endişeleri ortadan Y e k u Göngör Ozden kaldıran son kararıruzla ülkü ve kültür birliği konusundaki sözlerinizi sevinçle karşılıyoruz. Demokratik rejimin en sağlam şeküde kurulması için daima hizmetinizde olacağız. Bu arada, Türk Kültür Dernekleri Teşkilâtırun iyice gözden geçirilmesini beklemekteyiz. En büyük ülküsü Atatürk'çülük olan Türk gençliği adına vatan ve ulus yolundaki çaJışmalarınızda başarı dileklerimizi en derin saygılanmızla sunanz. T.M.G.T. Ikinci Başkanı Yekta Güngör Özden" Dünkü Diş Hekimliği Talebe Cemiyeti kongresinde bir takrir üzerine Devlet ve Hükümet Başkanına aşağıdaki telgraf çekilmiştir: "Saym Org. Cemal Gürsel Devlet Başkanı ve Silâhlı Kuvvetler Başkumandanı Yurdumuzda demokratik nizamın teessüsü ile memleketimizin istikbalinin garanti altına alınması için sarfetmekte olduğunuz gayretler,.şahsınızda M.B.K. ne olan bağlıhklarımızı bir kat daha arttırmıştır. Bu vesile ile en derin hürmet ve şükranlarımızı arzederiz." GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Filistin devleti 16 KASIM 1989 Filistin devletinin ilan edilisinin birinci yıldönümü dün kutlandv. tsrail Savunma Bakanı lzak Rabin, önceki gün radyoda yaptığı konuşmada, Filistinlileri, kutlama törenlerine katılmamaları konusunda uyararak "Biz gerekli tedbirleri aldık" dedi. Israil'in uyarısına rağmen, işgal altındaki Batı Şeria'nın Bir Zeit kasabasında Filistinli eylemciler tarafından bir yürüyüş düzenlendi ve bağımsızlık ilanı okundu. İşgal altındaki Batı Şeria ve Gazze şeridindeki köy ve kasabalarda elektrik ve telefon direklerine Filistin bayrakları asıldığı ve duvarlara da Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın resimlerinin yapıştırıldığı bildirildi. Gazze kentinde, çocuklar Filistin bayrağının renklerinden oluşan balon ve çiçeklerle sokaklarda yürudüler. tsrail askerleri ise işgal topraklarında şiddet olaylarının çıkmasmı engellemek amacıyla Gazze şeridindeki okullan kapattılar. T4RTISMA Kendimizi ya da Her Şeyi Kurtarmak! Bugün fiziksel çevreye dönük tüm oluşumlar, kendi topraklarına, doğasına, tarihine, insanına karşı savaş açmış bir ura dönüşmüştür. Basında çıkan İstanbul haritaları, bir savaş alanını yansıtır olmuşlardır. İstanbul, -ve diğer kentlerimizin- kur- tarılması konusunda yapılacak ilk iş, sua- teji belirlemektir. Bu strateji: Türkiye topraklannda nüfu- sun aşın bir biçimde çoğalmasını önlemek; Anadolu'da kentlerin boşalmasını ve ölme- sini engellemek; ucu bucağı gözükmeyen yı- ğılma sonucu, îstanbul'un da başka bir bi- çimde yok olup gitmesine izin vermemektir. Buna karşı koymak, en az aynı hız ve er- ke ile Sehircilik, Mimariık sanat ve bilimi- nin gerektirdiği doğruları gözler önüne ser- mek, h'alkı bilinçlendirmek, tüm kurumla- n uyarmak, düzenekleri devinime geçirmek- tir. Bugün fiziksel çevreye dönük tüm olu- şumlar, kendi topraklarına, doğasına, ta- rihine, insanına karşı savaş açmış bir ura dönüşmüştür. Basında çıkan İstanbul ha- ritaları, bir savaş alanını yansıtır olmuşlar- dır. Üstlerinde bir "cephe çügileri" ile "sal- dın oklan" eksikür! Bu karanlık gidişi durdurmak, erkeyi doğru yöne çevirmek ve kendimize karşı gö- revlerimizi yerine getirmekte yapacağımız en önemli şey: Erek belirlemektir. Ereğimiz: İstanbul en çok 5 milyonluk bir "kültür kenti" olmalıdır. Bu kentin do- ğası ve tarihi gereği: Antik Yarımada, Ga- lata, İ skudar, 'kentsel SİT alanı" ve Ha- liç, Bogaziçi, Adalar, "ulusal park" ilan edilmelidir. Bir yağ lekesi gibi yayılan urun, ölüm- cül şişmesi, halkın geldikleri kentlere ve ka- sabalara dönmesiyle durdurulmalıdır. O kentler ki, yeryüzünde "ilk kez", Anado- lu'da ortaya çıkmışlar (günümüzden dok- san bir yüzyıl önce Çatal Höyûk'te) ve bin- lerce yüdan bu yana en uygar ve sağlıklı ya- şamın simgesi olmuşlardır! Anadolu kent- lerinin, doksan ikinci yüzyıUarında insan- lığm ulaştığı birikimle, pekâlâ yasamlarını en iyi biçimde sürdürebilirler. "Olmeleri" çok saçma olur! Geri kalrruş Güney Amerika ulkelerinde alıp giden "başıbozuk gecekondu kentleş- mesi", Uzak Dogu ülkelerinin çevreyi hiçe sayan "gökdeknler uriası" kentleri bir öl- dürücü moda olarak Anadolu'ya kesinlik- le sokulamaz! Günümüzde azgın bir teknoloji, gemle- nemeyen bir vurgun duzeni, gezegenimizi ağılama, tüketme, üstünde yaşayan tüm canlılarla birlikte yok etme yolunda, her an artan bir hızla ilerlemektedir. İlerideki uçu- rumu, bugün durduğumuz yerden görebi- liyoruz! Bu amansız, kör gidişin önlenebilmesi; birkaç kişinin hesapsız çıkarlarının değil de toplumun sağlıklı geleceğinin egemen kılın- ması; bunun halka açıkça gösterilmesi; her olanak kullanılarak demokrasinin, namuslu yönetimin, bütün değerlere olduğu gibi kül- tür ve doğa değerlerine de saygılı çabala- nn ön plana getirilmeleri, fırsatçı ve maf- yacıların, geldikleri karanlık çukurlara ge- ri püskurtülmeleriyle olasıdır. Bütün bunlar için bugün oldukça geç ka- lınmıştır. Ne var ki, daha da geç kalınma- dan, toplumun her bireyi, ortak çabaya yö- neltilmelidir. Bu çabada her gün hızımızı ve etkinliğimizi geometrik olarak arttırma- hyız. Yaşadığımız günler, insanhğı doğuşun- dan bu yana ilk kez bir dönüm noktasına getirmiştir. Bu dönüm noktasmda tek bir şeyi kurtarmakla, her şeyi kurtarmak aynı anlama gelmektedir! MUSTAFA İZBERK Y.Mimar / İstanbul MULKİYELILER BIRLIGI İSTANBUL SUBESİ CUMARTESİ BÛLÜŞMALARI 50 K O N U Ş M A C I Bülent AKARCALI ANAP İST Mılletvekılı Tûricye AT Karma Komtsyonu EşBaşkarı 17Kasım 1990 CUMARTESİ SAAT: 14.00 MÜLKİYELİLER LOKALİ TEL (H1574634-35 Sivil Toplum ve Kurumları Prof.Dr. Ayşe Öncü Prof. Dr. îlterTuran 17Kasmı1990 Cemal ReşitRey Konser Salonu •AltKaf Harbiye»Saat:14KX) Mustafa Asım Hayrullahoğlu 1948-.1982 Mustafa Asım Hayrullahoğlu 1948-1982 Sen İçimizde Yüreğimizde Aramızdasın Mustafa Saygı ve Sevgi Sana Ailesi Adına Gülenaz Okyay 8 Yıl Geçti Mustafam Ama Ben Sensizliğe Alışamadım Seni Özlüyorum Eşi Aynur Hayrullahoğlu Bilgi için .1749575-76 Mustafa Asım Hayrullahoğlu 1948-1982 ONURLU YAŞAMINLA HEP ARAMIZDASIN Türkiye Birleşik Komünist Partisi TBKP İstanbul İl ve İlçe Başkanlıkları "Yüreği insan sevgisi ile dolu, babam Av. ALİ DEMİR'i ölümünün üçüncü yılında sevgi ve saygıyla anıyorum:' AÎLESİ, ÇOCUKLARI, AKRABALARI VE YAKINLARI ADEVA SERDAR DEMİR Dalından kopanldın Ama insanbk Yaşadıkça Yaşayacaksm AİLESİ 1948-1982 Büyük bir kuruluşun, Reklam bölümünde çörevlendirilmek üzere ajans deneyimlı, İngilizce bilen, Macintosh kullanabilen GRAFÎKER Aranmaktadır, İsteklüerin R.T.T. A.Ş. 3590421-3562549 Telefonlaıa müracaatları rica olunur. TEŞEKKÜR Sevgüi oğlumuz KUVVET CAN'ın 26 Ekim 1990 tarihinde aramıza katıhşında yardımcı olan kıymetü doktorumuz BURHANETTİN ÜSTÜNEEe, sıcak ilgilerini esirgemeyen Özel Kadıköy Şifa Yurdu personeline ve bizi kutlayan eş, dost, akraba mesai arkadaşlanmıza teşekkür ederiz. NESLİHAN-OKAN BAŞARIR ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Arkeologlara Selam Yeniden meslek seçseydim arkeolog olmak isterdim, bel- ki de arkeolog dostlanm nedeniyle. Onlarla konuşurken ül- kemizi daha çok seviyorum. Anadolu uygarlıklarını yeniden yaşıyorum. İlk tanıdığım arkeolog Jale İnan galiba, Erenköy'de teyzemlere komşu bir köşkün kızı. Side'deki çalışmalanyla tanınan bir bilim kadını. Sonra Nimet ve Tahsin Ozgüç, Ek- rem Akurgal. Bir de Halet Çambel. 27 Mayıs'tan sonra 147'ler diye bir olay var. Bir yasayla 147 öğretim üyesi üniversiteden ayrıldı. Bir arkadaşı Kadirli'ye telefon ediyor, Profesör Çam- bel'e durumu bildiriyor. O hiç önemsemeden kazıyı sürdü- rüyor. Karatepe öyle ortaya çıkıyor. Öteki arkeologları da ka- zı bolgelerine özlemle giderken anımsanm her zaman. Bir sevgiliye kavuşur gibi mutlu... Niçin? Topraklanmızdaki uy- garlıklan insanlığa kazandırmak için. Anadolu tüm uygarhk- ları emziren bir ana gerçekten. Topraklarında kat kat kültür birikimi, kaz kazabildiğin kadar. O kazılardan biri de Afrodi- sias'ı çıkardı ortaya. Konya'da yaşanan altın dönemi. Çok usta heykelciler yaşıyor o dönemde. Klasik dönemin eşsiz yapıt- larını kopya etmekle yetinmiyor, heykellerine ruh da veriyor- lar. Roma İmparatorluğu'nun ilk yıllarında dördüncü yüzyı- lın sonuna kadar mimariık yapılarında, tüm heykellerde Af- rodisiash ustaların elleri var. Afrodisias'ta da Profesör Kenan Erim'in elleri ve yüreği. Çalışmalarını saygıyla izlerim yıllar- dır. Büyük tutkuyla, özveriyle çalışıyor, Afrodisias için masallar yazıyor durmadan. Dünyanın gözünü Afrodisias'a çeviriyor. Konuşmalar yapıyor, para buluyor, yılda beş yüz milyon! Se- verek, inanarak çalışmanın üretkenliğini kanıtlıyor Prof. Erim. Bu sevginin güzel bir boyutu da Afrodisias'ı sevenler derne- ği. Derneğe üye değilim, ama Afrodisias'ı ben de çok sevi- yorum. Yüzlerce yıl önce Anadolu'da heykel yapan bir ken- tin kurulması bana büyük coşku veriyor doğrusu. Çağdaş yontu sanatçılarımızı Atrodısiaslı ustalardan bir uzantı diye düşünüyorum. Çirkinliğe karşı güzellikler üretenlerle güzel bir döneme başlamayı düşlüyorum. Babadağ sırasının etek- lerinde beyaz ve mavi mermer ocakları yeniden tütebilir de- ğil mi? Oysa heykel geleneği ve heykelcilik okullan klasik dö- nemlerden önceye dayanıyor Anadolu'da. Milattan önce on- birinci yüzyılda, belki de daha önce başlıyor. Bilim dünyası Gaziantep ilinin Islahiye ilçesi, Yesemek köyünde, rahmetli arkeolog Uluğ Bahadır Alkım'ın kazılanyla öğrendi. İlk hey kel atölyesi Yesemek'te, bir açıkhava atölyesi, iki yüze yakın yontu taslağı var. Şimdi teröristlerin kol gezdiği yerierde de- likanlılar heykelcilik okuluna gidiyor vaktiyle! Güzel heykel- ler yapıp insanlığa armağan ediyorlar! Karyalı ustalar da aşk tanrıçalarma can veriyor mermeri yontarak. Afrodit aşk tanrıçası, benim Kazdağımda da güzel rüzgârlar estiren bir tanrıça; antik kentlerde onu görürüm her zaman ya da deniz kıyısında, örneğın Knidos'ta bir tepede, güneş batarken altına bulanan bir tanrıça canlanır gozüm- de. Devlet Bakanı Çiçek arkeolojiden hoşlanıyor mu acaba? Aşk tanrıçaları için neler düşünür kimbilir! Arkeoloji, tarihi ve insanları sevenlerin mesleği hiç kuşku- suz ve de eskinin bilimi. Bu bilimin ışığında yeniyi, bugünü de daha iyi görüyor insan. Bir küttür birikiminden yoksun ki- şilerin sözlerı. davranışları da yerine oturuyor bu ışıkta. Es- kinin bilimi yeni umutlar da veriyor. Topraklanmızdaki kültür birikimini düşünürken bugünkü vozlaşmayı daha iyi yorum- luyor insan. Sonra da seviniyor, bu dönem de geçecek, yeni bir dönem başlayacak diye umutlamyor, karanlığı delen bir ışık, aydınlanma dönemi belki. Çirkinliğe karşı güzel bir dö- nem. Gelecek kusaklar o dönemi yaşayacaklar! Yüzyılımız sona ererken alacakaranlık dağılır, geten yüzyıla yeni bir so- lukla başlayabiliriz, 1920'lerin soluğunu 2020'lere ulaşan ku- şaklara aktarabilirtz belki. Bu yozluk sonsuza dek süremez •değil mi? Arkeoloji bilimi sürmeyeceğini kanıtlryor. Kat kat uygarlık- ların yaşandtğı ülkemizde yeni bir dönem başlayabilir. • * • Yazımı arkeolog dostlanmı selamlayarak sona erdiriyorum. Onlar insanlığın ortak dilini konuşuyor, dar değil geniş açı- lardan bakıyor dünyamıza. Bir hayal müzesinde güzel arma- ğanlar sunuyorlar. insanlığın ortak değerlerini sergiliyorlar. Bir yaşam boyu kazılarla uğraşıyor, kimi zaman yaşam biti- yor, kazı bitmiyor, ama emekleri boşa gitmiyor. Adlan da anıt- laşıyor o kazılarda. Prof. Kenan Erim de Afrodisias ile bü- tünleşen bir anıt adam bence, bir bilim adamı, değerii bir ar- keolog. Güç kişiliğinden, Kaprislerinden de söz ediliyor, ama bilim dalında ödün vermemek saygın bir davranış her şey- den önce. Afrodisias'ı sevgiyle korumak, turistik amaçlardan uzak tutmak, açıkçası Side'ye benzemesini önlemek kapris değil bilimsel bir davranış. Antik tiyatrolarda olağanüstü ses düzeni var, hafif bir ses bile geniş yankılar yapıyor. Ancak bugünkü teknolojiden etkilenmek tehlikesi de var. Bu tehli- keyi göze almak bir insanlık suçu sayılır bence. Prof. Erim'in önerdiği ulusal park projesini bu doğrultuda değerlendirmek ve gerçekleştirmek gerekir. Kültür varhklarımızı iyi korumak insanlığa karşı bir görev ve sorumluluk her şeyden önce. Acı ama gerçek, kimi işler ya da kuruluşlar çoğu kez belli kişilerle yürür. Ölüm ya da aynlık büyük boşlukiar bırakır ge- ride. Prof. Erim kolunda 'Afrodisias" yazılı gümüş bir bile- zikle dolaşıyor. ölümü aklından geçirmiyordu hiç. Ama artık dünyamızda değil. O gümüş bilezikle Afrodisias'ta yatıyor ve arkeolog dostlarından boşluğunu doldurmasını bekliyor. Hepimiz bekliyoruz. Bir kalp dursa da Afrodisias için çar- pan kalpler az değit, ülkemizde de dünyada da. Yan yana gelip Prof. Erim'in düşünü gerçekleştirebilirier. TÖB-DER Başkanlanndan Dost insan, değerii öğretmen TALİP ÖZTÜRKÜ demokrasi ve sendikal mücadelemizle yaşatıyoruz. RCüner, ZYaman, MSanbaş, ETemiz, Y.Kukul, AKurnaz, <Durna, ADngun, SŞımşek, MÇımen, M.Emın Guşa. MXa- sa. EJÖzlem, Lişyar, HUysal. MErbaş, H.Bayram, ŞAbabav. M.Tor,CTopal,CCören, YUysal. R.Metin, R.Tor, NAksu. ISa- ndede. NOzdemır. ŞAnkan, MÇağlayan,CTüricmen,M.BÜ- tün, MAydın, CSezgün, H.Ergün. A.Ersoy. COkçu. M.Koç 16 Kasım 1990 Cuma günü saat 10.00da (Kozlu/Slllvrikapı) mezarı basında buluşalım. ANMA Canımız evladımız, CEMtL. BARAN'ın babası ALİ HAYDAR ÖZTEMİR AMtD'in akşamlannda sen, Yükselen hoyratlarda sen, Yağan yağmurlarda, dökülen yapraklarda sen, Büyüyen CEMİL BARAN' da sen 25 Şubat 1957 16 Kasım 1986 Baban: OSMAN SUNUSt ÖZTEMÎR Annen: AYTE2N ÖZTE3ÜH Karde^erin: MURAT - FERHAT - FERAH - FERDA ÖZTEMtR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle