Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
,5 EKİM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Kasparov ekibine rüşvet
• NEW YORK (Reuter) — Pazartesi gunu Gari
Kasparov ile Anatoli Karpov arasında başlayacak dunya
satranç şampiyonluğu karşılaşmasının heyecanı tüm
satranç dunyasını sardı. Kasparo\'un menaceri, dunya
şampiyonunun yardımcılanndan birine, çalışma programı
karşılığında ruşvet teklif edildiğini öne surdu.
Kasparov'in menaceri Andrevv Page, Zurab
Azmayparaşvıli'ye rüşvet teklif edildiğini, yardımcının
rüş\etı geri eevirmesı uzerine de kayımaldesinin
Gurcibtan'daki evindeki posta kutusuna yangın bombası
konulduğunu soyledi. Teklif edilen rüşvetin 100 bin dolar
olduğu ıleri süruldu. Ote yandan, geçen salı basın
toplantısında bir araya gelen Kasparov'la Karpov, masada
hangi bayrakların duracağı konusunda bile
anlaşamadılar. Kasparov, masasına Sovyet bayrağıni değil
Rusya Federasyonu bayrağını koyacağını açıkladı. 27
yaşındaki dunya şampiyonu, Karpov'un, ulkesindekl eski
komunist rejimi temsil ettiğini soyledi. Karpov ise
masaya hangi bayrağın dıkileceği konusuyla
ilgilenmediğini belirterek "Ben buraya satranç oynamaya
geldim. Ama anlaşılan, birileri politika oynayacaklar"
dedi.
Osnıan Hamdi Bey kongresi
• Kultur Servisi — Osman Hamdi Bey kongresinin.son
gunünde 9 konuşmacı bildiri sundu. Ord. Prof. Dr.
Ekrem AJcurgal, Osman Hamdi sonrası Türk
arkeolojisine değindi. Günümüz arkeolojisinin Alatürk
dönemindeki gibi "ideoloji" konusu değil "mali" bir
konu olduğunu belirtti. Prof. Dr. Abdullah Kuran ve
Doç. Dr. Zeki Sönmez'in bildirileri Osman Hamdi
dönemi mimarlığı, Prof. Dr. Cevat Çapan ve Prof. Dr.
Metin And'ın bildirileri ise Türk tiyatrosu ve Osman
amdi'nin tiyatro yaklaşımı üzerindeydi. Istanbul
Arkeoloji Müzeleri Müdürü Alpay Pasinli, Osman
Hamdi öncesi Turk arkeolojisi konusunda bilgi verirken,
Prof. Dr. Henri Metzger Osman Hamdi'ye gelen
Fransızca metinler ve yardımcı Doç. Dr. Ethem Erdem de
Osman Hamdi'nin Bağdat vilayetindeki görevi sırasında
babasına yazdığı mektuplar üzerine bir bildiri sundu.
Yılmaz Gtiney gecesi
• ADANA (Cumhuriyet) — Kültür Şenliği'nde
gösterime sunulması istenen Yılmaz Güney'in filmlerine
olumsuz tavır bu kez SESAM'dan (Türkiye Sinema Eseri
Sahipleri Meslek Birliği) geldi. Seyhan Belediyesi'nin
talebine "SESAM", "özel bir durum arz eden isteminiz
için idari veya adli makamlardan izin alınması gerektiği
kanaatindeyiz" yanıtını verdi. Seyhan Belediyesi'nce
bugün başlatılacak ve 14 ekime kadar sürecek olan 2.
Kültür Şenliği'nde programlanan "Yılmaz Güney Gecesi"
için Güney'in filmlerinin gösterime sunulması
gerçekleşemeyecek. Kültür Şenliği Yürütme Komitesi'nce
şenliğin ilk gecesinde yapdacak etkinlikler için ağustos
aymda iki kez SESAM'a başvurularak Yılmaz Güney'in
yönettiği ya da rol aldığı filmlerin gösterimi için destek
istenmişti. "Yılmaz Güney Gecesi"ne "Güney'e ilişkin
anılarını, anlatmak iizere" katılacak sanatcı ve yöoetmen
arkadaşları Tarık Akan, Yaman Okay, Yusuf Kurcenli,
Onat Kutlar, Yavuz önen, Rutkay Aziz ve Ali
özgentürk'ün "SESAM'ın tavn" nı kamuoyuna
açıklamalan bekleniyor. Güney için bugün düzenlenecek
şenliğe Yılmaz Güney'in kardeşi Yaşar Bütün ile diğer
arkadaş ve yakınları da katılarak anılarını tazeleyecekler.
CazbarVla yeni sezon
• Kültür Servisi — Korukent'teki Cazbar yeni kış
sezonunu 10 ekimde açıyor. 3 yıl önce açılan Cazbar'ın
sahibi M.Ali Açılmış ile menajer Sinan Okyay dün
uiizenledikleri basın toplantısında kış sezonu
programlannda yer alacak sanatçılan açıkladılar.
Dünyanın en usta caz yorumcularının yanı sıra Türk
cazcılannın da sahneye çıktığı Cazbar'da ilk iki ay
boyunca iki ünlü ABD'li müzisyen piyanist Kirk Lightsey
ile Michael Carvin program yapacaklar. Lightsey'e basta
Pate Donald, piyanoda Kysia Bostic, tenor saksofonda
T.Rudolp Johnson, davulda Don Moye ile vokalde
/anessa Kay Rubin dörtlüsü eşlik edecekler. Cazbar'ın
işletmecileri bu isimleri ABD'ye gidip dinleyerek
seçtiklerini, büyük masraflar yaptıklan belirterek ağır bir
riskin altma girdiklerini söylediler. Okyay ve Açılmış
toplantıda ayrıca Cazbar'ın iç dekorunu yeniden
düzenlediklerini, seçkin cazseverlerin programları 1930'lu
yılların çatısı üzerine kurulu yeni bir ortamda
dinleyeceklerini açıkladılar. Farkh bir dinleti sunmayı
amaçladıklarını, bu nedenle eğer bu ikili tutarsa daha
sonra Ray Charles, Al Di Miola ve George Benson gibi
isimleri de Cazbar'a getireceklerini belirten Sinan Okyay
ile M.Ali Açılmış, programlarını cazseverlerin
beğenilerine göre belirleyeceklerini vurguladılar.
SINEMA/ÂTÎLLA DORSAY
"Kaybeden Yok" Amerikan taşrasından karanlık birgörünüm çiziyor
Çözüm de yok, kaybeden deKaybeden Y»k
(Everybody Wins) /
Yönetmen: Karel Reisz /
Senaryo: Arthur Miller /
Görüntü: Ian Baker /
Oyuncular: Debra VVinger,
Nick Nolte, Jack Warden,
Will Patton, Judith Ivey,
Kathleen Wilhoite, Frank
Converse / Bir Amerikan
filmi (Beyoğlu Dünya)
"Kaybeden Yok", 1940'lann o
tadına doyulmaz Amerikan po-
lisiyeleri gibi başlıyor. Küçük,
sakin bir Amerikan kasabasına
gelen tanınmış bir avukat, Tom
O'Toole, orada kendisinden bir
cinayeti çozmesini isteyen güzel
ve gizemli bir kadınla tanışıyor:
Angela Crispini. Angela, Tom-
dan, bir yıl önce amcası olan bir
doktoru öldurdüğü savıyla yar-
gılanıp huküm gıyen genç bir
adamı, oldurülen doktorun ye-
ğeni olan Felix'i kurtarmasını is-
tiyor. Angela, aynı zamanda,
gerçek katili bildiğini de soylü-
yor, ama bunu Tom'a açıklamı-
yor. FiJm ilerledikçe, Tom, genç
kadının gizli ve karmaşık kişili-
ğini olduğu kadar, bu küçük ka-
sabada insanlan, savcı dahil,
birbirlerine bağlayan gizli ve ka-
ranlık çıkar ilişkilerini de keşfe-
decektir.
Evet, 1940'lann polisiyeleri gi-
bi başlayan bu film, kaçınılmaz
biçimde, Amerikan tiyatrosunun
yaşayan en buytık yazan sayılan
Arthur Miller'ın "damgasıyla"
sürüyor. Miller, en ünlu oyunla-
rına, "Satıcının Ölümü". "Köp-
riiden Göriinüş" veya "Cadı Ka-
zanı"na benzer biçimde, bir ku-
çük topluluğu tüm insanlığın
MILLER'IN DAMGASIYLA — 1940'lann polisiyeleri gibi başlayıp senaryosunu yazan Arthur
Miller'ın damgasıyla suren film, Amerikan toplumu üzerine oldukça acıklı bir gözlem sunuyor.
güzel ve gizemli Angela'yı Debra VVinger, kasabaya gelen avukatı ise Nick Nolte canlandınyorlar.
mikro-kozması gibi ahyor. Ve
kişisel dramları işlerken, temel-
de bir "düzen eJeştirisi" getirme-
yi, bağnazlığın, çıkar bağlanrun,
sömürünün, yok edilen bireysel
onurların hesabını sormayı
amaçlıyor.
Film, yeterince karanlık ve
umutsuz bir görunüm çiziyor
Amerikan taşrasından... "Buna
benzer bir kasabada 30 yılım
geçti. Kasaba yaşamını iyi
bilirim" derken, çok haklı olma-
lı Miller... Gösterdiği tipler, çıl-
gınlıkla yozlaşmışhk arasında
gelip giden kişilikleri ve davra-
nışlanyla, insanda hiçbir umut
bırakmıyor ve filme en küçük
bir ışık düşürmüyorlar. Ama
Miller, o denli karamsar değil,
her şeye karşm... Temel, radikal
çozümler için bir "düzen
değişikligi" için umudu yok ger-
çi... Ama yüzeysel çareler de bu-
lunabilir, en azından suçsuz bir
insanın yok edilmesi onlenebilir
diyor. Filmin oldukça alaylı fi-
nalinde, evet "herkes kazanı-
yor", herkes kazançlı çıkıyor,
sanki gerçekten de "kaybeden
yok". Ne var ki tüm pislik surup
gidecektir, toplumun hem de en
üst kesimlerinde yuvalanmış çı-
karcıların, ahlaksızların, soy-
guncularm etkinlikleri suregide-
cektir. KUçük başanlarla, küçük
onarımlarla yetinmek, temel,
köktenci çözümlerden vazgeç-
mek gerekir: "Her şeyi biz mi
degiştireceğiz".
Ote yandan, öykünün/fılmin
ana kişiliği, odak noktası, kuş-
kusuz Angela Crispini. Bu "ka-
saba fahişesi", bu kapalı, tutu-
cu çevrede, küçümsenen, giderek
hakaret gören "işine" karşm, he-
men tüm erkekleri eline alması-
m, tum olayların merkezi olma-
smı biliyor. Öykünun sınırlı bir
"iyilik" taşıyan ve yapabilece-
ğinden fazlasına heves etmeyen
deneyimli, görmüş geçirmiş,
emekli yargıcı Murdoch'u (ben-
zersiz Jack YVarden) da sonun-
da "ele geçirmeyi" basarıyor
Angela... Bu açıdan film, kadı-
nın (ve daha çok "meşum" bir
kadının) öykünun merkezinde
yer aldığı bir zamanların kara-
fılmlerini ammsatıyor. Ama so-
nuç olarak, onların karamsarh-
ğına, tragedyaya ulaşan karan-
lık bakışlanna sahip olmaksı-
zın...
Arthur Miller, kuşkusuz bir
moralist, bir çağdaş ahlakçı. Yi-
ne moral değerlerin izini süren
(ve "Uygunsuzlar"dan sonraki
ikinci özgün film çalışması olan)
bu çabayla, Miller, ture bir baş-
yapıt armağan etmiyorsa da Ka-
rel Reis/'in özenli sinemasıyla da
görsellik kazanan bir çağdaş he-
saplaşma, Amerikan toplumu
üzerine oldukça acıklı bir göz-
lem sunuyor. Geçen Berlin şenli-
ğinde gösterildiğinde eleştirmen-
leri tam anlamıyla ikiye bölen
bu film, türünü yenileyici değil,
ama duzeyli, olgun bir çaba...
Debra VVinger ise "dünyanın
merkezi" ve tüm erkeklerin
"aynası" olan Angela kışilığin-
de, gerçekten de başarılı.
"AşkDenizi" adhfılm, bugün îstanbul, Ankara vetzmir sinemalannda gösterimegiriyor
Mizah soslu 'erotik polisiye'
MÜTHtŞBtR
ÇtFT —
Filmde,
kendisini
alabildigine
kanşık ve
teblikeli bir
entrikanın
içinde
bulan polis
memuru
rolünde Al
Padno, katil
olmasından
kuşkulanılan
soguk ve
çekici sanşın
rolünde Ellen
Barkin ilginç
bir ikili
oluştunıyor.
Aşk Denizi (Sea of Love) / Yönetmen: Harold
Becker / Senaryo: Harold Price / Görüntü: Ronnie
Taylor / Müzik: Trevor Jones / Oyuncular: Al
Pacino, Ellen Barkin, John Goodman, Michael
Rooker, VVilliam Hickey / Universal yapımı / 113
dakika (Lale, Gazi, Yumurcak, Ocak, 74, Ankara
Metropol, îzmir Sema).
20 yılhk polis Frank Keller,
görev yaptığı New York kentin-
ı de, işinden de, kendisini bı-
rakıp bir meslektasıyla kaçan
karısından da nefret etmektedir.
Bunalımlı bir döneminde tanı-
dığımız Keller, yine de esprisini,
mizah yeteneğini yitirmemiştir:
Hayata ve olaylara bakışı, işin-
den ve içinde yaşadığı pislikten
beklenmeyecek kadar' alay ve
espri doludur. Bu arada, birbi-
rinden vahşi biçimde, bir yata-
ğın üzerinde, çınlçıplak ve yüzü-
koyun olarak öldürülmüş bulu-
nan erkek cesetleri birbirini iz-
lemeye başlar. Keller işin peşine
düşer. Hepsi birer "seks
cinayeti" gorünümu taşıyan bu
ola\ların ardında bir kadın ol-
duğu kesindir. Tombiş kafadar
dostuyla birlikte araştırmaya gi-
rişen Keller, gazete ilanları ara-
cılığıyla bir dizi kadınla, bu ara-
da cinayetlerin suçlusu olması
pek olası gözüken nefes kesici
bir sarışınla tanışır...
"Aşk Denizi", polisiye alanın-
da yeni ve oldukça etkileyici bir
Amerikan numarası. Bu kez,
klasik polisiyeyle "Dokuz Bu-
çuk Hafta"nın bir kanşımı dü-
şünulmüş. Kendisini kanşık,
alabildigine tehlikeli, giderek
ölümcül bir entrikanın içinde
bulan polis memuru rslü, "Ser-
pico", "Devriye-Crusing" gibi
fllmlerden beri Al Pacino'nun
bir "spesiyalitesi" haline gelmiş
sayılır. Genç yönetmen Harold
Becker, bu eski yemeğe yeni sos-
lar ekleyebilmek için, öncelikle
ve bir kez daha, çok iyi, sanki
oya gibi işlenmiş, yer yer gerçek-
ten hoş esprilerle dolu bir senar-
yoya dayanmış.
Ama filmin asıl özelliği, kuş-
kusuz sözünü ettiğimiz "Dokuz
Buçuk Hafta" yanından, yani
içerdiği erotizmden kaynaklanı-
yor. "Siesta" fılmiyle tanıdığı-
mız Ellen Barkin, gerçekten de
çekici, tahrik edici bir dişi. Al
Pacino'yla müthiş bir çift oluş-
turuyor ve iki sanatçı, filmi bir
tür "erotik polisiye"ye donüştu-
ruyorlar. Filmin ilginç bir konu-
su, sonlarda beklenmedik bir
sürprizi var. Ama tum olup-
bitenleri, yer yer "Taksi
Şoförii"nü andıran ürpertici
New York gece görüntülerine
karşın tümüyle inandıncı bul-
muyor, giderek ciddiye alamı-
yorsanız, siz de haklısınız. Fil-
min amacı, sadece çok iyi bir ti-
cari film, alabildigine sürukleyi-
ci bir polisiye yapmak ve geri-
limle erotizmi bağdaştırmak
olunca, bu amacın sınırlan için-
de zaten bir "Taksi Şoförii" de-
ğil, oyalayıcı bir film beklemek
gerekiyor. Ve "Aşk Denizi", bu
amacı gayet iyi yerine getiriyor.
h-
DOĞAI., ş
KATKISIZ MUTFAGINIZA
Bir »i»« konsa
SOĞAN
KONSANTRESİ
250 kisUIMr.
»if» konsa
SARIMSAK
KONSANTRESİ
500 MslHkHr.
'Montmallilsa' ve 'Bana Göz-Kulak OVgösterimegiriyor
Kanadalı oyuncu Isa ve
çılgın bir koşiışturmaca
Damla Damla Lezzet...
Şimdı, mutfaklannızda yepyenı bir canlıiık yaşanacak.
Sevımlı şişelennde bırkaç damlasıyla konsa SOĞAN ve
SARIMSAK KONSANTRELERİ, bütun yemeklennıze.
ızgara ve kızartmalarınıza. soğan ve sarımsağı getiriyor
ÜSTELİK AĞIZ KOKUSU BIRAKMADAN.
Sındirimi kolay, pratik, uzun omürlu ve çok ekonomık.
NEFFFİİSSSS
Hiller'in imzasını taşıyor. 'Montrealli İsa',
bir oyuncunun canlandırdığı İsa rolüyle
giderek özdeşleşmesini konu ahyor. 'Bana
Göz-Kulak OF ise 'kaçış' teması üzerine
kurulmuş ve gülünç öğelerle süslenmiş bir
film.
Diyeceğtniz bir lezzet için...
SOĞAN SARIMSAK
SOGAIT
KONSANTRESİ
• Könsantre bır ürunun
ozetiıklerı bozulmadan
(koKu lezzet vıtamın vb )
kaiHisız tamamen doğai
otarak voçunlaştın masıdır
KülLANILtŞl.
• HEH TURLU SOS ÇORBA KIVM* ET
KOFTE BALIK »e SEBZE VEMEKLERINDE
SOÖAN YERİNE KULLANILABILm
• VEMEKLERE BAHARATIN KATTLOlGl
ASAMAOA ILAVE EOILİR
• 9IB PORSIVON YEMEK İÇİN 2 3 OAMLA
(13ÇAYKASÛI YETEBLIDIH
İKİ YIL IÇINOE TUKETILMESI
TAVSIYE EDILIP
NE* AGIRLIK
TAKPIBEN 155 GRAW
KULLANILIŞI
" K'ZARTMALAB SOSLAR UANT
I CACIK VE
SALATALAP ISKEM3E CAÇA *£ DİĞER
ÇORBALAR KOFTELER ZEYTINYAĞLILAR
BüTUN BALIK TAVUK ET VE SEBZE
YEMEKLERINOE SARIMSAK VERINE
KÜLLANILIR
YEMtKLERE BAHARATIN KATILDJG
ASAMADA ILAVE EDItlR
BİR KIŞILIK VEMEK İÇİN 1-2 OAMLA
1 4 ÇAY KASiG>> VETERLIDIR
ıKI YIL IÇ.NDE TUKETILUESI
TAVSIYE EDILIR "
NE
T
AGIRLIK
TAKRIBEN 1-35 ç'a^
KONSANTRESİ
konss
konsantre sanayii a.ş. Vatan Cad No31 80340 Çaölayan-ISTANBUL Tel (1) 146 00 13-146 00 14 Fax (1) 130 62 93
Kültür Servisi — Geçen yıl
hem En iyi Yabancı Film Osca-
n'nı alan hem de Cannes'de Jüri
özel Ödülü'ne değer bulunan
"Montrealli İsa" (Jesus of
Montreal) filmi haftamn yeni
filmlerinden. Denys Arcand'ın
senaryosunu yazdığı ve yönetti-
ği film, Istanbul'da Kadıköy
Moda, Beyoğlu Sinepop ve
Çemberlitas Şafak-3 sinemala-
nnda bugün gösterime giriyor.
Film, dünyanın en iyi bilinen
öykulerinden "Passion"u sahne-
leyen ve tsa rolünü üstlenen Da-
niel'in oynnla birlikte giderek
tsa'yla özdeşleşmesini konu ah-
yor. tzleyicisini rahatsız eden,
kışkırtıcı, kızdıncı, en derin
inançlan sorgulayan bir oyun-
dur genç oyuncunun "Passion"u.
Lothaire Bluteau, Catherine
Wilkening ve Johanne-Ma/ie
Ihunblay'in basrollerini paylaş-
tıkları Kanada yapımı "Montre-
alli İsa" ıilmı için yönetmeni
şunları söylüyor: "Çevremizde-
ki yaşamı yansıtacak şekilde, çıl-
gınca komedilerden absiird
oyunlara varana dek birbirleriy-
le mücadelede olan zıtlıklann
bir filmini yapmak istedim, et-
raftaki degerleri çatırdatarak
ezen çelişkiler ve karşıtlıklann
bir filmini. 10 metre boyundaki
süpcr market vitrinlerindeki.
birbiriyle uyum sağlamayan, il-
gisiz bir siirii şeyin bir araya ge-
tirildigi bir koleksiyon gibi: In-
ciller, porno videolan, dünyanın
aydan çekilmiş fotograflan, yıl-
dız falları. Shakespeare vs."
Bana Göz-Kulak Ol
Gene Wilder... Richard
Pryor... Bu iki isim akla
"komedi" sözcüğünü getiriyor;
nitekim yeni filmleri "Bana
Göz-Kulak Ol- See No Evil He-
ar No Evil" da çılgın bir
komedi.
Kanadalı yönetmen Arthur
Hiller'in yönettiği ve başlıca rol-
lerini Gene Wilder ile Richard
Pryor'un paylaşüklan "Bana
Göz Kulak Ol", bugün tstan-
bul'da Beyoğlu Fitaş, Kadıköy
Yıldız, Topkapı Sur ve Aksaray
Yıldız sinemalannda, Ankara'-
da Batı'da ve Izmir'de de Çmar
Sineması'nda gösterime giriyor.
Film bir cinayetle başlıyor.
Doğal olarak kimsenin
•dujmaması" ve "gönnenîesl"
gereken... Ama "Kör adam işi-
tir, sağır adam görür" ve olay-
lar başlar. Sonuç: Kaçış. Filmin
konusunu bu "kaçış" oluşturu-
yor ve Arthur HUler'ın birçok
filminde olduğu gibi gülünç
öğelerle süslenmiş çılgın bir ko-
şuşturmaca başlıyor.
1950'li yıllarda Hollywood'a
adım attığında daha önce uğraş-
üğı televizyonculuktan gelen bir
"tanınmışlığı" olan Hiller, her
çağda yorulup bezmeden çalışan
bir yönetmen. Yönetmenin en
popüler filmi, kendisine bir Os-
car getiren, belki de sinema ta-
rihinin "en ağlamaklı göderie
seyredilen" filmi "Aşk Hikâyesi
- Love Story". Hiller'in en be-
lirgin özelliği, sinemadaki onca
yılına rağmen hâlâ belirgin bir
türde karar kılmamış olması.
Andrzej Wajda
hasta
• PRAG (AA) —
Polonyalı yönetmen
Andrzej VVajda, son filmi
için' geldiği Prag'da, kalp
rahatsızlığı nedeniyle dün
hastaneye kaldınldı. Ünlü
yönetmenin eşi Krystina,
Wajda'nın (64),
rahatsızlığının sebebinin
bclirlenebilmesi için en az
üç gün hastanede yatacağmı
bildirdi. Doktorlar, eşinin,
Wajda'yı görmesine izin
vermediler ve yönetmenin,
bir dizi muayeneden sonra
Varşova'daki bir hastaneye
nakledileceğini söylediler.
Çekoslovakya Devlet
Başkanı Vaclav Havel'in,
dün öğle yemeğinde bir
araya gelmesi planlanan
Andrzej Wajda'yı hastanede
ziyaret ettiği bildirildi.
Yıldız sahnesi
• Kültür Servisi —
Îstanbul Devlet Tiyatrosu
çarşamba perşembe ve
cuma günleri Yıldız Sarayı
tiyatro sahnesinde
oynamaya başlıyor.
Dönüşumlü olarak çeşitli
oyunlann sahneleneceği
Yıldız sahnesindeki oyunlar
için biletler Taksim Sahnesi
gişesinden temin
edilebilecek. Yıldız
Sahnesi'nde sahnelenecek
ilk oyun Necati Cumalı'nın
"Ahmetlerim"i.
Caferağa
konserleri
• tSTANBUL (AA) —
Caferağa Medresesi'nde
düzenlenen konserlere, 6
ekim cumartesi günü saat
17.30'da başlanacak.
Îstanbul Belediyesi
Konservatuvan Türk
Müziği Mezun ve
Mensuplan Derneği ile
Türk Kultürüne Hizmet
Vakfı'nm ortaklasa
düzenledikleri konserlerin
ilkine tnci Çayırlı solist
olarak katılacak. Çayırlı,
Şevki Bey'in bestelerini
seslendirecek. Neyzen
Niyazi Sayın da Uk
toplantınm sohbet
konuşmasını yapacak.
Hazineye 216
bin dolar
• LONDRA (AA) — 1656
yılında Kuba ile Bahama
AdaJarı arasında batan bir
İspanyol kalyonunun
enkazından çıkanlan
hazinenin parçalan, toplam
216 bin dolara satıldı. Ünlü
müzayede salonu
Christie's'de yapılan açık
arttırmada, altın ve
zümrütten oluşan
parçaların çoğunun satıldığı
belirtildi. Açık arttırmada
en yıiksek fiyatı, 50 bin
dolara satılan altın ve
zümrütten yapılan bir broş
sağladı.
Variık
•«
Ekimde Varlık
• Kültür Servisi —
"Varlık" dergisi ekim
sayısında, Türkiye
Dosyası'nın konusunu
Türkçe ve edebiyat
eğitimine ayırdı. Dergide
konuyla ilgili olarak Yusuf
Çotuksöken, ömer
Demircan, Konur Ertop,
Oktay Taftalı, Tuğrul
Tanyol ve Mahir ünlü'nUn
incelemeleri yer alıyor.
Aynca derginin Türkçe ve
edebiyat eğitimi konusunda
farkh kuşaklardan yazar ve
sairler arasında yaptığı
soruşturmayı Ataol
Behramoğlu, Eray Canberk,
Nazlı Eray, Nedim Gürsel,
Attila Ilhan, özdemir Ince,
Pınar Kür ve Tomris Uyar
yanıtlıyor. öte yandan, beş
öğrenci de konuyla ilgili
görüşlerini açıklıyor.
UGÜN
• IDSO mevsimi açıyor
İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası, mevsimi saat
19.00'da Ataturk Kültür
Merkezi'nde Alexander
Schwinck'in şef, piyanist
Boris Block'un solist olarak
yer aldığı konserle açıyor.
• İki resim sergisi Turan
Erol'un sergisi Harbiye
Garantı Sanat Galerisi'nde,
10 sanatçının yapıtlanndan
oluşan "Figürde Duyarlılık"
adh sergi ise Teşvikiye
Sanat Galerisi'nde saat
17.00'de açılıyor..
• Gravürlerde İstanbul
Kitaplık koleksiyonundan
derlenen litograf ve
gravurlerden oluşan sergi,
18.00'de Taksim Atatürk
Kitaplığı'nda açılacak.