Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14
OLAYLARIN
ARDENDAKİ
GERÇEK(Baftarafı 1. Sayfada)
nuşmasmm tutanaklara geçme-
sini istemiyormuş. Ancak bu ge-
rekçe Sayın Ali Bozer'in
"istiskal" edilmesindeki anlanu
hqfifletemiyor, tersine ağırlaştı-
nyor.
ABD'nin Dışişleri Bakanı Ba-
ker Dışişleri Bakanı da bizimki
Dışişlehnin dış mandalı mı? Dı-
şişleri Bakammn dışlandığı dış
politikamn sorumsuz Cumhur-
başkanı özal tarafından kapalı
kapılar ardında yürütülmesinde
artık bir "skandal" kokusu du-
yulmuyor mu?
Sonuçta "vyşar" Ali Bozer-
in kişilik sahibi bir insanın kat-
lanamayacağı duruma düşürül-
mesi, cumhuriyet devletinin de
ne hallere düştüğünün resmidir.
Ancak olayın boyutlarım yi-
ne Sayın Bozer'in boyuna indir-
gersek, "uygar adam" olmantn
yalnız kalıpla kıyafetle, diplo-
mayla eşanlama gelmediğinigö-
rüyoruz. Uygarhk insana kim-
lik ve kişilik aşılar, insanın bi-
rey oluşunu sağlar; ama, bir
kimse kişiliğini kontyamayacak
kadar silikleşir ve gölgeleşirse
"kader utansın " deyip geçebilir
miyiz?
Devlet yönetiminde Istifa"
diye bir kavram var. Bu olayda
Sayın Ali Bozer yalnız özel ki-
şUiğini savunmak durumunda
değil. Eger beiteklere bu
"vahim" olayla kazınmak iste-
miyorsa, gerekeni yerine getir-
melL.
Başbakanın, hukümetin,
ANAP Meclis Grubunun silik-
leşmiş ve neredeyse yok olmuş
bulunduğu noktada Dışişleri
Bakanı'nın "varon" demesi
unutulmayacak bir davranış sa-
yılırdı; ama, beklentisi bile bo-
şunadır. * • •
HABERLERİN DEVAMI 5 EKİM 1990
Bir tarih yaşanıyor
Savaş
(Baftarafı 1. Sayfada)
lemesini güçleştireceğini
di, "Ama ber şeye karşın Irak,
kanatlarını ve ardını bep göz
önünde bulundurmak zorunda,
bu da btze avantaj sagkyor" de-
di. Summers, senaryoda adı
geçmeyen Suriye'nin Irak'a kar-
$ı bir cephe açmasının daha ak-
la yakın bir olasıhk olduguna
dikkat çekti. Koppel'in tran,
Türkiye ve Suriy^nin, toprak-
larını ne ölçüde Amerikan as-
kerlerine kullandırabileceğini
sorması üzerine Summers,
"Bu, büyük bir bilinmeyen. Sa-
dece bizim için degil Irak için
de öyte. O yuaden bep haarUdı
olmak zonıodalar. Güçlerinin
türnünu gnneye yığamazlar"
dedi. Blackwell ise "Irak'ın si-
lah altında bir milyon adamı,
5500 tankı var. Bunun yansı
güneye indirUmiş olsa dahi ge-
rryt kahuıiar, Türkiye, Suriye ve
İran Uk günlerden itibaren ta-
arruza geçse de savaşı Ameri-
ka ve müttefikleıi için kanlı
yapmaya yeter" diye konuştu.
Blackwell bu scnaryonun
"mantıgının g«nei olarak ma-
knl oldugunu" ileri sürdü.
Blackvvell, zamanlama bakı-
mından ise bu senaryonun bir
aydan daha fazla bir süre son-
ra gerçekleşebileceğini söyledi.
2. senaryo
Bu senaryo, "sinir savaşı"
adjnı taşıyor. Buna göre kriz ki-
litleniyor, taraflar çölde bekli-
yor ama hiç hareket olmuyor.
ABD'nin hedefi, tek kurşun at-
madan Irak'ı Kuveyt'ten çekil-
meye zorlamak. Bu arada
Irak'ta darbe girişimleri oluyor.
Irak'ın hedefi ambargoyu del-
mek. Bu arada ABD'de Kong-
re üçte bir yenileme seçimleri
oluyor, Kongre üyelerinin üze-
rinden seçmen baskısı kalkıyor,
ama Irak'ta doğan gıda yoklu-
ğunun etkisi ilk olarak rehine-
lere yansıyor. Irak her gün bun-
lan TV'de gosteriyor. Yani du-
rum hem kuşatılanın hera de
kuşatanın aleyhinde gelişiyor,
ama kilitlenmeden Irak daha
kazançlı çıkıyor, çünktt istedi-
ğini elde tutmaya devam etmiş
oluyor.
Senaryonun sunulmasından
sonra yapılan tartışmada
Blackwell, böyle bir kilitlenme-
den Saddam Hüseyin'in kârb
çıkacağını ileri sürerken Sum-
mers da bir kilitlenmenin,
Bush'un ustaca bir araya getir-
diği anti Irak koalisyonunda
çatlamalar yaratabileceğine
dikkat çekti. Ancak buna kar-
şın zamanın, yine de, Irak'ta
yaratacağı tahribat nedeniyle
ABD'den yana oldugunu iddia
etti. Koppel, "Ama Saddam
Knveyt'i elde etmiş olmayacak
mı?" diye sorunca Summers,
"Elde etmek ayn, eide etmeye
devam etmek ayn. Buna uzun
süre devam edebilecegini
«anmıyorum" diye konuştu. Bu
savına da ekonomik ambargo-
nun Saddam Hüseyin'in iktida-
ruu tehdit edeceğini gerekçe
gösterdi. Koppel, "Saddam,
Kuveyt'ten çekilmeyi kabnl et-
se ayakta kalır mı?" diye sorun-
ca Blackwell, "Kalabttir. Geç-
mişte birçok rnaglubiyeti zafer
olarak gösterebildi. Bonu tek-
rarlavabUir. Hstta BM kararia-
nna barfiyen uyarak çekflse da-
hi kazançu olan yine Saddam
olur, çünka eMndeki en kıymetii
şey olan giiçlii ordusu hftlâ
ayaku kalmış ohır" dedi.
(Baftarafı I. Sayfada)
D.Alman hükümetinden beş ba-
kan, özel yetki alanına sahip ol-
mayan devlet bakanları olarak
Alman hükümetine katüdüar ve
ant içtiler.
Başbakan Helmnt KobJ, Uk
birleşik parlamentoda yaptığı
konuşmada yeni Almanya'yı
bekleyen sorunlara degindi ve
uluslararası alandaki de&şim-
lerden söz etti. Kohl, duygusal-
hktan uzak ve gerçekçi bir üs-
lupla yaptığı konuşmada Alman
birliğinin sağlanmasına katkıda
bulunanlara teşekkür etti ve
şöyle dedi:
"Eski Demokraük Alman-
ya'da bu banşçı dönüşimü ger-
çekleştiren insanlara, Amerika
Birie^k Devletkri'ne ve Başba-
kan George Bush'a, Fransu ve
tngiliz dostlanmıza, Avrnpa
Topluluğu ve Atlantik Ittifakı
içindeki ortaklanmıza, Alman
halkıyla gösterdilderi dayanış-
ma için teşekkür borçhıyuz. Do-
ğu ve Orta Avrupa'daki refonn
hareketleri olmaksmn biıttğinıiz
gerçekleşemezdi. Sovyetler Bir-
Ufi Devlet Başkanı Mihail Gor-
baçov, halklann kendi yolunu
çtzme hakkına saygı göstererek
Alman birtigine biiytik katkıda
bulunmuştur."
Kohl, Birleşik Almanya'nın
tarihteki karanlık sayfalan
unutmaması gerektiğini; Alman
eliyle bu yüzyılda işlenen cina-
yetleri anmanın özeÛikle Yahudi
soykırımının kurbanlanna kar-
şı bir göre\' oldugunu söyledi.
Kohl, "Birieşen Almanya hem
tarihiyle sUreklilik içinde hem de
yeni bir başlangıç olarak gö-
rülmelidir" dedi.
Sovyetler Birligi ve Dogu Av-
rupa devletleriyle yeni ilişkiler
kurulduğunu anlatan Kohl,
Almanya-SSCB arasındaki yeni
işbirliği anlaşmasmm imzalan-
ması için Gorbaçov'un Alman-
ya'ya gekceğini bildirdi. Gorba-
çov'un Berlin'e, Duvar'ın açıl-
masının 1. yıldönümü olan 9
kasımda gelmesi bekleniyor.
Kohl, Dogu Avrupa ülkelerinin
AT ile en yakın uyum sürecine
sokulacağını da söyledi. Kohl'-
ün konuşması, Macahstan, Po-
lonya ve Çekoslovakya ile AT
arasında yakın vadede
Türkiye'yle yaptığı türden
'uyum anlaşmalan* imzalanaca-
ğı seklinde yorumlanabilir.
Başbakan Kohl'un konuşma-
sından çıkan ikinci önemli so-
nuç, Almanya'nın kısa vadede
Birleşmiş Milletler cerçevesinde
yurtdışma asker görtdermek için
anayasa değişikliğine gideceği
oldu. Kohl, Almanya'nın dün-
yadaki sorumluluğunun birleş.-
meyle arttıgını ve bu sorumlu-
luğu yerine getirmek için yasal
düzenlemelere gidileceğini be-
lirtti. Kohl, Irak'ın Kuveyt'i iş-
galini sert bir dille kınadı ve bi-
linmeyen yerlere götürülen Al-
man vatandaşlannın kurtanl-
ması gerektiğini ima etti.
Kohl'den sonra kürsüye gelen
Sosyalist Enternasyonal Başka-
nı ve SPD Onur Başkanı VVilly
Brandt, "Almanya'nın keyfi
böliinmeâııin demokratik yol-
lardan giderildigini" vurguladı
ve birleşmenin maliyetinin bir
an önce saptanması gerektiğini
söyledi. Brandt şöyle dedi:
"Almanya'nın dünyada yeni
siiper güç olacagı laflanna ku-
lak asmıyonım; ama Almanya'-
nın Avrupa'da inisiyatifi eline
alma şansı vardır ve bu hakkı
kollanacaktır. Dayanışma, yal-
nız Batı ve Dogu Almanya ara-
sında degil, Baü ve Dogn Avm-
pa arasında, kuzey ve güney ya-
nmkure arasında, çevre soruo-
laruun ve sefaktin giderilmesin-
de gereküdir." Brandt, Alman-
ya'nın gelecek politikasmda beş
aşamah bir program ortaya at-
tı. Bunlar:
1. AT'yi sağlamlaştırmak, 2.
Birleşik Avrupa düzenini kur-
mak, 3. Avrupa'da banşı tesis
etmek, 4. Yoksul ülkelere yar-
dım ve çevre sorunlarınm çözti-
müne katkı, 5. Birleşmiş Millet-
ler örgütünü geliştinnek.
öte yandan yeni başkent Ber-
lin'de 3 ekim gecesi göstericiler-
le polis arasında çatışma çıktı.
Eski Doğu Berlin'in merkezi
Aleksander Meydam'nda birleş-
meye karşı izinli bir gösteriden
sonra kendine 'Otonomlar' adı-
nı veren sol-anarşist gruplar ara-
balan ateşe verdi, oteÜerin ve
dukkânlann camlannı indirdi ve
milyonlarca marklık hasara yol
açtı. Göstericilerden üçte birinin
Batı Berlinli Türk gençleri oldu-
ğu bildirildi. Polisten yapılan
açıklamaya göre 200 kişi yara-
landı, 250 kişi gözaltına alındı.
Gözaltındakiler, serbest bırakı-
lırken aralarında Türkler de ol-
mak üzere 10 kişi tutuklandı.
Polis, tutuklulann hemen yar-
gıç önüne çıkanlacağını bildir-
di, ancak kimliklerini açıklama-
dı. Türk gençlerinin Doğu Ber-
lin'e, 'dazlaklar' ve neonaziler-
le muhteme! bir çatışma için
gectiği ve Alman gençlerine uya-
rak polisle çatıştığı tahmin edi-
liyor. Göstericiler, 'Büytlk Al-
manya'ya ve Batı'mn Doğu'yu
satm almasma' karşı çıkıyorlar.
Polly Peck içîn pazarlık
REICHSTAG NEDİR?
Politikamncanlı merkezi
BERLtN (Comhuriyet) —
lmparatorluk Alrnanyası'nın
B«lin'deki tarihi
parlamento binası
"Reichstag" Alman potitik
tarihinin odak
noktalarından biıisidir.
1884-94 tarihleri arasında
da Berlin'de o zamanki
Kraliyet Alam'nda Paal
Wallot tarafından mşa
edildi.
1. Dünya Savaşı'ndan sonra
Weiraar Cumhuriyeti'nde
Almanya'da politik yaşamın
en canlı merkezi oldu. 28
Şubat 1933 tarihinde
Naziler tarafından gizlice
yakddı. Hitler
önderliğindeki Naziler,
yangımn suçunu
komünistlere ve o sırada
Berlin'de bulunan Bulgar
Kûmünist Partisı önderi
Georg Dt&ıitrora atarak
ülkede komünistlere karşı
büyük bir kampanya
yürütüp kitaplan yaktıkr
ve iktidara el koyma
hareketini başlatular.
1945'de savaş, Sovyet
ordusunun Reichstag
kulelerinden birine bavrak
çekmesi ile son buldu.
Savaş sonrası Batı Berlin'de
kalan binanın onanmı
1970lerde bitti. Reichstag <
binası kısmen toplantı
salonu, kısmen tarih müzesi
olarak kullaroldı. Birleşik
Almanya'nın parlamentosu
dün bu tarihi binada
yakiaşık 57 yıl sonra ilk kez
yeniden toplandı. Üstünde
"Alraaa halkıoa" yazan
bina, bundan sonra Alman
Parlamentosu olarak hizmet
verecek.
Enflasyondaartışa tepki
(Baftarafı 1. Sayfada)
artışlar kaydedilecegini savun-
du. Erez şunları söyledi:
"Enflasyonun hızlanmasına
Körfez krizi mazeret olamaz.
Kimse bu mazeretin arkasına
saklanmamalıdır. Körfez buna-
lımı enflasyonu bir miktar art-
trrmıştır. Enflasyonun sebeple-
ri yanlış yerlerde aranmakta,
herhangi ciddi ve müşterek bir
politikamn sonucu olmayan, kı-
sa süreli başardaria avunmak ve
oyalanmak yolu (ercih edilmek-
tedir.
Toplumun her kesimi, agır
zamlar altında bunalmış du-
rumda iken enfiasyona Körfez'i
bahane göstermek, durumunu
biraz olsun rahatlatacak tedbir-
ler bekleyen geniş halk kitlele-
rinde geleceğe yönelik karam-
sarlığıo derinleşmesine ve ağır-
laşmasına sebep olmaktadır."
TİSK Başkanı Refik Baydur
ise enflasyon oranının eylül
ayında bu kadar yüksek çıkma-
sını Körfez krizine, akaryakıt Fı-
yatlanndaki artış ve psikolojik
zamlara bağladı. Bir aylık so-
nuçlara bakarak hemen lıeyeca-
na kapıhnmaması gerektiğini de
belirten Baydur, "Bu yü sonun-
da enflasyon yüzde 45-50 sevi-
yelerinde olacak" tahmininde
bulundü. Eylül ayının 8.7'lik
enflasyonunun 5 puanlık kısmı-
nı Körfez'e dayandıran Baydur,
yıl sonuna dek Körfez'in enflas-
yona etkisinin 5-10 puan olaca-
ğını savundu. Baydur ayrıca enf-
lasyon oranındaki bu artışta et-
kisi bulunan psikolojik zamla-
ra karşı da bir an önce önlem
alınması gerektiğini vurguladı.
ktanbul Ticaret Odası Yöne-
tim Kurulu Başkanı Atalay Şa-
hinogln da Türkıye'nin içinde
bulunduğu bu ekonomik şart-
larda enflasyonun hükümetçe
söylenen rakamlarda tutulması-
nın mümkün olmadığmı belirt-
ti. Enflasyon oranının artışında
petrol zamlannın büyük etkisi
oldugunu da dile getiren Şahi-
noğlu, "Her ülkede petrol zam-
lan akaryakıt fivutlarını yüzde
20-2$ artUnrken Türkiye'de bu
oran yüzde 80"lere geldi. Şu an-
da petrol fiyatlan düşüyor. Hü-
G.Doğu'da insan hakları
(Baftarafı 1. Sayfada)
masuıa neden olabileceğj" sıra-
landı. Meklupta, Avrupa tnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 15.
maddesine göre askıya ahnabi-
lecek insan haklannm, özgör-
lük, yurttaşlık, bireyin özel ve
aile hayatı ile evinin korunmast'
ile haberleşme, toplanma, der-
nekleşme ve sendikalaşma oldu-
ğu beürtildi.
Avrupa Konseyi Genel Sekre-
terliği'ne gönderilen mektup
şöyle:
AVRUPA KONSEYt'ne
Avrupa İnsan Haklan Sözleş-
mesi'nin 15. Maddesine Uygun
Olarak Yapılan Askıya Aunma-
nm Bildirimi
1. Törkive Cumhuriyeti son
aylarda, Güneydogu Anadolu'-
da, Avrnpa Sözleşmesi'nin 15.
maddesi anlamında, nlusal gü-
venMgine, giderek artan itnptym
ve yoğunlnkta, ulusun bayaUnı
tehdit eden boynttarda tehlike-
lere maruz kaimaktadır.
Bir kısmı yabana nslerden
kaynaklanan teröristlerin eytem-
leri, 1989 ydında 136 sivU ik 153
gavenlik kuvveö messubıınun
ölümüne sebep olmoştur.
Sadece 1990 yıhnın başından
bu yana 125 sivil ile 96 güven-
lik kuvveti mensuba öldürül-
mastür.
2. Ulnsal güveniigitehdit,Gö-
neydogn Anadola'nun ülerinde,
(Elaag, Bingöl, TunceU, Van,
Dtyarbakır, Mardin, Siirt, Hak-
kâri. Batman, Şırnak) ve bnnla-
ra yakın yerlerde olmaktadır.
3. Terörist eylemlerin yofan-
luğu, çeşiüiligi ve bu eykmlerie
başa çıkmak için hükümet, sa-
dece güvenlik güçlerini kullan-
maya mecbur kalmamakta, ay-
nı zamanda bir kısmı Türkiyei
•in diger bölgelerinden, hatta
bir kısmı da yabancı ülkelerden
ve sendikal haklann sniistima-
linden kaynaklanan, halkın za-
rarlı dezenfonnasyonu kampan-
yast ile ağrasmak için gerekli
' adımian atmak zorunda kai-
maktadır.
4. Bu amaçla Türk büküme-
ti, Türk Anayasasfnın 121.
maddesİBe uygon olarak 10 Ma-
yıs 1990'da 424 ve 425 sayüı ka-
nun hnkmünde karamarneleri
çıkartmışUr. Bu kararnameler,
kısmea, Avrupa İnsan Haklan
ve Temel Özgürlükleri Sözleş-
mesi'nin 5, 6, 8, 10, 11 ve 13.
maddeleri kapsamında korunan
haklann askıya alınmasına ne-
den olabttir. Ahaan tedbirlerin
tanımlayKi bir özeti ilişikte su-
nnlmoştur. Bonlann Türk Ana-
yasası Ue uyumlan konoso su
anda TürUye Aaayasa Mahke-
mesi'ıtia gnndemindedir.
5. Türk hükümeti, yukanda
a * geçentedbirteriaişlevsiz hale
geldigi dantmda, Avrupa Kon-
seyi Gend Sekreterrni haberdar
edecektir.
6. Ba büdirim Avrupa tnsan
Haklan Sözleşmesi'nin 15. mad-
desi uyannca yapılnuştır.
İnsan haklannın
askıya alınması gerekçesini içe-
ren 15. maddede ise "savaş ve
ulasoa hayatmı tehdit eden di-,
ger olaganusts duramlanla, sa-
dece o doramuı gerektirdigi öl-
çüde ve uluslararası hakukan
geürdigi dijer sorumluhıkhuia
çelismeyecek sekilde sözkşıneyi
imzalayma taraflardan herhangi
birinin, södeşmenin 2, 3, 4 (1.
paragraf) ve 7. maddeleri haric,
diger maddeleri askıya alabile-
cefci" belirtüiyor..
kümet petrol fiyatlan yükselir-
ken nasıl akaryakıt fiyatlannı
yiıkseltiyorsa. düşerken de dü-
şürmeli. Bunun için 'şu kadar
düşsün, sonra bir ucuzlamaya
gidilecek' dememeli" dedi.
Türkiye'de şimdilerde toplusöz-
leşme görüşmelerinin de sürdü-
ğünü ve bazı büyük sektörlerde
grev kararlannın alınabileceğini
anımsatan Şahinoğlu, toplusöz-
leşmelerde gereğinden fazla bir
ücret zamrru cıkar ya da grev ka-
ran alımrsa enflasyonun daha
da artacağına dikkat çekti. Şa-
hinoğlu ayrıca enflasyon oranı-
nın bu kadar yüksek çıkmasın-
da Körfez krizinin etkisinin yad-
sınamayacağını da sözlerine ek-
ledi.
Yüksek çıkan enflasyonun
nedenini enerji fiyatlan artışına
bağlamanm yanlış olacağını
vurgulayan Prof.Dr. Tansu Çil-
ler, "Enflasyonun Körfez krizi
ile ilgisi yok" dedi. Kur politi-
kasma dayah bir programın yıl-
başında yürürlüğe konulduğunu
ve düşük kur ile ithalatın teşvik
edildiğini anlatan Tansu Çiller,
ara mal ithalatının ucuzlaması-
mn maliyetleri düşürdüğünu, tü-
ketici malları ithalatının da fi-
yat artışlanru frenleyici etki yap-
tığını belirtti. Fiyatlar aşağıya
çekilince enflasyon-kur makası-
nın kapanacağının hesaplandı-
ğını anlatan Tansu Çiller, daha
sonra şöyle devam etti:
"Kur açıgımn kapanması ve
yıl sonuna doğru fiyatlara yan-
sımaması için kamu açığırun ka-
panması gerekirdi. Bunun iki
yolu vardı: Ya vergi gelirleri art-
tınlacaktı ya da devlet borçlan-
ma klğıtlarının faizi düşnriile-
cek ve vadesi yayılacaktı. Ama
bu ikisi de yapılmadı. Şirketler
ve bankalar kârlı bir yıl geçirir-
ken millete vergi salındı.
Endekslere bakılınca kamu ke-
simi fiyat artışlannın daha faz-
la olduğu ortaya çıkar. Körfez
krizi bahane edilerek kamu açı-
ğını kapatma kampanyası baş-
latıldı. Bu fiyat artışları enerji
artışından dolayı değildîr, prog-
ramdan dolayıdır. Körfez krizi
katiyen böyle bir sonuç yarat-
maz. Körfez krizinin arkasına
saklanmamak ve olayı doğnı
koymak lazım. Bundan sonraki
aylarda da enflasyon yüksek çı-
kacak ve gene Körfez kriziyle bir
ilgisi olmayacak."
Prof.Dr. Gülten Kazgan da
enflasyonu yüzde 70 olarak tah-
min etüğinde Körfez krizinin
henüz ortaya çıkmadığını haür-
latarak para arzırun yüzde 80'in
uzerinde artmasının da bunda
ana etkeni oluşturduğunu söy-
ledi. Kazgan, para arzının bu
kadar arttırılması karşısında
enflasyonda başka türlu bir bek-
lentinin olamayacağını, mevcut
hızh fiyat artışının petrol fiyat-
lanndaki artışla izah edilemeye-
ceğini söyledi. Kazgan, petrol fı-
yatlarındaki yükselmenin ancak
bir dereceye kadar hızlı fiyat ar-
tışlanna yol acabileceği görüşü-
nü savundu.
(Baştarafı 1. Sayfada)
riği ve kullanılan dilden ötürü
öfkelendiği ve bunu bir ültima-
tom olarak gördüğü kaydedili-
yor.
lngiltere hükümetinin 29 ey-
lül cumartesi günü göndererek
1 ekim tarihine kadar yerine ge-
tirilmesini* istediği koşullar;
Türkiye'nin derhal 100 milyon
sterlin mali kaynağı Londra'ya
aktarmasını ve Polly Peck'te de
yönetim değişikliğine gidihnesi-
ni öngörüyor.
Cumhurbaşkanı özal'ın ise
bir kurtarrna paketini Türk mali
kurumlanru büyük borç sorum-
luluğu altma sokmamak için ge-
ciktirdiği anlaşüıyor. Geçen cu-
martesi New York'ta Asil Na-
dir, Cumhurbaşkanı özal ve
ekonomiden sorumlu Devlet
Bakanı Güneş Taner Ue Türk
bankacılar arasında bir kurtar-
ma paketi uzerinde anlaşmaya
varıldığı belirtiliyor.
Financial Times gazetesi kay-
naklan lngiltere hükümetinin
Polly Peck'in kurtanlması için
Türkiye'den istediği 100 milyon
SSCB
Gazeteci
patates
peşinde
Komsomolskaya
Pravda'mn tüm
çahşanlan, tarlada
patates toplamaya
gittiğinden gazete
bugün çıkmayacak.
Sovyetler Birliği'nde
patates sıkıntısı had
safhada.
Dtş Haberler Serrisi — Sov-
yetler Birliği'nde doruğuna ula-
şan patates sıkıntısı, basını da
etkiledi. Kışın başlamış olması-
na karşın özeüikle tarladaki pa-
tates ürunünün hâlâ toplanama-
mış olması yüzünden başlatılan
'hasat seferberligine" gazeteci-
ler de katılmaya başladı. Mos-
kova'nın 400 km uzağında ufak
bir ilçede ise sarhoş kamyon sü-
rücüsünü öldüren bir polis me-
muru halk tarafından linç edil-
di.
AA'nın haberine göre SSCB-
de yayımlanan en liberal gazete
olan, Komünist Parti'sinin ^enç-
lik kolu kornsomolun yayın or-
ganı Komsomolskaya Pravda-
nın yazı işleri kadrosu dahil tüm
çahşanlan dün patates toplama-
ya gjttikleri için gazetenin bugün
yayımlanamavacagı bildirildi.
Gazetenin dünkü sayısında
okuyucular için yayımlanan
uyan notuyla birlikte tarlada
kalrmş patateslerin halini göste-
ren bir fotoğraf da yayımlandı.
Sovyet başkentinin kışı geçi-
rebilmesi için yanm milyon ton
patatese gereksinmesi var. The
Washiagton Post gazetesinin
Moskova muhabiri, yetkililere
dayanarak gönderdiği haberde
şimdiye kadar sadece 38 bin ton
patatesin toplandığını bildirdi.
Oysa geçen yıl aynı dönemde
279 bin ton patates toplanmış-
U.
öte yandan Moskova'nın 400
km güneydoğusunda Dubyon-
ki ilçesinde sarhoş bir sürücüyü
vurarak öldüren polis memuru,
kızgın halk tarafından linç edil-
di. Reuter'in haberine göre po-
lis memuru sarhoş kamyon sü-
rücüsUnü durdurmak için altı el
ateş etti. Son kurşun sürücüye
isabet ederek ölümüne neden ol-
du. Bunun üzerine protesto gös-
terilerine başlayan ilçe halkı da-
ha sonra karakola saldırarak po-
lis memurunu linç etti.
sterünin Londra'ya aktanlıp ak-
tanunadığı konusunda ise bir
bilgi vermiyor.
Polly Peck Yönetim Kurulu
Başkanı Asil Nadir, Financial
Times gazetesinin verdiği de-
rtıeçte, şirketin vadesi gelmiş
borçlannın ödemelerini durdur-
duğunu açıkladı. Asil Nadir'in
bugün alacakh bankalarla
Londra'da yapacagı toplantıda
aynntüı bir öneri paketi suna-
rak 117 milyon sterlin tutann-
daki borçlannın yeniden fınans-
manını isteyeceği belirtildi. Na-
dir'in bankalardan Polly Peck'e
tanınan mevcut kredi imkânla-
nnı sürdürmelerini ve borç fa-
izlerinin ödenmesini 90 gün sü-
reyle durdurmalannı istemeside
bekleniyor. Polly Peck'in öne-
ri paketinde, grubun geçen yıl
satm aldığı, merkezi ABD'de
bulunan dev mevye şirketi Del
Monte'nin azvnlık hisselerinin
4-5 ay içinde halka açılması, 850
milyon sterlini bulan borçlann
yanya indirilmesi Polly Peck'e
ait bazı mal varhklannın ve yan
kunıluşlann satılması gibi ön-
lemler bulunuyor. Financial Ti-
mes gazetesi haberinde, Polly
Peck'in elden çıkarabileceği ku-
nıluşlar arasında Antalya'daki
Sheraton Oteli ile Türkiye'deki
Vestel Elektronik'in de buluna-
bileceğini bildirdi.
Asil Nadir gazeteye verdiği
demecinde, "Bankalann prog-
ranumızı görünce kısa vadeli
borçlannuzı yenileyeceklerine
inamyonım. Toplantıda amacı-
mız, şirkete kredi açan banka-
lar adına konsorsiyıunu yöneten
Standart Chartered Bank'ı bu
yü sonuna kadar başka mali
kaynaklar bulunacagı beklenti-
si ile 117 milyon sterlin tntann-
daki borç senedini yenilemeye
ikna etmektir. Şirket, son geüş-
melerden önce başladıgı vade ve
ödeme ayarlamasını (de-
gearing) sürdürecektir. Borcun
ödemeye oraru yüzde 20 azaltı-
larak yüzde 30a indirilecektir.
Nakit sorunu dışında şirket kârb
ve sağhklıdır" dedi.
"Financial Times" gazetesi,
bugünkü toplantı hakkında şu
yorumu yaptı: "Türkiye hükü-
meti, şirketin Kuzey Kıbns Türk
ekonomisi açısından önemi ne-
deniyle Polly Peck'e önemli bir
danışmanhk rolü oynuyor. Asil
Nadir'in, Polly Peck'in nakit so-
nınunun çözümünde Türk ku-
nımlannın da mali katkıda bu-
lunmaya niyetli olduklanna üiş-
kin kanıt göstermesi gerekmek-
te." "Daily Tekgraph" ise
"Türkhnkümeti, PoUy Peck ko-
nusunda doğnıdan Cumhurbaş-
kanı Özal'a muhatap olacak bir
yetkili atadı. Mau'yeci Bülent Şe-
miler'e, ekonomiden sorumlu
Bakan Güneş Taner'i es geçerek
Polly Peck'e nakit sağlama so-
rumlulugu verildi" dedi. Asil
Nadir'in, Türkiye'ye yapmayı
düşündüğü ziyaretin gerçekleş-
mediğini, ancak "kısa sürede^*
yapılacağmı kaydetti. "Indepen-
dent" gazetesi ise ziyaretin an-
cak "cumadan sonra" gerçekle-
şeceği tahmininde bulundu.
Bu arada dün, İMKB'de iş-
lem gören Polly Peck'e baglı
VesteFin hisseleri 9500 liradan
9000 liraya düstü.
Taner: Nadir'le görüştüm
Ekooomi Servisi — Devlet
Bakanı Güneş Taner, New
York'ta Asü Nadir'le görüştüğü-
nü beürterek Nadir'in her Türk
vatandaşı gibi sıkıntılannı hükü-
metine aktarma hakkına sahip
oldugunu ve hukümetin de uy-
gun gördüğü biçimde yardımda
bulunabileceğini söyledi.
Amerika dönüşünde Atatürk
Havalimam'nda bir basın top-
lantısı düzenleyen Taner, gaze-
tecilerin Asil Nadir'in Türk hü-
kümetinden destek talep edip et-
mediği yönündeki sorusuna,
"Keodisiyle göröştttm, ancak siz
benden görttşme içerigi konu-
sunda bilgi sormaya mezun de-
gUsiruz. Bwra bana ne sdatia so-
ruyonunnz Id size açtklama ya-
payım?" sözleriyle yanıt verdi.
Güneş Taner, gazetecilerin gö-
rüşme içeriğine iüşkin ısrarh so-
rulan üzerine de barında çıkan
Asil Nadir'in Uç büytlk kamu
bankasından kredi almak veya
yabano bankalardan kredi al-
mak için Türkiye'nin garantör-
lüğünü istemek gibi taleplerinin
hiçbirinin doğru olmadığım be-
lirterek şu açıklamayı yaptı:
"Asil Nadir Türk asüb, büyük
şirketleri olan ve Ingiltere'de iş
yapan bir vatandaşuııızdır. Ken-
disinin tagütere'de borsa aktivi-
tderinde bir süre önce probiem
meydana getmiştir. Buabun do-
ğal olarak çözmek istemektedir.
Her Türk vatandaşı gibi sıkın-
tısı olduğunda hükümeti Ue gö-
riişmek, isteklerde bulunmak
hakkına sahiptir. Kendisiyle
New York'ta iki kez görüstüm.
tzahat verdikr. önümüzdeki
hafta gelip temaslarda bulnna-
caklar. Dunımlannı anlatacak-
lar. Bu göriişmede her şeyden
önce işin dogrusunu anlayaca-
ğız. Çünkü basında çarşaf çar-
saf yazdanlann ne kadannın
dognı oldugunu bikmeyiz. tlda-
cisi de bu görüşmelerden sonra
bizim ne yapabikcegimiz orta-
ya çıkacaktır."
Devlet Bakanı Güneş Taner,
Asil Nadir'in durumuyla ilgili
söyleyebileceklerinin bu kadar
oldugunu belirterek "Konu baş-
kastnın meselesi olduguna göre
bazı gizUlik kurallanna uymak
zorundayız" dedi. Gazetecilerin
Nadir ile yapılacak göruşmele-
rin ne şekilde ve kimin tarafın-
dan yurütüleceğmi sormalan
üzerine de "Her vatandaş gibi
önceden arayıp randevn alacak
ve gdlp derdhıi anlatacak. Hü-
kümet, bu konuda yapabilecegi
bir şey varsa onu yapacak. Dn-
nımun ne oldugunu, bizden ne
istendigim bihaiyonım. Görnş-
melerin ne zaman ve ne sekilde
yapdacağını da bilmiyonım.
Görüşme olduktan sonra dara-
mu anlayacagız" dedi.
BAKANLIKTAN ÖZAUA ELEŞTİRİ
Dışişleri devre dışı bırakıldı
Cumhurbaşkanı özal ile ABD Başkanı Bush
arasındayapılan görüşmeye Bozer'in
alınmamasının kamuoyunda yarattığı tepki,
Dışişleri Bakanlığı çevrelerinde 'hakh' bulundu.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosuj| — Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ın, başbakanlığı döne-
minden başlayarak Türk dış po-
litika geleneklerine tam anla-
mıyla uygun düşmeyen biçim ve
içerikte çıkışlar yaptığı, bunun
da Dışişleri Bakanhgi'nda yarat-
tığı rahatsızlığın en üst boyutla-
ra ulaştığı bildirildi. Bakankk
çevreleri, dış politikamn belir-
lenmesinde 'devre dışı' bırakıl-
dıklannı belirterek "Bu dnru-
mua sadece Ali Bozer'in zaafı
ya da kişiKk soruou diye algüan-
ması yanlışür. Getişmeierden
haberdar edilmeyefl ve görüşle-
ri ikinci plana atılan, bütünüy-
le DışMeri Bakanhgı'dır" diyor-
lar. Türkiye'ye 8 ekim pazarte-
si günü dönmesi beklenen Dışiş-
leri Bakanı Ali Bozer'in istifa-
smın ise Beyaz Saray'daki gö-
rüşmeye alınmamasına yönelik
bir tepki olarak değil, ama
'yorgunluguna' ve özal'ın
'otamlu' görüşüne dayanan bir
karar olarak gündeme gelebile-
ceği belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı özal ile
ABD Başkanı George Bssfc ara-
sında 25 eylülde Washington'-
da yapılan görüşmeye Dışişleri
Bakanı Bozer'in alınmamasının
kamuoyunda yarattığı tepki,
Dışişleri Bakanlığı çevrelerinde
'haklı' bulundu. Yetküiler,
ABD'ü meslektaşı Janes Ba-
ker'ın katıldığı görüşmeye Bo-
zer'in "Son anda bile olsa" cağ
nlması gerektiğini belirterek
"Baker'ın katüması sürpriz ol-
da. 'Bilgi aktarmak için içeriye
girdi, sonra çıkmadı' gibi söz-
ler mazeret degil. Diplomasi ge-
leneginde ikili göraşmekrin, iki
ülkenin esdeger yetkiKOeri ara-
sında jrapılması teamüMendhr.
Buna nyulmaması, hem Sayın
Bozer açısından yıpratıcı olmuş
bem de Dışişleri BakankgYnuı
böyle önemli bir göriişmede tü-
müyle devre dışı bırakdması so-
nucnnu vernüştir" diye görüş
bildirdiler.
Bozer'in önümüzdeki hafta
başında Ankara'ya dönuşünden
sonra istifa edebileceği biçimin-
deki yorumlar ise bakanlık yet-
kililerince "simdüik soylenti
düzeyinde" diye nitelendirili-
yor. Bakanhk yetkilileri, Bo-
zer'in istifaya eğiumli olduğu
yolunda bir izlenim edinmedik-
lerini belirtiyorlar. Ancak Bo-
zer'e yakınhğıyla bilinen çevre-
lerde, "Özai'ın onayına dayalı
ve bakanın yorgunlugundan
kaynaklı" olarak böyle bir ka-
rann gündeme gelmesi olasıhğı
uzerinde dunüuyor.
Bozer'in "yorgunlugu nede-
niyle" istifa etmesi duru-
munda, Devlet Bakanı Güneş
Taner'in Dışişleri Bakanlığı'na
getirileceği yolundaki haberler
ise "eski spekülasyonlann
yineknmesi" olarak değerlendi-
riliyor. Bakanlık yetkilileri, Me-
sut Yılmaz'ın bakanlığı döne-
minde de Güneş Taner alterna-
tifinin sık sık gündeme getiril-
diğirvi hatırlauyorlar. Bakanlık
çevrelerinin bu 'alternatifin
gerçekleşmesinden" hoşnut ol-
mayacaklan da gözleniyor.
Bakanlık kadrolannda, özcl-
likle Körfez krizi cerçevesinde
gündeme gelen özal'ın bakan-
lıkta sorun yarattığı beürtilen gi-
rişimlerinden başhcalan şöyle:
1. Cumhurbaşkanı özal'ın
Irak'a karşı ambargo kararını
uygulamaktaki acelesi ve Dışiş-
leri Bakanı Bozer'i bilgilendir-
meden Devlet Bakanı Keçeci-
ler'e petrol boru hattıru kapat-
tırma yetkisi vermesi, Bozer'in
Dışişleri SözcüsU Murat Sungar
ve diğer üst düzey bakanhk yet-
kiülerinin olayı gazetecilerden
öğrenmesi.
2. özal'ın isteği üzerine 12
ağustos günü, TBMM'de yapı-
lan gizli oturumda, hukümetin
'savaş hali' yetkisi isteminde bu-
lunması, bu girişimin Bağdat'a
ileteceği mesajın olumsuzluğu
konusunda Dışişleri Bakanhğı'-
nın görüşlerinin önceden dikka-
te ahnmaması, son anda metne
'tecavüz durumunda" kaydının
eklenmesiyle bir ölçüde yumu-
şama sağlanması,
3. ABD Dışişleri Bakanı Ba-
ker'ın Ankara'yı ziyareti sua-
sında Köşk'te yapılan çok dar
kapsamlı loplantıya katılan Bo-
zer'in Washington'daki Bush-
özal görüşmesine alınmaması.
Cumhuriyel BJtfTJi Asker göndermeye
(Bajtarafi 1. Sayfada)
Markı karşıhğında satışa sunulan
'Cumhnriyet Hafta" 20 sayfa.
"Cumhuriyet Hafta" son bir
hafta içinde Cumhurivet'te ya-
yımlanan haber, fotoğraf, yo-
rum ve yazılardan bir derleme-
yi kapsıyor. Aynca güncel ve öz-
gün haberlerin yanı sıra o hafta
kamuoyunu en çok ilgilendiren
haberlerin derleme ve özetleri de
"Cumhuriyet Hafta"da yer alı-
yor.
"Cumhuriyet Hafta" her cu-
ma Almanya'daki gazete bayile-
rinde bulunacak.
Cumhuriyet Hafta'ya abone
de olunabiliniyor. Avrupa ya da
Amerika'nın diğer kentlerinden
Agop AracTı
(Baftarafı 1. Sayfada)
J.Metzinger'in öğrencisi oldu.
Türkiye'ye döndüğünde Va-
tan'da başladıgı gazete ressam-
lığını daha sonra çeşitli gazete-
lerde sürdürdü. Arad 60'h yıl-
lann başında Cumhuriyet'e gir-
di ve emekli olduğu 1979 yılına
dek çalışmasını aralıksız sürdür-
dü. Babıâli'nin en renkli kişilik-
lerinden bin olan Arad, emekli
olduktan sonra da Babıâli'yle
ilişkisini kesmedi. Haftanın belli
günlerinde Cumhuriyet'e uğra-
mayı ve bir grup yazarla birlik-
te cıktıgı "bol mnhabbettt, uzua
ögle yemekleri"ni ihmal etme-
di.
abone olan okurlann eline
"Cumhnriyet Hafta" sürekli
ulaştınlacak. "Cumhnriyet Haf-
tan
mn bir ayük abonesi 36,3 ay-
lığı 108,6 ayhğı 216,9 ayhğı 324
ve bir yıllığı 432 Alman Markı.
Abone ücretinin, Türkiye Iş
Bankası - Kaiser Str. 3 6000
/ Frankfurt / M, Hesap No:
21005002, Blz: 50230600 hesabı-
na yatınlması gerekiyor.
42 yıldır gerçekleştirilen
Frankfurt Kitap Fuan önceki
aksam törenle açüdı. Fuara 9 ül-
keden 8 bini aşkm yaymcı katı-
hyor. Dördüncü kez fuara katı-
lan Cumhuriyet Kitap Kulübü
bu kez 28 yaymevinin 850 kita-
buu kitapsevçrlere sunuyor. Hal-
le 5.1 Standt A 924'teki Cumhu-
riyet Kitap Kulübü'nde, "Cıun-
hnriyet HafU"nın da tanıtımı
yapılıyor.
Frankfurt'ta yaşayan Türk
okurlann geniş ilgisini çeken
standunız, ziyaretçi akınma uğ-
radı.
Bu arada yazarlanmız Ugur
Mumcu, Ali Sirmen ve Cüneyt
Arcayürek, yann ve pazar günü
Cumhuriyet Kitap Kulübü stan-
dında kitaplannı imzalayacak-
lar. Mumcu, Sirmen ve Arcayü-
rek yann Frankfurt'ta Yazı İşleri
Müdürümüz Okay Gönensin'in
yönettiği Aknan Sendikalar Bir-
liği (DGB) salonundaki "Körfez
Bunalımı, Dünya ve Türklye"
konulu bir açıkoturuma katüa-
caklar.
(Baftarafı 1. Sayfada)
başkanı Özal tarafından
'dışlandığı' yolundaki iddialan
da 'yanlış' olarak nitelendirdi.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer,
New York'ta dün düzenlediği
basın toplantısında, Türkiye'nin
Körfez'e asker gönderip gön-
dermeyeceği yolundaki bir soru-
yu şöyle yanıtladı: "Farklı gö-
rüşler vardır; mesele daha oluş-
muş degildir. Mesele, oluşma
safhasmdadu. Bu itibaria, her-
kes oluşma safhasında olan bu
meseiede kendi görüşünü ileri
sürecektir. Bizim poHÂamız da
bo genşmeiere paraid olarak be-
tirienecektir. Biz de henüz bu
safhada karar vermiş degüiz. "
Bozer, yaptığı ikili görüşmele-
rin, karar alınmasında zemin
teşkil edeceğini söyledi.
Bozer, Dışişleri BakanlığYn-
dan bir karar alrnmadan önce
Meclisin Cumhurbaşkanına as-
ker gönderme yetkisi vermesi
konusunda da şöyle konuştu:
"Yetki istemekle knvvet göa-
dermek birbirine kanştınldı.
Yetki istemek, kuvvet gönder-
mek antommı tasımaz. Türkiye,
kesinlikle maceracı bir poliüka
gütmez. Hukuki açıdan bir so-
run yoktur."
Dışişleri Bakanı Bozer,
Türkiye'nin, Ortadoğu'daki
tüm sonınlan içerecek uluslara-
rası bir konferans düzenlenme-
si fikrine sıcak bakmadıgını söy-
ledi. Sovyetler Birliği tarafından
sık sık gündeme getirilen kon-
ferans fıkrinin, Kuveyt'in işga-
li sürdüğü sürece isabetli olma-
yacağını söyleyen Bozer, BM
Genel Sekreteri De Cuellar ile
dün yaptığı görüşme konusuna
da değirıdi. Bozer, Genel Sekre-
ter Ue yaptığı 50 dakikahk gö-
rüşmede, Türkiye'nin Kıbns ko-
nusunda taraf olmadığını iletti-
ğini söyledi.
Ali Bozer, Cumhurbaşkanı
Turgut özal'm ABD Başkanı
George Bush ve Kıbns özel
Temsilcisi Nelson Ledsky ile
yaptığı görüşmelerde kendisinin
'dışlandığı' ifadesinin doğru ol-
madığını söyledi.
Giray'dan savunımı
Milli Savunma Bakanı Safa
Giray, Mecliste dün Ali Bozer'-
in katılmadığı ve Bush ile özal
arasında ne konuşulduğunu ve
ne sözler verildiğini soran
SHP'li Öner Misld'ye şu karşı-
lığı verdi:
"Bush Ue Özal, açddamabuv
nı yapmışlardır. Daha fazla
acıkiama, bu ortamda gerekli
deffldir. Bunu niye sarekli mil-
lete enjekte ediyorsunuz? Dışiş-
leri Bakanı görüşmeye katüma-
nuş. Sanki cumhorbaşkanınu
yapbgı ikili göriişmeierude, Dı-
şişleri Bakanı'nın matlaka katd-
ması şart mı? Biz yaptıgımız is-
lerden sorumruyuz, hesabı veri-
riz" dedi.