02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EKİM 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Âtina'da hava kirliligi • ATtNA (AA) — Âtina'da hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaşması ttzerine hUkümet, özel araçlann 06.00-11.00 rasında şehir merkezine ^irişini yasakladı. Âtina'da önceki gün havadaki nitrojendioksit oramnın metreküpte 611 mikrograma ulaştığı bildirildi. Uzmanlar, acil önlem sınınnın metreküpte 500 mikrogram olduğunu hatırlatarak gerekli önlemlerin bir an önce alınmaması halinde bu rakamın daha da artabilecegini belirttiler. \ahucli göçüne ABD yardımı • NEW YORK (AA) — ABD, Israil'in işgal altındaki topraklarda kullanmayacağı konusunda garanti vermesi üzerine SSCB'den göç eden Yahudilerin konut sorununun çözumü için Israil'e 400 milyon dolar kredi vermeyi kararlaşurdı. Amerikan yönetimine yakın kaynaklar, Israil'in, Yahudilerin işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ne yerieşmeleri için özel mali yardım sağlamayacağını garanti ettiğini söylediler. Israil ise Sovyet Yahudi göçmenlerin istedikleri yerde yerleşme konusunda özgür olduklanru kaydetti. JJberya'da çaüşmalar • MONROVIA (AA) — Liberya'da bulunan Batı Afrika Banş Güçleri, isyancı lider Charles Taylor'a bağlı birliklere karşı şiddetli bir saldınya geçti. öldürülen Devlet Başkanı Samuel Doe'ya bağlı hükümet birliklerinin de başkent Monrovia'da Taylor'a karşı roket saldırüan düzenlediği ve hükümet binalannın bulunduğu bölgeden yoğun bir dumanın yükseldiğı bildiriliyor. Sudan'da kuraklık • BtRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) — * Sudan'da giderek daha da artan kuraklığın, yakın bir gelecekte bir milyon kişinin ölümüne yol açabileceği, yardım örgütterince dile getirilen kurtarma çağrılarına ise henüz yeterince yanıt verilmediği açıklandı. BM Çocuk Fonu (UNICEF) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Richard Reid yaptığı açıklamada, "Dünyanın ilgisizliği nedeniyle büyük bir insanhk faciasım hazırladığımız kanısındayım" dedi. Sudan'a yardım eden ülke sayısında bu yıl hatırı •ayıhr bir düşme olduğu aydediliyor. UNICEF geçen yıl Sudan'daki kuraklık için 67 milyon dolar toplarken bu rakarn 1990'da şimdiye dek toplam olarak 5 milyon doların altında kaldı. Slovenya'nın bagmisızlıgı • BELGRAD (AA) — Hırvatistan ve Slovenya'daki etnik çatışmaları sona erdinnenin yollarını aramak üzere önceki gün olağanüstü olarak toplanan Yugoslavya Federal Devlet Başkanlığı, Slovenya'mn savunma alanında tek yanlı olarak bağunsızlık ilan etmesini hükümsüz kılan bir karan benimsedi. Karar, orduya Slovenya'mn savunulmasını sürdürme emri veriyor, Slovenya tarafından geçen cuma gOnü yapılan ilanı ise "Yugoslavya'nm federal sistemini yıpratmaya yönelik bir hareket' olarak niteliyor. G.AfrikaYla patlaına • JOHANNESBURG (AA) — ABD'nin Güney Afrika Büyükelçisi William Swing'in evinde dün sabah el yapısı bir bomba patladı. Evde hasara yol açan patlamada ölen ya da yaralanan olmadı. Polis tarafından yapılan açıklamada, Swing'in -latlama sırasında evde julunmadığı belirtildi. Polis, olaya ilişkin araştırmanın sürdüğünü, henüz bir şüphelinin tespit edilemediğini kaydetti. Güney Afrika Devlet Başkanı FW.de Klerk, geçen hafta ABD'ye giderek Başkan George Bush ile görüşmüş ve çeşitli temaslarda bulunmuştu. Başbakan Yıldınm Akbulut'un gezisi her alanda başanlı bulundu KKTC,6 bağımsızlaşma' yolundaİki ülke arasında imzalanan ortak deklarasvon B U İ " f ** Awupa'daki bircok ül- ertiter. Günde 1 milyon doton si- kiye'nin KKTC'nin yer almadı-İki ülke arasında imzalanan ortak deklarasyon ve mutabakat metni, KKTC'nin Rum yönetiminden ayrı olarak varlığını güçlendirme kararımn göstergesi olarak yorumlandı. ANKARA (Curaburiyel Bü- rosu) — Başbakan Yıldınm Ak- bulut'un KKTC ziyareti sırasın- da açıklanan ortak deklarasyon ile mutabakat metni, KKTC'nin "bagımsız variığını güçtcndir- mesi yolunda atümıs adımlar" olarak değerlendirildi. Dışişleri Bakankğı yetkilileri, KKTC'nin kendi para birimini oluşturma- sı ve lslam Konferansı Orgütü1 ne tam üyelik girişiminde bulun- ması gibi planlann, Kıbns Rum yönetiminin Avrupa Topluluğu1 na (AT) yaptığı başvuru sonra- sında gündeme gelmesinin "an- lamlı" olduğuna dikkat çektiler. Bakanlık Sözcü Vekıli Ferhat Ataman, "Basbakan'm zryareti, Rum kesimiııiıı Topluluga bas- vunısu sonrasında ortaya çıkan şartlar altında Tiirkiye-KKTC dayanısmasıun giderek yogun- lasacagınuı isaretidir" dedi. Başbakan Akbulut'un KKTC ziyareti sonrasmda ortaya çıkan tablonun, bu ülkenin Türkiye1 - ye daha bagjmlı hale gelmesine yol açabileceği konusundaki kaygılara ilişkin görüşlerini şöyle açıkladılar: "AçıUanan iki metnin içerigi- oe bakılırsa, Türkiye'nin 1960 Garanti Düzeni çerçevesindeki etkin ve fiili güvencesinin deva- mı dışında, KKTC'nin bize ba- gımlılıfmı çagnştırabilecek biç- bir madde olmadıgı görülür. Garantöriük yetkisini, bafunlı- lık çerçevesinde algdunak zaten dogru degil. Pasaport nygnia- masıodan vazgeçUmesi gibi ko- kenin birbirine karşı öngördügü kolayuklar olarak tepki cekme- melidir. Bizce, anlan adımlar, KKTC'yi bagımlı kılmak degil aksine bu ülkenin bagımsız var- lıgını güçlendinnesi yolundadır. Kendi para birimini oluştunna- a, İKO'ya üyelige karar verme- si bu kapsamda anlaşılmab. Türkiye, tabii ki KKTC'nin ba- gımsızlaşma gJrişimlerini des- tekler. Kaldı ki bu girişimlerin Rum yönetiminin AT başvuru- »ne de dikkat Başbakan Yıldınm Akbulut da KKTC'den dönüşünde katıl- dığj "Almanya'nın biriigini kut- lama resepsiyonu "nda, gazeteci- lerle bir süre Kıbns konusunda sohbet etti. Akbulut, Rum kesi^ minin hızla silahlandığına dik- kat çekerek, "Ben oradayken Rumlar sahip oiduklan en mo- dern süahlan tetevizyonda leşJıir lahlanmaya harcıyorlannç" de- di. Ataman Dışişleri Bakanhğı Sözcü Ve- kili Ferhat Ataman da haftalık basın toplantısında bir soruyu yanıtlarken, Başbakan Akbu- lut'un KKTC ziyareti konusun- da kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Basbakan'm ziyaretini "başanlı" diye nitelendiren Ata- man, "Ziyaretin, Rumlann ba- gımsiztık tarihi olarak kutladık- lan 1 ekime rastlatılması, dün- yaya ve Rumlara gereken mesa- jı venniştir" diye konuştu. Sözcü vekili Ferhat Ataman, ziyaret sırasında açıklanan ortak deklarasyon ile mutabakat met- ninin "her halûkirda, Türkiye^ nin KKTCye etkin ve füU garan- tisinin artarak beyan edeceginin teyidi" olduğunu söyledi. Muta- bakat metni çerçevesinde, Tur- ğı uluslararası platformlarda bu ülkenin çıkarlannı temsil edece- ğini ve İKO'ya tam üyelik giri- şimine katkıda bulunacağnu da vurgulayan A'aman, iki ülke arasında pasaport uygulaması- nın kaldmlmasına ilişkin teknik çalışmalar için modaİite saptan- madığmı belirtti. Ataman, "Pa- saportun kaldınlması için niyet beyanı vardır, ancak uygulama konusunda henüz bir hedef ta- rih yok" dedi. Ataman aynca daha önce ka- muoyuna yansıyan altı maddeli önlemler paketinin, "hiçbir za- man kesinleşmediğini ve daha çok basın tarafından gündemde tutnldugunu" hatırlattı ve Kıb- ns Rum yönetiminin AT başvu- rusu sonrasmda Maraş bölgesi- nin iskâna açılmasına yönelik planlann Akbulut'un KKTC zi- yareti sırasında ele alınmadığı- nı kaydetti. SöVYETLER BİRLİĞİ PATATES TOPLUYORLAR — Moskova'da bir klinikte alkolizm tedavisi görenler, başkent yakınlanndaki çiftlikte patates topluyortar. UkraynaVla kanh çatışma AGİK Kiev'de milliyetçi göstericilerle polisin çatışmasında çok sayıda yaralı var. Sovyetler Birliği'nde büyük bir patates sıkıntısı yaşandığı bildirildi. Dış Haberier Servisi — Uk- rayna Cumhuriyeti'nin başkenti Kiev'de, önceki gün milliyetçi göstericiler ile polis arasında ça- tışmalar olduğu ve çok sayıda kişinin yaralandığı bildirildi. AA'ya göre Sovyet resmi haber ajansı TASS, dün verdiği haber- de, gösteriler sırasında parla- mentonun feshini, hükümetin istifasım ve cumhuriyetin Sov- yetler'den ayrılmasım isteyen yüzlerce kişinin parlamento bi- nasına yurüdüğünü ve kendile- rini engellemeye çalışan polisle çatıştığını belirtti. Çatışmalar sırasında çok sa- yıda kişinin yaralandığrnı belir- ten TASS, olaylar hakkında ay- nntılı açıklama yapmadı. Patates alarmı öte yandan Moskova'da bü- yük bir patates sıkıntısı yaşan- dığı büdiriliyor. Tbe VVashington Post gazete- sinin Moskova muhabiri Sovyet yetkililere dayanarak gönderdiği haberde, Sovyet başkentinin kışı geçirebilmek için yanm milyon ton patatese gereksinmesi oldu- ğunu bildiriyor. Şimdiye kadar ise sadece 38 bin ton patates toplanmış durumda. Oysa geçen yıi aym dönemde 279 bin ton patates toplanmıştı. Yetkihlere göre önümüzdeki 10 gün içinde bir mucize obnazsa, bu yıl önemli patates sıkıntısı çe- kilecek. The Washington Post, tüm ülkede hasadı kurtarmak için 'kriz merkezleri' kurulduğunu bildiriyor. Gazetenin muhabirine göre Sovyetler'de hâlâ yaşanmakta olan büyük patates sıkıntısı, merkezi planın enkazı Uzerinde piyasa ekonomisini kurmanın ne denli güç olduğunu gösteri- yor. Eski dönemde bu tür bir kriz baş gösterse idi hükümet halkm derhal tarialarda patates toplamasını emreder, yığnılan seferber ederdi. Ancak halk ar- tık, resmi makamlardan kork- rauyor. Serbest piyasanın kâr dürtüsü de henüz oluşmamış. 'Moskow News' dergisinde çıkan bir yorumda, "Komüniz- mi yıktık, ama henüz kapitaliz- mi kuramadık" deniyor. Patates krizi ortaya çıkar çık- maz, Başbakan Nikoiay Rijkov, geleneksel yönteme başvurarak 'olağanüstü durumu' ilan etti. Rijkov televizyonda yapüğı ko- nuşmada, 'halkm seferber olmasuıı' ve ordunun tarialarda patates toplamasını emretti. Japonya Başbakanı Kaifu bugün Ankara'ya geliyor Ankaralda4 Japon yardımı9 beklentîsi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Hokkaido, Honşu, Şikoku ve Kyuşu... Ja- ponya bu dört büyük adanın çevresine ser- piuriiş binlerce adacıktan oluşuyor. Toplam yüzölçümü Türkiye'ninkinin yarısından az. Nüfusu iki katından fazla... Türkiye toprak- larında her kilometre kareye 66 kişi düşer- ken Japonya'da 323 kişi düşüyor... Pasifık- in bu kalabaJık adalar ülkesi ile Türkiye ara- sında diplomatik ilişki kurulmasının yüzün- cü yılındayız. Mustafa Kemal'in Selanik'te ilkokula başladığı yû Prens Komatsu'nun Osmanlı başkentine yaptığı ziyaretin "iadesi" üç yıl sonra Amiral Osman Paşa tarafından gerçekleştirilir. Yıl 1890'dır. Os- man Paşa dönüşte gemisi Ertuğrul'un ka- yalara çarpmasını engelleyemez. İki ülke ilişkilerinin başlangıcında Ertuğrul faciası vardır. Türkiye-Japonya işbirliğinin bu "burnk" başlangıçtan sonra katettiği yolu, 800 mil- yon dolara varan ticaret hacmi, bircok ulaş- tırma, enerji ve altyapı projesinin Japon mali desteğiyle gerçekleştirilmesi ve Japon- ya'nın 1978'den bu yana Türkiye'ye yaptığı ekonomik yardımın 1 milyar doları aşması yansıtıyor. Ancak vanlan noktada, ikili eko- nomik ilişkilerin düzeni Türkiye tarafından "son derece yetersiz" görülüyor. Dışişleri Bakanhğı yetkilileri, Japonya Başbakanı Toshiku Kaifu'nun bugün başlayacak An- kara ziyaretini "tlişkilerde bir dönüm nokfası" diye nitelerken, Kaifu ile yapıla- cak görüşmelere üç açıdan büyük önem yüklediklerini ifade ediyorlar: 1- Kaifu'ya Körfez krizi nedeniyle uğra- dıkları ekonomik kayıplan karşılamak üze- re üç ülkeye verilecek toplam 2 milyar do- Iarlık yardımdan, Türkiye'nin, Ürdün ve Mısır'a göre neden daha çok pay alması ge- rektiği anlatılacak. Ayrıca Japonya'nın Türkiye'nin kayıplarının karşılanmasma yardımcı olmak amacıyla ikili ticaretin art- tınlmasına yönelik olarak gündeme getire- bileceği kolaylıklar ifade edilecek. 2- Ziyaret, ikili ekonomik ilişkilerin ge- nel olarak geliştirilmesi, Türkiye'deki Japon yatınmlarmın arttırılması yönünde görüş alışverişine olanak sağlayacak, 3- Japonya'dan ilk kez başbakan düze- yinde yapılacak bu resmi ziyaret, iki ülke arasında siyasi istişare mekanizması geliş- tirilmesinin yolunu açabilecek. Diyaloğun çerçevesi Ekonomik açıdan "bir süper güç" ola- rak tanınmasına karşın, askeri ve siyasi et- kisinin sınırlı olması nedeniyle bugüne dek uluslararası ilişkilerde çok aktif bir rol oy- namayan Japonya'nın bu alandaki konu- munu da güçlendirmeye niyetli olduğu be- lirtiliyor. Ekonomik işbirliği Japonya'nın "borç yardımı" adı altında Türkiye'ye yaptığı ödemelerin başında ikinci Boğaz Köprüsü, Altınkaya Barajı, Hasan Uğurlu Barajı, Alaybey Tersanesi Genişlet- me Projesi, Haliç Köprüsü, tstanbul Tele- fon Şebekesi Genişletme Projesi gibi yatı- rımların finansman kredileri yer alıyor. Japon özel sektörünün Türkiye'deki doğ- rudan yatırımlan ise "sınırlı". Bridgestone 1 - un Lassa ile kurduğu Brisa ortak şirketinin araç lastiği üretimi ile Toyota'mn Türkiye1 deki yeni yatırımında amaç, Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlanna ihracat için Tür- kiye'nin "merkez ülke" olarak kullanılma- sı diye belirleniyor. Kriz desteği • Kaifu'nun ziyareti sırasında tutan kesin- leştirilecek olan "kriz yardımları"ndan Türkiye'nin almayı beklediği pay, toplam 720 milyon dolar olarak belirtiliyor. Bu ra- kamın 300 milyon dolarlık bolümü yüzde 1 faiz üzerinden on yılı geri ödemesiz otuz yıl vadeli "acil yardım" niteliği taşırken ka- İanının koşullan henüz belirlenmedi. Iraka kınamaAvrupa Güvenlik ve îşbirliği Konferansı (AGİK) zirvesinin 19-21 kasım tarihlerinde Paris'te yapılması kesinleşti. AGİK üyesi ülkelerin dışişleri bakanlan, Körfez'deki durumu değerlendirerek Irak'ı tutumundan dolayı kınadılar. ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — ABD'deki ilk AGİK (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı) önceki gün yayımlanan ortak iki bil- diri ile sonuclandı. Paris'te ya- pılacak AGDC zirvesinin 19-21 kasım tarihleri arasında ger- çekleşmesi karan alındı. Bu ta- rihe dek konvansiyonel silah- larla ilgili anlaşmanın hazır- lanması öngörüldü. AGİK dışişleri bakanlan or- tak bildirilerinde Almanya'nın birleşmesini selamladılar, bu gelişmeyi Avrupa'da işbirüği ve istikrar acısmdan önemli bir adım olarak nitelendirdiler. AGİK dışişleri bakanlan aynca ortak bir açıklama ile Körfez krizinde Irak'ı kınadı- lar. Birleşmiş Milletler karar- lan çerçevesinde sorunun çö- zümü için ellerinden geleni ya- pacaklannı ifade ettiler. Bildi- ride "oradaki çeBşkilerin çözü- mn için katkıda bulunntak" ifadesinin kullanılması dikkat çekti. İfade Irak- Kuveyt soru- nunun yanı sıra Ortadoğu'da- ki Filistin-lsrail gibi diğer so- runları da kapsıyor. Yunanis- tan bildiri metninde "orada" kelûnesi yerine Kıbns'ı da kap- sayacak olan "böJgede" sözcü- ğünün kullanılmasını istedi. Ancak Türk heyetinin girişim- leriile "bölgede" sözcüğü bil- diriye konulmadı. AGİK toplantısı pazartesi günü dışişleri bakanlan düze- yinde iki+dört, Ingiltere, Fe- deral Almanya, ABD, Sovyet- ler Birliğı, Fransa ve Demok- ratik Almanya'mn "dörtlü gü- cün Berlin'de ve Almanya'mn bütününde bütün haklarını fesheden" deklarasyonu imza- laması ile başladı. Daha son- ra Paris zirvesinin gündemi Uzerinde çalışmalar devam et- ti. YUGOSLAVYA 'Ayaklanmaya son' çağrısı BELGRAD (AA) —=" Yugos- lavya Devlet Başkanhğı Konse- yi, ülkenin iki ana etnik grubu olan Sırplar ve Hırvatlara, ayaklanmaya son verme çağnsı yaptı ve catışmalarm sünnesinin trajik sonuçlara yol açabileceği uyansında bulundu. Yedi üyeli başkanhk konseyi* nin dün sona eren toplantısuun ardmdan yayınlanan bildiride, Hırvatistan Cumhuriyeti'ne, tüm özel polis birliklerini olay .bölgelerinden çekilmesi ve haf- ta sonundaki etnik çatışmalar- da tutuklanan Sırplann serbest bırakılması yolunda talimat verildi. Bildiride, Sırphlann da bu olaylar sırasında poiis gıiçlerin- den ele geçirdikleri silahlan ge- ri vermeleri ve yollara kurduk- ları barikatlan kaldırmalan is- tendi. öte yandan, etnik çatışmala- nn yoğun olduğu Hırvatistan'- ın Knin kentinde yollara bari- katlar kuran Sırplann önceki gece kendilerine müdahale eden güvenlik güçleri ile çatışmalan sonucu iki polisin yaralandığı bildirildi. Diplomatlar ve Yugoslav si- yasal gözlemciler, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük siyasal bunalımını yasayan ülke- nin, iç savaşa kadar gidebilece- gi yorumunu yapıyorlar. Slovenya ve Hırvatistan Cumhuriyetleri, kendi savun- malarından sorumiu olmak ve kendi ordulannı kurmak isti- yorlar. POUTIKADA SORUINLAR ERGUNBALQ Newsweek'teki Yazı ve Türkiye Körfez krizi çıkalı beri rıepimizin bildiği gibi Türkiye Batı- nın gözdesi oldu. Siyaset adamlarından basına kadar her- kes Türkiye'ye övgü yağdırma yarışında. Türkiye'nin cesare- ti, kararlılığı, fedakârlığı sık sık gündeme getiriliyor. Avrupa ve Amerikan basınında iki üç günde bir Türkiye'ye ilişkin ha- ber ya da yoruma rastlamak mümkün. Newsweek dergisinin son sayısında da Türkiye'ye ilişkin iki yazı vardı. Bunlardan biri, derginin New York'ta Cumhur- başkanı Özal'la yaptığı söyleşi idi. Nevvsvveek'in "Körfez kri- zindeki işbirliğiniz Türkiye'yi Batıya yaklaştıracak rrtı? Kriz baslayalı beri Türkiye'nin Batı Avrupa ve VVashington'da et- kiniiği dramatik biçimde artmadı mı" şeklindeki sorusunu Sa- yın Özal şöyle yanıtlıyor: "Evet, öyle sanırım... Kuşkusuz, bu, Türkiye'nin Batı'nın yanında olduğunu göstermiştir." Sayın Özal'la söyleşinin yer aldığı Newsweek'in başka bir sayfasında da Türkiye konusunda bir yazı var. Scott Sullivan tarafından kaleme alınmış yazı bize ilginç geldi. Sullivan, "Özal, Amerika'nın ondan talep ettiği her şeyi yerine getirdi. Türkiye boru hattını kapattı; hükümet, Irak sınırına 40 bin as- ker daha gönderdi. Türkler ayrıca sessiz biçimde Ameriktf nın, İncirlik Üssü'ne ekstra F-16 ve F-111 bombardıman uçak- ları yerleştirmesine de izin verdiler. Özal VVashington'un en sadık dostu olarak parladı" diyor. Scott Sullivan, bundan sonra kendi deyişi ile "ABD'nin ta- lep ettiği her şeyi yapan" Sayın Özal'ın Türkiyesi'ni Batı'nın çıkartarı açısından değerlendiriyor. Yazının asıl bu bö/ümü ilginç; şöyle yazıyor Sullivan: "Türkiye'nin halen 55.5 milyon olan nüfusunun 2030 yılında 100 milyonu asacağı tahmin edt- liyor. Böylece Türkiye, Avrupa'da en kalabalık ülke olaçak." Bundan sonra Türk ordusuna geçerek şu değerlendirme- yi yapıyor: "530 bin askerden oluşan Türk ordusunun silah- lan ve eğitimi kötüdür. Ama gelecekte Ortadoğu'da çıkacak bir krizde Batı'nın çıkarlarının savunuculuğunu yapabilir." Türk ordusunun gerek sılahlannı gerekse eğitimini beğen- miyor, yetersiz buluyor Scott Sullivan, ama "Ortadoğu'da ge- lecekte bir kriz çıkarsa, Batı'nın çıkarlannı savunmak için işe yarayabilir" diyor. Sullivan devam ediyor: "Türkler, ABD ve Avrupa'nın, Müslüman ve geri bir ülke olduğu için Türkiye'yi aşağı gördüklerinden, küçümsedikle- rinden kuşkulanıyorlar. Türkiye gerçi Batı tarafından daha iyi tanınmayı hak etti, ama iddia ettiği ölçüde de değil." Yani.'Türkiye'yebiraz daha iyi muamele edebiliriz. Ama fazla şımartmaya da gerek yok" demeye getiriyor. Hemen sonra da bu görüşünü açarak Türkiye'yi uyarıyor: "Türk yet- kıliler, başlangıçta ülkenin ambargodan uğradığı zararı 2.5 milyar dolar olarak hesap ediyorlardı. Şimdi ise bu iddiaları 7 milyar dolara kadar çıktı. Gerçi Türkiye'nin işbirliği olma- saydı, Irak'a karşı dünya çapındaki abluka hiçbir zaman ger- çekleştirilemezdi, ama Türkiye bir köz daha Batı'dan, alabi- leceğinden daha fazla isteme riskine giriyor." Türk ordusu, yetersiz olmasına rağmen Batı'nın çıkarları- nı savunmada işe yarayabilir; Türkiye c.'masaydı Irak'a karşı ambargo uygulanamazdı; iyi, güzel, ama Türkiye bir kez da- ha haddini aşıyor, Batı'dan alamayacağı şeyleri istiyor. Bitmedi. Scott Sullivan, Özal'ı da uyarıyor: "Özal, şunu unutmamalı kj ülkesine saygınlık ve prestıj sağ- lama kampanyasında, dayanıklılık ve sebat kısa bir sadakat gösterisinden daha etkili olur." * Evet, bizim Scott Sullivan'ın Türkiye'ye verdiği mesajlar bunlar. Görevini yap. Görevin, Batı'nın çıkarını savunmak. Or- dun silah ve eğitim bakımından yetersiz, ama Batı'nın çıka- rını savunmada işe yarayabilir. Yalnız haddini bü. Öyle Batı : dan bu görevine karşı alabileceğinden fazla şey istemeye kalkma. Yaptığın göreve karşılık, Batı ve ABD senin sorunla- rına daha fazla anlayış gösterebilir. Ama sen de ölçüyü ka- çırıp çok fazla şey bekleme. Şimdi bu Scott Sullivan için, "kendini bilmez, küstahın teki, uzerinde durmaya değmez" diyebilirsiniz. Haklısınız. Ama adam kafasından geçenleri açıkça ortaya koyuyor. Biz, haftalardır Türkiye'ye övgü yağdıran bir dizi Batılı çevrenin de kafalarından üç aşağı beş yukarı aynı şeylerin geçtiğinden kuşkulanıyoruz. Şu Scott Sullivan'ın Türkiye'ye bakış açısının, ABD'de bir dizi çevrenin Türkiye'ye bakış açısı konusunda ipucu verebileceğini düşünüyoruz. Ve diyoruz ki Türkiye'nin gerçek saygınlık ve prestij sahibi olmasına giden yol "ABD'nin tûm taleplerini yerine getirmekten" ya da "krizde stratejik önemim arttı" diye şi- şinmekten değil içeride sorunlarımızı çözmekten, güçlene- rek iki ayağımız uzerinde sağlam biçimde durabilmekten ge- çer. YüNANlSTAN Papandreu'nıın durumuiyüeşiyor Önceki gün erken saatlerde bir kalp rahatsızlığı geçirerek hastaneye kaldınlan PÂSOK lideri ve eski Başbakan Andreas Papandreu'nun tehlikeyi atlattığı bildiriliyor. memur grevleri hakkında olduk- ça sert ve hararetli tartışmalara giren Papandreu, oturumdan sonra yorgun düşmüş ve sabahın erken saatlerinde fenalaşarak acilen Atina Devlet Hastanesi'- ne kaldınlrmştı. Bu arada geçen hafta sonunda Atina yakınlann- daki Lagonissi kıyısında 35 ya- şındaki genç eşi Dimitra Ue bir- likte denize giren Papandreu, "soguk algınhğma" yakalanarak aynı gün evine dönmüştü. Doktorlar 71 yaşındaki Pa- pandreu'ya "daha sakin" bir ya- şam sürdünnesini salık veriyor ve bunu "ctddij» atmaanı" öne- riyor. Bu konuda eşi Dimitra ta- rafından da "uyanlan" Papand- reu, ancak ana muhalefet lideri olarak ve özellikle şu aşamada muhafazakâr hUkümet partisi YDP'ye karşı "savaşımını siirdürmekte" ısrar ediyor. Başbakan Mitsotakis, hükü- metinin tüm olanaklan kullana- rak Papandreu'nun sağlığı için harekete geçmeye hazır olduğu- nu açıklarken Cumhurbaşkanı Konstantin Karamanlis ve diğer siyasi patiler birer mesaj ileterek "iyi şifalar" dileğinde bulundu- lar. Bu arada ABD'nin Atina Ei- çisi Michael Sotirhos'un da Pa- pandreu'yu hastanede ziyaret et- mesi dikkatleri çekti. öte yandan geçen hafta oy birliğiyle yeniden PASOK lider- liğine seçilen Papandreu'nun sağlık durumunda kaydedilen bu "aksaklıkltr". PASOK yöne- ticilerini düşündürmeye başladı. Bu konuda herhangi somut bir düşünce olmamasına karşın PA- SOK'a "toplu yönetim" biçimi- nin getirilmesi görûşleri de Ur- tışıljyor. STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunanistan'ın es- ki başbakanı ve ana muhalefet sosyalist PASOK lideri Andre- as Papandreu'nun, "Sağlık du- rumunun iyiye dogru girtiji" açıklandı. Papandreu nefes darlığı, kalp aritmisi ve şiddetli bronş spazmlannı oksijen çadı- nnda gördüğü tedavi ile atlatnuş bulunuyor. Ancak doktorlar, Papandreu'nun söz konusu" "kriıi" atlatmasına karşın "so^ nınua kalm" olmasından endişe duyuyor. Buna neden olarak da son krizin, Papandreu'nun sağ- lığı ıçın son aerece tenıueiı OUK bilecek akciğer ödemine dönüş- mesi olasılığı gösteriliyor. Buna karşın Papandreu'nun dün sa- bah, bir önceki güne oranla mo- ralinin çok daha iyi durumda ol- duğu bildirildi. Papandreu uya- nır uyanmaz "ne zaman çıkacagıaı" sorduktan sonra "Bu da geçecek" sözünü ettiği öğrenildi. Papandreu'nun sağlık durumunu izleyen Yunanh dok- torlar, bu krizden sonra "Bir hafta daha hastanede kalması- nm şart" olduğuna inanıyor. Bu arada sağbk durumunun 'iyiye doğnı gittiği" kanaatine vanl- masından sonra iki yıl önce Londra'da Papandreu'ya üç ay- rı by-pass ameliyatı gerçekleşti- ren ünlü cerrah Magdi Yakup- un Atina'ya çağnlmasından vaz- geçildi. Papandreu geçen yıl haziran ayında da kriz geçirerek yoğun bakıma aünmıştı. Geçen pazartesi gecesi sona eren parlamento çaJışmaJannda Başbakan Konstantin Mitsota- kis ile ülke ekonomisi ve işçi-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle