02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EKİM 1990 HABERLER CUMHURÎYET/11 Gtizeller tek bayrak altmda • SİDE (Cumhuriyel) — İki Almanya'nın birleşmesi Almanya'da coşkuyla kutlanırken, özellikle Alman turistlerin yoğun olduğu Antalya kıyılarında sönük kutlamalarla karşılandı. Doğu Almanya'nın ilk ve son güzelinin seçimi için Side*de bir araya gelen güzeller, iki AJmanya'nın birleştiği, Almanya saatiyle 24.00'te, otelin yaptığı organizasyon ve mizansenle objektiflere poz verirken, diğer Alman turistler çoktan odalanna çekilmişlerdi. Grand Prestige Hotel'de yapılan "kutlamada" Doğu Alman güzellerle Batı Almanya'nın 1988 güzeli, Alman bayrağı renklerindeki kuşakla "birleştiler:' (Fotoğraf: Behzat Şahin) iioness'ten çevre yürüyüşü • tstanbul Haber Servisi — Lioness Yönetim Çevresi, "Çevrenin ve Doğal Hayatın Korunması" konusunda insanların bilinçlendirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Bakırköy'de yürüyüş ve çeşitli etkinlikler düzenliyor. Yapılan açıklamaya göre, 8 ekimde yapılacak yürüyüşe öğrenciler, sinema ve tiyatro sanatçıları, çeşitli ülkelerin konsolosluk görevlileri ile belediye çalışanlan katılacaklar. Kortejde görev alacak gençler, "Yitik Dünya", "Ümit" ve "Yeni Dünya" konulannı simgeleyen gösterilerde bulunacaklar. Dikilitaş'tan Bakırköy meydanına kadar siirecek yürüyüş sırasında çevre konusunda bildiriler dağıtılacak, çöp toplanacak ve çevre konusunda uyarıcı konuşmalar yapılacak. Prof. Dr. Kriton Curi de grup Bakırköy meydanına geldiğinde bir konuşma yapacak. Mustafa Kemal Derneği • Haber Merkeri — Mustafa Kemal Derneği'nin geçen pazar günü yapılan genel kunılunda, dernek genel başkanhğına Kamran Baran yeniden seçildi. Yönetim Kurulu'nun öteki uyeliklerine de Prof. Dr. Tayfun Akgüner, Hüseyin Aydın, Rezan Batum, Prof. Dr. Erol Cihan, Hamit Kınaytürk, Güner Kırşan, Müzeyyen Mimaroğlu, Gürsel Göngören, Ruhi Yıldıntn ve Çetin Yitmener getirildiler. Dernek genel başkanlığına yeniden seçilen Avukat Kamran Baran, yaptığı açıklamada, "Atatürk'ü unutturmak isteyenlere ve laik cumhuriyeti. yıkmayı amaçlayanlara karşı verilmesi gerekli mücadelede yerimizi almamız, Biiyük Atatürk'e namus ve şeref borcumuzdur" dedi. Baran, demokratik ve laik cumhuriyetin korunması için gençleri, basını ve tüm Atatürkçüleri birleşmeye, gericilik ve bölücülük ile mücadele etmeye çağırdı. Bülent Ersoy'un böbreği alındı • tstanbul Haber Servisi — Ses sanatçısı Bülent Ersoy dün International Hospital'da ameliyat oldu. Tek böbreği alınan sanatçının yoğun bakımda bulunduğu ve sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Geçtiğimiz yıl Adana'da silahlı saldınya uğrayan sanatçı kurşunlardan birinin böbreğini parçalaması nedeniyle rahatsızlık çekiyordu. Sanatçı bundan sonraki yaşamını tek böbrekle sürdüreeek. İstanbuTda 2 f uar • Istanbnl Haber Servisi — Elektrik-Elektronik 90 fuarı ile 8. Uluslararası •Bilgisayar fuan Compeks 90 dün tsıanbul'da açıldı. Hilton Convention Exhibition Center'daki Elektrik-Elektronik fuan Enerji ve Tkbii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt tarafından açıldı. Fuar Interteks Uluslararası Fuarcılık A.ŞJce düzenleniyor. Elektrik ve elektronik konularındaki en son gelişmeleri içeriyor. Elektrik-Elektronik 90 tstanbul Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Endüştriyel Fuan'na ileri teknoloji üreten ülkelerin yanı sıra uluslararası düzeydeki Türk kuruluşları da katıldı. Tepebaşı Sergi Sarayı'nda Rönesans Reklamcılık Yayıncıük ve Fuarcıbk A.Ş.'nin düzenlediği Compex 90 Uluslararası Bilgisayar Fuarı ise Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol tarafından açıldı. Bilgisayar teknolojisinin son modellerinin sergilendiği fuaral71 firma katıldı.(Fotoğraf:NilgünToptaş) Evren'e ödtiltin iptaline ret • İZMİR (Cumhuriyet Ege Börosu) — Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e Atatürk Uluslararası Banş Ödülü verilmesi işleminin iptali için İdare Mahkemesi'ne yapılan başvuru, mahkeme tarafından, "davacının menfaatini ihlal eden bir konu olmaması" nedeniyle reddedildi. Izmir Barosu'pdan yedi avukat bu kez Danıştay'a başvurma kararı aldı. Ankara 4. İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı yasaya göre idari işlemler hakkında hukuka aykırı olduklarından dolayı iptali için 'menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği' vurgulanarak, Izmirli Avukat Nevzat Erdemir tarafından yapılan başvuru konusunda şöyle denildi: "Olayda Atatürk Uluslararası Banş Ödülü'nün eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e verilmesinde davacının menfatini ihlal eden bir hukuk bulunmadığı gibi davacının bu yolda ileri sürdüğü bir iddia da bulunmamaktadır. Bu durumda yukarıda verilen yasa hükmü uyarınca davacının isteminin ehliyet yönünden inceleme olanağı bulunmamıştırf' Çınar'ın idam dosyası • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Yalancı tanık ifadelerine dayanılarak idam cezasına mahkûm edildiği gerekçesiyle yeniden yargılanması istenen llkay Erhan Çınar'ın dava dosyası, bu istemin askeri yargıtayca reddedilmesi üzerine ikinci kez TBMM'ye geldi. Çmar ile birlikte Yaşar Yıldız, İhsan Bakış ve Baki Ceylan haklanndaki ölüm cezalannın yerine getirilmesine ilişkin dosyalar da TBMM'ye ulaştı. Bu dosyalarla birlikte TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmek üzere bekleyen idam dosyası sayısı 287'ye yükseldi. KlSA KISA • Yusuf Günaydın 0-1 yaş grubu çocuklara ücretsiz süt vermekten mutluluk duyduğunu belirtti. Günaydın, belediyenin ayda 15 ton ücretsiz süt dağıttığını söyledi. • tstanbul Belediyesi'nden uyarı İstanbul BüyUkşehir Belediyesi Ayazağa'da kurulu Kale Balata firmasını, balata /apımında kullanılan asbest maddesinin kanserojen etki sınırını aşması üzerine "çevre sağlığını lehdit ettiği" gerekçesiyle uyardı. • Uyuşturcu operasyonu İstanbul'da narkotik şube ekiplerince gerçekleştirilen operasyonlarda 5.5 kilogram eroin ele geçirildi. Olayla ilgili olarak Kadir Kartal, llham Kaya ve Mehmet Sıddık Başkurt adlı 3 kişi gözaltına alındı. • Dr. Yüzgün'e beraat "tt Tapınağı" adlı kitabında emniyet kuvvetlerini tahkir ettiği icRliasıyla İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan ve hakkında 6 yıl hapis cezası istenen Dr. Aslan Yiizgiin beraat etti. En güzel umut artık bir düş olmaktan çıkmış,illete dönüşmüş Cezaevinde af umudu bitmezRuhilnalın dramı: Hırsızlıktan 25 yıla hükümlü. Ellerini uzatıyor, tırnaksız parmakları bir kâbus gibi oturuyor içinize. Çanakkale'de sökmüşler tırnaklarını. Balıkesir'e sevk olmuş, şikâyet dilekçesini vermiş, şimdi bu dilekçenin yerini bulmasını bekliyor. Bakan Sungurlu 'af sözcüğünü ağzına almadan bu konuya sıcak bakmadıklannı söylüyor ve İnfaz Yasası'nda yaptıkları değişiklikleri anlatıyor: 'Bu daha iyi ve kalıcı! TURAN YILMAZ ESKİŞEHİR — Çöktüğü ranzanın üzerinde öylesine ha- reketsizdi ki sanki bir labirente düşmüş ve kaybolmuştu. Dalgm dalgın oturuyor, önündeki bon- cuklan ipe geçiriyordu. Yalnız parmaklarının ucunda hareket gözleniyordu. önce beyaz, son- ra mavi, sonra san, sonra kırmı- u boncuk... En az 20 çift ranzanın doldur- duğu geniş koğuş, insana bir karmaşa duygusu veriyordu. Koğuş baştan başa bir eskimiş- lik, yrpranmışlık, kirlilik duygu- su da uyandmyordu. Demir par- maklıklı pencerelerden süzülen ışık, yerden kalkan toz bulutu- nu güçlükle deliyordu. Tüm çiz- gilerini tek tek görmek mum- kündü gün ışığmm. Ortamın tek güzelliği renk cumbüşü, bon- cuklar ve bunlarla yaratılan na- zarlıklar, maskotlar, takılardı... Basık odalardan oluşmuş ko- ğuşlar o kadar çok insanı bann- dınyordu ki ilk duyduğunuz bo- ğulma hissi oluyordu. Bu yoğun TEK GÜZELLİK BO.NCL'KLAR—Eskişehir Cezaevi'nde bir koğuş. En az 20çift ranzanın doldurduğu bu koğuş insana karmaşa duy- gusu veriyor. Baştan başa bir eskimişlik, yıpranmışlık ve kirlilik, ortamın tek güzelliği bir renk cümbiişünii andıran boncuklar ve bunlar- la yaşatılan nazarlıklar, maskotlar ve takılardı. "kalabalık" duygusu, kir ve toz örtüsünü çevreleyen nemle bir- likte daha da bunaltıcı, dayanıl- maz bir hal alıyordu. Bu duygularla koridorlarda ilerlerken bir koğuşun kapısının altındaki demir bölmede bir in- san silüeti görünüyor önce. Ar- dından derin çizgüerin doldur- dugu bir yüz. Sonra kat kat na- sır ve kınşıklıklardan biçimini yitinniş bir el. "Beni haksız ye- re burada tutuyortar. Beni çüıü- tiiyorlar. bitiriyorlar" diye hay- kınyor. Gardiyanlar ilgisiz izli- yorlar. Bir hükümlü daha görü- nüyor demir bölmede. Arkada- şım içeri çekmeye çalışıyor. Hü- kümlü, haykırmaya devam ediyor: "Ben 10 yıl önce beraet ettinı, hâkim tabliyeme karar verdi. Ama bunlar (gardiyanlara dö- nüyor), işte bunlar beni bırak- mıyorlar." Arkadaşını susturup, içeri çekmeye çalışan hükümlü fısıl- dıyor bize: "Arkadaş kafayı iyice yedi." Flu insan silüederi veren ko- ridorda yanm tur a.ıp yanımı- za dönen Metin Özer adlı hü- kümlü, 12 yıllık mahpusiuğun verdiği öfke ve hınçla, tüm bu duyguları ifade ediyor bir çırpıda: "Çıkacaksa çıksn arük bu af illeti, çıkacaksa çıksın". Nasıl bir umutsuzluk bu? Na- sıl bir kaybolmuşluk, unutul- muşluk bu? Ki en yakın, en gü- zel umut olan af, artık güzel bir düş olmaktan çıkmış, bir illete dönüşmüş. Hangi hükümlü ya- nınıza gelse ya da siz yanına so- kulsanız, hep ayru duygu, hep aynı izlenim; "umutsuzluk, umutsuzluk»." Ya da 50'Iik Hasan Yarenof- lu'nun hali. 14 yıl ömür tüket- miş dört duvar arasında. Tahta- dan gemiler, gece lambalan yap- maya başlamış. Aralıksız çahşı- yor, 20 günde bitiriyor bir yel- kenliyi. Her yelkenli, özgürlüğe daha bir yaklaştığı kilometre ta- şı kendisi için. Değeri de her bir yelkenlinin 150 bin lira.. Ya da Yozgatlı Hasan'a ne de- meli? 3 yıl önce buraya düşme- den, gözü bir aşağı mahalleden genç esmer tazeyi görürmüş. Şimdi, koğuşun müdavimi tekir kedi olmuş dünyası. Tekir de alışmış, hatta çok ama çok se- ver olmuş bu "sevgi buhranlan- 'nı. Hasan'ın pannaklan saatler boyu tekirin kül rengi tüyleri arasında dolaşıyor, dolaşıyor.. Mustafa Ruhi Ünal'ın dramı da ayn bir çarpıyor sizi. Elleri- ni uzatıyor, siz daha konuşma- dan. Tırnaksız parmaklar bir kabus gibi oturuyor içinize. Son- ra öyküsünü anlatıyor; hırsızlık- tan 25 yıla hükümlü. Çanakka- le'de sökmüşler tırnaklannı. Sonra Balıkesir'e sevk olmuş. Orada şikâyet dilekçesi vermiş. Cezaevi Müdürü, bir başgardi- yan ve şimdi bile görse tanıya- cağı Uç gardiyan hakkında. An- cak savcılık, Çanakkale'de olan olay için yetkisizlik kararı ver- miş. Şimdi, dilekçesinin yerini bulmasını, sonuç vermesini bekliyor. Eskişehir Kapalı Cezaevi- nden aynhrken Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'nun, aynı gün af konusundaki bir soruya ver- diği yanıt yankılanıyor kulakla- nmızda; Sungurlu, hiç "af" söz- cüğünü ağzına almadan, bu ko- nuya sıcak bakmadıklannı an- latıyor. İnfaz Yasası'nda yaptık- lan değişiklikleri, bundan yarar- lanan hükümlülerin oranlarını sıralıyor, sonra da "Bu daha iyi ve kalıcı" diyor. Prof. İlhan Tekeli TÜSİAD raporuna ilişkin Cumhuriyet'in sorularınıyanıtladı: Rapora tepki içerîkten daha dikkat çekici Tekeli, raporun içeriği konusunda 'Milli Eğitim Bakanlığı'na uzun süreden beri egemen olan bir teknik bakış açısını yansıtıyor. Sistemci bir yaklaşımla düzenleme önerileri gündeme getirilmiş. Bu, olumlu ve karşı çıkılamayacak bir nokta'diyor. ' ANKARA (Cumhuriyet Bü- tidar çevrelerinde olağanustü bir rosu) — Kamuoyunda geniş il- ilgi ve tepkiye neden oldu. Ra- gi uyandıran ve özellikle siyasal pora bakınca, metnin çok titiz iktidar tarafından seı t tepkilere bir biçimde ve tam bir bürokrat neden olan TÜSlAD'ın "Türki- nötrlüğü içinde yazıldığını görü- ye*de Eğitim" başlığını taşıyan yoruz. Öyleyse neden böylesine raporu ile ilgili olarak Prof. İl- tepki gördü, devietin en yüksek han Tekeli Cumhuriyet'in soru- makamı tarafından bile sert bir Iannı yanıtladı. biçimde eleştirildi? Sanıyorum — Efendim raporu geoel ola- bu nokta çok ilginç. Eleştirile- rak nasıl değerlendirdiniz? rin ve tepkilerin esas olarak din TEKELİ — Raporun içeriği eğitimi konusunda raporda yer üzerinde konuşmadan önce ba- alan göruşler üzerinde yoğunlaş- na çok çarpıcı gelen bir noktayı tığı söylenebilir. Öyle gözüyor ki belirtmek istiyorum. Sözünü et- tiğiniz rapor, kamuoyunda, bü- rokraside ve özellikle siyasi ik- din konusunda devietin tepe noktalannda yer alanlar çok bi- linçli ve duyarlı. Bu konuda en makul eleştiri ya da telmih bile sert tepkilere neden oluyor. Ta- bii burada raporun TÜSİAD ta- rafından hazırlanması da önem- li. Anlaşılan devietin büyükleri din konusunda izledikleri poli- tikalarda sanayiciierin, toplu- mun varhklı kesiminin desteği- ni varsayıyorlardı ve bu neden- le sert tepki gösterdiler. Tabii bir de artık günümüz Türkiyesi'nde kamuoyunun büyük iş çevrele- rini çok önemsediğini unutma- mak gerek. Siyasi partiler böyle bir çalışma yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum, ama eğer yapmış olsalardı bile bu kadar ilgi çek- mezdi sanıyorum. Bu, günümüz toplum ve siyasal yaşamının bir gerceği. — Raporun içeriğini nasıl buldunuz, sorunlara yeterli ve doyurucu bir yaklaşımdan söz edebilir miyiz? TEKELİ — Raporda eğitim sorunları ile ilgili çok bilgi var ve bu açıdan son derece faydalı bir çalışma. İçerik ise Milii Eği- tim Bakanlığı'na uzun süreden - beri egemen olan bir teknik ba- kış açısını yansıtıyor. Sistemci bir yaklaşımla düzenleme öne- rileri gündeme getirilmiş. Bu olumlu ve karşı çıkılmayacak bir nokta. Ama bence çok önemli bir eksiklik var. Türkiye'de yıl- lardır bu tür sistemli yaklaşım- lan içeren raporlar haarlanıyor, her alanda sorunların nasıl üs- tesinden gelinebiieceği belirleni- yor. Sonra bunlar uygulanamı- yor, bir tarafa atılıyor. İşte eği- tim raporu da bu durumun, ya- ni sistemli planlama onerilerinin neden uygulanamadığının çö- zümlemesini yapmıyor. Halbu- ki bu nokta işin siyasal boyutu ve gerçek can alıcı sorunu. Bu yapılmadan, yani siyasal boyut tartışılmadan teknik zenginliğe sahip sistem önerileri çok an- lamlı olmuyor. — Yalnız TÜSİAD'ın çok fazla siyasal boyuta girmemesi doğal değil midir? TEKELİ — Ben günlük siya- setten söz etmiyorum. Siz eğer çok ciddi bir eğitim sorunu var diyorsanız bunun nedenlerini ve çıkış yollarım göstermek zorun- dasımz. İşin siyasal boyutunu ele almayan teknik çözümleme steril öneri kalır. Örneğin GSMH içinde eğitimin payının arttınlması, öğretmen-öğrenci oranının değişmesi gibi öneriler salt teknik çözümler değillerdir, bu değişimleri sağlayacak olan şey bir siyasal oluşumdur. Tek- nik çözümler elbet önemlidir, ama işin sosyo-politik boyutu bu teknik çözümlerle beraber ele ahnmazsa yaptığınız iş sadece akademik ilgi kaynağı olmaktan öteye geçmez. Nicel betimleme- RBMAULT "Yaşanacak Otomobiller" "SEREF KURSUSU" ŞEREF KÜRSÜSÜ YARIŞMASININ BÜYÜK JÜRİSİ (IsunJer aiabetik sınyı gore d , Türk otomotiv sektörünün büyük kuruluşu Renault MAİS, Türk sporuna destek vermek amacıvb yepyenı bir yarışma başlatıyor: Şeref Kürsüsü. Şeref Kürsüsü takım veya bireysı-l sporlarda yanşan. rniıcaclelı- cdvn !HIİI:II sporculara açık. Her ay yapılacak değerlendınik'.k' o ayın başanlı ve centilmen ıi<, sportıısu Şeref Kürsüsü'ne çıkacak ve alnn, gtımıış, bronz ödüller kazanacak. Yıl sonunda yapılacak ayn bir değerlendirmeyle sezon boyunca bayırılı olan sporcular bu kez Yılın Aliın Kürsüsü için aday olacak. Kı-n.mit MAİS. büiun sporculara sezon '»ıvunca yapacakları karşılaşmalarda ve VTC! Kur.su.su yansmasında i>asırılar diler. RENAULT-MAİS MOTORLU ARAÇLAR İAAALVE SATIŞ A.Ş. 1- ARIFINAR Erdoğan (Turiı Spot Aıans Genel 'ı i€t~enı 2- ASIAN Osman <, Bugun Cazeıesı Spor Mudunı; 5- ATABEYOĞU; Cem (Spor Tınhı Yınn) 4- ATEŞ tlker (Gunc; Gızdesı Spor Muduru) 5- AYKAÇ Ef&k (Spor Otcnlesü 6- BAYATU T o ^ y fTSYD Gend Bajlonı. AJPS Gcn.-' hlilun Vdulı vc Spac \ızın) 7- BÜYÛKA Şaaaal (Mıtya Gueles Spor Muduru) g. ÇEIİK Ersan (Fotospor Guaesı Gend >aym Mudüru) 9- DEMJ8KENT NdOjlGaıaecJeı Cemı>eü Ba^aıu) 10- DOMAÇ HaUun (Fotaspor Gueıeu H2berler Muduru ve Yanjnu Koordnaloru) 11- ERDEM Staan (TMOK Genel Bijtan. ve İOC Turkıye Delegeı) 12- EKKEK Talay (Gunaydm Gazele» Spor Mûdurû) 15- trrANBULLUOĞUI Almğ ITın Guaesı Spor Muduru) 14- KAPANU Ncdp <Teraıırun Gazete» 15- KIVANÇ Halh (Spoı aonlesı. Spoı Spıken ve Sfx>r > uir» 16- KCHJOĞLL Ooğzn fSpor Yran >-e FutbdOtonlesı} 17- KOIOĞUIGİL Turgat <Mlgc Bu Spor Muduru' 18- SADDOAR Sabri (Genftk ve Spor tâânbuJ !J Muduru) 19- SARFKAYA Tevfik (Gençlık « Spor Genes M-jdünj) 20- SEÇKİNER Yücrl (Spor Tao-Lao Teşkıt» Muduruf 21- SÖZIVrAN' Sadık (Turkıje Gazetts Spor Muduru • 22- TANYOIAÇ Neanl (TSYD Kurucusu Spor Yazan ve Fulbo! Oortesı) 2J- TONGSm Oğuz (Hjımw Gaîelesı Spor Yaan) 24- UJÜÇ r l m a l (Gdıjnnspor Deıgs Genet Yönftmenı) 25- YELEKÇİ Rıdvan < Humvrl Gaznes Spor Yazan > 26- YENEK Tcrflk • Ssha{ı Gazetca Spor Mudunj) 27- YÜCELMA.N AbdûDadlr I Cumhunya G«etea Spr>r ler kuşkusuz çok faydalıdır, ama çözüm için en azuıdan sorunun hangi platformlarda, hangi çer- çevede tartışılması gerektiğini belirlemek, bu tartışmaya gir- mek gerekir sanıyorum. — Eğitim sorununun çöziimü için işin toplumda aynntılı bir biçimde tartışılması ve bir uyuş- ma noktasının seçilmesi gerek- tiğini mi söylemek istiyorsunuz? TEKELİ — Eğitim sistemi, genç kuşaklara bilgi, beceri ve değer yargılan, yani ideoloji ak- tarır. Sistemin temel işlevleri bunlardır. İşte si>Bsal boyut bu temel işlevlerin aynntılı bir bi- çimde tartışılmasını içerir. Ra- porda bu yapılmıyor, hiç tartış- ma konusu yapmadan resmi ide- olojinin kabuğu içinde kalınmış. Eğitim sisteminin sağlıkIı hale gelebilrnesi için bu konudaki tartışmamn gnzlenmemesi, aksi- ne açığa çıkanlması gerekir. Bu konuda toplumda önemli prob- lemler varsa onlan yok sayan yaklaşımlar çözümün doğması- nı gerçekleştirmez, geciktirir. Rapora bakınca oldukça geride kalmış bir noktada sanki uzlaş- ma sağlanmış gibi bir bakışın egemen olduğunu görüyoruz. Bence geçmişte kalmış bir nok- tada uzlaşma sağlanması bek- lenmemelidir, yeni uzlaşma baş- ka noktalarda ortaya çıkacaktır. — Tiirkiye'de eğitim gercek- ten bir kantile yönü var, ama ka- lite de çok önemli. Bu konuda raporun pek doyurucu çözüm- lemeler iiretmediğini söyleyebi- lir miyiz? TEKELİ — Raporda kalite sorunu ayn bir başlik altmda ele' alınmış. Ama burada da daha önce değindiğim sıkıntı var, ya- ni çok teknik ve bu nedenle ste- ril bir ele alış. Kalite sorunu öğretmen-öğrenci oraru gibi hu- suslara indirgenmiş. Kuşkusuz bu teknik yön önemlidir. Ama kalite acısından bence en önemli sorun kantitenin kalite üzerinde- ki baskısıdır. Türkiye, 1950'li yıl- lardan beri eğitim sorununu bü- yük sayılann baskısı ile bir kan- tite ya da nicelik sorunu olarak görmüştür. Göreli yoksulluk, kentleşme ve yüksek nüfus ar- tış oranı kaçınılmaz olarak Türkiye'yi bu noktaya getirmiş- tir. Bu durum yani niceliğin önplana çıkması kalite ya da ni- telik tartışmasını hep geri plana itmiştir. Nitelik, bu ağır baskı karşısında siyasi ödünlerle en kolay vazgeçilen eğitim öğesi ol- muştur. Belki bugün iş çevrele- rini de ciddi olarak kaygılara dü- şüren temelsorun bu eğitimin kalite yönü olmuştur. İşyerleri- ne gelen her düzeyde diploma- hdan beklediklerini bulamayan sanayiciierin, işadamlanmn kay- gılannı doğal karşılamak gere- kir. Bu, çok ciddi bir biçimde ve esas olarak siyasal boyut üzerin- de tartışılması gerekli bir ikile- mi gündeme getirmektedir. An- cak söz konusu raporun bu ko- nuda pek yol gösterici olmadığı sövlenebilmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle