Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 EKİM 1990 HABERLER CUMHURÎYET/11
Gtizeller tek bayrak altmda
• SİDE (Cumhuriyel) — İki Almanya'nın birleşmesi
Almanya'da coşkuyla kutlanırken, özellikle Alman
turistlerin yoğun olduğu Antalya kıyılarında sönük
kutlamalarla karşılandı. Doğu Almanya'nın ilk ve son
güzelinin seçimi için Side*de bir araya gelen güzeller, iki
AJmanya'nın birleştiği, Almanya saatiyle 24.00'te, otelin
yaptığı organizasyon ve mizansenle objektiflere poz
verirken, diğer Alman turistler çoktan odalanna
çekilmişlerdi. Grand Prestige Hotel'de yapılan
"kutlamada" Doğu Alman güzellerle Batı Almanya'nın
1988 güzeli, Alman bayrağı renklerindeki kuşakla
"birleştiler:' (Fotoğraf: Behzat Şahin)
iioness'ten çevre yürüyüşü
• tstanbul Haber Servisi — Lioness Yönetim Çevresi,
"Çevrenin ve Doğal Hayatın Korunması" konusunda
insanların bilinçlendirilmesine katkıda bulunmak
amacıyla Bakırköy'de yürüyüş ve çeşitli etkinlikler
düzenliyor. Yapılan açıklamaya göre, 8 ekimde yapılacak
yürüyüşe öğrenciler, sinema ve tiyatro sanatçıları, çeşitli
ülkelerin konsolosluk görevlileri ile belediye çalışanlan
katılacaklar. Kortejde görev alacak gençler, "Yitik
Dünya", "Ümit" ve "Yeni Dünya" konulannı simgeleyen
gösterilerde bulunacaklar. Dikilitaş'tan Bakırköy
meydanına kadar siirecek yürüyüş sırasında çevre
konusunda bildiriler dağıtılacak, çöp toplanacak ve çevre
konusunda uyarıcı konuşmalar yapılacak. Prof. Dr.
Kriton Curi de grup Bakırköy meydanına geldiğinde bir
konuşma yapacak.
Mustafa Kemal Derneği
• Haber Merkeri — Mustafa Kemal Derneği'nin geçen
pazar günü yapılan genel kunılunda, dernek genel
başkanhğına Kamran Baran yeniden seçildi. Yönetim
Kurulu'nun öteki uyeliklerine de Prof. Dr. Tayfun
Akgüner, Hüseyin Aydın, Rezan Batum, Prof. Dr. Erol
Cihan, Hamit Kınaytürk, Güner Kırşan, Müzeyyen
Mimaroğlu, Gürsel Göngören, Ruhi Yıldıntn ve Çetin
Yitmener getirildiler. Dernek genel başkanlığına yeniden
seçilen Avukat Kamran Baran, yaptığı açıklamada,
"Atatürk'ü unutturmak isteyenlere ve laik cumhuriyeti.
yıkmayı amaçlayanlara karşı verilmesi gerekli mücadelede
yerimizi almamız, Biiyük Atatürk'e namus ve şeref
borcumuzdur" dedi. Baran, demokratik ve laik
cumhuriyetin korunması için gençleri, basını ve tüm
Atatürkçüleri birleşmeye, gericilik ve bölücülük ile
mücadele etmeye çağırdı.
Bülent Ersoy'un böbreği alındı
• tstanbul Haber Servisi — Ses sanatçısı Bülent Ersoy
dün International Hospital'da ameliyat oldu. Tek böbreği
alınan sanatçının yoğun bakımda bulunduğu ve sağlık
durumunun iyi olduğu bildirildi. Geçtiğimiz yıl Adana'da
silahlı saldınya uğrayan sanatçı kurşunlardan birinin
böbreğini parçalaması nedeniyle rahatsızlık çekiyordu.
Sanatçı bundan sonraki yaşamını tek böbrekle
sürdüreeek.
İstanbuTda 2 f uar
• Istanbnl Haber Servisi
— Elektrik-Elektronik 90
fuarı ile 8. Uluslararası
•Bilgisayar fuan Compeks 90
dün tsıanbul'da açıldı.
Hilton Convention
Exhibition Center'daki
Elektrik-Elektronik fuan
Enerji ve Tkbii Kaynaklar
Bakanı Fahrettin Kurt
tarafından açıldı. Fuar
Interteks Uluslararası
Fuarcılık A.ŞJce
düzenleniyor. Elektrik ve
elektronik konularındaki en
son gelişmeleri içeriyor.
Elektrik-Elektronik 90
tstanbul Uluslararası
Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Endüştriyel Fuan'na
ileri teknoloji üreten ülkelerin yanı sıra uluslararası
düzeydeki Türk kuruluşları da katıldı. Tepebaşı Sergi
Sarayı'nda Rönesans Reklamcılık Yayıncıük ve Fuarcıbk
A.Ş.'nin düzenlediği Compex 90 Uluslararası Bilgisayar
Fuarı ise Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol tarafından
açıldı. Bilgisayar teknolojisinin son modellerinin
sergilendiği fuaral71 firma katıldı.(Fotoğraf:NilgünToptaş)
Evren'e ödtiltin iptaline ret
• İZMİR (Cumhuriyet Ege Börosu) — Eski
Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e Atatürk Uluslararası
Banş Ödülü verilmesi işleminin iptali için İdare
Mahkemesi'ne yapılan başvuru, mahkeme tarafından,
"davacının menfaatini ihlal eden bir konu olmaması"
nedeniyle reddedildi. Izmir Barosu'pdan yedi avukat bu
kez Danıştay'a başvurma kararı aldı. Ankara 4. İdare
Mahkemesi kararında, 2577 sayılı yasaya göre idari
işlemler hakkında hukuka aykırı olduklarından dolayı
iptali için 'menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal
davası açılabileceği' vurgulanarak, Izmirli Avukat Nevzat
Erdemir tarafından yapılan başvuru konusunda şöyle
denildi: "Olayda Atatürk Uluslararası Banş Ödülü'nün
eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e verilmesinde
davacının menfatini ihlal eden bir hukuk bulunmadığı
gibi davacının bu yolda ileri sürdüğü bir iddia da
bulunmamaktadır. Bu durumda yukarıda verilen yasa
hükmü uyarınca davacının isteminin ehliyet yönünden
inceleme olanağı bulunmamıştırf'
Çınar'ın idam dosyası
• ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Yalancı tanık
ifadelerine dayanılarak idam cezasına mahkûm edildiği
gerekçesiyle yeniden yargılanması istenen llkay Erhan
Çınar'ın dava dosyası, bu istemin askeri yargıtayca
reddedilmesi üzerine ikinci kez TBMM'ye geldi. Çmar ile
birlikte Yaşar Yıldız, İhsan Bakış ve Baki Ceylan
haklanndaki ölüm cezalannın yerine getirilmesine ilişkin
dosyalar da TBMM'ye ulaştı. Bu dosyalarla birlikte
TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmek üzere
bekleyen idam dosyası sayısı 287'ye yükseldi.
KlSA KISA
• Yusuf Günaydın 0-1 yaş grubu çocuklara ücretsiz süt
vermekten mutluluk duyduğunu belirtti. Günaydın,
belediyenin ayda 15 ton ücretsiz süt dağıttığını söyledi.
• tstanbul Belediyesi'nden uyarı İstanbul BüyUkşehir
Belediyesi Ayazağa'da kurulu Kale Balata firmasını, balata
/apımında kullanılan asbest maddesinin kanserojen etki
sınırını aşması üzerine "çevre sağlığını lehdit ettiği"
gerekçesiyle uyardı.
• Uyuşturcu operasyonu İstanbul'da narkotik şube
ekiplerince gerçekleştirilen operasyonlarda 5.5 kilogram
eroin ele geçirildi. Olayla ilgili olarak Kadir Kartal, llham
Kaya ve Mehmet Sıddık Başkurt adlı 3 kişi gözaltına alındı.
• Dr. Yüzgün'e beraat "tt Tapınağı" adlı kitabında emniyet
kuvvetlerini tahkir ettiği icRliasıyla İstanbul 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yargılanan ve hakkında 6 yıl hapis cezası
istenen Dr. Aslan Yiizgiin beraat etti.
En güzel umut artık bir düş olmaktan çıkmış,illete dönüşmüş
Cezaevinde af umudu bitmezRuhilnalın
dramı: Hırsızlıktan
25 yıla hükümlü.
Ellerini uzatıyor,
tırnaksız parmakları
bir kâbus gibi oturuyor
içinize. Çanakkale'de
sökmüşler tırnaklarını.
Balıkesir'e sevk olmuş,
şikâyet dilekçesini
vermiş, şimdi bu
dilekçenin yerini
bulmasını bekliyor.
Bakan Sungurlu 'af
sözcüğünü ağzına
almadan bu konuya
sıcak bakmadıklannı
söylüyor ve İnfaz
Yasası'nda yaptıkları
değişiklikleri anlatıyor:
'Bu daha iyi ve kalıcı!
TURAN YILMAZ
ESKİŞEHİR — Çöktüğü
ranzanın üzerinde öylesine ha-
reketsizdi ki sanki bir labirente
düşmüş ve kaybolmuştu. Dalgm
dalgın oturuyor, önündeki bon-
cuklan ipe geçiriyordu. Yalnız
parmaklarının ucunda hareket
gözleniyordu. önce beyaz, son-
ra mavi, sonra san, sonra kırmı-
u boncuk...
En az 20 çift ranzanın doldur-
duğu geniş koğuş, insana bir
karmaşa duygusu veriyordu.
Koğuş baştan başa bir eskimiş-
lik, yrpranmışlık, kirlilik duygu-
su da uyandmyordu. Demir par-
maklıklı pencerelerden süzülen
ışık, yerden kalkan toz bulutu-
nu güçlükle deliyordu. Tüm çiz-
gilerini tek tek görmek mum-
kündü gün ışığmm. Ortamın tek
güzelliği renk cumbüşü, bon-
cuklar ve bunlarla yaratılan na-
zarlıklar, maskotlar, takılardı...
Basık odalardan oluşmuş ko-
ğuşlar o kadar çok insanı bann-
dınyordu ki ilk duyduğunuz bo-
ğulma hissi oluyordu. Bu yoğun
TEK GÜZELLİK BO.NCL'KLAR—Eskişehir Cezaevi'nde bir koğuş. En az 20çift ranzanın doldurduğu bu koğuş insana karmaşa duy-
gusu veriyor. Baştan başa bir eskimişlik, yıpranmışlık ve kirlilik, ortamın tek güzelliği bir renk cümbiişünii andıran boncuklar ve bunlar-
la yaşatılan nazarlıklar, maskotlar ve takılardı.
"kalabalık" duygusu, kir ve toz
örtüsünü çevreleyen nemle bir-
likte daha da bunaltıcı, dayanıl-
maz bir hal alıyordu.
Bu duygularla koridorlarda
ilerlerken bir koğuşun kapısının
altındaki demir bölmede bir in-
san silüeti görünüyor önce. Ar-
dından derin çizgüerin doldur-
dugu bir yüz. Sonra kat kat na-
sır ve kınşıklıklardan biçimini
yitinniş bir el. "Beni haksız ye-
re burada tutuyortar. Beni çüıü-
tiiyorlar. bitiriyorlar" diye hay-
kınyor. Gardiyanlar ilgisiz izli-
yorlar. Bir hükümlü daha görü-
nüyor demir bölmede. Arkada-
şım içeri çekmeye çalışıyor. Hü-
kümlü, haykırmaya devam
ediyor:
"Ben 10 yıl önce beraet ettinı,
hâkim tabliyeme karar verdi.
Ama bunlar (gardiyanlara dö-
nüyor), işte bunlar beni bırak-
mıyorlar."
Arkadaşını susturup, içeri
çekmeye çalışan hükümlü fısıl-
dıyor bize:
"Arkadaş kafayı iyice yedi."
Flu insan silüederi veren ko-
ridorda yanm tur a.ıp yanımı-
za dönen Metin Özer adlı hü-
kümlü, 12 yıllık mahpusiuğun
verdiği öfke ve hınçla, tüm bu
duyguları ifade ediyor bir
çırpıda:
"Çıkacaksa çıksn arük bu af
illeti, çıkacaksa çıksın".
Nasıl bir umutsuzluk bu? Na-
sıl bir kaybolmuşluk, unutul-
muşluk bu? Ki en yakın, en gü-
zel umut olan af, artık güzel bir
düş olmaktan çıkmış, bir illete
dönüşmüş. Hangi hükümlü ya-
nınıza gelse ya da siz yanına so-
kulsanız, hep ayru duygu, hep
aynı izlenim; "umutsuzluk,
umutsuzluk»."
Ya da 50'Iik Hasan Yarenof-
lu'nun hali. 14 yıl ömür tüket-
miş dört duvar arasında. Tahta-
dan gemiler, gece lambalan yap-
maya başlamış. Aralıksız çahşı-
yor, 20 günde bitiriyor bir yel-
kenliyi. Her yelkenli, özgürlüğe
daha bir yaklaştığı kilometre ta-
şı kendisi için. Değeri de her bir
yelkenlinin 150 bin lira..
Ya da Yozgatlı Hasan'a ne de-
meli? 3 yıl önce buraya düşme-
den, gözü bir aşağı mahalleden
genç esmer tazeyi görürmüş.
Şimdi, koğuşun müdavimi tekir
kedi olmuş dünyası. Tekir de
alışmış, hatta çok ama çok se-
ver olmuş bu "sevgi buhranlan-
'nı. Hasan'ın pannaklan saatler
boyu tekirin kül rengi tüyleri
arasında dolaşıyor, dolaşıyor..
Mustafa Ruhi Ünal'ın dramı
da ayn bir çarpıyor sizi. Elleri-
ni uzatıyor, siz daha konuşma-
dan. Tırnaksız parmaklar bir
kabus gibi oturuyor içinize. Son-
ra öyküsünü anlatıyor; hırsızlık-
tan 25 yıla hükümlü. Çanakka-
le'de sökmüşler tırnaklannı.
Sonra Balıkesir'e sevk olmuş.
Orada şikâyet dilekçesi vermiş.
Cezaevi Müdürü, bir başgardi-
yan ve şimdi bile görse tanıya-
cağı Uç gardiyan hakkında. An-
cak savcılık, Çanakkale'de olan
olay için yetkisizlik kararı ver-
miş. Şimdi, dilekçesinin yerini
bulmasını, sonuç vermesini
bekliyor.
Eskişehir Kapalı Cezaevi-
nden aynhrken Adalet Bakanı
Oltan Sungurlu'nun, aynı gün
af konusundaki bir soruya ver-
diği yanıt yankılanıyor kulakla-
nmızda; Sungurlu, hiç "af" söz-
cüğünü ağzına almadan, bu ko-
nuya sıcak bakmadıklannı an-
latıyor. İnfaz Yasası'nda yaptık-
lan değişiklikleri, bundan yarar-
lanan hükümlülerin oranlarını
sıralıyor, sonra da "Bu daha iyi
ve kalıcı" diyor.
Prof. İlhan Tekeli TÜSİAD raporuna ilişkin Cumhuriyet'in sorularınıyanıtladı:
Rapora tepki içerîkten daha dikkat çekici
Tekeli, raporun içeriği konusunda 'Milli Eğitim
Bakanlığı'na uzun süreden beri egemen olan bir
teknik bakış açısını yansıtıyor. Sistemci bir
yaklaşımla düzenleme önerileri gündeme
getirilmiş. Bu, olumlu ve karşı çıkılamayacak
bir nokta'diyor. '
ANKARA (Cumhuriyet Bü- tidar çevrelerinde olağanustü bir
rosu) — Kamuoyunda geniş il- ilgi ve tepkiye neden oldu. Ra-
gi uyandıran ve özellikle siyasal pora bakınca, metnin çok titiz
iktidar tarafından seı t tepkilere bir biçimde ve tam bir bürokrat
neden olan TÜSlAD'ın "Türki- nötrlüğü içinde yazıldığını görü-
ye*de Eğitim" başlığını taşıyan yoruz. Öyleyse neden böylesine
raporu ile ilgili olarak Prof. İl- tepki gördü, devietin en yüksek
han Tekeli Cumhuriyet'in soru- makamı tarafından bile sert bir
Iannı yanıtladı. biçimde eleştirildi? Sanıyorum
— Efendim raporu geoel ola- bu nokta çok ilginç. Eleştirile-
rak nasıl değerlendirdiniz? rin ve tepkilerin esas olarak din
TEKELİ — Raporun içeriği eğitimi konusunda raporda yer
üzerinde konuşmadan önce ba- alan göruşler üzerinde yoğunlaş-
na çok çarpıcı gelen bir noktayı tığı söylenebilir. Öyle gözüyor ki
belirtmek istiyorum. Sözünü et-
tiğiniz rapor, kamuoyunda, bü-
rokraside ve özellikle siyasi ik-
din konusunda devietin tepe
noktalannda yer alanlar çok bi-
linçli ve duyarlı. Bu konuda en
makul eleştiri ya da telmih bile
sert tepkilere neden oluyor. Ta-
bii burada raporun TÜSİAD ta-
rafından hazırlanması da önem-
li. Anlaşılan devietin büyükleri
din konusunda izledikleri poli-
tikalarda sanayiciierin, toplu-
mun varhklı kesiminin desteği-
ni varsayıyorlardı ve bu neden-
le sert tepki gösterdiler. Tabii bir
de artık günümüz Türkiyesi'nde
kamuoyunun büyük iş çevrele-
rini çok önemsediğini unutma-
mak gerek. Siyasi partiler böyle
bir çalışma yaptı mı yapmadı mı
bilmiyorum, ama eğer yapmış
olsalardı bile bu kadar ilgi çek-
mezdi sanıyorum. Bu, günümüz
toplum ve siyasal yaşamının bir
gerceği.
— Raporun içeriğini nasıl
buldunuz, sorunlara yeterli ve
doyurucu bir yaklaşımdan söz
edebilir miyiz?
TEKELİ — Raporda eğitim
sorunları ile ilgili çok bilgi var
ve bu açıdan son derece faydalı
bir çalışma. İçerik ise Milii Eği-
tim Bakanlığı'na uzun süreden
- beri egemen olan bir teknik ba-
kış açısını yansıtıyor. Sistemci
bir yaklaşımla düzenleme öne-
rileri gündeme getirilmiş. Bu
olumlu ve karşı çıkılmayacak bir
nokta. Ama bence çok önemli
bir eksiklik var. Türkiye'de yıl-
lardır bu tür sistemli yaklaşım-
lan içeren raporlar haarlanıyor,
her alanda sorunların nasıl üs-
tesinden gelinebiieceği belirleni-
yor. Sonra bunlar uygulanamı-
yor, bir tarafa atılıyor. İşte eği-
tim raporu da bu durumun, ya-
ni sistemli planlama onerilerinin
neden uygulanamadığının çö-
zümlemesini yapmıyor. Halbu-
ki bu nokta işin siyasal boyutu
ve gerçek can alıcı sorunu. Bu
yapılmadan, yani siyasal boyut
tartışılmadan teknik zenginliğe
sahip sistem önerileri çok an-
lamlı olmuyor.
— Yalnız TÜSİAD'ın çok
fazla siyasal boyuta girmemesi
doğal değil midir?
TEKELİ — Ben günlük siya-
setten söz etmiyorum. Siz eğer
çok ciddi bir eğitim sorunu var
diyorsanız bunun nedenlerini ve
çıkış yollarım göstermek zorun-
dasımz. İşin siyasal boyutunu
ele almayan teknik çözümleme
steril öneri kalır. Örneğin
GSMH içinde eğitimin payının
arttınlması, öğretmen-öğrenci
oranının değişmesi gibi öneriler
salt teknik çözümler değillerdir,
bu değişimleri sağlayacak olan
şey bir siyasal oluşumdur. Tek-
nik çözümler elbet önemlidir,
ama işin sosyo-politik boyutu
bu teknik çözümlerle beraber ele
ahnmazsa yaptığınız iş sadece
akademik ilgi kaynağı olmaktan
öteye geçmez. Nicel betimleme-
RBMAULT
"Yaşanacak Otomobiller"
"SEREF KURSUSU"
ŞEREF KÜRSÜSÜ YARIŞMASININ BÜYÜK JÜRİSİ
(IsunJer aiabetik sınyı gore d
, Türk otomotiv sektörünün büyük
kuruluşu Renault MAİS, Türk
sporuna destek vermek amacıvb yepyenı
bir yarışma başlatıyor: Şeref Kürsüsü.
Şeref Kürsüsü takım veya bireysı-l
sporlarda yanşan. rniıcaclelı- cdvn !HIİI:II
sporculara açık.
Her ay yapılacak değerlendınik'.k'
o ayın başanlı ve centilmen ıi<, sportıısu
Şeref Kürsüsü'ne çıkacak ve alnn, gtımıış,
bronz ödüller kazanacak.
Yıl sonunda yapılacak ayn bir
değerlendirmeyle sezon boyunca
bayırılı olan sporcular bu kez Yılın
Aliın Kürsüsü için aday olacak.
Kı-n.mit MAİS. büiun sporculara sezon
'»ıvunca yapacakları karşılaşmalarda ve
VTC! Kur.su.su yansmasında
i>asırılar diler.
RENAULT-MAİS
MOTORLU ARAÇLAR İAAALVE SATIŞ A.Ş.
1- ARIFINAR Erdoğan (Turiı Spot Aıans
Genel 'ı i€t~enı
2- ASIAN Osman <, Bugun Cazeıesı Spor
Mudunı;
5- ATABEYOĞU; Cem (Spor Tınhı Yınn)
4- ATEŞ tlker (Gunc; Gızdesı Spor
Muduru)
5- AYKAÇ Ef&k (Spor Otcnlesü
6- BAYATU T o ^ y fTSYD Gend Bajlonı.
AJPS Gcn.-' hlilun Vdulı vc Spac \ızın)
7- BÜYÛKA Şaaaal (Mıtya Gueles Spor
Muduru)
g. ÇEIİK Ersan (Fotospor Guaesı Gend
>aym Mudüru)
9- DEMJ8KENT NdOjlGaıaecJeı
Cemı>eü Ba^aıu)
10- DOMAÇ HaUun (Fotaspor Gueıeu
H2berler Muduru ve Yanjnu Koordnaloru)
11- ERDEM Staan (TMOK Genel Bijtan.
ve İOC Turkıye Delegeı)
12- EKKEK Talay (Gunaydm Gazele» Spor
Mûdurû)
15- trrANBULLUOĞUI Almğ ITın
Guaesı Spor Muduru)
14- KAPANU Ncdp <Teraıırun Gazete»
15- KIVANÇ Halh (Spoı aonlesı. Spoı
Spıken ve Sfx>r > uir»
16- KCHJOĞLL Ooğzn fSpor Yran >-e
FutbdOtonlesı}
17- KOIOĞUIGİL Turgat <Mlgc Bu
Spor Muduru'
18- SADDOAR Sabri (Genftk ve Spor
tâânbuJ !J Muduru)
19- SARFKAYA Tevfik (Gençlık « Spor
Genes M-jdünj)
20- SEÇKİNER Yücrl (Spor Tao-Lao
Teşkıt» Muduruf
21- SÖZIVrAN' Sadık (Turkıje Gazetts
Spor Muduru •
22- TANYOIAÇ Neanl (TSYD Kurucusu
Spor Yazan ve Fulbo! Oortesı)
2J- TONGSm Oğuz (Hjımw Gaîelesı Spor
Yaan)
24- UJÜÇ r l m a l (Gdıjnnspor Deıgs
Genet Yönftmenı)
25- YELEKÇİ Rıdvan < Humvrl Gaznes
Spor Yazan >
26- YENEK Tcrflk • Ssha{ı Gazetca Spor
Mudunj)
27- YÜCELMA.N AbdûDadlr I Cumhunya
G«etea Spr>r
ler kuşkusuz çok faydalıdır, ama
çözüm için en azuıdan sorunun
hangi platformlarda, hangi çer-
çevede tartışılması gerektiğini
belirlemek, bu tartışmaya gir-
mek gerekir sanıyorum.
— Eğitim sorununun çöziimü
için işin toplumda aynntılı bir
biçimde tartışılması ve bir uyuş-
ma noktasının seçilmesi gerek-
tiğini mi söylemek istiyorsunuz?
TEKELİ — Eğitim sistemi,
genç kuşaklara bilgi, beceri ve
değer yargılan, yani ideoloji ak-
tarır. Sistemin temel işlevleri
bunlardır. İşte si>Bsal boyut bu
temel işlevlerin aynntılı bir bi-
çimde tartışılmasını içerir. Ra-
porda bu yapılmıyor, hiç tartış-
ma konusu yapmadan resmi ide-
olojinin kabuğu içinde kalınmış.
Eğitim sisteminin sağlıkIı hale
gelebilrnesi için bu konudaki
tartışmamn gnzlenmemesi, aksi-
ne açığa çıkanlması gerekir. Bu
konuda toplumda önemli prob-
lemler varsa onlan yok sayan
yaklaşımlar çözümün doğması-
nı gerçekleştirmez, geciktirir.
Rapora bakınca oldukça geride
kalmış bir noktada sanki uzlaş-
ma sağlanmış gibi bir bakışın
egemen olduğunu görüyoruz.
Bence geçmişte kalmış bir nok-
tada uzlaşma sağlanması bek-
lenmemelidir, yeni uzlaşma baş-
ka noktalarda ortaya çıkacaktır.
— Tiirkiye'de eğitim gercek-
ten bir kantile yönü var, ama ka-
lite de çok önemli. Bu konuda
raporun pek doyurucu çözüm-
lemeler iiretmediğini söyleyebi-
lir miyiz?
TEKELİ — Raporda kalite
sorunu ayn bir başlik altmda ele'
alınmış. Ama burada da daha
önce değindiğim sıkıntı var, ya-
ni çok teknik ve bu nedenle ste-
ril bir ele alış. Kalite sorunu
öğretmen-öğrenci oraru gibi hu-
suslara indirgenmiş. Kuşkusuz
bu teknik yön önemlidir. Ama
kalite acısından bence en önemli
sorun kantitenin kalite üzerinde-
ki baskısıdır. Türkiye, 1950'li yıl-
lardan beri eğitim sorununu bü-
yük sayılann baskısı ile bir kan-
tite ya da nicelik sorunu olarak
görmüştür. Göreli yoksulluk,
kentleşme ve yüksek nüfus ar-
tış oranı kaçınılmaz olarak
Türkiye'yi bu noktaya getirmiş-
tir. Bu durum yani niceliğin
önplana çıkması kalite ya da ni-
telik tartışmasını hep geri plana
itmiştir. Nitelik, bu ağır baskı
karşısında siyasi ödünlerle en
kolay vazgeçilen eğitim öğesi ol-
muştur. Belki bugün iş çevrele-
rini de ciddi olarak kaygılara dü-
şüren temelsorun bu eğitimin
kalite yönü olmuştur. İşyerleri-
ne gelen her düzeyde diploma-
hdan beklediklerini bulamayan
sanayiciierin, işadamlanmn kay-
gılannı doğal karşılamak gere-
kir. Bu, çok ciddi bir biçimde ve
esas olarak siyasal boyut üzerin-
de tartışılması gerekli bir ikile-
mi gündeme getirmektedir. An-
cak söz konusu raporun bu ko-
nuda pek yol gösterici olmadığı
sövlenebilmektedir.