23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5 IFSAK'ta ayın fotoğrafı • Kiiltür Servisi — İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği IFSAK'ta her ay düzenlenen "Ayın Fotoğrafı" yarışmasının ocak ayı bölümünde 8 fotoğraf başarılı bulundu. Tek seçiciliğini Erem Çalıkoğlu'nun yaptığı "saydam" dalında Sabir Ece, Süha Ertekin, Cem Yazıcı ve Ahmet Topuzdağ'ın fotoğrafları ayın fotoğrafları seçildiler. Siyah-beyaz baskı dalında ise İsmail Coşkun (yukarıda), Timurtaş Onan, Muammer Yanmaz, Sedat Doğanalp'ın fotoğraflan "Ayın Fotoğraflan" oldu. Bu bölumün tek seçiciliğini Sedat Tosunoğlu yapıyordu. Demiraslan Şiir Odülti • Kiiltür Servisi — Şair îlhan Demiraslan'ın anısını yaşatmak üzere Kıyı Kültür ve Sanat Dergisi tarafından bir yarışma düzenlendi. Îlhan Demiraslan Şiir Ödülü, şairin olümunün 10. yıldönumü olan 25 Kasım 1990 tarihinde verilecek. Seçici kurulunu Mehmet Yaşar Bilen, İsmet Zeki Eyuboğlu, Subutay Hikmet, Ömer Kayaoğlu, Gündoğdu Sanımer, Rasim Şimşek ve Ahmet Özer'in oluşturduğu yarışmaya dileyen herkes Ekim '89 - Ekim '90 tarihleri arasında yayımlanan şiir kitaplarıyla ya da kitap oylumunda basıma hazırlanmış şiirleriyle katılabilecek. Yarışmacılar yapıtlarından 7 örneği 1 Ekim 1990 tarihine dek derginin P.K. 183 61001-Trabzon adresine gönderecekler. Birinci gelen yapıta 700 bin, mansiyon alan yapıta ise 300 bin Hra para armağanı verilecek. İskenderiye Kitaphğı • İSKENDERİYE (UBA) — İskenderiye Kitaplığı Akdeniz kıyısındaki görkemli yerinde yeniden yükselecek. Arkeologlann ve mimarlann ortak proje çalışmalarıyla antikçağın görkemli İskenderiye Kitaplığı, uzun zamandır boş kalan yerini 21. yüzyılda yeniden dolduracak. Zamanının bilim ve sanat yuvası sayılan, dünya kültürünün her türlu ürününün dort bir yandan aktığı İskenderiye Kitaplığı, lskender tarafından kurulmuş ve Julius Sezar zamanında yanarak yok olmuştu. Yeni İskenderiye Kitaphğf nın 1995 yılma dek bitirilmesi öngörülüyor. Kitaplığın tıpkı antikçağdaki "büyükannesi" gibi kompleks ve çok amaçlı bilim ve sanat çalışmalarına yuva olması düşünülüyor. 21. yüzyılın kitaplığı olacağı söylenen İskenderiye Kitaplığı'nın yaklaşık olarak 200 milyon Amerikan Dolan'na çıkması bekleniyor. 'Vur Bir Mastika' • Kiiltür Servisi — Kartal Sanat İşliği Tiyatrosu, îsmail Işılsoy'un yazdığı "Vur Bir Mastika" adlı kabareyi sergiliyor. "Vur Bir Mastika" 10 şubatta saat 2O.3O'da, 11 şubatta 18.15 ve 20.30'da Pendik Ataturk Kültür Evi'nde izlenebilecek. Çetin Etili'nin sahnelediği oyun, küçük bir banliyöde yaşayan insanların kendi kültürlerine yabancılaşmalarını konu alıyor. Topluluk üyeleri oyunda "12 Eylül sonrası Türkiye'yi gözler önüne sermeye, 'seçenek' yaratma çabalarına yönelik soru işaretlerini sunmaya" çalıştıklannı beliniyorlar. Muziğini Tugay Başar, düzenlemesini Cem Doğan'ın gerçeklestirdiği "Vur Bir Mastika"da Ali Osman Ayan, Munir Doğrusöz, Hicran Doran, Çetin Etili, Sennur Guneş, Mustafa Şahin, Nazım Yılmaz rol alıyor. 'Prometheus' Bakırköy'de • Kiiltür Servisi — Antik Yunan tragedya yazarı Aiskhylos'un "Prometheus" adlı oyunu 5 şubat tarihinden itibaren Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda sergilenecek. "Prometheus"u Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Mustafa Avkıran sahneye koydu. Oyunda Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu Prometheus'u canlandırdı. Yine Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Nişan Şiriyan, Alptekin Serdengeçti, Musa Uzunlar, Mustafa Avkıran, Melih Avkıran ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan Tiyatro Bölümü öğrencileri öteki rolleri paylaşıyorlar. Oyunun dekor ve kostümleri Ali Yenel, müziği ise Cenap Oğuz tarafından gerçekleştirildi. Adile Naşit Kültür Merkezi'nde oyunlarını sergile>r en Bakırköy Belediye Tiyatrosu, Doç. Zeliha Berksoy'un sanat danışmanhğında çalışmalarını surdürüyor. Erol Tby'un yeni denemesi • Kültür Servisi — Erol Toy'un yeni bir denemesi "Meclisler ve Partiler" önümüzdeki gunlerde yayımlanıyor. Toy bu kitapta, "TBMM nedir, özelliği, niteliği ve misyonu neye dayanır, kendi görev bilinciyle, toplumsal gelişmenin akışı arasındaki anlamlı birliğin gerekçeleri var mıdır, halk ve devlet bütunlüğü, kanatlar aynlığına nasıl dönuşmüştür" gibi sorulann yanıtlarını veriyor. Kitapta Ittihat Terakki ve Hurriyet İtilaf bölünmesinden, CHP ve DP bölünmesine uzanan çizgideki particilik seruvenleri de inceleniyor. Erol Toy, günümüz partilerinin konumunu, toplumsal işlevlerini de kitapta araştınyor. MUZİK FILIZALI Gülsin Onay, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği için çaldı Bartok duyarlığıyla BartokGülsin Onay bu son resitalinde tam anlamıyla formdaydı. Haftanın ikinci güzel müzisyeni ise çellist David Geringas'tı. Rostropoviç'in öğrencisi Geringas'ın elinin altında tek bir nota bile kaynamıyordu. Piyanist Gülsin Ona>. 22 Ocak 1990 ak- şamı İstanbul Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Çağdaş Yaşamı Destek- leme Derneği yararına bir resital verdi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kuruluşundan bu yana geçen kısa zaman içinde düzenlediği ikinci başarılı konserdi bu ve Gülsin Onay tam anlamıyla form- daydı. Gülsin Onay ilk once Bela Bartok'un 1910'da bestelediği op. 9 "Esquisses" yani "Desenler yahut Portreler"adheseriniyo- rumladı. Ardından yine Bartok'un op. 8, 3 Burlesque"inden (1909) birini çalan Onay, Bartok'un piyano yazısını kuru ve "percus- sive", yani vurmalı çalgı üslubunda bulan- lara iyi bir karşılık vermiş oldu. Bela Bar- tok'un bestecilik yıllarının ilk döneminin ürünleriydi her iki eser de. Birincisi, adın- dan anlaşılacağı gibi değişik duyarlıklar- da poFtreler çiziyor, Burlesque'te ise yine adından anlaşılacağı gibi komiklik, alay ve maskaralık seziliyordu. Bartok, zamanının ütılü piyanistlerinden birıydi. Hatta besteciliğinden once piyanist- liği ile tanınrnıştı Avrupa'da. Virtuoz bir piyanistin pıyanoyu iyi tanımasmda da şa- şılacak bir şey yoİc. Nitekim, Bartok'un et- nik muzik öğelerini eserlerinde değerlen- dirmesinde, ezgisel ve ritmik malzemeyi böyle ustaca kullanmasında piyanist olma- sının buyük payı olduğu kuşkusuz. Bartok. asıl malzemeye gönderme yapıyor her an, ancak bu göndermeler eserin yapısı, kur- gusu ve orgüsü içinde öyle kusursuzca yerlı yerine oturuyor ve öyle ince bir zevkle iş- ROMANTİK DÖNEME ÇOK YATKIN - Gülsin Ongy'ın resitalinde yonımladığı bes- teciler arasında Schumann ve Mendelssohn da vardı.Onay yonımlannda Romantik duyarlıga yatkın bir kişiligi olduğuna kabul ettirdi. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) leniyor ki. İşte Gülsin Onay da Bartok'u herhalde Bartok'un istediği gibi onun sözcüklerı, onun duygularıyla aktardı bize sanki. Pi- yanist Onay, Bartoklar'dan sonra Adnan Sa>gun'un op. 38, 4 etütüniı yorumladı re- sitalinde. Bartok ve Saygun'u bir araya ge- tirmek yerinde bir fikir kuşkusuz. Her iki besteci de kendi ulusal muziklerinin derin- lemesine araştırmasını yapmış ve bu mu- ziğin öğelerini eserlerinde malzeme olarak yoğun biçimde kullanmışlar. Saygun'daki ulusal muzik öğeleri kullanımı Bartof'a oranla çok daha belirgin tabii. Ancak Say- gun'un eserlerinde, Bartok'ta daha 1909-10'larda gözle görulur biçimde orta- ya çıkan soyutlama eğilimı o derece önde değil. Bartok, ulusal öğeleri ufalayıp hüc- relere ayırdıktan sonra tanınmaz hale ge- tirirken Saygun bu öğeleri piyanistik süs- lemelerle yer yer örtmeyi, geliştirmeyi se- çıyor, ^^^^^^_ ama o öğeleri hiçbir zaman iyiden iyiye eriterek başka kalıpla- ra dokmeye yanaşmıyor. Konserin ikinci yarısında yer alan Haydnın Fa minor Çeşitlemeleri'ni Gülsin Onay bence hiç programına almasaydı de- rim. Haydn, bambaşka bir donem, bam- başka bir stil. Programın sonraki eserleriyle herhangı bir bağlantısı da yok. Oysa Gül- sin gerek Schumann'ın op. 1, Abegg Çe- şitlemeleri'nde, gerek Mendelssohn'un "Va- riationes serieuses", yani ciddi çeşitleme- lerinde belli bir dönemin, romantik döne- min stil anlayışına, duyarlığına çok daha yatkın bir kişiligi olduğunu dinleyenlere ka- bul ettirdi. Haftanın ikinci guzel müzisyeni ise çel- list David Geringas idi. Geringas, bu se- zon istanbul müzikseverlerimn dinleme şansına eriştikleri ikinci harika çellistti aynı zamandı. Aralık ayında Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir resital veren genç Sovyet çellist Alexander Rudin'den sonra bu kez de yine Sovyetler Birliği'nde yeti- şen, Rostropoviç'in öğrencisi Litvanyalı Ge- ringas, çellonun ne denli guzel, etkileyici, duygulara canlılık veren bir çalgı olduğu- nu biz muzikseverlere hatırlattı. Geringas da aynen Rudin gibi dolu dolu tınlayan to- nu ile önce çarpıyordu insanı. İkinci çarpıcı yani ise şaşmaz entonasyonu ve parmak tekniğiydi. Allah için tek bir nota bile kay- namıyordu elinin altında. Hefe oktavlar öy- le temizdi ki insanın kulaklarında armo- nikleri tınlıyordu neredeyse. Geringas, 26-27 Ocak 1990 tarihlerinde Tadeusz Strugala'nın yönettiği İstanbui Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Dvo- rak'ın op. 104 si minör çello konçertosu- nu çaldı. Dvorak çello konçertosunu din- lemekten bıkmayız belki, ama daha 5-6 ocakta aynı eseri Doğan Cangal'ın çaldı- ğını hatırlayacak olursak, zaten repenuvan kısıtlı bulduğumuz konser mevsiminde aynı eseri iki hafta arayla halka sunmamn man- tığını anlayamadığımızı da belirtmek zo- rundayız Ingiltereden orkestra manzaraları Orkestraların ardındakilerLondra'daki orkestra ve topluluklar her türlü çevreden yardım alarak ayakta kalmaya çalışıyor. Müzik, "yeni aristokratlar" diyebileceğimiz endüstri ve iş dünyasının katkılanyla ayakta kalıp gelişiyor İngiltere'de. LONDRA — Londra'daki mu- zik yaşamı, sayısı gün geçtikçe ço- ğalan'oda orkestrası, normal or- kestra, çağdaş müzikte uzmanlaş- mış orkestra, yaylı çalgılar toplu- lukları, üfleme çalgılar topluluk- ları ile kıvıl kıvıl kaynıyor. Hep- sinin uzerindeki anonim cilayı bi- raz kazıdığınızda bu orkestra ve toplulukların hemen tumünün ku- rulmasında daima bir özel kişinin çabalarının etken olduğunu göru- yoruz. O kişi de genellikle müzik idealisti biri oluyor. London Mozart Players toplu- luğunu, orneğin Blech Yaylı Çal- gılar Dörtlusü'nun kurucusu Harry Blech dünyaya getirmiş 1949'da. 10 yıl önce kurulan Lon- tano Çağdaş Muzik Orkestrası'nın isim annesi, menajeri, şefi, her şe- yi ise Odaline de la Martinez. Ge- çen on yıl içinde Londra'da Küba asıllı bir Amerikan vatandaşı ve kadın olarak besteci ve orkestra şefliği kimliklerini bir arada yu- rutmeyi başaran Martinez, Lonta- no'ya hayat veren kişi. London Symphonietta'yı kuran ve bugun- kü başarılı konumuna getiren Michael Vyner daha geçenlerde ölünce, topluluk sağ kolunu yitir- miş gibi oldu. Londra Oda Or- kestrası ise başkemancısı Chris VV'arren Green ile pırıltısını surdü- rüyor. "St. Martin in the Fields" Orkestrası dendi mi akla hemen şef Sir Neville Marriner ile başke- mancı Iona Bnmn geliyor. 23. kuruluş yılını kutlayan St. John's Smith Square Orkestrası1 nın ise aristokratik sosyete ve üst düzey müzisyen çevreleriyle yakın ilişkisi var. Orkestranın kurucu başkanı Sir Yehudi Menuhin, ar- kistik direktöru John Lubbock, iş- letme direktöru Lady Carolyn Townshend, Orkestranın Dostla- rı Vakfı'mn Başkanı Lord Alding- ton. Orkestrayı maddi ve manevi varlıklarıyla destekleyenler arasın- da Prenses Margaret, Lady Fer- mony, Dame Janet Bakcr, Mslis- lav Rostropoviç. şimdi artık rah- metli olan piyanist John Ogdon var. Kısacası St. John's Smith Square Orkestrası asillerin destek- lediği bir orkestra. Boylece Londra orkestra ve top- lulukları her türlü çevreden yar- dım alarak ayakta kalmaya çalı- şıyor. Aradan ilginç beraberlikler de söz konusu oluyor doğal ola- rak. Ömeğin, Londra Mozart Pla- yers'ın en önemli desteği Nestle çi- kolataları şu sıralarda. Aynı top- luluk bir çay firması olan "The London Herb and Spice Corapany" için 1990 mevsımi bo- yunca "Pazarlan Barbican'da Çaylı Konser"ler duzenliyor. Ingi- lizlerin ünlü "beşçayı Elgar/Mo- zart ile Mozart/Schubert arasın- da almabilecek bundan boyle. Çay ve pastalar konser bileti fiyatına dahil edilmış durumda. London Mozart Players'ın bir de "Supe* 'li konserler serısi var. Bu durum- da oiletinızı alırken kendinize ve isterseniz konuklarmıza bir de masa ayırtıyorsunuz. London Mozart Players 1949 \ J PRENSES MARGARET VE BAŞKEMANCI — Prenses Margaret (solda), Londra'daki St. John's Smith Square Orkestrası'nın maddi ve manevi destekleyicileri arasında. Orkestranın başkemancısı Ro- semary Farniss ise Yehudi Menuhin Okulu'ndan yetişen parlak müzisyenlerin başında geliyor. yılında kurulmuş. İlk başlarda adı London Wind Players imiş. Savaş sırasında RAF, yani Kraliyet Ha- va Kuvvetleri'nde gorev yapan ün- lü kornocu Dennis Brain, ayrıca yine unlu kornocu ve orkestra şe- fi Norman del Mar, bu üfleme çalgılar topluluğunun uyeleri ara- sındaymış. Yetenekli öğrenci ve amatörlerin katıiımıyla başlayan konserleri piyanist Dame Myra Hess çok desteklemiş o zamanlar. Uzun yıllar kendilerine ait bir mekânda çalışma olanağı bulama- yan topluluk, şefleri Jane Glover- ın çekıcı kişiligi, televizyondaki programları dolayısıyla kamuoyu tarafından yakınen tanınması, ay- rıca orkestranın idari işlerini yu- rüten Louise Honey man'ın işbilir- liği ve işbitiriciliğiyle sonunda ge- çen yıl göçebeliğe son verdiler ve Londra yakımndaki Croydon böl- gesinde bulunan Fairfield Konser Salonu'nda yerleştiler. Orkestra- nın Croydon'a taşınması ile hem Fairfield Salonu hem de Croy- don'un müzik yaşamı canlandı. Eskiden insanlar müzik dinlemek için Croydon'dan Londra'ya gider- lerken şımdi Londra'dan Croy- dan'a geliyorlar. Orkestranın başlıca mali kayna- ğı olan Croydon belediyesi du- rumdan memnun. Resmi para kaynaklanndan sonra gelen özel destekler arasında "BP", "British Telecom", "British Sleel", "Marks and Spencer", "Slandard Charte- red Bank" gibi çok onemli kuru- luşlar da var. Ve muzik ancak ye- ni aristokratlar diye tanımlayabi- leceğimiz endüstri ve iş dünyası- nın katkılan ile canlı ve ayakta ka- lıp gelişiyor İngiltere'de. Milliyet Sanat Dergisi Cemal Süreya'nın PAPİRÜS dergisinin ilk sayısını (tıpkıbasımını) ek olarak veriyor MEHMET H. DOĞAN, ENİS BATUH, ALİ PUSKÜLLÜOĞLU, KONUR EHTOP, ENVER ERCAN, MUZAFFER BUYRUKÇU, SU- NAV AKIN, ALPAY KABACALI, HALİL İBRAHİM BAHAR'IN CEMAL SÜRErA'NIN SANATINIELE ALAN YAZILARI VE ABOİ İPEKÇİ FOTOĞRAF YARIŞMASI SONUÇLARI... 1 Şubat sayısmda hmir'de geçen haftasonu konserlerinden izlenimler Dışandan ve bizden 2 kemancı ÜNER BİRKAN İZMİR — Gunumüzün keman devlerinden Yehudi Menuhin, Jo- hann Sebastian Bach'ın bugünün diliyle yorumlanması üzerine go- ruşlerini, "Diapason Harmonie" Dergisi'nin son sayı- sında, müzik yazarı Jean-Michel Damian'a şöyle belirtiyor: "Bach. bir parça da söylence- lerin beslecisidir, üzerinde söyle- nenler korku verir yorumcuya. Aslında Bach'ın müzigini tam or- ta yerinden kavraraaz, onu *ruba- to'. yani tempoları akıllıca, yerli yerinde uzatıp kısaltarak çalma yiirekliliğini gosteremezseniz, kupkuru kalır o müzik, cılızlaşır. Sözgelimi, tek ses üzerine kuru- luş. on altılık notalar içinden o 'gizli cokseslilik'in uç. kimi za- man dört sesini duyurabilmek için, hangi notalara güç vermenin, hangilerini uzatmanın, daha vib- ratolu ya da daha duyurarak çal- manın uygun görülebileceğini, hangi nolaların süsleme görevin- de kullanılabileceğini çok iyi kes- tirebilmelisiniz." Bach'ın ıster solo keman par- çalarını, sonal ya da partitaları- nı, ister eşlikli eserlerini, sözgeli- mi keman konçertolarını yorum- lama görevini ustlenen sanatçılar için kulağa küpe oğütler bunlar. Bu "söylenee-besteci"nin La Mi- nör Birinci ve Mi Majör ikinci ke- man konçertolarını İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın yaylı çal- gılar grubu uyeleriyle birlikte, 26-27 ocak hafta sonu konserle- rinde yorumlayan, Federal Al- manya'nın Südwestfunk (Stutt- gart) Senfoni Orkestrası'nda baş- kemancilık görevini yüruten YVolfganj» Hock'un Bach seslen- dirmelerinde, Yehudi Menuhin'- in bu değerlendirmelerine uygun sonuçJai^ılflsılması, iki şeyin bir ğunluğu olmayan, yer yer ento- nasyondan, yer yer ritmden yaıa alan, sıradan, neredeyse "öğren- ci işi" denilebilecek bir Bach ses- lendirmesi. Bu mevsimin genel başarı çizgisi, doyurucu düzeyi her konserde korunmalı, gelişti- rilmeli... 26-27 ocak hafta sonu konser- lerinin, pek hoş olmayan bir de sürprizi vardı: Mevsim başından bu yana, on altı haftadır söz ko- nusu olmayan bir program deği- Saim Akçıl Bach konçertolarını İDSO yaylı çalgılar grubu eşliğinde seslendiren VVolfgang Hock'tan sıradan bir yorum dinledik. Kemancı Saim Akçıl'ı ise piyanist Cana Gürmen eşliğinde Türk- Amenkan Derneği'nde dinledik. arada gerçekleşmesine bağhydı: Yaylılar grubunun, dolgun eşli- ğiyle yeterli bir "Bach altyapısı" oluşturması, bir de yorumcunun, Bach muziğini "tam ortasından kavrayan" o yaman profesyonel- lerden biri olması. Gözlediğim kadarıyla ne yönet- men Veronika Dudarova'nın öy- le bir kaygısı olmuş çalışmalar sı- rasında, ne de Bay Hock'un çapı yeterli o amaç için. Dumduz, yo- şikliği. Bayan Dudarova, mevsim başında, pek sevdiği İzmir DSO'- ya çağımızın önemli senfonik şi- irlerinden biri olan, Richard Stra- uss'un "Ein Heldenleben"iııi (Bir Kahramanın Yaşamı) planlamış. Gelgelelim, ne salonun bugunkü durumu, ne de çalgı ve orkestra uyesi sayısı elvermiş buna. Yönet- men de bu kısa zaman içinde zah- metsizce çıkarılabilecek bir senfo- ni seçmiş, ona hazırlamış orkest- rayı. Beethoven'in Op. 93 Fa ma- jör Sekizinci Senfonisi, bu koşul- lar altında, oldukça iyi yorumlan- dı, tempo seçimierinde, entonas- yon dengesinde goze batacak ku- surları olmaksızın, doğru boyut- lar içinde sunuldu dinleyiciye. Programın ilk eseri olan, neşeli, uçarı, renkli, hafif "Aragon Jota'sı" ise (M.I.GIinka), daha parlatılmalı, daha usta işi seslen- dirilmeli. Çalışkanlığını, alçakgönullülu- ğünü her zaman övgüye değer bulduğum, kemancı Saim Akçıl'ı 22 ocak akşamı İzmir Turk - Amerikan Derneği'nde, piyanist Cânâ Gürmen'in eşliğinde dinle- dim. Brahms'ın (Op.100, La ma- jör) ve Debussy'nin sonatların- dan, Şostakoviç'in "Albüra Par- çalan"ndan ve Stravinski'nin (Pergolesi'nin temaları üzerine kurulu) "İtalyan Suiti"nden olu- şan resital, özellikle ikinci bölu- müyle ilgi çekiciydi. Saim AkçıPın, çalgısının rengi- ni, tınısını bütün guzellığiyle or- taya çıkaran bu tür eserlere yat- kın tamperamanını, değerli piya- nist Câna Gürmen'in eşliğinin yardımı, desteğiyle bir kez daha tatma fırsatı yarattı o resital be- nim için. Mesleğine sevgisi, din- leyiciye saygısıyla seçkinleşen, dost Akçıl'ı her zaman bekliyoruz aramıza. 'Çardaş , Fürstin'iıı galası _—j • Kültür Servisi — İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sahnelediği "Çardaş Furstin" operetinin galası bugun saat 20.00'de Türk Silahh Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yaranna gerçekleştirilecek. Besteci E.Kalman'ın tanınmış yapıtlarından biri olan "Çardaş Fürstin" opereti İstanbul Ataturk Kültür Merkezi'nde sunulacak. Gala gecesine Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Milli Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Başkanı Safa Giray'ın da katılması bekleniyor. Alev Tekinay'a ödül • ML NtH (AA) — Augsburg Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bolumu Başkanı Filolog Dr. Alev- Tekinay, Adelbert-Von-Chamisso Ödülü'ne layık görüldü. Federal Almanya'da Münih Üniversitesi tarafından her yıl yabancı yazarlara verilen Adelbert-Von-Chamisso Ödülü'nü almaya hak kazanan Dr. Alev Tekinay'ın, Türk ve Alman kültürleri arasındaki etkileşimlerden doğan deneyimlerini yazınsal biçimde anlatan eserleri bulunuyor. Dr. Alev Tekinay'a ödülü, 16 şubat gunü Bavyera Guzel Sanatlar Akademisi'nde düzenlenecek bir törenle verilecek. Bozkurt'tan peyzajlar • Kültür Servisi — Oktay Bozkurt, çoğunluğu peyzajlardan oluşan resimlerini 2-21 şubat tarihleri arasında Ümit Yaşar Sanat Galerisi'nde sergileyecek. 1962-63 yıllarında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde okuyan daha sonra bu okuldan aynlarak Kara Harp Okulu'na giren Bozkurt, resme 1986 yılında başladı. Anadolu'nun çeşitli yörelerinde görevli bulunduğu yıllarda resim öğretmenliği de yapan Oktay Bozkurt, çeşitli karma sergilere katıldı. 1986 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli olduktan sonra resme daha çok zaman ayıran Bozkurt, şimdiye dek Bandırma ve tstanbul'da kişisel sergiler açtı. Ferruh Başağa sergisi • Kültür Servisi — Ferruh Başağa'nın resimleri 1 şubat - 12 mart tarihleri arasında Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde sergilenecek. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde okuduğu yıllarda Nazmi Ziya, Leopold Levy ve Zeki Kocamemi'yle çalışan Ferruh Başağa, 1948 yılından sonra soyut çahşmalara yöneldi. "Bana göre soyut resim çağımızın dinamizmini, akılcılığını, geniş görüşlülüğünü simgelemektedir" diyen sanatçı, Edinburg Festivali, Venedik ve Sao Paolo bienallerini de kapsayan 50'den fazla sergiye katıldı ve çok sayıda kişisel sergiler açtı. 1985 Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü'nü de kazanan Başağa, resim çalışmalarının yani sıra birçok mimari yapı için mozaik ve vitray da gerçekleştirdi. Sanatçmın yapıtları çeşitli müze ve özel koleksiyonlarda yer alıyor. UGUN • 'İstanbul Sohbetleri' Araştırmacı-arkeolog Dilek Yarcan, terk edilmiş bir Rum koyu olan Fethiye yakınlarındaki Kayaköy iizerine saat 18.00'de Mulkiyeliler Birliği'nde bir konuşma yapacak. • Dinleti Folklor Kurumu etkinlikleri kapsamında Nedim Çiçek ve Necip Yılgın'ın dinletisı saat 19.00'da Folklor Kurumu'nda (M.Kemalpaşa Mah. Defteremini Sok. 8/2 Aksaray) yer alıyor. BILSAK'TA BUGÜN 31 Ocak Çarsamba: 19.00 KONFERANS: Marmara'da Balık ve Baiıkçılık. Murat Reis. 19.00 DERGİ YAZI KURULLARIYLA TANIŞMA, SOHBET: BOMM Muzik Dergisi. 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK Herkese açıktır. BİLSAK. Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 CtHANGtR 143 28 79 - 143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle