20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecılik Turk Anonim Şırkeıi adına Nttlir N»di • Genc! Yayın Müduru: H ı s n Cmıl. Mucssesc Muduru: Emint V^kJıgil, Vazı tşlerı Müduru: Okrt GÖKBSİB. # Haber Merkezi Müduru: Vtlçıa B«y«r, Sayfa Duzeni Yöneımeni: Ali Aor. • Tmsücüer ANKARA: Afenct T«o. İZMİR: tV Ç l t( Poliuka Cdal B a ^ u e c Dvş Haberler: trpm ftmks, Ekonomı: Co*b Taftaa, U Sendika: Şı*ım l a n d Klürtr CtU €skr. Efc>uıw. G*OM> Şmtan, Haber Arastırma. Isnn Beriun. Yurt Haberkn Ncnkf DofcH, Spor Danıjmanı: \bduijdtr VncHmsn. Dm Vazüaı Kcnfll Çdkflun. Arajtırma- U a n Alpay, DuMfcme: AMufek Vrnsa. # Kooıdınaıoc Aiunrl Koratan. % M l ÎŞıCT Erel Irtnl • Muhasebr Bolon tentr • BUtçe PlanUma: Sc*|i OHMnbtşrathı • RtUam: .Vyjt Tonın, 0 Ek Yayınlaı Hmty* Akyol 0 ldaır: Huseyin Gunr. 0 Isletme: Öoder ÇHik. # Bdgı-liirm: Nıü taal. 0 Penonel: Sevp Bosunooftl». Baxm .«• ravn/ı ( umhun>^ MaıbauU ve Gaanolık TA.S- TUrk Ocafe Cad. 39/41 M1Ü Ist PK: 246-lsontml Td: 512 05 05 (20 hal). Tttoc 22246 Fax (1) 52* 60 72 % flıaouır MıkMK Zıya Gokalp BK Inkjbp S No: 19 A Tefc 13? l: 41-47. Tdo. 42344 Fu: (4) 133 05 65 0 \mrn-- H Zıya Blv 1352 S ü , Td: 13 12 30. Tetet 52359 Fa* <51) 19 53 « 9 t-*)nu CJA 119 ? So: 1 kaı 1. Td 1» 3" 52 (4 tıat). Tdct 62155, Fıx. f71) 19 V 52 TAKVlM: 24 OCAK 1990 İmsak: 5.46 Güneş: 7.14 Öğle: 12.21 tkindi: 14.53 Akşam: 17.17 Yatsı: 18.40 Nükleer sözleşmeye şartlı onay Nükleer kazalarda uluslararası yardımla ilgili iki sözleşmede bazı maddelere çekince koyan Türkiye, anlaşmazlık halinde Lahey Adalet Divanına'zorunluhakemrolü tanımayı' reddetti. FARUK BİLDİRİCÎ ANKARA — "Nükleer Kaza vey» Radyolojik Acil Hallerde Yardımlaşma Sözleşmesi" ile "Nükleer Kaza Halinde Erken Bildirim Sözleşmesi ", *etkisiıkştirilerek' onaylandı. Söz- leşmelere konulan çekincelerle Türkiye, nükleer kaza halinde ge- len teknik personele yargısal ve mali ayncalıklar tanımayı, ölüm ve yaralanmaları halinde tazminat ödemeyi kabul etmedi. Ayrıca an- laşmazlık halinde Lahey Ulusla- rarası Adalet Divanı'na "zonınlu hakem rolu tanımayT reddetti. Bu çekincelere muhaiefet şerhi koyan TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi SHP Diyarbakır Milletvekili Fu- •t Atalay, çekincelerin Türkiye'ye yardımı engelleyeceğini savundu. Uluslararası iki sözleşme, çekin- celer tartışması nedeniyle, Bakaıı- lar Kurulu'nda uygun bulunma- sından yakiaşık 1.5 yıl sonra ge- çen hafta TBMM Genel Kuru- lu'nda kabul edüerek onaylandı. Nükleer kazalarla ilgili uluslara- rası yardımı ve erken bildirimi içe- ren sözleşmelere çekince konusu TBMM Dışişleri Komisyonu'nda tartışmalara yol açmıştı. Görüş- melerin başlangıcında eski komis- yon başkanı ve Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler de yardım eden devletin personeline tanınması ön- görülen ayrıcalıklara çekince ko- nulmasına karşı çıkmıştı. Dinçer- ler, çekincelerle ilgili kuşkulan ne- deniyle, komisyon üyesi Fethî Çe- likbaş başkanlığında bir alt ko- misyon kurdurarak Uluslararası Adalet Divanı'nın zorunlu hakem rolünün tanınması konusunu in- celetmişti. Komisyon üyesi ve SHP Diyar- bakır Milletvekili Fuat Atalay, "Çekince konulmasının, olası bir nükleer kaza durumunda Türki- ye'ye yapılacak yardıma caydıncı etki yapacağı" biçiminde muhaie- fet şerhi koydu. Ama Atalay'ın karşı çıkması da durumu değiştir- medi ve TBMM Genel Kurulu, sözleşmeleri geçen hafta hüküme- tin isteği doğrultusunda çekince- lerle birlikte kabul etti. Bakan Dinçerler, Cumhuriyet muhabirinın konuya ilişkin soru- larına yanıt vermeyerek değerlen- dirme yapmadı. Atalay'ın muhalefeti Fuat Atalay, nükleer kaza veya radyolojik acü hallerde yardımlaş- ma sözleşmesinin TBMM Dışişleri Bakanhğı Komisyonu'nda uzun uzun tartışıldığını belirui Atalay, yardımlaşma konusundaki iki maddeye konulan çekincelere muhaiefet şerhi koymasının nede- nini şöyle anlattr. "ÇernobU kazastndan sonra ko- nu güDcelleşince Türkiye de bu söıleşmeyi imzaladı. Nükleer tek- nolojinin denelimi ve nükleer ar- tıklann temizlenmesi konusunda yüksek teknoloji gerekiyor. Nük- leer reaktörleriıı denelimi ve olumsuz etktterin kontrol aitına ahnmasının ileri teknolojiye sahip ülkelerin inisiyatifinde olduğunu biliyoruz. Komisyon toplantısın- da nükleer teknoloji konusunda gerekli bilgi ve deneyimi olan ül- keterin bir nükleer kazada Türki- ye'ye yardıma gelmeleri için ozen- dirilmeleh gerektiğini söyledim. Bu çekinceler sözleşmeyi pratikte niçbir anlamı olmayan bir sözleş- me haiine getirdi." TBMM Dışişleri Komisyonu- Çevre için uluslararası güçbirliği önerisi Haber Araştırma Servisi — Av- rupa Konseyi Parlamenter Mecli- si, üye 23 devletten çevrenin ko- runması için uluslararası bir gü- cttn oluşturulması amacıyla yasal önlemler alınmasını istiyor. Türkiye Tabiatını Koruma Der- neği'nce hazırlanan"Naturopa- Olaylar ve Gelişmeler" konulu bültende yer alan görüşlere göre Parlamenter Meclisi Antarktika ve Alaska'daki son petrol kirlen- mesine karşı da tepki gösterdi. Geçen mart ayında Lozan'da yapılan açıkoturumun ardından tropikal ormanların korunması yolunda kararlar da almış olan Pariamenterler Meclisi, topraklan üzerinde tropikal ormanlar bulu- nan, gelişmekte ya da borçlu ül- kelerin borçlarının, ormanları ko- ruma ve yenileme programlarına çevrilmesini istiyor. Bültende, doğal çevrenin korun- ması konusunda yapılan uluslara- rası çalışmalara yer verilirken, do- ğa üzerinde her yıl yüzlerce hay- van ve bitki türünün çok olduğu- na dikkat çekiliyor. Biyolojik çe- şıtliliğin kesin bir şekilde azalma- sının 20-30 yıl içinde dünya türle- rinin dörtte birini kapsayacağı kaydediliyor. nun yenı başkanı Adnan Tutkun, Uluslararası Adalet Diva- nı'na başvuru konusundaki çekin- ceyi incelemek üzere oluşturulan alt komisyonun "çekince konulması" yönünde görüş bildir- diğini belirtti. Tutkun, nükleeT ka- zalarda yardım edenlere ilişkin iki maddeye çekince konulmasını Cumhuriyet muhabirine şöyle de- ğerlendirdi: "Yardırn Kin gelen ekiplerin bu- rada isteyerek ya da istemeyerek yapacaklan bazı hatalar olabilir. Ama bunlara neden ayncalık ta- nınacak? Çünkü onların jamnda bizim de ekiplerimiz çalışacak, ama bizimkilerin ayncalığı olma- yacak. Bu düşünceleıie hükümet koyduğu çekinceler doğrultusun- da komisyonda karar verildi." Kırmızı et tükeümi, ilk kez 5.5 yıllık kalkınma döneminde yüdayüzde 4.4 geriledi Et tüketiıııiiııişteTürkiye hayvan varlığı ile OECD ülkeleri arasında Türkiye'nin sahip olduğu hayvan varlığı 1980-1984 üçüncü sırada yer alıyor. Ancak hayvan arasmda yüzde 27.2 oranında azaldı. Azalma bugün ağırlıklarında bir gelişme gözlenmiyor. 1983'te de sürüyor. Türkiye'nin nüfusu 20 milyonken büyük Türkiye'de sığır ağırlığı ortalama 94 kilogram ve küçük baş hayvan sayısı 75 milyondu. Şimdi nüfus olarak belirlenirken, aynı yıl bu rakam Batı 50 milyonu aşmış durumda olduğu halde canh Almanya'da 264, ABD'de278 kilogramgörülüyor. hayvan sayısı 67 milyona indi. SERPİL GÜNDÜZ Türkiye'de hayvan sayısı ve et tükeümi hızlı azahyor. Türkiye'- de kişi başına düşen yıllık et tü- ketimi 17.4 kiloya kadar indi. AT ülkelerinde bir kişi yılda 85 kilo et tüketiyor. Yapılan araştırmalar, ülkemız- de kKmızı et tüketiminin önceki kalkınma planlarında artış göste- rirken ilk kez beşinci 5 yıllık plan döneminde yılda yüzde 4.4 ora- nında gerilediğini gösteriyor. TÜSİAD'ın bir araştırmasında yer alan rakamlara göre kasaplık denetimsiz ve mezbaha dışı yerler- de kesiliyor. Türkiye toplanı 67 milyon bü- yük ve küçük baş hayvan varlığı ile OECD ülkeleri arasında üçün- cü sırada. Buna rağmen Türkiye'nin sahip olduğu hayvan varlığı 1980-1984 arasında yüzde 27.2 oranında azalmış. Yine de bu sayısal fazlalık yanıltıcı olabilir. 1974'ten 1983 yılına kadar hayvan ağırlıklarında bir gelişme gözlen- yüz'le konuştuk. Akyüz'e göre îs- memiş. 1983'te Türkiye'de sığır tanbul günde yakiaşık 600 ton et ağırlığı ortalama 94 kilo olarak tüketiyor. Bu etlerin yüzde 6O'ı belirlenirken, aynı dönemde Batı kesilmiş olarak Anadolu'dan, Almanya'da sığırlar 264, ABD'- yüzde 30'u Tuzla Mezbahası'n- yılı genel hayvan sayımı sonuçla- van. Akyüz'ün verdiği bilgiye gö- rı tehlikeyi haber veriyor. Ülke- re hem hayvan hem de et tüketi- mizde hayvan sayısı azalıyor, ih- minde azalma devam ediyor. racat düşüyor, kasaplık canh hay- "Halkın alım gücü azaldığı için van ve taze et ithalatı devam edi- yor, kişi başına et tüketiminde ar- tış olmuyor ve sığırlar hâlâ cılız. Türkiye'nin en çok et tüketen kenti olarak bilinen tstanbul'da- ki "et" durumu hakkında Kasap- lar Derneği 2. Başkanı Ahroet Ak- et saüsı Istanbul ve Trakya'da çok azaldı" diyor Akyüz ve şöyle de- vam ediyor: "Bumınla beraber tavuk satışı çoğaldı. Şimdi tavuk ucuz ve bol. Koyun eti eskiden daha çok satı- dibi Et Muayene İstasyonu. İstan- bul'un Silivri, Selimpaşa, Kum- burgaz, Çekmece, Çatalca. Sağ- malcılar, Kâğıthane ve Alibeyköy gibi ilçelerinde ise kendi gereksı- nimlerini karşılayacak sekilde kü- çük mezbahalar hizmet veriyor. Türkiye'nin hemen bütün yöre- lerinden İstanbuPa etler; canlı hayvan ya da kesilmiş olarak ge- hayvardardan, her yıl yakiaşık 850 de ise 278 kilogram olarak saptan- dan, yüzde 5Pi Et ve Balık Ku- bin ile 1 milyon ton dolayında et mış. Dünyada sığırlarının ağırlı- rumu'ndan, yüzde 5'i de mezba- ğı 94 kilonun altında olan sadece ha dışı kaçak olarak geliyor. Bu 8 ülke var. etlerin yüzde 25'i küçük baş hay- Yapılan araştırmalar ve 1984 van, yıizde75'i de büyük baş hay- üretiliyor. Devlet tstatistik Ensti- tüsü'ne göre bu etin dörtte biri, Tanm Bakanlıgı'na göre ise yarısı da etlerin kasap satışları 8 bin ile 12 bin lira arasında değişiyor. 1975 yılında, en yüksek et fiyatı 500, 1980'de 800-1000 liray.dı. tstanbul'da şu anda üc mezba- ha var. Tuzla Mezbahası, Sütlü- ce Mezbahası (şu anda sadece et muayene ve damgalama istasyo- nu olarak iş görüyor) ve Duvar- Sentetîk kürkün altm çağı İtalyan Parlamentosu'nun en çılgın üyesi Cicciolina, "kürk giymektense çıplaklığı yeğlerim" diyor. Unlü modacılar gerçek kürkler kadar gösterişli dokuma kürkleri için kolları sıvadılar bile. Dış Haberier Servisi- Çıplak göğüslerinın altındaki kalbi, hayvanlar için atıyor. Sırtına yalnızca sentetik bir kürk geçirmiş olan İtalyan parlamentosunun en çılgın üyesi Cicciolina,kız arkadaşı Barbarella ile birlikte Roma'nın seçkin butiklerinden birinin önünde, "dogaya uyumlo" giyim tarzımn propagandasını yaparken "Kürk giymektense, pplaklığı yeğlerim," diyor. Amerika'nın Colorado eyaletinin Aspen kentinde, her ne kadar çıplaklık söz konusu edilmese de benzer bir tartışma gündemde: Aspen kenti Şubat ayında, belediye sınırları içinde kürk satışımn sürüp sürmeyeceğine karar verecek. Alman gazeteci Andreas Lukoschik de "ln ve Out Rehberinin" son basımında kürke lanetler yağdırarak "tüylü deriJerden", "utanç verici, edepsiz ve igrenç" diye söz ediyor. Alman haftalık "Der Spiegel" Dergisine göre sentetik kürk branşı altın çağını yaşıyor. Tilki vizon, samur ve leoparın yerini sentetik taklitleri ya da moher gibi doğal ipliklerden üretilen tüylü benzerleri alıyor. Kürk taklitlerine ilginin artışım, uzmanlar, "doğayı seven kariyer kadım" diye tanımlanan bir müşteri tipinin ortaya çıknuş olmasına bağlıyorlar. Modada "eko bilinci" artık seçkinliğin işareti. Ünlü modacılar "ucuz" taklitlere alternatif "gerçek" kürkler kadar gösterişli dokuma kürkleri için kolları sıvadılar bile. Paris'te Thâerry Mugler ve Karl Lagerfdd, Roma'da Fendi kız kardeşler ve Milano'da Giorgio Armani'nin yeni kreasyonlanm, taklit kürkler süslüyor. "Bcn evrenin bir parçasıyım. Dogaya yönelik her lehdit, aynı zamanda bana da yöneliklir." diyen İtalyan Gianni Versace, "çevreye uyumlu" modacıların başını çekiyor. Federal Almanya'daki kürkçüler 1988 yılında bir önceki yıla oranla cirolarında beşte bir oranında bir düşüş kaydettiler. 1989 yılımn ilk dokuz ayında da perakende satıcılar yüzde on yedilik bir düşüş daha yaşadılar. Kürk üreticilerinin sayısmda da hızlı bir azalma gözleniyor. 1989 yılının ocak-temmuz aylan arasında bir zamanlar çok iyi iş yapan 68 kürkçü kepenklerini indirdi. Hamburg gibi çeşitli büyük kentlerdeki alış veriş merkezlerinin bir kısmı da gerçek kürk reyonlarını kapattılar. Öte yandan kürk sahibi pek çok kadın da kürk giyme hevesini yitirdi artık. Bazılan çevreye uyumlu olma gerekliliğine inandığından, bazılan da yalnızca alabilecekleri tepkiden korktuğundan kürklerini unutmaya karar verdiler. Tilki, vizon, samur veleoparın yerini sentetiktaklitleriyada mohergibidoğalipliklerden üretilen tüylü benzerleri alıyor. 170bin liraya arabanız tertemiz... Bir arabamn temizlenmesi için toplam 6 saat gerekli. Bu yüzden oto kuaförü randevulu çahşıyor. KuafÖrün birimleri üst yıkama, iç yıkama, motor yıkama, paspas asma, kurutma ve pasta ciladan oluşuyor. MERT ALİ BAŞAR1R "Eline elektrik süpürgesini alan araba kuaförü oldu" diyor Cam- Pak oto kuaförünün sahibi Ali Turan. Arkaandan ekliyor: "Ma- alesef kopyelerimiz çtktı." Araba kuaförüne gitmeden ön- ce "araba berberi"ni ziyaret edi- yoruz. Etiler girişindeki açık oto- parktan içeri girdiğimizde yıkan- mak üzere sıraya girmiş çoğu "yüksek taşıt vergili" 15'in üze- rinde araba görüyoruz. 150 bar basınçh 15 H/dakika debili hor- tumu 200 Mercedes'e tutan 6 yıl- lık yıkayıcı Mustafa Bayram. ara- bamn ön sağ çamurluğunun için- deki çamurlan ayıklıyor. 17 yıl- dır sabunlamacılık yapan 3 çocuk babası 32 yaşmdaki Mehmet Çe- lik ise Chevroletle Jeep'i şampu- anlarken ayhğının 120 bin lira ol- duğunu söylüyor, bahşişler tabii biri değil, onu ilgilendiriyor. Ara- bamn büyüklüğüne göre fiyatın değiştiğini açıklayan deneyimli sa- buncu, bu fiyatın 10 bin liralar- da seyrettiğini dile getiriyor. Gün- 35 DAKİKADA TEMtZLENİYOR — Bir arabamn çamurdan kurtarılıp, şampuanlanması yakiaşık 20 dakika süriiyor. Arabalann iç annması ise 15 dakika alıyor. (Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu) de yıkayıp sabunladıkları araba sayısını resmi bir ağızla 70-80 ola- rak ifade ediyor. Bir arabamn İs- tanbul'un tozundan, toprağın- dan, çamurdan kurtarılıp şam- puanlanması yakiaşık 20 daki- kayı alırken, arabaların iç arınma- sı 15 dakikayı gerektiriyor. Oto berberinden çıkıp oto ku- aförü olan Akatlar'daki Cam- Pak'a geçiyoruz. Oto kuaförü sa- hibi Ali Turan ayağımızın tozuy- la bize "Bizim yıkamamız, kunıt- mamız, makineierimiz, cilalannuz çok îarklıdır" diyor. Oto kuafö- rünün birimleri üst yıkıma, iç yı- kama, motor yıkama, paspas as- ma, kurutma ve pasta ciladan olu- şuyor. Kuaför sahibi "Çoğu yer- de yıkama soğuk suyla olurken bizde sıcak su hâkim" gibi bir açıklama getiriyor. Arabamn üze- rindeki toz \ e çamur birlikteliği sı- cak suyun müdahalesiyle gevşeyip yavaş yavaş kaportadan aşağıya iniyor ve kuaförün soğuk taşların- daki diğer banyosunun ardından "iç yıkama" gündeme geliyor. Bu işlem "steam vakum sislemiyle" gerçekleştiriüyor. Bu aruma sis- teminde kullanılan şampuan "normal, kuru yağlı saçlar misali" birkaç tip. Sentetik kuma- şa, düz kadifeye ya da deriye de- ğişik şampuanlar uygulaıııyor. Zaten arabamn pasta cilası da arabamn ulusal ya da Batılı olma- sına ve "müşterinin ensesine göre" değişiyor. Çünkü oıo kua- förünün müşterilerini daha çok Mercedes, BMW ve Jaguar'lar oluşturuyor. Kurutma işlemi ise arabamn içine sıcak hava veren 4 hortumun yerleştirilmesiyle müm- kun. Kurutma 3 saat alıvor. Bir arabamn temizlenmesine toplam 6 saat gerekli. Bu yüzden oto kuaförü randevulu çalışıyor, günün her saatine randevu alıyor. Oto kuaföründe 8 kişi görev ya- pıyor, hafta sonları ise ek iş iste- yenler ve öğrenciler 10-15 bin li- ra yevmiye karşıhğı burada çalı- şıyorlar. Daha önce otomobil alım satı- mıyla ilgilendiğini söylenen oto kuaförü devamlı araba temizlet- tiği için bu işe transfer olmuş. Oto kuaförünün müşterileri arasında Zeki Çetin'in, tbrahim Tatlıseş'- in, Akın Ugurlu'nun arabaları ile Emel Sayın'ın halıları bulunuyor. Bu arada hahlarvn metrekaresi 4 bin liradan yıkanıyor, 3 gün son- ra halı teslim ediliyor. Arabanızın kuaförden çıkması Ali Turan'a göre 90 bin liraya mal oluyor. Oysa biz kapıdan içeri gi- rerken, kuaförden çıkan ve adını vermek istemeyen Mercedesli bir müşteri bu komple yıkamaya 170 bin lira ödediğim söylüyordu. De- mek oluyor ki Ali Turan'ın bize söylediği rakam ya "basın indirimli" fiyat ya da "Maliye bindirimli" bir açıklama. Oto ku- aförü "İstanbul'un havası çok kirli, yoksa bizim vaptığımız te- mizlik 6 ay gider" diyor. Hatia oto kuaförüne başka yerde yıka- tılıp kurutulamayan arabalar bi- le geliyor. Ali Turan bu arada "tescilli" olduğunu açıklıyor. Sa- nayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan alınma oto-kuaförü marka te^ci- lini gösteriyor. van borsasına indiriüyor ve açık pazarda satılıyor, sonra da kesim yerine götürülüyor. Kesilmiş ola- rak, Trakya, Adapazarı, Susur- luk, Eskişehir, Afyon, Konya, Kastamonu ve Kayseri'den sağlık raporu ile birlikte gelen etler ke- sik et ve damga mezbahasına ge- tiriliyor. Gelen etlerin yüzde 9O'ı dana. yüzde 10'u ise koyun eti. Eı sanayiinin durumu konu- sunda Süt ve Et Sanayicileri Bir- liği adına açıklama yapan Orhan Kilercioğlu'na göre bugün et sa- nayiinde büyük bir haksız rekabet mevcut. Resmi ve özel sektöre kombine kurma imkânı veren 2678 sayılı yasa yürürlüğe girdi, yakiaşık 10 yıl olmasına karşın, hâlâ işlerlik kazanamadı. Kilerci- oğlu'na göre ilgili yasa ve yönet- meliğine karşın. halkın sağlığını tehdit eden, devleti zarara sokan vergisiz ve kontrolsüz kesimler sü- rüyor. Süt ve Et Sanayiicileri Birliği SETBİR'in araştırmalarına göre Türkiye'de canlı hayvan ve et ih- racat değeTleri karşılaştınldığında 1982-1988 yılları arasında toplam canlı hayvan ihracının payı yüz- de 68'den yuzde 85'e yükselmiş, et ihracının payı ise yüzde 32'den yüzde 15'e gerilemiş. Et ilhalatı 1984 yılında 629 ton olarak başlamış, 1985 yılında 37 bin 445 tona yükselmiş ve 1988'de gerileyerek 10 bin tona düşmüş. 1980'lerden bu yana hem hay- van varlığı olarak hem de et tü- ketimirtüe azalmalar devam edi- yor. Türkiye'nin nüfusu 20 mil- yonken büyük ve küçük baş hay- van sayısı 75 milyonu buluyordu. Bugün Türkiye'nin nüfusu 50 mil- yonu aşmışken canlı hayvan sayısı 67 milyon civarında. AFŞİN İÇİN RAPOR Ktiller hastalığa yol açabilir İLKER MAGA AÜANA — Afşin - Elbistan Termik Santrah'nda meydana ge- len arıza sırasında, "Çevreye ya- yılan küllerde yüksek oranda ba- kır, kurşun, demir, krom, bor, germen>urn, nikel, selenyum bulunduğu" saptandı. Tanecikle- rin canlılarda birçok hastalığa ne- den olduğu, yaygın hastalıklara yol açabileceği ve çevredeki su kaynaklarını kirlettiği bildirildi. Söz konusu olayla ilgili olarak Çukurova Üniversitesi'nce hazır- lanan raporunda, kirlenmenin ön- lenebilmesi için kül taneciklerinin havaya karışmadan kaynağında yok edilmesi gerektiği, bunun için de "özgün filtre" ve bacagazı sis- temlerinin kurulmasının kaçınıl- maz olduğu kaydedildi. Yrd.Doç.Fadime Taner tarafın- dan hazırlanan raporda, "Tane- cikler canlılarda solunum yolu ra- hatsızlıklanna yol açmaktadıriar. 10 mm'den büyük olanlar üst so- lunum yollarında kalarak ateşli hastalıklara ve akdğer hastalıkla- rına neden olabilmektedir. Örne- ğin küllerde bulunan kurşun (PB), canlı bünyesinde enzimlerle tep- kimeye girerek bazı fonksiyonla- n durdurabilmekte ve bu durum canlı ölümlerine kadar gidebil- mektedir" denildi. Kurt: Santrah yapacağız • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt, Aliağa'daki termik santrahn mutlaka yapılacağını belirtti. Fahrettin Kurt, "Türkiye'nin nükleer enerji santralları hakkında ileriye dönük politikalan ne olmalıdır" konulu panel sonrasında gazetecilere, "Aliağa'da kurulacak santrahn kesinlikle çevreye zarar vermeyeceğini söyledi. Kurt, "Aliağa'daki termik santral, Yatağan'dan 25 kat daha az çevreyi kirletecek. Bu santraldan çıkan sıcak su, denizde yeni balık türlerinin üremesine neden olacak. Bunun örneği, Japonya'da var" dedi. Hac başvumsu • ANKARA (AA) 1990 yılı hac mevsiminde hacca gitmek isteyenler, 1 şubat ile 2 mart tarihleri arasında başvuruda bulunabilecekler. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre karayoluyla seyahat edecek hacı adayları toprak bastı, pasaport, otobüs, Mekke ve Medine'de ev, Arafat ve Mine'de çadır, sağlık hizmeti, personel ve kendilerine verilecek eşya karşıhğı, 450 dolar ve yüz bin lira ödeyecekler. Irak üzerinden gideceklerin 895 bin, Suriye üzerinden gideceklerin ise 965 bin lira yatırmaları gerekiyor. Doğayı sömürüyorlar • tstanbul Haber Servisi — Gazeteci-yazar Tanju Cılızoğlu, Türkiye'de sanayileşmenin "kolaycthğa" kaçarak geliştirilmeye çahştırıldığını, bunun da doğa tahribatına yol açtı|ını söyledi. Yeşiller Partisi Istanbul il örgütünce düzenlenen "Çevre Kirlenmesi ve Yasal Yapı" konulu toplantıda konuşan Cılızoğlu, sanayinin böyle bir yolu seçmesinde siyasal otoriteden de destek gördüğünü kaydetti. Türkiye'de atıksız, zehirsiz bir tek derenin bulunduğuna inanmadığını ifade eden Tanju Cılızoğlu, "Yatırımcılar, doğayı sömürerek kazanıyorlar. Bunlan siyasal yapı da destekliyor" diye konuştu. Pamukkale'nin kurtuluşu • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Giderek kararan Pamukkale travertenlerini kurtarmak için açılan ihalede değerlendirmeyi yapacak kurulun bürokratlardan oluşması eleştiri konusu oldu. Denizli Mimarlar Odası bunun sakıncalarına değinirken, Vali Necati Bilican, "Biz Pamukkale'yi korumak istiyoruz. Mimarlar Odası'nın endişe ettiği gibi bir durum söz konusu değil" Prof. Faruk Çalapkulu da "Teknik şartnameyi hazırlayan kurulda jeoloji mühendislerinin de yer alması gerekirdi" dedi. 5 yüdızlı otellere dava • ANTALYA (AA) — Antalya'da bir avukat ve bir çe\re mühendisi, Konyaaltı sahilindeki 5 yıldızh otellerin, pis sularını yer akına deşarj etmelerinin, kentin en önemli içme suyu kaynağmı kirleteceğini öne sürerek, bunun önlerımesi için idare mahkemesine başvurdular.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle