Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 OCAK 1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
Ineteoroloji Genel MCıdürlüğü'n-
den alınan bılgiye göre, yurtiun ku-
zey kesımleri parçalı buluüu Mar-
mara ile yurdun iç ve doğu kesim-
lerinde sabah ve akşam saatlerın-
de yo$un olmak ûzere yer yer sıs
görûlecek. H/W\,SICAKUĞI: Değış-
meyecek RÜZGAR Kuzey « doğu
yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette
esecek Deniztehmızde rüzgar: Ka-
radenızde tubie ve lodostan, öteki
deniztenmızûe yıldız ve poyrazdan
3-5, Ege'de 6 kuvvetınde saatte
10-21, Egefde 27 demz m i hızia ese-
cek. Deniz mutedii dalgalı olacak
Dalga yüksetclKiı 05-1.5. Ege'de yer
14° 2° Dıyartatar
9° 0°Edırne
7°-4° Erancan
4° -V Eıamm
-30»-«°EsH!şe(ıif
6°-3° Manısa
6° -6° K Maraş
19° -1O»Mersın
S
B
p B
9° 2°Gıresun B
15° 0°Gümûşhan«B
yer 2 m dolayında bulunacak. Van Gölü'nde hava: Parçalı
bulutJu, sabah saadennde sısli geçecek. Rtagar kuay ve doğu
yûnlerden hafif, ara ara ortataıvvedBesecek. GU kûçûk dalgalı
olacak Görüş uzaklığı 10 km. sis anında 1 km. dolayında
bulunacak
Bıngûl
Bıtks
Botu
Buıu
ÇanaMoJe
COflHTI
Oenu*
-6° -12°HaMs4n
13° O°te|»rta
8° -6° Istanbul
6° 3°tzmır
18°-6° Kare
B -£° -i6°Kass™mj S
6° r
7° 2°KırWarelı
9° «"Ifonya
T° -12°Küta»va
9° -?> Malatya
4
9° -2° Muş
8° -5° Niğde
9° 2°0ıdu
•1î°-3°lta
8° -3° Samsun
10° -5° Siirt
8° fSmop
13° 0°Sreas
-18° -7° TetarcöJ
8° 3°Trata>n
17°-4°Tunce«
7°-3° Uşak
12° 0°Van
g
-ty-4" ZonguKlak
g 10°-2°
B 12° 4°
B 11° -3°
B -12° -13°
B 9° 2°
Y 10°-3°
B 10° 2°
S 3° -S»
8 8° 4°
S -*> -16°
S 0°-8°
B 9° 3°
B -2° -12»
8 6°-5°
B -5» -13°
S 3°-8°
B- 7°-1°
ı ^ tarlı A-aç* B-lHıMkı G-gûneslı K-tartı S-sısk Y*a0mw1u
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Halat ucu... Mih-
rak. 2/ Gelir... Gemi-
lerde ağır yükleri ta-
şunakta kullanılan el
arabası. 3/ Çengilerin
dans ederken çaldığı,
zilleri gibi kasnağı da
raadenden yapılmış
küçük, derisiz tef...
Tümör. 4/ Tropikal
Afrika'da yetişen ve
odunu doğramacılık-
ta kullanılan bır
ağaç... Göklerın en
yüksek katı. 5/ Yük-
sek orunlu devlet
adamlan. 6/ Yürürken dayanmak için
kuilanılan kalın sopa... lyi terbiye edil-
memiş vahşi binek hayvanı. 7/ Polon-
yum elcmentınin simgesi... Başansız-
lık, sonucsuzluk. 8/ Roma mitolojisin-
de aşk tannsı... Türk halk müziğinde,
bağlama ailesinden çalgılann en küçük
boylusu. 9/ BaJmumu ya da parafine
batmlmış fıtil... Çevik.
YUKARIDAN AŞA&YA:
1/ Halk dilınde babanın kız kardeşi-
ne verilen ad... Büyük kent serserisi. 2/ Asya'da bir ülke.. tlk da-
mıtılan ve içinde anason bulunmayan rakı. 3/ Yeraltı kovuğu... Ke-
mikJerin yuvarlak ucu. 4/ Eskiden Bağdat'ta dokunan sağlam ipekli
kumaş... Fasıla. 5/ Kısa sapiı odun baltasL 6/ Göçebe halk ya da
kabik... Birkaç renkJi iplikten yapılmış dokuma. 7/ Bir nota... Iran1
da, Hasan Sabbah'ın kurduğu Haşbaşiye tarikatınuı karargâhı olan
ünlü kale. 8/ Iri bir hıyar türü... Şeriatla ilgili. 9/ Kiraz rakısı...
Saldın, hücum.
60 YBL ÖNCE .Cumhuriyel
l
îı lelTlfl
ı fcllf
o||A|r
'TfnLA
İMAI
-m
p
A
[o
L ofril
AU
AH
i
Fabrikalarda
14 OCAK 1930
Garp müessesatı sinaıye ve fabrikalannda tatbikatına
baslanan az kuvvet ve para ile azami istihsal sistemini milli
fabrikalanmızda tesis ve tatbik etmek üzere Almanya'dan
gelen mütehassıslar fabrikalarımızı gezerek raporlarıru
ikmal etmişlerdir.
Bu mütehassıslardan M. Barliman bugün Almanya'ya
gidecek ve raporu cihanşumul şöhreti haiz olan Profesör
Saksenberg'e tevdi edecektir.
Orada yapılacak tetkikatten sonra bizzat bir ay sonra
gelecek olan profesörun nezareti altında tatbikına
başlanacaktır.
Vahabiler
YKNİ BıRTAMiHANE
"••* *^tm • — • « * J J 5 M ^ mm
Hicaz hittasının Vahabiler
tarafından zaptı işgalinin
beşinci senei devriyesi bugün
Mekke'de tesit edilmiştir.
Mukaddes şehir bayraklar ile
donatıldı. Haremi şerife kadar
bütün yollarda askerler
dizildi.
Haremi şerifte Hicaz, Nedt ve
diğer memaliki islamiyeden
gelen binlerce müslüman
toplanmıştı. Kralın namına
ikinci oğlu ve Hicaz umumi
valisi Emir Faysal memurini
kabul etmiştir. Valii umuminin etrafını uietna ihata etmişti.
Sütün halk kabeye teveccüh etmişti. Kabe sureti mahsusada
bugün halka açılmıştır. Kabenin muhafızı kapıda durup
Vahabi hükümdannın tulü emri ömrü ve muvaffakiyeti ve
ordulannın zaferi ve alemi Islamın saadeti için dualar
okudu.
Bu merasim esnasında 101 pare top atıldı. Merasim
hükümet konağında Emir Faysal tarafından icra olunan
kabul resmiyle hitam buldu.
Emir Faysal sınıf farkına bakmaksızın binlerce ahaliyle
müsafaha etmiştir. Yarın Cidde'de Emir Faysal ve ecnebi
devletlerin mümessillen hazır olduğu halde diğer merasim
icra edilecektir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
înönü'nün demeci
14 OCAK 1960
Menderes ile lnönü arasındaki söz düellosu devam etmektedir.
Bugün bir basın toplantısı yapan tnonu, başbakanın dün
radyoda okunan konuşmasından bahisle söze başlamış ve
radyonun durumuna temasla şunları söylemiştir:
" — Yalnız insani duygulara
, * "-.. sahip olanların değil, insan
haysiyetine biraz saygı
besleyenlerin bırakıruz vatandaş
çokluğuna bir tek vatandaşa dahi
^ ^ resmi vasıtadan faydalanarak
j*v J ^ ^ ^ sövmesi cazi olmamak lazım
S
Tek taraflı radyo konuşmalarımn
bir büyuk hileli tarafı şudbr:
Tecavüz eden, cevap verdiğini
iddia etti^i beyanatı tahriften
lsmet tnönii daha ileri'bizzat uydurur, düzene
koyar. Bunlar hakikatmiş zannını vatandaşa vererek
sövmeye başlar. Bu usulle çok mücadele ettik. Çok
mücadele edeceğiz. Temenni ederim ki iktidarın vatandaş
haklarına bu vahim tecavüzü sarsıntısız duzelsin. Radyo
tecavüzlerinin beni vazifemden yıldıracağını zannetmek ham
hayaldir. Bunu doyuncaya kadar tecrübe edeceklerdir.
Seçim kampanyasını açmak hikâyesi: 1957 de tecrübe ettik.
o zaman iktidarla temaslanmız da oluyordu. Son ana kadar
seçiro kararı vermediklerini bana söylerlerdi. Ansızın ve
bütün tertipleriyle seçimi getirdiler. Böyle bir ihtimale karşı
vatandaşı uyanık bulundurmak vazifemdir.
Şimdi, 1960 da seçim var mı yok mu? Düşündüğünü
söylesin. Bunu vatandaş olarak siyasi parti olarak bilmek
isteriz."
GEÇEN YIL BUGÜIN Cumhuriyet
Atina ile gerginlik
14 OCAK 1989
Yuıunistan Başbakanı Andreas Papandreu, dün partisi
PASOK'un meclis grubunda yaptığı konuşmada,
Türliye'nin "Davos ruhunu baltaladığını" söyledi.
Papındreu, Türkiye ile Yunanistan arasındaki hukuki tek
bundımın Ege olduğunu, Yunanistan'ın egemenlik
hakarından vazgeçmesinin mümkün olmadığını söyledi. Bu
ara<a Atina, Ankara'nın Ege'deki kurtarma ve araştırma
opeasyon bölgelerinin tayini ile ilgili görüşme önerisini dun
akş*m reddetti.
Türâye ile Yunanistan arasında son günlerde ortaya çıkan
sonnlar, iki ülke arasında gerilim yarattı.
DÛNYA'DA BUGÜN
Amstertam
Amman
Mna
O
Barcetona
Basd
Sdgrat
Berkn
Bonn
Brtteel
BuOaoeste
Cenevfe
Cezayır
Cîdde
Dubay.
Frankfurt
&nw
HeBınki
Mnre
Kopenhag
W*ı
Leltoşa
B 6°
A 19°
B 10°
A 22°
Y 12°
S -4°
B 4°
A 23°
A 25°
S 3°
A ,4°
B 5°
A 18°
B 6°
Y 5°
A 15°
Lenıngrad
Lcndra
Madnd
Mîtano
Moıtre*
Moskna
Myrtf
Nm YSfk
Oüo
Pans
Prag
ftyad
Roma
Sotya
3
Tunus
Vjrşova
Vened*
Vıyana
Zûnh
S 6°
S 6°
B 10°
B 9°
Y 8°
K -14»
s r
B 10°
B 2°
S 8°
S 4°
A 24°
S 13°
S 2°
A 11°
Y 9°
B V
Y 4°
S 14°
B W
Y 8°
S -4°
TABTIŞMA
Çüingir
Bu sütunlarda Bay Sadi Çilingir, yirmi yülık dostum ve çalışma
arkadaşım Atillâ Dorsay'a "hulûs çakayım" derken, nedense
beni düzeysiz biçimde karalamak gereğini duymuş. Üstelik de
baştan sona dedikodu, demagoji ve maddi bilgi hatalarıyla.
Yazı sanatının ve tanışmanın tannsı, bizi
zekâ ve bilgi düzeyi düşük dostlardan koru-
sun, Onlann yörine akıllı ve dürüst düşman-
lar bin kez yeğdir.
Bu sütunlarda Bay Sadi Çilingir, yirmi yülık
dostum ve çalışma arkadaşım Atillâ Dorsay'a
"hul&sçakayım" derken, nedense beni düzey-
sizbiçimdekaralamak gereğini duymuş. Üste-
lik de baştan sonadedikodu, demagoji vemaddi
bilgi hatalanyla.
Atillâ Dorsaygibibir sinemayazannınövül-
mesi beni ancak memnun eder. Onun açısmdan
tek kaygım, bu işin düzeyli bir biçimde yapılma-
sıdır. Örneğin bir sinema yazannın hayatında
hiç " video filmi elestirisi yazmamıs" olmakla
övülebileceğini kırk >il düşunemezdim. "Video
fılmi elestirisi" ne demektir? Video tekniğiyle
çekilmiş filmlerin elestirisi mi, video kasetinde
seyredilmiş bir filmin elestirisi mi? Örneğin vi-
deo tekniğiyle çekilmiş bir fılm olan''Julia and
Julia"nın eleştirisine ne ad vereceğiz ya da bir
filmi video kasetten seyretmek olanağı bulmuş-
sak onu hiç yazmayacak mıyız? Neyse, bunlar
Sevgili Dorsay'ındüşüneceği konular. Ben, Çi-
lingir'in benirnle ilgili saldınlanm kısaca yanıt-
layayım.
TÜSE5 Paneli sonrasında kopan fırtınanın
asıl nedeni, Bay Çilingir'in iddia ettiği gibi
"Türk sinemas" değü, "Amerikan tekeUeri"-
nin ülkemize gelişi idi. Birinci saptırma.
Panel'debenim konuşmamın ağırhk noktası,
"Atillâ Dorsay'ın Türk sinemasını
küçnmsemesi" değil, gene Amerikan tekelleri
karşısındaki tavn idi. Atillâ Dorsay'ın Türk si-
nemasını küçümsediğini söylemedim, sadece -
kendisinin de bir ara tavzihetmek gereksinimini
duyduğu- bir "benzetme"yi eleştirdim. ikinci
saptırma.
"GöııeşGazetesi"ne verdiğimdemeçte, özet
olarak, "teknoloji" konusundanostaljik olma-
dığınıısöyledim. "Egeryann, HDTV tekniğiyle
300-500 salona birden kaliteli bir goruntü veri-
lebilecekse, niçin bu sinema tekniği değil diye
dusünmeyelim. Çünkü yine insanlar bir araya
gelecektir ve sinema ortamı surecektir. Sadece
teknik degişiyor" dedim. Üçüncü saptırma.
NeSinematek'inilkzamanlannda, nedeson-
raki yülarda, "hiçbir zaman Türk sinemasımn
düşmanı olmadım". Bay Çilingir, durust birin-
Cenazeyi Kim Ta^ısın?
Anladığımız kadar, bugüne değin yönetsel teamüllerle, örf ve
âdetlerle uygulama yapılmıştır. Ne var ki ayn bir yasal
düzenlemeye gidilemez mi?
Televiz>onda görüntüler: Falanca milletve-
kili hakkın rahmetine kavuşunca, askerler,
onun naaşım taşıyorlar; söylevler, demeçler,
birbirini izliyor.
Peki bu uygulama, doğru mudur?
Bence doğru değildir!..
ölen kişi, asker kökenli midir?
Hayır!..
Önerali yurt hizmetlerinde bulunmadı mı?..
Bulundu!..
Saygınlık sahibi değil midir?..
Elbet saygın kişidir!..
Ama askerin işlevi, görevi yurt savunrnası
ve savaştır. Benim asker evladım siyasi görü-
şünü paylaşmadığım (ve evladımın da paylaş-
madığı) eski parlamenterin naaşım taşırsa,
bunda bir aykınlık ya da çelişki yok mudur?
Denilecek ki Türkiye'nin öylesine büyük bir
takım sorunlan varken, bunlann üzerinde du-
rulur mu?
Durulur ve durulması gerekir!..
Kamu otoritesinin, demokratik dttşünceyle
bağdaştınlması gerekir. Kamu otoritesinin ku-
rulmadığı ve olmadığı yerde ise demokrasiden
söz edilemez. Bu koşullarda, kamu otoritesi-
nin kurulduğundan ve korunduğundan söz
edilemez, derim.
Peki kim taşısın? Peki hiç saygı gösterilme-
yecek midir?..
Bununla ilgili bir düzenlemeye gidilemez,
örneğin ayn bir örgüt kurulamaz mı?..
Anladığımız kadar, bugüne değin yönetsel
teamüllerle, örf ve âdetlerle, uygulama yapıl-
Yeni Turizm Anlayışı
Ülkemiz turizm açısmdan çok zengin bir potansiyele sahiptir.
Ancak sahip olunan doğal ve kültürel değerlerin belirli bir
kısmının düzensiz ve yağma edilircesine kullamlmasına karşın
önemli bir kısmı ele alınıp değerlendirilmemektedir.
1.12.1989 tarihli Cumhuriyet'te "Yeni Bir Tu- yaygınlaşan dağ bisikletçiliğine de önem ve yer
rizm Anlayışına Dofro" başlıklı bir yazı ya- verümelidir. Nitekim Avrnpa'nın Fransn Alp-
zan Prof. Dr. Necati İnceloğlo, turistlerin leri'nde yapılan tatillerde geziler geneüikle dağ
mevcut "3-S" ağırhklı kitle turizmini pasif
olarak gördüklerini, bunun yerine aktif katı-
lıma olanak tanıyan ve spor olarak belirli bir
disiplin içinde ele alınan bir turizm türünün
yaygınlaştığını belirtmiştir.
Doğa ile uyumlu bir turizm türü olan yu-
muşak turizm ile spor ağırhklı aktif turizm
genellikle daha küçük gmplarla gerçekleştiği
ve doğallığı amaçladığı için diğer kkle turizm
türünden belirgin aynhklar göstermektedir:
Öncelikle çok katlı bina inşaatına karşı çıkıl-
maktadır, bununla beraber kıyılardan uzak
mekânlar düşünülmekte ve çevrenin bozulma-
masma özen gösterilmektedir. Diğer taraftan
yabancılaşmamış kultürlerle bir özdeşleşme ve
otantik değerlerin gözlenip izlenmesi söz ko-
nusu olmaktadır.
Bu anlayışın yaygınlaştığını dikkate alarak
ülkemizde de bazı çalışmaların başlatılması
gerekir. Böyle bir noktada açık havada spo-
ra yönehk ve etrafın keşfedilmesine imkân ta-
nıyan yeni turizm türünde kültUrel ilişkilerin
boyut kazanmasına da ağirlık verildiği dik-
kate ahnmalı, unutulmamalıdır.
tç kısımlara çekilecek bu tür bir turizm an-
layışında yürüyüşlerle atlı gezilere ağırhk ve-
rilmesi yanında Avrupa'da oldukça
bisikletleriyle gerçekleştirilmektedir.
Ülkemizde de bu tür bir tatil anlayışını yay-
gınlaştırmakla Avrupa'daki potansiyel turist
yönelti ve istemlerine karşıhk verecek, reka-
bet uygulaması ile pazardan pay alabilmemiz
mümkün olacaktır. Bunun için düşündüğü-
müz bir örneği sunmak istiyoruz: Antalya'-
ya 90 km uzaklıktaki Köpnilü Kanyon Ulusal
Parkı'nda yukanda belirtilen türde bir turizm
anlayışının egemen olacaği bir uygulama baş-
latılabilir. Kamp-köy şeklindeki bir ortamın
pilot uygulama olarak devreye sokulup örnek
bir çalışma olarak yansıtılması büyük yarar-
lar ve deneyimler sağlayabilir. Bu kulübe-
köyün en büyük özelliği yürüyüş sevenler, atlı
gezi yapmak isteyenler, kanocular ve bisik-
letçilere hizmet verecek biçimde ele alınıp ya-
pılması olmasıdır. Bu tür kulübe-köylerde
sansa, benim bu konuda "bir tek" satınmı gös-
tersin. Eleştiri'ye gelince, her özgür düşünceli
insan gibi radikal eleştirimi dün de bugün de
ödünsüzyönelttim. Yazüanm, birikimi zayıf ve
belleksiz olduğu anlaşılan Bay Çilingir'in bel-
leğinde değil, ama dergi ve gazete arşivlerinde
duruyor. "Türk sineması bana senaryo yaz-
dırmaya başlayınca onun avukatlıgına
soyundugum" iddiası ise, ancak Bay Çilingir gi-
bilerin "ahtak" anlayışına yakışır bir kara-
çalmadır.
1
'Salonlan *?* 25Türk filmi göstermeye zor-
lamak ve dnblajı yasaklatmak" suçlamalarına
geünce, daha iki hafta önce Cumhuriyet'teyaz-
dım. Başkagazetelerdeçıkmışdemeçlerimibile
izleyen Bay Çilingir, anlaşılan iyi bir Cumhuri-
yet okuru değil. O yazıda' 'dublaj yasagına ta-
raftar olmadıgımı" açıkça belirttim. Ama
orada birbaşka şeyi dahabeuittim: Tüm Avru-
paülkeleri, kendiTV'lerindeVo 50 Avrupa fil-
mi gösterme kararı alırken, otuz yıldır
Amerikan tekelleri ileboğuşurken, biz Vo 75'le
yetinmeyip "pazann rürnünü isteyen" tekellere
boyun mu eğeceğiz? Türk sinemasına sonsuz
saygılannı inanılmaz bir pişkinlikle sunan Bay
Çilingir, bu konulardaki düşüncelerini, "kor-
kunç güzel" bulduğu "Uçurtmayı
Vnrmastnlar''filminin değerh' yönetmen veya-
pımcısı Tnnç Başaran'a da bir sorsa ya.
Neyse, yazımın başında da belirttiğim gibi
Tann bizi, Almanya'nın kentleri söz konusu ol-
duğunda " Aachen derken Bochnm" diyen saş-
kın sinema dostlarından korusun.
Bay Sadi Çilingir'in eski ve paslı anahtan bu
kapıyı açmaz, ona başka kapıya gitmesini
öneririm.
ONATKUTLAR
mıştır. Ne var ki ayn bir yasal düzenlemeye
gidilemez mi?..
Devlet Mezarlığı'na kimlerin, hangi ko-
şullarda gömüleceği, bir yasal esasa bağlandı.
Bu konuda da yasal düzenlemeye gidilebi-
lir kanısındayım.
Ben emekli astsubayım. İçinde yaşadığım ve
sonra emekli olarak ayrıldığım Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin eski bir mensubu olarak övünç
ve gurur duyuyorum. Acaba büyüklerimiz, bi-
zi yönetenler, yasama ve yürütme görev ve iş-
levini yürütenler; değerli zamanlanndan bir
bölümünü bu konuya ayırsalar olmaz mı?
Duşünce özgürlüğünden, düşünceyi ifade
özgürlüğünden söz edildiği bir dönemde, bu
konuyu ifade edeyim istedim. Umanm ki dev-
let büyüklerimiz de bu konuda bir şeyler dü-
şünürler.
SELAHATTİN GÖNÜL
Emekli Jandarma Astsubayı
Kartal/Maltepe
uyku tulumlannın serileceği tahta platform,
su, tuvalet ve kantin bulunması yeterli olacak-
tır. Köprülü Kanyon doğal ve kültürel değer-
lerin seçkin örneklerinden oluşan bir ulusal
parktır. Burada çevreyi değiştirmeden ve boz-
madan birçok yeni oluşumlar denenebilir ve
yumuşak turizm için uygulama calışmalan
sergilenebilir.
Ülkemiz turistik açıdan çok zengin bir po-
tansiyele sahiptir. Ancak sahip olunan doğal
ve kültürel değerlerin belirli bir kısmının dü-
zensiz ve yağma edilircesine kullamlmasına
karşın önemli bir kısmı ele alıaıp değerlendi-
rilmemektedir. Belirli odaklardaki birikim kir-
lilikle tahribi beraberinde getirdiğinden bu
birikimin önlenmesiyle yaygınlaştınlmasına
önem verilmelidir. Bununla beraber turist
gönderen ülkelerdeki turist istem ve yönelti-
lerini hızla öğrenmek ve ona göre değişim ya-
pacak "sunu"yu oluşturmak gerektiğini de
unutmamahyız. Yukanda beUrtilen örnekler
Bab dünyasındaki son gelişmeleri yansıtmakta
olup buna göre önlem almak ve alan değiş-
tinnek de bize düşmektedir.
ABDULLAH TEKİN
AntaJya
Üniversiteliler Tartışma'ya
Üniversite öğrencileri, araştırma görevlileri, öğretim gör«vlileri.
Üniversitelerle ilgili görüşlerinizi 'Tartışma'ya yazmak istemez misiniz?
Çift arahklı 1.5 daktilo sayfasıru geçmeyecek yazılannızı, "Tartışma,
Cumhuriyet Gazetesi PK 246 Istanbul" adresine bekliyoruz.
OKURLARDAN
Teknoloji, turizmi korumaya yetmiyor
Turizmin, topluluğumuzun
sosyo-ekonomik gelişmesine
katkısı, uzun yıllar
direnildikten sonra herkesçe
kabul edilmiş bulunmaktadır.
Ancak bu arada bindiğimiz dalı
kesmekte devam etmekteyiz.
Son örneği: Bodrum liman
inşaatı (Sorumlu Ulaştırma
Bakanlığı) balıkçı barınağı ismi
altında, Paşa Tarlası mevkiinde
şehrin ortasında, otel-motel ve
restoranlann bulunduğu koyda,
sahil 150 metre doldurulmakta
ve büyük gemilerin yanaşması
için de 150 metrelik bir
mendirek aynca eklenmektedir.
Son yıllarda, özel teşebbüsün
sahil ve koylarda
gerçekleştirdiği tahribatı, 20 yıl
evvel kız meslek okulunu yapan
(Milli Eğitim Bakanlığı tip
Sürat engelleri yaygınlaştınlıııab
Gazeıenizde 4.1.1990 günü bir
mektup köşesinde Dr. Ali
Önder imzası ile yayımlanan
raektubu bir Koşuyolu sakini
olarak üzuntü ile okudum.
Koşuyolu gibi sakin bir mahalle
içinden 80-100 km/h hızla
seyrederek kuçük
çocuklarımızın, ki Sayın Dr.
Onder'in belirttiği sürat
engelleri sadece Koşuyolu
tlkokulu ve çocuk parkı
civarındadır ve yaşlılarımızın
hayatlarını hiçe sayan sürücü
kimliğindeki.trafik katiilerinin
eskisi gibi hız
yapamadıklarından dolayı
yakınmalarına, çocuklannı
akşam evde sağlam olarak
görmek iste>en velilerin ve
Koşuyolu sakinlerinin
katılabilmeleri imkânsızdır.
proje), 10 yıl evvel, çok güzel
bir kilise kalıntısına
betonarmeden bir kıhf
giydirerek Halk Eğitim Merkezi
(aynı Milli Eğitim Bakanlığı) ve
benzer diğer resmi kuruluşlar
başlatmadı mı?
O zihniyetin bugün de devam
ettiğini görerek bilgi ve
teknolojinin ne doğayı ne sanat
eserini ne de turizmi korumaya
Sonuç olarak, kanımca başka
hiçbir hizmet yapılmamış olsa
dahi, bu sürat engelleri tek
başlarına büyük bir hizmettir,
zira can güvenliğimizi
sağlamaktadırlar. Sayın
Kadıköy Belediye Başkanı'nı,
'önce hız veya once
amortisörler' çığlıklan atan
sayıca az, ama etkili motor
lobisine karşı, önce insan
yetmediğini tıer geçen gun
görüp yaşamaktayız.
KUItüre dayanmadığı sürece, bu
durumu Bodrum'da ve diğer
yerlerde yaşamaya devam
edeceğiz.
Maalesef kültürün de ne okulu
ne de diploması daha
bulunamadı.
MELtH BİRSEL
diyerek can güvenliğimizi ,
sağladığı için tebrik ediyor ve
her gün birkaç çocuğumuzu
katleden trafik canavarına karşı
bu surat engellerinin diğer
bölgelerde de
yaygınlaştırılmasım temenni
ediyorum.
ÜMİT ORBEY
tstanbul
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Mozart Kasetleri...
— Garaj bölümünde nasıl sporlar (!) yaptınyorlardı?
— İşte, "çök", "kalk", "yerinde say", "koş" vs. gibi.
— Yalnız siz mi, başkaları da var mı?
— Başkaları da vardı, on'dan fazla insan vardı sanıyorum.
— Eşiniz içinde mi bunlann?
— Eşim de vardı, tabii...
— Onu da koşturuyorlar?
— Tabii,. tabii. Kadın ve erkek!
— Gözler bağlı mı?
— Tabii, sıkı bir şekilde bağlı!
— Neyle bağlıyoriar?
— Bez parçalanyla. Yani, kaşkol gibi, yırtılmış, edilmiş bez par-
çalarıyla. Sıkıca bağlandığı için tabii dışanyı görme olanağı yok.
Bazen, takattan düşüp hareket yapamayacak hale gelince, din-
lenme olanağı verlyorlar, bir-iki dakika. Ondan sonra tekrar.. Yal-
nız özellikle dıkkat edilen şey, uyutmuyoıiar; sürekli halde gürûltü
yapılıyor. Örneğin, elinde bir sopayla yere vurmak gibi: "Uyu-
mayacaksın!" biçiminde uyarılar.. Teneke, bidon gibi, kalorifer-
lere vurarak, demir kapı zaten. Fiili uyarılarta uyulmamaya
çaltşıyorlar. Ve uyutmadılar üç gün süreyle.
— Fiili uyarılar dediğinız ne? Dayak mı?
— Tabii. Tekme, tokat, sopayla dürtmeler, benzeri şeyler. Za-
ten ayakta tutulan insanlardan bir kısmı alınıp götürülüyor ve sor-
gu yapılıyor. Sonra da şiddetlı bağırtı sesleri geliyor Biz gittiğimiz
zaman kendimiz anlıyoruz da onlann neye maruz kaldığını go-
remiyoruz tabii, ama şiddetlı bağırma sesleri geliyor. Bu arada,
24 saatlik süre içinde bir çeyrek ekmek verdiler, yavan. Başka
bir şey verilmedi.
— Su filan içivorsunuzdur...
— Tuvalete gittiğimizde, tuvaletin, lavabonun musluğundan su
içiliyor. Onun dışında yok.
— Kaç gün kaldınız içeride?
—13J5 gün kaldım. Benim gözlediğim şu oldu: Kırka yakın in-
sanın orada olduklarını duydum. 24 tanesiyle duruşmaya çık-
tım. Hiçbiri, kendisine işkence yapılmadığını söyiemedi. Sadece,
bir stajyer avukat (savunman) arkadaşımız kendisine fiili işken-
ce yapılmadığını söyledi.Ama manevi işkencenin fiili işkenceden
daha az etki bırakmadığını söyledi. Savcılığa ne dediğini bilmi-
yorum.
— Sorumlu kimdi işkencede sizce?
— Bize muhatap olan oradaki görevliler bu konunun kendile-
rini aştığını, bu şeyleri yapmak zorunda olduklarını söylüyorlar.
Yoksa üzeıierindeki sorumluluğu atmak için mi söylüyorlar, bil-
miyorum.
— Size böyle eziyet edenleri görseniz tanır mısınız?
— Tabii...
— Sokakta görseniz?
— Orada pek çok insan görüyoruz, ama gözlerimiz kapalı ol-
duğu için hangisi yapıyor bilemem. Seslerini tanırım. Fakat yüz-
terini gördüğüm zaman tanımayabilirim. Çünkü, gözlerimiz kapalı
orada. Ancak, eziyet esnasında göz bağımız sıyrıldığı zaman,
bazen karşıma gelen insanları tanırım tabii. Şunu söylemek is-
tiyorum: Bir askı yapmak, elektrik vermek, üzerine basınçlı su
sıkmak bunlar, ağır öbür yanda öyle şey var ki ondan daha az
ağır işkence değil. Ben bu 13 gün süreyle, beton bir hücrede
tutuldum, beton! 1 metreye iki metre hücrede.
— Yatacak bir şey?
— Tabii, yatacak hiçbir şey yok. Üzerimdeki giysi var. Isı, eksi
10, eksi 13, eksi 8 derece.
— Kalorifer?
— Kalorifer yok. Olsa bile kalorifer kendini ısrtmaktan aciz. So-
ğuk üstadım, uyuyamıyorsunuz. Sabaha kadar hücremin içeri-
sinde ben de tepindim tam anlamıyla
— Tepiniyorsunuz?
— Tabii, hücrenin içerisine bir su kutusu bulup su alıyorum,
su*utusundaki suyu içemiyorum soğukluğundan. Donma nok-
tasına geliyor su.
— Askı nasıl oluyor?
— Bir "T" harfini düşünün, İsa gibi; T'nin üst kısmına kollar
sağlı sollu sarılıyor, iple bağlanıyor. Kollarla tahtanın üzerine ka-
ba bir şey sarılıyor. Benim kazağımı, pardösümü filan sardılar,
örneğin. Ondan sonra iple sıkı bir biçimde bağlıyoriar ve tabii,
onları bağlarken, ayağınızın altında masa var; masanın üzerin-
deyiz biz. Masa çekiliyor, boşluğa düşüyoruz. Bütün yük, kol üze-
rine kalıyor.
— Giyinik misiniz?
— Hayır çıplağız?
— Anadan doğma?
— Evet, bana askıda işkence yapılırken, gözaltmda bulunan
eşimi de getirdiler. İşkencemi o da gördü!
— Ne kadar kalıyorsunuz askıda?
— Tahmin etmek mümkün değil, bilemiyorum.
— Bayılıyor musunuz?
— Hayır, bayılmıyorum ama, o verdiği acıyla zamanı ölçmek
mümkün değil. Çok şiddetli bir acı. Bu, beş dakika olabilir, on
dakika, on beş dakika olabilir. Beş dakikalık bir acıya bile da-
yanmak güç...
— Sizden alınan kitaplarınızı alabildiniz mi?
— Aldıklarını bir çuvala doldurdular. Kitap, dergi, kasst vardı.
Mozart'ın kasetleri var, Volum 1, yine Mozart'ın 40 ve 41. senfo-
mleri var, Beethoven'inkiler var. Israrla söyledim.
— Bunlar müzik kasetleri! diye.
— Olsun efendim, biz onları alıp götüreceğiz, inceleyeceğiz!
dediler. Mozart'ların bazıları geri gelmedi, kayboldu!
Elli dolayında kitap alındı. Benim İngilizce öğrenmek için ka-
setlerim vardı. Hiç bilmeyenlerden, yetişkinlere kadar onlar alındı
ve çoğu kayboldu. Tekrar verilenler arasında çıkmadı! Bana şu-
bede en çok zorladıkları konu!
— Niye bu kadar çok kitap alıyorsun? oldu.
—Ben, bu devletin, insanların kitap okumasını teşvik etmesi
gerektiğini düşünürdüm. Haftada 2-3 dergi alırım. İki üç de ay-
lık dergi, her ay üç dört kitap alırım. Tabii, bunlar birike birike
yüzlerce kitap, dergi oldu. Bunlar çok rahatsız etti insanları!
— Bu kadar çok kitaba, dergiye neden bu kadar çok para ve-
riyorsun? En çok sordukları sorulardandı. Niye bu kadar oku-
yorsun? Bir faydası mı var? Niye ev almıyorsun, araba almıyorsun
da kitaba para veriyorsun? Bir faydası mı var? Alınan kitaplar
da ilginç: Abdullah Baştürk'ün Savunması.Bizim yüzümüzden
Abdullah Baştürk ne kadar küfür yedi."Felsefenin Temel İlkele-
ri", "TCK'nın 141. madde uygulaması" Bülent Tanör'ün incele-
mesi, "Yeryüzü Aşkın İzi Oluncaya Dek" şiir kitabı, Hasan
Cemal'in "Tank Sesiyle Uyanmak", Emil Zola'nın "Dreyfüs Ola-
yı", Barbaros Baykara'nın "Dersim 1939 Olayı", Marx, Engels
klasikleri, daha başka akla gelmeyecek şeyler; örneğin, "Fel-
sefenin Temel İlkeleri" emniyette bırakıldı, savcılığa verilmek üze-
re. Şu anda alınanları anımsayamıyorum, kitap okumanın,
özellikle 141-142'nin kaldınlmaya çalışıldığı bir dönemde, bir suç
otması ve bunun için insana baskı yapılması, tabii ki, kabul edi-
lemez bir durum...
A.Ü. TÖMER
"TÜRKİYE'NİN GÜZELLİKLERİ"
1. ULUSAL SAYDAM YARIŞMASI
Son katılma tarihi: İS Ocak 1990
Ödüller:
1. ÖDÜL: 1.000.000 TL ve plaket
2. ÖDÜL: 600.000 TL ve plaket
3. ÖDÜL: 400.000 TL ve plaket
Mansiyon: 250.000 TL
Mansiyon: 250.000 TL
Mansiyon: 250.000 TL
Mansiyon: 250.000 TL
ÖZEL ÖDÜLLER:
1LFORD ÖZEL ÖDÜLU: ILFORD ürünlerinden oluşan bir
hediye paketi ve ilk üç ödülü alan saydamların Cibachrome
baskıları.
BURLA AŞ. ÖDÜLÜ: 20 adet Ectacrome
FAZLA BİLGİ İÇİN ADRES: Eğitim Bilimleri Fakültgsi
Cebeci/ANKARA
Basın: 15294
İNSAN SICAGI
Erdal Atabek
4. bası 5000 lıra (KDV içinde)
Çağdaş Yaymları Turkocağı
Cad. 39-41 CağaloZlu-tstanbul
Ödemeli göaderilnez.
Y4SAKU
Mehmet Başaran
2000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymları Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbut
Ödemeli gönderilmez.