Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 HABERLER 11 OCAK 1990
PARLAMENTODA BUGÜN
TBMM Genel Kurulu'nda Meclis araştırması ile sözlü
sonı önergelerinin görüşülmesine devam edilecek. SHP
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü ve 24 arkadaşının
sosyal güvenlik programlarındaki çöküşün önlenmesi ve
ulusal-sosyal güvenlik sisteminin kurulması için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi ile SHP Kocaeli Milletvekili
ömer Türkçakal ve arkadaşlanrun SEKA grevi, SHP
Bahkesir Milletvekili önder Kırlı ve arkadaşlarının
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki operasyonlarda
kullanılmak üzere kiralanan veya saun alınan
helikopterler için yapüan ödemelere ilişkin Meclis
araştırması önergeleri gündemin ilk sıralannda yer ahyor.
TBMM KİT Komisyonu'nda bugün SSK, Bağ-Kur ile tş
ve İşçi Bulma Kurumu'nun hesaplan incelenecek. Milli
Eğitim Komisyonu'nda ise başta Bilkent olmak üzere
özel üniversitelere yardımla ilgili YÖK Yasası değişikligi
ile ANAP Konya Milletvekili Mehmet Şimşek ve
arkadaşlanrun "kolay profesörlük" olarak adlandınlan
yasa önerisi ele alınacak.
P A R T İ L E R D E N
Ecevit: Dayatmai£?££|k
"11
Cumhurbaşkanı Turgut özal'm "toplumsal uzlaşma"
önerisinin önde gelen koşullanndan birinin, "işçilerin
ekonomi ve siyasete katılmaları" olduğunu
söyledi. Türk-îş Yönetim Kurulu, Şevket
Yılmaz başkanlıgmda DSP Genel Başkanı
Bulent Ecevit'i ziyaret etti. Ziyaret
sırasında konuşan Ecevit, toplumsal
uzlaşmanın bazı kuralları olduğunu
hatırlatarak, 1980 yüından sonra çalışrna
hayatına getirilen her türlü sınırlamanın
kaldınlması gerektiğini belirtti. Ecevit, sendikaların siyasete
ve ekonomiye etkin katılımda bulunabilmesinin toplumsal
uzlaşma için önkoşul olduğunu da ifade etti. Türk-tş Genel
Başkanı Şevket Yılmaz ise toplumsal uzlaşmanın
"söylediklerini uygulayanlar" için yapılabileceğini
söyleyerek "Fakat söylenenler tahakkuk etmiyor. hiç de
etmedi" diye konuştu. (ANKA)
Kurultay gü
Rirlik
O1111İV
Merkez Yürutme Kurulu önceki akşam toplandı. MYK
toplantısımn ardından yapüan açıklamada kurultay
gündeminin belirlendigı açıklandı. Toplantıda
tüzük komisyonunun hazırladığı öneriler ve
üye kayıtlarım yenileme süresinin uzatılması
konusunun ele alınmadığı bildirildi. SHP
Merkez Yürütme Kurulu 15 ocak tarihinde
yeniden toplanarak tüzük komisyonunun
önerilerini görüşecek. Kurultay gündemi
şöyle: "Kurultay divamnın seçimi (bir başkan, iki ikinci
başkan ve altı yazman), genel başkanın konuşması, tüzük
komisyonu seçimi, genel siyasal durumun değerlendirilmesi,
tüzük komisyonu raporunun okunması, tartışılması ve
karara bağlanması, SHP tüzüğünün 55. maddesine göre il,
ilçe kongreleri ile olağan kurultayın 3 yılı aşmamak üzere
ileri bir tarihte yapılması için parti meclisine yetki verümesi
konusunun görüşülmesi ve karara bağlanması, genel başkan,
parti meclisi ve merkez yürütme kurulunun seçimi:'
(ANKARA - Cumhuriyet Bürosu)
Sosyalist Parti
Genel Başkanı
:
Ferit Ilsever, solda kurulması düşünülen
ı partiler için harcanan çabayı "boşa enerji ve
zaman israfı" olarak niteledi. tlseveT,
'Bütün sosyalistleri daha fazla zaman
! yitirmeden bu mevzide yer alarak orauz
omuza mücadeleye çağırıyoruz" dedi. Bir
basın toplantısı düzenleyen îlsever, yasallaşma hazırlıkları
yapan TBKP'nin düzenden yana, reformcu programıyla,
devrimcilere hiç güven vermediğini kaydetti. Ilsever, Aydın
Guven Gürkan, Abdullah BaştüTk ve Mehmet Ali Aybar'ın
girişimleri konusunda da şöyle konuştu: "Şimdi bu
girişimle ilgili haJkın zihnindeki soru şudur: Sosyal
demokrat mı yoksa sosyalist bir parti mi hedefleniyor?
Sosyal demokrasi ve sosyalizm iki m ideolojidir. Bunlann
kanşımı bir parti olamayacağına göre hangi nitelikte bir
parti düşünülüyor?"
DYP Genel tdare
Kurulu dün Genel
Başkan Suleyman Demirel'in başkanlıgında
I toplandı. Toplantı açıhşında konuşan
Demirel, TRT'nin son günlerde büyük
"tazyik" altında bulunduğunu kaydederek,
"TRT tamamen Çankaya'nın emrine
giriyor" diye konuştu. Değişikliklerin, mücadelelerini hiçbir
zaman baltalayamayacağını belirten Demirel, "Radyo
televizyon kimi ayakta tutmaya yetti ki kimseye yetmez"
dedi. Daha sonra gazetecilerin sorularım yanıtlayan
Suleyman Demirel, "ANAP'ın 141, 142 ve 163.
maddelerdeki değişiklikler konusunda yaptığı uzlaşma
çağnsı ile ilgili bir soruyu şöyle yanıtladı: "Hiç bu zamana
kadar böyle şeyler yapmıyorlardı. Hangi çeşit değişiklik
yapacaklarsa hazırlasın Meclise gelsinler, biz görüşümuzü
Mecliste söyleriz." (Ankara - AA)
Y e n i b i r
P ^
çalışmalannı sürdüren Istanbul
eski Belediye Başkanı Bedrettin Dalan bugün
lzmir'e geliyor. Dalan'ın 'karşılama töreni*
istemediği, bu nedenle kendisini saat 12.00'de
havaalanında Izmir'deki yandaşlarından
küçük bir grubun karşılayacağı bildirildi.
Dalan daha sonra Büyük Efes Oteli'nde
tzmir'deki ön çalışma grubunu oluşturan yandaşları ile bir
toplantı yapacak. Ardından Söke ve Kuşadası'ndan gelecek
bazı kişilerle görüşmeler yapacak ve saat 18.00'de Izmir'den
ayrüacak. Dalan'ın lzmir'deki gezisini çok kısa tutması, bazı
yandaşlannı tedirgin etti. "Parti kurulmadan ilk örgütü
oluşturmuş kente daha fazla zaman aynlabilirdi" dediler.
S H P
"
K ö y l u
y y 13 ocak 1990 Cumartesi
günü Bursa'da Tayyare Sineması'nda düzenlenecek.
Kurultayda Genel Başkan Erdal lnönü ve Genel Sekreter
Deniz Baykal birer konuşma yapacaklar. Köylülerin de
yaşam koşulları ve hayat pahalılığı konusunda şikâyetleri ve
beklentüerini dile getirecefi "Köylü Kunıltayı" aym gün
sona erecek. lnönü ve Baykal ile beraberindeki
milletvekilleri aym gün Ankara'ya dönecek. SHP daha önce
de aynı verde 'Esnaf Kurultayı' düzenlenmişti. (ANKA)
"Hoızum11
veHorzum Komisyonu
Emlakbank eski yönetimine ilişkin iddiaları araştırmak
üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu Başkanhğı'na
ANAP Adana Milletvekili Ledin Barlas seçildi. Komisyon
üyeliklerine ise Şakir Şeker, Aydın Arvasi, Temel
Gündoğdu, Faik Tarımcıoğlu. Hasan Çakır, Fikri Sağlar,
Mehmet Moğoltay ve Mehmet Gazioğlu getirildiler.
Kamisyonun yaklaşık 1 saat süren ilk toplantısımn ardından
bir acıklama yapan Başkan Barlas, üyelerin bir hafta içinde
servet beyanında bulunacaklarını belirti. Barlas, komisyon
kurulmasına ilişkin önerge sahibi Sağlar'ın da elindeki
belgeleri komisyona vereceğini söyledi. Ledin Barlas, Adalet
Bakanlığı'ndan sürmekte olan davalarla ilgili bilgi
isteneceğini sözlerine ekledi. (ANKARA -Cumhuriyet Bürosu)
TBMM
Genel27 Mayıs tutanakları
Kurulu, Milli Birlik Komitesi'nin gizli oturum
tutanaklarının yayımlanmasını kararlaştırdı. Danışma
Kurulu'nun konuya ilişkin önerisi, TBMM Genel
Kurulu'nun dünkü birleşiminde benimsendi. Karara göre,
27 Mayıs 1960 tarihinden sonra yasama ve yürütme
görevini üstlenen Milli Birlik Komitesi'nin gizli oturum
tutanaklan ile tutanak özetleri vavımlanacak. (AA>
DÜZELTME
• SHP Gazetemizde 9 ocak günü (Partilerden)
sütununda yayımlanan "Solda randevu" haberinde,
"SHP'den kopan milletvekilleri yann bir değerlendirme
toplantısı yapacaklar" cümlesinde "kopan" kelimesi
dizgi yanhşlığı sonucu "kaçan" şeklinde çıkmı$tır.
Düzeltiriz.
Taşdelen köylüleri de Irak'a göçe hazırlanıyor
Güneydoğu'da'yasaklıyaşam'CELAL BAŞLANGIÇ
ULUDERE — Öldürülen 14
kişinin kaıu, kar yemiş toprakta
vişneçürüğü bir leke bırakmıştı.
Köylüler acıdan, nasıl ağlayacak-
larıru şaşırıyorlardı. Abuzeyit
Cengiz, elinde devletin verdiği ko-
rucu silahıyla taş kesilip kalmış-
tı. Ölenlerden 1 l'i Cengiz'in aüe-
sindendi. Bir gecede yapayalnız
bir insan oluvermişti.
Çaresizlik içinde, gökten gelen
gürültüye bakü Cengiz. Demir
kanatlı bir kuş, köylerine doğru
geliyordu. Çıkmadık canın umu-
dunu duydu bir anda. "Demir ka-
natlı kuş" geldi, köyün alanına
kondu. tçinden çıkan kravath, ta-
kım elbiseü "devlet büyüğü"nün
yüzünde de köylülerin acısını pay-
laşır bir anlatım vardı. Güvenlik
kuvvetlerinden PKK baskının na-
sıl olduğunu dinledi. Sonra da
köylülere dönüp "Devlet en kısa
sorede yaralan saracaktır" dedi.
PKK tarafından basılan Taşde-
len köyünün 1987'deki görüntü-
leriydi bunlar. "Demir kanatlı
kuş" helikopterdi. tçinden çıkan
"devlet büyiigü" de o zamanın
lçişleri Bakanı, bugünün Başba-
kam Yıldınm Akbulul'tu.
1987 şubatında PKK baskınmı
yaşayan Taşdelen köylüleri
1990'ın ocak ayında "yasaklı
yaşam" ve olmadık baskılardan,
Türkiye sınırlan dışına çıkarak,
daha bir buçuk yıl önce binlerce
insanı kimyasal silahla öldüren
Irak'a sığınmaya hazırlamyordu.
Girmek de yasak,
çıkmak da
Uludere'den 20 kilometre uzak-
lıktaki Taşdelen'in taşlı yolunu
aşmak, tepelerden yola inmiş taş-
ların arasmdan uçuruma yuvar-
lanmadan geçmek hayli güçtü.
Ancak daha da güç olanı Taşde-
len'e gjrmekti. Köyün ginşine ku-
rulmuş barikatın önünde bekle-
yen asker, kimlikleri soruyordu.
"Tüccanz" dediler, görevli asker-
ler "Tüccarlann ginnesi yasak"
yanıtını verdi. Taşdelen'e tüccar
giremiyordu. O zaman "miDetve-
kili kimlikleri"ni çıkardılar. As-
ker telsızle komutanım aradı. "İki
milletvekili gelmişlir. Birinin adı
Cumhur Keskin, diğerininki Fu-
at Atalay, köye girmek istiyor-
BİR GECEDE \ \LMZ KALDI — SHP Milletvekili Cumhur Keskin> başına gelenleri anlatan Abuzeyit Cengiz, oldüriılen 11 kişi-
nin ailesinden oldngunu soykrken duydagu acıyı kendini ynmraklayarak anlabyorda. (Fotograf: Celal Başlangıc)
lar". Kısa bir sessizlikten sonra
komutan "Ne yapacaklar'' diye
sordu. "Gezecegiz" dedi millet-
vekilleri. Telsizden komutana ak-
tanldı yamt. Komutan bir kez da-
ha sordu: "Hangi partidenler?"
Asker bir kez daha milletvekille-
rine döndü. YanıU aktardı. "Bi-
ri DYP'denmiş, digeri de ANAP'
tan". Komutanın sesi sertti:
"Beklesinler, burada kimlikleri
hiç önerali defil, telaş yapıp bize
zorluk çıkarmasınlar..."
Köye girebilmek için milletve-
kileri komutanın vereceğı yanıtı
bekliyorlardı. Bu arada askerler-
le bir söyleşi başladı. Bir görevli
köylüleri gösterip "Bilmezsiniz
buralan. Bunlann beş yaşındaki
çocugnndan, yetmiş >aşındaki ib-
tiyanna kadar hepsi PKK'lıdır.
Bunlann hiçbiri Miislüman defil,
bepsi gavur" diyordu. Milletve-
killeri gizlemeye çalıştıkları kız-
gınlıklarıyla "Öldnrün o zaman
baalann bepsini" deyince, aske-
rin yanıtı hazırdı: "Zaten hava
karardıktan sonra sokağa çıkma
yasagı var. Bir kıpırtı oldu mu,
basryonız mermiyi. Bir gecede oa
bin mermi yaluyonız."
Yarım saatlik beklemeden son-
ra komutandan yamt geliyor. Kö-
ye girilebilir, köylülerle konuşu-
labilir, hatta kamera varsa fotoğ-
raf bile çekilirmiş. Ancak asker-
lerin ve yasaklanan bölgenin fo-
toğraflannı çekmek yasak. Köye
girerken askerlerin yaruna yakla-
şan üç-beş köylüyıi geride bırakır-
ken "Kimliklerimizi alsak da
gitsek" ricaları geliyor kulakları-
mıza. Bir anlam veremiyoruz. İn-
san nereden bilsin. Taşdelen'e gir-
menin yasak olduğu gibi çıkma-
mn da yasak olduğunu.
Mayınlı köy
Köye girince, Taşdelenlilerin
donuk bakışlarında bir pınltımn
kıvılamı çakryor. Milletvekillerini
"Bngiın gelmeseydiniz, bu köyü
yann bep beraber terk edecekdk"
diye karşıhyorlaı. Herkes topla-
nıyor bir köy evinin genişçe oda-
sına. Değil iğne atsan yere düş-
mez, iğne bile atamazsın. Bütün
köy sanki bir odaya girmiş. Ulu-
dere'de yaşayan bir Taşdelenli ya-
kınlarım ziyarete gelmiş. Girişte-
ki asker kımliğini aldıktan sonra
lokantacıyı "Vanm saat içinde
köyö terk etraezsen agzını burnu-
nu dümdüz ederim" diye kibar-
ca uyarmış. Köyüne geünektense
cezaevınde açık görüş yapmayı
tercih edecek Taşdelenli lokanta-
cı neredeyse.
Taşdelen'de "yasaklı yaşam"
35 korucunun silahlarını bıraka-
rak evlerıni toplayıp Mersin'e
göçmeleriyle başlamış. Geriye ka-
lanlar korucu olmayı kabul etme-
yince köyün dışına çıkmaları ya-
saklanmış. Tüm kimlikleri top-
lanmış. Hatta köylülerin tarlala-
nna gıtmeleri, hayvanlanm otlat-
maları da konulan yasaklar ara-
sında. Köy alanının ancak dörtte
birini kullanabiliyor Taşdelenüler.
Dörte üçünü mayınladıklannı
söylemiş askerler. Bu yüzden ev-
lerinin önunden öteye geçmeleri
yasak. Hayvanlanm yok pahası-
na satmışlar, ytlzlerce dönum tar-
laJannı suremiyorlar yasaklar yu-
zunden. Hatta bir köyden gelin
alrnaya gideceklermiş, ona bile
izın vermemişler.
Köylüler anlattıkça dertleniyor-
lar. tş sadece yasaklarla da kal-
mıyor elbet. "Devief'e karşı da
bazı görevlerı var. Örneğin, her
ev, jandarma karakoluna bir ay-
da üç katır yükü odun götürmek
zorunda. Götürmeyene dayak
var. Aplullah Apaydın bizı inan-
dırmak için karakolda yediği
"odun dayağı"nda kırılan par-
mağmı, moraran yüzünü gösteri-
yor. Hava karardıktan sonra ev-
den dışan çıkmak da yasak köy-
lülere. Hiçbir köy evinde tuvalet
yok. Tümününki dışanda. Türki-
ye'nin güneydoğusunda hava bu
mevsim 16.30 gibi karanyor. O
andan gün ışıymcaya kadar kim-,
se tuvalete gidemiyor köyde. Gi-
dene köyün çevresindeki mevzi-
lerden ates ediliyor. İşte bir gece-
de yakılan on bin mermi de bu-
radan kaynaklamyor. Köylülerin
çoğu, evlerinin pencerelerini sö-
küp yerine duvar örmüşler, "Ne
olur ne olmaz, gece biri çişini tu-
tamaz tuvalete gider de yagan
mermilerden biri evimizin çagn-
sız konuğa ol«r" korkusuyla.
Köy muhtarı Simo Çelik bir çi-
zelge çıkartıyor. Çizelge "şeker,
yag, makama, reçd, heiva, Mskö-
vi, koknlu sabun, Tnrsil, zeytin,
Sana yagı, tuz, çay, un" gibi bö-
lümlere aynlmış. Bölümlerde
yazılı mallardan alan köylunün
adı yazıbyor hemen çizelgeye ve
karşılığında ne almışsa işaretleni-
yor. Köy bakkalında satılan tüm
mallann üzerine askerler yağlıbo-
yayla bakkalın adım ve soyadım
yazmışlar. Köylü bir çuval un ge-
tirse, köye giriş tarihi karakolda
bir deftere yazılıyor, un torbası-
nın üzerine isim yazüıp damga vu-
ruluyor.
Köyün telefonu 1.5 aydır kesik.
Kimse de yapmaya pek niyetli de-
ğil. Köylüler "Yann göçüyordak
Irak'a" diyorlar. "Binlerce Kür-
de Irak kimyasal bomba attı, na-
sıl güvenip gidersiniz" uyansına
da "Bir kişi de kalsak, binimiz
yollarda > a da orada telef olsa da
gMecegiz" karşüığım veriyorlar.
Köylülerden bunlan dinlerken
gözümüz, odamn duvarına asılı
bir takvime ilişiyor. Anavatan
Partisi'nin 1988 yılı takvimi. Üze-
rinde iki "özln deyiş" var. Biri
"tleri, modern ve yepyeni bir
Türkiye Anavatan'la mnnıkiin-
dar". Diğeri de "Geri kalmıslık
Anavatan Partisi'yle degişti". Iki-
sinde de aym imza var: Turgut
özal...
"Baki kalan bu knbbede boş
bir seda"ymış. "Demir kanatlı
knş"tan inen takım elbiseü, kra-
vath "devlet büyüğü"nün söyle-
diği söz de "hos bir seda" olarak
duruyor Taşdelen köyünün kub-
besinde: "Devlet en kısa sirede
yaralan saracakür."
SHP milletvekilleri Güneydoğu'yu değerlendirdl'
Hükümetin politikası iflasDİYARBAKIR (Cumhuriyet)
— Mardin, Siin, Hakkâri ve Di-
yarbakır'a bağlı birçok yerleşim
biriminde insan haklan ihlalleriyle
ilgili incelemelerde bulunan SHP
Hakkâri Milletvekili Cumhur Kes-
kin ile Diyarbakır Milletvekili Fu-
at Atalay, "Siyasal iktidana böl-
grve yondik ekonomik, sosyal, si-
yasal ve kültürel politikalan tam
anlamıyla iflas etmiştir" dedi.
SHP milletvekilleri, "özellikle
kırsal kesimde yaşayanlardan
önemli bir bölamünün yogun in-
san haklan ihlalleri ve kotü yöne-
tim uygulamalan nedeniyle yöne-
üme hiçbir inançlanmn kalmadı-
gını ve bu iııançsızlığın giderek
devktle biriikte siyasal partiler de
dahil olmak üzere tüm kurumla-
ra karşı güvensizliği endişe verici
boyutlara ulaşbrdıgım" ileri sür-
düler.Güneydoğu konusundaSHP
programımn yeterli olmadığım
söyleyen milletvekilleri, dün Gü-
Ful Alalay
neydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde
düzenledikleri basın toplantısın-
da, bölgedeki gözlem ve izlenim-
lerini içeren geniş kapsamlı açık-
lamalarda bulundular. SHP MYK
üyesi ve Hakkâri milletvekilleri
Cumhur Keskin ile Diyarbakır
Milletvekili Fuat Atalay, "bir si-
yasal deklarasyon" olarak nitele-
dikleri açıklamalannda, "kurults-
ya giderken SHP'den beklenenin
ueter olroası gerektigine" dikkat
çekerek bu beklentileri şöyle sıra-
ladılar:
"SHP, doğuda yaşayan Kiirt kö-
Mardin, Siirt, Hakkâri ve
Diyarbakır'a bağlı birçok yerleşim
biriminde inceleme yapan SHP
Milletvekilleri Keskin ve Atalay,
"Siyasal iktidarın Güneydoğu
politikası tam anlamıyla iflas
etmiştir" dediler.
kenli vatandaslann üzerindeki
baskılar konusunda duyariı olma-
lıdır. Kiirt kokenli vatandaşlann
kendi ana dilleriyle konuşmalan-
nı savnnmak, dinlerini korumak
ve geUşdrmek konusundaki yasal
engellerin kaldınlması konusun-
da onemli adımlar atmaktadır. Ne
var ki, günumuz koşullannda atı-
lan bu adımlar sorunun çozumü-
ne, bu bölge halkına güven >«rme
konusunda yetersiz kalmaktadır.
Halkın devletle ve siyasal partiler
dahil devletin tüm kunımlan ile
yabanalaşmasının önienmesi için
partimiz halkın demokratik hak
ve taleplerinin soraul önderligini
iistlenecek adımlan bu kurullay-
da atmalı ve bunu sürat içerisin-
de olumlu boyutlara ulaştırmalı-
dır. Bunun bir yolu da partinin,
kapılannın ve yönetim kademele-
rinin bölge halkına ve sosyal de-
mokrat siyasi kadrolanna kapalı
tntuluyor izlenimini dogurabile-
cek uygulamalardan kaçınılraası-
dır. tbraçtan da ortaya çıkan yan-
lış ve haksız goruntü ve izlenim-
ler giderilmeli, olaganüstü kurul-
tayda parti meclisine disiplin ku-
nılu karannı gözden geçirme ve
kaldırma konusunda vetki \erecek
tttznk değişikligi >apılmalıdır. Bu-
nun yanında partimiz, doğudaki
soranlara çozüm onerileri getir-
mek amaayla gerekli araşnrma ve
bilimsel çaİışmalan kuracagi ihti-
sas komisyonlanyla tespit etmeii,
bunlan parti politikası haline ge-
tirmelidir."
CUMEYTARCAYUREKyazıyor
Halkı Hiçe Saymak...
ANKARA — ANAP iktidannın ve doğal li-
deri TÖ'nün iki derdi var. İkisi birbirini ta-
mamlıyor. İç içe iki kutu gibi. Birincisi TÖ'-
ye ne yapıp edip meşruluk kazandırmak.
Ikincisi artıktükenen, kemikleşen sorunları
omuzlama gücünden yoksun hale düşen ik-
tidann üstlendiği sorumluluğa ortak bulmak.
Son bir haftadır iktidar iki yolu açmayı de-
niyor. Tepe_ noktalarda konuşup kotarılan
politikayı TÖ ile uydu hükümet ağız birtiği
yapmış, siyasete sindirmeye çalıştyor. ANAP
dışındakı partiler uzlaşma adıyla ortaya sü-
rülen "kurtuluş" planiarını geri çevirdi. Bu
arada ANAP grubunda Necmettin Karadu-
man, sakıncalı gördüğü yöntemleri eleştirir-
ken TÖ'ye bağımlı askerlerin sert tepkilerıyle
karşılaşıyor.
Karadurnan'ın ANAP grubunda alkışlanıp
alkışlanmaması fazla önem taşımıyor.
Önemli olan ANAP'tan bir rnilletvekilinin
grupta TÖ'yû eleştiriye açması, konumuna
aykırı davranışlar içinde olduğunu tutanak-
lara geçırmesiydi. Karaduman, bu çıkışı ba-
şardı. Konuşmaya gösterilen tepkiler iki nok-
tayı kanıtladı: Muhalefet, halka karşın Köşk'e
çıkılamayacağını söylerken haklıydı. Altı yıl-
dtr suskunluğa oynayan ANAP'ın birden öz-
lemi çekılen yeni anayasaya yan tutması art
niyetlerin eseriydi.
Eleştirileri Mustafa Taşar, hern de bir Dev-
let Bakanı, "O, bir cumhurbaşkanı, her şe-
ye kanşır" diye yanrtlıyor. Yanıtlamıyor, bas
bas bağırıyor.
Başbakan tamamlıyor, "Kendi oylarıyla
seçtiğimiz cumhurbaşkanına şimdi 'kenar-
da dur' mu diyeceğiz?" diyor. Devlet baka-
nından başbakana uzanan çizgide iktidar ne
anayasa tanıyor, ne tarafsızlık ılkesi. Hükü-
meti yönetmesıni uygun görüyor. Daha ötesi
TÖ'nün "ANAP grubunun cumhurbaşkanı"
olduğunu kabul ediyor.
Halk ıradesiyle, halkın demokratik tepki-
sinden ne anladıkları yine başbakanla orta-
ya çıkıyor. Muhalefetin, "çareyi sokakta
aradığını" söyiüyor. Sokak dediğı, halk! Kıt-
lelere gitmek, onları seslendirmeye çalış-
mak. Ortaya çıkan şu: TÖ, yüzde 15'lik
ANAP'ın cumhurbaşkanı. İktidar ise sorum-
lulukları omuzlayamayacak kertede bitkin.
Görmezlikten geldiklerı başka gerçek da-
ha açık. Bugün Türkiye'de ANAP'a karşı
partiier, ikttdara gelmekten öteye başka bir
savaşım içinde. Ön planda yaptıkları iktidar
kavgası değil. Halkla başlayan, halkla bıten
bir rejimin yerleşmesinı sağtayacak bir sa-
vaş veriliyor. İşte TÖ ile uydulannın anlaya-
madığı gerçek.
Daha bir ay öncesıne kadar halkın kendi-
lerine yetki verdiğini, dilediklerı gibi cumhur-
başkanı seçebileceklerini, hükümet kuracak-
iarını söyleyenler, şimdi ortak arayışı içine
düştüler. Yeni bir anayasaya gereksiniliyor.
Altı yıldır kaçacak delik arayanlar, bugün hu-
kuka ve geleneklere dayalı bir anayasanın
erdeminden söz ediyor, "hep biriikte yeni bir
yasa hazırlanmasını" istiyorlar.
Tükenen bir iktidar, yüzde 20 oya karşı-
lık Mecliste yüzde 65 sandatyeyi elinde tu-
tan bir çoğunlukla yeni anayasa arayışı ar-
tık geçersiz. Yeni bir seçim, yeni bir Mec-
lis, halkın gerçek çoğunluğunu simgeleyen
bir topluluk yeni anayasayı biçimlendirebi-
lir. Anayasa sorunu artık gelecek Meclisin
işi. Gerçek halk çoğunluğunun sesini duyan
ve duyuracak bir millet meclisinin. Ceza ya-
sasındaki 141 ve 142. maddelerin yumuşa-
tılması veya kaldırılmasıyla ilgili çalışmalar-
da da aynı manzara izleniyor.
Muhalefetin, "ortak katkısı" ön plana alı-
nıyor. Kendine güvenen, çoğunluğun gere-
ken düzeyi tutturacağına inanan bir iktidar,
yılların sorunu bu maddelerde muhalefeti so-
rumluluğa ortak etmeyi niçin istiyor? Bu
maddeler kalktığında başka kesimlerde var
olan kımı kaygıları daha bugünden karşıla-
mak için ortak, güncel deyişle "figüran" arı-
yor. Bu davranış ıktıdan içten içe saran kor-
kuyu yansrtan işaretler.
Tutarsızlığın kanıtı
TÖ ile hükümet, belR başlı sorunlarda mu-
halefetı yanına çekmeye çalışırken, partiler
umursanmıyor ve TÖ'nün ABD Başkanı
Bush'la 18 ocakta görüşeceği resmen açık-
lanıyor. Hukümetten sızan rıaoerler. TÖ'nün,
Beyaz Saray'da tarafsız konumunu aşan
Türkiye'yi dış konularda yeni bağlantılara
götürecek görüşmeler yapacağını duyuru-
yor. ABD büyükeiçisi ise durmadan ya mu-
halefetle ya hükümetin önde gidenleriyle bir
araya geliyor, nabız tutup raporlar gönderi-
yor.
Son olarak, AT raporuna Türkiye'nin tep-
kisini arıyordu. Hatta Türkiye'nin tepkisini
haklı gören atenimler veriyor. Köşk'te AT ko-
nusu dün brifinge giriyor. Hukümetten bir
yetkili, "TÖ'nün Bush'a Avrupa'ya baskı
yapmasını isteyeceğinı" söyledi.
Bir yığın ulusal polıtika sorununu biriikte
götürüyor. Tarafsızlık ilkesinin altında yatan
anayasa gereğine göre TÖ, Türkiye'yi ge-
lecekte hangi bağlantıların içine atacağı bi-
linmeyen müzakerelere oturamaz. "Kendi
oylarıyla seçilen TÖ'ye hükümet bu tür yet-
kiler verirse", gelecek, başka sonuçlara şim-
diden gebe. Nitekım, dün Demirel'e Bush'-
la yapılacak görüşmenin gelecek bir iktida-
n bağlayıp bağlamayacağını sorduk. Kesin
dille "Bağlamaz" dedi. Bu, TÖ'nün ödün ve-
rerek alacağını sandığı kimi sonuçlan yeni
bir iktidarın tanımayacağını şimdiden açık-
lıyor.
TÖ ise Türkiye'de halkın esirgediğı des-
teği VVashington'da arıyor. Bush'la görüşe-
ceğini, iş yemeğine oturacağını duyuruyor.
18 ocaktan sonraki bir hafta ekran, TÖ ile
SÖ'nün görüntüleriyle dolacak. ABD ise
Türk insanının destek vermediği TÖ'yû, Türk
halkıyla inatlaşarak bağrına basacağını ilan
ediyor,
Ver AT desteği, al Kıbrıs ödünlerinı ya da
başka ulusal bir sorunda ABD'nin kabul et-
memizi istediği yöntemleri.
Burada TÖ, muhalefeti figüran duruma
dönüştürmeye çalışıyor, "demokrat" ABD
ise halkımızı figüran yerine koyuyor. işitiyo-
ruz bOyükelçi "hızlı" Abrampvvitz, ABD düş-
manlığından yakınryormuş. Üstelik bir de ne-
den arıyormuş.
Geçelim önemli sorunları, ABD'nin TÖ'-
yü bagnna basarak Türk halkını hiçe sayma-
sı yeterli bir neden değil mi Bay Abramo-
witz?
IZMIR'den HİKMET ÇETİHKAYA
Oluşum...
İZMİR — ANAP ve SHP'de
parti içi savaşım giderek hız ka-
zanıyor. ANAP tepelerinde ha-
va girtikçe sertleşirken, SHP'de
"yenilikçı hareket" tabanda se-
sinı duyurmaya başlıyor.
Başbakan Akbulut'un Nec-
mettin Karaduman'ın eleştirile-
rine verdiği yanıt hayli sert:
— Partimizi muhalefet ağzıy-
la eleştirenler aramızda ba-
rınamaz...
Aynı tepkryi daha önce Hasan
Celal Güzel almıştı. Güzel, bu
kez konuşma biçemini değiştir-
di. Bakan arkadaşlarının uyarı-
sıyia da daha temkinli" bir mü-
cadeleye başladı. Amaç ıl ve il-
çe kongreierınde yol aimak, ola-
sı bir büyük kongrede atağa
geçmek.
ANAP üye yenilemelerinde
"naylon" üyeter de su yüzüne
çıktı. Üye sayısında bir hayli dü-
şüş olduğu gözlendi. Ûyeler bi-
le ANAP'ı bırakıp kaçıyor. Bu
yüzden ANAP tepeleri oldukça
rahatsız.
Muhalefetin tanımadığı bir
Çankaya var gündemde. ANAP
tepeleri ve Başbakan Çankaya
1
dan yönetilryor. Parti içinde bir
grup da bu yüzden rahatsız.
Çünkü halk desteğinde olma-
yan bir siyasal iktidar Çankaya
1
ki eski sol kanat mılletvekillerı-
nln toplandığı büroda bir araya
gelen eski SHP'liler "durum
değerlendirmesi" yaptılar.
Toplantıda TİP eski Genel
Başkanı Mehmet Ali Aybar'ın şu
sözleri tartışıldı:
— Benim çizgim bellidir. Ba-
ğımsız ve Türkiye'ye özgü sos-
yalizm...
Gürkan, Aybar'ın bu sözterin-
den daha açıkçası "işçi sınıfı,
Marksizm" görüşünden bir hayli
rahatsız olmuş. Aybar'la ilgili iz-
lenimlerinin "olumlu olmadı-
ğım" toplantıda belırtmiş. Top-
lantı sırasında Kemal Anadol ise
şu görüşü öne sürmüş:
— Türk solunu bir semsiye al-
tında toplayan bir parti. Ancak
parlamenter sisteme inananla-
rın katıldığı geniş bir şemsiye.
Marksıstlerden, demokrattara
dek uzanan bir çizgide...
Toplantı bir hayli tartışmalı
geçmiş. Anadol, Baştürk ve
Gürkan'ın kuracağı, olasılıkla
"sosyal demokrat" kimliğindeki
yeni partiye katilmayacağını,
bekleyecegini, gerekirse politi-
kayı bırakacağtnı belirtmiş.
Kemal Anadol bundan böyle
Baştürk ve Gürkan'ın toplantıla-
rına katılmayacak, yeni partide
görev almayacak.
Muhalefetin îammadığı bir Çankaya vargöndemde.
ANAPtepelerive Başbakan Çankaya'dan yönetiliyor-
Partiiçinde bir grup da bu yüzden rahatsız. Çünkü
halk desteğinde otmayan birsiyasa]iktidar
0ankaya'ya bağlı olarak daha ne kadaryaşayacak?
Kemal Anadol u teletonla ara-
yıp sorduk:
— Yeni parti oluşumu içinde
yok musunuz?
Anadol, şu yanıtı verdi:
— Ben hiç kimsenin dışlan-
mayacağı. ambargo konutmaya-
cağı, demokratik sisteme inan-
mış, ama tüm sol kesimi kapsa-
yan bir oiuşuma taraftarım...
Artık Kemal Anadol, Baştürk
ve Gürkan ın oluşturmaya çalış-
tığı hareketin dışında kalıyor.
Anadol "macera aramaya niye-
tim yok" diyor.
SHP'de Ertuğrul Günay ve ar-
kadaşlarının başlattığı parti içi
savaşım ise gerçekten büyûk il-
gi görüyor. Afyon, Uşak, Mani-
sa, Muğla ve Izmir yöresindeki
ilgı özellikle İstanbul Milletveki-
li ismail Cem'i bir hayli etkile-
mişti Ercan Karakaş, Ertuğrul
Günay ve Yakup Kepenek de
"konferans" niteliğini taşıyan
toplantılardan hoşnuttular.
Sanırız bu tür toplantılara
SHP tabanının gereksinimı var.
O yüzden de genel merkez eki-
binden PM üyesi Mahmut Türk-
menoğlu şöyle diyordu:
— Doğru şeyler söylüyor. Üs-
telik küfür etmeden. Onların bi-
ze, bizım onlara ıhtiyacımız var...
Yoksa genel merkez olası olu-
şumları ıçıne sindirmeye mi ha-
zırlanıyor kurultay öncesi?
ya bağlı olarak daha ne
yaşayacak?
Karaduman ve arkadaşları bu
gerçeği gördüklerinden sık sık
tepki alıyorlar grupta. Sıra ka-
pakları vuruluyor, "in oradan
aşağı" diye bağırtlıyor.
Oysa Karaduman'ın sözlerine
ANAP grubu kulak verse, "kur-
şun asker" örneği davranmasa,
gözlerinln önüne çekilen "kara
perdeyı" aralayabilecekier ve
onlar da gerçeği görebilecekler.
Ama nerede?
Bir siyasal parti değil ANAP.
Çok ortaklı bir şirket. Patron te-
peden dokunuyor. Her dediği
buyruk. Pembe görüntüler, hal-
kın önüne serilmek isteniyor.
Halk karannı 26 Mart 1989'da
vermiş. Ama ANAP grubu ayrı-
mında değil bu olayın. Ayrımın-
da olanlara bağınp çağınyorlar:
— in oradan aşağıya!
SHP 27-28 ocak tarihlerinde
yapıiacak seçimli tüzük kurulta-
yına hazırlanırken, "yedilerin
ihracı" ve ardından başlayan is-
tifalarla yeni bir partinin hazır-
lık çalışmaları da hızlandı.
Aydın Güven Gürkan, Istan-
bul'da Mehmet Ali Aybar'm evin-
de yaptığı görüşmeden pek
olumlu ayrılmadı. Önceki gün
Ankarada Cınnah Caddesı'nde-