Katalog

20 MAYIS 1989 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 Yalçın Gökçebağ'ın resim sergisi Vakko Sanat GalerisVnde Ressamın yaşama sevinci ' " ~~~ ı . . ' nf I I ı ı • " r ^ı *•««• jj^Jvrfl Yalçın Gökçebağ'ın Beyoğlu Vakko'daki sergisi ay sonuna kadar açık kalacak. 1966'da Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitiren Gökçebağ aynı zamanda TRT'de kameraman olarak çalışıyor. BİRCAN ÜNVER 1966 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitusu Resim Bölümü'nü bitiren Yalçın Gökçebağ, resim çalısmalan ile birlikte TRT bünyesinde görev yapıyor. 7. kişisel sergisi Beyoğlu Vakko Sanat Galerisi'nde 31 mayısa kadar ızlenebilir. Sanatçı ile resimlerinin dunyası ve Ankara'nın sanat onamı üzerıne konuştuk. Tiglat'tald serginizden beri izledigim çahşmaiannızda, engelleyici ve baskı unsuru gibi dunnamakla birtikte. hep bir duvar betimlemesi, vazgecemediginiz e)emanlardandı. Bu elemanın resminize giriş ve size ait bir sembole döDaşmesi ncdenlerini açıklar mısnız? GÖKÇEBAĞ Resimlerimdeki çitduvar unsurunu 1975 yıllarında kullanmaya başladım. Bu kullanım gerek konulanmdan, gerek yaptığım resırrüerin natüralıst yaklaşımından kaynakJanıyor. O zamanlar doğaya kuşbakışı bakıyordurn ve larlalann, bahçelerin, evlerin etrafı hep çitler ve duvarlarla kaphydı. "Toplayanlar" serisi olarak yaptığım resimlerde ortadaki istif halindekı unsurlann (agaçlar, ttzüm omçaları vb.) etrafına muhakkak bir çit yapıp kompozisyonunu tamamhyor KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK Doftayta yakn ittşU • Ankara Televizyonu'nda kameraman olarak da oörev yapan Yalçın Gökçebafj, özellıkle belgesel programlar ıçin Türkiye"yi kanş tanş dolaşıyor. Sanatçı gittiği yerierde çekım yaparken, her karede bir tablo gördüjjünü söyluyor. (Fotoğraf: Yıldız Üçok) dum. Tabiı bu biraz riskli bir kompozisyon şekli olan "kapalı kompoasyon" olayını getiriyordu. Bu tur resimlerimden zaman zaman olumsuz tenkitler aldım. Ancak anlatım oıarak o zamanki sanat felsefeme çok uygundu. Çit içınde çalışan insanlann kısır döngusü, onların kendilerine özgu farkında olmadıklan birtakım şeylen vurgulamaya çalışıyordum. Son serginizde karlı ve yeşil onnan manzaralan on plana çıkıyor. Resimlerinizle doga ile vakın iljşki »çerisinde olduğunuzu hissettiriyorsnnnz, Bu izJenirae kadlıyor musunuz? GÖKÇEBAĞ Size katıhyorum. Bıldiğıniz gibi Ankara Televizyonu'nda kameraman olarak çalışıyorum ve doğa ile "çok yakın" ilişki içerisindeyim. Yaptığım belgesel programlar içın Türkiye'yi adım adım dolaştım. Gittiğim her yerden de etkilendim. örnegin Karadeniz'deki çay bahçelerini, çay toplayan kadınlan çekerken, her karede bir tablo görüyordum. Böyle güzelliklerden etkilenmemek mumkun değil. Resinılerinizin geoellikle ilgiyle karşılandığı göz önıine alınırsa, bu size >eni arayışlardan kaçınraa riskini getirmez mi? GÖKÇEBAĞ Hayır. Resınılerırru önce kendım için yapıyorum. Zaten beğenmediğim bir iş çıkarsa onu kimseye göstermem. Aslında sanatçırun sanat düşüncesi de böyle olmalıdır. Başkalannın beğenisi için yapılan işlerde özgürluk ve özgunlük olmaz. Geçmışte böyle tablolaı yapümış, ancak zamarumıan çağdaş düşuncesine uygun değil. Sizin çeşitii dönemlerde izledigim sergilerinizde, resiraleriaidn bir "yaşama sevincini" yansıltığını düşanrmişiiındur. Hesimlerinizdeki duygu ile yaşamınızda bir paraleüik var mi? GÖKÇEBAĞ 1977'de yaptığım bir resmin adı "Yaşama Sevincf'dir. Bir kıs günü düz damlı evlerin arasında siyah önlüğünün üstüne kahverengi ceket giymiş bir ;ocuk. Resmi yaparken, tekrar köydeki yaşamıma dönmüş, okula gidiyordum. O resmi yaptığım sürece 78 yaşlannı yaşadım. Ayrıca, 1974'te geçirdiğim bir kaza (kaldınmda araba çarpıp 2 yıl kolttık değneğıyle yaşadım), yaşam felsefemi değiştirdi. Yaşama daha fazla bağlı kalmak gerektığinı anladım. Doğal olarak bu olayı resimlerime aktardım. Diğer taraftan zamanımızda doğa süratle güzeUiğini \ntiriyor. Her yer yeşil yığınları yerine beton yığınlarına dönüşüyor. Herkes bunu biliyor, ancak kimse öniine çıkmıyor. Çıkanlar da ne ölçude başanlı oluyorlar bılemem. Bari "gozellilüer, natluluklar hayallerde ve tablolarda kaisın." Siz Aokara'da yaşavan bir sanatçtsınız. Bu anlamda, Ankara ile tstanbul'u özellikle plastik sanatlardaki gelişme, izleyici potansiyeli, galeri yogunluğu açısındaa karşılaştınr nusııuz? GÖKÇEBAĞ tstanbul, her seyde Ankara'nın ikı katı. (Bu galeri sayısından da belli. lstanbulda 100, Ankara'da 50 civarında galeri var.) Ayrıca tstanbul, yuzyıllar boyunca başkentlik yapmış koklu bir kent. Bu karşılaştırma birçok gerçeğı göz önune getinyor. Bir sanat öğrencisinın gereksınmesi olan sanat alt>apısı, muze, okul, vs. yeteri kadar olrnasa da Ankara'dan daha fazla. Butun bunlar tstanbul ıçın gerçekten çok olumlu şeyler. Ancak Cumhuriyet döneminden sonra Ankara'da da sanatsal gelışmeler başladı. 70'li yıllardan sonra iyı bir sanatçı ve çevresi oluştu. Okullar açıldı ve sanat artık kişinin yaşamına girdi. Bence, tstanbul kapasıte olarak daha fazla. Buna karşın Ankara ve diğer şehirlerde sanat adına çok ıyı gelişmeler olduğunu soyleyebılirim. PİKNİK PtYALE MADRA y BIC 6ÛH B/tŞLIİüC (f fflZLI GAZETECİ NECDET ŞEJV n ( ( M o r a l f " l E s a t T e k a r i ^ 1 | r 1 5 h a z i r a n ferihıne kadar Galen BM'de oorütell I f l C l a l V I bılecek olan sergisi 8 parçadan oluşuyor. Son kıstsel sergisinde kavramsal çalışmaiara yer verdığıni söyleyen Tekand, dört parçadan oluşan ve "Merak" adım taşıyan, mekâna uyartanabılır düzenlemesınde "adımlar'ı yansıtıyor Sanatçı "6u sergim bundan öncekı resımlenmle bir hesaplaşma Işık gıbı, atmoster etkısi gıbı, eskı çalışmalarımdan da birtakım ozelltkier tasıyor. ama soyuflamalar, eşyanın, cısmın yenıden ele alınışı ve yenıden şekıl venlmesı söz konusu" dıyor 1983 yılında Marmara Ünıversıtesi Güzel Sanatlar Fakültesı'nden mezun olan Esat Tekand geçen ay Italya'da düzenlenen Ban Bîenalı'nde Turkjye'yi temsil eden grubun ıçinde yer atdı. (Fotoğraf: Yıldız öçok) ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI Andrew Lloyd Webber'in müzikalleri başlı başına birendüstri "Evita" adlı yapıtı Istanbul Şehir Tiyatroları tarafından da sahnelenmesi tasarlanan Andrew Lloyd Webber'in son müzikali "Aşkın Çehreleri" bir süredir Londra sahnelerinde. "Aşkın Çehreleri" daha gişe açılmadan 5 milyon sterlin tutannda bilet sattı. nlıı kişisel serveti 120 milyon sterlin. Şirketin yuzde 40 hissesi onun, gerisi nalka açık." Ama "Sunday Times", "Sanat, eglence olabilir mi?" diye soruyor. Melih Kibar: "Dunyadaki butıin teknik nimetleri alıp son damlasına kadar sorauruyorlar. Korkunç bir elektronik olanak. Herkes yaka mikrofonn ile sahnede olduğu halde bir kanşma, ugultu olmınor. Ses duzeni, salonun her tarafına miikemmel yerleştirilmiş." tyi de sanat, eğlence olabilir mi? "Seyircije hem umduğunu vereceksiniz hem de sürprizlerle karsılaşacak. ALW takımı bunu en iyi şekilde beceriyor. Muzikal olarak da ne rock ne klasik, çok sağlıklı bk sentez. Brechtien efektler de olayın baharatı, sosu." ALW'nin sırn nedir öyleyse? "Amatör heyecamnı kaybetmiyor. Her müzikali çözmeye çalışıyor. Her yeni olayda başka bir şeyi ispata çalışıyor. Ustun bir yetenek. Gayet iyi bir işadamı. Her muzikalinden geriye klasik parcalar kalıjor. Muzikal dokulan çok doğrn." Londra ve New York başta olmak uzeTe çeşitii büyuk kemlerde yıllarca oynayan "Jesus Cbrisl Snperstar", " C a t s " , " E ¥ Ü a " , "Pnantom of the Opera" (Operadakı Hayalet) hep ALVV yapımı müzikaller. Özellikle "Jesns" tam çığır açan bir olay. Hıristiyanlık âlemınin en büyük isminden muzikal. Kılısenin ve Vatikan'ın protestosu, herkesin tepki göstermesi büyuk reklam olmuştu 1972'de sahnelendığinde. Ancak eserde içerık güçlüydü, fos Petrolden kârlı müzikaller EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA "Mali bakımdan bir Andrew Lloyd VVebber muzikali, veni bir pctrol alanı bulmaktan daha kftriı." tngıliz muzıkalinin bu dev isminin borsada ne anlama geldiğini sorduğumuz simsann görüşü. Andrew Lloyd ^ebber'in son müzikali "Aspects of Love" (Aşkın Çehreleri) başlayah bir ay kadar oldu. Gişe acıldığında, 5 milyon sterlin tutannda rezervasyon yapılmıştı bile. 1971'de tncil'den alınma bir hikâyeyi Tim Rke ile birlikte sahneye muzikal olarak çıkartmayı akleden Andrew Lloyd Webber, o gun bugundür muzikal dendı mı akla gelen isim. Türkiye'de de yine bir ALW prodüksiyonu olan " E v i u " n ı n oynaması söz konusu. ALW artık bir tek Londra'da sahnelemiyor eserlerini. Dort bir yana dağıtıyor. Londra'yı ziyaret eden besteci Meiih Kibar: "Jyi bir taktisyen. tyi bir muzisyen oldugu mahakkak. tyi bir strateji beiirk>ici. Konolar açısır.dan. Konuyu bep kendi buluyor. Besteci olarak muzikal materyalin nereden çıkacagı•ı çok iji biliyor. En buyuk avantajlanndan birisi kansııua muthiş bir sesi olması. ALW'mn kadın seslerine dayab parçalan çok başanhdır." Karısı Sarah Brightman, aynı zamanda eserlerde de başta. Sahneye koyan ise tngiltere'nın "yaşayan en büyük Shakespeare yönetmeni" sayüan Trevor Nnnn. ALW'nin sırtmın yere gelmesi biraz zor. Borsa simsarına dönuyonız: "Hisse senedinin degeri son zamanlarda 25 penn> arttı ve 645 penn> oldu. Ştrketin değeri 70 miyon sterlin. Hisse satışına 3 yıl on« başlamıştı. 1988'de bnit kazancı 6 milyon sterline vakın. ALW çıkmadı. Havari Jozef'i konu alan ılk müzıkalin başarısı uzerine tsa'ya terfı etmişlerdi. Demek ki naedeyse 20 yülık bu ALW fırünası. Bunda pazarlamanın da rolu var elbet. Melih Kıbar, "İnsanlan muzikaJe düşküa kılmaya mecbor ediyoriar. Turizm ile tiyatro arasında b a | var. Otobuslerle turist geliyor. Onceden yeıier kapaülıyor. Sonra, kapıda saüşlar. Kaset, poster, plak, tişört, kitap, nota. Hepsi de dışanya göre pahalı. Ama bir arada. Gel de alma? Bunlann zaten çoğu oyundan once satışa çıkıyor. Şarkılar haf talarca onceden listelerc giriyor. Phantom, Amerika'da başlamadan haftalarca önce kitabı 75 bin basılıp satışa sunulmnştn. Oyundan 9 ay önce de plagı sabşa çıktıgmda 150 bin sattı." Muzikal aynı zamanda muzik sanayiinı de ayakta tutuyor. Oyundaki muzik canlı çunkü. Para kazanıyor muzikçiler. Çok iyi olmak zorundalar. Aksi halde sırada başkalan da var. Bu, roller için de böyle, dansçı ve şarkıcılar için de. Bir role yuzlerce kişi başvuruyor. Son oyun "Aspects" ıçin seçilen Michael Ball, 26 yaşında tamamen bu yolla çıktı sahneye. Bir öncekı soru: Sanat, eğlence olabilir mi? "Independenf'ın muzik eleştirmeni Mark Stern: "Kimin rol aldığjnı hatırlamazsınız bile. Ancak gorsel ve işitsel bir saldınya ugramı^ olarak çıkarsınız. ALW müzikalleri Viyana'dan Tokyo'ya kadar birçok yerde oynuyor. Dinozoriar gibi, hiçbir kulture ait değiller. Hiçbir kültüre verecekleri de yok." Venler bunu kanıtuyor: 1986'da lngiltere thracat Odulu'nu kazandı ALW. Müzıkal ihracatımn dökumüDünyada en az 20 yerde oynuyor müzikalleri. 15 Cats, 3 Starlight Express, 2 Phantom ve gerisi. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES GARFIELD jm DAVIS TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARMA1S 20 Mayıs YORULMAYAN ROMANCI.. 1799''DA 8U6UN,ÜNUJ FÜANSIZ ZOMANCISl HONORİ PS BAL2AC DO6PU. £0£gtYATTA tff. YÜZYIL GE/ZÇEKÇIU6İNIN ÖMDE 6£LEM TEMSİlOLEJtlNOtH B'Ml SAYILACAK OLAhJ 8A12AC,OIAĞANUSTÛ ÇAUÇMA GÛCUYLE DE ŞAÇKtUL/K YAO4V\CAApB YAZACAĞl fOO'E YA&N KOMAAJ VE UZUM OYKU(£A1A2 SO P£Ü6f /AZtSl VE BÜYÜK SAVIDAKI MEKnjPlA&l OfJUAl £NEEJ!£lNl BİHAZ AMLATA8ILECEKTIİS.. &IÜ.V/r/fJI "INSANUK KOMEDYASI'ADt ALT7MDA TOPLIYACAK, BüNlAR gıRgı/SMı 77*MAAAlAYAk) OZELLJKLE/e ICE&ECEKT1I2 IŞTE, BAL2AC '/A/ >»SAK\ "TrLSfMi.1 PEej", "EUGENIE GKANOET* "GORIOr 8ABA", "KUZEAl 8ETTE*... PmARINPAhi BIRKAÇ ÜOMAJıJ.'VADlOEtU ZAM Enerji, ALW'de sihirli bir anahtar. Muzikal artık sinema, video klipi, rock konseri, lazer show, disko gibi görsel ve işitsel öğeleri birden kullanır durumda. Müztk endüstrlsİBİ ayakta tutuyoc • Andrew Lloyd Vvebber'ın muzıkallen Artık kimse sözleri dinlemiyor, ayn zamanda müak endüstnsını de ayakta tutuyor, herkese para kazandın hikâyeyi merak etmiyor, sadece yor. "Aşkın Çehreleri nde oynayan 26 yaşındakı Mıchael Ball (solda) Alex ro "Size bu parayı, bana saldınn di)u ıçın yuzlerce kışı arasından seçildi Jenny'de ıse Dtana Morrison oynuyor. ye veriyonım" diyor. TANE OE YAMM KALMlŞ YAP/T) , SAYISIZ GA7ETB,