23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ci haberi görür, algılar, fakat farklı yorunüar. örneğin sevdiği siyasal liderin iyi konuşmamasına ilişkin bir haberi liderin dürüst poütıkacüığının bir göstergesi olarak görebilir. Işte bütün bu seçicilik davranışı, izleyicinin kişiliğinden ve o ana kadar sahip olduğu bilgi ve inanç birikiminden kaynaklanır. Vatan Cephesi'nin radyodan verilişi hâlâ pek çok kişinin tüylerini ürperten anılar olarak belleklerde yaşamaktadır. TRT'nin ve özellikle televizyonun halka, yani seçmene dünyayı ve ülkeyi yorumlamakta yol gösterdiği, ışık tuttuğu bir gerçektir. Fakat bu yol gösterme, olayların çok yönlu oluşumundan kopuk olduğunda, yani tek yönlü bir "at gözlıigii" niteliğine buründüğünde, seçmen buna tepki gösterir. TRT, inandıncılığını yitirince de iktidara hiç hizmet edemez. Tam tersine geniş kitlelerde büyük tepkiler oluşur. TRT, taraflı yayın yaparak yıpranmakta olan bir iktidan kurtarmaz. Taraflı yayında ve kaba propagandada ısrar edilirse, ancak izleyicinin güveni iyice sarsılır ve ülkede yeni bunalımlar doğar. TRT ve Propaganda Bir iktidara verilen desteği arttıran ya da azalîan öğe, o iktidarın uygulamalarıdır, yoksa TRT yayınları değil. Bu uygulamalann çarpıtılarak halka aktanlması ise o iktidara güç değil, ancak güçsüzlük getirir. Çünkü seçmen, iktidan her şeyden önce günlük yaşamında hissetmekte ve derhal bu gerçek ile TV'deki görüntüyü karşılaştırmaktadır. Tanrı, bütün iktidarları çarpık TV görüntülerine sığmmaktan korusun! Prof. Dr. EMRE KONGAR Her haber, bir kaynak, bir kanal, bir mesaj, bir diği andan itibaren, verdiği görselişitsel mesaj ne alıcı ve bir hedeften oluşur. kadar etkin ve çarpıcı olursa olsun, yani ne kadar Kaynak, haberı üretir, kanal ulaştmr. Haberin iyi bir kanal olursa olsun, izleyiciyi etkileme bakıiçeriğı mesajdır. Haberin gideceğı yer alıcı, alıcıda mından hiçbir şansa sahip olmayacaktır. meydana getirmesi beklenen değişiklik ise bedefİletişimde engeller tir. TRT konusundaki iletişim sorunu, radyo teleBilındiği gıbi iletişıra açısından, mesajın izleyivizyonun, izleyiride iktidara yönelik olurnlu ya da ciye ulaşmasında bütakırn ciddi engeller vardır. Bu olumsuz değişiklikler yaratacağı inanondan kay engellerin bir bölumü doğrudan doğruya izleyicinaklarur. nin sahip olduğu stcici davranıştan kaynaklanır. Bu konuda Türkiye'de pek çok siyasal tiderin dile lzleyici önce kaynakta scçki davranır. Yani digetirdi&i bir yanhş vardır: TRT'ye egemen olan yelim ki A gazetesini değil B gazetesini okur. VeTiirklye'ye de egeraen olnr derler. ya televizyon değil, gazete izler. tzleyici daha sonra dikkatte seçici davrarur. YaBu ifade, bütünüyle yanbştır. Çünkü TRT önce bir "kaynak", sonra bir "kanaldır". Görsel ve işit ni aynı kaynaktan gelen haberlerin bir bölümüne sel olduğu için etkili bir kanal olan TRT'nin kanal dikkat eder, bir bölümüne dikkat etmez. örneğin olmaktan öte ve önce, "kaynak" olma özelliği var bir gazetenin birinci sayfasındaki haber manşetlerini okur, fakat belli bir ihtisas sayfasındaki küdır. Bir başka deyişle, izleyiciler TRT'yi önce bir kay çük haberlere veya bir köşe yazarına dikkat etmeyebilir. nak sonra da bir kanal olarak görürler. tzleyici algılamada da seçiddir. Mesajı görür, dulzleyici açısından, bir mesajın anlaşılabilirliğinden ve etkinliğinden önce güvenilirligi söz konu yar veya okur, ama algılamayabilir. sudur. Mesaj, zihninde hiçbir iz bırakmayabilir. Son bir seçicilik ise yorumda scciciliktir. tzleyiTRT ise bir kaynak olarak gflvenilirliğini yitir PENCERE 20 MA YIS 1989 Yeni Bir Dünya Kurulurken.. Dünya heyecan verici bir dönüşümün rüzgârlanyia soluk alıp vermeye başladı. İzliyoruz. Gorbaçov yaman mı yaman; barış yolunda saldın üstüne saldın düzenliyor; Batı'yı şaşırtıyor; sosyalist ülkeleri silkeliyor. Macaristan, Çekoslovakya, Polonya, Baltık Cumhuriyetleri ve Kafkas Cumhuriyetleri kaynıyor; Çin dalgalanıyor. Batı, gözlerini açmış, kulaklarını dikmiş, otan bitenleri anlamaya çalışıyor: Ne oluyor? Polonya'da işçi lideri Lech Walesa'yı hepimiz çok seviyoruz; destekliyoruz. Peki, Abdullah Baştürk?.. Olmaaaz... Koskoca işçi konfederasyonu DİSK'in kaptsına kilit vurmuşuz, sıkıyönetimde on yıldan beri davası sürüyor; ama, gönlümüz Polonya'daki Dayanışma Sendikast'nda. Çınli öğrencileri de bağrımıza basıyoruz, sarı benizli gençler meydanlarda "demokrasi" diye dalgalandıkça alkış tutuyoruz. Komünist Çin yönetimi öğrencilerine hoşgörüyle bakıyor, sertliğe kaçmıyor, gençliğin üstüne askerı sürmüyor. Oysa böyle bir eylem Türkiye'de gündeme girince kan gövdeyi gotürmez mi? Tanklar, copiar, silahlar, dan, dun... Evet, dünyada bir şeyler oluyor. Neler?.. • Neler olup brttiğini öğrenmek için tek kaynağımız Bat'dır. Pek de yansız bir kaynak değil Batı; yayımlanan habeheri okursanız, sosyalist ya da komünist ülkeler kapitalizme özlem içindedirler; liberalizm ha geldi, ha geliyor. Nasıl olacak bu iş? Düşünüyorum; 250 milyonluk Sovyetler'de, 1 milyarlık Çin'de yüz binlerce fabrika, kuruluş, banka, işyeri kıme, nasd satılacak? Nasıl özelleşecek? Ona buna armagan mı edecekler? Yoksa açıkgözlere mi bağışlayacaklar? Bu iş için sermaye nereden bulunacak? içerde kimde var? İçerdeki kişilerde yoksa, sosyalist ülkelerdeki bütün fabrikalar, bankalar, santrallar, şirketler, tesisler yabancılara mı satılacak? Bırakın sosyalist ekonomileri, Türkiye'de bile kırk yıldan beri sermaye iktidarian KİT'leri özelleştiremediler; tersine, çoğu KİT, liberal geçinen sermaye iktidarlarının elleriyle kürulmadı mı? Dünyada bir şeyler oluyor; ama, sanıyorum ki blzim kafamızla anlamak çok güç... Çünkü bizim kafamızla Lech VValesa'yı aikışlayıp Abdullah Bastürk'e ölüm fermanı çıkarmak, Polonya'nın Dayanışma Sendikas/'nı aikışlayıp DİSK'çileri Sosyal Demokrat Parti'den dışlamaya çabalamak doğal sayılır. Dünyadakı yeni rüzgârları bu kafayia değertendirmek olanaksız görülüyor. Dünyada bir şeyler otuyot. Sovyetler'de Stalin'ı yerden yere vuranlar var, Çin'de Mao'nun adı geçmiyor. Etkitepki gel gitinde sarkacın topu en uç noktaya kadar yükselecek, sonra aşağıya doğru inmeye başlayacak. Dünya tarihinde devrimlerın yazgısı, öyle görünüyor ki birbirine benziyor; ama, bu yazgının temel yasasını hiç unutmayalım: Devrim bir kez gerçekleşti mi, artık eski dünyaya dönmek olanaksızdır. Yeni bir dünya kuruluyor. Nasıl bir dünya? Doğu'da sosyalist demokrasiler mi gercekieşecek? Batı'da ekcnomik demokrasilere mi geçilecek? Yeryüzünün bütünleşmesinde sanayileşmemiş toplumların payına ne düsecek? Türkiye'nin bu dünyada yeri ne olacak? ismet Paşa 1964'te ne demişti: "Vfen/ bir dünya kurulur, Türtoye orada yerini bulut Biz VValesa'ya aşk ilan edip Abdullah Başturk'ün kuyusunu kazmaya çalıştıkça; Çinli öğrencilere sevgiyle, kendi öğrencilerifnize düşman gibi baktıkca, kurulacak yeni dünyanın en karanlık köşesıne ıtilıriz. < Önyargılarımızı bir kenara itip, dünyada olan bitenleri olduğu gibi kavramaya çalışmak gerekmiyor mu?.. TRT'nin güveniliriigi TRT, izleyiciye, ancak güvenilir olduğu ve ona, o ana kadarki birikimi ile ters düşmeyecek haberler verdiği oranda etkili olur. TRT'nin en etkili olduğu, yani bedefi en iyi gerçekleştirdiği dönemler, izleyicinin "kararsız" olduğu dönemlerdir. ' Hangi konuda olursa olsun, izleyici "kararsız" ise TRT'nin o konuda vereceği güvenilir bilgiler, izleyicinin davranışını etkileyebilir. İzleyicinin çok kararlı olduğu konulardaki ters tutumlar ise olsa alsa bir kaynak olarak TRT'nin güveniliriiğini yok eder. tktidarlar TRT'nin gücünü hep abartmışlardır. TRT ve basın gibi iletişim kanalları, gerçekleri çarpıtarak siyasal davranışı değiştirmekte çok etkili olsalardı, Menderes, radyo aracılığı ile iktidannı sürdürür, Bedrettin Dalan ise bu görulmemış basın desteği ile tstanbul'da seçimi kaybetmezdi. Bir zamanlar bir siyasal lidere çok zor koşullar altında bir azınlık hükümeti kurarken, ' B u kadar zor koşullarda hükümet kurmaya değer mi?" diye sormuşlardı. O zaman o lider "yalnız TRT'yi denetlemek için bile değer" demişti. Fakat iktidarın TRT'yi denetleyebilme gücü, o lideri, acıkb bir son ile karşılasmaktan koruyamamıştı. Kitle iletişim araçları ancak güvenilir oldukları zaman abada istenen değişikliği gerçekleştirebilir, yani hedefe ulaşabilir. Tersi durumda, halkta, yani seçmende tam ters tepkiler oluşur. Adnan Menderes dönemindekı radyo gazetesi ve Sonuç Kasım ve Aralık 1988'de yapılan iki KAMAR araştırmasının ikisinin sonuçları da halkın yüzde 55 oranında, TRT'nin iktidardan yana taraf tuttuğuna inandığını göstermektedir. Işte Cem Duna yönetimi böyle bir yapı içinde "tarafsızugY' olmasa bile "çoksesliügi" gerçekleştirme yolunda bazı çabalar gösteriyoıdu. Üstelik bu çabalann bazılan basarüıydı da. Yani TRT hem iktidar yanlısı olmayı sürdürüyor, hem de "at gözliigü"nü yavaş yavaş çıkanyordu. Duna'nın görevden ayrılışı bu yumuşak çoksesliliğe bile tahammül edilemediğini göstermesi bakımından iktidar adına üzücüdür. Bir iktidara verilen desteği arttıran ya da azaltan öğe, o iktidann uygulamalarıdır, yoksa TRT yayınlan değil. Bu uygulamaların çarpıtılarak halka aktanlraası ise o iktidara güç değil, ancak güçsüzlük getirir. Çünkü seçmen, iktidan her şeyden önce günlük yaşamında hissetmekte ve derhal bu gerçek ile TV'deki görüntüyü karşılaştırmaktadır. Tann, bütün iktidarian çarpık TV göıüntülerine sıgınmaktan korusun! OKTflY AKBAL EVET/HAYIR Lumpenlik Suçlaması Adana Milletvekili Cüneyt Canver, Genel Sekreter Baykal'ın 'lumpen' suçlamasına çok öfketenmiş, şöyle diyor: 'Tüzük değışıkliklerine karşı çıkışların lumpenlik olarak alınmasını parti içi demokrasinin korunma istemlerine karşı saygısızlık olarak niteliyorum. Gerçekçı olalım. Yapılan değişiklikler ve bu değişıkliklere dayanılarak bugüne kadar sürdürülen uygulamalar hiç de iyi niyetli uygulamalar değildir. Genel Sekreter üyelik haklarının sınırlanmayacağını bir yandan söylerken, öte yandan binlerce kişinin çeşitli oyunlarla üyeliklerinı ortadan kaldırmaktadır." Canver dobra dobra konuşan, duygu ve düşüncelenni açık açık dile getiren bir genç polıtikacımız. Zaman zaman övdüğümüz, zaman zaman da bazı çıkışlannı yersiz bulduğumuz oldu. Ama kimsenin yadsıyamayacağı bir şey, Canver'in her zaman halktan, haktan, demokratik uygulamadan yana bir kişi olduğudur. Son altı yılda konuşmaları, davranışlarıyla kamuoyunda sevgi kazanan Canver'in SHP MYK'smın son aylardaki yanlış ve yanlı tutumuna karşı çıkması doğaldır. SHP 'Merkezı Umumi'si on dört kişiden oluşuyor. Baykal ve yardımcılan... Bu bir 'arkadaş grubu'dur. İnönü'nün kullandığı deyim son derece yerindedir. Gerçekten de Baykal bir arkadaş grubu oluşturmuştur. Bu grubu yıllardır korumaktadır. Baykal, 'Merkezi Umumi', 'arkadaş grubu'nun kendi aralarında kararlaştırıp Parti Meclisi'ndeki çoğunluklarına dayanarak kabul ettirdıkleri tüzük değişikliklerini yanlış bularak kurultayı olağanüstü toplantıya çağıranları 'lumpen' olarak tanımlamıştır. Lumpen ne demektir? İşsiz güçsüz, serseri takımı!.. Şımdi, SHP'de önemli sayı tutan Merkezi Umumi karşıtı milletvekilleri. Parti Meclisi üyeleri, olağanüstü kurultay çağrısını imzalayan 440 SHP'lı delege 'lumpen' midir? Bir partinin 'ikinci' adamı sayılan bir kişi kendi partisinm en az yansını nasıl "lumpen"likle suçlayabilir? Böyle bir söz söylemek, kendini bilmemezlik değilse nedir? Olağanüstü kurultay öncesinde genel sekreterin parti içi iktidan elinden kaçırmak korkusuyla yaptığı bu 'lumpen' suçlaması, sanırım, bütün parti örgütünü isyana götürecektir. Niye 'lumpen' olsun SHP'de parti tüzüğüne uyulmasını isteyenler? Bu tüzüğün Özal'ın sağladığı bir geçici maddeye dayanılarak el çabukluğu ile değiştirilmesinden yana olmayanlar? Tam tersine kurultayın hemen toplanmasını isteyen 440 delege SHP tüzüğüne ve programına bağlılıklarını kanıtlamak çabası içindedirler. SHP'nin siyasal yelpazenin ortasına, hatta ortanın sağına çekilmesini doğru görmeyenlerdir. Genel Sekreter, bir gazeteye verdiği demeçte SHP'nin Avrupa'daki sosyal demokrat partilerin en 'solcusu' olduğunu soylemiş! Bunu hangi gerekçelere dayıyor bilemem. SHP programı gerçekten sosyal demokrat bir çizgiyi yansıtıyor. Ama Batı ülkelerinin sosyal demokrat partilerinin programlanna oranla daha mı 'solda', yoksa daha mı 'sağda'. Bunu bilmek için bütün Batı ülkelerindekı sosyal demokrat partilerin programlannı bilmek gerek. Sayın Baykal bu incelemeyi yapmış mı acaba? SHP programıyla 'sol' bir partidir, emekten yanadır, emek ağırlıklı bir kitle partisidir'. Bu kadarı bile SHP'nin Türkiye'nın siyasal yelpazesınde solda yer almasına yeter. Ama Baykal ve arkadaşları programı bir yana itip, kendi kafalanna göre bambaşka bir SHP yaratmak peşindedirler Nerdeyse tüm sosyal demokrat üyeleri değiştirip, partiyi bir çeşıt Güven Partisi niteliğine kavuşturmak! Böylelikle iç ve dış sermaye güçlerine güven vererek Özal'ın boşalttığı yeri alabilmek!... Evet, bu özledikleri belki gerçekleşebilir. Baykal, başbakan ve arkadaşları da bakan olabilirler, ama o zaman SHP'nin sosyal demokratlığı, programında uygulamayı vaat ettiği görüşler, ilkeler nerde kalır? Yalnız anılarda! Son yerel seçimlerde SHP belli bir başarı kazandı. Bunu yadsımak olanaksız Gerçi pek büyük başarı değil yüzde 28 oranda oy alabilmek!. Bunda, halkın Özal yönetimınden umut kesmesi ağır bastı. SHP'nin bir başarısı varsa, bunda son bir yıllık Baykal yönetiminın payı önceki yönetimlerindekinden daha çok değildir. SHP'de Baykal'dan önceki Parti Meclisi, MYK, genel sekreterler de SHP'nin başansından en az Baykal ve arkadaşları kadar etkili olmuşlardır. Şimdi kalkıp bütün bu SHP'lileri 'lumpen' dıye karalamak çok yanlış bir davranıştır. SHP yönetiminden sorumlu olan 'arkadaş grubu'nun tutumu böyle sürerse halkımız bu partiye duyduğu güveni yitirecektir. 'Bunların kendilerine yararı yok' diyecek, çaresizlikle DYP'nin ustaca uzattığı tuzaklara düşecektir. Bu 'parçala, böl' yöntemi sonunda SHP, ana muhalefetliği de yitirirse hiç şaşmayalım.' ISTKHBUL 16.5.1989 günü, 12 Eylul'ün en baskılı dönemlerini aratmayan tttrden vahşi bir saldınya uğradık. Yüzlerce asker, cezaevinin üç ayn bölümündeki müşahade hücrelerine kapatılan tutuklulara, ellerinde jop, kalas ve demir sopalarla, çevik kuvvet, panzer ve itfaiye desteğinde saldırtıldı. Subaylann "ölü çıkartılması" emrini verdiği saldında 150 civannda arkadaşımız yaralandı, bunlann elliden fazlası hastaneye kaldırıldı. Kamuoyuna yansıtıldığı gibi barikat kurma, yangın çıkanna ve isyan söz konusu olmamıştır. Saldın, iktidarın iHas eden cezaevi politikasım gizlemek araacıyla yapılmış intikam saldınsıdır. Bu aynı zamanda Sağmalcılar'da kurulu rüşvet çarkının bozulmaması icin tutuklulara verilen bir gözdağıdır. Bu vahşi saldınyı, üzerimizdeki baskılan protesto etmek ve gasp edilen haklannuzı almak için 300 devrimci tutuklu olarak SÜRESİZ AÇLIK GREVÎNE başladık. lşkence yapan ve emir verenler hakkında sonışturma açümasını, eşyalanmızın yağma edilmesiyle uğradığımız maddi zarann karşüanmasını; müşahade hücrelennin kapatılarak tüm siyasi tutuklulann bir araya toplanmasını; havalandırma, ziyaret ve avukat görüşü, radyoenstruman gibi tüm haklarımızın verümesini; cezaevindeki her türlü fahiş fıyat ve rüşvet duzenine son verilmesıni ve diğer taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz. Tüm demokrat, ilerici kamuoyunu ve direniş gflçlerini saldınyı protesto etmeye ve direnişimizi desteklemeye çağırıyoruz. SAĞMALCILAR'DAKİ DEVRİMCİ TUTUKLU TEMStLCtLERCSDEN BEDRt YAĞA> KAMUOYUNA İMZAGUNU UĞUR MUMCU 21 MAYIS Pazar Saat: 15.0018.00 Yer: Gülhane Festivali Belediye Standı KAMUOYUNA Bayrampaşa Cezaevi'ndeki olaylar hakkında basında çıkan haberler gerçekten uzaktır. Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunan siyasi tutuklular tünel bahanesiyle yukan cezaevine nakledilmek istendi. Nakil sırasında onar kişilik arabalara kırk kişi doldurularak, on iki saat sureyle aç, susuz ve havasız bekletildik. Cezaevine gönderildiğimizde tek tek hücrelere konulduk ve tüm haklardan yoksun bırakıldık. Temsilci arkadaşlanmızın idare ile görüşme talebine karşıhk cezaevi müdürü Hayati ve dışgüvenlik sorumlusu Binbaşı Ferudun tarafından üzerimize askerler saldırtıldı. Bu saldın sırasında tazyikli su ile birlikte tahta kalas coplarla tüm siyasi tutuklular ağır şekilde yaralandı. Biz B4 Bloğu'nda bulunan tutuklular, yapılan bu saldınya karşı kamuoyunu destek olmaya cağınyor ve haklanmızı elde edinceye kadar süresiz açlık grevine başladığımızı duyuruyoruz. 18.5.1989 PKKTKP|B|SVTACİL DAVJVLARI TUTUKLULAHI ADINA SElFETTtV BUZGARMEHMET ÇİFTÇİZt\A BÜYİIKr ZEYNEL ABtDtN ERENCEMAL YA1VAÇ Ecebar busezonu 28 Mayıs Pazar Günü Ekim'de buluşmak üzere bitiriyor. SON HAFTA BÜTÜN DOSTLARIMIZLA BR A H M H H B M H H AD Pazartesi AYŞE TORUN, FÜSUN ÖZBİLGEN Salı AYDIN BOYSAN, AYŞİM ALPMAN AYŞE KARABECE Çarşamba ÜSA TVNA, SERAP AKSOY RUTKA Y AZİZ Perşembe ARDA USKAN, SELDA TOSUN CİHANSOMER Cuma DUYGU ASENA, ATIL ANT MEpNDENİZ Cumartesi GÜLSÜN KARAMUSTAFA SADIK KARAMUSTAFA Pazar S Ü R ^P R İMZA GÜNÜ BURSA ERKEK LİSESİ'nin 21.5.1989 pazar günü yapılacak 106. Tarihi Pilav Gününe tüm mezun, mensup ve öğretmenlerimiz davetlidir. Saygı ile duyurulur. Dernek ve Okul Müdürlüğü Not: 1949 yılı mezunları 40. Mezuniyet Yıldönümlerini 20.5.1989 cumartesi gecesi Bursa Kültür Park Akarsu Restorant'ta kutlayacaklar. Duyurulur. Bilgi için: Hulusi Önal 158 56 05 CEM MÜZİK YAPIM ÎLHAN SELÇUK 20 MAYIS Cumartesi Saat: 15.0018.00 Yer: Gülhane Festivali Belediye Standı 168 6660 CEM MfZİK YAPEH IMC 5Blok Mo 52TI Unkapanı/IST Tel 51254 38 168 66 61 Nüfus hüviyetimi ve sigorta kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. ALÎ OSMAN YALIM denizciMc, herkese göre ÖNCE TERBİYE, DİSİPÜN, GELENEK, SEHIR TIYATROLARI BELEDIYESI Horbrye Mirfcığrul (Sahne* 140 77 20) 3 iv JoeOAHTE GfNCOLMAOZ • •4 TT AJRKEfl Gençlik Günleri CUMARTESİ BULUŞMALARI 10Sinasi ÖZDENOĞLU "Kemalizmin Aydınlığında Ankara ve Günümüz" Mulkiyeliler Birliği Ktanbul Şybcsi 20 Mayıs Cumartesi 1989 Saat: 16.00 MULKİYELİLER LOKALI Tel (1) 157 46 3435 KURUÇEŞMEİSTANBUL 5AUAH ^ Fatih Reşat Nurt; Sahne» (526 53 80) f. 0ı j sın coc^t *a.rı TEMİZÜK, GÖRGÜ İŞİDİR. BECEREMEYENYAPAMAZ. 2 M*^ıtaac OCADAIIUSEVAAU' ^ ^ ^ T • I I TUflKlvETURIZMVATIRlMVEDtS TICARETBASKASIAS MNKATKlLARiY.A BASÎSEN SENDÎKASrNIN 26. Kuruluş Yıldönümü'nde onur ve mutluluğumuzu paylaşan tüm Basisenlilere ve dostlarımıza içten teşekkürlerimizi sunarız. Daha nice yıldönümlerini birlikte kutlamak dileğiyle. BASİSEN GENEL MERKEZ VE ŞUBE YÖNETİM KURULLARI l M l M I MI ankarasanattiyatrosu HOVARD FAST SUÇSUZLAR Yön RUTKAZ AZİZ 20 M.y» c Oıl I 21 KUy» Paur 15 30/20 30 I 15 3011130 %i Mayn p ı M l 20 30 İİ Hmyn KtBT«L »ELEDIYE SİNEMASIND* 19 00(5110 ' V l ' n m (SACCO İLE VAN2CTTİ1 İ İ TÜRKDENtZCtlİKCEMİYETİ U l l 1 İ S İ I R İ H İ I » S I | Cumhunyet Cad No 8 / 7. Elmadag İSTANBUL, Tel. 144 52 06 146 76 431
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle