17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tırarak ve yeni bilimsel kurumlann oluşturulmasına her türlü destek ve finansmanı sağlayarak gerçekleşir. Sağlam bir bilimsel altyapıda başka önemli bir önkoşul ise uretimin ülke gerçekleri ve gereksinimlerinden kopuk olmamasıdır. Bu nedenle, devletin her kademedeki kurumlarında gereksinim duyulan teknoloji üretimi, kullanımı, bilimsel bulgulann uygulanması gibi konularda bilimsel dunyanın görüşlerine başvurması, bilimsel dünyaya kayıtsız kalmaması ve bunları gerçekleştirecek politikaları uretmesi son derece önemlidir. Devlet, bu politikalarla yetinmeyip, gerektiğinde üniversite, kamu sektöru ve özel sektör arasında bilgi ve teknoloji alışverişi yapılmasında eşgüdümcülük (koordinatörluk) gö*revini de üstlenebilir. Bu konuda ilginç bir örnek, son günlerde ABD'de gündeme gelmiştir. ABD, bilim ve teknoloji yarışında üniversite ve öbür araştırma kurumlarına verdiği güçlü desteğin yanı sıra, teknolojik atıhmda devlet ve özel sektör işbirliğinin sağlanması için girişimde bulunmuştur. Yeni ileri teknolojilerin üretilmesi amacıyla, devletin eşgüdümunde ve devlet fonlarıyla desteklenecek konsorsiyumlar kurarak çok sayıda özel sektör firmasını bir araya getirmiştir. Ana politikası, sınırsız girişim özgürlüğünü ve serbest rekabet piyasasını sonuna dek savunmak olan bir ülkede, gerektiğinde teknoloji yarışında geri kalmamak için devlet ve ozel sektör işbirliğine gidilmiş olması son derece dikkat çekicidir. Gelişmekte olan ülkelerin bu tür olgulardan alabileceği dersler sayısızdır. ği sağlanmıştır. Kısacası, "Girit Araştırma Merkezi", yedi yıl gibi çok kısa surede, bir yandan son derece önemli bilimsel ve teknolojik birikimler oluştururken, öte yandan ileri teknoloji üretimi ve dışsatımına yönelerek Girit ekonomisine çok önemli parasal girdiler sağlayan bir kurum olmuştur. Bu kurumun oluşturulmasında ülkenin yeni bilim politikasının ve her türlu devlet desteğinin büyuk payı olduğunu söylemek oldukça gerçekçidir. Ülkemizde, Bilkent Üniversitesi Mühendislik ve Fen Bilimleri Fakültesi de bazı önemli konularda "centre of excellence" yaratması bilimsel ve teknolojik araştırmalar yaparak ekonomik ve toplumsal kalkınmaya katkıyı amaçlaması bakımından Girit Araştırma Merkezi modeline benzemektedir. Ancak ülkemizde önemli ölçüde uzman açığı bulunan temel bilimler ve mühendislik alanında üstün nitelikte eleman yetiştirmek de fakültenin başta gelen işlevlerinden biri olmuştur. U MAYIS 1989 Rühn ve Teknolopniıı Kalkmmadaki Önemi Çağdaş dünyada güç ve saygınlık kazanmanın, ülke ekonomisini gelişmiş ülkeler düzeyinde bir yapıya ulaştırmanın tek koşulu ileri teknoloji üretimine dayanan bir endüstriyi gerçekleştirmektir. İleri teknoloji üretimini gerçekleştirecek altyapıyı, nitelikli temel ve uygulamalı araştırmaları yürütebilen, seçkin ve yaratıcı insan gücünü yetiştirebilen üstün nitelikli üniversiteler olnşturmaktadır. Prof. Dr. ÖZAY ORAL Bilkent Üni. Müh. ve Fen Fakültesi Günumüzde en çok tartışılan konulardan birisi de, gelişmiş ulketerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki ekonomik farklılıkların nedenleri ve bu farkhlıkların giderilme yollarıdır. Kuşkusuz, böyle bir tartışmada, ekonomik değişkenlerin, sosyal ve kultürel yapının, ozgul tarihsel süreçlerin, nüfussal (demografik) değişkenlerin, uluslararası etkileşimlerin, jeopolitik koşulların, bilimsel ve teknolojik gelişim düzeylerinin ve daha pek çok etkenin de irdelenmesi gereklidir. Ancak, bu yazıda özellikle vurgulanmak istenen etken, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bilimsel ve teknolojik bilgi uretiminin konurau, bu etkenin ekonomik kalkınmadaki rolü, bilimsel ve teknolojik gelişmenin sağlanmasında izlenmesi gereken politikalardır. nomik gelişme ve refah düzeyini sağlamada birincil önkoşulun, güçlu eğitim kurumlarına sahip olmak ve universitelere nitelikli bilimsel araştırmalar için her türlü fırsatı vermek olduğunu savunmaktadır. Ekonomik gelişmede her türlü bilgi üretimini sağlayan üniversite ve araştırma kurumlarının önemini belirleyen etkenlerden birisi, ileri teknoloji ve sanayi urünlerindeki yüksek kâr oranlarıdır. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik girdilerini en fazla tarım ürünleri oluşturmaktadır. Oysa, tanm ürünlerine oranla, ileri teknoloji urünlerindeki kâr payları çok büyüktür. 1979 Nobel Fizik ödülü'nü kazanan Pakistanlı bilim adamı Abdüs Selâm, gelişmekte olan ülkelerde bilime marjınal önem verildiğini hatta bir "sus" olarak nitelendirildiğini belirtmektedir. Örneğin, bu ülkelerin çoğu, uzun dönemli yararlar ve gelişmeler için, teknoloji transferlerinin, daima bilim transferleri ile birlikte yapılması gereğini gözardı etmektedirler. Oysa, Abdüs Selâm'ın da söylediği gibi "Bugünun bilimi, yannın teknolojisidir". Başka bir deyişle, bugün bilim üretmeden, yann kendi teknolojimizi ürctebilmemiz olanaklı değildir. Çunkü, teknoloji her alanda hızla çoğalan bilgi birikimlerinin sonucudur. PENCERE Fatih Köprüsü'nden Sonra Fatih Kanunnamesi... Sevimsiz iki sozcük, son günlerde ortalıkta uçuşuyor, sık sık duyuluyor: Katli vaciptir. Hint asıllı İngiliz yazarı Salman Rüşdü "Şeytan Ayetleri" adında bir roman yazdı; İran'ın dinsel lideri Ayetullah Humeyni'yi öfkelendirdi; fetva çıktı: Katli vaciptir. Televizyon muhabirteri haberi gectiler; dijital telefonlarla fakslar çalıştılar; çanak arrtenler kulaklarını diktiler; uzaydaki uydular fısıldaştılar: Katli vaciptir. Kan içme güdüsü Müslümanlığın içeriğinde mi var? Olamaz. Dinlerin özüne Drakula'nın benliği sızmamıştır. İlkelliğin dışavurumunu İslamın gereği sayamayız; ama Haşimi Rafsancani de Humeyni'den geri kalmıyor; İran Meclis Başkanı, insanlığın tepkisini körükleyen bir çağrı yapıyor: Öldürülen her Filistinliye karşı, beş Amerikalı, Fransız ya da İngilizin öldürulmesi vaciptir. Ortaçağın engızisyonunu tarih kitaplarında okuduk; odun ateşinde yakılanların çtğlıklan günümüze yansıdı; Hitler'in toplama kamplarındaki gaz odaiannın kokuları dağılmadı; Hiroşima'da çoluk çocuk, genç yaşlı demeden gerçekleştirilen topju kıyımın zehirli bulutları günumüzde vicdanların kanseridir; israil'in Filistinliye reva gördüğü işkenceyi bütün dünya lanetliyor ve bir soru çıkıyor ortaya: Insanoğlu kan içici bir yaratık mı? * 1 Mayıs 1989'da, istanbul'da işçi bayramını kutlamak isteyen gençlerin üstüne polis hedef gözeterek ateş açtı; onlarca yaralı hastanelere kaldırıldı. Bir emekçi öldü. Cinayeti kim işlemişti? Ateş eden göreviilere kim emir vermişti? Niçin durup dururken kan dökülmüştü? Herkes bu soruların yanrtlarını ararken liberal ANAP iktidarından bir ses yükseldi: Kardeş katli vaciptir. Kimdi bu? ANAP'ın Genel Başkan Yardımcısı Galip Demirel, Humeyniyi yaya bırakmıştı. Ayetullah, "ingiliz gâvuru"nu ölüme mahkum ediyordu; bizimkinin kafası öylesine tütsülenmişti ki "kardeş katli" ne fetva çıkarıyordu. Ne yazık ki geleneğimizde vardır; Osmanlı padişahları kardeşlerini boğdururlardı. Nice Şeyhülıslam da Sünnilerin Alevileri, Bektaşileri, Kızılbaşları öldürmeleri yolunda fetva vermiştir. Bir tarihte Anadolu'yu mezbahaya döndüren bu fetvaların cumhuriyet döneminde izleri sılinememiştir. İnsanın aklını yok ederek kafatasının içine kurşun döken fetvalardır bunlar... Ulusai Bağımsızlık Savaşı'nda İstanbul'da oturan "Şeyhülislam Dürrizade Es Saifm fetvası da Atatürk devriminin tarihinde yazılıdır. Dürrizade demişti ki: Her kim Kemalistteri katleder, cennetiiktir. Fetva bu.. Şeyhülislam verir fetvayı, müftü verir, ama Müslümanlıkta "muftüler sana fetva verseler de sen bir de kalbine danış" kuralı geçerlidir * Ne otdu? "Çağdaş" ve "HberaT ANAP iktidarı neden birden Drakula'ya döndü? Humeyni'yi geride bırakan sesler yükselryor bu partiden değil mi? Oysa ne guzel çağdaşlaşmıştık!.. Cebimize Amerikan Dotan ya da Alman Markı koyup sokaklarda dolaşıyorduk; Çikita muz yiyorduk; istediğimiz dükkana girip Marlboro alabiliyorduk; hem Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü İstanbul'a kurmamış mıydık? Fatih Köprüsü'nden sonra Fatih Kanunnamesi nasıl da gündeme giriverdi? Gerçek şu: ANAP tüm propagandaya karşın, hiçbir zaman "liberal" değildi; Türkiye de "çağ" atlamamıştı; takke düştü, kel göründü; şimdi iktidar gerçek yüzüyle karşınızdadır. Bilim ve teknoloji müsteşarlığı Bu amaçlar doğrultusunda Mühendislik ve Fen Bilimleri Fakültesi'nin çoğu daha önce yurtdışında bulunan öğretim üyelerini bıinyesinde toplayarak onlara araştırmalannda kullanacakları araç ve laboratuvarlarla donatma, çok iyi seçilmiş öğrencilere yüksek standartlı lisans ve lisans ustü eğitiın verme politikalarmı geçen üç yıl içinde başarı ile uygulamıştır. Güncel bilim ve teknolojinin izlenmesi ve uluslararası araştırma kuruluşlan ile sıkı ilişkilerin kurulması fakültenin titizlikle izlediği bir başka politika olup, bu amaçla bilim adamlarına ve öğrencilerine önemli ölçüde kaynak sağlamaktadır. lzlenen bu politikalar kısa zamanda sonuç vererek, gerek nitelikli özgün araştırma, gerekse öbür akademik faaliyetlerde önemli bir atılım yapılmıştır. örneğin, fakültenin üstün standartlı uluslararası dergilerde yayımlanan bilimsel çalışmalarının kişi başına yıluk ortalaması, dunyanın en önde gelen araştırma kuruluşlarına yaklaşmıştır. Gelişmiş ülkelerde bilim ve teknolojinin ekonomiye katkılan Gelişmiş ülkelerde, özellikle tkinci Dunya Savaşı'ndan sonra gözlenen çarpıcı ekonomik atılımın ana kaynağırun, bilimsel ve teknolojik bilgi birikimi olduğu gerçeği artık bilinmektedir. Bu ulkeierde toplumsal ve ekonomik gelişmenin ana dinamığini, bilgi birikimine ve yetişmiş insan gücüne yapılan uzun vadeli yatırımlar oluşturmaktadır. Örneğin, gelişmışlik düzeyi olarak dunyanın en ileri ülkelerinden bıri olan ABD'de, savunma amaçlı olmayan temel ve uygulamalı araştırmalar için ayrılan butçe tutan, 1985 yılında 7.9 milyar dolardır. Bu tutarın yarısından fazlası üniversitelere aynlmıştır. Öteki gelişmiş ülkelerdeki bilim ve teknoloji politikası da ABD'de olduğundan pek farklı değildir. Bu ülkelerin hepsi, ekonomik gucün ana göstergesinin yalnızca ileri teknolojiye dayanan endüstriyel urünler, barajlar, yollar, fabrikalar, binalar olmakla kalmayıp; bunlardan önemli olarak, tum bu ileri teknolojilerin dayandıklan bilimsel, teknolojik ve kultürel bilgi birikimlerinin de olduğunun bilincindedirler. Dolayısıyla, uzun vadeli yatırımlarını bu birikimleri gerçekleştirecek tek varhk olan insana yapmakta; ekonomik kalkınma programlarını, ekonomik gelişmeyle eğitim arasındakı birebir, güçlü ilişkinin varlığını göz önünde tutarak belirlemektedirler. Geride bıraktığımız günlerde ülkemizi ziyaret eden Connectıcut Üniversitesi Rektoru, Virginia eyaleti eski eğitim bakanı ve ABD Üniversite Giriş Sınavlan Kurulu eski başkanı Profesör John Casteen de ekonomik kalkınmayla eğitımin ılişkisini vurgulamaktadır. 19781988 yülan arasında, ABD'nde, eğitime yatınm yapan eyaletlerle yapmayan eyaletler karşılaştırıldığında, ekonomik açıdan önemli gelişmeler kaydedenlerirf yalnızca yatınm yapan eyaletler olduğunun saptandığını belirterek eko Abdus Selâm, çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi hedefleyen bütün ülkelerin devlet yöneticilerinin, kendilerine en önce, bilim adamlarına yeterli fırsat ve koşulları yaratıp yaratmadıklarıru, onların ürettikleri bilgi birikinüerini ve yeteneklerini ülkelerinin gelişmesinde kullanıp kullanmadıklarını, oııları kendi bilim dünyalarında desteksiz ve yalmz bırakıp bırakmadıklarım, kendilerini bilime adamış olduklan için, bilimsel olanakların çok daha gelişmiş olduğu ülkelere yerleşmiş, bu ülkelere zengin Çağdaş dünyada güç ve saygınlık kazanmanın, katkılarda bulunan beyin gücünü ne ölçüde ülkeye geri çekebilecek ortam ve koşulları yarattıklarını ulke ekonomisini gelişmiş ülkeler düzeyinde bir yapıya ulaştırmanın tek koşulu ileri teknoloji üretisormalan gerektiğini vurgulamaktadır. Bilimin, gelişmekte olan ülkelerde marjinal bir mine dayanan bir endüstriyi gerçekleştirmektir. İleri onem taşıdığının öbür göstergeleri de bu ülkelerde teknoloji üretimini gerçekleştirecek altyapıyı, niteyetişmiş bilim adamı sayısı, var olan bilimsel alt tki model likli temel ve uygulamalı araştırmalan yürütebilen, yapının nitelik ve niceliği ve bu alana yapılan katkı Son birkaç yıldır Yunanistan'da gözlemlenen seçkin ve yaratıcı insan gücünü yetiştirebilen üstün ve harcamalann boyutudur. Örneğin, Türkiye'de, nitelikli üniversiteler oluşturmaktır. Kandiya motıp doktorlanrun dışında, doktoralı eleman sayısı önemli bilimsel ve teknolojik gelişmelerin temelinde Abdüs Selâm'ın görüşlerine koşut dinamikler delinde, ileri teknoloji üretimine yatınm yapmanın aşağı yukarı 6000 kişi civanndadır. Bu sayının 1000 önemi, son derece somut biçimde görülmektedir. kadanru 250'si fizikçi olmak üzere temel bilinı vardır. 1982 yılında, Yunan hükümeti tarafından Gi1leri teknoloji üretimine yapılacak yatırımı maslerde yetişmiş bilim adamları oluşturmaktadır. rit Adası'mn Kandiya kentinde kunılan araştırma ABD, Japonya ya da Avrupa normlarıyla değerlen merkezi ABD ve Avrupa'nın önemli bilim merkez raflı, külfetli ve zaman alıcı bir planlama olarak aldirildiğinde, Türkiye'de en az 5000 fizikçi olması lerinde eğitim görmüş ve bu ülkelere yerleşmiş çok gılamış ülkelerin, gelişmiş ülkelere oranla ne düzegerekir ki, bu sayı var olanın hemen hemen 20 ka sayıda Yunanlı bilim adamını ülkeye geri çekerek ye gelebilmiş olduklan, bu yanlış algılamaya dayanitelikli bir bilimsel ortam hazırlamıştır. Gerçek nan politikalann ülkelere ne çok zaman kaybettirtına eşittir. leştirilmesi planlanan bilimsel ve teknolojik birikim digi ve çok daha pahalıya mal olduğu gerçekleri göz Bütün sorun yalnızca yetişmiş bilim adamı sayı ler ve yeni yetişecek nitelikli insan gücüyle ülkenin önüne alınarak ileri teknoloji üretimine söz konusında da değildir. Var olan üstün nitelikli bilim a kalkınmasına katkıda bulunmayı amaçlamıştır. su finansman kaynaklarının bir an önce sağlanması damlarına, ülkenin gelişim, yönetim ve kalkınma "Girit Araştırma Merkezi", çok kısa bir süre içe ülke ekonomimiz açısından son derece önemli bir planlarında ne derece etkin rol verildiğini; ekonoadım olacaktır. mist, teknotrat ve planlamacılara kıyasla ne oran risinde, ileri teknoloji üretimi, lazer fiziğı, bılgisayar teknolojisi, uygulamalı matematik ve moleküBütun bu hedeneri yerine getirmeyi ilke edineda temsil edildikleri; ülkede bilimsel altyapının ne ölçüde kurulabilmiş olduğu; üstün nitelikli bilim ler biyoloji alanlannda yoğunlaşan araştırmalanyla, cek, bilimsel alanda eşgüdümü gerçekleştirecek adamlarına ve üniversitelere ne oranda yatınm ya Avrupa'daki saygın araştırma merkezleri arasında uzun vadeli plan ve yatınmlar yapacak, tümüyle baanılmaya başlanmış ve pek çok geniş ölçekli proje ğımsız ve partilerustu bir "bilim ve teknoloji müspıldığı öbür önemli sorunlardır. de yer almıştır. teşarlığjrun" en kısa gelecekte kurulması, ekonomik Bilimsel altyapının en temel taşları, bilimsel eğiYıllık bütçesi 10 milyon dolar olan nıerkez, bu kalkınma hamlemizde son derece gerekli bir aşatim ve öğretim kurumları, bu kurumlarda yeni araş butçeye ek olarak Avrupa Topluluğu'nun "Bölge ma olarak görünmektedir. tırmacılar yetiştirecek üstün nitelikli, iyi yetişmiş öğ sel Kalkınma Fonu"ndan, enformasyon teknolojiözet olarak, bütün gelişmekte olan ülkelerde, retim elemanlan, tam donanımlı, modern labora si çercevesindeki " E S P R I P ' programından ve en ekonomik kalkınmada bilimsel ve teknolojik geliştuvar, araç, gereç ve iletişim ağlan ve en yeni bi düstriyel teknoloji çercevesindeki "BRITE" prog menin önemine öncelik veren, bu alanda her türlü limsel literatürü sunan zengin kitaplıklardır. Bu alt ramından sağladığı fonlarla araştırmalanru yü destek ve olanağı sağlayan devlet politikalarırun saryapının geliştirilmesi ancak, alana aynlan kaynak rütmektedir. Aynca NATO'nun "Istikrar İçin sılmaz biçimde yerleştirilmesi en önemli hedefler ları, gelişmiş ülke standartlarına koşut biçimde art Bilim" programından da önemli finansman deste olmalıdır. EVET/HAyiR OKTMAKBAL Bir de şu var: Ya başka birileri çıkar da "devletin selameti için kardeş katli vaciptir" yasasını sizlere uygulamaya kalkarsa!.. Bunu neden düşünmüyorsunuz? Yoksa devletin sahibi siz misiniz? Babanızdan, dedenizden miras mı kaldı Türkiye Cumhuriyeti size? Siz, Bay Özal, Bay Keçeciler, bütün ANAP'lı baylar, en başta da Fatih Mehmet'in özdeyişini 1989 yılında uygulatmak isteyen ve epeyce de uygulatmayı başaran ANAP'ın Başkan Yardımcısı Bay Demirel; Istanbul Emniyet Müdürü Bay Ardalı? Bu devletin korumacılığı yalnız sizin göre\'iniz mi? Kim verdi size bu ödevi? Yüzde 21.75 oyla mı hak ettiniz 'katli vacip' yurttaşları seçmeyi? Bu devletin sahibi Turk ulusudur. Atatürk devriminin ilkelerine bağlı Türk halkı, Türk ernekçisi, Türk aydınıdır. Cumhuriyeti Atatürk'ten emanet alan aydın, bilinçli Türk gençliğidir. TBMM'inde bu çağdışı seslenişin, daha doğrusu yurttaşları birbirine düşürme çağrısının yanıtı bakalım nasıl olacak? Demokrasi ilkelerini savunan, çağdaş uygarlıktan yana muhalefet milletvekilleri, o partilerin yöneticileri nasıl karşılık verecekler bu denli düşmanca bir çağrıya? 1945'ten beri iç politikanın dikkatli bir izleyicisiyim. Çok kötü dönemlerden geçtik. Zaman zaman Atatürk Cumhuriyetinin yerie bir edileceği kuşkusunu duyduk. Demokrasıyi tepetaklak etmeye yönelik zorbalık yönetımleri kurmaya çalışanları da gördük. Yıkılış öncesınde çılgınlar gibi 'halk ordusu' kurmaya heveslenenler bile olmuştu. Muhalefet liderlerine pusu kurduranlar, tarihsel bir kişi olan ismet Paşa'yı taşla yaralayanlar çıkmıstı. Son umut olarak gericiliğe yaklaşmaya çabalayanları tanımıştık. Meclis'te kesin çoğunluğa sahip DP'nin lideri, Partı Grubuna 'Siz isterseniz Hilafeti bile geri getirebılirsiniz' demişti. Ama kırk beş yıldan bu yana bir partinin önde gelen bir adamı çıkıp 'Devleti korumak için kardeş katli vaciptir' gibi korkunç bir söz söylememişti. İşin şakası yoktur, konu hafife alınır türden de değildir. Yüzde 21.75'e düşen bir iktidar uçuruma yuvarlanmamanın yolunu yurttaşları birbirine kırdırmakta mı aramaya başlıyor? Kolluk güçlerini tahta sopalar, coplar, kurşunlarla gençliğin üstüne saldırtanlar baklayı ağızlanndan çıkarmışlardır. Bu bakla, o kişılere yutturulmalıdır. Yaptıklanna, soylediklerine bin bez pişman edilmelidirler Şimdi birileri kalkıp da"madem ki 'kardeş katli yasal bir hakmış, üstelik devleti, cumhuriyeti, Atatürk devrimini korumak için böyle bir hakkı, ANAP'ın bile benimsediği bir hakkı biz neden kullanmayalım?" diye düşünür de uygulamaya başlarsa halimiz ne olur? Yanlarına yobaz takımını da toplayan kolluk güçleri, Atatürk'e, demokratik hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya çalışan halk yığınlarının üstüne ölümcül amaçlarla yürürse ülkemiz bir iç savaş ortamına girmez mi? ANAP Genel Başkan Yardımcısı bu denli korkunç ve tehlikeli bir işareti nasıl veriyor? ANAP kadrosu susuyor, hükümet susuyor, Başbakan susuyor. Üstelik basını suçluyor, emekçileri suçluyor, muhalefeti suçluyor.. Bu da gösteriyor ki Bay Özal da yardımcısı Bay Galip Demirel gibi düşünmektedir. Yapılacak iş, Meclis'te ANAP iktidarını, yurttaşların yüzde sekseninin güvenini yitirmiş bir iktidarı sağduyu yoluna döndüımek savaşımını vermektir. Gözleri kararmış ANAP Grubu körkörüne uçuruma doğru yürümekte direnirse yani 1960'daki DP Grubu gibi 'kardeş katli vaciptir' kafasındaki insanları kendi yazgılarına bırakıp TBMM'den ayrılmak, halkla kaynaşarak ülkemizi kanlı bir çıkmazdan kurtarmaktır. Üstümüze ölü toprağı mı serpildi? Uyanalım, aklımızı başımızatoplayalım, iktidarı yitirmemek için herçareye başvurmaktan korkmayanlara karşı yüreklice bir direnç cephesi kuralım. Atatürk devrimini, demokrasiyı, özgürlükleri, çağdaş uygarlığı savunmak cephesini... Demokrasi Cephesine... İNGİÜZCE EĞİM DİVE 2AMANIN1ZI VE PABANIZI p ...ŞİMDİ MA YO NELSON 1989 TURSEM'İN • REMBERLİĞİNDE İNGİLTERE'NİN İ DİL VAZklŞ VADA BÜTÜN VIL. İNGILÎZCE T\ *~ tur^etn İngiliz Lisan Okullan Danışma Merkezi CumhurıyctCad 173. 46ElmadaO Istanbul 80230 Hılton Ottt karşs Tel (1)148 39 7714879 43 Tlx. 27498 TUSM TR Fax (1) 132 97 29 KAYSERİ 1. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1988/1142 Karar No: 1989/157 Sâğlığa zararlı sucuk imal edip satışa arz etmekten sanık Pınarbaşı ilçesi Han koyu nufusuna kayıtlı ve halen Kayseri Karpuzatan mevkii No: 12'de faaliyet gosteren Besler Başyazıcı Pastırma ve Sucuk Imalathanesi Mesul Muduru Vahit Cırdı'nın mıısnet suçtan dolayı yargılaması sonunda; TCK. 399, 402/12, 647 sa. 4/1 maddelerı uyarınca 21.000 TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 2 ay sureyle curme vasıta kıldığı meslek, sanat ve ticaretinin tatıline, 7 gun sureyle işyerinin KAPATILMASINA karar verilmiştir. tlan olunur. Esas No: 1988/347 Karar No: 1989/1520 Hastalıklı eti bulundunıp satışa arz etmekten sanık Felahiye ilçesi Kepiç köyü nufusuna kayıtlı ve halen Kayseri Yıldızevler 290 sok. No: 31/1'de oturan Hidayet oğlu 1959 Do.lu Şeref Irmak'ın müsnet suçtan dolayı yargılaması sonunda: TCK. 396, 402/12, 59, 72 647 sa 4/1 maddeleri uyannca 26.666 TL. ağır para cezası ile cezalandınlmasına, 2 ay 15 gün sureyle cürme vasıta kıldığı meslek sanat ve ticaretinin tatiline, 7 gün sureyle işyerinin kapatılmasına karar vcrilmiştir. tlan olunur. Basın: 23012 KAYSERİ 1. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN Sahibinden 88 Doğan 166 04 33 518827 numarah askeri kimliğimi kaybcttim. Hükürnsüzdür. MUSTAFA EMRE BIÇAKÇI tngiltere'de lngilizce'yi ucuza öğrenmek için güvenilir tek yol AUPAİR'lik yapmaktır. İlgilenen 1727 yaşlan arasındakı lise mezunu bayanlar: Türkiye'nin ilk AUPA1R acentesi Derin Limited'e başvurunuz. Beşiktaş, Mazbarpasa Sokak 2/9 158 53 42 1161 43 87 ORKO'dan aldığım kiralik kartımı kaybettim. Hukümsuzdür. MVKADDES AK.A YDIN Ehliyetimi kaybettim. Geçersizdir. SEYFt ÇAKIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle