27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 Halil Bezmen 9e göre Modern Sanat Müzesi gündemde HAYVANLAR İSMAİL GVLGEÇ İş binada değîl kafada ANNA TURAY Ankara Atatürk Kültür Merkezi şu sıralar 42 çağda$ Türk ressamının 142 yapıttndan oluşan "Büyük Sergf'ye sahne oluyor. Mart ayı sonuna kadar sürecek olan bu sergi Mensucat Santral TAŞ'nin "Sanayide 60. Yıl" kutlamalan çerçevesinde düzenlendi. Mensucat Santral üe Yahşi Barazın koleksiyonlanndan ve sanatçılann özel koleksiyonlanndan biraraya getirilen "Büyük Sergi" gateride 3 bin 800 metre karelik bir alanı kaplıyor. Halil Bezmen Büyuk Sergi'de çağKlasik ve çağdaş Türk ressamlannın yapıtlarından oluşan büyük bir koleksiyona sahip olmasıyla tanınan Mensucat SantraTin Genel Müdürü Halil Bezmen, "Büyiik Sergfyle ilgili sonüanmıa yanıtladı. Galatasaray Lisesi'nin ardından öğrenimini Isviçre'de tamamlayan ve Zürih Politeknik Üniversitesi'nin Yüksek Makine Mühendisliği bölümünden mezun olan Bezraen'le yaptığımız söyleşide, özel sektörün sanata olan ya da olmayan ilgj ve desteğinden söz ettik. 60. yıhnızı kntiamalc için neden bir sanat etkinligine gereksinim duydunuz? Özel sektörün giderek sanaOn içinde daha çok yer alma sürecinin bir parcası mıydı bu? BEZMEN Bu müesseseleşme sürecinin bir parcası. Müesseselerin belli bir boyuta geldikleri zaman topluma faydalı faaliyetler göstermeleri lâzım. Bunu yapmadıkları zaman toplum onlan kabul etmiyor. Toplum tarafından itiliyor müessesder ve mutsuz oluyorlar. Amerikalılar keşfetmişler daş sanatı tercih ettiklerini söyluyor. "Sanayide 60. Yıl"ı dolayısıyla Ankara AKM'de Büyük Sergi'yi açan Mensucat Santral'in Genel Müdürü Bezmen, özel sektörün çağdaş sanatı daha fazla desteklemesi gerektiği kamsmda. Bezmen 'e göre Modern Sanat Müzesi yalmzca bina ve para işi değil, kapsamlı bir araştırma ve organizasyon gerekiyor. layarak koridoriaıdan, yönetim bölurnündeki odalara kadar her yer orijinal tablolarta doln. Sizin resme duyduğunuz ilgi oldukça da eskilere uzanıyor sanınm? BEZMEN Ailem Avrupa'ya ilk kez 8 yaşmdayken götürdü beni. Paris'te bana bir dadı tuttular, her gün müzeleri gezdirirdi bana. 1 ay sürdü. öldüm tabii! Ertesi sene bir daha. Sonra orada okumaya başladım. Tabii okullar sık sık müzeleri gezdiriyorlar. 1970'lerde resim alabilecek param olmaya başiadı. Ilk birkaç resmi taksitle aldım. 80'den sonra hı/landı. Heyecanım değil, param artmaya başlamıştı da ondan. Önce Türk klasiklerinden başladım, empresyonistler, ekspresyonistler derken geçen yıl birdenbire çağdaş sanatı keşfettim. Ötekini bana zorla öğretmişlerdi, fakat çağdaş sanau ben keşfettim. Amerika'da doğru dürüst klasik müze bulunmuyor. Çağdaş sanat müzeleri çok yaygın. Onlardan çok etkilendim. Gözüm abşmaya başladı. Daha çok "bakma" işi bu. bunu. 20. asııda yapılan bir keşif. Türkiye'de tabii çok yeni. Biz de yeni uyandık. Birkaç faaliyetimiz olsun istedik. Okul da yaptırabilirdik, hastaneye yeni bir cihaz hediye edebilirdik. Tercihimiz, hoşumuza giden sanau desteklemek oldu. önceki yıl da "Lluslararası lstanbnl Cagdaş Sanat Sergiieri"nin bir bölürnünün sponsorluğunu üstlenmiş ve kataloğu bastırmıştık. Neden özeDikte "çagdaş" sanat? BEZMEN Klasik ressamlann sergileri müzelerde mevcut. Bizim bir katkımız olamazdı. Onlar zaten antika olmuş, artık sanat değil kültür olmuş. Biz çağdaş sanatçılarımızı ele alalım dedik. Dünyada çağdaş sanat alanında müthiş bir yaratıcıük rekabeti var. Biz de bizim sanatçılanmızı bu rekabet içinde aktif bir şekilde destekle>'elim dedik. Klasiklerden çağdaşlara uzanan geniş bir koleksiyonunuz var. Mensucat Santral'in Kazlıçeşme1 deki fabrikasında bile giristen baş Devlei Tiyatroları'nda yeni sezon hazırlıklan übancılar geKyor ve Polonya'dan çağnlan yönetmenlerin sergileyeceği oyunlar da yer alıyor. Devlet Tiyatroları, Fransız Devrimi'nin 200. yıldönümü kutlamalanna Marguerite Duras'ın oyununu sergileyerek katılacak. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Bozkurt Karnç, yeni tiyatro mevsimine yönelik çalışmalar ANKARA (Cunhuriyet Bürosu) Devlet Tiyatroları, 19891990 tiyatro sezonunun hazuiıklanna şimdiden başladı. Yeni sezonda izleyiciye, "Baü Yakagının Hikâyesi" adlı müzikal ve "Danton" adlı oyun ile sürpriz yapılacak. Devlet Tiyatrolan'nın sürpriz paketinde Fransa, Italya, Sovyetler Birliği, ABD, tngiltere hakkında, Cumhuriyet'e bilgi verdi. Yeni sezonda Devlet Tiyatrolan'nda oyun sergilemeleri için altı ülkeden yönetmen davet edildiğini belirten Kuruç, şunları söyledi: "Devlet Tiyatroları, Fransız Devrimi'nin 200. yüdönümü kutlamalan nedeniyle Fransız rejisör Charies Tordjman'ı davet elti. Tordjman mayıs ayında bir haftalığına Türkiye'ye gelecek ve tiyatrolanmızı dolasacak, OVUDCUlanmızla tanışacak. 1990 yılıniB şubal ve mart aylannda yeniden gelerek Marguerite Duras'ın bir oyununu sabneye koyacak." Kuruç, Georges Astalos'un "Danton" adlı oyununun da Türkçeye çevrildiğini, uygun görülmesi halinde repertuara alınarak yeni sezonda sergileneceğiııi söyledi. Kuruç, yeni sezonda Devlet Tiyatroları'nda oyun sergilemek üzere Ingiltere'den David Lavonx ve Basıl Coleman. Sovyetler Birliği'nden Galina Volçek, ABD'den Nancy Rhodes, Polonya'dan Ewa Bulhak adlı yönetmenlerin geleceğini bildirdi. Kuruç Sovyet yönetmenin Çehov'un "Üç Kızkardeş" adlı oyununu Amerikalı yönetmenin "Baü Yakasının Hikâyesi" adlı müzikali, Polonyalı yönetmenin ise "Ivon" veya "Anne" adlı oyunlardan birini sergüeyecegini belirtti. Kuruç, îtalya'dan gelecek bir yönetmenin Goldoni'nin oyunlanndan birini, tngiliz yönetmenlerin ise Shakespeare ve Bernard Shaw'un birer 1 9 9 0 ^ hazırtık Devlet Tiyatroları, 19891990 tiyatro sezonuna Bernard oyununu sergileyeceklerini Shaw (buyuk resim), Margueritie Duras (sağ üstte) ve Anton Çehov'un (sol söyledi. altta) oyunlannı hazırlamayı planlıyor. Gözün alışması, terbiye edilmesi gerek. Daha sonra zihnin terbiye edilmesine sıra geliyor. Klasik sanat biraz daha "nıbsal" bir iş. Çağdaş sanat "zihinsel". Daha çok eğifim istiyor, araştırma, emek istiyor. Klasik sanatın belli ekolleri var ama çağdaş sanatta bir bakıyorsunuz, 20 sene içinde bin çeşit şey çıkmış. Büyük bir arayış, özgün olma ihtiyacı var. O halde Türkiye'de bu alandaki boşluk sizi ozellikle rahatsız ediyor olmalı. Ülkemizde 8 vaşındaki çocuklann ınuzeye göturöJmesi gibi bir gelenek yok. ama olsa da götunilebilecekleri, sözgelimi tek bir çağdaş sanatlar müzesi yok. Sizce bu konuda özel sektöre ne tiir görevler düşüyor? BEZMEN Bu en mühim sual. Biz Mensucat Santral olarak bu suale nasıl bir çözüm getirebiliriz diye düşünüyoruz. Elbette Türkiyc'ye artık bir çağdaş sanat müzesi gerekiyor. Gerektiği konusunda bir söredir zaten herkes göriiş birliğinde. Ama hâlâ nınelin ucunda hiçbir ışık görunmüyor. BEZMEN Bu bir süreç. Zihinsel bir iş. Bu bina işi değil. Istanbul gibi bir şehirde müze olacak bina istemediginiz kadar çok. Biz istersek devlet herhalde bayıla bayıla verir. Biz alışığız, her şeyi devletten bekleriz. Top hukümette, devlette falan değil, top bizde. lyi bir fıkir, iyi bir proje iyi bir girişim gerekiyor. Para işi değil. Biz aşağı yukan bir senedir bunu nasıl yapanz diye düşünüyoruz. Fakat nasıl yapabileceğimizi tam göremiyoruz. Nasıl organize olur, hangi insanlar nasıl çalışırlar, birbirleriyle ilişkileri nasıl olmalıdır? Araştırma safhasındayız, bir zaman sonra... Bizden bir çağdaş sanatlar müzesi çıkabilir diyorsunuz... BEZMEN Bir müddet sonra, inşallah. Ama bir şeyler çıkacak. Böyle sergiler açarak, bu muhitle tanışarak, bu insanlan, sanatı anlayarak. Bizim tabirimizle bu piyasayı anlayarak. İnsanlar çok değişrk görüşlerle ayru hadiseye bakıyorlar. Muazzam bir fıkir piyasası. Çok karşıt görüşler var. Müze bunlara hizmet etmeli. Müze bir hedef değil bir vasıta. CanIı yaşayan bir müze olmalı. Donuk bir duvar üzerinde duran resimler değil. Çok duvar var Türkiye'de. Ve bu duvarlar üzerinde Atatürkün resimleri yapayalnız dunıyor. Belki sanat eserleri görünce karşısında, Atatürk'ün çatık kaşlan yeriru gülümseyişe terk eder. Biz de devletin ve özel sektonin birbiıieriyle ve sanatla olan ilişkileri Dİ yurtdışındakilerie kıyaslamaya kalksak? BEZMEN Yurtdışında, daha önceden de birtakım örnekler var, ama iş dünyasımn sanatı desteklemesi, bunun bir olay haline gelmesi 10, bilemediniz 15 yıllık bir şey. Bizden ise tabii çok daha yeni. Yurtdışında devlet sanatçılann geçimini sağlıyor, belli bir hayat standardımn altına düşmemelerini sağlıyor. Bugün bir Türk sanatçısının mimar ya da hukukçu yerine sanatçı olmaya karar vermesi müthiş bir şey. Hatta delice. Bir gençlik deliliği, bir tutku. Çünkü istikbali belli değil. Devlete de düşen işler var. Bir sürii kuruluş var, vergi daireleri var mesela. Süslemek lazım onlan ki insanlar daha büyük zevkle vergilerini versinler. Vergi dairelerine Atatürk'ün bir cümlesini yazmakla olmuyor. Ama ben devletin görevini olabiidiğince yerine getirdiği kanaatindeyim. Artık özel sektörün bir şeyler yapması lazım. Hem bahçemize domates, salatalık ekmek iyi de, çiçek ekmek kötü mü? <c KIM KIME DUM DUMA BEHİÇ AK PİKNİK PtYALEMADRA HIZLI GAZETECİ ISECDET ŞE.\ Al O ZAMAN ŞU FAK5LARI i ü ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACJ AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN # 1 K>r Lulu Menase, Sevim Burak'ın öyküsünü tek başına oynadı Lulu Menase, dört yıl önce ölen Sevim Burak'ın öyküsünden uyarlanan oyunu dört akşam üst üste oynadı. MarieChristine Bornes'un Fransızcaya çevirdiği yapıt, sahneye Arjantinli yönetmen Alita Baldi tarafından konuldu. SABETAY VAROL Paris'te \anık Saraylar' 1i adım adım delirmesiyle sonuçlanır. Babasımn öldüğü gün, gene babasımn yatağında ayağına saplandığını sandığı bir iğnenin vücudunda ilerlemesi korkusu, azınlıkların ağır bastığı çevrenin yavaş yavaş etrafım kuşattığı endişesiyle iç içe geçer. İğnenin vücutta ilerlemesi, askerlik yüzünden edindiği sahte hüviyetin ortaya çıkacağı endişesi, ölüm, ateş, Eski Ahit, mekânlar arası adım sayma manisi, akrabası Ziya Bey"le Zembul'ün karanlık ilişkisi, bütün bunlar Bilal Bey'in iç içe geçen saplantılarıdır. Tevrat dili ve Bilal'in aklmı rek bozulan Osmanlıca ağırlıklı ağdalı bir dünyanın yitip gitmesi' nin görgü taruklarıdır adeta... Tıpkı öyküdeki bir türlü doğmak bilmeyen çocuk gibi, seyircinin oyunla bütünleşmesi, uzun süren ve sancılı bir doğum ağır ağır gerçekleşiyor. Doğum anı, ölümle simgelenmektedir. Sevim Burak'ın doğum günü olan 7 Temmuz 1931'in, Bilal'in evinin bodrum katında yangm çıkararak tüm mahalleyi havaya uçurma tarihine denk düşmesi rastlanü değildir. İç içe geçen geometrik imgeler, paranoyak bir kafanın ilişkisiz olaylar ve nesneler arasında kurduğu kendine özgü mantık: Bütün bunlann, aüşılmayan bir zaman ve mekân çerçevesinde gelişmesi, oyunu giincel ve çagdaş kılmaya yardımcı olan öğeler. Öyküyü oluşturan metin, Bilal'in not defterleri. 4 7 tir. ZembuJ'ü sevmektedir, ama genç Yahudi kız hem hamiledir ' PARİS Lulu Menase, Sevim hem de Bilal'le evlenmek arzusunBurak gibi Türkçenin en "zor" sa dadır. Güçlükler, iki kültürün çayüan yazarlanndan birini Fransa1 tışması, babasımn ölümü, zayıf da ve Fransızca olarak tiyatrolaş bir ruhsal yapıya sahip Bilal'in tırarak bir cesaret ve kendine güven örneği verdi. Dört yıl önce ölen Sevim Burak'ın "Yanık Saraylar"mdaki "Ah Yarab Yahova" öyküsünü oyunlaştırarak, sahnede dört akşam üst üste tek başına oynayan Lulu Menase, kendisini izlemeye gelen seyircinin büyük ilgi ve takdirini topladı. tlk bakışta tiyatrodan hayli uzak bir öykü "izlenimi veren, aksiyondan çokdili kurcalayan "Ah Yarab Yahova" öyküsü, "La Compagnie de L'orient Express"in kurucusu Menase"nin, eşine az rastlanır yaratıcılıkta yorumlamasıyla nefes kesen bir hareketlilik kazanıyor. öyküyü bilmeyen bir seyircinin kavramakta güçlük çekebileceği metin, Lulu'nun oyununda, sindirimi kolaylaştıracak 'trük'lere hemen hiç yer verilmeden, tuğla üstüne tuğla koyar gibi işleniyor. 193OTu yıllarda Kuzguncuk'ta Yahudi mahallesinin yakınında oturan Bilal, giderek azalan geliriyle gününü gün eden son kuşak Osmanlı soylusudur. Bilal mahallesinde oturan Yahudi bir genç kız olan Zembul'e âşıktır. Ancak Bilal'in, Cumhuriyet ilanıyla birlikte son kertelerini yaşayan dünyası yavas yavaş yıkıimaktadır. Yaşı geçmesine rağmen askere gitmemiş yitirrnesiylebirlikte,sentaksigideXARİHTE 1 Ü % > B U G Ü N MİIMTAZ ARBLAN 25 Mart İ9S? 'DE 8USÜN, AVKUPA EKONOMİK TDPLULU6U İÇİAJ İLK ANTLAÇMA, ROMA 'PA İMZAlANLHfTT. SELÇiKA PtfİÇ. LEGİ SAKAM HEMZY SPAA^'tN öNCÜtÛĞÜNDE 6EBÇEKLEŞri&İLEN 8'R KOtoirE, ALT7 AVKUFH İJUICESİNİN 8U *BNUDA BİK ABAYA (SELMESİNİ SAĞLAMIŞTt FHAHSA, gBLÇİKA, LÛKSE*46UHe,HOLLANI>A/BAr/ AlMAA/yA VE İrALYA, EteONOMİK. SÜYÛME AMACIYtA AYM TEMEL0E Bİ/ZLEÇMarr ONAYLAUUÇn. 6U ÜUCELER AKASfNDA GÜMKÜtL r£&GiLE& KAt£HRtLMAKTA, SEGMAYE ISE İŞGÜCÜ DOLAÇTMI AÇUMAKDEU6ESİZLİIUE&E Çu^ÛM 8U'. TOPLULUK, StYASİ gİR S1EU61 AMAÇLAAIA/ÇTAYPI. SOA/ffALAG(, İNGlL TS&E, MNlMAEZA, İHIAUPA, raM4 M/ETMIV, isp/tnyn VE Pae7ExtztE üresAYtsr 12 'YE YÜKSELEHAET >E, SON AOAY TÜ&JCİYE 'Pİg ^K>e^P/? EKONOMIK TOPLÜLUGU.. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyel ameliyesi hakkında müzekarat cereyan etmiştir. Bu hususta Ticareti Bahriye Müdüriyetince haritalar üzerinde tetkikat Sirkeci ile Haydarpaşa arasında yapılmak suretiyle mufassal bir rapor hazırlanmaktadır. Sirkeci yapılacak olan feribot tesisatı de yapılacak olan feribot hakkında tetkikatte bulunmak istasyonu eski sevkiyat uzere bir komisyon teşkil binasının önünde ve olunmuştur. Ticareti Bahriye Haydarpaşada tesis edilecek Müdürü Zeki Beyin de iştirak iskele de gar binast ile tahta ettiği bu komisyon dün şimendüfer köprusünün Sirkecide Şark demiryollan arasında yapılacaktır. Feribot idaresinde ilk içtimaını iskelesi beton olarak inşa aktetmistir. Komisyonda edilecektir. Nakliyat için mütehassıs olarak Anadolu demiryolları Haydarpaşa limam şimdilik iki vapur getirilmesi mukarrerdir. Nakliyata mahsus mütehassısı M. Denayo hazır olan bu vapurlarm tulü 100 bulunmaktadır. Dünkü metro olacak ve dahilinde üç içtimada bilhassa Haydarpaşa kat üzerinde olarak 300 metro ve Sirkeci limantnın sondaj 25 Mart 1929 tulünde demir yolu bulunacaktır. Tesisata önümüzdeki yaz mevsiminde başlanacaktır. Munhat bulunan müderris muavinleri yerine münasip kimselerin tayini ve seririyatı dahiliye müderris muavintiği imtihanmda muvaffak olan iki zatın, görülen lüzumuna binaen tayini takarrür etmiştir. Feribot tesisatma başlanıyor Modası geçmiş bir Türkçeyle kaleme alınmış. Öyküde aynı dilin, Bilal'in beynine, dünyasma paralel olarak yavaş yavaş çürümesine tanık oluyoruz. Özgün çerçeverün ötesinde, Sevim Burak'ın öyküsünün en vurucu yanı belki de burası... Marie Christine Bornesun Fransızcaya çevirdiği yapıt, Arjantinli tiyatro yönetmeni Alita Baldi yönetiminde sahneye kondu. Claire Horde'un dramaturjisini "Blllur Köşk"ü sahnelenrişti Son olarak Paris'te Sevim Burak'ın "Yanık yaptığı oyunla ilgili olarajc, Saraylar "ını oynayan Lulu Menase. daha önce Murathan Mungan'ın "Billur FranceCulture radyo istasyonu, Köşk'unü Fransa'da sahnelemıştı "Billur Köşk" daha sonra Uluslararası Is Lulu Menase'nin de katıldığı bir program yayınladı. tanbul Festivali kapsamında da sergilenmışti. Tıp Fakültesinde staj sınıjı llp takültesi meciısı müderrisini; Dr. Neşet ömer Bey de dahil olduğu halde dün Gazi köprusünün projesi aylık içtimaını aktetmistir. Fransız mühendislerinden M. tçtimada yeni tahsil senesinin Bijuya havale edilmişti. yeni ders programları hakkında Ispanyada bulunan Emanet Fen müzakerat cereyan etmiş ve Işleri Müdürü Ziya Bey Parise badema mezun doktorlann giderek mühendisle stajlarını fakültede görüsecektir. Köprüye ancak mütehassıslann nezareti alttnda 1930 senesi iptidasında yapılmasına karar verilmiştir. başlanacaktır. (kızi köprüsü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle