18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARALIK 1989 HAVA DURUMU GenelMudürtüjundenaSnan ügıve aSre. yunkın taıay teşmteri parçaü buluthı, Mamun'nn luzeyi. Trakya. 8stı « Orta Karadcniz ib tç Anadokı'nun ku2By ttfts yajmıriu dtBto ynter az buluikı ve açık gececek Marmara ı*e yurtun ıç ve dofcıtesimtoindeyer yer yojun olmak uzer« ss göruiecek Hava sıcatotı yudun Datı kesmtennde aeğışmeydsk. Oteki ywlerde artraya devam edecek. KagJr guney v» bat yinlerden taif ara a n orta loımette estcek. O a s h r i n a k ıffigir AMenz de faradena açıkönnaa mutedıl yer yer tata datgalı otacak Daıga yüksefcf$ gun baksı w karayd. Mrfd dmatenmade 0 51 5. Karadenız açıMannda 1 52 5 yer yer 3 S doöymda buiunacak Van tabtc ve Kidostan 35 Karademz'de 67 kuv gSlünde hava Parçalı butuOu ve ssJi geçeatı GSrus uzaUıJı 10 km S B vrtnde saatte 1021 Karadenz'de 2733 de anında 1 km'nın altmda buiunacak Ruzgar güney yMertlen haffi olarak no mlı haa esecek Dcıu haM çalkanmı. esecek Dalça yCıkseMıÇ 0103 m ıtolayında buHmacak Adana Adaaaza™ Adıyaman Atyon A Y S S S Y Ankara A Antakya A Antalya B Artvm A Aydın S Batıkesn S BiKak S Bmgd 5 Biffis Y Bctu S Bursa Çartakkale 8 Y Çorum S Oenat CUMHURİYET/17 TURKIYEDE BUGUN 20° 7">Dıyart)akır S 13 1°Manısa Y 17° 9°KMaraş 18°10°Edıme 13°1° Erancan B 2°5°Mefan S 0°11 o Mu0la 16° «"Ercu'OTi 1° 13oEswsehır Y 14° 1°Muş 14" 2°Gazantep B 13° 0°NıOde B " ' 20<M0°Gıresun 20° 8°GumüşhaneB < o 4° 12° 2°Hakkân S 6° 5° 21° 9°ısparta S 15° 1°S«rt 19° 7°lstanbul Y 16°11°Sınop 19°10°lzmir A 20°13°Sıvas 7° 0° Kars S 7° 7° Tetordaj 6 0 ! ' Kastamonu Y 11° 0°Trataon S 6"5°Tuncelı 16° 0°Kaysen <> 19° tQ° KiridareM Y i8°11 Uşak S 7°2° Van 18°i2°Konya S 18° 4»YrKgat 13° 0°Kuuhya S 7 ° 0°ZongtıWak 16" 7"M3İa1ya 0 DUNYA'DA BUGLJN Amsterdam Amman Atna Baftb! Bafcekma Basei Betgrat Befim Bonn Bonn Y 12° A 25° B 19° A 25° Y 19° Y 11° B 23° Y 13° Y 13° Brüksel Y 11° Y 14° Cenevre Y 12° B 11° Cearyır A 26° CKtde A 26° Dubayı Frankfurt Y 14° A 21° Girne Y 5Heiankı A 5° Kahre Kopenhag Y 10° Y 13° KUn A 21° LetVoşa Lerangrad Londra Matnd Ulano Montreal Moskova Munıfı Oslo P»ns Prag Rıyad Roma Sotya Y 12= Y Hc Y 11° B 12° K 1° Y 13° a 11° K 3° K 6° POLJTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL > buiuOu A açrk B buiuBu Gfluneşi<K w"' S s Y 13° Y 13° Y 12° B 21° Y 16° A 24° Sam B 13° Tef Avn B 8° Tunus Varşova Y 13° VeneOık Y 13° Vfıyanj B 10° VVshıngtonY 8° Zurih Y 11° Şairierin Boykotu • •• BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Anadolu ve Rumeli'de göcebe bir yaşam sürdüren Türk topluluklanna verilen genel ad. 2/ Etek ucuna doğru genişleyen giysi... Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi. 3/ Burdurun bir ilçesi. 4/ Dahil... Eski Mısır'da gtlneş tannsı... Nesne, şey. 5/ Bir şeyin ön tarafı. 6/ Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş... llave 7/ Dışanya doğru ve birbirinin f tersine iki akıntısı olan dam ya da duvaı üstü. 8/ Bir meyve... 18681951 yüları arasında yaşamış ünlü Fransız filozofu. 9/ Buzul ve don etkisiyle oluşmuş, kçnarları sarp, yan çember biçiminde çukur... Yapma, etme. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kanaatkâr. II Iki üç yaşındaki erkek koyun... Y«den belirli bir yükseklikte yürümek için kullanılan tahta ayaklık. 3/ Sergen... Kafkasya'da ve lran'm batısında yaşayan Türk soylu bir halk. 4/ Nazar değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir bitki. 5/ Eskiden Filistin topraklanna verilen ad... Uyanık, gözü açık. 6/ Koyun ve keçi sürülerinin gecelediği çit ya da duvarla çevrili yer.' 7/ Huzur... ttalyan RadyoTelevizyon Kurumu'nun simgesi. 8/ Radyumun simgesi... Ahlakbilim. 9/ Kabuğundan kinin çıkarılan ağaç. TARTIŞMA Kadın ve Siyaset Son günlerde sarkıntılığa karşı sokaklarda, vapurlarda satılan "mor iğneler" seminerde ele alındığı gibi salt fiziksel korunma çabası değil, düpedüz siyasal bir eylemdir. Kadın ve siyaset ilişkisi iletişim ve ifade güçlulderinin en yoğun yaşandığı alanlardan belki de en önde geleni olarak görülebilir. Bizi bu düşünceye götüren yakm zaman olayı 56 Aralık 1989 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen "Kadınlann Siyasal Yaşatna ve Kamr Mekanizmalanna Kaülımı" konulu seminer oldu. Genelde çok yararlı bir tartışma ortamı yaratan bu seminer "kadın sonınunun" ne denli karmaşık bir sorun olduğunun bir kere daha altını çizdi. Hemen hemen tüm konuşmacılann birleştiği siyaset terimi, toplantıda kamusal işlere ilişkın karar verme alanı ve bir toplurnsal kurumu içerir biçimde ele alındı. Bu söylemde siyasetin uygulama alanı, hükümet, parlamento, siyasal partiler ve en genelde devletin uygulamaları olarak somutlaştı ve bu somutlanmış çerçevede kadın bir yerlere oturtulmaya çalışıldı. Bu noktada sözü edilmeyen ve belki de hiç düşünülmeyen sey, cinsiyetçi toplumsal yapılanmadan, bu yapılanmadaki ikincil konumlanndan, statülerinden, kendilerine atfedilen niteliklerinden hoşlanmayan; ezilmelerini doğallaştıran bu kurumsal hiyerarşi ve otorite zincirinden kurtulmak isteyen kadınlann, yukanda değinilen somut çerçeveye "uymn" göstermek yerine değişmek ve dolayısıyla değiştirmek istek ve istemleriydi. Kadınlar, erkekle bütünleşmiş kamusal yaşamı ve kadınla bütünleşmiş özel yaşamı, geleneksel iş bölümünü yeniden üreterek devletçe düzenlenen kamusal işler olarak "siyaset" yapmayı belki de gerçekten istememektedirler. Feministlerin son yıllarda ortaya attıkları "kişisel olan siyasaldır" sloganı tam da böylesi bir düşüncenin ürünüdür. Kadınlar, belki erkeklerin erkekleri kodladıkları gibi bir "siyasal fmdan benzerleri denenmiş; bedenleri nedeniyle oluşmuş siyasaltoplumsal belli bir yazgıya karşı bir başkaldındır. Son olarak kadınlar feministler kuşkusuz bireysel mutluluk peşinde de koşmakta, varoluşun kaçınılmaz gereği olarak toplumda kendilerinin hapsedildiği alandan fazlasını isteyerek, erkeklerin oluşturduğu bir süperegodan değil; insanlann oluşturduğu bir süperegodan etkilenen bağımsız bir "ego"ya kavuşmak istemektedirler. Ancak böylesi bir özgürlük ortamı içinde her türlü yüceltme (sublimation) mekanizmasım kullanarak üretimde bulunan kadıh "bir agaç gibi tek ve hör" olabilir. Böylece "farklı" ve "özgür" olmanın; kısacası birey olmanın insanlan birleştireceği, "ortak çıkarlardan" daha üst düzeyde bir gerçek toplumsal mutluluk yaratma şansını da gündeme getirebileceklerdir. 6 0 YIL ÖNCE^CumhurİYet Feshane fabrikası 20 ARALIK 1929 Seksenbeş senelik bir kıdeme sahip olan bu ihtiyar fabrika, anonim bir şirketin tasarrufuna geçtikten sonra bizim eski bildığimiz Feshane fabrikalığından çıkarak gençleşmiş bir müessese halini alrnaya başlamıştır. Beşyiizden fazla işçi çalıştıran müessesenin eski hali çok dağınık olduğundan istihsalatı da daha büyük bir dikkat ve tasarrufla meydana getirmek için yeni daireler yaptınlmaktadır. Bu sayede fabrika zamandan ve nakliyeden kaybedilen kıymetleri kendi lehine kaydederek rekabete daha müsait bir zemin izhar eylemiş olacaktır. Tetkikatten anlaşıldığına göre fabrika 125 kadar dokuma tezgâhile bir sene zarfında 500 bin metro kadar şayak ve şayak envaından kumaş dokumaktadır. Fabrika aynı zamanda Avrupadan ithal edilen kumaşlann envaını da dokumakta ve yalnız bunlann bir mevki. tutabilmesi için harcı alem olanlannı tercih etmektedir. Bu tür kumaşlann üzerindeki senelik istihsal mecmuu 30 ila 50 bin metrodur. Şimdi fabrikada yerli ipekliler üzerine mühim bir tecrübe yapılmak üzere bulunuyor. Avrupadan gelen ince malların ipliklerini memaliki ecnebiyeden ithal zaruretleri vardır. Çünkü bizim yünlerimiz ince mal yapmaya müsait değildir. tşte fabrikamn yapmakta olduğu tercübe bu müsaitsizliği müsait hale koymaya matuftur. Yerli yünlerimizin kıymetini düşüren ve aynı zamanda fabrikaları da düşündüren cihet pamuklanmız da olduğu gibi yünlerde de standardize edilmemiş olmasıdır. Eğer hükümetimizin koyunlanmızın Merinos cinsi koyunlarla çiftleştirilerek yeni bir koyun cinsi elde edilmesi için sarfettiği gayret iyi bir netice verirse o zaman Anadolu yünleri ıslah edilmiş bulunacağından ince iplikler için hariçten iplik ithaline lüzum kalmayacak demektir. Dilde Ekononıi Ekonomist Sayın Şaban Erim bu köşede "Dil Üıerine" bir tartışma başlattı. Güzel ve doyurucu yanıtlar aldı. Bunlardan yararlanmamış olacak ki ilk söylediklerini bir daha^ bir kez daha yineleyerek sergilediği görüşierin üstune bağdaş kurup oturdu. Geürdiği öneriler hiç de ekonomik değil. Hele bunlardan birisi trajikomik dense yeridir: "Var olan sözcöklerden Törkcenin kurallanna uymayaalan atalım." Nasıl atalım; kulağmdan tutarak, kolundan çekerek mi? Aykırıya, uygunsuza gözaltı, hapis, ölüm? Salt sürgün yeterli mi? DUlerdeki sözcüklerin yanya yakını, en az üçte biri kurallara aykındır. O sözcükler bu avkın biçimleriyle tutunup benimsenmişlerdir. Orneğin kurala aykırı arabesk "tayyare"nin Türkçe karşılığı "uçak" da kurallı "uçku"nun Kadınlann bir oy deposu gibi görülerek üstelik, mahkum edüdikleri alanın ve ezilişlerinin simgeleri olan tencere ve tavalarla, siyasetçilerin istedikleri zaman yürümeleri propohayvan" değil, fakat gündelik hayatın eşitsiz ganda aracı olup kadınlann kendilerinin de seyükünü taşıyan, özel alana kıstınlmış, ezilmiş zinledikleri gibi siyasi bir katılım olmaktan bir başka "siyasal hayvan'Mır. Erkekler tara uzaktır. fından oluşturulmuş siyasal etkinlikler bu noktada onlar için kmlması gereken acil bir Görünüşe göre kadınlann siyasete katılmavar oluş somnudur. Toplumca kutsanan an ları erkeklerin düşündüğü biçimde kadmlara nelik, korunma ahına alınarak bir tür esaret aynlacak kotalar ya da seçmen yaşımn 18'lere biçiminde yaşanan cinsellik, özveri, anlayış düşürülerek bekâr ve çocuksuz, ev işlerine lılık, terbîyelilik gibi izin verildiği ölçüde hapsolmamış kadınlann katıhmı gibi bürokyaşanan kamusal katılım vizeleri kadınla ratik önlemlerden çok, bu "önlemler nn ayrı bir "siyaset" tarumlaması yapmasını anlayışiDa" başkaldıran arayışlardan özgun degerekli ve zorunlu kılmaktadır. Son günlerde neyimler sonucunda elde edilecek yöntemlersarkıntılığa karşı sokaklarda, vapurlarda sa le gelişecek. Kadınlann kendi dilbilim, nıhbitılan "mor igneler" seminerde ele alındığı gi lim ve kültürbilim çıkarsamalannın evrensel bi salt fiziksel korunma çabası değil, düpedüz bir yeni "siyaset" tanımı ve praxis'i (deneylerbir siyasal eylemdir. Binlerce yıllık yerleşikleş den süzülerek elde edilen bilgi) yaratacağını miş bir ideolojinin kmlması yönünde; oy kul söylemek yanlış olmayacaktır. lanma, grevlere katılma, siyasal örgütlerde çalışma gibi siyasi eylemlerin yanı sıra, başka ta FERYAL Ç1NARLI GÜRPINAR rihlerde başka ülkelerde başka kadınlar taraSosyolog Kural gökten inmiyor, dilden çıkıyor. Her yeni sözcük, kuralını kendi getirir. "Serbest Pazar Ekonomisi" dildeki sözcükler için de geçerlidir, yerine geçmiştir. "Okul" eylem leşit" ad köklü olduğu için aykındırlar. Saymakla bitmez... Şimdi bunları atalım raı? Atmaya ya da tutmaya gücümüz yeter mi? Ekonomi>.t dostumuzun bu önerisini bizim kuralcılar duymasın, yasak sözcük genelgeleri yeniden yayımlanmaya başlanır yoksa. "Ucak"ı havadan kaptıklan gibi yere çalarlar. "Okul"u yurttaşlıktan atarlar, "eşit"i içeri tıkarlar, Kural ve kral adına "sivrisinek"i bile "sivri" ve "ânek" diye şak ortadan ayıranlar, Dofu kaynakh sözcüklere giydirdiğimiz külahı (d Uzeltme imi) Batı patentli (reklâm, plân, klân..) sözcüklerinin başına geçirip yeni kural yaratanlar daha neler yapmaz ki. Bunlarınki de ekonomik değil, bir başka komik durum.. Kural gökten inmiyor, dîlden çıkıyor. Her yeni sözcük, kuralını kendisi getirir. "Serbest YUSUF GÜR Pazar Ekonomisi" dildeki sjözcükler ıçın de geçerdir. Bir sözcüğü atmak ya da tutmak bizim tekelimizde değil, bu toplum ve piyasanın işidir. Kural krallarmın "raiidahalecilik"i olmasa sorun olağan bir çözume kavuşacaktır. TDK'yı de\let dairesine neden dönüştürdüler sanıyorsunuz, elbet bu "atma, tutma" içindir. "Uke ve inkıiaplan" denecek, "ilke" (susun duymasınlar, kurala aykındır!) tutulacak, "devrim" atılacak; Arabesk "inkıiap" "ilke"yle Türkİslam Sentezi uyannca ulusal uzlaşmaya girecektir! Bir sözcüğü, tutunup benimsendiyse, kurala aykırı da olsa, gel at atabilirsen. ya da kurala uymasma karşın benimsenmediyse, tut tutabilirsen. Bize kalırsa atmak bir yana, bu sözcüklere yenilerini de katalım. Böylelikle diliraizin bir eksiğini daha gidermiş, onu çok gereksendiği sözcüğe doyurmuş olunız. Bu önerime ne dersiniz, hem daha da ekonomik olmaz mı? Gazetede Silvano Mangano'nunölum haberini görünce içim 'cız' etti. Acı Pirinç'in ölümsuz sanılan yıldızı da göklerimizden akıp gitmişti. İnce profili ve tipik Latin dişiliğiyle ne de güzeldi!.. Çağımızın yenilemeyen hastalığı kanser onu da alıp gdrürmüstü. Sanat, seventer için önde gelir. Sevmeyenler sanatın aynmında değildir. Bakıyorum da, her şeyi para sanan iktidar sanatımızı nasıl da horluyor. Bir halterciye milyonlarca dolar, bir taşra kulübüne milyarlarca lira ayırırken sanata ne veriyor? tşte tiyatrolar için ayrılan ödenekler gülünçtür. Sporun yanında sanat nasıl algılanıyor? "Hele şu maçı bir kazanın..." "Nasıl olacak?" "Milyarlık bir çek de size..." Bereket kazanamıyorlar, yoksa çekier taşra takımlarına doğru yazılacak, ödenekler çarçur edilecek. ilgili bakan konuşuyon "Ne yapalım paramız bu Kadar.." "Sporculara verilen?" "Onlar başka..." "Ya sanatçılar?" "Onlar da başka..." Şairier dergileri protesto etmişler. Bundan sonra 'belese şiir' yokmuş. Al şiiri, ver parayı diyorlarmış... Bir zamanlann sesi çok yüksek çıkan şairi Mehmet Emin Yurdakul üstadımız ne diyordu: "Şairleri haykırmayan bir millet, öksüz cocuk gibidir" GünOmüzün kalbur üstü şairleriöksüzçocuklar gibi haykıracaklarmış... Karar vermişler, protesto ediyorlar Kimler var öne çıkanlar arasında, şöyle bir bakalım: Arif Damar, Can Yücel, Cemal Süreya, Ataol Behramoğlu, Refik Durbaş, Cevat Çapan, Erdal Alova, Turgay Fişekçi, Küçük İskender... Editörlere sesleniyorlar: "Pamuk eller cebe!.. Bundan sonra beleş şiir yok!.." Gençlik günlerimizi düşünüyorum, dergiciter şiire hor bakmazlardı. Ulus'un sanat sayfasını yöneten Suut Kemal Yetkin'e Lütfü Ay aracılığı ile verdiğimiz şiirden neredeyse bir yeşil onluğa yakın alırdık. Belki bir yeşil onluktu da vergisi, şunu bunu için birazını keserlerdi. Şiirin parasını almaya grttiğimizde meyhanede birkaç şair beklerdi. "Parayı alsın da bir güzel kafa çekelim." Gerçekten de yeşil onluğa yakın para birkaç şairin kafayı çekmesi için yeter de artardı bile... Bugün bakın, alınan bir masa çevresinde çöreklenmiş kaç şaire yeter? Sanmam ki dört kişilik bir masa donansın!.. Genç şairler sorarlar: "Sizin dön«mizde şiir nasıldı?" Bizim dönemimizde öyle sanıyorum ki şiir de vardı, şair de... Dergilerde bir güzel şiire raslandığında şiirin guzelliği gibi, şairi de önde gelirdi. Filan dergide, falanın şiirini okudum denirdi. "Nasıl?" "Çok güzel..." SÖyleyen başlardı şiiri ezberden okumaya... Şiir dendi mi akla ezber gelirdi. Bir şiir ezbere bilinmeyince şiir sayılmazdı. Bu geleneği Nurullah Ataç getirmişti. Ataç, güzel bulduğu bir şiirden söz etti mi o şiiri kesinkes ezberinden okurdu. Şiir ister divan olsun, ister, yeni ezberden okunacaktı. Hatta bu yüzden olacak, şiirin tanımı yapılırken, 'şiir ezbere okunan sanatın adıdır" denirdi. Böylesi sözler... Şimdi gençler arasında öyle mi? Rasladıklarım arasında ezbere şiirlerini okuyan pek bulunmuyor. Bırakın başkasının şiirini, kendi şiirlerini bile ezbere bilenler az. Kendi şiirine saygılı olmayan, başkasının şiirine olur mu? Böyle bir soruyu soralım mı? Alınmasınlar diye sormayalım. İş bitirici, bilmece çözücü iktidar döneminde şiir nedir, şair necidir? Bu soruya yanıt bulduğumuzda genç şaiılerin durumu belli olur. Özgürlük ve demokrasi gibi şiir de biraz bekleyeceğe benzer; çüriVü yoğun bakım odasına alınmıştır. c Cumhuriyet Kitap Kulübü Kadıköy Temsilciliği Moda Sineması İMZA GÜNLERİ 20 AralıkÇarşamba 14.0018.00 VEDATGÜNYOL OKURLARDAN Telefonumuz ne zaman bağlanacak? Kurumunuza 21.4.1987 tarih, 34500 makbuz (tahsilat) nolu başvurumuzla tercihü telefon talebimiz var ve halen bekliyoruz. tnanın kurum bir komedidram sahneliyor. Başvurumuz o tarihlerde Surdışı için İstanbul Şirinevler Telefon Müdürlügü'ne ohnuştu. Daha sonra BayrampaşaEsenler Müdürlüğü'nden araştırma yapmamız istendi. Biz de adı geçen yerden sorduk araştırdık: Efendim, Alibeyköy kooperatif bölgenize hat döşenmemiş, döşenince hemen talebiniz karşüanacaktır, dendi. geliyor, benden de telefonu Yapacağımız bir şey olmayınca, takmak için daireyi göstermemi istiyorlar, ancak daireler olabilir, bekleyelim, dedik. bitmediği için telefon takılamadı ve vasitalanna Bekleyelim derken, bizim binerek gittiler. Tabii ki başvurumuz tarihinde üyelerimizden Ali Mahmutoğlu şaşırdık. PTT bu kadar seri mi arkadaş da 30 bin liralık çalışıyor? Bir tercihli telefon 3 normal kayıt başvurusunu yıjda bağlanamıyor, ama aynı yapıyor ve daireler bitene kadar yere normal telefon bağlamyor. telefon da ancak çıkar düşüncesiyle. Gülünç olaya Bu olaydan sonra tercihli bakınız: Tercihli talebe cevap derdimiz için aynı kuruluşa verilmiyor, ama normal sorunca, yine bozuk kaset gibi başvurusu olan arkadaşın hat döşenmemiş. Gerçekten çok telefonu o hat döşenememiş organik ve organize çalışıldığı yere çıkıyor. FTT görevüleri her halinden anlaşüıyor. 1987'de tercihli bedeli 300 bin liranın bizden hemen 100 binini alıp bir ay içinde bağlanırken, dığerini alacağız, dediler. Diyorum ki: Acaba 1 ay mı ters anladık, yoksa bir asır mı demişlerdi. Daha sonra tercihli uzun sürdü, normal daha erken • çıktı, aynı başvunırouzu normale çevirdik. Telefona çok ihtiyacımız var, acaba süper tercihliye mi başvursak daha mı geç çıkar diye korkuyoruz. Yetkililerden bu komediye çözüm bekliyoruz. TEVFtK HASANÇEBİ Esas No Karar No Hâkim Kâtip Davacı Müşteki Kitaplarda değişen indirim oranlorı... Moda Sineması, Kadıköy 3 0 YIL ÖNCE Cumhuriyel En iyi tedbir 2OARALI1L1959 Bugün Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde "Komünizm Tehlikesi" konulu bir açık oturum yapılmıştır. Prof. Fadıl Hakkı Sur başkanlığında, Prof. Yavuz Abadan, Prof. Cahit Talas, Prof. Enver Ziya Karal ve Doç.Dr. Avni Zarakoğlu'ndan mürekkep heyet ayrı ayn kcjmünizmi çeşitli yönlerden incelemiş, öğrencilerin sorduğu Enver Ziya Karal sorulan cevaplandırmıştır. Oturumu Prof. Fadıl Hakkı Sur açmıştır. Prof. Sur, işin önce mayasııu anlaraak, sonra tedavi yoluna gitmek gerektiğini söylemiş, komünizmin doğuşunu ve tarihi seyrini anlatmıştır. Prof. Yavuz Abadan, komünizmin ideolojik yönüne temas etmiş, zaman zaman tehlikeli bir cereyan olarak karşüandığını, hem ilim, hem polemik konusu olduğunu, artık fikir bakımından tehlike hali kalmadığmı söylemiş, ilimle ideoloji farkını izah ederek, "ilim realiter üzerinde ısrar eder, ideoloji, heıhangi bir fikir, muayyen siyasi bir maksat için silâh olarak kullanıldığı zaman tneydana gelir" demiştir. Komünizmin içte smıfsızbğı, dışta dünya hegemonyasını hedef ittihaz ettiğini söyliyen Abadan, geniş izahatından sonra komünizmin karşısında en büyük düşman olarak "Sosyal Demokrasi"yi gördüğünü ileri silrmüştür. Prof. Cahit Talas ve Doç. Avni Zarakoğlu îlmi yönlerden komünizmle ilgili görüşlerini nakletmişlerdir. Prof. Enver Ziya Karal, Türk lnkılâplanndan bazılanmn komünizmin tepkileri olduğunu söylemiş ve koraünizme karşı en iyi tedbirin sosyal adalet ve kanun yolundan ziyade eğitim bulunduğunu söylemiştir. T.C. İPSALA SULH CEZA MAHKEMESİ 1985/468 1989/88 Hamdi Sinanoğlu 25570 Levent Karabulut 1206 K.H. tSMAİL YARAR Hasan oglu, 1950 doğumlu, Edirne Merkez Sabahattinpaşa Mah. Haticehatun Sok. No: 7/5'te otunır. 1. EKTUĞRUL TEKtN Mustafa oğlu, 1971 doğumlu Samklar Koyunyeri K. 2. RAHİME TEKtN Mehmet kızı, 1944 doğumlu, Ispala Koyunyeri K. 3. AYŞE ERDİNÇ Hüseyin kua, 1948 doğumlu, Koyunyeri K. 4. tBRAHtM SARI lbrahim oğlu, 1960 doğumlu, Koyunyeri K. 5. MUSTAFA TEKİN AbduUah oğlu, 1938 doğumlu, Koyunyeri K. 6. HAMDİ ERDtNÇ Bilal oğlu, 1944 doğumlu, Koyunyeri K. 7. MAHMUT SAYIN Bilal oğlu, 1943 doğumlu, lpsala Kocahıdır K. Suç Hırsızhk 10.9.1985 Suç tarihi 25.4.1989 Karar tarihi Hırsızhk suçundan yukanda isimleri yazılı sanıklann yine mahkememizin 1985/344 es. sayılı dosyası ile irtibath bulunduğu anlaşıldığından bu dava dosyasının mahkememizin 1985/344 es. sayüı dava dosyası ile CMUK'nın 3 ve 230 md.leri gereğince BİRLEŞTİRİLMELERİNE, karar kesinleştiğinde bu dosya esasının kapatılarak yargılamanm mahkememizin 1985/344 es. sayıu dava dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiş olmakla, müşteki ve sanıklann yokluğunda verilen karar, samklar tbrahim San, Rahime Tekin, Mustafa Tekin, Ertuğrul Tekin'e tebliğ edilmiş olup diğer sanıklann yapılan tüm aramalara rağmen bulunamaması nedeniyle tebliğ edilememiş olduğundan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28, 29, 30 ve 31. maddeleri uyannca hükmün özetinin 100.000 tirajlı bir gazetede Basın Yayın ve llan Kurumu aracılığıyla ilanına, ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra kesinleşmiş sayılacağına karar verüdi. 29.11.1989 Basın: 40693 İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NAKLİYE İHALE DUYURUSU Aşağıda özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihate ile ilgilenenter, ihale dosyasını İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tıcaret İşleri Daire Başkan Yardımcılığı'nda görebilir ve dosya bedelini İSKİ GENEL MÜDÜBLÜĞÜ merkez veznesine yatırarak alabilirler. isteklilenn şartnameye uygun hazırlayacaklan kapalı teklif mekiuplarını ihale tarihinde saat 11 OO'e kadar aşağıda belirtilen adreste GENEL EVRAK MÜDÜRLÜĞÜ'ne giriş, tarih ve numarasını içeren alındı makbuzu karşılığında teslim etmeleri gerekmektedir. Teklif zarflari saat 14.00'de İhale Komisyon Başkanltğı'nca açılacaktır. Geçici İski No: İşin Adı KeşifBedeli İhale Tarihi Teminat Dosya Bedeli B. Almanya (Bremen'den) Türkiye listanbulT7054 DM.2.400.00002.1.1990 DM.72.000 250.000.TL. Haydarpaşa'ya) boru nakliyesi (yaklaşık 30.000 ton) Not: 1 Yurtdışından şartname almak isteyen ilgililer İSKİ'nin Garanti Bankası Odakule Şubesı'nçJeki 40000416 no.lu hesabına S olarak (veya esdeğeri) yatırmalıdırlar. 2 Aynca, DHL Servisi ile gönderilmesini isteyenler 30 $. (veya esdeğeri), posta ile gönderilmesini isteyenler 10 $. (veya esdeğeri) şartname ücretine eklemelıdırler. 3 Postadaki gecikmeler dıkkale alınmaz. 4 İSKİ 2386 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine kısmen veya tamamen yapmakta, uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir. ADRESİ: İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aksaray Meydanı 34300 AksarayİSTANBUL Tel: 588 38 00 ı (35 hat) Telex: 23923 ısu tr31293 ısu tr FAX: 588 38 94 588 38 83 588 39 18 TJC ORTAÇGIL COŞKUN DEMİR GCNDOGARKEN Arnbiance BağdatCcx3 Çılehovuîlar 35818 70358 49 30 19.12.1989 MERHABA DÜNYA Değerli doktorum ŞERAFETTİN TAŞÇI'ya sonsuz teşekkürler. GEÇEN YIL BÜGUN CumhuriYet 'Elmalı seli' 20 ARALIK 1988 90 evde hasara neden olan Göksu Deresi'nin, Elmah Barajı kapaklannın geç açılması yüzünden taştığı belirlendi. Sorumluluğun kendisine ait olduğunu belirten İSKl Genel Müdürü Atom Damalı, "Bütün barajları dolu tutmak zorundayız. Tekrar a>Tiı şey olsa, aynı şekilde hareket edeTim. Kesin olarak taşacağına emin olduğumuzda kapaklar açılır. Metrekupü 500 lira olan su boşa dökülraez" dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettîn Dalan da Damalı'yı savunarak, "Birkaç saatlik bir tabiat afeti sonucu tstanbul'da hiç iş yapılmıyormuş görüntüsü vermek, hizmet verenlerin cesaretini kırar" diye konuştu. MELODÎ Gİ2EM CAN SİZİN SORUNLARIN1ZI YAŞAYAN BAŞKALARJ DA VAR kcnUinı/ı [ k. M>nınlarinı/ı Knıp valışııuljrı suru>»r Hılgı İthala PMkoloıık Damşmanlık Mcrkc/ı KARABÜK ASLİYE CEZA HÂKİMLtĞt'NDEN Esas No: 1987/424 Karar No: 1989/171 Eksik odun satmak suçundan Cemal ile Emine'den olma 1948 doğumlu Yenice ilçesi Gökbel k. nüfusuna kayıth hükümlü sanık Hulusi Yavuz hakkında TCK'nun 363/1. 80. maddeleri gereğince neticeten yedi ay süre ile hükümlülüğüne karar verilmiş olup işbu karar Yargıtay 4 cd. 11.10.1989 tarih 53946019 esas karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilerek 11.10.1989 tarihinden itibaren kesinleşmiştir. llan olunur. Baan: 40700
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle