27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 PAZAR YAZILARI Moskova'dan 17 ARALIK 1989 Paris'ten Panteon'a yeni konuklar Üç isim, üç simge: Papaz Gregoire, Condorcet ve Monge. Güler yüzlü sosyalizrain, 21 yıl sonra tarih önünde hakkırun iade edilmesi, içinde yaşadığımız günlerde 'güler yüzlü' devrimcilerin onurlandırılması rastlantı değil. SABETAY VAROL sünü kendine ilke edindiğini sdylüyor. Fransız Ihtilali, 1789'dan kısa bir süre sonra Paris'in Latin mahallesinde kendine bir devrim tapınağı kurdu. Eski "Saint Genevieve" kilisesini, (Fatih'in Ayasofya'yı camiye dönüştürmesi gibi) laik bir tapınağa dönüştürdü. Adını da eski Yunan cumhuriyetlerine olan hayranlığından ötürü, 'Pantbeone' koydu. Cumhuriyetçi Fransa'nın sahiplendiği tum büyük adamlar burada yatıyor. Zamanın Kttltür Bakanı ünli) yazar Andre MalraiK'nun, direnme hareketinin iç lideri Jean Nfoulin'in küllerinin taşınması sırasında yaptığı konuşma, aradan çeyrek asır geçmesine rağmen hâJâ belJeklerdedir. tspanya İç Savaşı'nın ve Çin Devrimi'nin yazan, titrek sesiyle "Gir Jean Moulin..." diye başlar konuşmasına. Yülar sonra törenJe Ugili belgeseli TV'den seyrettiğimde gözlerim dolmuştu. Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından tam bir gün Once, "Croissant" kahvesinde katledilen ünlıi sosyalist lider Jean Jaures de, bu laik "katedraT'in, Fransa'da en çok saygı duyulan konuklanndan bir başkası. Avrupa Topiuluğu'nun ana belgesi olan Roma Anlaşması'nın fikir babalarından Jeaa Monoet'nin külleri de geçen yıl buraya taşınmıştı. Saİı akşamı, Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın karanyla, Fransız Devrimi'nin üç büyük siması dev bir törenle Pantheon'a getirildi. Aslında köken ve birikim olarak birbirleriyle ilgisiz uç isim. Ne yaa k ki, dünya Danton, Robespierre ya da Marat gibi isimleri daha çok tanıyor. Oysa Karayip Denizi adaa Haiti'de yaşayan köleler, ihtilale kadar Paris kentine girmesi yasak Fransa Yahudileri, inanç özgürlüğünden yoksun Protestanlar, "papaz Gr£goire"ın adını nasıl unutabilir? Fransa'nın en az bin yıllık kaitttr bırikimi yapıtla PARlS 'Laik' cumhuriyetlerin de tapuıaklan vardır. 19. iyüzyıi laikliği, kendisinin de bir din olduğundan habersizdi. Laiklik, bu gizlı din olma özelliğini yeni yeni yitiriyor. Çoğu kez eski şemalanndan kurtulanuyor bile diyebiliıiz. Sosyolog Edgar Morin, •İaikliğin tıpkı Hıristıyanlığın "b*baogulnıhiü Kndös ' ilkesi gibi, "akjJbilimikrieme" üçlü SAP'ın gövdesi eriyor mu? Şavaş sonrasında genel olarak yüzde 40'ın üzerinde bir desteİde 'refahlı ufuklar'a yelken açan ŞAP (îsveç Sosyal Demokrat Işçi Partisi), şu sırada seçim olsa topu topu yüzde 36.9 oranında oyu çekebilecek durumda. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Sadece SHP mi? Ne gezer! Erdal Inöoü ve arkadaşlanrun güvendiği "dış" dağlara da kar düştu. Parti ihraçlan ve Kıbns düğümünde Denktaş'ın desteklendiği yolundaki Sosyalist EnternasyonaJ raporlan nedeniyle ağıziarı torba olmayan kimi "yıkıeüar" tarafından "asosyal demokratlar" olarak tanımlanan yelken açan SAP, şu sırada bir seçim olsa topu topu yüzde 36,9 oranında oyu çekebilecek durumda. fsveç'in çok ciddiye alınankamuoyu araştırmaları tarihinde SAP için böyle bir taban görülmltş, yaşanmıs sey değil. SHP'nin "örnek" olarak baktığı örgut SAP, hiç de parlak bir grafîk çizmiyor şu günlerde. tsvec Sosyal Demokrat Işçi PartisJ'ni "aHernatifîıniz hani?" dedırtecek boyutta, guçlu iktidar kılan oyiar fıre üstüne fıre vermekte. Bunu hafta başiannda yayımlanan bir kamuoyu araştırroasından öğrendik. Savaş sonrasında genel olarak yüzde 40'ın uzerınde bir destekle "refahlı ufuklar"» Gerilemenin nedenleri çeşitliydi. Maliye Bakanı KjellOlof FeMt, ülkede gemi iyice azıya alan tüketimi frenlemek amaayla geçen bahar KDV'ye yüklenmiş ve İsveçlilere çok ters gelen bir yönteme, zonınlu tasarufa başvurmuştu. Bahar sonrası açıklanan ve "yttzyıhn refornm" diye adlandınlan vergi reformu tasarısı ise, düşük ve orta gelirlilere hiçbir fayda sağlamamakla eleştirilmişti. tsveç refah devletinin ana payandası olan kamu sektöründe derinleşen bunalım da seçmenlerin huzursuzluğunun üzerine tüy dikmişti. SAP'yi eleştirenler, uzun bir suredir, 1980'lerde izlenen ekonomik politikalar sonunda toplumun Octe iki oranındaki kesimi ile geri kalanı arasmda büyük bir uçurum dogmakıa olduğunu iddia etmekteydi. Tanınmış bazı sosyal demokratlar, 1980'lerin bilançosunu, bir açıkoturumla kamuoyu araştırmasının gölgesi altında çıkardılar. Kimlik bunalırmnın en somut örneği, Başbakan Ingvar Carlsson'un imajı. Daha doğrusu Stockhohnden nnı, devrimci öfkenin bilinçsiz için bir krala gereksinimi olmadı"barb«rbğı"ndan guçlükle kurta ğıru söylemeye cesaret eden ilk kiran "yurttaspapaz", nihayet hak şi. Devrimden kısa bir süre önce ettiği yere kavuştu. Katolik kili arka arkaya ölen ve devrimi gösesi, papaz Gregoire'ı hâlâ affe remeyen Aydınlanma çağj'nın fîlodememiş olmalı ki, Fransız Kato zoflannı tanınuş son dttşün adalik Piskoposları Birliği devlet tö mı Condorcet. Aynı zamand? larenine katümadı. Oysa papaz ik okulun fıkir babası. Kamu Gregoire devrim teröriine son ve okulunun, inançlar karşısında taren ve iktidan Napolyon'a devre rafsız, ücretsiz, her ıkı cınsıyet açıdenler arasında yer alıyor. sından karma olması gcrektiğini Laik tapınağa getiriJen ikinci savunmus. ölümünden yüz yıl isim devrim dönemi düşüncesinin sonra, başka bir cumhuriyetçi, filozofu Condorcel.. Condorcet' eğitim bakanı ve başbakan Jules nin sadece adı söz konusu tapına Ferry, Condorcet'nin "laik okul" ğa getirildi. Çünkü, devrimci te fikrini yaşama gecirebildi. rörün kurbanı fılozofun, giyotinle Ve nihayet, bilim adamı Monkafasından kopanlan vücudunun ge.. Fransız bilim yaşamının ünnerede oldugu bilinmiyor. Con lü tapınağı "Politeknik" okuJudorcet. Fransızlann var olmak nun kurucusu. O da eğitim ve pedagojiye çok zaman ayırmış calışma yaşamında. tnsanlann eşitliij ve hoşgörü için büyük mücadeleler vermiş. Devrimin 200. yıl kutlama şenliklerinin son büyük gösterisiydi üç "insancıl devrimd"nin Pantheone'a taşınması.. Üç isim, üç simge.. Güler yüzlü sosyalizmin, 21 yıl sonra tarih önünde hakkının iade edildiği, içinde yaşadığırmz günlerde, "gfiimajsızlığı. "Göriinmez adam" ler VÖZIB" devrimcilerin onurlandeniyor Carlsson'a. Net konuş dırılması rastlantı değil. 1789 kutmuyor. Kâh asabi, kâh mütered iamalarının, Doğu Avrupa ülkedit. tsveçlide, Palme'den sonra lerinde özgürlük rüzgârlarırun fırdoğan boşluğu doldurmak için de tınaya dönuşmesınde acaba hiç mi önemli bir çaba göstermiyor. payı olmadı? Bunu büyük olasılıkla, çeyrek yüzyıl sonrasının taEvin yakınlanndaki demiryolu rihçileri daha rahat söyleyecek. köprüsünün altında kocaman bir Tabir Türkçeye "güler yüzlü" graffıti var: "Kitn bu Ingvar Cari şeklinde tercüme edilmişti SSOD yahn?" diye yazılı. Sorun 1968'lerde... Aslında "insancıl bundan daha açık bir dille özet yüzJii" diye çevrilmesi gerekiyor. lenemezdi doğrusu. "Komdaizm Ne "Abbe Gregoire "ın, ne Conöliiyor" diye sevinen sadece îs dorcet'nin ne de Monge'un, halveç değil Avrupa sosyal demok ka hoş görünmek için günün yirratlan, acaba Kreisky'li, Brandt' mi dört saati sınttıklannı sanmılı, Palme'Ii gılnleri mumla araya yorum. Insanalbkla guler yüzlücak raı? Kimlik bunalımının de lük arasmda ilişki var mı yok mu? vamı ya da sonu, 1990'larda giz O da ayrı bir konu.. U. 'Kravatını düzeltin' ADNAN AKGÜNEL MOSKOVA 1.5 ay önce KGB Şefî Vladirair Kryuçkov, üstünde 7 katı görünen ve söylentiye göre bir o kadar da yerin dibinde katlan olan ünlü örgütü, TV'den Sovyet halkına anlatıyordu. TV'de canlı yayın olarak takdim edilen programa başlandıktan bir süre sonra telefoolar gelmeye başladı. Sovyet halkı KGB Başkanı'nın canlı yayına çıkıp da sorulara yanıt verebileceğine bir türlü inanmamış olacak ki bir yandaıı eleştirirken bir yandan da televizyon ve KGB Başkanı'nın "bu bir naklen yırym" sözleri karşısında tam bir ikilem yaşıyordu. Ve izleyicilerden telefon gelmeye başladı. Hatta bir izleyici şöyle bir talepte buiunuyordu sunucuya: "Ben bu programın canlı yayimlandıgına inaamıyornnı, ispadamak için kravaümzı diizeltiıı." Sunucu denilem yapıyor ve oylece duruyor. Daha sonra aynı ses bu kez "Tamam şimdi sağa doğru çevirin" diyor. Bu kez de sunucu kravatını sağa çeviriyor ve daha sonra gömlek yakaiina ortalayıp düzeltiyor. tşte rehberimizin anlatttgı bu olay glasnostun Sovyetler Birliği'nde hangi boyutlara ulaştığını ortaya koyması bakımından çarpıcı idi: Moskova'ya THVnin "ilk kez yolcnlan" olarak adımımızı attığımızda dinlediğimiz bu çarpıcı örnekten sonra bu kez bize bilgi verilirken çok geniş Moskova caddelerinin kılometreierce uzunlukta ve tepesiz, yokuşsuz olduğunu gözlüyonız. Hemen her mağazanın, dükkârun önünde kuyruklar gözümüze çarpıyor. Bunun bir nedeninin mal darhğı, öteki nedeninin ise disiplinden kaynaklandığını öğreniyoruz. Çünkü şeker bile Moskova'da oturma>'ana satılmıyormuş. Yani bir başka kentte oturan Sovyet vatandaşı Moskova'dan şeker alamıyormuş. Hpskova'ya adımımızı attığımız iik günün akşamı Büyükelçimiz Volkan Vurel ve eşi Gulpeıi Vural 225 kişilik "Uk kez yolcnlan"na bir kokteyl veriyor. Kokteylde bu ülkede müteahhitlik, bankacılık yapan işadamlarımn yanısıra, turizmden Türkiye'nin payı için koku almak üzere Moskovaya gelen Entas, Vitnr gibi şirket KGB Başkanı Sovyet televizyonuna çıktığında programın naklen olduğuna önce kimse inanmakistemedi. Hattabirizleyici, sunucuya şöyle bir talepte bulundu: "Lütfen kravatınızı düzeltin." Sunucu telefon eden izleyicinin dediğini yapınca, şüpheler ortadan kalktı. lerin yetkilileri de var. Sefıreain tavsiyesi üzerine dört kişilik bir grup Lenin'in Mozolesi'nin önündeki askerlerin nöbet değişimini izlemek üzere 23.40 civannda Kızılmeydan'daki Kremlin Sarayı'na gidiyoruz. Aklımıza da hemen Federal AJmanya'dan kalkarak buraya çift motorlu pervaneli ucakla inen Sovyet sayunmasıru bir anda allak bullak edip, üst düzey yetkflilerin istifasına yol açan ve geçenlerde kız arkadaşım bıçaklayan "Çılgu Rust" geliyor. Bir çan sesi. Lenin Mozolesi'ne yuzünüzü döndüğunüzde sol taraftaki ilk binada bulunan büyük saat gece yansı saat 12.00'yi gösteriyor. Aynı binadan çıkan üç asker, raozolenin bulunduğu binanın kapısına doğru 100150 metrelik yola doğnı yan yana yurüyor. Birisi komut veriyor, ikisi nöbeti devralacak. Nöbet tutan askerler aynı tstanbul'daki Dolmabahce Sarayı önündeki askerler gibi kıpırtısız hiçbir yere dayanrnadan, destek almadan manken gibi duruyorlar. Bakıyoruz, nöbetten kurtancılar gdirken, acaba yan gözie bakacaklar mı diye, bakmıyorlar. Mozolenin kapısındaki karşıkklı duran iki askerle bariyerlerin önünde biriken insanlann arası 68 metre kadar. Mozoleye doğru nöbetçiler çok ritmik adımlarla ayaklannı sertçe yere vurarak yürüyorlar. Ama adımlan havada iken sanki hareketi göstermek için ayaklarııu birkac sanıye havada tutup yeniden yere vurarak, estetik bir görüntü yaratıyorlar. Mozolenin yanından geldikleri için tam önünde sola dönüyorlar. Mozolenin çıkışı 3 merdiven iki adımlık düzlük ve mozole. Düz yerde ayaklarıru yere, sağ ellerini de tüfeklerinin kabzasına vurarak adımlarının yerden çıkardığı sesle birleştirirken, merdivenieri çıkarken ayaklannı yere sürüp, saj ellerini göğüslerine doğru getirip, ama tüfekJerinin kabzasına değdirmeyip adeta sessiz oluyorlar. Bu güzel nöbet değişiınihi izledikten sonra ünlü Kızılmeydan'da bir genç, Lenin'in raozolesınin karşısında elindeki kalpağı işaret ederek ürkekçe yanutuza sokuiup konuşuyor: "TV«nty dolar". Tepkisizlığimiz üzerine bu kez yeniden cesaretini toplayan genç ikinci hamleyi yapıyor: "Okey ten dolar". ZürîKten Geçenlerde orman işçileri, çürüyen bir ağacı kestiklerinde, içinde yuvalanmış yarasalarla karşılaşmış. Hayvancıklar az daha korkudan ölüyorlarmış. Bizim de 'Drakula'lardan, 'Batman'lerden ödümüz kopuyor. DOĞAN ABALIOĞLU ZÜRİH SSF 'nin (lsviçre Y&rasalan Koruma Derneği) açıklamasına göre ülkede halen 26 yarasa türfi yasıyormuş. Eğer ormanda dolaşırken veya jogging yaparken yolunu kaybeden ya da gücü kesilen hayvanlara rastlarsanız 3411963'e haber vermeniz yeterliymiş. isviçreMe bu türlerin 40 santimetre kanat açıklıgina erisenlçri yanında, kilise tipi denen minnacıklan da bulunuyormuş. Severek yaşadıklan yer Ahşap çatı katla tspanya, her çocuk başına 75 dolarlık oyuncak harcaması yapmış. 25 milyon Noel kam yollanmtş, süs için 3 milyon dolarlık cam knrt alınmış. n. özellikleri: Ağaçlara doğru yönlenmeleri, yiyecek ararken dizboyu yükseklikte uçmalan, bu sırada yolu üstundeki engelleri radar örneği çıkardığı ve algıladıgı sınyallerle çarpmadan asabilmde Korkak yarasa, korkutucu Drakula New Ifork'ton Ozgurlugun pazarı var Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra reklamcılar yeni bir atağa geçti. ABD'nin her tarafından yükselen 'demokrasi', 'seçme özgürlüğü', 'yeni dünyanın zaferi' furyasından en çok yararlananlar gene reklamcılar oldu. ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK Sovyeüer Birliği, Afganistan'daki çekilmeye karar verdiğj sırada, Sovyetler'deki seçim özgürlüğünü hicveden bir televizyon reklamı tepki toplamıştı. Reklamda, sözde her halinden Rus olduğu belli olan, iri yan, şişman bir kadın deflle yapar. Üzerinde çuvala benzeyen bir elbise ile, elinde fener taşıyarak podyuma girdiğinde, sunucu bet sesiyle "gece elbisesi" diye tanıtır. Biraz sonra kadın aynı elbise ile bu sefer fener yerine bir file ve şemsiye taşıyarak podyumda belirir. Aynı elbise "giindöz giysisi" diye anons ediür. Reklam, Sovyetler'de bir yumuşama başlamış olduğundan zamansız, aynca yerinde bir tespitle "zevksiz" diye nitelendirüerek kısa süre sonra yayından kaldınlmjştı. Duvarın yıkılması ve Sovyetier'deki gelişmelerle birlikte Amerika'nın her tarafından yükselen "demokrasi", "seçme özgürtngii", "yeni dünyamn zaferi" furyasından en çok yararlanan gene reklamcılar oldu. PepsiCola daha duvar yıkılmaya başladığında, Sovyeüer Birliği'nde en çok satan Amerikan içkisi olarak ilk reklamıru hazırladı. 60 saniyelik bir reklam Halelujah korosunun Handel'in Mesiah'ını söylerken bir kadının bir askere gül verişi, öğrencilerin duvan yıkışı görüntülerini taşıyor. Reklamın sloganı ise ozeükle "etküeyid" nitelikte; "herkesin birbirine bir seyJer verdigi bn mevsimde, hediyeierin en buyügö özgürink hediyesidir. " 1970'ten beri Sovyetler Birliği'nde satan, Pepsi reklamcılannın hiç de alçak gönüllü davranmaya niyeti yok, Pepsi'nin sözcüsü, reklamı kastederek, "tçinde Pepsi'yi görmenize imkân yok, bizim gelenegimiz ber zaman Doğu ile Batı arasmda köprii kurmak olmuştur. Dolayısıyla iiriinu göstermeden dahi mesajı, iletmek istediğimiz yere fletiyoruz." 1972'den beri ABD'ye ithal edilen Stolichnaya Votkası için yeni düşünülen slogan "Votka içmek iki ülkeyi bir araya getiren davnnışlardan biridir" şeklinde. Kablolu Tılm kanalı HBO'nun, bu yeni eğihme katkısı ise oldukça değişik. HBO, ABD'nin ünlü komedyeni Billy CristaJ ile Sovyetler Birliği'nde bir tur düzenlendi. Cristal, Sovyet seyircisi önünde telaşla anlatıyor; "Bugiine değin bize en büyük düşmanımızın Sovyeüer Biriigi olduğu öğretildi. Şimdi aranızdayım, sordum sonışturdura borda da size en btiyuk düşmanut Amerikalılar oidoğunu ogrelmişler. Ama işte biraradayız, birbirimize dusman filan olmadıgımızı. aksine çok dost iki millet oldugumuzu fark ediyorum. Hepimiz duşman arayıp dururken, bunca zamandır esas dusman kimmiş biliyor musuauı? T»bü ki Fraosıdarl" Bübao'dan ri. Gecenlerde orman işçileri Zttrih kantonu revirlerinden Flaach korusunda bir yabani vişneyi çürüraesi nedeniyle kestikierinde, içinde yuvalanmış bu uçarlan görmüşler. Ne olduğunu saşıran ve dışarı fırlayan bir ikisinden sonra ormancılar hemen deliği kapamışlar, mobil telefonla dunım iletilmiş. özel yetiştirümiş SSFciler anında yetmişler. 75 yarasa bakıma alınmış, yedirilmiş, icirilmis ve kışlık uykulanna devam için gerekli yere göturulmüş. Işin garibi bu hayvanaklar az daha korkudan ölüyorlarmış. Oysa bizleri beyazperdeye çeken 'Batman'ler, 'Drakoiaiar ise dudağımızı uçurmakta, odümüzü patlatmakta. Bu arada ödleri patlayanlar arasına bizi yönlendirenler de katılıyor. Çünkü hani bizim Köroğlui nun süperi diyecegimiz Batraan filmi için yatınlan 1 milyon frankhk reklam gideri sonuç vermemiş. Bilmera kaç sinemada birden başlayan gösteri, beklenilen izleyiciyi bulmamış. Bunun yanında kanatlannı acmış kara yarasa içerikli san oval amblem taşıyan Batman donatımları da istenilen düzeyde Noel talanı bütün Avrupa'da rağbet gören bir spor. Noel Baba kıyafetindekilerin çoğu işsizler. Ellerindeki çanlar çalmıyorçünkü plastik. MİNE G. SAULNIER BILBAO Yurtdışında gecirilen yıl ve saçlardaki ak sayısı arttıkca, her aralık ayını tutsak alan Noe) bile sinir bozucu olmaya başhyor, inanın. Televizyonda bir film izlemeye olanak yok. Her çeyrek saatte bir makas. Neymiş? Noel reklâmlan: Geri zekâlı kız çocnklannızın modnlngu için k>lek bacaklı Marbieier secin!.. Zor, Gor ve Metafor; saçten pomaüı iyi afle yavrnlannın zevkle boğuştugu azay canavartan Kannızı seviyor musunuz? Öyleyse bu Noel borç Noel Baba'nın takkesi düştü harç bir pııianta almalı, ödemek İCİD öranr boyu ansnız aglamalıL Ayaklan kokan kocanızı, bn Noel "Sen de giizei kok" parfümleriyle anımsayin... Bıiytikanneye bomba gibi bir saat almayı unutmaym! Oüğmesine bastuuz mı, sb s»g, o selâmet..." Dukkânlar tıkbm tıklım, sokaklar adam almıyor. Siz hiç peygamberdevesi öldüren kannca sürüsü sevrettiniz mi? O koca böceğin, af buyurun, kıçından sırayia girer, iç organlanm yiye yiye, ordu düzeniyle ağzından çıkarlar. Bir kabuk kaür zavallı peygamberdevesinden geriye. tçerisi pirü pak! tşte insanlar mağazalan böyle talan ediyorlar. Noel zamaru. Bu söyledikJerim neskafe alraak için kırk yıl bekJeyip Berlin duvannı tırnaklanyia yıkmak zorunda kalan Doğu Almanlara garip gelebilir; ama bir süre sonra bolluk da gına getirebiliyor insana. Noel BabaJann ak pamuk ardındaki kara sakallannı görmeye başlıyorstınuz. Kırmızı mantolan, altındaki yağlı blucini gizleyemez oluyor. Bu Noel Babaların çoğu genç işsizler. Ellerindeki çanlar bile çalmıyor bazen, çünkü plastik. Çanılar da plastik artık. Bir duğme)re basınca açılıyor, bir düğmeye basınca kapanıyor dallan. Şemsiye gibi. "Aman böylesi daha pnıtik Sapır Sapır iğadcri doknlmnyor. Bir kez a), tepe tepe kuüan. Kolay taşınır, az aşınır, işi bifjnce tavan arasına kaldınhr!" Küçük "Noel çanlan, simgesel ökse otu, uğurlu çobanpüsküileri, hepsi plastik. AJtın yaldiz, gümüş yüdız, hepsi yapay, hepsi yapay. Noel talanı bütün Avrupa'da rağbet gören bir spor. Fakat 1 ocak dediniz mi, Fransa'da falan satış tansiyonu düşer. Ispanya'da, 24 ve 31 aralıktan başka 6 ocakta gelen Üç Sihirbaz Krailar kutlandığı için bu vabşi aiışveriş daha fazla süruyor. El Pais gazetesinin yaptığı ankete göre 24 aralıktan 6 ocağa değin geçen 2 haftalık sürede tspanyoüar, 225 railyon dolarhk Turron (çeşitli helva) ve Mazapan (badem ezmesi) türfl şekerleme ile 500 bin hindi yiyorlar. 45 milyon şişe şampanya içiyorlarmış. Daha dognısu satın alıyorlar, anket gerçekten içip içmediklerini söylemiyor! Bunların yanında "zorunln" olarak tüketilen diğer et, sebze, şarküteri ve çikolatanın hesabı tuıulmanuş. Yine aynı araştırmaya göre geçen yıl Ispanyollar UNICEPin sattıklan hariç, 25 milyon Noel kartı göndermişler. Plastik çam ağaçlanm süslemek için 3 milyon dolarlık cam küre almışlar, her tspanyol çocuk başına 75 dolarlık bir oyuncak harcaması yapmış. tspanya, oyuncak üretiminde 733 milyar dolarlık bir iş hacmiyle dünya dokuzuncusu. Kopenhag'don Polis dünyanın her yerinde polistir nın en gelişmiş demokrasüerinden birine geldiğini düşünerek uygar bir polisle karşı karşıya olduğunu, sığmma başvurusunun hemen işleme konulacağını düşünüyor. Ne var ki "oyg«r" ülkenin "uygar" polisleri hiç de beklediği uygarlıkta davranmıyorlar. Küfürlü konuşmalarla gözaltına alınıyor ve parasıyla 'wolkman'ine de el konuyor. Neden gözaltına alındığım dahi bile bilmeden uzun süre bekledikten sonra polisler ite kaka kendisini transit geçerek geldiği Viyana'ya götürecek bir uçağa bindirmeye çalışıyorlar. Polislerin deyimiyle, "bok, geidigi yere yollanıyor". Parasmı ve walkman'ini geri istiyor, ama aldığı tek cevap "kayboldu" oluyor. Bu olay herhangi bir tranlı ya da Füistinli mültecinin başına gelmiş olsaydı mültecinin ve polisin dışında kimsenin haberi olmayacaktı. Ne var ki kahramanımız tam uçağm kapısında aylık Press dergisüıde çalışan bir gazeteci oiduğunu ve mültecilere nasıl davranıldığını ortaya çıkarmak için bu şekilde "Gnather Walr«ffV«ri" bir maceraya kalkıştığmı açıklıyor da kendini Viyana'da bulmaktan kurtuluyor. Ama sahte doküman taşımaic ve polise yanlış bilgi vermekten dolayı uzun bir süre gözaltında tutulmaktan da kurtulamıyor. Tabii bu arada giden walkmaniyle paralan da "aniden" ortaya çıkıveriyor. Bu olay tam ikibuçuk yıl önce Kopenhag Havaalanı'nda yaşandı. Olaylann derinine inerek gerçek yanlannı ortaya çıkarmayı hedef edinmiş olan Press dergisinin bu işe kalkışması, mültecilerle ilgili yasaların değiştirilmesinden hemen sonra oldu. 80'li yıllarda büyuk bir patlayış gösteren mülteci akınına karşı çeşitli önlemler düşünen Batı Avrupa ülkeleri, öncelikle ülkeye girişi zorlaştıran önlemlere agırlık verdiler. Danimarka'nın 87 yılında değişen yabancılar yasasına göre daha önce başka bir Batı Avrupa ülkesinde bulunmuş olan bir mülteci bu ülkeye geri gönderiliyor ve sığmma başvurusunu bu ülkede yapması isteniyor. Ancak mültecinin geri gönderileceği ülke kendisi açısından güvenlikli değilse sığınma başvurusu işleme, kendisi de mülteci toplama kanıpına konuyor. Danimarka'da bu yasanın uygulayıcısı havaalanı polisi. PoUs her yerde polistir derler; evet polis Danimarka'da da olsa p d i s olduğundan yasayı da keyfi bir şekilde uyguluyor. örneğin polise göre bir Avrupa başkentinde aktarma yapmış olmak, "başka bir Avrupa ülkesinden gelmiş olma" koşuiunun gecerlı olması anlamına geliyor ve Atina ya da Viyana üzerinden Kopenhag'a gelen bir Lübnanlı gerisin geriye bu kentlere gönderilivor Aylık Press dergisinın ortaya çıkardığı bu gerçek oldukça tantana yaratmasına rağmen, olaydan ikibuçuk yıl sonra bugun uygulama olanca sertliSivle sııruyor, polisin pervasızlığı artıyor. arabaya, faniiadan saate dek su nuian maiian, yakiaşan Noei'de uygarlıkta davranmıyorlar bu k o n u d a . FERRUH YILMAZ KOPENHAG Kopenhag Havaalanı'nda "karakafalı" bir Iranlı iltica etmek için polise başvuruyor. tranlı oldukça düzgün bir tngilizceyle ülkesindeki baskıdan kaçtığmı ve Danimarka'daki iltica kurallanna uygun olarak sığınma hakkı istediğini söylüyor. Batılıların hiç sevmediği Humeyni rejiminden kaçtığı için dünya Danimarka'da mültecilerle ilgili yasanın uygulayıcısı havaalanı polisi. Ne var ki 'uygar' ülkenin 'uygar' polisleri, hiçde beklenilen ki hediye furyasında eritebileceklerini umuyorlar. tç alımı yapan Zürihli fırma Proart AG'nin diğer bir beklentisi ise Warner Brothers'lann ikinci Batman'i gösteriye hazırlamalan. Kasa gelirini görüp iştahı kabaran her tecimsel fîlrade görüldüğü gibi: J«ws, Rocky... ve arkasında iki, üç Romen sayılanyla zenginleştirilenler örneği. tlkini tutturamadılar, belkı "Batman IT"de düzeye çıkar hesabındalar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle