24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK 1989 HAVA DURUMU meteoroioji Gene) Müdurtüiü'mien alınan bilgıye göre: yurdun ftızeybatı kesimteri parçalı çok buluSu. Marmara'nın doğusurteBaü Karadeniz kıyslan yaflmurtu, yurdun ic kesimleri sabahsaallerindeyeryersisti, öletdyerier parçalı ve az btıtutlu geçecek. Hava SıcakJıjr. Yurdun bazı kesimterinde biraz artacak, doftıda deOtşmeyecek. Rüzgâr güney ve batı yönlerden A 17» »°Byart>al» y 602° E«me CUMHURtYET/17 TURKIYEDE BUGUN A 10°1° A 13° 1° A 11» 4° A 12°2° A 1°8° S 0° 9° A 10° 0° A 9° 1° A 10°1° A 9°1° B 10° 2° S 5° 14° B 7° 1° A 9° 1° A 4°6° S 7°«° A 2° 11° S 3°12° B 7° 0° USIO DUNYA'DA BUGUN Leningrad KJ Moskova AmstentomY S° Ammad A 19° Afeu 8 16° BaOdal A 22° Barcttona Y 14° K 0° Sasel Y 7° Mgraf 5° Berln 7° Bonn BrtksO 0° Lerangrad Y 9° Londra Y 12° Y 7° Mtano 10° Montreal 12° Moskova 5° UMh M«wYort Oskı Paris Prag A 26° Kyad Y 14° Roma K 8° Sofys A 20° Sam B 20° Tel Aviv B 11° Tunus Y 1° Vanjova Y 8° Vened» Y 12° Vlyau Y 8° K 0° A 18° Zürih 10 ilâ 21 yer yer 27 deniz mili M a eseceK Deniz tıafif çalkantılı açıktarda mutedıl öalgaiı olacaK. dalga yuksetdidi 0.5 ila 1.5, açıkJarda 1 ilâ 2.5 m. dolayında bulunacak. Van ile 8 ° '™« orta bulunacâk '«"*» "«* ***>*> A 9°2°Mjnisa B Z°7°K.Mara$ 4° 13«MefSiıı S 2° 7* Efâınım A 8° 20°Mugu A 9° 21Esloşeh.r S 3°12°Muş S 2°7° Gaaantep A 11° O°Nigde A 16° 3°Sream A r 1°0rdu A 17° 4°Guıtıu?haneA •5° 15°Hze 1°7» Samsufl A 0°6°Hal*Jri 7°5°S«t A 12°1° Isparta 8° 0°Sinof> B 6°6° is»*u! 10°?> Sms y 8°1°İanir •«"> •16°Te*irdaO A 3° 7° Kars A 2° 11'KasOmonu B 1° 11°TrılBon 6° 15"!»»!»» 0°10PKays»ı Bdu 4°4° Uşak S°1° Kırtdarefı Bursa 1°7° Vaı 8°2°Konya Çınattale 1° 3° Küttfy» 5°3°Yczgat Çorum 9° r MaUtya 2°7°ZonguW* Oenüt Aagk Bbulutlu &fluneş» Kkarl< Ssıs» YyaJmurlu MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Lj , . »Vıyana • Zunh ^o< Ne Değişti? Gözönünde, Gözaltında Aydınlar (2) ilkin Ozan Ahmet Telli alındı gözaltına; ardından y'azar, emekli öğretmen Vecihi Timuroğlu. Ahmet Telli, gözaltına alınışını anlatıyor, dinliyorum: Şimdi, tabii 1981'de benim ilk alınmam; birde 1981 haziranında yeniden alındım ben, bir de bu. 1981'de nasıldı? 1981'de, o günlerde anlatılan, bilinen ne varsa, somut olarak orada yaşadık onu. İşkence filan? Tabii, yani; benim şu andadişlerimin tamamı protezdir! Orada... Kaç yaşındasın? İşte, 44 yaşına üç gün önce girdim. Doğum günümden bir gün sonra aldtlar beni. 1981'de 1 ocağı 2 ocağa bağlayan gece aldılar. 72 gün bir dolapta kilitli olduğumun şiirini yazmıştım; "Su Çürüdü" adlı kıtabımda. 72 günlük bir hücre yaşamını anlatır "Su Çürüdü." Yani o günkü koşullardaki hücre, anlatılan, bilinen koşullar. Sağlıksız, bir hücreye on beş kişinin sığdırıldığı zamandı. Biz burada, tabii, belirtilen bir sürü işkencelerden de gectik. 1981'de ben ilk duruşmada da salıverildim. Sıkıyönetimde, Mamak'ta. Daha sonra da aklandım. Mamak'ı saymıyorum, ben hücrede kaldığım 72 günü anlatıyorum. 1981'de 1 ocakta alındım, temmuz sonunda salıverildim, çıktım. Bunun 72 günü emniyette, hücrededir; burada, işte, gazetelere lalan geçen, tanık olduğunuz bir sürü olayları yaşayanlardan biri de benim, şu ya da bu derecede. Elektriginden falakasına dek yaşadık o günleri, 1989'da ikinci almıştmda, ben yine Gazi Üniversitelilerin bir çayında konuşmustum; haziraında alınmıstım. 1981'le ilgisi yok bunun... Tabii, atlayarak geçiyorum, 1981'den anlatılmasını istediğiniz bir şey varsa onu anlatırız tabii. Geri dönebiliriz belki... Yazdığım şeyleri falan da belirttim ya, işte "Su Çürüdü" gibi; o günlerin öyküsüdür o; 1989'a geldiğimizde, işte, öğrencilerin hazırladığı bir çay toplantısına katılmıştım ben, 6 haziranda... 6 haziranda gidişimde de emniyette, garip bir biçimde, 1981'deki emniyet değildi bana karşı; yani sorgucusundan polisine, hatta gardiyanına dek. Bunun nedeni tabii artık, ülkede bazı şeylerin değişmiş olması, burasını yorumluyorum tabii; işte, sizler girdiniz o zaman, anımsarsınız, milletvekilleri girdiler, insan Hakları öerneği girdi, işte Emin Bey (Değer), başbakana, cumhurbaşkanına telgratlar çekti; burada açıkçası "konuk" gibi davrandılar. O zaman da biz beş gün kaldık, DGM'den salıverildik. Bu alınışımda, yani Vecihi Bey'le birlikte alınışımızda, durum yine aynı, ama bu kez şey.. "hücre" yaşamını açıkça yaşattılar bunlar bize. Yaşattılar! Yaşattılar! Yani, hücre 1981'den bu yana degişmiyordu. Her şey değişmişti, ama hücre yaşamı degişmiyordu; gardiyanın tavn, muamelesı, otuz saniyede tuvaletten çıkma komutu... Otuz saniyede? Otuz saniyede çıkacaksın tuvaletten! Yani, iki kezden çok gittiğin zaman azarlanmayı göze almak lazım. Yani, sigaran için ateş vermezler, ateşle kendimizi yakabilirmişiz! Boyunatkımız filan verilmez. Yani bu, gardiyanlar değişmemiş. Ama bunun dışında değisen bazı şeyler var yukarıda. Yani, att hücrelerde değişmemiş hiçbir şey; 1981 mantığı aynı. Gecenin bir buçuğunda "kalk" deyip, Vecihi Bey de (Timuroğlu) tanıktır buna, altımıza verilmiş olan çul çaputj yeniden geri alıp oraları temizlettirme operasyonu bize. Ama hücrelerin dışına çıktığımız zaman polisi, sorgucusu, müdürü oldukça insancıl davrandı bize açıkçası. Yani, çok yakın davrandılar. Polis, "ne şekilde yardımcı olafiileceğini" soruyor, hatta, sorgucu gayet demokratik biçimde sigara sunuyor, çay sunuyor, onunla insani olayı konuşabiliyorsunuz. Artı, ilk kez oluyor, ben emniyette savunmanımla görüştüm. Şenal Sarıhan'la gorüştük. Sanıyorum, bu daha ön: ce hiç olmadı, benim bildiğim..; '' Soruşturrna sırasında savunmanla görüştürme olayı, Awrupa Konseyi İnsan Hakları komisyonlarında uzun tartışma konusu olmuştu, ondan mı? Evet, evet... Ama sorguya indiğimiz zaman bana, "Yahu hoca, pek fazla bir şey görüşmemişsiniz avukatınızla" dediler. Yani, belli ki ne konuşabileceğimizi, ne yapacağımızı çok iyi notlamaya filan çalışıyorlar. Onların yanında mı görüşüyorsunuz? Tabii, tabii... Baş başa değil, müdür ve onun yanında iki yardımcısı, savunman ve ben konuşuyoruz. Ben sorguculann falan değiştiğini düşünüyorum, ama gerçekten değişti mi? Onlar şöyle bakıyorlar, bana kalırsa; burasını yorumluyorum; bizim davadan bir şey çıkmayacaktı, yani sonuçta benim söylediğim söz şu: "Faşizm, dangalakları ve geri zekâlılan bir araya getirir; (öğrencilere hrtaben) siz geri zekâlı ve dangalak olmadıgınızı gösteriyorsunuz bu eyleminizle..." faian diye. Yani. olay faşizmin şeyi. Bunun dışında kişiye yönelik, herhangi bir şeyim de yok benim. Beni suçlu döşürecek herhangi bir şey de yok. Vecihi Bey'in keza öyle, öğrenciler zaten "düzenleme kurulu." Dolayısıyla polis, mantıklı yani. Onun sorgucusu, müdürü, mantıklı. "Bu olaydan bir dava çıkmaz." Bu olaydan ancak kendileri prestij kazanırlar. Ama Beşevler'de yürüyüş yapmaya çalışan öğrenciler getirildi; o anda biz hücredeyken, ama onlara aynı insancıl muamele yapıldığını söyleyemem. Yani, olay... Emniyet değişmiş değil. Bizim kendimiz yaşadığımıza göre hücreler dışında, gayet insancıl davranış, nazik davramşlar gördük... Sizin ozan olduğunuzu biliyorlar mı? Biliyorlar! Hem de nasıl biliyorlar! Yani, onlar benim, 1981'de içeride olduğumu, haziranda düştüğümü, ne yaptığımı, ne ettiğimi polis biliyor, gardiyan bilmiyor. O gardiyan hâlâ soruyor, her defasında, "Sen gazeteci misin?", "Kitapçı mısın?" yahutda "ne iş yaparsın?", yani her nöbet değişiminde sorular soruyor. Yani, gardiyan kafası basmıyor. Gardiyan, sokaktan getirilen herhangi biri olarak bakıyor bize. O bakımdan... Gardiyan dediğiniz, oradaki polis görevlisi değil mi? Başka birisi, Ama, öyle bir hiyerarşi ki orada; daha hücrelerin bölümüne girdiğiniz zaman polis artık "gık" diyemryor orada, yani gardiyana ses çıkaramryor. Canı ne isterse onu yapıyor. Gardiyan da polis bizi almaya geldiği zaman, artık onun yetkisi bitiyor orada; yukarıda ne olur, ne biter hiç belli olmaz. O, onu bilmez. Yani, bir hiyerarşi ki tek kişiye kadar gidiyor. O piramitte müdüre kadar gidiyor, emniyet müdürüne kadar gidiyor... **>*» BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Düz kenarlı şapka. 2/ Çocuk... Katıksız, duru, temiz. 3/ Mürekkebi kurutmak için kullanılan ince kum... Kuş tutraakta kullanılan, ucu yapışkan değnek. 4/ Dişi deve... Su. 5/ Jüpiter gezegenine verilen bir başka ad. 6/ Adalet, sızlanma, çığlık... Açı birimi Radyan'ın simgesi... Yapısına girdiği sözcüğe olumsuz anlam katan bir önek. 7/ îlaç... Hz. Muhammed'in annesinin adı. 8/ Cıvataların altına yerleştirilen ortası delik yuvarlak parça. 9/ Hizip... Sayfa çevresine çekiien çizgi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Pencere ya da kapılar arasındaki hava cereyanı. 2/ Bir dinsel tören sırasmda Kuran'dan okunan on ayetlik bölüm... Malezya halkına özgü bir tür öldürücü delilik. 3/ Kendini beğenme, böbürlenme... Hollanda'mn plaka işareti. 4/ Ilkel bir silah... Güzel sanat... Bayagı, sıradan. 5/ Teklif etmek. 6/ Denizin derinliğini ölçme ve bu iş için kullanılan aygıt. 7/ Matem... Yalvartmak amacıyla yapılan davranış. 8/ Kadınsı davranışları olan erkek. 9/ Üye... Sevinç belirten bir ünlem. TARTIŞMA 4 Biz de oyun yazarlan olarak Batılı yazarların düzeyli olan oyunlarını seyretmeyi yeğleriz. Ama Modigliani, Suçlu mu Suçsuz mu?, Perşembenin Kadınları, Galigula v.b. sayısız düzeysiz yabancı oyunları salt yazarlan Batılı diye seyretmek zorunda değiliz. 6 Aralık 1989 günlü Cumhuriyet Gazetesi'nde "Boykot ve Halkoylaması" başlığı altında emekli öğretmen Ramiz Gökçebora imzah, biz oyun yazarlannı çok üzen bir yazı yayımlandı. Saym Gökçebora'nın eksik ve yanlış bilgilerini düzelterek kamuoyunun yanbş değerlendirmelerini önlemek amacıyla bu yazıyı yazmak gereğini duyuyorum. Öncelikle bizi boykot karan almaya ve uygulamaya iten nedenleri açıklamak isterim. Türk oyun yazarları ilk boykot uygulamasıtıı 1966 yılında büyük tiyatro adamımız Sayın Muhsin Ertuğrul'un görevinden alınması üzerine onu desteklemek amacıyla yapmışlardır. İkinci boykot karanmız ise 23.11.1989 tarihinde, Şehir Tiyatrolan'ndaki Genel Sanat Yönetmeni kadrosunu işgal eden, Batıcı, Amerikancı, Türk oyun yazarlannı yok sayıcı zihniyetin işgalinin kaldırılması için ahnmıştır. Yani Sayın Gökçebora'nın ileri sürdüğü gibi "26 Mart s*çimlerini SHP'nin kazanmasından sonra, yeni dengeler kurmak için caba gösteren bazı çevrelerin" yardımına koşmak için değil. Biz oyun yazarlan, Şehir Tiyatrolan'ndaki yasadışı zihniyete karşıyız, çünkü bu zihniyet yönetim olarak "hoşgörii ve sevgiyi" değil, "ben yaptım oldu"yu ve "sevgisizliği", kendisine ilke edinmiştir. 1402 sayüı Sıkıyönetim Yasası ile "saluncalı" sayılarak görevlerinden uzaklaştmlan sanatçılann yeniden görevlerine dönmemeleri için, ellerinde 26 adet kadro olduğu halde "kadro yok" diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Biz bu zihniyete karşıyız, çünkü oyun seçimleri, 12 Eylül sonrası uygulanan depolitizasyona yardımcı olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu şu demektir, seçilen hemen hemen bütün oyunlar halkımızın uyutulmasına, güncel ve politik yaklaşımlara katılma, kafa yorma yerine; oyalayıcı, eğlendirici, sansasyon yaratıcı oyunlardan oluşturulmuştur. Onlarca, oyun arasından birkaç tanesinin bu tanımın dısında kalması genel re Kahıre • Boykot ve Halkoylaması' mak gerek. "Biz bir şey yapamayız, biîden başanlı insanlar çıkmaz" kompleksinden kurtulmak gerek.. Sovyetler Birliği'nde, Avustralya^ da ve daha birçok ülkede oyunlan oynanacak olan Gangör Dilmen'in bir tek oyununun bile Şehir Tiyatroları'nda sahnelenmemiş olmasının ayıbı Şehir tiyatrolan'ndaki zihniyete yeter. Sayın Gökçebora'nın gözden kaçırdığı bir diğer husus da Mustafa Kemal'in ulusuna olan güvenci olmasaydı, bu tür Batıcı zihniyetlerin karşısına dikilmeseydi, ulusal kurtuluş savaşımızı kazanamayacağımız gerçeğidir. Lütfen kimlerin yanında yer aldığımızı bir düşünelim. Sayın Gökçebora'nın en büyük yanılgısı da Gencay Gürün'ü Türk Tiyatrosu'nun mimarı Sayın Muhsin Ertuğrul'dan daha başarılı bulmuş olmasıdır. Bu tür kıyaslamalan gayri ciddi buluyoruz. Çünkü bir yanda kendi yazarına saygı gösteren bir adam, diğer yanda yazarlarına karşı bir zihniyet. Yazımı bitirirken şu hususu önemle vurgulamak isterim: Türkiye bir hukuk devleti ise ki biz bunun için kavga veriyoruz bazı insanlann yasalann, yönetmeliklerin üstünde olmasına karşı çıkmahyız. Gencay Gürün'ün hukuk dışı bir işgal içinde olduğunu Sayın Ç«tin Özek açıkladı 2000'e Dogru'nun 49. sayısında. Artık bu tartışma bitmeli ve işin gereği yapılmalıdır. 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet Darphanede faaliyet • 14 ARALIK 1929 Hükümet namına sikke darbetmek maksadile tesis edilen Darphane ahiren memleketin bu vadideki bilumum ihtiyacını temin ederek muazzam bir fabrika haline gelmiştir. Memleketimizde bir misli daha bulunmayan alet ve edevatla mücehhez olan Darphane imalathaneleri şimdi sadece para kesmiyor, memleketin ihtiyacı olan pek çok şeyleri harice ihtiyaç bırakmayacak şekilde yapıyor. Darphanede şimdi sikke darbı ikinci plana düşmüştür. Milyonlarca lira kıymetinde bulunan asri tezgahlar maden üzerine her şeyi yapmaktadırlar. Burada aynca bir tabela şubesi vücude getirilmiş olup kristal üzerine altın yaldızlı tabelalar yapilmaktadır. Hariçte 45 liraya yapılan tabelalar burada 2 liraya imal olunmaktadır. Hariçten gerek ziynet altını, *«» gerek tek lira, beşibirlik yapmak üzere müracaat edenlerin arzulan da israf edilmekte, tek lira başına 15 kuruş ücret alınmaktadır. Darphanede aynca mükemmel bir kimyahane vardır. Her nevi maden üzerine tahlil icra eden bu kimyahanede idrar tahlili için de faaliyet başlanacak, hariçten müracaat edenlere cüzi bir fiat karşılığında idrar tahlili yaptınlacaktır. Çok ince, çok sanatkarhane işleri başaran ve insana iftihar hissi veren bu müessesenin bütün işçileri tamamen Türktür. pertuvarın depolitizasyona uygun olmasını engelleyemez. Sermayenin desteklediği "Evita" bile bu zihniyeti bütün çıplakhğıyla ortaya sermeye yetmiyor mu? Birbuçuk milyar gibi bir paranın çöpe atılması yerine, parasızlıktan kıvranan özel tiyatrolara dağıtılması ya da iki tane salon yaptınlarak özel tiyatrolann kullanımına sunulması daha yararlı olmaz mıydı? Evita züppeliğini seyrettik de ne oldu? Başımız göğe mi erdi? Kaldı ki oyunun karşıdevrimci bir içeriğe sahip olduğunu da aynca belirtmekte yarar var. Sayın Gökçebora "Türk yazarlannın pek çogunun terncit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp sahneye sürdükleri birtakım "aşina" oyunlar yerine Batılı yazarlann düzeyli yapıtlarını sejTetmeyi" istediğini yazıyor. Biz de oyun yazarlan olarak Batılı yazarların dazeyli olan oyunlarını seyretmeyi yeğleriz. Ama Modigliani, Snçlo mn Suçsuz mu?, Perşembenin Kadınlan, Galigula v.b. sayısız düzeysiz yabancı oyunlan salt yazarlan Batılı diye seyretmek zorunda değiliz. Kaldı ki birçok oyun yazarımı TUNCER CÜCENOĞLU zın oyunlan dünyanın bazı ülkelerinde sahne Tiyatro ve TV Yazarlan Demeği Ienmeye başlandı. Bu başanlardan gurur duy Genel Sekreteri 4 Buzlar Çözülmeden Üstüne najnıyoruz?" Cevat Fehmi Başkut da, ondan önceki oyun yazarlan da çağımıza uygun; çağa uyarhk gösterecek biçimde sergilenmelidir. öyle anlaşılıyor ki Saym Güzin Eskirler "Buzlar Çözülmeden" oyununun sergilenmesinden pek hoşnut olmamış.. Evet. "Buzlar Çözülmeden" oyunu, yeniden ele alındığından, yeni bir yorumla sahneye getirilmelidir. Yoksa, oyunun hiç bir anlarru olmaz. Cevat Fehmi Başkut'un oyunları arasından seçilen oyunlar, çağımıza; çağa uyarlanırsa, yetenekli yönetmenlerin ellerine bırakılırsa; o oyunlar ancak o zaman değer kazanabilirler. BUmiyoruz, "Buzlar Çözülmeden" oyununun yönetmeni nasıl bir yorum getirmiş oyuna? Her halde çağımıza; çağa uygun biçimde... Bunun tersini düşünmek yanlışlığa düşmek olur. Sayın Güzin Eskirler, yazısında kaz adımlarından, paranoyaklıktan, "Führer"cikten, seyirciyi "enayi" yerine koymaktan söz ediyor... Peki, şimdi biz soralım: Sayın Güzin Eskirler neyi kabul ediyor; neye karşı çıkıyor? Bunu pek kestiremedik. Yoksa, kendisi başka bir anlayışın güdümünde mi? Yazısının başında eğitim görmüş bir seyirci olduğunu belirten Sayın Güzin Eskirler, acaba hangi yanı tutuyor? Anladığımız kadan ile Sayın Güzin Eskirler "Buzlar Çözülmeden" oyununun kendi görüş ve düşüncelerine göre sergilenmesini istemiş... Biz, böyle bir anlayışa pek katılamayacağız... Hiç kimseden kendi inamş ve anlayışımızda olmasını bekleyemeyiz. Bilmem, bu konuda Saym Güzin Eskirler ne düşünüyor? OSMAN DALOCLU Emekli Tiyatro Sanatçısı 9 Anladığımız kadarı ile Saym Güzin Eskirler "Buzlar Çözülmeden" oyununun kendi görüş ve düşüncelerine göre sergilenmesini istemiş. Biz, böyle bir anlayışa pek katılamayacağız. Cumhuriyet Gazetesi'nin 10 Kasıtn 1989 tarihli sayısında "Tartışma" köşesinde, Sayın Güzin Eskirler'in "Vur Patlasın, Çal Oynasın" başlıklı yazısının başında adımın geçtiğini gördüm. Adımın niçin geçtiğini pek anlayamadım. Ben tiyatrocuyum. Sayın Güzin Eskirler, Şehir Tiyatrosu'nun Üskiidar'da sergilenen "Buzlar Çözülmeden" oyunu için şunları söylüyor: " degil günümuznn, en eski demokrasilerin bile ruhuna taban tabana aykın bir içerik taşımaktadır." Ben, "Buzlar Çözülmeden" oyununu hem değişik tiyatro topluluklarından seyretmiş; hem de o oyunda oynamış bir oyuncuyum. Tiyatronun yöneücilerine şunu söyledim: "Niçin çağımızın ilerleyişine uygun oyunlar oyCumhuriyet 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Aygün'ün konuşması 14 ARALIK 1959 lstanbul Belediye Reisi Kemal Aygün ikinci radyö konuşmasını dün gece yapmıştır. Aygün harbten evvelki şehircilik anlayışı ile şimdiki| arasında büyük farklar olduğunu belirterek, 1933 yılından bugüne kadar bu konuda yapılan çalışmalardan bahsetmiştir. Kemal Aygün Bundan sonra Istanbulda halen devam etmekte olan imar faaliyetleri hakkında geniş izahat vererek, sözü Beyazıt meydanının tanzimine getirerek ezcümle demiştir ki: " Unutmamalıdır ki, Beyazıt semti Istanbulun en karakteristik bir semtidir. Burada teessüs edecek meydan için nekadar titiz davranılsa, nekadar emek çekil&e yeridir. tşte belediyeniz de bu en iyiyi bulma gayreti içerisindedir. Bu gün bu meydandan geçenler meydanı yapılmış olarak telâkki etmekte ve nerede Beyazıt Meydanı demektedirler. Topkapıdan gelen Millet Caddesinin yeni şekli beyazıt meydanında zaruri tâdillere sebep olmuş ve meydan plânı tamamlanana kadar geçit yeri olarak devamına imkân sağlanmak üzere bazı çalışmalar yapıhnıştır;' CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ YIL SONU KÎTAP ŞÖLENİ 15 Kasım31 Aralık KitapKulübu 31 Aralık 1989'a kadar kitapalacak bütün üyelerimize değerli kitap armağanları veriyoruz. 100 seçkin yayınevinin 5000 kitabı içinden istediğinizi alabilirsiniz. Seçiminizi yeni Genel Katalog'dan ve son Çerçeve'lerden yapacaksınız. En az 25.000TL.'lık kitap alan tüm üyeler, her zamanki C.K.K. indirimlerine ek olarak dünya ve Türk edebiyatından seçeceğimiz yılbaşı armağan paketlerine hak kazanacak. D 25.00050.000TL.'lık siparişlerde 17.000TL.'lık kitap D 51.000100.000 TL.'lık siparişlerde 31.000TL.'lık kitap D 100.000 TL'dan büyük siparişlerde 49.000 TL.'hk kitap Üyelerimiz bu şölenden postayla, Merkez Sergi Salomımuzda ve temsilciliklerimizde yararlanabilirler. Yurtdışı üyelerimizancak 100.000! TL.'nın üzerinde siparişlerde yararlanabileceklerdir. 1D C.K.K.'nın No'luaktif üyesiyim.Siparişlistem ve karşıhğı olan TL.'nin posta çeki fotokopisi ektedir. Kitaplarımı ve armağanlanmı gönderin. 2D C.K.K.'nın No'luüyesiydim. Üyelik yenileme bedeli olan 10.000TL.'nin/30 DM.'nin posta çeki / banka makbuzu fotokopisi ektedir. Yeni geçerli kimlik kartımı, Genel Katalog'u, Çerçeve'yi gönderin. Sipariş vereceğim. 3D C.K.K.'yaüyeolmakistiyorum. Üyelik giriş ödentisi olan 15.000 TL. / 40 DM.'nin posta çeki/ banka makbuzu fotokopisi ektedir. Kimlik kartımı, Genel Katalog'u, aybk Çerçeve'yi gönderin. Sipariş vereceğim. 4D Aşağıda adı, soyadı, adresi yazılı yakınımı C.K.K.'ya üye yapmak isüyorum. 15.000 TL.'nın posta çeki / banka makbuzu fotokopisi ektedir. Kimlik kartını, Genel Katalog'u, aylık Çerçeve'yi gönderin. (Hesap bu kişinin adına açılacaktır.) İNDİRİMORANLARI TL. 2550 bin lstanbul Sergi t Boris Pasternak Geçen sene Nobel Edebiyat Mükâfaüm kazanan meşhur Sovyet i edibi Boris Pasternak dün halk arasında görünmüştür. Pasternak halk arasında nâdir olarak görünmekte, vaktini özel "D,atcha"sında geçirmektedir. Sovyet edibi, meşhur Hambourg tiyatro ekipi tarafından temsil Boris Pasternak edilen "Faust" piyesini seyretmiş ve temsil sona erdikten sonra rol alan bütün sahne sanatkârlarım tebrik ederek kendilerini mâlikânesine dâvet etmiştir. Pasternak Nobel Mükâfatının kendisine verilmesi münasebetiyle husule gelen polemik münakaşalardan sonra evinden dışarı pek çıkmamaktadır. TEKEL TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ, TUZ VE ALKOL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI 1 Genel Müdürlüğümüz Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda sözleşmeli statüde çalıştınlmak üzere alınacak Müfettiş Yardımcılan için Yanşma Sınavı açılacaktır. Müfettiş Yardımcıhğı Yanşma Sınavının yazılı bölümü 13.1.1990 ve 14.1.1990 günlerinde îstanbul, Izmir ve Ankara'da yapılacaktır. 2 Hukuk, Siyasal, Iktisat, tşletme, tktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi, İktisadi ve Ticari llimler Fakülteleri üe tktisadi ve Ticari Ilimler Akademileri'nden ve>a muadili yerli ve yabancı bir fakülteden birinj bitirenlerden; Devlet Memurlan Kanununun 48. maddesinde yazılı koşullan taşıyan ve sınavın açıldığı yılın ocak ayın başında (30) (Askerliğini yapmış olanlar 32) yaşını doldurmamış olan, askerlik görevini bitirmiş ya da erteletnıiş bulunan adaylar sınava giriş şartlarını ve sınav konulannı gösteren broşür ve gerekli belgeleri bizzat ya da mektupla; A Utanbul'da Atatürk Bulvarı No: 27 Unkapanı adresindeki Genel Müdürlük Teftiş Kurulu Başkanhğı'ndan, B Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Adana, Samsun, Erzurum, Diyarbakır, Gaziantep, Antalya, Trabzon, Van, Malatya, Sıvas, Konya, Kayseri, Edirne ve Zonguldak Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüklerinden, Temin edebilirler, 3 Adaylann istenilen belgeleri, en geç 29.12.1989 günü çalışma saati sonuna kadar Teftiş Kurulu Başkanlığı'na tevdi etmeleri gerekmektedir. (Postada vaki gecikmeler nazara alınmaz.) 4 Müfettiş Yardımcısı olarak alınanlar üç yıllık staj devresinin sonunda yapılacak yeterlik sınavını başararak müfettiş olduktan sonra Teftiş kurulu Yönetmeliğindeki esaslar dahilinde, kuruluşumuzla ilgili çeşitli konularda inceteme yapmak üzere, yabancı ülkelere gönderilecektir. : 39327 GEÇEN HL.BUGÜNCumhuriyet 15 ARALIK 1988 Ermenistan Cumhuriyeti'nde deprem bölgesinde yağmalama olaylannın başladığı bildirilirken, Sovyetler Birliği Sağlık Bakanı Yevgeni Çazov, önceki gece verdiği demeçte, "Deprem, sivil savunma sistemimizin tam iflas halinde olduğunu ortaya koydu" dedi. BBC, bir Sovyet yetkilisinin, kurtarma çalışmalarındaki aksaklıkları ilk kez bu denli sert biçimde eleştirdiğine dikkati çekiyor. Moskova Radyosu'nun haberine göre, Çazov, önceki gün yaptığı konuşmada, böyle büyük felaketlerle ilgilenecek ulusal bir teşkilat oluşturulması çağrısında bulundu. Sivil savunma teşkilatımn "tamamen iflas ettiğini" belirten SSCB Sağlık Bakanı, "Çernobü'de de böyle oldu. Arzamas'ta da, Ermenistan'da da" dedi. Bakandan acı itiraf TL. TL. 50100 bin 100 binden yukan °>a25 ^•20 °>.25 %25 %I5 T«25 •ÇT0İ5 Turkocajı Cid. 3941 Csjalojlu. 34334 Islınbul Td: 512 05 05 (20 haı) Yurtiçi(PTT*iIe) Yurtdışı Temsilcilikler CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ GİRİŞ FORMU AOl SOVAD1: ADRESİ: .. BANKA HESAP vt PTT ÇEK NO.LARI Banka hesabımız: T.lş Bankası Türbe Şb. Hesap No: 36898/lst. PTT Çek Numaramız: 148784 ' Frankfurt Hesabımu: T.lş Bankası, KaiserStr.3, D6000 Fcankfurt/Main1, Konto Nummer: 21003010, Biz: 50230600 Türkocağı Cad. No: 3941.34334 Cağaloglulstanbul Tel: 5120505/ 516 TELEFONU: MESLEĞI:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle