27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 KASIM 1989 CUMHURİYET/7 GÖRÜŞ Kavga Dün ile bugün arasında bir kavga çıkanrsak yarını kaybederiz. CburchHI VE HAYVANLAR İSMAİL GİLGEÇ EVSANLAR F Ü S U N Ö Z B İ L G E N SEKIZINCI CUMHURBASKANI NASIL Bos sıralardan utandılar TBMM, tarihi günlerinden birini daha yaşıyordu. Genellikle bu tür gunlerde yazıya böyle girilir. Aslında tarihi filan değil, garip bir gun yaşıyordu TBMM. Cumhurbaşkaru seçiyordu, ama ortalıkta sadece "ANAP cumhunı" vardı. Parlamentoda muhalefet partileri bulunmuyordu. En kalabalık grup olarak gazeteciler, foto muhabirlen, yerli ve yabancı basın temsikileri bu "garip" olayı izliyorlardı. Meclisin davetliler locaları da dolmuştu. "Papatyalar" olarak ad konulan kadırılar suslu payetli, işlemeli ka/akları ve sarı boyalı yapılı saçları ile sahiden de papatyalara benziyorlardı. Bu papatyalann arasında oturan ve babasının cumhurbaşkanı seçimini izlemeye çalışan Ahmet özai, daha sonra kadınlarla sarıldığını hissedince yer değiştirdi. Nereye geçti biliyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Cumhurbaşkaru locasmın boş kalacağını savunan Metin Toker'i çatlatırcasına giılıp Cumhurbaşkanlığı Locası'na kuruldu. Yanına da babasının doktoru Cengiz Aslan'ı aldı. Bir de güzel bacak bacak ustüne atıp yayıldı. Genel kurul salonunda böyle oturmak yasaktır, insanı hemen uyarırlar, ama onu uyaran olmadı. Meclis Başkanı'nın iki yanında yer alan iki kâtip uyenin her ikisi de ANAP'lı idi. KtM KÎME DUM DUMA BEHtç AK dobam/q esAıden b< Mc bır JBııe ıztn Stattiko Bu yanlışlann doğrusunu başkanhk kursüsünde bulunan Kanunlar Dairesi Başkanı Orhan Dulgerter iyi bilir. Eskiden olsa Meclıs Başkanı'nı uyarırdı, ama ipin ucu öylesine kaçmıştı kı bu gariplikler arasında usul ile uğraşan yoktu. Ne usul kalmıştı ne gelenek. Statüko yıkıhyordu. Dinleyici locaları ise ANAP'lı taraftarlar ile doldurulmuştu. Özal'ın seçildiği anlaşılınca maçta takım tutan taraftarlar gibi alkış ve ANAP selamları ile tezahürat yapıldı. Bu da yasaktır, ama artık bdyle şeylere aldıran olmuyor. ANAP grubu böylece sekizinci cumhurbaşkanım kendi kendine seçti. Boş kalan muhalefet sıralanndan utandıkları için de SHP ve DYP'nin koltuklarına oturarak zevahiri kurtarmaya çalıştılar. Garip bir seçim Eskiden parlamentonun gelenekleri vardı ve sürdürülurdu. Şimdilerde "stahiko"yu yıkıyonız ya seçimde de geleneklere aldıran olmadı. Seçime geçilirken önce bir il adı kura ile saptanır ve o ilin milletvekillerinden seçime başlanırdı. Buna uyan olmadı. Seçım yapıldıktan sonra oy kullanmayan mılletvekülerinin isimleri teker teker okunur ve oy vermeye çağrıhrdı. Buna da uyulmadı. Başkanlık divanında da sakaüık vardı. ANAP GENEL MERKEZI Altın suyuna batmış ANAP'ın Balgat'ta yapılan yeni genel merkez binasına gidiyoruz. Pazartesi günu Evren'ın Özal'a veda edişıni ızleyeceğiz. Koskocaman ve görkemli bir bina. Çevresinde yer alan gecekondu tipi eski binalardan korunmak için mi nedendir bilinmez, koskocaman demir parmakhklarla sarılı. Kapısı da yine kocaman demir sürgülu. önünde de bekçi binası. tçeriye araba girebilmesi için demir sürgülu kapının bekçi kulubesinden kumanda edılen manivela ile açılması gerek. Yayalar ise yandaki küçük kapıdan kontrolden geçtikten sonra içeri alınıyorlar. önce bir kadın görevli çantamm anyor, cep bilgisayanmızı bomba filan olmasın diye bir hayli kurcalıyor. Sonra basın kartımızı alıp, boynumuza asılmak üzere ucu bağcıklı bir başka kart veriyorlar. Sanki bir siyasi parti merkezine değıl de Y unan Büyukelçı lüm var. Birinci katta altm harfliğine giriyoruz. Bu ne biçim ko lerle yazılı bir salon. "Turgut. Semra Özal Muzeruma, kimi kimden koruyorlar si." anlamak guç. Turgut nokta Semra Müzesi'Binanın giriş bölumu geniş ve nin kapısına adını yazmışlar, ustu camlı bir salon. Salonun ama içi henüz boş. Bu müzeye ortasında kocaman bir havuz. ne gibi "şey"ler konulacağı da Çevresi altıgen biçimmde yerleş merak konusu. tirilmiş saksılarla, çeşit çeşit bitBina 6 milyar liraya mal olkilerle çevrilmiş. Bu avlu gibi muş. Daha içı yeni döşeniyor. yerden sonra, iki tarafa doğru Özal, elınden tuttuğu gibi Evuzanan beşer katlı iki ayn bö ren'e binayı gezdiriyor. Toplanu salonu henüz kokuklan konulmamış boş bir salon. Yerler hah, simultane tercüme yapılacak şekilde düzenlenmiş. Konferans salonu olarak da kullanılabilecekmış. özal ve Evren, daha sonra basın merkezi, postane ve diğer çalışma yerlerini geziyorlar. Evren'in her zaman yaptığı gibi, mutfak ve tuvaletieri de denetleyip denetlemeyecegl merak konusu. Ama yapmıyor. Asansörle beşinci kata çıkıyorlar. Genel baskan odası da yeni döşenmiş. özal'ın masası acaba artık kimin olacak? Evren'e bir şilt armağan ediyor özal. Sonra bağırarak üç kez tekrar ediyor: "Altın suyuna batmıstır..." İçi teneke ustü altın suyu kaplı bilezikler gibi basit bir olay. ANAP genel merkezi gibi. Balgat'taki basit ve yıkıntı ilkokulun yanına yapümış ve demir parmaklıklarla korumaya alınmış 6 milyarlık bina da bize altın suyuna batmış izlenimi veriyor. Bari çepeçevre iki metrelik demir parmaklıklan da altın suyuna batırsalardı... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI CEM AL REŞİT RE Y SALONU AĞAÇ YAŞKEN EĞİLÎR KEMAL GÖKK4y GİRSES böbâmıo en hdydl te onun ç GARFIELD jm DAVis SBFDETVED Evren'e hediye İNÖNÜ'nün SODEP ve HP kurucularına gecen hafta verdiğı yemekte konu döndü dolaştı Evren'e geldi. Erdal lnönu, uç dört gun sonra Evren'in veda için SHP'ye ziyarete geleceğini anlattı. Herkes şöyle bir gülümsedi. Öyle ya SODEP kurucularınl teker teker veto ederek genel seçimlere girmesine engel olan Kenan Evren'di. Muzaffer Saraç şu öneriyi getirdi: "Sayın genel başkanım, sizi ve bizleri veto eden imzalı >aalannı çerçeveletip kendisine armağan edelim." Bu öneri yerine getirilmedi ama lnönu, Evren'in ziyaretinde kendisine veto hikâyesini bir guzel hatırlattı: "Bu masada oturan insanlann birçoğunun siyasette etkin görev alması, o dönemin anlayışı içinde engelenmişti. Ama sonradan bep birlikte demokrasiyi gerçekleştirecegimizi herkes gördü." Bu sözunü söyledikten sonra da "Size ne ikram edelim" diye sonıp çikolata tuttu. Yani bir bakıma veto yazısını çerçeveletmeden sunmuş oldu. İnönü, sonra ince ince gulumseyerek şöyle devam ettı: "Göreviniz sona erdikten sonra partimizin kapısı size açık. Gelin çalışmalanmıza bakın. Bunun ilk ziyarel olmakla birlikte son ziyaret olmamasını diliyorum." Evren çikolatasım yerken ziyarette hazır bulunan parti yöneticileri de bıyık altından guluyorlardı. Bazı Yürutme Kurulu üyeleri ise bu veda seremonisine katılmamışlardı. Örneğın Halil Akyuz, "Goreve gelirken bana mı sordu da giderken veda ediyor" diyerek toplantıya katılmayanlardandı. TORENI ZİAAAN tÇİNPE ICıLfTU KAIAN GAO.tl'ELD'1 BUyülc BİR YALHtZLIK KOfUCUSÜ HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAIS' 2 Kasım SÛLEYMAN DBMİREL 'İN E. HÛKÜMETİ.. 1963' DA BUGUrt, AOALET PARrtSl SAŞK4NI SULEY/U4N OSMI&EL, HUKÜME7~t KL/eA/IUŞ AYtNDA GENEL. S£ÇrMi£/?İN SOMUCUtJDA Ç , ( ZZ736 /LE 144 M'LLEnseKIL/) . 23 SAKANtN YE.fi ALOlâl HÛtajMETTE, 1965 KABlNESlUDEN 1Z YENİ AD BULUNMA/cr^YDI'. YE/SrNI ARAStMOA £>(ŞıŞLEg.l &AKAN< tHSAN SABSf Ç.AĞLAYANG<t(QAĞOA) O£ VARÛl. 12 KAStMOA GÜVENOYU ALAN OEMıgEL HÜAUJM£Tt, ÖZSiJJ/CLE 1370 Y'LI /Ç//VP£ YAP(l~AN BÜTT^E &Öt£UÇMELEtZl Sf&ASftJM C/PPf Bf/S BUUALtM ĞEÇı/SECEKTİ DEMl££L V/V POLirıKAS/NA fCAeçt Ç(K4M Sr/S G£uP APALET MHLETVEK.ru BÜTÇEYE HtfY/ie OYU & iki saat surdü Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası Fransız şef Jean Pensson'un yönetimınde, Rey'den sonra Ulvi Cema! Erkın, Mozart ve Ravel'm eserlerinı seslertdırdi. Suna Kanda Mozarfın keman konçertosunun solistiiğini yaptı. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) Açılışa doyamıyoruz İSTANBUL Belediyesi Konser Salonu, pazartesi akşamı Cemal Reşit Rey Salonu adı ile yeniden açıldı. tlk açılış Dalan'ın seçim öncesi daha salon tamamlanmadan, personeli ve araç gereci sağlanmadan verdirdiği konserlerle gerçekleştirilmişti. O zaman ki açılışlar 56 gun üstüste değişik konserler ve şampanyolu kokteyllerle kutlanmıştı. Bu kez salonun eksiklefi tamamlandı, aracı, gereci, piyanosu, personeli haarlandı. Adıru da unlü muzisyenimiz Cemal Reşit Rey'den alarak yeniden açıldı. Bu kez yapılan açılışta, sanat ve işadamlan, Bedia Muvahhit, Vasfi Rıza Zobu gibi eski tüfek sanatçılar ve Istanbul'un sanat ve basın çevrelerinden büyük bir davetli topluluğu vardı. Salonun Genel Sanat Yonetmeni Filiz Ali ve tstanbul Belediye Başkanı Nnrettin Sözen'in konuşmalan ile başlayan açılış serempnisinden sonra programa göre Cemal Reşit Rey'in "Enstantaneler" isımli tstanbul izlenirnlerini yansıtan ve 5 bölümden oluşan eseri seslendirecekü. Ancak bu eserin notalannın kitaplığında olma dığı, iki gün önce ellerine geçebıidıgı bu ueueııle sadece "Balıkçılar Ağlannı Çekiyor" isimli ilk bolumünun seslendırilebileceği açıklandı. Bu açıklama uzerine salondan "rezalet" gibi sesler duyuldu. Yaklaşık iki saat süren konserde Rey'den sonra Ulvi Cemal Erkin, Mozart ve Ravel'in eserleri seslendirildi. Konser bitince de davetlilere zengin içki ve yiyeceklerle bir resepsiyon verildi. Sözen fuayede davetlilerle konuşurken 29 Ekim multivizyon gösterilerinin TRTde yayınlanınamdsına öfkesinı dile getiriyordu: "Hadi beni vermediler, ben konuşma yaptım onu da vermediler. Ama herkesi ilgilendiren bir ola>ı neden vermiyoriar. Ordu komutanı da benimle birlikte Etap Oteli'nde izledi. Üstelik sonuna kadar da ısrarla izledi ve çok begendi. Birçok insan izlerken agladı. Üstelik unutulmaya başlanan bir bayram için bbylesiue lazer ışıklı bir organizasyonun >apılması çok güzeldi ama maalesef yayınlanmadı." Sözen'in bu yakınmalarını dinleyen bir davetli şöyle dedr. "Efendim, Dalan olsaydı ya\ıniarlardı." TÜRK ve DÜNYA KARİKATÜRÜNDEN Ahmet Fe\zi korur Jean Picrıv (.Oppu.orv U»EU,'lkA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle