21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 KASIM 1989 HAVA DURUMU IVIeteort Genel MüdOrtuğü'nder ırotoji alınan tülgiye göre, yurdun kuzeydoğu kesimleri parçaJı bulutlu. Doflu Karadeniz kıyılannın doflusu yajmtıriu. öteki yerter az bulutlu ve açık geçecefc. HA/A SICAKUâ: Ûnemtı btf değişikJik olmayacak. RÜZGÂfi: Kuzey ve batı yötilerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Marmara ile yurdun iç kesnnteıincte sabarı ssattefinde sis görulecek. Denizterimbde rüzgâr, Atateniz'de gunbadsı ve todos, ötekı derezterimiate y*)ız ve karayeiden 35 kuvvetinde. saatte 1021 deniz mili hda esecek. Deniz hafrf calkantılı olacak Dalga yuksektiği 0515 m. d o layında bukjnacak. Van GAIu'nde hava: A S S B Afyon A AOn Ankara S Antakya 8 A k Antelya B ArMn A «ydın B Baktear S Bttedlc A Bıtlıs A S Bolu B Parçab az bulutlu geçecek. Göruş uzakfıflı 10 km. öolayında bu Burea lunacak. Ruzgâr güney ve batı yuinlerden hafif, ara sıra orta kuv çanafcjaie B B vette esecek. Dalga yukse(*ği 0508 m. dbtaymda bulunacak. Çonjm A Denizfi Adana Mapazan Ajıyaman y. *i» . OUHJtlU TURKIYEDE BUGÜN 25° 13° Diyartjakır * 20° 7° Marisa " 20° 7°K.Maraş 19° 8°6*rne 21° 8°Erancan 17° 2°Meran 17" 2°Erzunım 4 10° 1° Esldşehir 17° 11° Muş 18° 13° Gsiantep 22° 8°Ni0de 17° 14° Sresun 17° 12° Ortu 24°10°GümüşhareB 17° 9°HakHri 13° 3°Samsun 24° 11° Ispana 18° PSirt 17° 4°lstanbul W> 7°hmîr 20° 8°Sras 19° 5»Kars 9°2° 'Mrdaj 12° 2°Kasomanj S 18° r h t a n 19° 3°Kayseri A 15° 4üınral 18° 7° Kırtoeli S 19°18°U$ak S « ° 0°Vin 20°10»Kony3 A 17° rKuBlıya A 18° 4°Zonguktak 22» 10° HUatya A 22° 8° A 21° 10° A 24° 12° B 21° 5° A 19° 5° S 17° 1° B 18° 11° Y 16° 10° B 19° 11° A 21° 10° B 17° 10° B 15° 0» B 17» i r Y 17° 12° A 19° 5° B 20° 5° A 12° 2° S 13°1° S 16° 11° DÛNYA'DA BUGÜN Leningrad Loıdra Madnd Milano Montreaı Mostova Murnh ANKARA NOTLARI İVIUSTAFA EKMEKÇİ CUMHURİYET/17 Araç İlçesinde... Araç ilçesıne Kastamonu'dan geçtik. Kastamonu'da, savunman Emin Değer ve Anıl Çeçen'le birlikte imza günümüz vardı. Dönüşte, Araç ilçesinden geçecektik. Araç'ın SHP'li Belediye Başkanı Bahtiyar Yaşar bir ara: Araç'a gelmelisiniz, size orada göstereceğim şeyler otacak; demişti. Bahtiyar Yaşar, savunmandı. Araç'ta, birkaç konuğuyla birlikte bizlere, "Muzafferin Yeri"nde, sac kavurması yedirecekti. Yemeğin ortasında, Araç'ın mahallelerinden birinde yaşayanlarına içinde bulundukları güç koşullar söz konusu oldu. Burası Çay Mahallesi'ne bağlıydı, 'Eriklidere Sokağı" deniyordu; halk arasında, pisliğinden dolayı başka türlü anılıyordu. Ankara'ya dönmeden burayı görmeliydim. Kürt kökenliydiler. Diyarbakır'dakiler gibi konuşuyorlarmış; ancak nereden, ne zaman geldikleri bilınmiyormuş. Dersim başkaldırısı sonucu mu geldiler, bilen yokmuş. Onlara sorarsanız "Haymana'dan geldik" diyorlarmış Sayıları bin kadar varmış. Kaç ev var burada diye sordum. Bilmiyoruz, diyor Başkan Bahtiyar Yaşar, oturdukiarı yerlere ev denmez ki! Gerçekten öyle; gerçekten Güneydoğu'daki oturma yerleri daha sağlıklıdır bunların yanında. Araç'ın belediye olması 1860lı yıllara dek uzanıyor. Başkan şoyle diyor: Bunları buraya, belediyelik kazanmak için nüfus amacıyla getirdilerse, Dersim'den gelmeleri olanağı yok; bunlarla ilgili, "Afet Fonu"ndan, buna benzer devlet olanaklarından yararlanarak, hiç olmazsa belli koşullarda yaşamalarını sağlamak için, geçmişte de girişimlerde bulunulmuş. Oturulan yerin kayma tehlikesi içinde olduğu ıleri sürülerek, devlete başvurulmuş, ama yetkililer, "Kayma çok az, bir şey yapılamaz" diye rapor vermişler. Kaç kişi burada oturanlar? Bin kişi kadar var. Kaç ev? Kaç hane? Haneyi sayma olanağı yok; haneden başka her şeye benziyor! Fteki, bir göremez miyiz? Tabii, gıdelim! Savunman Hüseyin iplikçıoğlu'nun kullandığı araca bindik; sac kavurmayı yanda bıraktık. "Zaten bana dokunur" diyordum; üç kilometre uzaklıktaki tepeye çıktık; "Eriklidere SokagY'na. Başkan konuşmuyor yolda; arabada Anıl Çeçen de var. Adı Eriklidere, halk arasında BJucadere deniyor affedersiniz, pislik içinde yaşıyorlar. Yapılan araştırmalarda bu insanların ortalama 58 yıl ömürleri olduğu saptanmış. Şimdi, durumu göreceksiniz, yaşadıkları yerleri göreceksiniz. Oturdukiarı evin içinden, örneğin bir kavak ağacı çıkmış! Üstünde kiremitleri yok. Yani, bir insanın yaşayabileceği bir yer değil, bir hayvanın dahi bağlanamayacağı bir yer görünümünde olduğunu, şimdi görsceksiniz! Bunlar bir de tembelleşmişler, insanlıktan çıkmış bunlar. Kimileri boyacılık, kimileri namailık yapar, kimileri hiçbir şey yapmaz, kimileri dilenir! Bunların tümü Kürt mu? Türkçe bilmezler mi? Kürt! Türkçe bilirler. Hüseyin! aşağıdaki meydana in, orada duralım. Toprakları filan yok mu? Yok. hiçbir şeyleri yok. Hüseyin. oraya girme, şuradan sağa in... (Arabadan inip, kalabalığın arasına karışıyoruz; çocuklar an, layamadığım sözcüklerle cığrışıyorlar, genç kızlar, kadmlar bağrışıyorlar, yardım istiyorlar. Kulübeye benzemez bir yerdeyiz.)Burada bir kocakarı yatıyor, düşünebiliyor musunuz? Anıl Bey görebiliyor musunuz içeriyi? (Hüseyin İplikçioğlu söze karışıyor, "Üç dört de torunu var, yanında kadının" diyor.) Ne soba ne bir şey! diyor bir kadın. (Bir kız çocuğu kardeşi olmalı, önce dövüyor. sonra okşuyor, seviyor, bizi görünce). Kalabalıkta çocuklar ağlaşıyorlar. Birine soruyorum: Senin adın ne? Ali Türe! İçinde kavak ağacı olan, bu rrfyydu? ("Bu, bu" sesleri). Bu kulübede altı nüfus kalıyor! (Üç, dört metre kare var, yok; kavağın kökünde bir iki döşek, içeri bakarken, burnumun direği sızlıyor kokudan. Kulağımda çocuk seslerinin uğultusu... Büyükler. çocuklan azarhyoriar. Bir köpek havlayarak dolaştyor.) Bin kişinin oturduğu bu mahalleden, iki kişi belediyede çalışıyormuş. Ne iş yapıyorlar belediyede? Sormayın artık orasını. Bir kadın "Hoş geldin, hoş geldin!" diyor; belli ki, gelişimizden bir şeyler umuyor. Bir kız çocuğu avuçlarını açmış, arkamızdan koşuyor. Bir oglan çocuğu "Benim bir resmimi çek" diyor. Elimdeki teyp makinesini, fotoğraf makinesi sanıyor. Biri, şöyle diyor: Milliyet Gazetesi'nden geldiler buraya, bende gazete, 21 mayıs tarıhli; hiçbir şey çıkmadı sonunda... Sabah Gazetesi'nden de gelmişler, fotoğraflar çekmişler. Yoksulluğu, ınsanlık dışı yaşamı anlatmak için her şey var. Çözümü yok, bulunamamış. Neden? Tek güvencemiz başkanımız, başka kimsemiz yok! diyor biri. Yerel seçimlerde ANAP'a oy vermişler; ANAP'lılar, gece para mı dağıtmışlar buraya ne? Oysa gerçekte, bu Kürt kökenli insanlar, sosyal demokrat eğilimliymişler. Anıl soruyor: Öbür mahallelerdeki halkın, buraya karşı tavn ne? Hüseyin İplikçioğlu yanttlıyor bunu: Her yerde horlanıyorlar. Öyle şey yapmışlar ki, yani, "Laftan. sözden anlamazlar" gibisine. Horlana horlana, onlar da alışmışlar artık. Hırsızlık yok, dedi Başkan! Ama her gün Adliye'de bunlar. Kavgaları birbirleriyle. Adliyeye belki de, oturdukiarı yerden daha sıcak diye geliyorlar! Şimdi orada gördünüz, bir sürü genç kız var orada, çok küçük yaşta evleniyorlar, her birinin her yıl bir çocuğu oluyor... Çingene yaşamının verdiği bir özgürlük var mı bunlarda? Geneleve düşme filan? Var tabii! Aralarında da öyle parçalanıyorlar ki. Burada biri muhtarlığa adaylığını koydu; kendi mahallesinin adaylığına. Ufacık çıkarlar karşılığı, içlerinden çıkan adama oy vermediler, başka adaya oy verdiler'.. Çankaya'ya kim çıkmış, burada kimsenin umurunda değildi... ^ sst A açık B buiuliü Ggıraşlı Kkarl: S sısiı BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Sığırın sırt bölümündeki yakın etlerden yapılan birinci sınıf pastırma. 2/ Haysiyet... Yapıtlar. 3/ Çeşitli ülkelerde kullanılmış eski bir para... Bir nota. 4/ Küçük gemi... Sırtta taşınan yük. 5/ Muhtemel... tşaret. 6/ Lantan elementinin simgesi... Dul kadmlar. 7/ Bey denilen bir dişi arıyla kovandan çıkan an topluluğu... Aşama. 8/ Boğa güreşi yapılan alan... Hayvanlara vurulan damga. 9/ Olup bitenin ruhlar âleminin gizli güçlerince yönetildiğine inanan ilkel anlayış. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kaıa yakirundaki bir adayı karaya birleştiren kıyı dili. 2/ Şöhret... Normal. 3/ Meyveli ya da kakaolu bir pasta çeşidi... tsviçre'de bir kanton. 4/ Vücutta biriken azotlu madde... Peşin para ile veresiye mal alma usulü. 5/ Bir dinsel tören sırasında Kuran'dan okunan on ayetlik bölüm... Nikelin simgesi. 6/ Eskiden ağır hapis mahkumlarımn boynuna geçirilen demir halka... Bir avuç dolusu. 7/ Bir görevin yürütülebilmesi için raerkez olarak seçilen yer... Güney Amerika'da bir başkent. 8/ Ayakbastı parası. 9/ Satrançta özel bir hareket... Gözün saydam tabakasına takılan bir tur mercek. T4BTIŞMA Kahıre Şeıriikler üzerine Her şenliğin mutlaka bir eğlence yanı olacaktır. Fakat şenliklerde tek ve temel unsur bu olmamalıdır. Böyle olduğu takdirde şenliklerin veya festivaîîerin bir konserden farkı olmayacaktır. 26 Mart Yerel Seçimleri'nde, belediyelerin büyük çoğunluğunu kazanan muhalefet partilerinin belediye baskanları; hükümetin her türlü ekonomik ve yasal kısıtlamalarına rağmen kendi olanakları ile kent halkına karşı sorumluluklarını yerine getirmeye, hizmet üretmeye çalışmaktadırlar. lerini (yol, su, kanalizasyon, temizh'k hizmetleri vb.) yaparlarken, diğer yanda kendini "gösterme" veya "kanıtlamanın" bir aracı olan sosyal etkinliklerin içine girmektedirler. Bu sosyal etkinliklerin bilinen ve belli başlı biçimi ise festival veya şenliklerdir. 26 Mart Yerel Seçimleri'nden bugüne kadar geçen altı aylık çalışma dönemi içinde, özellikle sosyal demokrat belediyelerin birçoğu kendi kentlerinin isimlerini taşıyan bir fesBekdiyder, bir yanda günlük hizmet üretim tival veya şenlik düzenlemişlerdir. Burada bizdm üzerinde durmamız gereken nokta, şenliklerin niteliği, kapsamı ve bu şenliklerin düzenlenmesindeki amacm ne olması gerektiğidir. Yani şenliklere bakış açımız ne olmahdır? Her şenliğin mutlaka bir eğlence yanı olacaktır. Fakat şenliklerde tek ve temel unsur bu olmamalıdır. Böyle olduğu takdirde şenliklerin veya festivaîîerin bir konserden farklı olmayacaktır. Bu tür çahşmalarda esas önem verilmesi gereken yan, kültürel etkinlikler olmalıdır. Kültüıel etkinlikler de panel, konferans, açıkoturum, kitap sergisi, resim ve karikatür sergisi vb. biçimlerde gerçekleştirilmektedir. Halkla iletişimin kurulması, kültür farklılıklarım halka sevdirmek, demokratik düşün ceyi geliştirmek, katıhmı özendirmek anc^k bu şekilde yapılan etkinliklerle mümkün olacaktır. Bu işlevlerin yanı sıra şenlikler aynı zamanda yerel kültürel değerlerin ortaya çıkarıldığı ve sergilendiği, el emeğigöz luru ürünlerin tanıtıldığı bir platform olmalıdır. Belirtmek istediğim başka bir konu da bu tür şenliklerin dağınıklıktan kurtanlması, disipline edilmesi, belli ölçülerde birbirine çok yakın yerleşim birimleri için merkezileştirilmesidir. Örneğin, bir ilçe sınırlan içerisinde dört belediye varsa, bunların da katıhmı ile ve güçler birleştirilerek bu tür şenlikler ortaklaşa bir biçimde gerçekleştirilebilir. Veya birbirine çok yakın idari merkezler içinde bu birliktelik söz konusu edilebilir. Bu şekilde hem kuramsal düzeyde katılımcılık sağlanmış olur hem de yardımlaşma ve dayanışmanın örnekleri ortaya konmuş olur. Bütün şenliklere başarılar. NEVZAT ÇACLAR TÜFEKÇt Milas ' Muhasebeeilik Cnvanı Dagıtılıyor Wialiye Bakanlığı Geçici Kurulu tarafından "Ali Okulu" mezunlarına verilen muhasebecilik unvanı, hiçbir koşula bağlı kalmaksızın iktisat ve işletme mezunlarına verilmelidir. yımlanan 3568 sayılı "Serbest Muhasebecilik" "Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik" ve "Yeminli Mali Müşavirlik" kanununun geçi 6 0 YEL ÖNCE Cumhuriyet Gazi Hz.nin nutukları 2 KASIM 1929 Türkiye Büyiik Millet Meclisinin üçüncü içtima senesi bugün merasimle açılmıştır. Saat 15 de reisvekili Hasan Bey tarafından yoklama yapılmış, bunu müteakip Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretleri alkışlar arasında salonu teşrif buyurarak riyaset makamını işgal etmişler ve büyük bir dikkat ve alâka ile dinlenen atideki nutukla Meclisi açmışlardır: " Büyük Millet Meclisinin muhterem azası, Üçüncü Büyük Millet Meclisinin, üçüncü içtima senesini açıyorum. Büyük Millet Meclisinin her toplanması bizim için yeni bir hayat ve gayret kaynağıdır. Bu feyizli kaynağın karşısında bulunmaktan mütehassis olaıak aziz arkadaşlarımı muhabbet ve hürmetle selamlarım. (Alkışlar). Memleketin fikri ve iktisadi inkişaft* yüksek terakki sahası olmasına çalışmak idealimizdir. (Alkışlar). Fakat bu inkişafın medeni ve milli sımr haricinde cereyan almasını prensiblerimize uygun bulmayız. Meclisinizin en büyük eseri olan Türk harfleri rnemleketin umum hayatına tamamen tatbik olunmuştur. İlk rpuşkulaı milletin mefkure kuvveti ve medeniyete olanmuhabbeti sayesinde kolaylıkla yenilmiştir. Muhterem milletvekilleri, Hariciyede dürüst ve açık olan siyasetimiz bilhassa sulh fikrine dayanmaktadır. 13 Haziran 1989 tarihli Resmi Gazete'de ya ci 1. maddesine göre hiçbir öğrenim şartı aranmaksızın (yani ilkokul mezunu olmasa bile) 1 Mart 1989 tarihinden önce bir gün dahi vergi dairelerinde kaydı olan veya bilanço esasında defter tutan herhangi bir mükelleften vekâletname alrruş olanlan muhasebeci ilan edip bunlara serbest muhasebeci unvanı belgesi veriliyor. Diğer yandan "iktisat", "'iş idaresi" ve ilgililerin ve resmi mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek meslek standartlannı gerçekleştirmek istiyorsa, öncelikle bu mesleği uzmanlarına (iktisatçı, işletmeci vb.) bırakmalı ve bunlann çalışmaları"maliye muhasebe" fakülteleri mezunlarına, nı engelleyen uzun süreli staj ve sınav şartı kalherhangi bir kamu veya özel kuruluşlarda on dırılmalıdır. yıl çalışmış olsalar dahi vekâletnamesi olmaMaliye Bakanlığı Geçici Kurulu tarafından yanlara "serbest muhasebeci" unvanı verilme "Ali Okulu" mezunlarına verilen muhasebeyerek bunlann büro açıp, mesleklerini icra et cilik unvanı hiçbir koşula bağlı kalmaksızın melerini engelleyip yasaklamaktadırlar. "iktisat ve işletme" mezunlarına verilmelidir. Mevcut yasarun amacına ve özüne aykın olan Maliye Bakanhğı bu yasayla işletmelerde fa bu durum düzeltilmelidir. aliyetlerin ve işlemlerin sağlıkh ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçla HASAN AÇIKSÖZ rını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, Bir grup iktisatçı değerlendirmeye tabi tutacak gerçek durumu ve işletmeci adına OKURLARDAN Isdemir için birkaç soru 30 yaşında makine mühendisiyim. İsdemir ile tanışmam firmamm bir işi dolayısıyla bu sene gerçekleşti. Bu dev tesise ilk gidişımde grev mevcut idi. Grevin getirdiği çeşitli kısıtlamalardan dolayı çok kısa bir ziyaretten sonra İsdemir ve İskenderun'dan aynldım. tsdemir'e ikinci ziyaretim ekim 89'da gerçekleşti. Bu seferki görevim firmamın mallannı teslim etmekti. tlk ziyaretime nazaran benim için çok zevkli ve düşündürücü bir ziyaret oldu. Zevkli tarafı yeni kişilerle tanışmak ve mesleğimle ilgili olarak yeni şeyler görmek, öğrenmek. Üzücü tarafı ise bürokrasideki bazı yanlışlıklar, politikanın menıur ve çalışanlarda yarattığı bitkinlik ve umursamazlık ve buna göre Sovyetler Birliği'nden getirilen, daha doğrusu ithal edilen malzemeler. Biz teknik adamlar olarak bu tesisin ne kadar teknolojik bir tesis olduğunu biliyoruz. Ayrıca bugün Türkiye'de neler yapılabileceğini de biliyoruz. Tesadüfen Sovyetler'den yapılacak daha doğrusu yapılması için hazırlanan bir satınaima raporunu resimlerle beraber inceleme fırsatı buldum. Bu fırsat Isdemir'i ve ülkesini düşünen birkaç kişi tarafından bana tanındı. Fakat sonradan görüştüğüm ve konuştuğum kişilerden şunu anladım ki bu insanlar birkaç kişi değil nerdeyse tüm İsdemir. Kendi şahsi kanaatim bu raporu ve istekleri düzenleyenler birkaç kişi... Bana bu raporu, gösteren şahıslar "Bunlar bu ülkede yapılamaz mı" diye sordular. Tek cümleyle hepsinin yapılabileceğini söyledim. Daha sonra da stok ambarını gezdim. Burada da Sovyetlerden gelen malzemeleri ve giden milyarlarımızı gözledim. Sayın yetkililer işte birkaç sorum şu; 1 İsdemir için bu fabrikayı kuran Sovyetler'e bütün yedek parçayı sizden alacağız diye anlaşma mı imzalanmıştır? fiatın yerli teminden çok daha farklı ve olumsuz olmasının cazibesi var mıdır? 5 Eğer bütün bu yanlışlıklar yapılıyorsa Isdemir'de bu imzalan atanlar kimdir? 6 Şu anda sanayimiz kendisine iş bulma ve ayakta kalma savaşı verirken, binlerce çalışanımız işinden olurken, bu harcamalarla sanayimize iş imkânı yaratılamaz mı? Şuna inanıyorum ki bu soruları soran ben ve benim gibi kişiler çoğunluktalar. Dileğim bizlerin hiçbir zaman bu soruları sormayacak düzeyde korkaklığa düşmemesi. Yarın ülkeyi yönetecek idari kademede görev alacak bizlerin bu hatalan tekrarlamaması. LUX Ki aUİ <d« lula (•?»«. ICKS ia Mfv«ıi kal'idir W« Mkrt ııkMM HMflu Beynelmilel herhangi bir meselemizi sulh vasıtalarıyla halletmeyi aramak bizim menfaat ve zihniyetimize uyan bir yoldur. Bu yol karşısında haricinde bir teklif karşısında kalmamak içindir ki emniyet prensibine ve onun vasıtalanna çok ehemmiyet veriyoruz. Beynelmilel sulh havasının mahfuziyetı için Türkiye Cumhuriyeti iktidan dahitinde herhangi bir hizmetten geri kalmayacaktır. 2 Eğer böyle bir anlaşma var ise devlet direkt ithalat yapmaz mı, aracı firmalara gerek var mıdır? 3 St37 sactan, teflona, nikelden boruya ORing'den civataya, redüktörden tornaya, talaşlı imalatı yapılabilecek ufacık parçadan, kaynaklı imalatı yapılabilecek irili ufaklı parçalara varana dek ithalat yapmak gerekiyorsa İsdemir Evet, dileğim bu sorulanmın bünyesindeki talaşlı imalat ve cevaplandınlması. talaşsız imalat atölyeleri niçin kurulmuştu? KEMAL ÖZKAYA 4 Gerek teslimatın gerekse İsianbul Zirai enstitülerin bir an evvel vücude getirilmesine ehemmiyet veriyoruz. Bu sene zirai kooperatif teşkilatına başlanmış olması bilhassa memnuniyetimizi mucip oluyor. Kezalik çiftçiye arazi vermek de hükümetin mütemadiyen takip etmesi lazım gelen bir keyfîyettir. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek memleketin istihsalatını zenginleştirecek başlıca çarelerdendir. Aziz arkadaşlarım, Semereli işlerle geçen faaliyet senelerinizin biri daha mühim mevzularla sizi bekliyor. Sizin için büyük muvaffakiyet dilerim. Sizin muvaffakiyetiniz milletin saadetidir, sclametidir.." (Şiddetli ve sürekli alkışlar). Daha sonra Başkanlık Divanı seçimi yapılmıştır. Bilgisayardan önce kitap Bilindiği gibi eğitimde ana gereçlerden biri, daha doğrusu en önemlisi kitaptır. Kitapsız bir eğitim düşünülebilir mi? Bana sorarsanız eğitimin temel amacı öğrencilere kitap sevgisi aşılamak, onlara kitap okuma alışkanhğı kazandırmaktır. Tüm eğitimcilerin, anne ve babaların çabalan bu yönde olmalıdır. Kitapsever bir gençlik, geleceğimizin güvencesidir. Kitaplarla dost olmuş bir gençliği çağdaşlasnıa yolunda kim durdurabilir ki!.. Kuşkusuz, söz konusu ettiğim kitap sevgisi, ders kitabı okuma sevgisi değildir. Söz konusu ettiğim kitaplar ders kitapları dışındaki güzel kitaplardır. Bir eğitimci olarak derim ki bir okuldaki eğitimin niteliği ve başarı şansı, o okuldaki kitaplığın işlerliğidir. Bir okuldaki kitaplık ne denli düzenli, ne denli kapsamlı, ne denli işler olursa, o okulda eğitim amacına o denli ulaşır. Kitaplığı işlemeyen, öğrencilerin yalnızca zorunlu ödevler için uğradığı bir okulda bence eğitimin ana direği kırılmıştır. Kitaplık, okulun aynasıdır.. Bir okula bilgisayardan önce güzel bir kitaplık sağlanmalıdır. Övünülecekse, okullara sağlanan kitaplıklarla övünülmelidir. Okulumuzun kitaplığı oldukça yetersiz. Kitaplığı bu yetersizlikten kurtarmak, çekici ve yararlı bir ortama kavuşturmak için elimden geldiğince çaba gösteriyorum. Okul yöneticileri de ellerinden geleni esirgemiyorlar. Ne var ki kişisel çabalanmız bir sonuç •doğurmuyor. Karşımızda yokluğun, kaynaksızlığın yüksek engeli var. Birçok engelde olduğu gibi, bu engelde de velilerin yardımlarını istememiz de sorunu çözemiyor. İyi bir kitaplığımız olmadığından, öğrencilere kitap okumalarıyla ilgili yaptığım öneriler, yönlendirmeler dayanaksız kalıyor. Öğrencilerde kitap okuma isteği uyandırıyoruz, ama okul kitaplığı bu konuda işimize yarayamıyor. Okulumuzun kitaplığında öğrencilerin düzeyine uygun öykü, roman ve şiir kitabı hemen hemen yok gibi. Kitapların çoğunluğu yıllar önce gönderilmiş kitaplar. İçerikleri, baskıları, görünüşleri öğrencilere çekici gelmemekte. Zaten sayıca da çok az kitap bulunmaktadır. Öğrencilerin oturup kitap okuyabilecekleri, ödevlerini rahatça yapabilecekleri masa ve sandalye bile yok. İşte bu nedenle kitap dostu, yardımsever insanlara sesleniyorum: Kitaplığımıza kitap, masa, sandalye sağlamamız için bize katkıda bulunun. Bu katkılar, katkıların en anlamlısı, en saygıdeğeri olacaktır. Çünkü konusu kitap. MİTHAT ÖZCAN Kuştepe Lisesi Kilaplık kolu Rebber Öğretmeni İLAN KONYA 3. SULH CEZA HÂKİMLİĞt NDEN Necmiye Asena'nın eşi, Ahmet Asena ve Birgül Hızal'ın babası, Osman Hızal ve Esin Asena'nın kayınpederi, Can Asena'nın dedesi, merhum Ahmet ve Hasan'ın kardeşi, Feriha Kurtsoy, Melahat Sadın'ın ve Necmi Asena'nın ağabeyi, Olcay, Tuncay, Turgay, Tülay, Çağlayan ve Neşe'nin dayısı, Engin ve Ertaç'ın amcası, Şatoh Hasan ahvadından Rıza Bey ve Zübeyde Hanım'ın oğuliarı, Fethiye Maden T.A.Ş. emekli yöneticilerinden Esas No: 1989/39 Karar No: 1989/799 Sanık: Ihsan Erdim, tsmet ve Emine oğlu 1968 D.lu Konya Karatay Büyük Sinan Mahallesi Nufusuna kayıtiı Aydınlık Evler Mahallesi Radar Sokak No: 17'de oturur. Suç : Bozuk Gıda Maddesi imal etmek Suç Tarihi :24.11.1988 Sanığın imal ettiğı pastalan sağlıga az veya çok zarar verecek derecede olmasına rağmen piyasaya sttrdüğü ve bu suretle gıda maddeleri tüzüğüne muhalefette bulunduğundan sanık Ihsan Erdim'ın suçu sabit olduğundan hareketine uyan TCK'nun 3%, 402, 647 Sk. 4. maddesi gereğince 32.000 lira ağır para oezasıyla tecziyesine, üç ay süre ile cürme vasıta kıldığı meslek sanat ve ticaretinin men'ine, 7 gün iş yerinin kapatılmasına karar verilmiştir keyfivet ilan olıınur. Basın: 35591 3 0 YIL ÖNCE Cumhuriyel ÇALI^ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sanatm kaybı Bir müddet önce radyoda verilen bir temsili müteakip hastalanan Şehir Tiyatrolarının tanınmış artistlerinden popüler sanatçı Halîde Pişkin, dün f sabaha karşı vefat etmiştir. "Pişkin Teyze" namı ile anılan Halide ı Pişkin, Türk sahne, perde ve [ mikrofonunda aldığı roller ile çok tanınmış ve sevilmişti. Halide Pişkin Halide Pişkin, hastalanınca Nişantaşı lşçi Sigortaları Hastanesine kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştı. Evvelki gün durumu ağırlaşan ve komaya giren kıymetli sanatçı, dün sabah saat 6'da hayata gözlerini yummuştur. Merhumenin tabutu bugün hastaneden alınarak Dram Tiyatrosuna getirilecek ve orada bir tören yapılacaktır. Cenaze öğle namazını müteakip Şişli camiinden kaldırılacak ve Feriköy mezarlığına defnolunacaktır. 2 KASLM 1959 "İlköğretim müfettişi emeklisiyim'' SORV: Gazi Eğitim fcnslilüsü, iki yıl süreli yiikseköğrenim çı ' kışlı, ilkögrelim müfettişi emeklisiyiın. 1) 12 Temmuz 1989 günlü Cumhuriyel'te >ayımlaoan (Mufctitş Emekli Aylıklan) bana uygulaıur mı? 2) Hizmel sürem 31 >ıl 8 a>dır. 1/4'ten. 1977 yıbndn emekli oldum. 3) Bana emekli ayliğı olarak bir aylık 715 bin 401 lira veriliyor. Bu doğru mudur? M.R.C YAMIT: Müfeitiş Emekli Aylıklan tablomuz "Kadrolan Genel Idare Hizmetleri sınıfına dahil olup. en az üç yıl süreli yükseköğrenim veren fakülıe ve yüksekokulları bitirerek mesleğe özel yarışma sınavı ile giren ve belirli süreli meslek içi eğiıimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda (veya yukseköğrenimli olup, özel kanunlann öngördüğü sartlan tasıyanlardan en az sekiz yıl nıesleki görev yaptıktan sonra yine bu kanunlann öngördüğü usule göre seçilerek atanan, Başbakanlık, Bakanlık, Müsteşarlık. Diyaneı İşieri Başkanlığı ve bağımsız genel müdürlük ve büyük şehir belediyesi ile büyük şehir sınırlan içindeki ilçe belediyeleri ıııüfetıişleri, başbakanlık uzmanlan, Devleı Planlama Uzmanİarı, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Uzmanlan, Dışişleri meslek memurlan, Maliye ve Giimrük Bakanlığı Hesap Uzmanlan ile Hazine ve Dış Ticareı Müsteşarlığı Bankalar Yeminli Murakıplan ile ve Hazine Kontrolörleri.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş ve İş Güvenliği Müt'ettişlori ve Bakaıılıklann Merkez Teşkilatına dahil genel rnüdürlükleriıı kontrolörleri ile Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta Müfeııişleriııden" oluşanlann emekli aylıklarına ilişkindir. Bu konunıda yer alanlardan. 1. derecenin 4. kademesinden emekli aylığı alaıılarııı ek göstergeleri 15 Temmuz 1989'dan geçerli olarak 1.500'dcıı. l.8(X)'e yükseltirmi» ve hesaplamalar da 1.800 ek göstergeye gore yapılnıışlır. Eğitim ve Öğreıinı Sııııfında yer alan ilköğretim müfettişlerinden 1. derecenin dorı kadeıiK^inden de emekli aylığı alanlann ek göstergeleri ise 15 Temmu/ 1989'daıı sonra 1.200'den 1.500'e çıkanlmışlır. Eğiıinı ve Öğreıim Hizmetleri Sınıfı'ndaıı I. derecenin 4. kademesinden 31 yıl 8 a> çalışnktan sonra emekli olanlann, 15 Temmuz 1989'dan sonra uygulanan 1.500 ek göstergeye göre bir aylık emekli aylığı 715 bin 401 lira tutmaktadır. GEÇEIV YIL BUGÜNcu"mhuriYei Varil açmazı 2 KASIM 1988 Karadeniz kıyılarına vuran zehirli atık varilleri nedeniyle Türkiye Italya'ya karşı dava açmanın yollarını araştırırken, Newsweek Dergisi'nde yayımlanan bir yazı, sorunun başka bir boyutunu ortaya koydu. "Dünya çapında zehir ticareli" başlığını taşıyan yazıda, ttalyan Jelly Wax firması yetkilisinin agzından içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkenin yetkili makamlarının bu zehirli (toksik) atıkların ithali için resmi izin verdikleri öne sürülüyor. Hilmi Asena 1 Kasım 1989 gürni vefat etmiştir. Cenazesi 2 Kasım 1989 (bugün) öğle namazını müteakiben Erenköy Tüccarbaşı, Böcekli Camii'nden kaldırılacaktır. Allah rahmet eylesin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle