17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 19 KASIM 1989 Leylek getirmiyor, ttipten çıkıyor PAZAR KONUĞU Bundan 1.5 yıl kadar önce Türkiye'de de "tüp bebek' uygulamasına geçildiğinde, herkesin bazı şüpheleri vardı. Çocuğu olmayan aday çiftler soruyorlardı: "Hiç yaptınız mı?", "yapmadık" deniyordu, "sadece farelerde yaptık." Şimdi artık bu sıkmtılı günler geride kalmış durumda. Özden Çokar'uı ilk tüp bebeği doğurmasmdan sonra, tüp bebek için her geçen gün artan sayıda başvurular yapılıyor. "Bize tüpte bir tane yap, bir çocuk yolla, gönder de ileride belki bize bakar" diye mektup yazanlar dahi var. ^^^^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ . • . ı Prof. Dr. Refık Çapanoğlu, tüp bebek için başvuranların giderek arttığını, uygulamalann geliştiğini söylüyor sonra bölünme başlıyor. Iki, dört, altı hücreli şekle geliyor. Biz genellikle dört hücreyi tercih ediyoruz. Rahim içerisine koyuyoruz ve böylece büyümesini bekliyoruz. . ı •» ı Tl 1 ! I 1 l tUyguIamanm başarılı olup olmadığı ne kadar sürede belli oluyor? Anne adayı uzun süre kontrol altında kalıyor mu? kamlar çıkacak ortaya. Yüzdeyi gerçek anlamda o zaman yapabileceğiz. tkinci uygulamada şans yüzde 10'dan düşük oluyor, üçüncıide, dördüncüde biraz daha düşüyor. ı . l • ... T7. 1 J *~m • A * . • A Lr * » r v* T n m / İlk tüp bebek merkezini Ege Üniversitesi'nde kuran ve ilk başanlı tüp bebek uygulamasını gerçekleştiren Prof. Dr. Refik Çapanoğlu "tüp bebek"in aynntılannı ve tüp bebek yapma koşullarını arkadaşımız Handan Şenköken'e anlattı. SÖYLEŞİ HANDAN ŞENKÖKEN Tüp bebek olayımn dünyada ve Türkiye'deki evreleri konusunda bilgi verir misiniz? tlk tüp bebek nerede gerçekleşti? Batılı araştırıcılar tarafından 150200 yıla yakın zamandan beri, invitro fertilizasyon ve embriyo transferi çalışmaları sürdürülüyordu. İlk kez 1978 yılında lngiltere'de R£.Edwards ve RCSteptoe tarafından gerçekleştirildi. Bunların çalışmaları 1960 yılından itibaren başlamıştı. İnsan yumurtasını alıp dışarıda döllemeye uğraşan Edvvards, 1968 yılında Steptoe ile çalışmaya birlikte başlamış, elde ettikleri sonuçlan 1970 senesinde açıklamışlar. 25 Temmuz 1978'de Louise Brown isimli ilk tüp bebek doğdu. tlk olarak memeli hayvanlar üzerinde çalışmalar yapılıyor. 100 yıl sonra insanlarda başarılı olunuyor. Geçen yılki araştırmaya göre dünyada 220, ABD'de 75 kadar tüp bebek merkezi var. Türkiye'deki uygulama Sağhk Bakanlığı'nın 21.8.1987'de çıkardığı kararla başladı. Tüp bebek yapılabilir izni verildi. Bu konuda hazırlık çalışmalanrruz vardı. tki buçuk yıl önce hayvanlar üzerinde yaptığımız çalışmalarda başarılı olmuştuk. Tüp bebek yapmak üzere başvurduk. Bize 31 Mayıs 1988'ds Sağlık Bakanlığı'ndan yapabilirsiniz belgesi geldi. t<k uygulamayı insanda 23 Haziran 1988'de gerçekleştirdik ve başarısız olduk. Uygulamalarımıza devam ettik. 5. vakadaki uygulama başanlı oldu. 5. hastamız hamile kaldı, altıncıda başanlı olamadık, yedinci hamile kaldı ve bu şekilde uygulamalar sürüp gitti. WKtt^KtTürkiye'de ilk tüp bebek merkezini Ege Üniversitesi'nde siz kurdunuz. Böyle bir üniteyi gerçekleştirirken ne gibi güçlüklerle karşılaştınız, kimlerden destek aldmız? Bu düşünce nasıl doğdu? 1958 yılında ABD'ye gittim. 196263 yıllannda infertilite (çocuğu olmayan çiftler) ile ilgilenmeye başladım. Orada zamanım yettiği kadar kurslara devam ettim. 1964 yılında Türkiye"ye döndüm. İzmir'de Ege Üniversitesi'nin Kadın Hastalıkları Doğum Ana Bilim Dalı Kliniği'nde, Çocuk Hastanesi'ndeydik o zaman, kısırlık tedavisinin ilk nüvesini başlattık. Bu girişimde Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları Doğum Kliniği'nin kurucusu olan rahmeti Prof. Dr. Haluk Tavmergen'in çok etkisi, itici gücü oldu. 1964'ten bu yana devam eden infertilite ile ilgili çalışmalanmız gittikçe günün şartlarına uygun olarak gelişmesine devam etti. Artık eldeki imkânlarla yapabilecek son aşamaya gelmiştik, ancak orada takıldık kaldık. Çünkü daha fazla ileriye gidemez duruma geldik. Son aşamada tüp bebeğe geldik, dayandık. Tüp bebeğe ülkemizde izin verilmediği için, biz de bu kez hayvanlar üzerinde tüp bebeğe yöneldik. 1986 yılında dünyanın birçok yerinde tüp bebek merkezleri kurulmuştu. Biz de hayvanlar üzerinde denemelere başladık, sonunda tüp fareyi elde ettik. Saglık Bakanlığı'nın pat diye izin çıkaracağıru, tüp bebek kararı alacağını hiç beklemiyorduk. ağlık Bakanlığı'nın izni nasıl gerçekleşbirisi, en cesuru, ilk tüp bebeği doğuran şahıs çıktı geldi. "Ben biliyorum, Londra'da yapıldı, başka yerlerde yapıldı, ben giriyorum bu işe" dedi. Ozden Çokar Hanım, birinci vakamız oldu. Onu hazırladık, ancak yumurta alacağımız saatte yumurtladığı için uygulamayı yapamadık. Ikinci vaka olarak Kıbnslı bir hemşire hanırru hazırladık. Ancak 4 kişiden sonra 5. uygulamada başarılı olabildik. Tüp bebek anne ve baba adaylanm nasıl belirliyorsunuz? Nasıl bir incelemeden geçiriyorsunuz? Yaş sınırı koyuyor musunuz? Genel olarak kimlerin gebe kalma şansı var halkı o yönde uyarmak istiyorum. Doğurganlık dediğimiz çağ, 18 ile 40 yaş arasında çoğunlukla. Bu 45'e kadar gider. Normal hanımlann gebe kalma şansı, 18 yaşından itibaren gittikçe artıyor, artıyor, 29 yaşında en yüksek noktaya varıyor, ondan sonra 35'e doğru başlıyor düşme, 40'tan sonra tamamen süratleniyor. Erkeğin gebe bırakma şansı gene 18'den başlıyor, ama daha geç yaşlara kadar, 5055 hatta 60 yaşına dek süriiyor, ama 40 yaşından sonra düşüyor. Evlendikten sonra korunmadığı takdirde 11.5 sene içerisinde hamile kalmayanlann doktora gitmesi gerek. Doktoru da seçmesi gerek. Çoğunlukla diğer arkadaşlar bundan alınıyorlar, ama bu tür işlerle uğraşan merkezlere müracaat etmeleri en uygunu. Çünkü tetkikler burada yapılıyor, muayehane işi değil. Kısırlık tetkiki ya da çocuğu olmayan çiftlerin tetkiklerinin incelenmesi mutlaka bu işle uğraşan kuruluşların içerisinde yapılması lazım. Şunun için söylüyorum, şahıs gidiyor, doktor konuyu biliyor Uygulamayı yaptıktan sonra takviye ediyoruz. Rahimin çocuğu banndıran, besleyen tabakası, döllenmiş yumurtanın yerleşmiş olduğu, yerleşeceği tabakayı destekliyoruz dış hormonlarla. Daha ivi gelişsin, daha uygun yer bulsun, embriyo transferine uygun bir bölge, tabaka teşekkül etsin diye. Uygun hormonlar vererek 12 gün kadar bekliyoruz. 12 gün sonra yumurta yerleşmiş ise gebelik var mı yok mu diye testler yapıyoruz. Olumsuzsa teda\iyi bırakıyoruz. Olumluysa destekler meye de\ am ediyoruz. Embriyo transferi yaptıktan sonra 5 gün kadar hastanede kalmasını istiyoruz, ama isterse şahıs gidebilir. Ama isterse, maddi durumu müsaitse 12 gün, gebelik oldu mu, olmadı mı öğrenene kadar yerimiz varsa kalabiliyor. Sonra her gebe gibi, normal seyrettiği sürece kontrole geliyor ya da telefonla bizle konuşuyor, doğuma kadar. u bebek uygulamasını yasal olarak ev 7p li çiftlere uyguluyorsunuz. tlerdeki çalışmalannızda Batı 'da olduğu gibi bizde de kiralık anne olayı gerçekleşebilir mi? Sperm Bankası kurmayı planlıyor musunuz? Katiyen, biz hiç bu tür yola sapmadık. Bize kan koca geliyor, anlaşmışlar, kadın diyor "benim beyimin çocuğu olmuyor", adam diyor "benim çocuğum olma>acak, başka erkekten sperm alın dölle\in kanmı, çocuk sahibi olsun." Yapmadık şimdiye kadar, yapamayacağız da. Evli çift, nihayet artık birbirine bağlanmış, etmiş, birbirinin haremine girmiş, etmiş. Başka bir erkekten ahnan spermin karısına verilmesi ve onun karnında başka bir erkeğin çocuğunun gelişmeye başlaması. Ben kendimi koyuyorum onun yerine kabul edemeyeceğim gibi. Tamamen yabancı, bir kıskançlık, bir çekememezlik, bir başkasının bilmem şeyini taşıyor benim karım gibi. Çıkacak çocuk onun çocuğu ama bir başkasının da çocuğu. Tabii, bunun ahlaki, dini, kanuni yönleri de var. Kiralık anneye yasaJar da izin yermiyor. Resmi nikâhlı kan kocanın çocuğu olacak. Erkeğin spermi ve kadının doğum siti olacak. Başka türlü de çıksa gene bizim merkezimiz, ben burada olduğum sürece uygulanmayacak. Prozen denilen dondurmayı yapacağız. Ama şimdi yapmayacağız. Çünkü çoğunlukla bu durumda töhmet altında kalabilir insan. Sperm Bankası yapmak zorundayız. Mesela şahsın 2 milyon spermi var, bugün, birkaç gün sonra yine toplayıp 20 milyon yapılabilir. Böyle olunca kullanılabilir duruma gelir. Sperm bankasında dondurulur. Her erkek hemen sperm veremiyor. Adamın eline tuttunıyoruz kabı, mastürbasyonla sperm vermesini istiyonız. Hanıma göre erkeğin psişik durumu çok etkili oluyor bunda \Bugüne dek kaç tüp bebek dünyaya geldi? Vygulamalarımzı belli arahklarla mıyapıyorsunuz? Basvurularda çoğalma oldu mu? Birinci Özden Çokar'dan bir kız, ikinci Nermin Vatan'dan ikiz oğlan, üçüncü Saadet Sultandan bir kız tüp bebek doğdu. 4. gebemiz sürdurüyor gebeliğini, burada doğumu bekliyor. Bunlar geçen sene ilk uygulama yaptığımız eylül grubu. O gruptan 6 gebe oldu, ikisi düşurdü, dördü devam etti. Son deneye eylülde başladık, ikinci 10 kişiyi bitirdik. 10'ar kişilik gruplar halinde alıyoruz. Diğerlerine başladık, henüz sonuçların hepsi çıkmadı ortaya. Bir gebe var, 5 uygulamada başarılı olamadık, diğerlerinin sonuçlarını bekliyoruz. 10 grup da henüz 12 günü doldurmadı. Art arda yapıyoruz 10'ar kişilik gruplann uygulamalarını. Çoğunlukla gelenler fstanbul'dan. tlk gelenler ve doğumlar orada olduğu için gidip görüyorlarmış. Müze gibi artık o evler, öyle diyor çocukların anaları babaları. Mama yerken, uyurken görelim diyorlarmış, devamlt gelip görmek isteyen, neye benziyor, normal mi değil mi diye kontrole gelenler oluyormuş. Elini, ayağını, gözünü görelim diyorlarmış, ondan sonra da "Aa bayağı çocuğa benziyor" diyorlarmış. Anneleri de bıktık artık diyorlar bana. Ne mektuplar var bende, yurdun her köşesinden. Bir tanesi diyor ki, "Ne olursun doktor bey, elde yok, avtıçta yok, bir Köroğlu, bir Ayvaz', hangisi Ayvaz, hangisi Köroğlu bil R E F I K ÇAPANOĞLU 1920 yılında Karacabey'de doğdu. 1955 yılında t.Ü. Tıp Fakultesi'nden mezun oldu. 1959 yılında gittiği ABD'de üç yıl jinekolojiobstetrik üzerine, bir yıl da patoloji asistam olarak çalışıp, 1964 yılında döndü ve Ege Üniversitesi'nde kadın doğum uzmanı oldu. 1970 yılında doçent, 1976'da profesör olan Dr. Refık Çapanoğlu, 1979 yılından bu yana Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı ve 1983 yılından bu yana da Cerrahi Tıp Bitimleri Bölumu Başkanlığı görevini sürdurüyor. inyada bir yandan nüfus planlaması yapılıyor, artışı önlemek için çalışmalar sürdürülüyor, bir yandan da tüp bebek uygulamasını geliştirme çabaları. Bu çelişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim çalışmalanmız nüfus planlaması içersinde Planlamamız şu, isteyene istediği kadar çocuk, bakabileceği, yetiştirebileceği kadar çocuk. Nüfus artışını fazla gibi görüyoruz, gerçekten fazla. Ama çocuksuz ailelerin o ruhi, psişik o büyük ar. zuları, dişi olarak kadının o muazzam arzusu, buna sahip olamayanlann yaptığı fedakârlık çok aşın. O derece ki, ölümü göze alıyorlar. Diabetik de olsa, kalp hastası da olsa, ölürsem öyleyim, yeter T lanlamamız, isteyene istediği kadar çocuk. Nüfus artışını fazla gibi görüyoruz. Ama çocuksuz aililerin o ruhi, psişik o büyük arzular, dişi olarak kadının o muazzam arzusu, buna sahip olmayanlann yaptığı fedakârlık çok aşırı. O derece ki. ölümü göze alıyorlar. Ölürsem öleyim. Yeter ki, bir yavruya sahip olayım diyorlar. ki bir yavruya sahip olayım diyor. Aşın arzu, bunu ancak ona sahip olamayan hissedebiliyor. Tüp bebek artışı söz konusu değil. Marekeş'deki uluslararası toplantıda Avrupa'daki tüp bebek sayısı 3 bin olarak bıldirildi. Bu rakamı iki misli yapsak 810 bin olsun, Japonya'yı ABD'yi de katarsak 20 bini bulmuyor. Bu nedenle nüfus artışına etkisi yok. Her başvuran ve her uygulama yapılan, bebek sahibi olamıyor. Avrupa ortalaması, yüzde 8.9. Yani 100 kişiden 9'u bebek sahibi oluyor, 91 kişi olamıyor. Kendi yavrusunun özlemini çekenler için bir umut kapısı tüp bebek. Nüfus artışına da etkisi yok. VTüp bebek merkezinizin (invitro FertilizasyonEmbriyo Transferi Merkezi Başkanlığı) bir başka örneği var mı ülkemizde? Çalışmalanntza kendi grubunuz dışında kimler katkıda bulunuyor? Ünitenizin gelişmesini, yaşamasını sağlamak için kimlerden destek alıyorsunuz? Gerçekleştirmeyi planladığınız yeni çalışmalannızdan söz eder misiniz? Sonuç alan başka bir merkez yok. Bizim ilk tüp bebeği doğurttuğumuz gün, Ankara Doğumevi açıldı. Ne tesadüf, ne zamanlama. Çocuğu doğurttuk, anneye teslim ettik. Onların sevinci çok kıvanç verici, tarifi hakikaten güç, ancak hissediliyor. Parayla pulla ele geçmeyen bir mutluluk. Televizyonda çocuğun ağlamasını görünce ben de ağladım sevinçten. O gün aynı haberlerde Ankara'da açıldığı belirtildi. Bizim jinekoloji grubumuzdan başka endokrinoloji, psikiyatri, mikrobiyoloji ve embriyoloji bölümlerinde arkadaşlar tüp bebek uygulamasına katdıyorlar. Aldığımız yardımlarla, topladığımız 2 milyonlar ve arada sırada da tanıdıkların desteğiyle çalışmalanmızı sürdürüyoruz. Artık eşden dosttan öyle bahşiş toplamaya başladık. "Bir yardım etsene tüp bebeğe"diyoruz, bazıları kendileri katkıda bulunuyorlar. Halktan topladığımız parayla tüp bebek adaylanna uygun bir yataklı servis yaptırmayı düşünüyorum. Çünkü üniversite bize direkt güçlü yardım ^pmıyor, devlet hiç yapmıyor, bugün programlannda yok. Hayvanlar üzerinde daha geniş araştırmalar, denemeler yapmak zorundayız. Mesela tek spermden tek yumurtayı dölleme Tek sperm alınacak, mikrometodla yumurta delinecek, oraya sperm konacak içeriye ve döllenecek. Bir de sakat ya da akli dengesi bozuk çocuklar doğuyor. Bunlar için genetik çahşmalar yapılıyor. Akli dengesi bozuk çocukların kromozomlarında, genlerinde bozukluk var. Bizim verdiğimiz ilaçlarla birden fazla yumurtlamaya gidiyor şahıs. Birden fazla yumurta alıp en iyilerini döllüyoruz. Hücre tetkiki yapılıp kromozomlarına bakıyor, sağlam embriyo kullanıyoruz. Aileden gelen hastalıklarda bu hastalıklı embriyolar atılıp sağlam olanlar konuyor, sağlam nesil başlıyor, artık hastalık kesiliyor. Bunlar üzerine uğraşacağız. Çalışma imkânlarımız elimizden alınmadığı, yarattığımız imkânlara engel olunmadığı takdirde, uygulamalarımız gelişecek, ilerleyecek. ti? Büyük ihtimalle, gazeteler bu çalışmaları duydular, işin peşine düştüler. Bizim farelerle meşgul olduğumuzu yazdılar, gelip farelerin resimlerini çektiler. Baskı doğdu Saglık Bakanlığı'na. Türkiye'de böyle bir yer var, hayvanlar üzerinde uğraşıyor, tüp bebek merkezi açılsa, müsaade verilse, Türkiye'de de tüp bebek olacak denildi. "Herkesin tüp bebekleri var, bizim neden yok? biçiminde başhklar atıldı. Bunlar Saglık Bakanlığı'nı uyardı. Belki onlar da duşünüyorlardı, hiç beklemediğimiz bir anda izin çıktı. Bunun üzerine biz hazınz hemen başlayabiliriz dedik. Bize yönetmeliği gönderdiler, yönetmelik çok ağırdı. Alet, yer ve çalışacak eleman yönünden. Her şeyin tam olması isteniyordu ve haklıydılar. Alelacele eksiklerimizi tamamladık. Buyrun, gelin, kontrolünü yapın dedik. Bilimsel kurul teşkil etti. Beni bu kurula almadılar. Kasıtlı olarak almadılar. Şöyle ki haklı olarak, biz çıktık ortaya, kurul bizi inceleyecek, ben de içlerinde olursam, tabii biraz kanşacak işler diye düşündüler herhalde, büyuk bir ihtimalle bilim kurulu burada bizi kontrol etti. "CMabilir, ama birkaç şeyiniz eksik" dediler. O eziyetleri çektik. Ben bayağı etkilendim. Sanki onları aldatıyormuş durumuna düştük, yalan soylüyor gibi olduk. "Nedir eksikler?" diye direndim. "Siz zaten aletleri tanımıyorsunuz, bilim kıınıluşusunuz ama bilmiyorsunuz. Bilmediğiniz şeyleri yok diye kabul edemezsiniz" dedim. Kurul, birkaç kişi ijniversiteden, Saglık Bakarüığı'ndan, Ankara Doğum Evi'nden, Zeynep Kamil'den uzman hekimlerden oluşuyordu. kadın hastaJıklan doğum grubu olarak, gerekli aletleri onlar da bilmiyorlardı. Bu tür sıkıntılardan sonra gittiler. Sağhk Bakanlığf ndan gelen müdür Giiler Bezirci telefon açtı, "Hocam sen başla, aldınş etme bunlara" dedi. Ben de "yazılı belge olmadan başlamam" dedim. Sonunda 31 mayısta yazılı belge geldi. HHB//Ar uygulamayı kime yaptınız, aday bulmakta güçlük çektiniz mi? Ben çalışmalanmın yaptıktan sonra arkadaşlara dedim ki, "Hazıriıklı olalım, hastalanmızı hazırlayalım. Her şey hazır olsun, çünkii yonetmeliğe göre iiç ay içersinde uygulama yapmazsak, belge elimizden alınacak. Onun için bu bir tuzak olabilir, biz hastalanmızı hazırla\alım, tamam dendiği an hemen uygulamaya geçelim." Gazeteler boyuna yazınca, basın destekleyince bizi, başvurular oldu. Onlann içerisinden hazırladık. Ama başlangıçta sayımız çok azdı, dört, beş kişiydi. Onlar da vazgeçebilirdi. "Hiç yaptınız mı?" diye soruyorlar, "Yapmadık" diyoruz, "sadece farelerde yaptık." Bakıyorlar birbirlerine, fare başka, insan başka. Sıkıntılj devre geçirdik. Içlerinden Prof. Dr. Çapanoglu'na göre Türkiye'de tüp bebek uygulamasında başan oranı yüzde 10.5 ve bu oran başlangıç için oldukça iyi. ya da bilmiyor. Çoğunlukla bilmiyor, ama hasta I boratuvarda muayeneler yapıyoruz. Kadında higeldiği için bir şey söyleme, bir tanı koyma zoperlit muayene, yumurtalıkları, rahmi var mı, runda hissediyor kendini. "Ya rahtnin kiiçiik ya bunların durumu nasıl, onlan muayene ederek orda yumurtalıklann Uühaplı" diyor. Yumurtabk iltaya çıkanyoruz. Ardından yumurtalık yollan açık tihabı çok güç olan bir şey, ama bizim memlekette mı, kapalı mı, yumurtlama var mı, yok mu, onen çok kullanılan tanı. Bunun ardından bir ilaç lan araştınyoruz. Eğer bunların hepsi normal ise veriliyor, lüzumsuz yere ilaç verilmiş olunuyor f.abazı şeyler öneriyoruz, mesela yumurtlamanın ne hıslara. Bu nedenle çoğunlukla fayda yerine zazaman olacağını, ne zaman cinsel ilişkide bulunrarı oluyor çeşitli yönlerden. Onun için bu tür ması gerektiğini söylüyoruz ve çoğunlukla bunmerkezlere gidilmesi ve orada çiftlerin incelenmesi lar çocuk sahibi oluyorlar. gerekiyor. Erkekte anormal bir şey varsa onun tedavi yönErkek malum çekiliyor kenara. Hep hanım mutemine gidiyoruz. Mikrop varsa, srjermleri azsa, ayene oluyor, hep hanım tedavi ediliyor, aradan o yönde tedaviye başlıyoruz. Tedaviye başlamak zaman geçiyor, ite kaka erkeği de sokuyorlar işin için önce sebebini araştınyoruz. Kadında yumuriçerisine, bir de bakıyoruz ki erkek sıfır çıkıyor. talar yok ise neden yumurtlama olmuyor ya da Bu sefer onun tedavisiyle uğraşılıyor. Ama bazen yumurtalıklar uyanyı alrmyor mu, diabet var mı, yapılan yanlış teşhis ve tedaviyle kadın elden çıtiroit fonksiyonu bozuk mu, bunlar araştırıhyor kıyor. Tedavisi imkânsız durumlara sokuluyor hiç ve tedaviye başlıyoruz. Yumurtlama olmuyorsa, yumurtalık yollan kapalıysa işte o zaman tüp bebeğe kayıyoruz. Ama onlarda da şartlar şu: 1. Yumurtalıklann ya normal fonksiyon görüyor olması ya da tedaviyle normal fonksiyon görebilecek duruma gelebilecek kabiliyette, kapasitede olması. 2. Eğer yumurtalık yollan kapalıysa, rahimin normal olması yani döllenmiş bir yumurtayı içinde barındırabilmesi, gebeliği sonuna kadar erdirebilecek kapasitede olması. 3. Yumurtahğa ve rahime, yumurtalıktan yumurtayı alabilmek için erişebilecek bir yolun olması. Bazen yumurtahklar öyle berbat oluyor ki, diyelim iltihabın içerisinde bağırsaklar, mesane, rahim yok olup gidiyor. Orada o yolu bulmamn imkânı yok. Ya kadından ya da vajinal yoldan haznede oraya varabilecek bir yolun olması lazım ki, yumurtayı alabilelim. Yumurtalıktan sonra iş, dış şartlara kalıyor. invitro başlıyor, alınan yumurta, besi yerine konuyor ve intivatöre konuyor, iııtivatör rahim, karın içerisinde şartlar ne ise orayok yere Bunu çok sık görüyoruz. Benim öneda o şartlar temin edilmiş olunuyor. Oksijen, karrim bu işin 29 yaşına kadar bitirilmesi. Diyelim bondioksit, azot, besi maddeleri aynen ne ise ayki, 29 yaşında şahıslar çocuk istemeye başladı. Olnı, kann içerisinde yumurtalık yolunda onlar temayınca bir, iki sene geçtikten sonra hekime gimin ediliyor, o şekilde muhafaza ediliyor, gelişdiyor, tetkiki, tedavisi derken 35'i buluveriyor şamesi sağlanıyor. Erkeğin de olgun bir yumurtayı hıs. Ondan sonra da hamile kalma şansı düşmedölleyebilecek bir spermaya sahip olması lazım veye başlıyor kadında. Onun için hiç olmazsa 29 yaya tedavi ile o duruma getirebilmesi lazım. Onşına kadar bu incelemelerin bitirilmesi uygun olur. dan sonra meni alınıyor, protein ve toksit madIncelemelerin de mutlaka bu tür merkezlerde yadelerden anndırılıyor. İçlerinden en kabiliyetli, en pılması lazım. Bize müracaat eden çiftleri hemen güçlü spermler seçilip onlarla birlikte besi yerine incelemeye alıyoruz. Erkekte meni kültüründen bırakılıyor. Bunlar yumurtayı döllüyor. Ardından mikrop var mı yok mu, meni sayımı, meninin kaçoğunlukla 48 saat içerisinde döllenince, 12 saat rakteri, kalitesi hakkında bilgi edinmek için lamiyorum artık, "hiç olmazsa" diyor, "bize tüpte bir tane yap, bir çocuk yolla, gönder de ilerde belki bize bakar." • • • • Tüp bebek sahibi olmak isteyen bir çift, ne kadar parasal harcama yapıyor? Tüp bebek kaça mal oluyor? Geçen sene 5 milyon lira dedik. Önce ilaç hariç demiştik, ama baktık çok pahalı geldi halka, onun üzerine hepsi 5 milyon dedik. Ancak onda da dengesizlik oldu. Şöyle: Bazılanna mesela günde 6 ampul ilaç kullanıyoruz, bazısıfıa bir tane Bazısına ilave ilaç kullanıyoruz, bazısına kullanmıyoruz. Baası koğuşta yatıyor yer yok diye, bazısı lüks odada. Haksızlıklıklar olduğunu gördüğümüz için bu sene şöyle dedik: Bize 2 milyon li 'enım önerim, tüp bebek işinin 29 yaşına kadar bitirilmesi. Diyelim ki, 29 yaşında şahıslar çocuk istemeye başladı. Olmayınca bir, iki sene geçtikten sonra hekime gidiyor, tetkiki, tedavisi derken 35'i buluveriyor şahıs. Ondan sonra da hamile kalma şansı düşmeye başhyor kadında. B, Jralık anneye yasalar izin vermiyor. Resmi nikâhlı kan kocanın çocuğu olacak. Erkeğin spermi ve kadının doğum siti olacak. Başka türlü de çıksa gene bizim merkezimiz, ben burada olduğum sürece uygulama yapmayacak. Prozen denilen dondurmayı yapacağız. Ama şimdi yapmayacağız. ra bağış yapın, bu merkezin gelişmesi, yaşaması için, geri kalan masrafınız neyse onu .odersiniz. tu bebek anne adayına kaç kez şans ta r p •nıyorsunuz? Şahıslara göre değişiyor. Bazısına bir kere uygulama yapabiliriz diyoruz, bazısına 810 defa yapabiliriz diyoruz bıkana kadar. Her uygulamada şans, bizim rakamlanza göre yüzde 10.5, geçen seneye göre İlk başlangıç olarak büyük bir rakam. Amabir 100'leri bulalım, ondan sonra gerçek ra K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle