25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 1989 m •*» CUMHURİYET/15 Beyaz gömlekliler yargıç önünde ANKARA (b'BA) Hekim ve sağlık personelinin özluk haklaı ının iyileştirilmesi için toplu nöbet tutulması eylemine katılan "beyaz gömlekliler" bugun yargıç önüne çıkarılacak. Doktor Sami Ulus Çocuk Hastanesi'nde 22 mayıs tarihinde gerçekleştirilen "toplu nöbet" eyleminden sonra, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasını ihlal ettikleri gerekçesiyle haklarında dava açılan sağlık personeli yöneticilerinden Kâzım Tiirker, Selim CHçer, Lalezar Mürşitpınar, Şükrii Hatnn ve Doğan tstanbulln 3 yıla kadar hapis cezası :stemiyle yargılanacak. Beyaz gömlekliler eyleme Türkiye çapında binlerce doktor ve hekimin katüdığım belirtirken Ankara Tabip Odası Başkanı Doktor Selim Ölçer, sağlık sistemindeki çarpıklıkların faturasının hekimlere çıkanlmak istendiğini söyledi. Güney Kıbrıs Radyosıı'nım Türkçe yayınları AINAMLR (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) Kıbns Radyo Yayın Kururau Turkçe yayınlarını arttırd:. Yeni yayın donemini tarutan radyo, "iki toplum arasındaki sijasi kopukluğu aşmada yardımcı olmayı amaçladıklannı" bildirdi. Güney Kıbrıs'tan yapılan Türkç° yayınların 4,5 saat arttınldığını bildiren Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu, yayınlannm izlenmesi ve programlar konusunda görüş bildirilmesi için basın organlarına çağnda bulundu. Radyo, yayın saatlerinin iki toplum arasındaki siyasi kopukluğun giderilmesi amacıyla arttırıldığını duyurdu. Radyonun dünkıi programlannda, cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda Miimtaz Soysal, Mehmet Ali Birand, Melih Aşık ve gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun yazılarından alıntılar verildi. Mini etek ve şapka gözde Fransa'da 1990 ilkbahar ve yaz modasının rüzgârı butün şiddetyle eserken modacı Christian ljcroix'in tasatiadığı dar minı etek. kısa ceket ve şapkadan oluşan giysi 1990 modasının tüm özellıklerini yansıtıyor. (Fotoğraf: Reuter) •ünyaca ünlü otomobil yanşçısı Alain Protz, takım arkadaşı ile çarpışıp yanş harici kalınca teknisyenler, arabasını iterek pist dışına alıyortar Pist kenanndaki çimenlere oturan ünlü yartşcının üzüntusü ise yüzünden okunuyot (rotoğraf Reuter) Yarışçının uzöntüsö Amerikalı cılgın tasanmcılar geçen gunlerde Kaffornıya'da etkili olan depAmerikalı çıloın tasanmcılar geçen gunlerde Kaffornıya'da etkili olan remin yaraları henüz sarılmadan piyasaya uzerinde "Ben 1989'daki büyük depremden kurtuldum" yazan T'shirtterinı piyasaya siırduler. Köşe basında tezgâhını kuran Doris Rinehart satışlardan oldukça memnun. Ben 1989 depreminden kurtuldum HABERLERIN DEVAMI Son söz Inönü'nün tçinde değilim,. bir istihbaratım masının ANAP'h milletvekilleriyok. Bir defa seçim turlan bite ne "degerlendinne^' cağnsı niteliği cek. Oraya kadar böyle gideceğiz. taşıdığını, ancak Özal'a oy verme Ondan sonra ne olduğunu göre ya da istifa gibi konularm kendi ceğiz. Yani başka bir karar alır kararlarında olduğunu dile getirlar mı bilmiyorum. di. lnönü, DSP'den gelen seçim Sinei millet sizin karannızı yasası ve TRT konularındaki "somut guvence" istemine ilişkin göbekliyor öyleyse... İNÖNt): önümüzde gördüğtlm rüşlerini açıklarken de bunlann durum daha ziyade öyle. Bana bı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden rakıyorlar. Yani bana derken ge ayn konular olduğunu söyledi. nel merkezin yetkili organlarına lnönü, bütün muhalefet partileribırakıyorlar. 'Herhangi bir kay nin Özal'ın cumhurbaşkanhğına karşı olduklanm ve bunu dile ge Sinei mület için partide ve gımız, herhangi bir kişisel endişe tirdiklerini anlattıktan sonra bu miz yok; ama serinkanlıhkla düya grupta görüşme açılması olaşünerek parti için en doğru şey değişiklikFerin ise zaman istediğiru sılığı var mı? neyse onu düşünün, birlikte ancak gerekirse partilerin bu koINÖNÜ: Hayır. Grupuki konuda bir araya gelebileceklerini yapanz' diyorlar! nuşmamda, 'Düşüncelerinizi basöyledi. lnönü, şu anki sorunun Böyle bir konuyu göriişmena söyleyin' dedim. Aynca buraise özal'ı girdiği yoldan döndürda görüsmek gibi tabii isterlerse ye alabilir misiniz? mek olduğuna işaret etti. tNÖNÜ: Tabii böyle şeyleri yagörüşürüz ama öyle bir eğilim SHP lideri, "Bu seçim sistemiyok. Daha ziyade bize bırakıyor pacaksak söylemek doğru. Yaplar. mayacaksak söylemek olmaz. Be nin milli iradeyi yansıttığına ina Yaai sinei miDet karannı si nim söylediğim şey şu: Düşünü myor musunuz?" sorusuna ise yoruz; ama gerçekten düşünüyo "Ha>ır, inanmıyorum, ama seçim ze mi bırakıyorlar? ruz. Bunun ötesinde bir şey söy sistemini degiştirmek Meclise bagİNÖNÜ: Evet. h. MeclUteki yapay ANAP çoğun Siz ne diyorsuouz? Herhal lemem. Bunun ötesinde söyleyeluğuna baj.li. Elbet fikirlerimu de karar aşamasında degilsiniz.. ceğim şey 'bu işi yapıyoruz' şeklinde olur. Bence soğukkanlı var, ama şu anda bn konuyu t.NÖNÜ: Hayır. Değilim, değilıkla düşünmeli. Basımmız da bu saptjrmaktır" dedi. tnönü, günlim... demdeki sorunu aşmak ve çıkmak Bugünkü (dünkü) gazete dunımun hiç görülmeyen bir dugayretinde olduklanm belirterek, manşetleri sanki bunalım yeni rum olduğunu düşünmeli. O yolbu arada Meclisten çekilmeyi de başlamış gibi ve bunalımda da ların yapıidığım, o yollann sonudüşündüklerini ve sorunun bu olmuhalefetin rolıi varmış gibi ye na kadar devam edeceğini değerduğunu dile getirdi. ni bir manzara çiziyor, ne lendirmeli. Ondan sonra ne çıkar? dersiniz? lşte orada her parti kendi başına Sinei millet yararlı mı? tNÖNİJ: Garip bir manzara ol karar verecektir. Bizim karanmızması bekleniyordu. Tepkili, hu da başka partilerin öyle belirleyiSHP lideri, "sinei millet konuzursuzluk, tedirginlik olması Tur ci rolü olmaz. sunda DSP'den yana kaygılanmn gut özal'ın hareketlerinden sonolup olmadığının" sorulması üzera normal. Başka bir şey çıkamaz. Basm toplantısı rine de "ANAP'ın milli iradeye Onun için oraya söyleyecek bir SHP lideri, öğleden sonra par karşı tavnnı durdurmak için etkili şey yok. Ne zaman biteceği me ti genel merkezinde yaptığı basm yollar aradıklannı" ifade ederek selesi düşünülecek. toplantısında da ANAP'h millet şöyle konuştu: Peki, bunalımın ne zaman vekillerine yeniden çağrıda bulu"Son bir care olarak her zaman biteceğini sanıyorsunuz? narak, milli iradeye karşı olan bu bulunan, Meclisi terk ederek bu İNÖNÜ: Yeni seçimle bitecek gidişi, "bir kez daha Medisin artık içinde bulunmak isdiyoruz ama, seçime daha epey düşiinmelerini" istedi. özal'ın temediğimizi ve bu Meclisin artık zaman var. Çaresi yok, böyle gi cumhurbaşkanlığı konusunda halk yaranna çalışmadığını ifade decek. Turgut özal'ın başlattığı herkesin kaygı içinde olduğunu eden son bir çare. 'Bunu yapalım nı kimse ortadan kaldıramaz. AMAP grubundan 42 kişinin ken mı diye düşünüyoruz' dedim. Ar Özal'dan bir degişiklik urau disine oy vermemesine ve istifalara kadaşlanmdan da bana vardım etdunuz var mı? Örnegin adaylık rağmen milli iradeye ters yoldan melerini istedim. Bu duşunce içingitmeye devam ettiğini anlatan de şuphesiz öteki partilerin ne vatan çekilebilir mi? İNÖNÜ: Hayır öyle bir umu lnönü, "Şimdi sözde reforrnları pacagı >er alır. Çiinkii sonunda dum yok. Mesele millet vekilleri nı Atatürk devrimleri ile bir tut mesele biz bunu japtığnnız zaman nin daha iyi değerlendirmesi ile bi maya çalışıyor. Her zamanki sap muhalefet görevimizi daha az yatırmalarının, kandırmalarının par duruma gelirsek o zaman faytebilir. Adaylıktan çekilir mi, başiizerine tiiy dikti" diye konuştu. dalı bir şey vapmış olmayız. Bu ka bir şey mi yapar, bunalımı sona erdirmek için bilemiyorum. lnönü, bir soru üzerine, konuş hareket. sonunda halkın istediği(Baftarafi 1. Sayfada) cak mı? İNÖNÜ: Yeni bir şey yok. Aslında her zaman söylediğimiz şeyler. Son gunlerde söylediklerim durumu herkesin daha iyi anlaması için düşüncelerimin yansıması. Ashnda yeni bir şey gibi görünebilir, ama yeniliği, özal'ın yapacaklan, yahut yapmak istedikleri meydana çıktıkça ortaya çıkan şeyler. O açıdan dün söylediklerim yeni değil. Henüz yeni bir şey yok. ni saglayacak bir sonuç vennelidir. Faydalı olacaksa eğer, hiçbir parti buna kendi gücünün ötesinde katkı yapamaz. Partilerin güçleri bellidir. Her partinin giicü de yararlı olur. O anlamda öbur partilerin ne yapacakiannı bilmekte yarar var. Her parti yaptıklan açıklamada A N A P grubunun kendi genel başkaıunı cumhurbaşkanı olarak görmek istemedigini ortaya koydu. Karşı çıkıvorlar. Böyle bir hareket demokrasimize bunalım getirir diyoriar. Bunun ötesinde DSP'nin son açıklamasında 'Başka partiler bize güvenmesinler. Biz ne yapacağımıza kendimiz karar veririz' diyorlar. Bu da beklenen bir cevap. Ben de diyorum ki mesele o değil, biz de kendimiz karar verecegiz ne yapacağımıza. Onun ötesinde bir açıklık getirmedi DSP yoneticileri. Büyuk bir katkı getirmedüer. Biz ne yapacağımıza zaten kendimiz karar veririz. Bu karanmız halka dayandığı için de en etkili karardır. Başka parulere güvenerek karar vermeyeceğiz." it, 6karşı güvence' (Baftarafi 1. Sayfada) yi vermeye hazır olduğunu söylesin. Bakalım söyleyebilecek mi?" dedi. Ecevit, somut güvence istemini, seçim sistemi ve TRT'nin Meclis dışındaki partiler karşısındaki tutumu konularında yoğunlaştırdı. DSP Genel Başkanı Ecevit, dün yaptığı yazılı açıklamada, SHP yöneticilerini, önceki günkü sözlerini "anlamazlıktan gelmekle" suçladı ve "Benim dünkü (önceki günkü) sözlerimi anlamak SHP yönetiminin işine gelmemiş" ifadesini kullandı. "Meclis dışında bırakılmış bir parti olarak DSP'nin, başka partilerden milletvekillerine, çekilmeieri veya çekilmemeleri yolunda bir çagnda veya telkinde bulunması yakışık almaz. Mecliste grubu bulunan partilerin bunu Meclis dışındaki partilere sormalan da dogru olmaz. Bu secenlerle seçilenler arasında karara bağlanması gereken bir sorundur" diyen DSP Genel Başkanı, SHP ve DYP milletvekillerinin topluca Meclis'ten çekilmeieri durumunda DSP'nin kendine duşen kararı, "fırsatçı bir yaklaşım idemeksizin" vereceğini yineledi. SHP'yi 1987 yılında DSP'yi Meclis dışında bırakabilmek için ANAP ile işbirliği yapmakla suçlayan Ecevit şöyle dedi: "SHP ve DYP majervekillerinin topluca Meclis'ten çekilmeieri durumunda, DSP, o tür bir 'fırsatçı yaklaşım' izlemeyecektir, yani muhalefet milletvekillerinin Meclisten çekilmelerini, ucuz yoldan bir yerlere gelebilmek için 'fırsat' olarak kullanmaya kallaşmayacakbn ancak demokrasi önündeki tıkanıklığın giderilmesi ve ülkenin bunalımdan çıkanlması için nasıl davrarulması gerekiyorsa öyle davranacaktır." Demokrasinin önünü tıkayan ve ulkeyi bunalıma sürükleyen etkenlerin basında SHPANAP işbirliği ile yürürlüğe konan seçim sistemi ve TRT'nin yasadışı tutumu bulunduğunu kaydeden DSP Genel Başkanı, SHP'yi TRTye "şantaj ölçüsüne varan baslu" yaparak "Meclis dışında bırakılmış partilerin, baber değeri taşıyan, kamuoyu bakımından onem taşıyan açıklamalannı bile yayınlamaktan kaçınır hale getirmekle" suçladı. DSP lideri, SHP yetkililerinin böyle bir baskıda bulunmadıklannı açıklayamadıklannı kaydettiği demecinde, "SHP yetkilileri böyle konuşuriarsa, TRT'nin yasal görevini yerine getirmekte rahatlıga kavuşacağım bilmektedirier; bu da işlerine gdmemekledir" dedi. Ecevit, "Karar aşamasına geldigimizde, şimdi bize yiiklenen 'anahtar'lık işlevini, seçim sisteminin ve TRT haber yayınlannın adilleştirilmesi yönünde kullanmamız, o yönde koşullar öne sürmemiz doğaldır" ifadesine yer verdiği demecinde, "SHP'nin başlıca korkusunun ise bu yönde koşullar öne siirülmesi olduğunu" savundu. SHP'nin iktidar şansını adaletsiz bir seçim sıstemine bağlamayı hâlâ sürdürdüğunü, SHP'nin bazı önde gelenkrinin bunu bazı Avrupalı sosyal demokratlara itiraf etmekten "sıkılmadıklannı" vurgulayan DSP lideri, demecini şöyle surdürdü: "Biz gereginde herkesle ve ber partiyle işbirliği yapanz, ama demokrasiyi engellemek için değil, engeMerden kurtarmak için; ulkeyi bunalıma süniklemek için değil, bunalımdan çıkarmak için işbirliği yapanz. Bu yöndeki işbirüği önerilerimizi ise SHP hep reddetmiştir. SHP, 1987de ilkin adaietsizseçim sistemini onlemek uzere muhalefetle dayanışma içine girmeyi kabul eder gibi gorunmuşlür; fakat son anda 180 derece çark ederek ANAP'a teslim olmuştur. Böylece güvenilir bir parti olmadığını göstermistir." Seçim sistemi ve TRT konusunda SHP'nin "ileriye dönük vaafleri" ile yetinemeyeceklerini ve bu konuda "somut güvenceler" arayacaklannı belirtme gereği duyduğunu vurgulayan DSP lideri, şöyle dedi: "O somut giivencelerin neler olabileceğini de elbette sırası gelince açıklanz." 'Özal saçmalıyor* tnönü, "Özal'ın köşke çıkması balinde SHP'nin yeni bir durum değerlendirmesi yapıp vapmayacağı" sorusuna ise şu karşılığı verdi: "Köşke çıkarken her adırada o da durum değerlendirmesi yapıyor, berkes durum değeriendirmesi vapıyor. Yalnız ikisinin arasında fark var. O durum değerlendirmesi yapıyor, her giin saçmalıyor. Her giin daha saçma bir şey soyliiyor, her üst basamakta söylediği bir alt basamaktakinden daha saçma. Gerçi artık kimse de kalmadı. Vardıgı yerde Atatiırk'ü de örnek olarak aldı. Bundan sonra bilmiyorum kimi öraek alabilecek. Üst basamaga daha da yaklaştığı zaman belki baştan başlar. Doğrusu kimse kalmadı. Bu da tekrar aşağıya inmesi için iyi bir neden. Madem ki daha basamağın ortasında Atatürk rolü üstlendi, daha yukan çıkmasına imkân kalmadı. Her gün deferlendirme yapmak böyle sonuçlar veriyor. Tabii biz kendi değerlendirmemizi yapmaya devam edeceğiz." Başbakan Turgut Özal'ın da katıldığı bir törenie dün başlatıldı. Özal, önümuzdeki birıki yıl içinde Türkiye'de genel sağlık sigortası uyguiamasının başlatılacağını açıklarken Sağlık Bakanı Malil Şıvgın da doktorlar ıcın getırılen zorunlu hizmet uyguiamasının yakında tumuyle ortadan kaldnlacağını söyledi. Öncelikle Ankara'nm Altindağ, Gölbaşı ve Kazan ılçelerinde pilot uygulama olarak başlatılacak olan 1. Sağlık Taraması Karnpanyası'nın hedeflerini anlatan Özal 'daha boylu poslu, güzel bir nesil Türkiyenin geleceğidir, yeni nesil bizim gibi kavruk olmayacaktır" dedi. 'Güzel nesil' kampanyası i S S Türkiye, bölgede yine (Bastarafı 20. Sayfada) rından birini teşkil edecek. Türkiye'den Ortadoğu'ya planlamakta olduğumuz barış suyu boru hattı bir ekonomik katsayı olacaktır. Bugün bize hâlâ eski duşunen Batılı bazı gazeteciler geliyor. Diyor ki işte Doğu'daki gelişmeler, yumuşama Türkiye'nin artık Batı gözUndeki değerini düşünnektedir. Katiyen diyorum. Bu 10 sene önceki bir değerlendirme şekli. Türkiye artık ekonomik açıdan da aranılan bir partner olmuştuı. Vazgeçilemez bir güç olmak yolundadır. Bu en önemli yöndür bence. Banş suyu projesiyle ilgili çahşmalannız ne dururada? İNAN Barış suyu projesiyle ilgili olarak bir Amerikan fırması çalışmalar yapmaktadır ve ilgili devletlerle temaslar devam etmektedir. Bunun iki reaksiyonu vardır. Birisi 8 milyar dolar civarmda, birisi de daha çok memleketi kapsayacak ve Körfez'e ulaşabilecek 12 milyar dolar civarında bir projedir. Bu bazı çevrelerde yanlış anlaşıldı. Bugün dünyada yapılan ilmi araştırmalar önürnüzdeki 10 yıl içinde Ortadoğuda en çok aranılan şeyin su olacağını ve suyun petrolden daha kıymetli hale geleceğini ve suyun bir bakıma stratejik madde haline geleceğini onaya koymaktadır. Biz petrolden nasibimizi alamadık; ama suyumuz Ortadoğu'dan bol. Biz burada bunu başkalanııdan esirgemeyi değil, başkalanyla paylaşmayı duşunduğümüz için bu fıkir ortaya atılmıştır. Bu fiknn bugün gerçekleştirilmesi için gayret gösterilmiştir. mek lazım. Bu sadece dostluğun iki taraflı olması gerektiği ve bizden onlara hayat akarken, onlardan bize zehırli bazı hareketlerin akmaması gerektiği düşüncesinden ileri gelmektedir. Yoksa sadece hiçbir zaman sulannı kesmek veya kendilerine karşı dostça olmayan bir tutum içine girmek gibi bir şeyi düşünmedik, düşünmüyoruz. GAP bölgesinde toprak dagılımı konusunda çok soylenti vat. O yörede toprak konusunda bir sonın yaşanıyor mu? tNAN Maalesef çok haber çıkanlıyor. Hepsinin sağlıklı olduğunu söylemek zor. Büyük toprak edinme çabaları da böyle, Böyle bir durum yok. Bir ara Şanhurfa bölgesi toprak ve tarım reformu bölgesi ilan edilmiştir ve özel şahıslardan ahnanlaı iade edildiği gibi devletin elinde bulunan toprakların dağıtılrrısı operasyonu da devam ediyor ve büyük çapta da gerçekleştirilmiş bulunmaktadır. Yalnız toprak reformu diye toprakların alınıp dağıtılması fıkri artık bu çagın fıkri olmaktan çıktı. Bunda gerçekçi olmak lazım; sanayileşmenin başladığı ve hızla geliştiği bir memlekette insanlan toprakta tutmak mümkün de de CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baftarafi 1. Sayfada) Ozal: Beyhude gürültü (Baftarafi 1. Sayfada) Sağlık BakanlığVnca hazırlanan Türkiye 1. Sağlık Taraması kampanyasımn başlatüması nedeniyle dün Ankara'da Karayolları toplantı salonunda düzenlenen törende konuşan Başbakan Özal, •'duşunce, diu ve vicdan ile teşebbüs hürriyeti"nden oluşan uç prensibinin bulunduğunu belirterek şöyle dedi: "Serbest, hür duşunce: tnsanlar serbest olmazsa (tabii bunnn da bir Hmiti, anayasada belirtilen bir sının var), düşünemeyen, tabularia kitlenmiş bir toplumun gelişmesi söz konusu olamaz. Sosyalist blok dar kabugu içinde bir yere gidemiyor. Din ve vicdan hürriyeti: Amerika'yı Amerika yapan budur. Çok önemli ve kapsamlı bir hürriyertr. Herkes bir düşünceyi yaymak istemeyebilir. ama herkesin bir inancı vardır. Teşebbüs hürriyeti: İnsanlar bir şey yapmak istiyorsa, bırakımz yapsınlar. tster kaybetsin, ister kazansın. Bu güç, toplumlan ileriye gotürur. İşte sosyaüst blokun bugünkü duruma gelmesi, bu uç hürriyetin olmamasındandır." Cumhurbaşkanlığı sevdası maskeyi birden indirdi, karakter çizgileri bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Yeter ki cumhurbaşkanı olsun. Bunalım başlar, siyasal gerginlik artar, rejimin kaderini zorlayacak yeni etkenler doğar; hiçbiri umurunda değil. Diyalog ve uzlaşmacı insan gider, tarihi, anayasayı saptıran, parlamenterleri tehdrt eden bir başkası gelir karşımıza geçer. Birden Atatürkçülük yutturmacası yoğunluk kazanıyor. Bu bir zamanlar basında "zinde kuvvet" diye adlandırılan silahlı kuvvetlerin Atatürk'e bağlı duyarlığını karşılamaya yönelik. TÖ'nün Atatürkçülüğü adı üzerindeki kuşku bututlarını dağıtmaya çabalamaktan öteye anlam ifade etmiyor. "Eski cumhurbaşkanlarına", 12 Eylül yöneticilerine ve Evren'le birlikte 9 kasımda Çankaya'da işleri bitecek eski konsey üyelerine "ulufe dağıtma" girişimi, bir açıdan aynı değerde. Kimisi darbelere yeşil ışık yakmak der ki değeri yadsınmaz yorumdur. Kimileri 12 Eylül kuyruğunda ikbal bulduğu için 12 Eylulcülere borcunu ödemeye çalıştığını söyler ki bu da doğrudur. Ne var ki hesaba katmadığı bir gerçek var. Kamuoyu tepkisi. 12 Eylül yöneticilerinin gözardı edemeyeceği halk tepkisi. Hatta silahlı kuvvetler bünyesindeki tepkiler. 13 Eylul 1989'da Cumhurbaşkanı Eyren'i sonkezgördüğumde TÖ'nün "ulufe dağıtma projesi" henüz tasarıya dönüşmemişti. Ama başta Evren'e kimi "özel ödüllerle maddi yararlar" sağlamayı planladığı anlaşılmıştı. Evren, elinin değmediği Karakaya Barajı'na adının verilmesine şıddetle karşıydı. TÖ gelip kendisine tasanyı açıkladığında kabul etmeyeceğini söyleyecekti. Anlaşılıyor ki TO, bir aydır Evren'e ne tasandan ne de içeriğinden söz etti. Ulufeyi dağıtırım, ıster kabul ederler, ister geri çevırirler mantığıyla hareket etti. "Her olasılık, 12 Eylütcülere görevimi yaptıgımı kanıtlar" diye düşündü. Evren düşüncelerinı yansıt mıştı, ama tasarı daha sonra Meclise gitti, Çankaya'dan bir tepki gelmiyordu. Marmaris'teki evini yerleştiren Cumhurbaşkanı Evren'in "tavrı" dün sabah Ankara'ya ulaştı. Önceki gece Cumhurbaşkanı Evren, basın sözcüsü Baransel'le konuyu ele almış, hem kendi hem de MGK üyelerinin görüşünü duyurmuştu. Adının Karakaya Barajı'na verilmesini istemiyordu. Eski cumhurbaşkanı olarak TÖ'nün konut ödulünu reddediyordu. AnkaraMarmaris arası telefonla istişareler" yapılmış, eski MGK üyesi dört komutan ulufenin konut bölümünü kabul etmeyeceklerini Evren'e bildirmişti. Baransel, köşk bünyesinde "komutan" diye adlandınlan Evren adına dün sabah bize, konut ikramını beş generalin de reddedeceğini açıklıyordu. Geriye bugün aldıkları maaşın yüzde 75'nin emekli maaşına yansıması kalıyordu. Evren, salı günü Ankara'ya gelecek, eski MGK üyelerfyle "yeni maas ve öteki olanaklan" değerlendirecek ve kamuoyuna gereken açıklama yapılacaktı. Son göruşmemizde Evren Paşa, eski cumhurbaşkanlarının emekli maaşına değinmiş, inceleme yaptığını, bugünkü sıralamada milletvekilleriyle dört MGK üyesinden sonra 456. sırada maaş aldığını söylemişti. Emekli maaşlarında bir düzenleme gerekiyor muydu? Evren, o görüşmede, "devletin bugün verdiğiyle geçinmeye hazır" olduğunu gösteren işaretler vermişti. Fakat yıpratıcı eleştirilere karşın TÖ'nün ulufeye dönüştürdüğü emekli maaşını kabul edecekler mi, bugün yanıtlanamayan soru bu. Milletvekillerine yeni maddi olanaklar sağlayacağını duyurarak, cumhurbaşkanı seçmezlerse erken seçime gideceği tehdidîyle Çankaya yolunu açmaya çalışarak toplumun gelenek ve göreneklerini kişisel ihtirası uğruna yıkmaya girişen TÖ, 12 Eylülcülerden beklenen dersi alacak mı? 12 Eylülcüler yıllardır zamanı gelince "sade vatandaşlığa döneceklerini" söytediler. Ne ka dar maddi darlık içinde olurlarsa olsunlar TÖ'nün ulufelerine karşı çıkmak zorunda değiller mi? Aksi halde başbakanlığa getirdikleri TÖ'den son anda maddi karşılık kabul ederek toptuma ters düşmeyecekler mi? Önumüzdeki hafta göreceğiz. desiydi. Aynı zamanda önemli bir sorunda liderle genel sekreterin "belirteyici ifadelerde" aynı çizgide olmadıklannın kanrtrydt. Statüko tartışması Başbakan Turgut Ozal, sosyalist blokta bugun yaşanan değişmelerin, Bau'da var olan ve Türkiye'nin de büyük gayretlerle göğüslediği bu noktadan kaynaklandığını savunarak, "Her değişiklikte olduğu ^ibi statükoyu konımak isteyenler bizim de karşımıza çıkacaktır. Şu cumhurbaşkanlığı münasebeti nedeniyle yapılmakta olan gürültunün esası da budur" dedi. Bu çabaların da, "statüko değişmesin, Türkiye yeni bir devre girmesin, çok daha ileriye gitmesin" amacmdan kaynaklandığını savunan özal, muhalefetin ortaya koyduğu tutumu, "70'li yıllar özlemidir, o kargaşa yıllan" diye de niteledi. Başbakan Ozal, "Allahın izniyle TBMM'nin anayasada da göriıldüğü şekilde bu seçimi yapacağını" söyledi. Sinei millete gelince SHP'de sinei millet karannı kim verecek? İnönü'nün dün sabah söylediklerinden kararı "bizzat verme"ye zorlandığı anlaşılıyor. SHP lideri günlerdir milletvekilleri ile görüşüyor, sinei millete dönmeyi tartıyor. Ağustos başında SHP milletvekilleri TÖ'nün Çankaya sevdası karşısında "alınacak her önleme yatkın" olduklarını imzalarıyla açıklamışlardı. Bugün varılan asamada "parti için hangi yöntem yararlı" ise İnönü'nün karar vermesini istiyorlar. İnönü kararın "kendisine bırakıldığını" söylüyor. Tabii "ben" demekten hazetmediği için genel merkez yoneticileri ile düşünüp taşınmasının istendiğini duyuruyor. Ashnda gerçek şu: SHP milletvekilleri merkez yönetiminden çok, İnönü'nün kişisel yargısını bekliyorlar. Fakat İnönü her zaman olduğu gibi katılımcı yöntemleri yeğliyor. Tek sorunu sinei millete dönülürse genel siyasette neler olacağını sağlıklı biçimde saptayabilmek. Sinei millet kararının ülkenin ve halkın yararlarma gerçek hizmet edeceği kanısına varırsa, sinei milletin erken seçim getireceğini kesin kes görürse, dün de söylediği gibi, "kişisel kaygılarla endişeleri" hemen bir yana atacak İnönü, inceden inceye başka bir şeyi daha duyuruyor. Sinei millet girişimi birden canlanınca, Genel Sekreter Baykal, DSP'den "ara seçime girmeme güvencesini" istemişti. Bu bakış, SHP karannı bir yerde Ecevit'in olası davranışına bağlıyordu. Oysa İnönü, dün, "Bizim kararımızda başka partilerin öyle belirleyici rolü olmaz" dedı. Baykal'ın görüşünü dışlayan bir davranıştı ve doğrusu, bir an a muhalefet partısine yarasır bir anlayışın ifa Hesabı yeterince yapılmamış bir çıkışa, Ecevit'in yeni öğeler eklemesi olağandı. Nitekim, Ecevit SHP'yi yine suçladı, "DSP'nin tavnnı işlerine gelmediği için anlamazlıktan geldiklerini" söyledi. Ecevit'in dünkü açıklaması bir yerde kapalıydı. Ama önemli bir ipucu vermediği söylenemezdi. SHP ile DYP, Meclisten çekilirse Suriye'yle su sorunu da bu DSP'nin "fırsatçı bir yaklaşım çerçevede mi ele alınmalı? içinde olmayacağım" vurguluİNAN Bunu oraya da bağyordu. Hemen yapılacak ara seçime "girmem" demiyor ama, layanlar var. Biliyorsunuz Türkiucuz yoldan gelen söz konusu ye ile Irak ve Suriye'nin teknik seviyede bir çalışma grubu vardır. fırsatı kullanmayacağını dokunSulann kullanılması üzerine göduruyor. ruşmeler yapıyoruz. İki memlekeSinei millet karannda anahtar tin sayın bakanlanyla bizim Badurumuna giren Ecevit, "demok yındırlık Bakanımız arasında gorasiyi tıkayacak" yolda olmaya rüşmeler oldu. Karşılıklı başbacağım bildiriyor. Tabii, Ecevit'in kanlar düzeyinde ziyaretler oldu. açık olmayan güvencelerini dik Hariciye vekilleriyle de konu gokate alarak SHP'den sinei mil rüşüldü. Her zaman tekrar ettik: lete dönüş karannı alelacele ver Kendilerine zarar vermeyeceğiz. mesi beklenemez. Ne var ki Kendilerini rahatsız etmeyi düşunSHP, "başka partilerin belirieyici müyoruz. Ama tabiatıyla kendirolünü" göz önüne almadan, kı lerine zarar vermemek için itinasa sürede sinei millete ya dön yı gösterdiğimiz komşularımızın meli ya da dönmeyecegini ge da bize hareketlerinde biraz sahip çerli nedenleriyle tez elden be çıkmalarını beklemek hakkımız. lirlemeli. Ama bunu tehdit olarak görmeBaşbakanlık konutunda TÖ'ye oy vermeyen ANAP'lılarla sinei millet girişiminin kaygıyla izlendiği haberleri geliyor. Böyle za (Baftarafi 20. Sayfada) manlarda Güneş Taner, TÖ'ye lıklardan tutun da cant kapaklaözgü gazetecilere bilgiier uçurur. nna, dikiş makinelerine kadar her Ya tehdit kokar haberler ya da şeyle müzik yapıyor. girişimleri tersine çev'rmeye yöAma Brezilya dışında en popünelik yeni manevralar rçerir. Şim ler Brezilyalı müzisyen Milton diyine aynı yollardan geçiyoriar. Nascimento. Nascimento'nun TÖ'nün otuz kırk milletvekilinin muziği, aşkla hayatın kutsandığı oylarını umursamadığı duyuruiu gizemsel bir hava sunuyor dinleyor. TÖ yarıdan bir fazlaya dün yenlere. 47 yaşındaki Nascimenden razı. İkinci Atatürk dedirtıyor, to, etkilendiği müzıkçilerin basınhatta demokratik saydığı seçimle da trompetçi Miles Davis'i, saksofoncu John CoUrane'i ve Beatgeldiğine göre birinci! İlk turda TÖ'ye 247 oy çıkmış les'ı sayıyor. tı. Azalır mı, çoğalır mı yarın? 47 yaşındaki Gilberto Gil'le birANAP kulisi bunu araştırıyordu likte Caetano Veloso, 1964'ten dün. Azalır diyen de çoğalacak sonraki askeri diktatörluk donediyen de vardı. Hele son maska minde boy veren neşeli bir tarzın, ralık başka bir âlem. TÖ'ye öz "tropicalismo"nun yaratıcılarıngü gazeteciler bunalımı neredey dan biri. O sıralar "tropicalismo" se muhalefete yükleyecekler. öğrenci gençiiğin muziği olmuş. Sözleriyle siyahların haklarını saMaşallah! Dalan'ın (Baftarafi 1. Sayfada) si>e ters dıişmese bile, demokrasinin gerçeklerine ve kamu vicdanına ters düşer, demokrasiyi tehlikeye atar. Yeterli gorünen sayısal çoğunluk, özellikle cumhurbaşkanlığı gibi milletin tümünün ve devletin kendisinin temsil edildigi makam için kafi değildir. Bu makama oturmak için, milletin ve devletin tumüne hitap edecek bir kişilik sergilemek, yani milli birlik ve beraberliğin sembolü olmak. uzlaşmacı kişiliğe sahip olarak demokrasinin sadece sayısal iisrünlük olmadığının bilincinde olmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin variığının temel nedeni olan Atatürk ilke ve inkılaplanna gerçekten ve yürekten inanmıs. bunu yaşam tarzı olarak benimsemiş olmak gerekir. Anavatan Partisi kurucu üyesi olarak, Sayın Özal'ın kendisini ve cumhurbaşkanlığı makamını tartışma içinde tutmamak. aynca Türkiye'de siyaseti daha fazla sertleşlirmemek için, son anda da olsa aklıselimle hareket edeceğine inanmak istivonım." Evren Vefa konut'a karşı (Baftarafi 1. Sayfada) 9 kasımdan sonra oturacağı evini düzenleyen Cumhurbaşkanı Evren ile birlikte Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanlığı Halkla tlişkiler ve Basın Müşavin Ali Baransel, Cumhuriyet'in sorularım yanıtlavken, Özal'ın bir tasarı ile sağlamak istediği maddi olanaklan Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in kabul etmeyeceğini açıkladı. Baransel, ayrıca MGK üyesi eski 4 generalinde Evren'e tasarı ile öngörülen konutlarda oiurmaktan yana olmadıklanru bıldirdiklerini ifade etti. Baransel, dün Cumhuriyet muhabirinin sorularım Marmaris'te şöyle yanıtladı: Özal'ın Cumhurbaşkanı Evren'e ve eski MGK üyelerine bazı maddi olanaklar sağlayan tasansı muhalefet parıileri larafından Özal'ın 12 Eylul yöneticilerine 'diyet borcunu ödediği' ve 'ulufe dağıllığı' şeklinde yorumlandı. Sayın Cumhurbaşkanının fikri nedir? BARANSEL Sayın cumhurbaşkanımi7 daha once bazı yazarlarla yaptıklan görüşmeler sırasında Karakaya Barajı'na adının verilmeiini doğru bulmad;klarını ifade etmişlerdir. Sayın cumhurbaşkanımızın görüşlerinde herhangi bir degişiklik söz konusu değildir. Tasan eski cumhurbaşkanlanna konut veriyor ve başka maddi olanaklar tanıyor. Düşünceleri nedir? BARANSEL Sayın Cumhurbaşkanı bana böyle bir konutta oturmayı düşünmediklerini ifade ettiler. Tasan MGK üyelerine maddi olanaklar sağlıyor. Konut veriyor. Onların düşüncesi nedir? BARANSEL Sayın Konsey üyeleri de tasanda kendileri için öngörülen konutlarda oturmaktan yana olmadıklarını Sayın Cumhurbaşkanımıza bildirmişlerdir. Tasanda konutun dışında cumhurbaşkanlanna, 12 Eylül başbakanına ve konsey üyelerine başka olanaklar da sağlanıyor. BARANSEL Sayın Cumhurbaşkanımız 24 ekim salı günü Ankara'ya döneceklerdir. Bu konulara ilişkin ayrıntılı bilgi almaları söz konusudur. Aynca konsey üyeleri ile bir araya gelerek ortaya çıkan durumu değerlendireceklcrini sanıyorum. Popta Brezilya ıııodası vuııaıı ıropıcalısmo", elektrogitarlardan fazlasıyla yararlanarak Afrika Brezilya ritmlerini yeniden ortaya çıkarmış. Gilberto Gil ise repertuvarı reggae'den rock'a ve samba üzerine elektro çeşitlemelere kadar uzanan çok yönlü bi' müzisyen. Şarkılarının sözleri açikça politik de olabiliyor, duşsel ve şiirsel de. Katıksız Brezilya müziğinın hayranlan, yabanalann bu çılgınca merakının muziklerini yozlaşiırmasından korkuyorlar. Bunlann basında gelen Djavan, David Byrne'ün çabalarını "yersiz" olarak niteliyor. Milton Nascimento ise Djavan'la aynı fikirde değil. Yabancıların Brezilya muziğiyle giriştikleri alışverişten memnun: "Sürekli bir duşunce degiş toku•u oluyor. Bu da insana hayat ve, riyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle