25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 2 ŞUBAT 1988 Birçokpolis ve bekçi, mahkeme tutanağına geçen ifadesini kabul etmiyor 6 Emniyette bize îşkence yapıldı' Çoğu zaman işkence ve manevi baskı yapan taraf olarak gösterilen emniyet güçlerinin tanık ya da sanık sıfatıyla alınan ifadelerinde emniyette aynı tür işlemden geçtiklerini söyledikleri ilginç duruşmalara tanık olundu. ğ Bekçi Ali Karabacak tanık ifadesinde "Emniyette ğbana 'sen süahını sattın' diye tazyik ettiler. El ve ^kiayak parmaklarımdan cereyan verdiler. Beni bir saat yjfalakada astılar. Buna rağmen gördüğümden başka * konuşmadım" dedi. *Ek zam' için umut haftası ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) Ek zam konusu, Başbakan Tnrgat Özal Ue TtSK Başkanı Hant Narta'in Davos dönüşünu bekliyor. Tttrktş Genel Başkam Şevket Yıimaz, konuya ilişkin ikinci kez Çalışma ve Sosyal Güvcnlik Bakanı tmren Aykut ile bir telefon görüşmesi yaptı. Bakan Aykut, Yılmaz'a, "Bir maaş avans iknuniye sozü, beaim agomdan telaffuz rdSmedi " dedi. Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı taıren Aykut, ucret ıyüeştirilmesine ilişkin temaslannı sürdürebilmek için TİSK Başkam Halit Narin'in Türkiye'ye dönmesirü beklediğıni söyledi. Türktş Genel Başkanı Yılmaz, "Çarc, iscinin cebine girecek paradu. Şöyle ya da böyk" dedi. lmren Aykut, dün Esenboğa Havaalanı'nda gazetecilerin konuya ilişkin sorulannı yanıtlarken, ücret iyjleştirmesi konusunda temaslannı sürdürebilmek için TtSK Başkanı Halit Narin'in Türkiye'ye dönüşünu beklediğini ifade «ti. Aykut, "Tilrktş Gend Baskam 0e Wr görüsmc daha yapacak mısınc?" sorusuna, "Şcvkct Ydmaz Ue Körasmetcrtabi yapök'' dedi. Türktş Gend Başkanı Şevket Yümaz, önceki gece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı lmren Aykut ile ikinci bir telefon görüşmesi yaptı. TürkIş Genel Başkanı Yılmaz, dün Şekertş Baskanlar Kurulu toplantısındaki konusmasmda, lmren Aykut ile yaptığı telefon görtlşmesine değitoerek, "Gazetelerde ek zam ile igiii olarak çıkan 'bir maaş avans ikramive' fonnulu habcfferi üzeriac, Sayın lmren Avkut ile tdefoBİa goriişrum. Bu ikramiye konusunu kendisne sordum. Sayın Bakan, 'Bu ikramiye sözü, benim ağzımdan telaffuz edilmedi' diye konoştu" dedi. Şevket Yılmaz, şunlan söyledi: "Çare işciııia ccMae rirecck paradır. Şöyle ya da böyle. Toplusözlesmcye miidahale etmek isteaMdiklerini söyliıyorlar. Kamu lsverea Sendikalan kurularak, zaten topiasözksmc dftzeaİM miidahale ediliyor. öncmrJ oten işcrain cebtac gincck paradır. Bunun soyadı «aal otana konulur Bu konu icin yctküHerc 'evet deyın' dedim. 'Hayır' ccvatHm almadım. Sayın Çalışma Bakaaı, konuya takip etmek içia gayreöeri•i surdarmektedir. Sayıa Bafbakan Targut Özal, Davos'ua döadikten soara, oturur, bu işin mizakeresini yapanz. Başbakan döner dönmez, icrctferde bh iyAeştinnenin en ge« ba hafta bir souaca baglanmasını bekbyoruz." Şekertş Genel Başkanı Hikmet Alcan da, Başbakan Ozal'ın, yıl içinde oluşacak enflasyonun üzerinde işçi ve mcmurlara ücret zammı verileceğini ifade etmesine karşın, bugüne değin bu sözünü tutmadığını ifade etti. ALİ TEVFİK BERBER Koç personelinden kan bağışı Habtr Merkezi Koç topluluğuna bağlı şirketlerde çalışan memur ve işçilerin topluca kan bağışında bulunacakları açıklandı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından başlatüan kampanyaya katılma karanmn açıklandığı basın bülteninde, "Hastaneterimizıde ve kan bankalannda yeterli miktarda hazır kan bulunmamast, hastalann hayatlarmı kaybetmelerine ve sağlık hizmetlerinin aksamasma neden olmaktadır. Koç topluluğu bu kampanyaya katkıda bulunmaktan büyiik bir bahtiyarhk duymaktadır" denildi. Türk heyeti ABD'ye gUtiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye'nin Amerikan dostları taplantısına katılmak üzere 8 kişilik Türk parlamento heyeti bugün ABD'ye gidiyor. ANAP Denizli milletvekili Ismail Şengun başkanlığmdaki heyette ANAP'tan Dış'ışleri Komisyonu Başkanı Vehbi Dinçerler, Amasya milletvekiU Adnan Tutkun, tstanbul milletvekili Ferruh tlter, Kan milletvekili tlhan Aküzüm, SHP'den Antalya milletvekili Deniz Baykal, Izmir milletvekili Birgen Keleş, DYP'den Samsun milletvekili Ali Eser bulunuyor. ABD'de çeşitli temas ve göriişmelerde bulunacak olan Türk parlamento heyeti, 9 şubatta Türkiye'ye dönecek. İşkence vardı yoktu tartışmalarının güncelliğiıu yıtirmediği ulkemizde bu savlann, yargılamalar sırasında zaman zaman tanık ya da sanık olarak dinlenen emnıyet görevülerince de ileri sürüldüğu belirlendi. Birçok emniyet görevlisi, çeşitli tarihlerde mahkeme tutanaklanna geçen ifadelerinde emniyette kendilerine "işkence ve manevi baskı yapddıguu" söyledıler ve polis ifadelerini kabul etmediler. "Polis ifademi kabul etmiyorum. Emniyette bana işkence yapıku. Göztaim kapaiı, içinde neier yazdı oldugnnu bilmediginı ifade tutanaguu bana zoria inualattilar" diye başlayan sanık ifadeleri, mahkemelerde artık tamklara yaptırılan yemin kadar normal prosedürlerden sayılmaya başlandı. Bu arada, çoğu zaman işkence yapan taraf olarak gösterilen emniyet güçlerinin tanık ya da sanık sıfatıyla alınan ifadelerinde emniyette işkence ve manevi baskı gördüklerini söyledikleri ilginç duruşmalara da tanık olundu. Tolis anlatımı inandmcı değil' Kişinin emniyetteki suçlamalan kabul etmesini "kendi aleyhinde tanıklık" olarak niteleyen Askeri Yargıtay, polis anlatımlanmn "inandmcı kanıt" olarak kabul edilemeyeceğine karar verdi. TURAN YILMAZ ~ 'Copçu'avukata para cezası Ankara Barosu Disiplin Kurulu, Avukat Kurtuluş için verdiği 3 ay meslekten men cezasınm "çok ağır" bulunarak bakanhk tarafından bozulması üzerine bu kez de 50 bin lira para cezasına hükmetti. ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) Emniyette işkence görduğünü, makatına cop sokulduğunu öne süren bir sanık için "Eger cop sokulmak istenmiş de sokulmamışsa üzüliirüm" diyen Avukat Bedri Dogan Kurtuluş için verilen 3 aylık meslekten men cezası 50 bin lira para cezasına çevrildi. Ankara Barosu Disiplin Kurulu, verdiği 3 ay meslekten men cezasımn Adalet Bakanlığı tarafından "çok ajır" bulunarak bozulması üzerine, avukat Kurtuluş için bu kez 50 bin lira para cezasına hükmetti. Baro Disiplin Kurulu, bakanlığın bozma gerekçesinı inceledı ve "Adalet Bakanlığı'mn bozma karanna karşı yasai olarak yapüacak bir direnmenin mümkun olmadığı, zonınlu olarak bu karara uyulmak zonında otunduguna" karar verdi. Kurul, Kurtuluş'un sözlennin onaylanacak bir davranış olmadığım belirterek, "Ülkemizin olaganüstü koşullardan gectiği bir dooemde işkence iddialanna ilişkin iddialann çogaldıgı, hemen hergun basında ve diğer >ayın organlannda buna ilişkin pekçok haberin yer aldıgı bir donemde meslegi kişilerin savunmaa olan ve ber lıirlu insanlık dışı işlem ve fliilere karşı pkması gereken bir avukatın işkenceyi adeta teşvik eder ve bundan bir nevi haz du>ar gibi davranması kabul edilir bir da>ranış olmadığı gibi, şiddetle kınanması gereken bir davranıştır" goruşünü savundu. Kurul. şu göruşlere yer verdi. "1982 Anayasası da evvelki anayasalarda oldugu gibi kişilerin temel hak ve hurri; etlerinin devktin guvencesi altında bulundugunu ve her turln işkencenin yasaklandıgını vurgularken, başta da soylediğimiz gibi meslegi icabı kişilerin temel hak ve özguriuklerini savunma ve adalete hizmet elmek durumunda bulunan avukatın değinilen şekilde beyanda bulunarak, savunma ile alakası olmayan ber türlu insan hak ve özgürlüklerine ters duşen bu davramşı kurulumuzca cezalandınlması için yeterli goriilmüştür." sı Mnstafa Haskınş da . fırar sonrasında yakalanıp gasptan yargılandıgı dumşmada emniyet ifadesinin "manevi baskı altında alındıgını" ileri sürerek kabul etmeyenler arasında yer aldı. tstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Kayseri Emniyet Siyasi Şubesi'nde komiser Necmi Alp, polisler Ydmaz Alp, Mehmet Sait Turgut'la birlikte Kayserili sarraf Dursun San'yı Topkapı'da otobüsten indiği sırada bir oto mobile bindirerek 80 milyon lira tutanndaki dövizi gasp etmekten yargılanan Haskınş, bu suçtan da 25 yıl ağır hapis cezasına çarptınlacaktı. Bekçilerin şikâyeti İşkence s?vlan duruşmalarda tanık olarak dinlenen bekçi lerden de geldi. Karagümrük Polis Karakolu'nu basarak silah gasp etmek ve bombalama olayı sanıklarının tstanbul Askeri Mahkemesi'ndeki yargılamalarında tanık olarak dinlenen bekçilerden bazılan, 1. şubede yapılan teşhis tutanaklanmn doğru olmadığını ileri sürdüler. Teşhislerin manevi baskı altında kendilerine imzalattınldığım belirten Karagümrük Karakolu'nda görevli bekçiler Ünver Yalazay, Ahmet Sulu ve Şiıkni Kunıçay, emniyette teşhis ettikleri sanıklann karakol baskınında olup olmadıklarını bilmediklerini söyledüer. 12.12.1985 tarihli duruşma tutanaklanna geçen ifadesinde bekçi Ünver Yalazay, "Okunan teşhis lutanağı sathkb detUdir. Un 1. şubeye gittifbnizde bir kısım kişUeri bize gösterdiler ve oradaki görevliler 'işte bunlar yakalandı Niçin söylemiyorsunuz? Siz bunlardan korkuyor musunuz? Suçu işleyenler bunlardır' diye söyleyip bizi baskı altına aldılar. Bu nedenle bcn de, rastgete teşhis tutanağında >azıh uç kişiyi suç faili olarak gosterdim. Aslında bunlan tanıyamamıştım" dcrken, Necef Sanca ve Şiıkrü Kuruçay'ın da benzer ifadeleri tutanaklara geçıyordu. Kunıçay, ifadesine "Hatta ben şahsen teşhis tutanagında yazılı tutanağı gönnus degilim. Polisler oyle yazmtşlar... tnce eieyip ak dokumadan imzaladık" sözlerini ekliyordu. Istanbul DGM'deki Türk Spet Nakliyat AŞ ve örme Teks AŞ'yi soymak ve bekçi AB Karabacak'm silahıru gasp etmekten yargılanan 6'sı tutuklu 9 sanığın yaklaşık 1.5 ay önceki duruşmalarında ise bekçi Ali Karabacak, mahkeme tutanaklanna geçen tanık ifadesinde şu ilginç açıklamayı yapıyordu: "...Emniyette söyledigim halde beni sorguya çeken polisler, gasp olayında kadın da vardır diye beni soylettirmek islediler. Ben kadın yoktu dedim. Bilahare 'Sen sılahını satmışsındır' diye tazyik ettiler. • ve ayak parmaklanmdan cereyan verdiler. Beni bir saat falakada astılar. Buna ragmen gordügümden başka turlu konuşmadım." Bu sözleri duyan nr^hkeme başkanı ise "Sanada mıî" demekten kendini alıkoyamıyordu. "İşkence ayaga düştü" Polisten polise işkence suçlamalarından bıri, Yenimahalle 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 29 Aralık 1986 tarihli dumşmada okunan Ankara Emniyet Mudurluğu "Foto Film Şubesi'nde gorevli komiser Ayşe Ergun'den peliyordu. Komiser Ergün, komiser yardımcılan Liitfu Deniz ve Naci Ugor'un, kendi aleyhinde ifade vermesı için yayıncı Bektaş Ayyıldtz'a işkence yaptıklannı ileri sürüyor ve şunları söylüyordu: "Bu iki kişi yayincı Bektaş Ayyıldız'ı yakalayarak evinde ve işyerlerinde yaptıklan aramalarda mustehcen yayın bulunrnası uzerine şubeye atmışiar. Kendisinden idare edilmesi karşüıgında Bektaş'tan 3 adet bikzik aldtgun volunda ifade almak için 5 giin 5 gece sorgulamışlar. Bektaş, savcılıkta ayakta duramayacak kadar koliıydu." Bu ifade ve Bektaş Ayyıldız'ın Adli Tıp Uzrcanı Dr Gulgıin Öktem'den aldığı işkence görduğüne dair rapora karşm U Polıs Disiplin Kurumu, tanık beyanlan ve delil yetersizliği gerekçesiyle polisler hakkında "ceza tajinine mahal olmadigına" oy birliğiyle karar verirken, yayıncı Bektaş daha sonra yapüğı açıklamada, "Artok mesleki çrkememeziikten bile vataadaş pavıuı alarak işkence göruvor. tşkencc bu kadar ayağa düşmüşlıir" diyordu. ANKARA Askeri Yargıtay, özellikle siyasi davalann özunü oluşturan polis anlaumlanmn "inandıncı kaoıt" olarak kabul edilemeyeceğine karar verdi. Askeri Yargıtay, kışınin emniyetteki suçlamalan kabul etmesini "kendi aJeyhinde lanıkbk" biçiminde niteledi. Bunun ise normal koşullarda mümkün olamayacagıru, ancak "ddDik" ya da "işkence korkun" Ue soz konusu olabiieceğini bildirdi. Askeri Yargıtay 4. Dairesi, 15 Eylul 1981 tarih ve 1981/348 sayılı bu karannı, 1979 yıhnda Erzurum'da siyasi göruşu farklı bir kişiyi korkutmak amacıyla evinin önünde dinamit patlattıklan iddiasıyla yargılanan iki sanıkla ilgili davada verdi. Askeri Yargıtay karannı şu gerekçeye dayandırdı: "lkrar, suç işleyen bir kişinin sucİDİagnnu kabul etmesi, başka bir deyişle kendi aleyhine tanıklık yapmasıdır. Eşine pek az rastlanan olaylardandır. Insanlann kendi kendilerini suçlamalannın akıl dışıhğını anlamak kola>dır. Aksi duşiince, insan doğasına aykın düşer. Suçluluğunu kabul eden kimse, bunamış sayılnuüıdır. Bir kimse ancak, cinnel döneminde ya da sarboş bir halde veya ceza ve cefamn şiddeti veyahul işkence korkusu Ue kendi kendini suçlayabilir. Cebir ve tazyike maruz kalınmadıkca dunyada hiç kimse kendi suçluluğu için aleyhine konuşmaz. Ikrann tek başına delil sayılması, tarihle ilkel donemlerin bir uygulamasıdır. Yunırlükte olan kanunlanmıza gore ikrar, tek başına delil olarak ele alıoamaz. Ikrann mahkemelerce değerlendirikcek delfller arasında yer alabilmesi, hakim ya da savcı önunde verilen ikrar ifadelerini n dahi başka delillerle ve maddi olavlaria dognılanmadıkça delil değeri kazanamayacağı Askeri Yargıtay'ın yerleşmiş içtibatlan gereğidir." TFDTye rakip getiyor ANKARA (ANKA) Türk Hava Kurumu (THK) da Türk Hava Yollan (THY)'na rakip oluyor. THK tarifeli uçak seferlerine bu yıl baslıyor. Kurum ilk tarifeli seferlerini ElazığAnkara ve SamsunIstanbul arasmda karşılıkh yapacak. THK Başkanı Doç.Dr. înanç Ayas, tarifeli seferlerin ihale aşamasında bulunan 1830 yolcu kapasiteli uçaklarla yapılacağını bildirdi. Doç. Ayas, tarifeli seferlerin bu yıl ortasmdan itibaren ElazığAnkara ve Samsunlstanbul hattında başlayacağını, yıl sonuna doğru tskenderun, Şanlıurfa, Erzincan, Afyon ve Kayseri'nin de uygulama kapsamına almacağını söyledi. Hızır aciL rekora gidiyor ANKARA (AA) Numune Hastanesi Hızır Acil Merkezi 'nde 2 yılda 301 bin 143 hasta ayakta tedavi gördü. Hızır Acil'in 2 yıllık çalışmaları hakkında AA muhabirine bilgi veren Numune Hastanesi Başhekimi Dr. Yakup Arısan, Ankara'nın acil sağlık hizmetinin biiyük yükünü bu servisin taşıdığını söyledi. Arısan, 24 saat bütün branşlarda hizmet veren Hızır Acil'in, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'mn, bir eğitim merkezi olarak da görev yaptığını belirtti. SHP'fi Geıufin Anadolu Bankası Ue Ugiti soru önergesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SHP Tunceli milletvekili Kamer Genç, 31 Aralık 1987 tarihi itibarıyla Anadolu Bankası'na 100 milyon liranın üzerinde borçlu olduğu halde borcunu vadesinde ödemeyen kişi ve kurumların açıklanmasını istedi. Genç, Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem tarafından sözlü olarak yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, bu kişi ve kurumlar arasmda ANAP'ın 17 ve 18. dönem milletvekillerinin doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi olan kişi ve kurumların bulunup bulunmadığını sordu. Genç önergesinde, tahsil edilemeyen banka alacakları hakkında ne gibi işlemler yaptldığını da sordu. Manevi baskı ve işkence savlanndan bir başkası da, geçen yıl Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde rüşvet almaktan yargılanan Kadıköy Merkez Karakolu'nda görev li polisler Ahmet Karakaya ve Fuat Avaoglu'ndan geliyordu. Duruşmalannda komisyoncu Nezilıi Akennan'dan silah zoruyla ruşvet aldıkları yolundaki emniyette alınan ifadelerini reddeden görevli polisler, "emniyette kendilerine işkence yapüdıgı için böyle ifade verdiklerini" söylüyorlardı. "Manevi baskı" Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nce 25 Kasım 1981 tarihinde, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde görevli iken gözaltına alınan Zeynd Abhün Oytan'ı işkenceyle öldürmekten 13 yıl 4 ay ağır hapis cezasına çarptmlan komiser yardımcı Mühendisler uyardı YÖK mahkemelik oluyor ANKARA (ANKA) YÖK'ün ODTÜ Ue Beytepe kampusu arasmdaki 600 hektar araziyi Bilkent Üniversitesi'ne kiralaması, Çankaya Belediye Meclisi'nin son toplantısında onaylamrken, buna karşı çıkan SHP'li üyeler, konuyu Bölge tdare Mahkemesi'ne götüreceklerini açıkladılar. SHP'li Niyazi Devir ve Mehmet Çınka, YÖK kurulmadan önce ODTÜ ve Hacettepe tarafından kamulaştırılan arazinin daha sonra üzerine dubleks lojman ve çeşitli tesisler yapılmak üzere Bilkent'e 99 yıl için kiraya verilmesinin "yasaya karşı hile" olduğunu savundular. Mersin Belediyesi tarafından yaptınlan Güneykent toplu konutlarımn dayanıksız ve çürük olduğu, ayrıca deprem yönetmeliğine uymadığı ileri sürüldü. MERSİN (Cumhuriyet Giiney llleri Biirosn) Belediye tarafından yaptınlan Güneykent toplu konutlannın dayanıksız ve çürük olduğunu öne süren Mımarlar Odası Mersin Temsilcisı Dogan Kalkancı ile tnşaat Mühendislerı Odası eski temsilcisi Serdar Kuyucuoglu, bınaların deprem yönetmeliğine uymadığını öne sürdü. Konutların çürük yapılmasına göz yummakla suçlanan belediye başkanı Okan Merzeci, ortaya atılan iddialann politik düşOnceden kaynaklandı|ını sö>1eyerek, "tnşaat mühendisi olarak onlardan utanıyorum, inşaat versem odamdan aynlmazlar" dedi. Mimar ve Muhendisler Odası'mn ortaklaşa düzenlediği "Sorunlanmu" konulu panelde Güneykent'teki yapılasmayı ele alan D o ğan Kalkana, inşaatlann kalitesiz olduğunu. kontrollerinin iyi yapılmadığını öne sürerek, en küçük bir depremde binalann yıkılabileceğini söyledi. Kalkancı, "Vatandaş, "az para vertyim de bana köru bina yap mı' diyor. Binalan en küçuk sallanuda başlanna mı çoksiin. Biz binanın diger maLzemelerini unuttuk, ama bina kafalara çökmesin. Belediye yüzde 10 pabahya mal etsin, binalar saglam olsun" diye konuştu. tnşaat mühendisi Serdar Kuyucuoglu da Güneykent'teki konutların çok katb gecekondu olduğunu öne sürerek, "Mersin'deki en düşuk kaliteli gecekondular burada. Binalar deprem vonetmeligine uymuyor. ÖzeOikle >ığma binalar depreme karşı son derece dayanıksızdır" dedi. ANAP'h Belediye Başkanı Okan Merzeci ise mühendis ve mimarlann olaya pobük bakuklanru ve kendisini yıpratmak istediklerini belirterek şunları soyledi: "Oniar istedigi kadar yırünsın. Bu çocuk oynncagı degil. Binalanmızın hepsi deprem yönetmeliğine uygun. Onlar deprem >onetmeliğini incelevecek kadar biigiye sahip depler. Binalar bilgisayar ile kontrol edilmiş, deprem hesaplanna uygun. Oturduklan yerden ahkâm kesmtsinler. Kendi mesuliyeiieri altında inşa edilen binada bir defa olsun tuğlamn basınc mukavcmetini kontrol ettirmemişlerdir. A n biz her şeyi kendi laboratuvaıianmızda kontrol ettiriyoruz." T.C.D.D. giriş kartımı kaybettim. Hükümsuzdür. Gtineykent içinçürük iddiası Türk gençliğî fîkri biınalım yaşıyor Hıristiyanlık propagandasının önlenmesi için aile reislerine, basma, TRT'ye büyük görev düştüğünü bildiren Çiçek, "TV'de bir saatlik program düzenleyerek gençliğin dini eğitimi sağlanamaz" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) De\let Bakanı C«mil Çiçek, gençliğin beklentilerinin belirlenmesi için bir kamuoyu araştırması yaptırdıklannı ve bunun sonuçlanmasından sonra bir "gençlik kurultayı" duzenleneceğini söyledi. Çiçek, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada gençliğin fikri bunalım içinde olmasından sözederek, "TeJevizvonda baftada bir saatlik tnanç Dünyası programıyla gençliğin dini egitimi sağlanamaz" dedi. Devlet Bakanı Cemil Çiçek, sözle rini şöyle sürdürdu: "Son zamanlarda gençlik fikri bunalım yaşıyor. Dazlaklar, feminizm cereyaalan, Hıristiyanlık cereyanlan ortaya çıkü. Demokrasilerde tek tip dnşünce obnaz. Ama netke itibanyU biz Turk millenyiz ve gençliğin de Tdrk milletinin hasletlerinden geien düşiıncelere sahip olması lazım. Zaten tek tip Avrupa Topluluğu, külturel anbunda mumkun degil. Dnny^daki milletler icerisinde en eski millet biziz. Dolayıayia kültüfcl bazı değeriere sahibiz. Afrika'da yeni kurulmuş bir devlet degiliz. Millet olmuş bir oevteüz. Gecmişimizde bazı hatalar otabflır, ama utanuacak bir yaa yoktur. Meseia Hitler bir ranlışUr, ama Alman milletinin bir ayıbı degildir. Gençterimlz bilgi yanşmalannda 1950Vrde yapuan bir dunya kupaaaı karanan lalann binyortar da, Kaaaai Be ilgili bir konuyu bilmiyoriar. Buna şaşmamak elde değil. Gençliğin diskoya gitmesine karşı degiiim, ama foiklora da Ugi duysun. Bir oz musikimiz olduğuou bilsin. Musikimiz onlann miiziginden hiç de aşagı kalmaz." Bu amaçla halk eğitim merkezlerinin "gençlik merkezleri"ne dönüştürüleceğini soyleyen Çiçek, Tanm Orman ve Köyişleri Bakanlığı'run kamplannda üniversite gençlerinin hem çalışmaları, hem de tatil yapmalan için çalışmalar yapüdığını benrtti. Televizyondaki dini programlann yetersizliginden yakınan Çiçek, bu konuda şunlan söyledi: "Türkiye'de Hıristiyanlık propagandası yeni degil. Artık bu bir nevi soguk savaş. Artık kimse gidip başka ülkenin topraklannı i$gal etmiyor. Amk kühıirel olarak kendmc bcnzetme çabalan var. Hıristiyanhk propagandasının önlenmesi içia aile reislerine, başına, TRT'ye buyük görevler düşüyor. TV'de haftada bir saatlik program düzenleyerek gençliğin dini egitimi sağlanamaz." Devlet Bakanı Cemil Çiçek Yanlış iğneye 4 yıl hapis GtRESUN (AA) Şanlıurfa'da görevliyken yanlış iğne yaparak bir bebeğin ölümüne neden olan hemşire Bulancak'ta tutuklandı. Geçen yıl yanlış iğne yaparak 29 günlük bebeğin ölümüne yol açan hemşire Necla Bektaş Bulancak Cezaevi'nde bayan tutuklu olmadığı için Giresun Cezaevi'ne göiderildi. Yetkililer, daha önce açığa alınan Necla Bektaş'în Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 4 yıl 3 ay ağır hapis cezasına çarptırıldığını bildirdiler. İ M l M l D İ Kiliseye asılan, Incil'den Denizli yoresine ilişkin suzlerin bulunduğu plaketler bakanlık emriyle kaldınlrJı. 'Kış88* tatbikatı ERZURUM (AA) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin planlı tatbikatlarından olan "Ktş88 Tatbikatı" 15 şubat pazartesi günü Kars'ın Göle ilçesinde başlayacak. îki gun sürecek tatbikat 3. Ordu Komutanı Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu tarafından sevk ve idare edilecek. Isa'nın sözlerine sansür ASUMAN ABACIOĞLU tZMtR Bir yandan Ege ye Akdeniz kıyı kesiminde binlerce yatak kapasiteli yabancı ortaklarla kurulan beş yıldızh tatil köyleri, oteller; öte yandan Efes antik kentine S küometre uzaklıktaki Pamucak'a "HıristiyanJann hac merkezi" haline getirilmesi için öngörülen 1 trilyonluk turizm yatınmı... Bu konuda Vatikan'la sıcak ilişkiler, demeçler. Ve tüm bunlar olup biterken, Kültür ve 1\ırizm Bakanlığı'nın genelgesi: "Efes'teki Saiot John Kilisesi ve Yedi Kiliseler'in bulandugu difer yerierdeki tsa'nın sözlerini içerea plaketleriıı ivedi kaldınlması." Bir süre önce turizmle ilgili çeşitli kuruluşlara gönderdigi resmi yazılarla, "Türkiye'deki dini turizmi geüşrjnnek amacıyla dini merkezieri bdirlemek ve bunlann Unıtımını yapmak" istediklerini bildiren Kültür ve Turizm Bakanlığı, bunun tam tersi bir tutum içine girdi. Ege Bölgesi'nde Hıristiyan dünyasının önemli dini merkezlerinden Izmir, Efes, Sart, Alasehir, Akhisar, Bergama ve Denizli'deki Yedi Kiliseler'e asılması için Uluslararası Hıristiyan Kiliseler Birliği tarafından getirilen ve tncil'den o yöreyle ilgili sözler içeren Türkçe ve Ingilizce bronz plaketler, "dini propaganda" yapıldığı gerekçesiyle sakıncalı bulunarak Içişleri Bakanlığı'mn uyarısı sonucu Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın emriyle kaldınldı. Her yıl binlerce Hıristiyanın ziyaret ettiği ve onanmı hâlâ devarn eden Efes'teki Saint John Kilisesi'nde bir süredir asıh duran plakeîlerden biri, ilk kaldınlan plaket oldu. Bakanlığın, il turizm müdürlüklerine gönderdiği ilk yazınm ardından, diğer kiliselerde plaketlerin hâlâ yerinde durduğu ve kaldınlması gerektiği çeşitli yazılarla yinelendi. Bakanbk yetkililerinden abnan biigiye göre, Içişleri Bakanbgı, bronz plaketler ile Yehova Şahitleri'nin propagandasının yapıldığmı ve bunun sakıncalı olduğunu bildirdi. lzmir Kültür ve Turizm Mudürü Ayla Karamete, plaketlerin "dini propaganda" yapılması gerekçesiyle sakıncah olduğuna dair Kültür ve Turizm BakanlığYnın resmi yazı gönderdiğini ve plaketlerin kaldınhnasını istediğini belirterek, "Bu bir hükümet polirjkasıdır" dedi. Uluslararası Hıristiyan Kiliseler Birliği tarafından 1982,1985 ve 1987 yıllannda yapılan ziyaretler sırasında getirilen yedi plaketin bazısı yerlerine asılırken, diğerleri uzun süre depolarda tutulmuşlardı. En son getirilen iki plaket Denizli'deki Laodicea ve Alaşehir'deki Philadelphia yerleşim yerlerindeki kilise kaüntılannın duvarlarına asılmışlardı. Kiliseler BirliğTnin yöneticisi Christian Krauter, plaketlerin yerlerine asılmasımn Yedi Kiliseler'e yapılan ziyaretlerin artmasını sağlayacağını belirterek, plaketlerin fotoğraflannın bülten ve dini gazetelerle bütün Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine dağıtılacağını bildirmişti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, Saint John Kilisesi, Meryemana Kilisesi ve Meryemana'nm yajadığına inanılan Bülbüldağı'ndaki eve S kilometre uzakhktaki Pamucak'm dev bir projeyle daha çekici bir duruma getirilmesini planlarken, tsa'nın sözlerine sansür koymasını "anlaşılmaz bir çelişki" olarak nitelendiren Tercüman Rehberler Derneği Başkanı Şenduran Doğansoy, Yehova Şahitliği'nin Yedi Kiliseler ile ilgisi olmadığı nı vurgulayarak, "Doğnda Ani'de, Akdamar'da Ermeni kilisekrini gezdiriyoruz. Meryemana'da törenler dttzenliyoruz. Üstelik Türkiye'rJe bütün kiliseler açık. Bu nasıl tutumdur, anlamak mümkün degil" dedi. Plakette "dini propaganda" sakıncası görüldü Boş öğretim kadrosu sorun yarattı Bucada huzıırsuzluk lZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı Buca Eğitim Fakültesı'nin Almanca Bölümü'nde yükseklisans öğrencileri tarafından ders verildiği, boş olan öğretim kadrosuna öğretim üyesi atanmadığı, derslerin Türkçe sınavların ise Almanca yapılması yüzünden pek çok öğrencinin başansız duruma düştüğu, gurbetçi çocuklannın ders verenlerden daha iyi Almanca büdiği öne sürüldu. öğretim kadrosu, 5 öğretim görevlisi ve bir araştırma görevlisinden oluşan Almanca Bölümü'nde bu kadroların boş bulunduğu bildirildı. Bu bölümde, 3 yıllık eğitim fakültesi mezunu olup, 2 aylık bir kursla 4 yıllık mezun sayılanlann ders verdiği öne sürüldü. 2 aylık kursla lisans eğitimirü tamamlayan ve bir yandan yüksek lisans eğitimi gören Ahmet Otgun, diğer yandan da bölüm başkanlığı yapıyor. tzmir'de bu bölümde ders verebilecek öğretim üyeleri bulunduğu halde bunlara görev verilmediği, iki haftada bir Konya'dan gelen Prof. Dr. Sdçak Unlu'nUn derslere girdiği öne sürüldü. Derslerin Türkçe verilmesine rağmen, sınavlann Almanca yapıldığmı öne süren öğrenciler, başansızlık orarunın >üksek olduğunu okuldan atılma aşamasına geldiklerinde mahkemeye başvurduklannı söylediler. Bu arada öğrepciler, yurtdışında büyüyen gurbetçi arkadaşlarımn ders verenlerden daha iyi Almanca bildiğini belirttiler. Buca Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adnan Gükrman, Konya'dan gelen Prof. Dr. Selçuk Ünİü'nün 8 ay önceye kadar doçent olarak bu fakültede görevli olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Ege Üniversitesi'Dde Almanea hocalar var. Ancak bir de ihtisas alanı söz konusu. O kişilerin ihtisaslan uygun degil. Her taş yerinde aiırdır. Sdçuk Ünlu, hassas bir hoca. İyi ögretir, az not verir. Ogrencileria rahatsızlığı. bolkeseden not vennemesinden kaynaklamyor." Eski ülkücülerin tahsilat şebekesi yakalandı ANKARA (AA) 300 milyon liralık alacak için, gözdağı vermek amacıyla bir kişiyi yaralayan, eski ülkücülerin nurduğu tahsilat şebekesi yakalandı. Ankara Emniyet Mudürluğü Cinayet Bürosu 'ndan yapılan açıklamaya gore, 26 ocak günü Yüksel caddesindeki Atabey İthalatİhracat şirketi üç kişi tarafından basıldı. Üç şahıs içerdekileri etkisiz hale getirdikten sonra şirket sahibi Mehmet Atabey'i silahla varaladılar. Olaya el koyan cinayet masası dedektifleri, olaya, tahsii edilemeyen 300 milyonluk bir alacağın neden olduğunu belırlediler. Düzenlenen bir dizi operasyon sonucu eski ulkuculerden oluştuğu belirlene» tahsilat şebekesi ortaya çıkartıldı. Nejat Taştai, Cihan Kunnıaz, Saim Deniz, Aydın Haksever, Aydın Ergüder re Mehmet Ömür Oflaz adlı sanıklar yakalandı. Olaya kullamlan 7.65 mm. çapında Bareita marka tabanca : e bıirodakileri etkisiz hale getirnıek jiraı'iyla vıinlarma •iutkları bir şişe eler ile ele geçirilen sanıklur udltveye sevk edildıler. AHMET ÖZEN tngilıere'de tngilizce'yi ucuz öğrenme imkânını şirketimiz sağlar. Derin Limıted 158 5? 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle