25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 1988 KÜLTÜRYAŞAM PİKNİK PtYALE MADRA CUMHURtYET/5 MDİR VMA NE OLSUN. Münir Özkul ve Erol Günaydın "îstanbuVu Satıyorum"la Küçük Sahne'de 4 Muhalif Tîyatro'da iki usta "Herhangi bir saoatsal olay her seferinde yeniden ögmulir. 'Arük tamam ben oldum' diye bir $ey söz konnsn olamaz" diyor. Erol Günaydın'ın şu sözleri de her yaptıklannın kusursuz olduğunu sananlara bir şeyler söyler mi acaba: "Nerede ustasın? Hep aynı tahtayı yontmayor ki insan. VSepyeni roüer, yepyeni tipler. Her gon yeniden başlanıyor. Her gün yeniden yajanryor." Böylesi iki sanatçıyla biriikte çahşmanın Ferhan Şensoy'a verdiği tat bir başka. "Arkalannda neredeyse kırk ydhk bir tiyatro geçmişi var. Çok şey ögreniyonun Udsinden de. Kendi ekibimle oynarken ae yi|n«M«nııı 1 ae zaman yapacaklanm çok iyi bfliyonua. Halboki Erol Ganaydın ve Münir OzkBİ'la her gim başka bir »ey yakauyorum. Oyunum onlar tarafındaa oyaamrkea bambaşka bir boynt kazaaryor. Noktasına, virgülöne kadar her şeyia hakkını verryorlar. lşte ustalık bu" diyor. Erol Günaydın, Ferhan'ın tiyatrosunu "mnhalif tiyatro" olarak nitelendiriyor. "EgpriJeri bep mahafli ve güncel otdugu için kimi ahnıyor kimi kızıyor" diyor. Eskiden de öyleydi. Tuluatın yasaklanması sansür olayıyla başlar. 'Sarayburnu' dediği için Kel Hasan Efendi günlerce beklemis ha göturüldüm ha götürülücem diye. Ferhan'da da çok güzel taslamalar var. Onunki gibi muhalif bir tiyatro çok gerekli. Nitekim başansı da ondan. Halk söyiemek istediklerini Ferhan'da buluyorf' Münir özkul, "Öncelikle geieneksel bir kokusu olmaa lazım yapdan tiyatronun. Evrensel bir özîi obnas layım, ça^ın koşullanna uymaa lazun" diyor. "En zor olanı da çağın kosullanna uydurmak. Hde biraz da maziye ddnük bir insansanız. tşte Ferhan'ın yapbgı en önemli sey çafdaşiaştırabiliyor gelenekieii. Haldun Taner de yapıyordu boau. Daha çekimser ve öiçuluydiı. Dikkatii kullamyordo geienekseli smtmasın diye. Ferhan ise 'sıntırsa ne olur' diyor. Daha atak." Ve sürdürüyor Özkul konusmasını sakin sakin, tatlı tatlı: "Benim gdenekselden aldıgım tat başka. 600 yühk bir yaşanbnın nnınö, geieneksel tiyatro. Bir çorba haUnde yasıyoruz. Ama bu çorbamn gdeneluele giden bir özü var. Ferhan'ın gösterdigi vasantL, vaptıgı seyler de işte bu çorbadaki öz. Bu oyanda da Istanbul'un meseiesuü almıs. Şehir bir yandan yıküıyor, öte yandan yapıyonız deniyor. Kaç aarbk taıih var burada? Istanbul'u yapmak kolay degil!" Ve Ferhan Şcnsoy'un sözleriyle bitiriyoruz bu sOyleşiyi, daha doğrusu hepsini aktarabilsem daha birkaç sütunu kapsayacak bu "laf lafı açar" tatlı sohbeti: "Brecht daha çok Uzakdogu tiyatrosundan yararlanmış. Geieneksel tiyatromuzu bilseydi beOd Brecht Tiyatrosu daha sıcak bir tiyatro olurdu!" Münir özkul sahneye çıkalı 38 yıl olmuş. Erol Günaydın 'ın ise otuzuncu yılı. Ferhan Şensoy da 16 yıldır sahnede. Şimdi bu üç sanatçı, Ortaoyuncular'ın Küçük Sahne'de sergilediği "Istanbul'u Satıyorum"da bir arada. Gelenekseli çağdaşlaştırmanın dikenli yollannda ilerliyorlar. PİKMEN GÜRÜN UÇARER Tiyatromuzun, gelenekselimizin, her ne kadar kendileri ısrarla "usU defciliz" deseler de iki ustası uzun bir suskunluk döneminden sonra dönflş yaptılar sahneye, Küçük Sahne'ye. Alçak gönüliü, heyecanlı, sıcak iki sanatçı Münir Özkul ve Erol Giaaydın. "Biz Ferfaan Şensoy'dan bir şeyier öjıtamtjt (ddik. Çatdaşbftınunaıııiftık bu işi. O Mr y o i u a balnuş çaidağlaştınBaaın" diyorlar. Küçük Sahne'ııin kulisindeyiz. "tsUnbol'a S«byotnar"un son hazırhkları tamamlanmak üzere. Münir özkul, "Bu Mhneain Mr geienegi vw" diyor. "•«• Wk apld^ı n u da buadardm. Mnb* Beyle birlikte (mtaftUL Soum o arnldı. Bizler Mrkaç yd (ötörebfldik işi. Bbden sonra Haldno Dormea geldi. Yeni bir ekol getirdi. tkioci bir kikMMtre tı»ı okJu Küçük Saboe'dc Şimdi de Ferhan Şemoy Bçuncü kilonaetre taşı. Ama o daha çok gdeaeksde dönük oidngu için bcpsinden cadp gcüyor baaa. Bizün ttma»«mmn en eksik tarafi yaurh olnayışı, oaan İçin nc söyicrsen uçup gMtyor. Katauyor ki UçMr jey~ Ancak kuiaku ı Mr M taf b a g ü e kadar gctiyor. Admda Karaföz otau, Ortaoymu oban, Meddab oison müştertk özettlkleri tnlaat oloşlan, yaai içten geldigi giM «öylenmesi sozkrin. Aynı scy jrazarb tiyatroda da söz koausu. Yazann içinden geldigi gibi kâgıda dokaMSİ. Ktaik tiyatro aniaytşından ayn bir tarz. tfle Ferhaa'ın yap&gı da bu. O bakımdaa çok Bgtaç." Burada, sözü Erol Günaydın abyor, tOm canlıhğıyla anlatıyor: "Ben konservaCnrmr okDmadım. Akact Katri Teoer hocamdan çok yinuiandım Galatasaray'daykcn. Tork teraasasını ondan ögrendiaı. Sonra tiyatro dünyuına girdim. Oynadıgım MUia rofer BM kaynakb rofcfdL İngOiz Mr. Lawnmce: Araaya bakıyorum dış göriinnş Ingiliz, içi Ahmet. Yani Jolar, Jimler bana uymuyordu. Dogn yolu Törk oyunlannda bnMum. Munir'le tamstat. Uata o T M I l a r Kftçök Satee'de Ba&fa oyunlar oyavyor. Hcp oaa özeairdik. Dcrkn arkadaş olduk. Gördüın ki o da gdcnekseU sevtyor. Biriikte HIZLI GAZETEÖ NECDKT $EN FAZLA OLPUUâLÂ 4RIZA ONARJLAMAPI. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI MhMR S t l M T H r H M Münir Özkul, "Istanbul'u Satıyorum" adlı oyunda çeşittı kışiliklen canlandırıyor Birrastantısonucu. MimarSinan Yılı ilan edilen 1988de, Özkul'un oynadığı kışiliklerden biri de Mimar Sınan (Fotoğraf Mustafa Dorsay) bir jryler yapmak btiyorduk, fakat nasıl yapacaJu? 'Ne hakia? Otazbeşe bakla' üe olmaz bu iş. Bir de baktak Ferhan geldi. O en dognısunu bulmuş. Grienckseli gençleştirnıiş, çagdaşiaştırmış. Ortaoyununun bötMn kahpiannı knrallaruıı o kadar iyi aygnlayor ki. Şimdi burada nç, hatta dört knşak el eie çalışıyoruz." Ferhan Şensoy tamamlıyor Erol Günaydın'ı: "Münir abinin 38. yılı, Erol abinin 30. yılı sahneye çıloşlannın. Benira 16. yılım. Rasim'in de 7,JT1I." Münir özkul da Erol Günaydın da çok mutlu olduklannı ve bu yıl ilk kez sahneye çıkan birinden farkh olmadıklarım söylüyorlar sık sık. Erol Günaydın, "Heyecanbyız. Yeni bir tiyatro tarzı, yepyeni bir seyirci var karşımızda. Gençlerin guldügü espriler başka. Çaglar degişmiş, şekiiler degijBiiş. Istanbul beş yuz bin kişryken şimdi 10 mflyona yaklaymıs. lşte butun bunlarm karşısında yeniyiz, onun için de beyecanlıyız" derken Özkul, AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS Arjantinli gazeteci Jacobo Timerman'ın son kitabı ŞiliVle ölünı ve işkence Jacobo Timerman "Adı Olmayan Mahkum, Numarası Olmayan Hücre" adlı kitabında, Pinochet'nin çizmesi altında ölen insanlan anlatıyor, işkence kurbanlanndan bazılannm açıklamalanna yer veriyor. Timerman, Allende'nin Şilisi'ni de "olanaksız" olarak nitelendiriyor. Kültür Servisi Ünlü Arjantinli gazeteci Jacobo Timennan'ın yeni kitabı ABD'de yayımlandı. Beyazperdeye de aktanlan "Adı Olmayan Mahkum, Nnmarası Olmayan Hücre" adlı kitabında Videla cuntasının egemenligi altındakj Arjantin'de gazetesinin kapatılıp kendisinin tutuklanışını, sorgulamsını, işkence görmesini ve sürgüne gönderilmesini anlatmış olan Timerman, "Şili: Güneydeölüm" adlı yeni kitabında hâlâ Ordu tarafından tutuklanan, sorgulanan, işkence gören ve surgüne gönderilen komşu ülke insanlarını konu ediniyor. Ancak Timerman'ın Şili üstune kitabında dikkati çeken noktalardan biri de Arjantinli gazetecinin Şili gerçekliğine olumsuz bir tutumla yaklaşması. Şili'nin Pinochet öncesi dönemine de olumsuz yaklaşan Timerman, "Başka ölkelerde diktatorliiklere karşı elde edilen demokrasi zaferierinin hiçbiri, Şilideki duruma •ygnlanamaz göriinuyor" diyor. Edebiyat ve kültürün toplumla ilişkileri konusundaki çalışmalarıyla tamnan Williams'ın, Orweü üstüne eleşürel biyograflsi dilimize çevrilmişti. Kültör Servisi özellikle kültürun toplumla ilişkileri konusundaki çalışmalarıyla tamnan Gallı eleştirmen ve romancı Prof. Raymond Williams, 27 ocak günü öldü. Williams, 66 yaşındaydı. George Orwell üzerine eleştirel biyografisi Nejat Bayramoğlu tarafından dilimize çevrilen Williams'ın "Marksizm ve Edebiyat" adlı yapıtı da Esen Tarim çevirisiyle önümüzdeki günlerde yayımlanacak. Uzun süre Oxford ve Cambridge Üniversiteleri'nde ders veren Williams, özellikle 1960'larda yaygınlık kazanan edebiyattoplum ilişkileri konusuyla yakından ilgilenen ilk eleştirmenlerden biriydi. Bu konudaki çalışmalarını "Kültür ve Toplum", "Marksizm ve Edebiyat", "Uzun Devrim" gibi kitaplarında toplayan Williams, "Dıckens'den Lawrence'a İngiliz Romam" adlı çalışmasında da modern romam eleştirel bir yaklaşımla incelemişti. WiUiams'ın, romanlanmn yanı sıra iletişim ve kitle iletişım araçları üstüne kitapları da bulunuyordu. Eleştînııen Raymond Wîlliams öldü TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ 1943'TB SU6ÜM, SOVYerLER Al'r KUVVETteR, ALMAMlAP'A MfZÇf İLK ZAFERİ KAZAHO1 JT. PÜNYA SAl/AŞl ' RUSVA İÇLBISİNE POG&U STAUNGRAD ZAFERIL İ R.IUIH BULUMOUĞU KAF/MSVA'YA GİOİYO&DU. KAS/M 1342' bE, ÖMLE&İNE GEUP ÇEHRi ABLU&IYA ALDILAR. ANCAfC, PİREHİŞ ÇOK 6ÛÇLÛrDÜ. RUCU KfÇ KOŞUCLARI DA EKLEMfUCE, ALMANLAZ ÇÖZUL&Ü. 8AŞTA GEMSRAL PAULUS OLMAIC üze&e soo sru ASKBR. TBSUM AUMDf. BU ZAFERj SAVAŞIN 6İ DİŞİNİ ÖHEAALİ ĞLÇâPB ETKİUYECEKTİ.. Augusto Pinochet "ADende'nin Şilisi olanaksızdı" diye yazıyor Timerman, "Pinocbel'nin Şilisi ise desteklenemez." Öte yandan, yeni kitabında "Kabare" filminin bile ancak Nazilerle ilgili sahneler makaslandıktan sonra gösteıılebildiği Şili'de Pinochet'nin çizmeleri altında sivillerin rasgele öldürülmesinin, politik mahkumlara işkencenin sürdüğünu vurgulayan Timerman, bu kurbanlardan bazılannm açıklamalanna yer veriyor: "Bir barometreleri vardı. Bu baromelre. burnumdan ve kulaklarundan fışkıran kandı. Burnumdan ve kulaklanmdan ılık bir sıvının aktığını hissettigimde. sakinlesiyorlar ve beni askıdan indiriyorUrdı." Bu ara Jacobo Timerman da Timerman, Şili'deki askerlerin şöyle bir "taktik karar" aldıklarını belirtiyor: "Siyasal nedenlerie tutuklanan bütün kadınlann ırzına geçilmeli, bütün hamile kadınlar çocuklannı duşunınceye kadar dövülmeU!" Timerman, "Şili: Güneyde Ömm " adlı son kitabında, General Pinochet'nin ülkede uyguladığı baskının altında yatan bir "i«celige" de değiniyor. Arjantinli gazeteci, Pinochet yönetiminin Şili'deki baskımn ya da "ozgüriügün" sımrlanm belirsiz ve gizli tuttuğunu, bu yüzden insanlann neyin serbest, neyin yasak olduğunu anlayamadığım, var olmayan kurallara karşı çıkmanın çok zor olduğunu ileri sürüyor. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 2 Şubat 1938 19İ81988 dahilde tevzii, sanayileşme davamıza göre nelere muhtac olduğu, münferid ve müşterek ihtiyac ticareti, yeni fabrikalarımızm hal ve yakın istikbaldeki ihtiyaclara göre vaziyetleri. Refah seviyemizin tanzimi savaşı tzmir (Hususi) Hükümet, geniş mikyasta bir hayaı ve refah hareketi üzerinde duruyor. Yiyecek, içecek ve giyecek gibi, vatandaşın ilk, fakat en zaruri ihtiyaclarım, onun kazanc seviyesile mıitenasib bir bir şekilde tanzim ettnek istiyor Bir taraftan ferdin kazancını artırmak, diğer taraftan da zaruri istihlâk maddelerinin fiatlarını düşürmek suretile iki yoldan buyük bir yaşayış kolaylık ve emniyetine doğru inkişaf eden bu savaş, Ege mühitinde, azamî bir dikkat ve hassasiyetle takip ediliyor. Ayni zaman sevincle, şükranla karşılanıyor. Ege, böyle bir mücadeleden en büyük hisseyi alacak bir mühittir. Çünkü hem müstahsildir, hem de müstehlik. Hem köylüsü, hem şehirlisi, hem de işçisi vardır. Buraya gelen bazı haberler gösteriyor ki. hükumet, yalnız bu sahada kalmıyarak memleketin ziraat davasını GALERİ Gelen isteklcr degerlendirilerek açılan bu atölyede; takı tarihi, klasik ve modern takı, mücevher tasanmı ve temel sanat eğitimi uygulanıalı olarak verilecektir. TAKI /mı, r M.ODA Şubat dönemi kayıtları başlamıştır. e PERA 1469738 lCumalı Sanat Galerisi STİLİSTLİK Seramık Sergısı :«Otakl5 Şubal 1988 Şakaık Sok No 45 Tesııkıve Tcl 148 I I 6< EFSUN PAKSOY ITBA H O N O U R H A 1A R T Resim Sergısı 1 15 Şubat 1988 tTBA Cumhurivet Cad Adlıhan No 279TeI UI «5 18 mühim bir mevzu halinde ele mahsullerimizin, bir yığın rakibi almıştır. Bu dava, memlekete vardır. Bu rakibler, piyasaları şamil bir karakter taşımaktadır. almak için, kendi Bu maksadla, Ankarada hükumetlerinin siyasî toplanacak büyük ziraat faaliyetleri haricinde, muhtelif kongresinin konuşacağı şekillerle nafiz ve kuvvetli roller meselelerden, memleket oynamağa çalışmaktadırlar. Bir ziraat memleketi olan hesabına çok iyi neticeler Türkiyenin, bu sistemli ve beklenebilir. Iktisad Vekâleti, gerek kendisine teknik rekabete, daha fazla bir kudret ve kuvvetle cevap bağlı, gerekse ziraî meselelerle vermeğe mecbur bulunduğu da alâkalı bulunan dairelere mühim muhakkaktır. bir emir vermiş ve memleketin ziraî hayatı içinde Vekâletin ve hukumetin dış konuşulmasım, başka bir şekle teşkilâtı, bu husustaki tetkik ve ve karara bağlanmasmı mütalealarını havi raporu şubat istedikleri cihetleri, şimdiden 938 sonuna kadar Vekâlete göndermiş bulunacaklardır. esaslı bir şekilde tetkik edip Vekâlet, emrinde, ziraî neticeyi bir raporla kalkmmanm memleket için bildirmelerini istemiştir. taşıdığı hayatî ehemmiyeti Vekâlet, bir taraftan ziraî işaretle, bütün teşkilâtın bu mahsuller üzerinde iç mevzua lâyık olduğu teşkilâtımızın fıkirlerini altrken, ehemmiyeti vermelerini ve her ayni mevzuu, haricdeki teşkilâı alâkadar, sadece bu işle kanalından, yani ziraî uğraşmak ve rapor hazırlamak mahsullerin haricdeki vaziyet ve üzere, mes'ul memurlar şartlarını da şamil olmak üzere arasmdan komisyonlar teşkilini tetkike karar vermiştir. Çünkü, bildirmiştir. bu mahsullerin bir kısmı, hatta dörtte üçünden fazlası, yabancı Mevzuu aiağı yukarı şu esaslar piyasalarda şiddetli bir rekabet üzerinde kendisini gösterecektir: karşısmdadır. Mahsullerimizin standardizasyonu, ihracda Gerek fıat, gerek kalite, gerekse kontrol ve murakabesi, bugünkü umumî şartlar bakımından.. ihtiyacları ve teşkilâta raptı, En mühim toprak Zonguldakta Bayram Zonguldak 1 Atatürkün iradelerite Bolu saylavı Cevad Gürer tarafından ulusal tarihimizin ana hatları üzerine ilk konferansın verildiği mutlu günün 7 nci yıldönümü Atatürk tarih günü olarak her yıl olduğu gibi Halkevimizde törenle kutlulanmıştır. Zonguldaklılar Büyük önderin eşsiz iltifatlarına mazhariyetlerinin yüksek hatırasmı anmak için Halkevinde toplanmıştır. ıstasyon sanat evı i O 6 o istasyon sanat 4 55 GALERİ LEBRİZ SAMT CAifmSI Desen ~(OPERA)~ SANAT GALERISI T.C. ADANA 4. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ KARAR ESAS NO: 1987/316 KARAR NO: 1987/989 C.SAV. ESAS NO: 1987/3931 HÂKİM: Muharrem Serin / 17333 C.SAVCI Yrd : Ali Pariar / 26114 KATİP: Gunay Sarıyıldız DAVACI: K. H. SANIK Şahin lşçi Mehmet ve Fatma oğlu 1936 doğumlu Adana Yuvef1lr M S h ^ a c ^aK,' H A 3 / 1 > * n ü f k *y. olup. halen Adana Dervışler Mah. 1186 Sok. No: 4'te oturur. Evli 9 çocuklu, okuryazar değil. SUÇ: Noksan gramajlı ekmek ima! edip satmak SUÇTARİHI: 16.5.1987 Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememize açılan kanıu davasımn yapılan açık yargılaması sonunda; G.D: Sanık Şahin Işçi'nin suç tarihinde işletmekte olduğu fırında belediye zabıta ekibince yapılan denetleme sırasında, satışa arz edilmiş olan, 50 adet ekmek numunesinin tartılması sonucunda her ekmeğin 480 gr. gelmesi gerekirken, 5O'şer gram noksan geldikleri, bu suretle sanığın gıda maddeleri tüzuğunde öngörulen yüzde 3 fire payı çıkartılmak suretiyle noksan gramajlı ekmek imal etmek sureti ile ticarete hile kanştırmak suçunu işlediği, sanık mahkemedekı savunmasında belediyece tayin edilen 480 ekmek gramajının zabıt tutulduğu tarihten bir müddet evvel belediyece kendilerine şifai olarak bu gramajdan 30 gr. daha noksan ekmek yapılmaMiıı sö>lemeleri uzerine ekmeğin gramajını düşürdüğunü savunmu) ıse de, sanığın bu savunmasını destekleyecek delil bulunmadığı gibi savunmasının samimi olduğunun kabulü halinde bile 50 gr. olan noksanlıktan 30 gr. düşürülmesi halinde geriye kalan 20 gr. noksanlığın yüzde 3 fire payını yine aşmış olduğu, bu suretle sanığa isnat edilen suçun iddia, sanığın tevil yollu ikrarı, suç tutanağı, belediye ekmek gramaj ve fıyatı hakkındaki yazısı, duruşmada dinlenen zabıt mümzinin yeminli beyanından anlaşıldığından, sanığın müsnet suçtan cezalandınlması kanaatine varılmakla; HÜKÜM: Sanığın TCK 363/1 maddesi gereğince 6 ay hapis ve 10.000. lira ağır para cezası ile mahkumiyetine, TCK 59. maddesi gereğince 1/6 indirilerek 5 ay hapis ve 8.333 lira ağır para cezası ile hükümlülilğüne, Hapis cezası 647/4 maddesi gereğince 1 gün 300 lira üzerinden 45.000. lira ağır para cezasına çevrilmesine, Ağır para cezaları TCK 72. maddesi gereğince içtima ettirilerek 53.333. lira ağır para cezası ile hukümlülüğune, 2 TCK 402/2 fıkrası gereğince karar kesinleştiğinde karar özeti büyük harflerle yazılarak sanığın işletmekte olduğu fırının görülebilir bir yerine yapıştırılmak uzere C. Savcılığına gönderilmesine, ayrıca karar özeti Ankara'da yayımlanan tirajı 100.000'in üzerinde bir gazetede ve ayrıca Adana'da yayımlanan mahalli bir gazetede yayımlanmak üzere, bilahare ucreti hukümlüden alınmak üzere karar özetlerinin C. Savcılığı'na gönderilmesine, (2.700.) lira mahkeme masrafının sanıktan tahsiline, Sanığın yuzüne karşı talebe uygun, kesin olarak karar verildi. 24.12.1987 RAMİS " AYDBNf •?&« Evlsn Cad 16 4c »hava as: 0 2 4 Nsar'as Te 110 22 82 ' 1 1 ) 9 8<! CELİLE HANIM » ( 1 0 0 2 1 9 3 0 ) Resim Sergısi (İlk kez sergılenen eserler) I 9 Ocak 6 Şutaal [ Resim Sergısı RESİM SERGİSI 28 Ocak 11 Şubat 1988 TAKSİM SANAT GALERİSİ Tel 145 20 68 üıkılrtas Basarı Sk 6/A Ak0ank5okaoıı | BAKIPKOYIST Tel 570 1 3 85 | ULUDOÖAN Hüsrev Gerede Cad 126 T eş»*ı>e Meydanı IST Tel 1412711 SAIJH ACAR K(MI11 St'l'^hİ 1 20 Şuöat Sağlık Sok Opera Han 43 '16 (Elap Marmara Otelı yanıl Taksım Tel 149 92 02 İ9001987 KOLEKSİYONLARDAN 16 OCAK II ŞUBAT 1988 URUN CIHAT Özegemen Rc\ım Sergısı 'U Ocak 27 Subal I9S» SEVİMCE CUMARTIS1 KÎJOMOO L'CH» CL"M m. ]? 3 Vakko Sanat Galerileri Sunar: Vakko/Ankara İbrahim Çiftçioğlu Resim Sergısı 229 Şubat 1988 ' lanak ATA REFİĞ Suluhovj Rcsıtıı Sergısı 27 Ocak 13 Şubat Nıspetıye Cad M ' 2 llneı Teı 165 9 35 SAHT HlMbl » 336 53 28 Asmalı Mescıt Sok Çağın Han 13/3 Kat 2TUNEL Vakko/İzmir Füsun Sağtefn Resim Sergısı 229 Şurjat 1988 • Resim • Batik • Çocuklarla Resim • Pıano«Org «Davul • Gıtar • Solfej • Ş a n « A r m o n ı çalışmaları sürmektedir. Vakko/Beyoğlu Türkân Torumtay Resim Sergısı 629 Şubat 1988 Sergi Duyurularınız için SANAT MERKEZI Abıdeı Hurny»ii Ccıcl 22Ü/3 Sıilı <st fel 143 63 16 1469738
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle