Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 ARALIK 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURIYET/5 İSVAİL GLLGEÇ MUZIK FİLİZ ALİ HAYVANLAR Iki Çekoslovak şefle İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası tki değişik orkestra 22 aralık perşembe akşamı Be yoğlu'ndakı Saınt Antoıne Kılısesı, kendılerını "Les Trompettes de Varsailles", Versa\ Trompetlerı adıvla tanıtan \lain Fontes ve Serge Rugegrez ıle organıst Georges Bessonnet'nın vereceklerı konserı dınlemeve gelenlerle tık lım tıklım dolmuştu Kemıklerı sızlatan soğuğa rağmen \i\aldi. Telemann, Lulh, Hacndel gıbı barok bestecılennın eserlerını ıkı tız trompet ve orgun rengârenk rejıstrlerınden vikıp kılısenın derınlıklerınde vankılanan seslerın den dınlemek zevkını hıçbır şeyle değışme\e nıvetı yoktu dınlevıcı lerın Etrusk ve Roraahlar zaraanın da gelışen ve populerlık kazanan savaş ve toren borularının devamı trompet Romalılar donemınde ordularda, torenler dahıl tum kutlamalarda hıç eksık olmayan trompetlerın, İtalva'da etkınlığının hep surduğunu, hatta Italyan operasının başlangıcından mbaren orkestrasyonda mutlaka trompetler bulundurulduğunu goruruz, ama bu çalgıya asıl ununu kuşkusuz barok bestecıler kazandırdılar Vıvaldı'den Lully've, Bach'tan Haendel'e pek çok ba rok besteu, ozellıkle ıkı trompetın kanonık dıvaloglarını ışleverek enfes guzellıkte eserler besteledı SaıntAntoıne'da perşembe akşamı ıkı trompetın, yerıne göre sıvn, tız, delıcı. verınegore kadıfe yumuşaklığında ufledığı melodıler bır yandan, organıst Bessonnet'nın tek başına çaldığı ozgun bestelerındekı tını \e renk çeşıtlılığı ıle yoğunluk ote yandan, dınleyıcılenn morahnı yukseltmeye, duygularını goklere çıkartmaya vetmıştı Mutlu dınleyıcılerden bırı olarak başım goklere ermışken, ger çeklerle ergeç karşı karşıya gelmem kaçınılmazdı Nıtekım eve donmek uzere bır taks: çevınp kapısını açtığımda yedı kat yenn dıbtnden gelırcesıne boğuk bır ınleme sesıyle ırkıldım Goklerden yeryuzune değıl, sankı >erın dıbı ne doğru gerçekleşen bu anı ınış havlı sersemletıcıvdı Kemanlann KE\1 KİME DUM DUMA BEHIÇ AK Üç sollst, bir $ef Geçen hafta sonu İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı Çekoslovak şef Ottokar Trtılık (sağ üstîe) yonettı Konserlere Türk kornocu Hüseyın Coşkun, Isvıçrelı kornocu Bruno Schneıder ve pıyamst Meral Güneyman P İ K N İ K PİYALE MADRA solıst oiarak katıldılar (Fotoğraflar Lale Fıloğlu) kaydırmaları arasında ımldeven adamın sozlerı pek anlaşılmıyordu, ama tek tuk seçebıldığım kadarıyla, "Hem mazisi, hem de istikbali mahvolmuştu \e de boynu bukuklu." Bıraz once duyduğumuz net sesler ve bu net sesler arasındakı uyunı, burada yerını net olmajan sesler arasındakı kaydır malara, genızden gelen tıtremelere bırakmıştı "Mazisi ve ıstikbali mahvolmuş, boynu bukuk" haletı ruhıve ıçınde kafayı bulan kara bıvıklı \e uç gunluk sakallı genç şolorumuzun donuk gozlerı, arada btr kendısını sollamaya kalkışan başka "bojnu bukuk"lere ateş puskurmek ıçın canlanıyordu sadece Bu aşamada bırden aklıma mılattan bınlerce yıl onceden berı bılınen, ama ılk kez Yunanlı âlım Pitagoras tarafından dıle getınlen, "muzik ile insan moralı (elhos) arasındakı ilışkı" geldı Pitagoras, ınsan morahnı yucelten veya çökerten seslerden, ses dızılerınden soz ederken benım bıraz öncekı duygularımı dıle getınyordu herhalde Muzık ve muzığın ınsan yapısı ve toplum uzenndekı etkılen eskı uvgarlıklarda çağımızda olduğundan çok daha fazla onemsenıyordu mutlaka' 23 aralık cuma akşamı AKVTde bakır ufleme çalgılar aılesımn bır başka u>esı olan korno ıle karşılaştık Korno da trompet gıbı Romalılar donemınde goze gıren, daha sonraları yanı Ortaçağ ve Ronesans'ta "corno da caccıa", av borusu tanımı ıle çeşıtlı toren, eğlence ve avlarda kullanılan, 18 yuzyıl başlannda orkestra çalgıları arasına gıren bır çalgıdır J.S. Bach, 1721 'de bırıncı Brandenburg Konçertosu'nda ıkı korno kullanmıştı Beetlıoven ıse orkest rasında uç ve dört korno kullanan ılk bestecıdır Bunlar perdesız, doğal kornolardı Perdelı kornoyu ıse ılk kez Schumann'da goruyoruz Strauss ıle korno hem orkestra ıçınde hem de solo çalgı oiarak buvuk onem kazanmıştı Çekoslovakyalı şef Otokar Trhlik'ın yonettığı konserde kor nocu Husevin Coşkun ve Isvıçrelı kornocu Bruno Schneıder, Joseph Haydn'ın Ikı Korno ve Orkestra İçın Mı Bemol Major Konçertosunu seslendırdıler Değışık teknıklerle çalmalanna rağmen her ıkı sanatçı da bu çok zor çal gının teknık olanaklarını ve tını ozelhklerını sergıleyen esen tam bır muzıkal uyum ıçınde yorumladılar Konserın otekı solıstı Pıvanıst mann'ın op 54, La Mınor Pıya no Konçertosu'nu seslendırdı Tempo ve hız ııe olursa olsun, her bır sesın, tane tane duyulduğu net ve berrak bır tuşesı var Guneyman'm AvncaGunevman, Schumann'ın şursel cumlelennın ıç rıtmını ve ıç seslerını ne guzel bulup çıkarıyor yorumunda Konserın ıkıncı yarısında Brahms'ın Op 73, Re Major, 2 Senfonısı ver alıvordu Burada IDSO, kendınden emın, vureklı, genış soluklu, temız bır Brahms yorumladı Otakar Trhlik'ın yonetımınde Boylece bır hafta arayla ıkı değışık Çek şef yonetımınde ıkı değışık İDSO dınlemış olduk Meral Guneyman, Robert SchuWagner, Mahler ve Rıchard PEĞİŞlP 6Ü2HLESE. CEKMlŞ HIZLI GAZETECİ mcDETŞE\ ÇOK pe S4Nİ MÂU8U IKftAM E.TMEK KTıYORUM ? RBVOBOtMBM SORU/ORUM 0!Z£ MIL TAMLARIN AO Hassas bir çalgı Son bırkaçyıldır Bel çıka'da Bruksel'de yaşavan Leyla Pınar 20 aralık sah akşamı AKM 'Kuçuk Salon'unda bır klavsen resitali verdı Netameh, hassas bır çalgı klavsen, pıyano gıbı dayanıklı değıl tkı yıl once İstanbul Festıvalı'ne katılan dunyaca unlu klavsen ustası \ e şef Trevor Pinnock, festıvalde çalacağı kla\senı kendısının seçtığını soyledıkten sonra "Bir turlu >anıt alanmorum bu sazdan. Tamşmamız ıçin veterli zaraanımız olmadı aslında. Birkaç gun birJikle ealıssak vanıt verecek, ama zamanımız yok" derken sankı ıçıne kapanık, hassas ve alıngan bırınden soz edıyordu Levla Pınar ışte bu hassas ve alıngan saza gönul verdığınden berı hıç cesaretını kırmadan ve sebatla ondan vanıt almava çalışıyor ve goruluyor kı aralarında çok ıvı bır dıyalog kurulmuş bıle İstanbul Beledıve Konservatuvarı'nda V erda Leyla Pınar'ın AKM'deki klavsen resitali Un'le piyano, Ekrem Zeki Un'le keman, Luigı Girati ıle korno çalışan, mezun olduktan sonra Cemal Reşit Rey'den kompozısyon derslen alan Leyla Pınar, 1966'da Fransız bursuyla gıttığı Parıs'te, Ecole Normale Supenuere de Musıque'ten armonı ve oda muzığı lısansı aldı 1967'den sonra klavsen çalışmaya başlayan Pınar, bu alan da yetkın hocalarla çalıştıktan ve çeşıtlı oduller kazandıktan sonra 1972 yılında yurda dondu ve Ataturk Eğıtım Enstıtusu ıle istanbul Devlet Konserv atuv an'nda solfej, kontrpuan, eşhk ve muzık tarıhı derslen verdı Klavsen çalışmalarını ve konserlerını yurtdı şında surdurmekte olan Leyla Pınar, AKM'dekı resıtalının programını 17 ve 18 yuz>ü klavsen eserlen ıle çağdaş Turk bestecılerının ozgun eserlerını bır aray a getırecek bıçımde ayarlamıştı Klavsen çalma stıllerırun değışık evrelerını ser gıleyen bu resıtalde Pınar, Carl Philiip Emmanuel Bach, Froberger, F.Coupenn, J.S.Bach, Ha>dn, Ekrem Zeki l n, İlhan Bulent Tarcan, Adnan Saygun, Cengiz Tanc ve İlhan Usmanbaş'ın eserlerıru yorumladı (7 ŞBY 0İLMIYOROM AHlApLCI. SEH İY/UKTEN AMMUCAKSIN ĞOTURM ŞUML SOR&UCAMA AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GOKHA\ GIRSES TARIHTE BUGUN MUMTAZ ARIK 4 \ 28 Aralık Operanın doğum yeri Floransa 25 yıl once Floransa'yı ılk kez gorduğumde dunyamı şaşırmıştım 25 vıl oncekı Floransa, toplu tunzmın, hazır ve hızlı yemek furyasının, Coca Cola ve hamburger ıstılasımn, hava kırlüığının olumsuz etkılenvle henüz karşılaşmamıştı Floransalılar vespaları ve bısıkletlerıyle ıkı tekerleklı ulaşını çağını yaşıyorlardı o zamanlar Ronesans'ın doğduğu bu guzelım kentte 1500'lerden berı sankı hıçbır şey değışmemıştı Ancak aradan geçen 25 yıl, 400 yılın yapamadığı tahrıbatı yapmayı başarmış ne yazık Dort tekerlekh ulaşımın \e ufak çapta da olsa endustnnın yarattığı hava kırlılığı, ayrıca toplu tunzmın beraberınde getırdığı olumsuzluklar karşısmda Floransalılar bıle çaresız kalınışlar Meydanları susley en eşı bulunmaz guzelhktekı heykeller, mermer çeşmeler, Ronesans saraylannın sapasağlam taş duvarlan hava kırlılığınden kararmış, yer yer çıçek bozuğu gıbı delık deşık olmuş heykeller Açık havadan zarar goren heykellerın bır kısmını muzelere kaldırmışlar, kentın merke zını de trafîğe kapamışlar, ama galıba alıııan bu onlemler hem geç kalmış hem de vetersiz Ancak Italva'nın kendıne ozgu çok partılı demokrasının yarattığı, sureklı bırbırını en gelleme ve çelme takma polıtıkasına rağmen Floransalılar kendı kentlerıne sahıp çıkmak ıçın epe\ uğraş verıvorlar Ronesans ve humanızmanın serpılıp gelıştığı bu tarıhı kent avnı zamanda opera sana tının da doğum verı Eğer Cosimo Medıcı adında bır banker, Istanbul'dan gelen Bızansh ılım adamlan (Plethon, \rgıropulos, Kalkondilas gıbı) ıle tanışıp Eflalun'a (Platon) merak sarmasavdı, Bızanslıların Floransa'ya beraberlerınde getırdıklerı klasık el vazmalarıuı Yunancadan Latınceyeçevırtmegırışımle Vınde bulunmasaydı, faızle kazandığı paranın gunah bedelım odemek kaygısıvla da olsa kul ture ve sanata hızmet etmek ıçın kesesının ağzını açmasavdı, belkı de Ronesans gerçekleş me>ecektı Italya'da, dolayısıyla Avrupa'da Cosımo'nun bu merakı oğullarına ve on ların oğullarına da geçmıştı 1600'lu yıllarda Floransa sovlulan ve ılerı gelenlerı Accade mıa dıve adlanaırdıklan uve sayısı sınırlı kul tur kuluplen kurmava başladılar Accademıa uyelerı Yunan ve Latın klasıklennı okuyup tartışmakla kalmıvorlar, klasık donemın sanatını yenıden canlandırma umutlan da beslıyorlardı Uk başta saray ların baio salonlannda >a da Oscar Kokoschka'nın opera esklzi Floransa'da her yıl düzenlenen Mayıs Festıvalı'nde bırçok tanınmışyapıt çeşıtlı ünlülerın elıyle sahneye çıkarılıyor 1964'tesahneyekonulanVerdı'nın 'Maskelı Balo" operası ıçın Cınlü ressam Oscar Kokoschka da eskız çalışmaları yapmıştı Pıttı Saravı'nın unlu Bobolı Bahçelen'ııde açık havada düzenlenen gostenler, zaman geçtıkçe daha profesvonel bır çehre kazandı ve tıvatro bınaiarı ınşa edılmeye başlandı Floran>a'da Bu tıyatrolar bulundukları sokağın adını taşıyorlardı Teatro dı vıa dı Pergola, Teatro dı vıa del Cocomero, Teatro dı corso de Tıntorı gıbı Pergola sokağındakı tıvatro bugun de ay akta duruyor Şımdılerde Teatro del la Pergola'da sadece tıyatro temsıllerı ve resıtaller verılıyor Konserlerı "\micı delle Musıca, Fırenze" gıbı filarmonı derneklerı du zenlıyor bugun de Orjera ıse Teatro Comunale bınasına yerleşmış artık 1861'de ınşaedılen Teatro Comunale, 1862'de Donızetlı'nın "Lucıa dı Lammermoor" operasıyla açılmış 1944 te 2 Dunya Savaşı sırasında bombardımandan zarar goren bına 1957 58 mevsımınde butunuyle onarılıp modern bır opera binası durumuna getınlmış Ancak Comunale'nın çılesı burada son bulmamış 1966'da Arno Nehn'nın taşması felaketınde en çok zarar goren vapılardan bırı de Teatro Comunale Arno'nun çamurlu sel suları tıyatronun parter bolumunde bır adam boyu yukselmış o zaman Floransalılar hâlâ 1966 sel felaketırun kente verdığı zarann etkısınden kurtulamıyorlar Kentın sorunlarını halletsın dıve seçtıklerı Beledıye Başkanı Massımo Bogianckino, Comunale Tıyatrosu'nun ve Pans Operası'nın mudurluğunu vapmış, daha oncelerı uzun bır pı vanıstık karıyen olan, muzık çevrelerınde savgı duvulan bır sanatçı, yonetıcı Ancak Ital ya'nın en eskı cumhunyetlerınden bırı olan Floransa da polıtıka yuzyıllardır kendıne ozgu karmaşıklığını yıtırmeden surduğu ıçın sosyalıstler, komunıstler, devrımcı anarşıstler, Hırıstıyan demokratlar, lıberaller, aşırı dıncıler \e daha pek v ok ırılı utaklı partıden oluşan Kent Meclısı ıle Beledıye Başkanı Bogıanckı no bıtmez tukenmez mucadele halınde Sonuçta Medıcılerden bu vana değışen oyle pek onemlı bır şcv sok Sade<.e artık polıtık mucadelede eskiM gıbı kan dokulmuyor Polıtıkacılar, çağın gereğı bırbırlerının kanını emmeyı veğlıvorlar 20 yuzyıl Floransası'nda ve ışler >ıne de yuruvor AHMET MİTHAT EFENDİ'NİN KAYBI 1312'PB BU6ÜM,TAN2ltAAT DEVftlUlH UNLU YAZAK VE GAZETECISI AHMET MlTHAT EFENOt, 68 VHŞINOA ISTANguLDA OLOU GBNÇLlĞtHOE MlTHATPAŞA'NIH YAMINOA MBMUÜ OLAGA/d ÇAU$MIÇ,ONOAN ÇOK ŞEY O&RENMIÇTI. "MtTHAr"ADIHI OA KSNDI^INE O VERMlÇTl. SONRALAfZl GAZErECJLlĞE eAÇLAKAtŞ 8U ıfTE DE *ySA SU/3EDE DIZKATt ÇEKEC£K KADAR gAŞA&LI OLMÜÇTV i8?e'C>E'TEgCÜMANt HAKiKAr" 6AZETESINI ÇlKARAN AHUET MlTHAT EFENCH, BU AfZAPA B/RÇOK ÖYKU VE RQ MAAi PA yAZIYÛÜOUKFElATUN BEY'üE RAKIM EFENPl" "HASAN MELLAH'Vg) AHUETMlTHAT EFENOl,SON YIUARINI DARuÇÇAFAkA MEJOEgl' NOE (SOLPA) OĞRETMENUKLE SEÇIRMıŞ VE ORADA OLMUÇTU 60 YIL ÖNCE Cumhurıyet 28 Arahk 1928 pek kola\ takdtt edebüu Şehremanetı bır çınal undan kaç ekmek çıkacağııu bılmemekıe mazurdur Anıak şehremanetı derdın asıl menbaına iikabılmektekı aczı noktasından mazur gorulmez Işte bız so\lı\oruz kı Istanbulda bu değıımenler \e bu değırmeınıler bıılunduk^a filhakıka bıı t,u\al undan ka(, ekmek <rıkaı.ağını \almz za\allı İstanbul Şehıemanetı değıl, Haktaala hazreılerı dahı bılemez Çunku bır çınal undan ınua\\en ekmek çıkabıleıeğmı bılmek n,ın unun kalııesı hakkmua kaı ı maluınaıa ıııalık olınak lâzımdır Halbukı un ışlerının ıp ucları bu efendılerm elınde bulunduk(,a bu kalıte meselesı hakkında cıntn oln'ıık ıhtımatı voktıır Bugun sıze rutubeı deretesı 30, ertesı gun 40 un verebılır Bu rutubeı derecesı bır eknıeğe teadul ederse lıerıflerın pıvasa ıle \e koıa bu memlekeıın ha\aıı ıle nasıl Oinadıklaıı feu bır şekılde anlaşılır Başka hıç bu sebep olmasa \almz bu sebepten dola\ı bu zalıın deği'iııemıleıı \ikmak ıçın bıle unun gıımıuk ıcsııııın ındırınelı Herıjlerdekı (.ııı'etm deıeı.esıııe bakınalı kı egeı unun gumıuk resmı buğda\m gumruk resmı haddme ındırılırse ekıneğın okkasında \a!nız onbeş paralık bu taıde tahassul edebıle<.eğını so\lı\orlar 4ıaba bu ıddıa\ı kııne Milıuracakla'inı zannednorlar0 Lnıın gumruk resnıı II kuıuş buğda\ınkı ııı, buçıık kuruş değıl mı0 Aradakı Jark sekız kuruşa \akın değıl mı° Bu Jark eknıekıe hıı, \almz 15 para muzlukla mı kalır7 Buıun dutnada bugda\ıı okkası 2^ para\a tığudulurken kendıleıı okkadaıı lâakal 100 para alnınoriar ;m' ve bu fahış fıaı suı ıslımalı bır para\a ırııkap edıp duımınoılaı mı1 Hususıle bu kuraklık senelerınde takır halkın zararına oiarak bu saııalı mı bu sanaıın elebaiilan olan kozmetolarla \ardık<Iılannı mı hımave ede<.eğız'> }erın dıbme baısm bu <am'aı' \unu<: \adı Bevhude telâş Memleketın son senekı kuraklık hasebıle hasıl olan hususı vazıvetı netıcesmde unun on bır kuruşa \akın olan gumruk resmmın mu\akkalen buğday gumruk resmı hatlenne doğru tenz'lı ıle ekmek fialının uç kuruş kadar tenezzul edebıleceğı ıddıaınıza karşı memlekette bulunan beş on değırmencının lelaşa duşeceğını pek âla lahmın etınıvor değıl ıdık Hatta bır kaç gun e\el haber almıştık kı bu ze\alı kıram bu meseleden dolavı aralarında nıımalar akdelmışler, mahzarlar lerlıp etmışler ve Ankarava davamızın \ahı otduğunu ıspat ve ıfadeye meınur hey'eller ızamını kalkışmışlardır Bunların hıc, bırıne aldırmnacak ıdık, eğer bu zevalı kıram maksallarını efkârı umuınıyeve karşı da mudafaa eımek ıt,m rejıklerımızden bırının hulus ve kabulunden ıslıfadeye kalkışmamış olsalardı Deınek kı mesele şahsî menfaata lealluk edınce, velevkı bu menjaat fakır halkın açlığı ve sejaletı pahasma dahı olsa, onun mudajaasında bu kadar tlerı gıtmek tur'etı gosterebtlıyor O\le ıse daha açık, daha serbesl, daha alabıidığıne konuşabılırız \e bovle konuşmak ıçın bız dneceğız kı Bu memleketın baş belâlarından bırı de oıedenbeıı başmda kozmeıolann bulunduğu değırmenaler taıfestdır Bılır mıstnız, meselâ şu Isıanbulda nıçm bır turlu ekmek meselesı duzeleme*., \e nıçın bır çu\al undan hatta ka<, ekmek çıklığı bılınerez' Saüeıe şu sebepden dola\ı Çunku hıanbulda buğday \e un meselelerını suı ıstımal eden ekserıvetle \abancı \e ekserıyelle bu ıneınlekete duşınan ıııuhterıs \e menfaatperest bır sınıf \ardır da onun ıçın Bu memlekette buğday ve un lıcaretı ıle Karun olmuş ktmseler \ardır Kır\e Kozmetonıın bu Karunlardan bırı olduğu bu pıyasada kımsentn met,hulu değıldıı Başka memlekeıte kola\ Kola\ olınnan bu hadısenın bu mpmlekelte olabılınesı ıçın buğda\ \P un luaretı ıle ıneşgul olan bu adamların ışleııne envu, suı ıslımal karışlırmış olmaları luzım geleıeemı herkes ffBASSATIS%> HI6HCSIOUALITY 4Razor Olode