Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lan sıralamada oy hakkı tanımak yeterli midir diye bir soru ile de hemen karşılaştık. Çünkü biz her işin hilesini kolay buluyoruz. Var olan olumluluğu bozduğumuz oranda, toplumda ne yazık ki becerikli görünüyoruz. tşte, bu olumsuzluklan en aza indimıedikçe demokrasiye gereğince katkıda bulunmuş olamayız. Çünkü görüldü ki 1 Kasım önseçiminde partiye yazılı olanlann azımsanmayacak bir bölüınü gerçek değildir. Partiye yazılanlar partili olma bilinciyle değil, bir delege ya da önseçim ortamında oy kullanabilme amacıyla yazılmışlardır çoğunlukla. Bu yönüyle küçük bir ilçenin büyük bir köyü, büyük bir ilçe ile olmasa da orta boy bir ilçe ile eşit güçte sonuca etkili olmuştur. Partiye ya*zıh üyelerin önseçimi kendi amaçlanna uygun sonuçlandırma özlemi için araç görülmesi çok sakıncalı olmuştur. Gerçi bu aşamada partiye yazılı üyeleri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhgı önsecimlerde temel olmak üzere ilçe seçim kurullarına ve partilere göndermiştir. Ancak üye yazımındaki kötüye kullanım bundan sonra da görülebilecektir. Hatta başsavcılığm gönderdifi üye çizelgelerinde de önemli aksakhklar vardır. Çünkü parti yöneticileri işlerine gelmeyen önemli partilileri genel merkeze bildirmediklerinden başsavcılık yazımlarında bu künseler üye gözükmemektedirler. Bunun da sancılan yaşanacaktır. rinde bu işi partilerin il ve ilçe yönetim kurulları merkez yönetimlerinin denetim ve gözetiminde yerine getirirken, daha sonra delege adı verilen kimseler bu yönde söz ve oy sahibi oldular. Ancak önseçimlerde görülen aksakhklar sürekli büyütülerek vurgulandığrndan sanıldı ki demokrasinin aksamasının bir nedeni de önseçimdir. Oysa toplumun demokratiklik dokusu ne düzeyde ise, bunun önseçiSon çıkan yerel seçim yasasının önseçimi zorunlu görmemesi önemli me yansıması da o düzeyde olur. Ancak önseçimi bir eksikliktir. Ancak önseçim yapacak partilerin, yani daha çok benimseyenler ve gereğince uygulayanlar demokSHP'nin önünde, yazımda beliritiğim güçlükler durmaktadır. rasiye katkıda bulunmuş olurlar. Bu bağlamda 29 Kasım 1987 genel seçimine katılan partilerden SHP SHP'nin bu güçlükleh kısa sürede aşması zordur. Ne var ki gerek ve DYP dışında hiçbirinin önseçimi uygulamadığı SHP'liler ve gerekse önseçim yapacak öteki partiler ne oranda göriildü. öyle anlaşılıyor ki 26 Mart 1989 yerel seönseçim düzeneğini çalıştırırlarsa, o oranda partiler rahatlayacak ve çimi için de böyle olacaktır. Hele iktidar partisibundan da demokrasimiz güç kazanacaktır. nin, demokrasinin neredeyse önkoşulu olan bu uygulamadan, "ışık gören yarasa" gibi kaçmış olması çok anlamlıdır. öyle olmasaydı yerel seçim yasasında önseçimi zorunlu kılardı. ANAP'tan demokrasi ya da sivilleşme bekleyen kesim hâlâ var ise 14 Aralık 1988 günlü Resmi Gazete'de yayımla şan bir kurumdur. O zaman da bu üyeleri belirle bunlar ya ANAP'ı anlamamıştır ya da demokranan yerel seçimletle ilgili yasanın tartışılacak ve eleş mede partilerin yetki ve sorumlulukları olmakta siyi... tirilecek çok yönü vardır. Ancak ben konuya da dır. ha çok adaylan belirleraedeki yaklaşımı açısından Bizde çok partili siyasal yasama, 1961 yılından Gelişen önseçim değinmek istiyorum. Bu yasayı TBMM çıkannış ise sonra çoksesh'lik kazandınldı. önceleri 19461960 1 Mayıs 1977, genel olarak önseçimin en çok gede bu kurumda çoğunluk ANAP'ta olduğundan arasında genel ya da yerel seçim adaylannı belirleyasanın Anavatan Partisi yasası olma özelliği apa mek, yürürlükte bulunan seçim hukuku dokusu ge liştiği gün olarak anılmaktadır. Çünkü 1 Mayıs çık ortadadır. Bunun için yasa, adaylan belirlemede reği sonın olmadı. Ama 1961 yılından sonra her 1977 günü yapılan önseçim, demokrasimizin ve parti içi deraokrasinin önkoşulu olan önseçimi zo düşüncenin, toplumda var olan gücü oranında tem CHP'nin gerçekleştirdiği en büyük demokratik karunlu kılmamıştır. Yasanın önseçime olanak tanı sil edilmesi yönünde olumlu adımlar atıldı. Bunun tıhmdı. CHP bununla yetinmeyerek, delege boyuması değil, önseçimi zorunlu kılması gerekirdi. Du gereği de partilerden aday olmak isteyenlerin se tunda görünen aksakhklan ya da çarpıkJıkları girumun daha iyi anlaşılması için sorunu geçmişten çimde halkm karşısına çıkmadan önce bir ön ele dermek amacıyla partiye yazılı tüm üyelerin önseçimde oy kullanmalannı ilke seçerek tüzüğüne koybugüne irdelemekte yarar vardır. meye bağlı tutulmasıdır. Bu ön elemenin ilk aşa du. Ama yine de bu ilkeyi uygulamada duraksaması, parti merkez yönetimince aday adaylannın ma gösterdi. Çünkü yargı denetiminin yeterli yoBağımh üyeler partiye uygunluk açısından gözden geçirilmesidir. ğtınlukta sağlanamayacağı kaygısı vardı. Yani isteyen, istediği partiden aday olamaz. Bun1 Kasım 1987 günü yapılan önseçimle ise, açıkGunümüzde, gerek yasama kurumu üyeleri, ge dan sonra yapılacak iş ise, bir seçim çevresinden rekse il genel ve belediye meclis üyeleri ve belediye aday olmak isteyenlerin sıralanması sonınunu çöz ça söylemek gerekirse, Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yapamadığını başkanlan; başlangıçta olduğu gibi bağımsız değil mektir. Bu isin adı da önseçimdir. yapmıştır. SHP'ye yaalı olan tüm üyelere ön seçlerdir, bağımlı kişilerdir. Bu bağımlılık da bir sirnenlik hakkı sağlanmıştır. Hakkını verelim: Doğyasal partiyle olan ilişki anlamındadır. Bu boyutru Yol Partisi de Adalet Partisi'nin yapamadığını ta yasama kurumu, üyelerden oluşan bir kurum ol Önseçim seçmenleri kimler? maktan çok, bir siyasal partiye bağlı üyelerden oluönseçimi kimler yapacaktır? 1961 yüı seçimle yapmıştır. Ancak partiye yazılı tüm üyelere aday Adaylart Belirleme Gtiçlügii PENCERE Kim, Ne Anladı? 28 ARALIK 1988 RAHMİ KUMAŞ Trabzon Barosu Avukatlarından Sonuç Son çıkan yerel seçim yasasının önseçimi zorunlu görmemesi önemli bir eksikliktir. Ancak önseçim yapacak partilerin, yani daha çok SHP'nin önünde, yazımda belirttiğim güçlükler durmaktadır. SHP'nin bu güçlükleri kısa sürede aşması zordur. Ne var ki gerek SHP'liler ve gerekse önseçim yapacak öteki partiler ne oranda önseçim düzeneğini çalıştınrlarsa, o oranda partiler rahatlayacak ve bundan da demokrasimiz güç kazanacaktır. Parti içi demokrasi düzeneğini, partilerimiz çalıştırmayı başarabildikleri ölçüde, ANAP'ı yerel seçimlerde yenilgiye daha rahat yaklaştıracaklardır. Parti örgütlerinin bu iç gücüne gereksinimleri vardır. Elinde bir tomar gazeteyle odaya daldı, tomarı masanın üstüne attı: Hepsini okudum... Afiyet olsun... Hiçbir şey anlamadım... Yaaa?.. Sen anladın mı? Sustum. Yineledi: Bir bankanın genel müdürü siyaset, hukümet, devlet sonınu oluşturuyor... Evet... Neden? Yine sustum. Bütün gazetelerin manşetferinde, yorumlannda, köşeyazılannda, başyazılannda... Evet... Niçin? Her şeyin bir "neden"\, bir "niçin"\ olmalı değil mi? Şerniler olayını bütün ilgililerı de sergileyecek biçimde açıkseçik ortaya dökebilecek birisi var mı? Bu gibi olaylarda, çoğunlukla tozdan dumandan gerçekler seçilemez; işin vırvırı, dedikodusu, dedimdedisi öne çıkar. Peki, Şemiler olayının gerçeği ne? Senin benim gibi birinin bu işi anlaması için ülkemizin holding şebekesini, çıkarlar topoğrafyasını, mafia örgütlenmesini masaya sermek gerekir. Bakın arkadaşımız Yalçın Doğan, dünkü yazısında altını çizdiğim satırlarda ne diyor: "Şemiler olayı öylesine boyutlu ki gerçekte bu işte Horzum mu kazanıyor, her şeye rağmen Erdem mi kaybediyor, ANAP iktidannın kanaOan mı sevinçten uçuyor, başka holdingler ellehni mi uğuşturuyor, diğer holdingler uzüntuye mi kapılıyor, hiç belli değil. Çünkü olay karmaşık bir yumak. Çözdükçe cfo/amyor" Yalçın Ooğan'ın gerçekçi yaklaşımına bir boyut daha eklemekte yarar var: Basın da bir kaç koluyla bu işin içindedir. * İki Türkiye var... Birisi senin benim görüntülerini izlediğimiz Türkiye; televizyon Türkiyesi... Öteki, kapalı kapılar ardındaki Türkiye... Birinci Türkiye, bu ikincisi tarafından yönetilir; her kararın ardında parasal bir gerekçe vardır... 1980'ler Türkiyesi'ndeki para egemenliği, Cumhuriyet tarihinde eşine rastlanamaz bir güç kazandı. İkinci Dünya Savaşı öncesini bir yana bırakalım; 1950'lerın utangaç yıllarından bu yana serpilen vurgun, avanta, rüşvet, soygun, üçkâğrt artık örgütlenmiştir. Eskiden bireysel yolsuzluklar görülürdü; içinde yaşadığımız on yılda örgütler oluştu; bankalar, mafia, holdingler kesiminde iç içe geçmiş ve birbirine dolanmış çıkar grupları, artık büyük bir dayanışma oluşturuyorlar. Bir üçkâğıdın ya da yolsuzluğun üstüne gidildi mi, ardından kimin çıkacağı bilinmiyor. Ya da biliniyor. Kimi zaman yolsuzlukla savaşır gibi yapılıyor; bir kurbanın adı ortaya atılıyor; önce bir kıyamet kopuyor; ardından olay örtbas ediliyor; ya da hamamın namusunu kurtarmak için "arkası olmayan" bir zavallının canına okunuyor. Kapalı kapılar arkasında bütün bunların öyküleri konuşuluyor; ama o kadar... Liberalizm... Kaya Erdem de liberal, Bülent Şemiler de liberal; ama kavgaları ne? Bizim liberal prenslerin kavgası devlet bankalarının paytaşımı üzerine değil mi? Aslan liberaller iktidara geçip suyun başına oturdular mı bir serbest ticaret başlıyor ki yeme de yanında yat! O devlet bankası benim, şu senin... Böyle liberalizme can kurban!.. ARADABIR Prof. Dr. REŞAT D. TESAL OKURLARDAN SEKA işçisine ücret teklifi ülkenin kalkınmasu duran fabrikalarla değil çalışan fabrikalarla gerçekleşir. Biz SEKA işçileri, yıllarca az Bugün Türkiye'de asgari ücret ücretU yetindik. Biz SEKA'ya 7 fabrika daha eklenmesine 126 bin lira dolaymdadır. katkıda bulunduk. Bize reva tşveren Sendikası Kamulş'ce görülen bu ücret Türkiye son görüşmelerde bize teklif edilen sosyal haklann da içinde genelindeki ücret standartlanntn altında olduğu bulunduğu (giydirilmiş) ücret ilk altı ay için 190 bin lira, 2. gibi Avrupa standartlanyla altı ay için 250 bin Uradır. Bu karşılaştırüdığında son derece güUinç bir düzeyde ücretter günün koşullannda komik bir ücret olmaktan öteye kalmaktadır. Avrupa standartlanyla karşılaştırmamm geçmemektedir. 4 kişilik bir ailenin geçim endeksinin aylık sebebU Avrupa endeksli birçok dayanıklı tüketim maddelerini net 400 bin lirayı astığı bir (beyaz eşya), altını, ilaçlan ve dönemde bu ücretler SEKA Avrupa girişli hammaddeti isçisini açlığa mahkunt birçok malı Avrupa standartları etmekten başka bir şey ifade seviyesinde bir fiyat ödeyerek etmemektedir ya da başka bir almaktayız. Paralanmızı deyişle isveren tarafı, grevin Avrupa paralarına göre sürmesini SEKA'nm kapalı karşüastırdığımızda hükümetin kalmasını istemektedir. Bir bize teklif ettiği ucret ilk altı ay için 100 doların altındadır. Ücret alırken Türk parasma göre, tüketirken Avrupa standartlanna göre harcama yapma durumıtnda olan bizler, bu grevin gerçek sorumlusu değiliz. Bu grevin uzaması için hükümetin özel bir gayret sarfettiği inancmdayım. Bundan kimlerin çıkarlannın olduğu hepimizin malumudur. Bu arada bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Saym Devlet Bakanı Adnan Kahveci, kamuoyunu gerçek olmayan beyanlarla yanıltmaktadır. Şöyle ki: Merkez SEKAda selüloz bölumü hariç mevcut 5 fabrikanın 10 makinesi 5 yıl önce modernizasyon yapılarak hızları arttınlmış, makineler yenilenmis, üretim yıllara göre 2.5 katına yukseltilmiştir. 1980'den bu yarıa işçi sayısı yandan daha asağıya düşürülmüştür. llave edilen yeni fabrikaların en eskisi Çaycuma 17 yaşındadır. Diğerleri daha da yenidirler ve bu fabrikaların üretimleri istihdama göre fevkalâde olup bize teklif edilen ücret, fabrikanın verimlilik oranı ile kesinlikle bağdaşmamaktadır. Bizler SEKA grevini dünya kamuoyuna duyurma pahasma mücadelemizi daha da sertleştirerek surdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz. Kamuoyunun da zaman içinde haklı davamızda yanımızda olacağına ve bize hak , vereceğine inanıyoruz. KEMAL UZUNHASANOĞLU 25 yıllık SEKA işçisi Türkiye'de Aydınlar da Var... Evet, ne mutlu bize ki Türkiye'mizde aydınlar var. Sayıları henüz çoğunluğa ulaşmış olmamakla beraber, yine de ülkenin ana sorunlarının çözümüne ağıriık koyabiliyorlar. Aslında, aydınlarda aranmast gereken nitelik. sayı üstünlüğü değil, eskilerin deyımı ile "kemale ulaşmış" olmaktır. Bunun için de diploma, unvan, şöhret yetmez. insanlığa özgü başka hasletler de gerekir. Nice çarşaf gibi belgelere dayanıp işbaşına gelenler vardır. Ülkeyi, onarılması güç zararlara uğratmaktan başka işe yaramazlar. Yine pek çok alçak gönüllü bilim, sağduyu ve fazilet erbabı da yetişir ki anıtlan dikilmek gerekir. Tarih, bu iki tip okumuşun örnekleriyle doludur Halkımızın bu gerçek ve sahte aydınlar dışındaki kara cümlesi kıt bölümünü de ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan biri, kendilerini körü körüne bağnazlığa kaptırmış kara cahillerden oluşur. Öbürü ise, sağduyulan ve temiz ahlakları sayesinde yurda ve aydınlann uğraşılarına yararlı olan vatandaşları kapsar. Seçimlerde, halkoylamalannda bu ıkınci bölümün ağır bastığı, memleket yararına sonuçlara ulaştığı, zaman zaman görülmektedir. Ancak ne yazık ki bu gibi değerlerin oyları, çeşltli seçim oyunları yüzünden genellikle kaybolup gidiyor. Günümüz Türkiyesi'nde aydınsahte aydın, sağduyulugüdülü kitlelerin savaşı, bir doruk noktasma ulaşmışa benziyor. Yönetime de sızdıkları anlaşılan bazı entegrist eğılimlilerin baskısı ile, geçmiş mücadelelerde kazanılmış ilerici aşamalardan dönülmeye yönelik bir ortam oluşuyor. Bunun sonucu olarak da yaşmağın, imam nikâhının, Arapça süsu altında eski yazının hortlamasına, dil devriminde gerilemeye, sonsuz değerdeki "Setâtin Camlleri"nin çirkin ve gölgeleyici taklidi yeni ibadet yerleri yapımındaki ölçüsüz artışa ve daha nice bağnazlık örneklerine üzülerek tanık oluyoruz. Eğitim ve genel kültür alanındaki geriye dönüş denemelerı ve politikadaki Ooğuya yöneliş hevesi ise daha da çok kaygı vericidir. Ancak, bütün bunlara karşın, gerçek aydınlar ve onların yolunda giden sağduyusu üstün halk tabakaları da, kazanılmış ilerici aşamaları yaşatma ve gelıştirme çabalarından geri kalmıyorlar. Bu alanda düşünürlerımizın uyarıcı yayınları. hele basınımızın ortak mücadelesi övünmeye değer bir doruktadır. Son aylarda yüksek yargı organlarımızdan gürleyen sesler de Türk adliyesinin içıne kadar sızmış bağnazlık temsilcilerinin solda sıfır kaldığını açıkça göstermiştir. Geriye dönüş, hele vicdan alanında kalması gereken din üzerinde yapılmaya kalkışılırsa, onarılması pek güç zarar ve yanlışlara meydan verebilir. Bunu, dinsel uygulamalann geçmişini yaşamış ileri çağdakilerimiz kolayca fark etmektedırler. Hiçbir geri dönüş, geçmişi aynen canlandıramaz ve mutlak değer kaybı ve gerçekten uzaklaşmaile sonuçlanır. Böyle yanlışlıkların İbadet alanında yapılması ise, düzeltılmesı daha da zor yeni ve çelişkilı bir ortam oluşturur. Özetlemek gerekirse, Türkiyemizi girdiği objektif ilericilik yolundan hiçbir bağnazlıkdenemesininçeviremeyeceği bir kez daha vurgulanabılir. Ancak şu var ki bu tür tutumlar, hele demokratik özgürlüklerin sınırlandırılmasına da yönelirse, ülkemizin uygar dünya topluluğu içindeki kanıtlanmış pozisyonunu sarsabilir ve bizi itelemeye çalışan düşman güçlerin ekmeğine yağ sürer. Bu da az kayıp değildir sanırız. Para, para, para... Serbest piyasa... AJNMA Babamız Prof. Dr. FİKRET BİYÂL Vefatının 1. yılında, 29 Aralık 1988 perşembe günü saat 13.30'da, kurucusu olduğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fikret Biyâl Merkez Araştırma Laboratuvarı'nda düzenlenecek toplantıyla anılacaktır. Dost ve yakınlara duyurulur. RUHI SL1 Özel kayıtlardan derlenmiş on sekiz türküsü ile yeni bir kasette... VEFAT Trabzon eşrafından Ortahisar Mahallesi ve Kalçiya (Toklu) Köyü'nün Efendi Ağabeyi, Trabzon ve İstanbul maarifınden emekli; merhum Mustafa Kemal ve merhume Zehra Alemdaroğlu'nun evlatlan, merhume Sabriye Alemdaroğlu'nun kardeşi, merhum Saffet ve merhume Fatma Cüce'nin damatları; Cüce, Sinirlioğlu, Kandazoğlu ve Aksoy ailelerinin enişteleri; Şanda, Doğu, Ataman ve Çelik ailelerinin dünürleri; Osman, Aykan, Emel, Yeşim, Lerzam, Attila Nilay ve Selmin'in sevgili dedeleri; Duygu Alemdaroğlu, Leman Alemdaroğlu, Duygu Ataman ve Tüncer Çelik'in kayınpederleri; Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Kayhan Alemdaroğlu, Suna Ataman ve Selma Çelik'in değerli babalan ve Server Alemdaroğlu'nun yarım asırlık biricik eşi Dr. TİMÜKAN ve AHMET BİYÂL Değerli hocamız Prof. MYAZÎ BERKES'i yitinnenin acısı içindeyiz. Ailesine ve bütün sevenlerine başsağlığı dileriz. MONTREAL'DEKİ ÖĞRENCİ VE DOSTLARI Atanas Katrapani, Tayyar Öztiirk, Ruşen Sezer, Cemal Yalınpala İngiltere'de AUPAIR organizasyonu TEK A.Ş. (1) 362 39 59362 40 96 Ehliyetimi kaybettim. Hiıkumsüzdür. NEClP SUVEREN DADALOĞLLJ ve ÇEVRESİ "Maliye ve Gümrük Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu İstanbul Grup Başkanlığı'nın 152 10 05 (5 hat) ve 143 00 80 (5 hat) olan telefon numaraları, 152 84 11 29 (19 hat) olarak değiştirilmiştir. DUYURULUR. REŞAT ALEMDAROĞLU 26.12.1988 Pazartesi günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 28.12.1988 Çarşamba günü (bugün) Şişli Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Allah rahmet eyleye AİLESt İHSAN HACIMURATOĞLU MAHİRÇAKffi ALAAriNDEMİRCİ O büyük gün geldiğinde Uyanıp sesimizi kimse duymadan O büyük zaferin tarifsiz çoşkusuyla Kara toprağın altından biz de haykıracağız BİR GLRUP DEVRtMCİ ADINA MÜMTAZ BAŞAR REŞAT ÇELİK Sayın Doktor ve Eczacılara ® Emulgel Voltaren Emulgel g Homav 1. l6g Diklofenak dietilamoııuım Yerel etkili antienflamatuvar KADINLAR, 2000e Doğru Dergisi'nin son sayısında kapak konusu edilen bekaret kontrolü üstümüzdeki baskının en çıplak ve hakaret içeren biçimi. Hepinizi, her durumda bekaret kontrolünü reddetmeye ve öfkenizi aşağıdaki telgrafı göndererek dile getirmeye çağırıyoruz. Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği, İzmir Çağdaş Kadın Derneği, Kadın Haklarını Koruma Derneği, Kadın Dayanışma Derneği (Ankara), İnsan Hakları Derneği İst. Şb. Kadın Komisyonu, Ankara Feminist Kadın Grubu, Feminist Dergi, Sosyalist Feminist Kaktüs Dergisi. MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI ANKARA Kurumunuza bağlı çeşitli işyerlerine almacak kadınların sağlık raporu adı altında bakıretik kontrolünden geçirıkjıklerinı öğrendim. Kendimi taraf hissettiğim bu aşağılayıcı ve anayasal haklarımızı ihlal eden uygulamanın gerekçesinin tarafınızdan ivedilikle açıklanmasını talep ediyorum. BETÜL OTUZBİR (SUNGUR) HARUN OTUZBİR cvlendıler. 23Arahk 1988 İstanbul Depolara dağıtılarak hizmetinize sunulmuştur. CIBAGEIGY İlac ve Kimva İkınleri Sanavi ve Ticaret A.Ş. Satıs tel: 174 08 66