Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARALIK 1988 CUMHURÎYET/15 Her Fidana BirDamlaSu DİYARBAKIR (AA) Olağanüstu Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu. Türk milletinin birbirine çok bağlı olduğunu ifade ederek, "Bu milleti bölmenin imkânı yoktur" dedi. Bölge Valiliği, TRT Diyarbakır Bölge Radyosu ve Milliyet Gazetesi'nin birlikte duzenledıkleri "Her Fidana Bir Damla Su" kampanyasi sona erdi. Kampanyada sağlanan çeşitli yardını malzemesi, Olağanüstu Hal Bölge kapsamında bulunan Diyarbakır, Mardin, Van, Elazığ, Siirt, Adıyaman, Bingöl, Tunceli, Hakkâri, Bitlis, Muş ile bölge kapsamı dışındaki Şanlıurfa'da, çeşitli okullara gönderildi. Ders araçgereç, gıda, giyim ve radyoteyp gibi malzemelerin dağıtılması nedeniyle, bugun Diyarbakır Namık Kemal llkokulu'nda bir tören düzenlendi. HamburgVla Türkler sivil polis öldtirdü HAMBL1RG ( AA) Kderal Almanya'nın Hamburg kentinde, onceki gece Yunanlılarla kavga eden 3 Turkün, olaya mudahale etmek isteyen bir sivil polisi öldurdükleri öğrenildi. Hamburg'un Wandsbek semtindeki bir lokalde Yunanlılarla kavgaya tutuşan 3 Türk, olay yerine cağrılan polis ekiplerinden kaçmak isterken, yollannı kesen 36 yaşındaki sivil polis Jurgen'i karnından bıçaklayarak öldürduler. Polis sözcüsu Bernd Metterhausen tarafından dun yapılan açıklamada, soz konusu uç Turkun cinayetten hemen sonra tutuklandıklan bildirildi. Polis, tutuklanan Türklerin kimliklerini açıklamadı. FiMişi SahUleri'nde Amerikalı şarkıcı LL Cool J, Batı Afrika ulkelennde bir dizi konserier verecek. Fildişi Sahilleri'ndeki Abıdjan'da vereceği konser oncesinde kenü dolaşan şarkıcı çocuklara büyük ılgı gösterdi. (Fotoğaf: REUTER) T p h l İ l f P İ İ h n h i G u n e y Afrika'da bir bira fabrikasında işçi I C I I I I H C I I I I U U I olarak çaiışan Dennis Groves, canlı böcekler ve yılan koleksiyonu yapıyor. Koleksiyonundaki yılanlar tarafından tam 22 kez sokulan Groves, ıki parmağından olmuş, ama çok sevdiği hobısinden vazgeçmemiş. (Fotoğraf: Reuter) de siyah ve beyaz gergedanlara büyük özen gösteriliyor. Nesli giderek tükenen bu sevimli hayvanlar güvenli bir ortamda, mutlu bir yaşam sürüyorlar. (Fotoğraf: Reuter) Kılık Kıyafetle Uğraşmaktan Vazgeçelim (Baştarafı 1. Sayfada) hep ayrılığını tahrik ve teşvik edecek, üniversiteler ve universite öğretim elemanlanyla öğrencileri arasında farklılaştırmalara, değişik şekilde cephelere ve kamplara bölünmelere ve bunun sonucu çatışmalara neden olacak ve bu eturumda sınırsız hak olan kılık kıyafet özgürlüğü, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli egemenliğin, milli güvenliğin, kamu düzeninin ciddı şekilde bozulmasına neden olabilecektir." Dikkatle okudunuz mu bu satırları? Örneğin son satırı: "... kılık kıyafet özgürlüğü devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli egemenliğin, milli güvenliğin, kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına neden olabilecektir." "... şort, potur ve gece elbisesi gibi görüş ve inançları simgeleyen kıyafetlerle" yükseköğretim kurumlarına gelinmesinin, gençler arasında "cephelere, kamplara ve bölünmelere ve bunun sonucu çatışmalara neden" olacağı... Neresinden tutacaksınız ki bunu? Yirmi birinci yüzyılın eşiğindeyiz, hâlâ insanların kılığıyla kıyafetiyle, saçıyla sakalıyla uğraşıyoruz. Kamplaşmayı, cepheleşme ve çatışmayı gençlerin giyim ve kuşamıyla bağlantılı kılmaya kalkışabiliyoruz. Olacak iş mi? Bunca yılın deneyiminden hiç mi ders çıkartamadık? İnsanların kılık ve kıyafetleriyle, saç ve sakallarıyla uğraşmanın, Atatürkçülükle de, çağdaşlık ve demokrasiyle de ilgisi yoktur. Atatürk'ün cumhuriyet devrimi, bir zihniyet değişimini öngörür: Ortaçağ karanlığından bilimin aydınlığına yönelmeyi... Kafaların değiştirilmesinin yaşamsallığını vurgulamak içindir ki Atatürk, kılık kıyafetin değişimini de gündeme getirmiştir; bunu, çağdaş uygartığı yakalamak için zorunlu olan zihniyet değişikliğinin bir simgesi olarak kullanmıştır. Herhalde Atatürk, şapka giymekle kafaların içinin kendiliğinden değişeceğini sanmıyordu. Kafaları değiştirmenin ancak aklın dogmalardan özgür kılınmasıyla mümkün olacağını, onun için, yaşamda en doğru yol göstericinin bilim olduğunu savunuyordu. Insanımızı ortaçağın karanlığından kurtarabilmenin laiklik ve vicdan özgürlüğünden geçtiğine kesin olarak inanmıştı. Atatürk'ün ve cumhuriyet devriminin derinliğini kavrayamayanlar, kavramak ışlerine gelmeyenler, bugün hâlâ birtakım görüntülerle uğraşmaktadırlar. Din derslerini zorunlu kılarak laiklik ilkesini hiçe sayanlar; "öğretim biriiği" ilkesini es geçenler; egitim ve öğretim kurumlarında Cumhuriyet öncesi değer yargılarına dönük özlemleri depreştirecek tohum ve temellerin atılmasını görmezlikten gelenler; hatta buna katkıda bulunanlar; üniversiteleri özgür düşünce arenaları haline getirm9k yerine, yasaklann cenderesine sokanlar; hâlâ "Atatürkçülük" adına kılıkia kıyafetle, saçla sakalla uğraşırlarsa, ne inandırıcı olabilirler ne de ciddiye alınırlar. Görüntülere bakıp "laiklik elden gidiyor" diyen kafayla, "din elden gidiyor" diyen kafa arasında çağdaşlık açısından pek bir fark yoktur. Yükseköğretim kurumları ve üniversitelere gelince, bu tür yasaklara sahne olabilecek en son yerler buralandır. 12 Eylül'le zaten tam anlamıyla kışla düzenine sokulmuş olan üniversitelerimizi biraz daha yasaklann kıskacında sıkıştırmayalım lütfen! Demokrasiyi içimize sindirebildiğimiz ölçüde sorunların üstesinden daha kolay geliriz. Korkmayalım demokrasiden! Yada: SEKA grevinde anlaşma (Baştarafı 1. Sayfada) ye aracılık yaptığını belirtti ve Seluloztş Sendikası yetkililerinin verdikleri bilgileri not aldı. Edinilen bilgiye gore Aykut, herhangi bir yorumda bulunmadı. Toplantı oncesinde yalnızca Devlet Bakanı Kâzım Oksay ile bir gorüşme yaptığını, konu>u Oksay'ın da yakından izlediğini belirtmekle yetindi. Bakan Aykut, toplantı bitiminde, konuyla ilgili bakan ve kişilerle temas ettikten sonra, Selulozlş Sendikası yetkilileri ile yeniden biraraya gelmek istediğini soyledi ve sendikacıların kaldığı yerin telefon numarasını aldı. Aykut'un kamu sözleşmeleri ile yakından ilgili Devlet Bakanı Kaam Oksay, SEKA'da sorumlu Devlet Bakanı Adnan Kahveci ve gerekirse Başbakan Turgut Özal ile görüşmesi beklenıyor. Selulozlş Sendikası Genel Başkanı İsmail Önay, Imren Aykut1 un geçmişte Kâğıt İşverenleri Sendikası Genel Sekreterliği'ni üstlendiğini, kendisiyle çok toplu pazarlık goruşmesi >aptıklarını ammsatarak, bu yuzden İmren Aykut'un SEKA işçilerinin sorunlarına daha sıcak baktığıru ifade etti. Toplantıdan sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Selülozİş Sendikası Genel Başkanı Önay, "Siz bakana bilgi verirken, bazı ödünler de verebileceğinizi söylediniz mi?" yolundakı bir soruya şu karşılığı verdi: "Toplu pazarhk muzakere ile yapılır. Muzakere yapılmadan da bir sonuca gidilemez. Ama Sayın Bakanı, biraz da espriyle 'Sayın Bakan, 87 günlük grevden sonra siz bize doğru 2 adımla gelirseniz, biz size parmak ucuyla Selulozlş Sendikası Genel Sekreteri Nevzat Sözer, greve çıkıldığı 6 eylul tarihinde kendilerinin SEKA'ya yıllık 94 milyar yuk getiren bir ucret onerisi getirdiklerini, buna karşılık işveren tarafının 31 milyarlık bir onerisi olduğuna dikkat çekti. Sözer, "Aradan geçen yaklaşık 90 gün içinde SF.KA: nın maliyetten dolayı ettiği zarar 135 milyar lirayı bulmuştur. Bizim ücret teklifimiz ile işverenin ucret Anlaşmazlık nerede? teklifi arasında 6 e>ltıl tarihi itiSEKA sozleşmesinde anlaşmaz barıyla 64 milyar lira fark vardı. lık, ucret maddesinde duğumleni Şimdi ise SEKA'nın zararı, bu faryor. Kamu İşveren Sendikası kı ikiye kallamıştır" diye konuştu. Kamulş, SEKA işçilerinin ücretlerine birinci yıl ilk altı ay için yuz Erdemir'de grev kararı de 40, ikinci altı ay için yuzde 29, ikinci yıl ilk altı a> için yuzde 18, Turk Metal Sendikası, Ereğli ikinci altı ay için de yüzde 15 üc Fatin Rüştu Zorlu Demir Çelik ret zammı önermişti. Buna karşı Fabrikaları'nda MESS ile sürdulık Selulozİş Sendikası, ortalama rulen toplu iş sozleşmesi goruşmebrut 135 bin lira olan işçi ucretle lerinde anlaşma sağlanamaması rinin net 300 bin liraya çıkarılma uzerine grev kararı alındı. Erdemir'de 7 bin 993 işçi çalışıyor. sını istemişti. yaklaşabiliriz' dedim. Ancak şu ana kadar imzalanmış olan toplusözleşmelerde verilen zamlara bizim evet dememiz mıimkun değil. Örneğin, zarar eden bir kuruluş olan TTKİ işçilerine verilen ücret zammııu kabul edemeyiz. SEKA zarar etmiyor çünkii. Grevde olduğu için zarar ediyor." GÜNDOĞARKEN FAVORİ'de Eski Günay'ın yeri Cumhuriyet Cad. 349/1Harbiye Rez: 132 41 72 148 89 13 Olîmpiyat (Baştarafı Sporda) mizin yaptığı konuşma bir hayli kısa oldu. "2000li yıllarda olimpi>at düzenleyeceksek sistemli çalışmamız gerekir. ABD, S.Biriiği ve Korelilerin başarılı olduklan gibi biz de başarılı olmayı hedefliyorsak hızlı şekilde çalışmalıyız. ben herhalde 2000 yılında sporcu değil de yonetici olarak görev alınm." Togay Bayatlı, İstanbul'un bu organizasyon için elverişli olduğunu vurgularken, Erdoğan Arıpınar da şoyle dedi: "Dalan'a guvencim sonsuzdur. Yalnız derim ki böylesine bir organizasyonu yaparken eski spor adamlarıyla birlikte yünıyelim." Cüneyt Koryurek ise konuşmasında Dalan'ın iyi bir pazarlamacı olduğuna değindi ve "İstanbul'u ClO'da en iyi biçimde lanıtacaktır" diye konuştu. Hüviyetimi, ehlîyetimi ve nıhsatımı kaybettim. Hükümsüzdür. ŞÜKRÜ KURAMAZ ristorante ROSA PEYNIR, IAMBON. MANTAR DOMETESLI "PRENSESİNİZ" BUGÜN SİZİ BEKLİYOR..! > O'S ,9'jRiZViŞ K ^ Cumhuriyet Cad. No: 131 ElmadağİST. Tel: 141 28 27 ÜSKÜDAR 4. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİCİ'NDEN 988/189 Esas Davacı Hayrettin öztürk vekili Av. H. Tekirı Aydın tarafından davah Suat Dergezen aleyhine açılan mudahale ve murazanın men'i davasının yapılan yargılaması sırasında: Halen Kadıköy Şaşkınbakkal, Sedir Pastanesi üstü adresinde ikâmet eden davalı Suat Dergezen'e çıkartılan tebligatın kendi&ine tebliğ edüemediği, bu hususta ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan: Davacı vekilinin dava dilekçesinde serd ettiği dava koausu Üsküdar, Ümraniye, Mah. 890 ada, 5 parsel ile >ine aynı mahallede kain 891 ada, 9 parsel üzerindeki ipotek bedellerinin depo edilmek üzere kaldınlmasını talep etmiştir. Mahkememizce de talebi yerinde görülerek dava konusu parseller üzerine konulan ipoteklerin kaldınlmasına, itirazj kabil olmak üzere dosya üzerinde karar verildigi hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 12352 neden olacak ve bu durumda sı de de sadece mescit değil, dinle ilnırsız hak olan kılık kıyafet özgür gili ibadet yerleri gordüm. lüğü, devletin ülkesi ve milletiyle Türban ve başörtüsü olayıbölünmez bütünlüğünün, milli nın bir diğer yanı da sakal. Sakaegemenliğin, milli güvenliğin, ka bnı kesmediği için universitelerden mu düzeninin ciddi şekilde bozul aynlmak zorunda kalanlar var. Simasına neden olabilecektir. zin bu konudaki bakış açınız • Kılık ve kıyafetin yükseköğ nedir? retim kıırumlarında bu şekilde ÖZAL Üniversiteler daha hiçbir sınırlamava tabi olmaksızın serbest olması icap eden yerlerdir. serbest bırakılması, bundan son Mesela üniversiteyi bir devlet dara da bu uygulamaların başta ka iresi ile mukayese edeme>'iz. Ünimu gorevlileri olmak üzere tüm versiteyi liseyle de mukayese edeoğren'meğilim kuruluşlanna yan meyiz. Herhangi bir kamu kurusımasına onayak olacak, kılık ve luşunda ona uygun olan bir kıyakıyafetle ilgili diğer yasal düzen fet olabilir. Ona bir şey diyemenı. lemeler kalkacak ve anayasal ku Ama üniversitelerin daha özgur, rumlar da dahil toplumun her ke daha serbest olabilmesi lazımdır. siminde bir kargaşa meydana ge Fikir hürriyetinin daha fazla gelecektir. lişebileceği yerlerdir. Onu kabul • Toplumun değişik statulerin ediyorum. Oraları kılık kıyafetle de bulunan bireyleri bir kenara bı fazla takdit etmenin faydalı oldurakarak ve üniversitelerin özerk ğu kanaatinde değilim!' lik ilkesine dayanılarak, 'YükseANAP Trabzon milletvekilleköğretim elemanlanyla öğrencilerin kılık ve kıyafetleri serbesttir, rinden Eyüp Aşık, Cumhurbaşkabunlar kısıtlanamaz' şeklinde bir nı Evren'in öğrenci affını veto gedüzenlemeye gitmek, hukuk tek rekçesinde, başörtusü olayının yer niği ile bağdaştınlması güç bir dü almadığını öne sürerek, "*Sayın Cumhurbaşkanı kıyafet serbestizenlemedir. sinin eylem kıyafetine dönüşece• Atatürk düşünce ve görüşleri ği endişesinde. Biz başörtüsünü doğrultusunda, aydın, uygar, serbest bırakacak şekilde yasayı cumhuriyetçi gençler yetiştirmek düzenleriz" dedi. le, bazı kuralları öğretmek ve beAşık, Cumhuriyet muhabirinin nimsemekle görevü çağdaş eğitim ve öğretim esaslarına dayanan sorusu üzerine, yükseköğrenim yüksekoğretim kurumlannın, bu oğrencilerine başortu yasağı getidüşünce ve çağdaş uygaıiıktan rilmesinin mumkün olmadığını Cumhurbaşkanı Kenan Evren'ifade ederek, şöyle konuştu: in 11 maddelik veto gerekçesinin ödün vcrmesi düşünülemez." "Cumnurbaşkanı veto gerekçe9 maddesinde kılık ve kıyafet sersinde başörtüsünü belirtmemiş. bestisi konusundaki çelişkiler ve Sadece türban değil Endişe duyulan kıyafet serbestliuyarsızlıklar anlatıldı. Veto gerekğinin bazı eylem kıyafetlerine döçesinde, yasayla getirilen kılık kıCumhurbaşkanlığı Basın Da nüşebileceğidir. Biz yasayı görüyafet serbestisinin "gerek öğretira nışmanı Ali Baransel A.A muha şürken bu endişeyi giderecek şeelemanlan gerekse öğrenciler ba birinin bu konudaki sorulannı ce kilde düzenleme yapanz. Başörtükımından hiçbir yasal ve idari sı vaplandırırken, "Sayın Cumhur sünü serbest bırakacak şekilde nırlamaya tabi olmadan imtiyaz başkanımız, söz konusu yasada maddeyi düzenleriz." niteliğine dönüşturüldüğü" belir anayasaya ve inkılap kanunlanna tildi. Veto gerekçesinde bazı yasa aykın hükümler bulunduğu sonu Inönti: Olumlu ve yönetmelik ve Bakanlar Kuru cuna varmışlardır" dedi. SHP Genel Başkanı Erdal tnölu kararları ile anayasaya aykınAli Baransel, şöyle devam etti: lıklar tek tek sıralandıktan sonra "Sayın Cumhurbaşkanımız, ya nü, yükseköğretim kurumlannda şu görüşlere yer verildi: sayı aynca şekil yönunden de ha türbanı serbest bırakan Öğrenci "• Üniversiteler özerk kuruluş talı bulmuşlardır. Geri gönderme Affı Yasası'nın Cumhurbaşkanı lardır, düşünce, inanç ve fıkir hür hususunun sadece turbana bağlı Evren tarafından veto edilmesini riyetinin en üst düzeyde temsil bir yaklaşım olarak değerlendiril "olumlu bir gelişme" olarak deedildigi yerlerdir. Buralarda kılık, memesi gerektiğini düşünmekte ğerlendirdi. İnönü, gazetecilerin kıyafet gibi şekli ve gosterişe da dirler. Sayın Cumhurbaşkanımız konuyla ilgili sorulan üzerine şunyanan, aynı zamanda büyük ölçii TBMM'de bir defa daha goruşul ları soyledi: "Olumlu bir gelişme. Bizim itide kişinin zevk, kultür ve inancı mek üzere geri gonderdikleri soz na hitap eden şeylerle uğraşmak, konusu yasada, sınırsız kılık ve kı razımız da bu doğrultudaydı. Üniyanuş anlamalara meydan ver yafet serbestisi getirildiğini tespit versitelere karışıklık getireceğini etmişlerdir. Yasada öngörülen söylemiştik. Bu anlamsız bir mümektedir. Kaldı ki anayasamızin kişi hak bo;k bir düzenlemenin, kişilerin dahaleydi. Bu mudahalenin ortalan ile ilgili maddelerine de aykı kendi görüş ve düşuncelerini sim dan kaldınlması gerekirdi. O yöngeleyen kıyafetlerle üniversiteler den olumlu değerlendiriyorum." n bulunmaktadır. Inonu, "Mediste yasanın degiş• Hemen belirtmek gerekir ki de ve yüksekokullarda serbestçe tüm hak, hurriyet, görev ve yetki dolaşmalanna >ol açacagı inancı tirileceği umudunda mısınız?" soler mutlaka bir sınırla çercevelen nı taşıyan Sayın Cumhurbaşkanı rusuna da "Hele bir Medise miş ve böylece kişilerin bulunduk mız, bu durumun da bu egitim gelsin" yanıtını verdi. lan statüler içindeki hareket ka kuruluşlarında cepheleşme ve biliyetleri ortaya konulmuşlur. Bu kamplaşmalara neden olacağı en Demirel türbanda ısrarlı sraıriamalar anayasada olabileceği dişesini duymuşlardır." gibi yasa, tuzük ve yönetmelik tüBaransel, yükseköğretim kuDYP Genel Başkanı Suleyman rii belgelerde de yer almaktadır. rumlarından kaydı silinen öğrenFukuk devleti içinde, sınırsız hak, cilerin basansız olduklan her ders Demirel, Cumhurbaşkam'nın vehurriyet, görev ve yetkiden söz et için bir sınav hakkı veren yasada tosu ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, yasanın hangi gerekçe ile vemek mumkün değildir. Cumhurbaşkanı Evren'in yetersiz to edildiğini bilmediğini, ancak • Kılık ve kıvafet kunllarına lik tespit ettiğini belirtti. yasanın yeniden Mecliste gorüşuluyntayan oğrencilere disiplin cezamesi sırasında DYP oylarının türOzal'ın yaklaşımı sı uygulanarak bazılannın univerban lehine olacağını soyledi. site ile ilişiği kesilmiştir. Bu cezaBaşbakan Turgut Özal da gazeDemirel, genel idare kurulu toplara karşı, ilgili öğrencilerce idari tecilerin konuya ilişkin sorulannı lantısından çıkarken gazetecilerin yargıya başvurularak universiteler şöyle yanıtladı: sorusu uzerine, "Atatürk ilkeleri ce alınan kararların iptali dava ÖZAL Bu, TBMM'ye ait bir ile kıyafeti konımaya alacağınıza edilmiş ise de idare mahkemeleri Meclisi konımaya alır. da onu açıp ve Danıştav, kılık ve kıyafeti dü konudur. Benimle direkt ilgili de kapamasınlar" dedi. zenleyen kuralların yasalara aykın ğil. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda, turbarun bahane edileceDemirel, Cumhurbaşkam'nın olmadığına karar vermiştir. ğini soyluyor. Ama öyle değil, ka türbanlı yasayı veto etmesi ile ilVukanda değinilen ornekler de nunda bazı teknik eksiklikler ol gili soruya şu karşılığı verdi: göstertnektedir ki, kural olarak kı duğunu, 10 sayfahk bir gerekçe "Bu türban sorun olmaktan lık ve kıyafet serbest oltnakla bir yazdığını soyledi. Sayın Cumhur çıkmalıdır. Meseleyi hiç dallandılikte, birtakım düzenlemelere ve başkammız, basında da soyledim, np budaklandırmadan. kimseyi sınırlamalara gidildiği görül turban konusunda, başortusü ko^ kötülemeden diveceğim şudur: mektedir. nusunda fevkalade yumuşaktır. Kanun Meclise gelir, iktidar par• Kılık ve kıyafel ile ilgili bazı Yasa yeniden gelecek mi? tisi içinde dağılma olmazsa düzenlemeleri ortaya koyduktan ÖZAL Belki yasaya gerek DYP'nin oylan türbamn lehinde ve Atatürk'ün bu konudaki uygar kalmadan YOK'un genelgesi ile olur. Cumhurbaşkam'nın ikinci kez kanunu veto etme hakkı yokca görüş ve düşuncelerini yansıtan değişiklik yapılabilir. ilkelerini belirledikten sonra, yük Cumhurbaşkam'nın endişe tur. Sadece 15 gün fark eder." seköğretim kurumlanna getirilen si, 'eylemci kı>afetlere' dönuşmeDYP lideri, "Sizce türban Atasınırsız kılık kıyafet >önünden si yolunda mı? türk ilke ve inkılaplanna aykın anayasa hükümlerinin incelenmesi ÖZAL Öyle de olabilir. Ya mıdır?" sorusu üzerine şunları gerekmektedir. ni sadece bir başortüsu meselesi soyledi: • Gerek oğretim elemanlanna değil. Yani başka türlu kıyafetlerle "Atatürk kimse başını örtmesin ve gerekse oğrencilere tanınan sı de universiteve girilebilir şeklinde diye ilke çıkartmamıştır. Kıyafet nırsız kılık ve kıyafet serbestisi bir endişesi var. Her yönetim ken Kanunu'na aykın diyorlar. O zaAtatürk ilke ve inkılapları ve me disi ile ilgili yonetmeliği yapabil man Kıyafet Kanunu'nu düzeltsindeniyetçiliği ile bağdaşmayacağı mehdir diye bir düşüncesi var. Ta ler. Batıda da neler var. tsteyenin gibi, öğretim elemanlan ve öğren bii bütun bunların hepsı başını ortmesi gibi duşunülemez. cilerin çarsaf. peçe, parka, şalvar, TBMM'nin karar vereceği husus Bir ülkede hak anyorsanız bırakın şort, potur ve gece elbisesi gibi go lardır. Tabii iade edilen bir yasa isteyen başını örtsün, mesele göruş ve inançlannı simgeleyen kı tekrar TBMM'de göruşulür. nüller nasıl, kafanın içi nasıl, kayafetlerle veya büyük çoğunluğun Yönetmelikler zaten uygu fanın içi ne kadar aydınhk? Kahiçbir zaman kabul edemeyeceği lanmıjordu üniversitelerde.. fasımistediği kadar açsın veya açsaç ve sakal biçimleriyle vükseÖZAL Tabii bu yasanın boy masın bence sorun değil. Bırakın köğretim kurumlarına gelmeleri le çıkmasının yönetmeliğin değiş herkes nasıl istiyorsa öyle yapsın. ni, gençler arasında sosyal göruş mesinde rolü olacağını tahmin Hürriyelten bahsediyorsunuz. örtve inanış, din ve mezhep aynlıgı ederırn. mek istiyormuş örtsün. Kıyafet nı tahrik ve teşvik edecek, üniver Üniversitelerde son yasa ar Kanunu gökten mi indi ki, mesesiteler ve universile ogretim ele dından mescil yapımına girişildi. le kanunsa, değiştiririz. kıy^felin manlanyla öğrencileri arasında ÖZAL Zaten bırçok üniver kanunla tanziminin zamanı geçfarklılaştırmalara, değişik şekilde sitelerde var. Bu, yeni bir hadise medi mi? Yani bu ülkenin insancephelere vc kamplara bölünme değil. Olmasında da bir mahzur ları istediği kıyafeti seçmekte ne lere ve bunun sonucu çatışmalara yok. Ben dışarıdaki üniversiteler zaman hür olacaklar? 60 sene gecANKARA (Cumhuriyel Burosu) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, yükseköğretim kurumlarında başörtüsü ve turbana serbestlik tanıyan Öğrenci Affı Yasası'nı bir kez daha gorüşülmek üzere TBMM'ye geri gonderdi. Veto gerekçesinde, yasayla getirilen sınırsız kılık kıyafet serbestisinin anayasa yönunden incelenmesı gerektiği belirtılerek, "Çağdaş gi)im, Atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılaplan ve medeniyetçiliğin vazgeçilmez ilkesidir" denildi. Gerekçede universite oğrencilerine getirilen af konusunda ise "yasa tekniği bakımından bazı çelişkiler" bulunduğu belirtildı. Haftalık olağan göruşmesinden sonra Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Evren'in soruna yumuşak baktığını belirterek, "Başörtusunun bahane edilmesinden endişe duyujorlar" dedi. Özal ayrıca, "Üniversitelerde sakal da dahil olmak üzere kılık kıyafet serbestisinden yana olduğunu" soyledi. Ana muhalefet partisi lideri Erdal İnönü ise Evren'in veto kararını "olumlu bir gelişme olarak" değerlendirdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmam Ali Baransel'in konuya ilişkin yaptığı açıklamada ise "geri gönderme hususunun sadece turbana baglı bir yaklaşım olarak değerlendirilmemesi gerektigi" belirtildi. Evreırden veto HABERLERIN DEVAMI miş o günlerin üzerinden, kıyafeti hâlâ mı kanunla koruyacaksınız? Bunlar şekil meseleieridir. Gerilerde kalmıştır." Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Hasan Celal Güzel ise, "Veto, Cumhurbaşkam'nın anayasal hakkıdır" dedi. Cumhurbaşkam'nın veto hakkım kullandıktan sonra konunun tekrar TBMM'nin takdirine kaldığını söyleyen Güzel, "Bu konuda defalarca açıklama yaptım, başka bir şey söylemek istemiyorum" şeklinde konuştu. hakkı getiriyordu. Tasannın görüşülmesi sırasında ANAP'hlar verdikleri bir ek madde onerisi ile yükseköğrenim kurumlarında öğretim elemanlan ile öğrencilere kılık kıyafet serbestisi getirmişlerdi. ANAP'ın oylan ile kabul edilen ek madde ile üniversitelerde turban dahil inkılap yasalarına aykın olmamak kaydı ile her çesit kılık ve kıyafet serbest bırakılmıştı. DYP'li milletvekilleri öneriye "evet" oyu kullanırken, SHP öneriye karşı çıkmıştı. Yasa ne getiriyordu? Yasa, universite oğrencilerine başonüsüturban kullanma serbestisi yanında; disiplin suçu dışında kalan nedenlerle yükseköğrenim kurumları ile ilişkisi kesilmiş veya bu yıl kesilecek durumda olanlara her ders için bir sınav hakkı verilmesini öngörüyordu. Sınav hakkını kullandıktan sonra son sınıf ve>ra ara sınıf derslerinden en fazla 3 dersten başarısız olanlara da başarısız oldukları bu dersler için açılacak ilk sınav doneminde bir sınav hakkı daha tanınıyordu. Yasa tek dersten kalan son sınıf oğrencilerine de 1992 yılı sonuna kadar sınav Öğrenci affı ne olacak? Cumhurbaşkanı Evren'in vetosuyla yasanın bu yıl sonuna kadar yetişmesi zorlaştı ve aftan yararlanmayı bekleyen öğrenciler dönem kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Öğrenci affının ocak ayından önce yasalaşması için veto edilen yasanın 9 aralıkta başlayacak bütçe goruşmelerinden önce ve hiç değişmeksizin TBMM'de kabul edilmesi gerekiyor. Bu durumda Evren yasayı veto etmeyecek ve yayımlanmak üzere Resmi Gazete'ye göndei'ecek. Yasa üzerinde en küçük bir değişiklik yapılması durumunda Cumhurbaşkanı yeniden wto edebilecek. UĞUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) Niçin? Bankalara para yatıran yurttaş, enflasyondan zarar görmesin diye, hükümet bu baş döndürücü enflasyonda, bankalardaki paraya uyguladığı laiz oranını, toplusözleşmelerde işçiler için görmezlikten geliyor. SEKA'nın işçilere önerdiği ücret artışı yıllık yüzde 58'dir. Sermayeye gelince enflasyon yüzde 88 oluyor, "amen bankalara para yabranlar zarar görmesinler" deniyor, sıra işçiye, emeğe ve emekçiye gelince aynı enflasyon yüzde 59'dan hesaplanıyor: SEKA, işçilere enflasyon hızının üçte ikisini ücret zammı olarak öneriyor. Bunun adı "sefalet ucreti"d\r. Seiülozİş Sendikası açıklıyor: 1980 yılında SEKA işçisinin saat ücreti 1.25 dolar ikan, 1988'de SEKA işçisinin saat ÛOÖJ 35 sente duşmüştür. SEKA işçisinin ücreti, sekiz yılda 6 misli artarken, fiyatlar ve dolar 22 misli bir artış göstetmiştir. Grev nedeniyle SEKA kâğıt üretemediği için 34 bin ton kâğıt dışalımı yapılıyor. Bu yolla 42 milyar liralık döviz yurtdışındaki kâğıt üreticilerine ve komisyoncularına gidiyor. Hazine bu yuzden her gün zarar ediyor. Komisyoncular her gün milyonlar kazanıyorlar. Ve SEKA işçisi evine ekmek götüremiyor; ısınacak odun ve kömür alamryor. Kâğıt grevi sürdükçe yerli kâğıt üreticileri, ürünlerine zam üzerine zam yapıyorlar. SEKA grevi nedeniyle yerli kâğıt üreticileri 31 milyar liralık kâr sağlamışlar. Her ay zam.. SEKA işçileri aç,. Hazine zararda.. Yerli ve yabancı kâğıt üreticileri ise kârda... Bir yanda kâğıttan bir çırpıda kazanı'an milyarlar, öte yanda aylık ortalama 100 bin TL ile çalışan işçiler. Bir yanda kâğıt stokçuları ve karaborsacıları, öte yanda bu "sefalet ücreti" ile yaşam kavgası veren SEKA emekçileri.. Bir yanda devlet ve sermaye, öte yanda emekçiler ve sendikalar.. Emek ve sermaye.. Birinden esirgenenler ve ötekine bağışlananlar.. Ernekçiye enflasyon oranı yüzde 59'dan; bankalardaki paralara yüzde 86'dan!.. Birine çok görülen aylık yirmi binotuz bin liralık ücret artışları.. ötekine kazandırılan 30 ve 40 milyartar.. DUN\ADA BUGUN AUSIRMEN (Hoşıarajı 3. Sayfada) Cemal Süreya'nın deyişiyle "çağdaş uygartığın tek mümkünü" idi. Bugün ise değil. O zaman yanıtı başka noktalarda aramak gerek. Evet sorunun yanıtı, ülkemizin sorunlarını çözmekte son kırk yıldır bir türlü yeterince hüner gösterememiş olmasıdır. Sanayileşmesini doğru bir tabana oturtamamış, demografik, sosyal, kültürel ve dolayısıyla siyasal sorunlanna çağının gerektirdiği yanıtı getirememiş olanlar, şimdi bir yandan, Sam Amca'nın savunmarmza gittikçe azalan katkısından duyduklan kaygı, öte yandan daha büyük bir bütüne girmenin getireceğini sandıklan, ama aslında kendiliğinden otomatik biçimde ortaya çıkması olanaksız kolay çözümlere bel bağlama tembelliği ile AT ile butünleşmek istiyorlar. Bunlara bir de, dış kaynak gereksinimi duyan bir ekonomi için AT'nin geri kalmış üyelerine yaptığı yardımın çekiciliği ile (Sayın Özal bu alandaki iştahını son Paris gezisinde de dile getirmiş bulunuyor), periyodik darbelerle sindirilmiş kimi yılgın aydınların Avrupa ile bütünleşmekte demokrasinin kesintisizliği açısından güvence bulmalannı, iş bitiriciköşe dönücü iktidarın umduğu pratik çıkarları da eklerseniz, AT'ye duyulan özlemin nedenini kolayca anlayabilirsiniz. Ama AT'nin gelişmesi göreceymiş, Avrupa odaktan perifertye doğru kayıyormuş... Siz dün yürürken bugün bisiklete bınmekle övünüp, yarın demode araba uygariığına gecmeyi, ama hep parya kalmayı kabul ettikten sonra ne gaml Sayın Özal'ın son gezisinin odağını oluşturan Avrupa tutkumuzun, AT'ye girmek isteyişimizin nedeninin ne olduğu sorusuna bulduğumuz yanıt doğaldır ki, "Peki ama AT bizi neden istesin ki?" sorusuna da doyurucu bir açıklama getiremiyor.