18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet MaıbaacıhV ve Gazctccilık Turk Anonim Şirkcıı adına N»dir !S»di • Genel Yayın Müduriı: H s ı ı Ctmal. Muessese Muduru Emine l'ş»klıgil. \ızı Işlerı Vluduru: Ok» Gonensin. • Haber Merkezı Muduru Yİçm Bıytr. Sa>fa Duzenı Yonelmenr Ali A«r, • Temsılaler. ANKARA Yılçın Dojao. IZMtR Hikmtt Ç*ıink«y», ADAN*: Uıanbul Haberlen Erhaa Akyıldız. Dış Haberler: K r n Bakı, Ekonomr. Ctngiz Tttrfc». Küllur: CetaJ Ustec, j u Spor Danısmanı: Abdâlkıdir Vucelfflın, Duzeltme. R*fik Dıırbaş, Arastırma: Şıkin Alpı». IjSendıka Şukran kemci, Vurl Haberlerı: N«deı Dogaa, l)ı/ı Yazılar: Kcrem (, aitşkan, £ Koordınaıor Ahmei Konılsın. 0 Malı l$ler: Erol Erkul. • Muhascbe: Baknl Yentr • BulçePIanlama: Srvjji Antn 0 Rcklam: Torun, Ek Yayınlar. Halyı Akyol # Idare: Hnstvin Gartr. hklmc Önder ÇHik. Bilgılşlcm N«il Inıl. fiosan tv y«>an. Cumhunyei Matbaaalık ve (juetealık T.A.Ş Turk Ocagı Cad 39/41 Cafktoglu 34334 Isı. PK 24ftlaanbul Tel 512 05 05 (20 hall. Tck» 22246 fıx (I) 526 60 72 • burnlar A»k«n: Zıya Cokalp BFv Inkılap S No 19/4, Tel 133 II 4147, Tetej 42)44 Fu: (4) 133 11 41/428 0 Izaur H Zıya Blv. 1352 S 2/3, Tel 13 12 30, Tdcx 52359 Fax: (51) 19 53 60 0 Adına: InOnu tad. 119 S. No I Kal I. Tel 114550119731. Telex: 62155. Faı (71) 328 056 TAKVIM: 1 ARAL1K 1988 Imsak: 5.30 Güneş: 7.01 Öğle: 11.58 Ikindi: 14.22 Akşam: 16.44 Yaisı: 18.09 Tıpta Uzmanhk Sınavı birincisi yine Hacettepe GENCAY ŞAYLAN Tıp uzmanlık sınavlanndan (TLJS) üçüncüsüne katılarak başarıh olan öğrencilerin mensup oldukları tıp fakültelerine ilişkin istatistiki bilgiler açıklandı. Eyliil dönemi TUS sınavında 7 bin 84 genç hekim yanştı ve bunlardan 850'si (yüzde 12'si) boş olan asistanlık kadrolanna yerleştirildi. Tablodan da izleneceği gibi daha önceki TUS sonuçlannda olduğu gibi bu kez de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunlan diğer tıp fakülteleri mezunlarma oranla büyük bir üstünluk sağladı ve sınava giren Hacettepe mezunlarınm yüzde 40.2'si asistan oldu. Basarı açısından Hacettepe'yi Ankara ve İstanbul üniversiteleri tıp fakülteleri izlemekte. Bir önceki TUS'ta oldukça geride kalan lsUnbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunları önemli bir sıçrama yapıp, başarı merdiveninde üçüncü sıraya yerleştiler. İstanbul Ûniversitesi'nin diğer tıp fakültesi, Cemhpaşa mezunna sahipken, kazandıkları asistanlık, toplatn kadroların >üzde 56.5'i oldu. Buna karşılık en az başanlı gözüken Dokuz Eylül, Cumhuriyet, Trakya ve Atatürk üniversiceleri üp fakülteleri raezunlan, toplam sınava gırenlenn yüzde 11.2'sini oluştururken kazandıklan asistanlık 43, yani toplam asistan sayısının yüzde 5.6'sı oldu. Uzmanlar tıp gibi, doğrudan insan yaşamına ve sağhğına yönelik bir dalda eğitimoğretim düzey farkhlığının büyüklüğünün endişe verici olduğunu belirtiyorlar. Ülkedeki tıp fakültelerinin sayısının artması ve hekim sayısının çoğalması sevindirici bir gelişme olmakla beraber, bu hekimlerin mezun olduklan kurumlara göre bilgi ve beceri açısından büyük farklıhklar göstermesi de endişe verici bulunuyor. TUS'un ne ölçüde basarıyı belirlediği, gerçekten en iyileri seçip seçemedi|i hâlâ tartışılan bir konu özelliğini taşıyor. ÖSYM Başkam Prof. Fethi Toker, TUS'un gerçek ve kesin olarak liyakati ölçtüğünü belirtiyor. YÖK nasıl değişmeli? Özgür, seçenekli ortam yaratılmalı Öğrenci isteğince, seçtiğince, kat Üniversitelerde "akademik düzeyi yükseltme" tartışması 1 arahk AJDS günü ANKARA (ANKA) Dünya Sağlık Örgütü <WHO), 1 aralık günunü, tüm dünyada "AIDS günü" olarak ilan etti. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Müsteşan Dr. Ergun Özdemir, Türkiye'de bugüne kadar kesin AIDS tanısı konulan 15 yerli ve yabancı uyruklu hastadan biri Zaire uyruklu, 9'u Türk olmak üzere, 10'unun öldüğünü, kesin AIDS tanısı konulan ve hayatta bulunan AIDS'li sayısının ise 5 olduğunu söyledi. Ergun Özdemir'in verdiği bilgiye göre, kesin AIDS tanısı konulanlarm dışında kalan 48 AIDS portörünün illere göre dağılımı da şöyle: "istanbul (29), Ankara (11), Eskişehir (3), Antalya (1), tzmir (2), Manisa (I), Sakarya (])." YÖK YİNE GÜNDEMDE VÖK ile ilgili îa/tışma/ar giderek YÖK'ün nasıl ve ne yönde değişınesi gerektıği noktasmda yoğunlaşıyor. Mulkiyeliler Birliği Haftası kapsamında yarın saat 10.00'da istanbul Roche ilaç Fabrikası konferans saionunda yapılacak olan ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Celal Güzel'ın de katılacağı bir açıkoturumda "Yükseköğrenim düzeni nasıl yenilenmeli?" konusu tartışılacak. Gencay Şaylan'ın gazetemızde yayımlanan 'VÖK dosyası" dizisine ilişkin olarak ğelen yazılar da bu konuya ağırlık veriyordu. YÖK'te değişım tartışmaları ışığında Prof. Türkân Akyol, Prof. Tuncer Bulutay, Mete Tunçay ve Kâzım Yenice'nin gazetemize gönderdikleri yazılarını okuyucularımıza sunuyoruz. tlniversitede ders öğretilmez; üniversitede düşünebilme, aydın, çağdaş olma öğretilir. Birlikîe düşünerek, tartışarak öğrenme yeridir üniversite. O alanın düşünce kaynakları, araçları tamtılır. Prof. TUNCER BULUTAY kısı ölçüsünde öğrenir. Böylece Benden çok özet bir açıklama istendiğine göre, ancak birkaç temel noktaya değinebüeceğimi belirtmekle başlamak istiyorum. Yapılması gereken ilk şey, artık çok kimsenin kabul ettiği gibi YÖK'ün büyük ve olumsuz ağırlığını üniversitelerin üzerinden kaldırmaktır. özerklik, mutlaka sağlanmalıdır. Bugünün birçok üniversitesinin özerklikten yararlanamayacağım biliyorum. Ama yine de özerkliğin sağlanmasım zorunlu görüyorum. Bugün olmasa da gelecek kuşaklann bu özerkliği kullanabileceklerine inanıyorum. Özerklik, özgürlük olmadan nitelikli bir bilim, öğrenim ortamını olanaksız görüyorum. Bence bugün de genel hatlanyla etkinliğini sürdüren 12 Eylül yönetim ve anlayışının en büyük sakıncalanndan biri, bir ideal peşinde koşma, özgün bir şeyler yaratabilmek için güçlüklerle savaşma istencesine büyük darbe indirmesidir. Toplum, toplumun en yaratıcı kesimleri yukandan verilen emirlerle tekdüze davranıslann dar çerçevesine sokulmak istenmişür. Bu anlayışta özgün yaratma istencesine yer yoktur. Oysa özellikle az gelişmiş bir ülkede, Türkiye'de başlangıçta biraz da gerçekleşemez bir düş rüteliginde görünebilecek idealler olmadan, aşılması olanaksız sanılan dev engeller aşılmadan bir şey yapüamaz, nitelikli bir üniversite yaratılamaz. Böylece bence nitelikli bir üniversite öğrenimi için zorunlu koşul özgür bir araştırma, düşünme çevTesinin, ideal peşinde koşma ortamının yaratılmasıdır. nitelıkli üniversite öğrenimi için yapılması gereken ilk şey özgür, bol seçenekli, çeşitli kültür etkinliklerini içeren, her öğrencinin kendi istencesiyle etkin biçimde rol alabileceği bir ortamı yaratmaktır. Bu ortam, ancak büyük kentlerde yaraülabilir. (Prof. Tuncer Bulutay. Ankara SBF'de ekonomi dalında öğretim üyesiydi. 1982 'de 1402 ile üniversiıeden uzaklaştırıldı.) Yedi ana dalda bilim akademisi YÖK sistemi, zaten sorunlu olan akademik düzeye büyük darbe vurdu, gerilemeyi hızlandırdı. Bu soruna çözüm olarak bir bilimler akademisinin kurulmasına yönelmek gerekiyor. Doç. METE TUNÇAY 1930'lar Türkiyesi'nde lise öğretmenleri ciddi, bilgili, önemli insanlardı. Lise öğrencileri de bugün üniversitelerde okuyanlardan daha yüksek bir olgunluk düzeyindeydiler. Elli yıl boyunca ortaya çıkan, bu nitelik gerilemesinin sayıların artışı ile ilgisi olduğu açıktır. Eskiden lise bitirmekle " a d a m " olunurken, bugün üniversite lisansı " a d a m " olmaya yetmemekte, giderek lisansüstü öğretime yönelinmektedir. Arna o da yozlaşmaya baslamıştır. Şinıdilik söylenebilecek olan "adam" olma yaşının 810 yükseldiğidir. Bu ise ülke için önemli bir kayıptır. Söz konusu kötüye gidişi durdurmak, mümkünse tersine çevirmek için ne yapılabilir? Önce ne yapılamayacağı belirlenmelidir. Bir kere açılmış olan üniversitelerin ya da fakültelerin kapatılması istenemez. öğrenci sayısmı şimdilik dondurmakla yetinmek zorunlu gözükmektedir. Üniversite dışında olduğu gibi üniversitelerde de yapılabilecek birtakım düzeltmelerden söz edilebilir. Ama kısa dönemde olumlu sonuç alınabileceğini ummak, hayalcilik olur. Genel düzeltim, ancak uzun soluklu bir süreçle gerçekleştirilebilir. 510 yıl içinde üniversitelerde nitelikli öğretim üyeleri hazırladıktan sonra, onlann yetiştirecekleri nitelikli öğrencilerle orta öğretimde düzeltim sağlamak, tek çıkar yoldur. "Bilgisiz efitim ucubesinin" ortaya çıkışının temel nedeni, eğitimin toplumumuzda sınıflar arasında işleyen ender asansörlerden biri olmasıdır. Bundan ötürü eğitime talep hula büyümüştür. Nüfus artışı yanında siyasetin demokratikleşmesi, eğitimin niceliksel olarak durmadan şişmesine yol açmıştır. Belli bir eğitim nitelik düzeyini koruyamama beceriksizliği yamnda, özellikle son yıllarda gençlik hareketlerine yanlış tanı ve yanlış çözümleme de niteligi umursamamak pahasına, biçimsel bir düzen ve disiplin anlayışı ile arayışım ön plana çıkarmıştır. YÖK'ün üniversiteleri içine sürüklediği acıklı durumdan çıkış yollanoı düşünürken, eski sistemi idealize etmemek, salt tepki niteliğinde bir düzenlemeye gitmemek ve son beş yılda uğranılan zararların bir çırpıda üstesinden gclinebileceğini sanmamak gerekir. Eski üniversitelerin birçok kusurları olduğu kesindir. Ne var ki, YÖK'le bu kusurlann çoğu giderilmemiş ve onlara daha vahimleri katılmıştır. Eskiden üniversitelerde yer yer aydmlık adacıklan oluşmuşken, bunlar da YÖK'ün isabetsiz müdahaleleri ile karartılmışlardır. Yine de, görev ve yetkileri değiştirilip bir planlama ve koordinasyon organı olarak YÖK korunmahdır. Ancak yöneticileri özerklik ilkesi çerçevesinde üniversite öğretim üyelerince demokratik olarak seçilmelidir. Üniversitelerden uzaklaşunlıruş veya uzaklaşmış öğretim üyeleri için bir dönüş çağnsı yapılmasıyla iş bitmeyecekür. Bunlardan çoğunun isteseler bile geri dönebilecekleri kuşkuludur. Bu arada yeni işe ahnan ve keyfi kurallara göre payeleri yükseltilen öğretim elemanlan arasında bir ayıklama yapılması zorunlu görülmektedir. Düriist, sağlanı kişilikli, ayrıca kendi alanında bilgili ve yetenekli kişilerden kurulacak özel komisyonlarca, üniversiteler içinde, her bir öğretim elemanının durumu incelenmeli, yeniden değerlendirilmelidir. Bu iş, gidenlerin, kalanlardan bir öç almasına dönüştürülmemeti, olabildiğince nesnel ölçülerle akademik düzey değerlendirilmesi yapılmalıdır. YÖK sistemi zaten giderek sorunlu hale gelen akademik düzeye büyük bir darbe vurmuş, gerilemeyi hızlandırmıştır. Bu soruna çözüm olarak bir bilimler akademisinin kurulmasına yönelmek gerekmektedir. Bilimler akademisi yedi bilim dau çerçevesinde örgütJenmeli ve her dala bağlı olarak gereği kadar araştırma enstitüleri kurulmahdır. Akademinin örgütlenmesine temel olacak bilim dallan soyle sıralanabilir: Duna, Brüksel yolcusu Haber Merkezi TRT Genel Müdürü Cem Duna, Avrupa Topluluğu (AT) Komiseri Claude Cheysson'un daveti üzerine 57 Aralık 1988 tarihlerinde Brüksel'e gidecek. Duna, Avrupa Sinema ve Televizyon yılı dolayısıyta, bir ortak yapımın gerçekleştirilmesi ve bir gala gecesinin İstanbul veya tzmir'de (EFES) düzenlenmesiyle ilgili "Jean Monnet Projesi" konusunda Claude Cheysson ve A T'nin Kültür İşleri Sorumlusu Ripa Di Meana ile ön temaslarda bulunacak. TIP UZMANLIK SINAVLARI SONUCU T9 Blt. p n Mt. 1.Hacettepe Ü.Tıp F. 2Ankara Û.Tıp F. 3 İstanbul Ü.Tıp F. 4 Çukurova Ü Tıp F. 5 Gaa Û Tıp F. 6 Erciyes Û.Tıp f 7 KaradenU Teknik Ü.Tıp F. 8.Eoe Û.Tıp F. 9Akdeni2 U.Tıp F. 10 Uiudağ Û.Tıp F. 11 On Dokuz Mayıs Ü.Tıp F. 12Anadokı Ü.Tıp F. 13İstanbul Û. Cerrahpasa T.F. H.Dokuz Eylül Û.Tıp F 15.Cumhurjyet Û Tıp F. 16Trakya U.Tıp F 17.Ataturk Ü.Tıp F. Msy ssynt ssytsı (TI) 59.475 52.466 51.575 50.623 51.237 50.369 49.890 49.673 49.465 48.987 48.652 48.954 49,276 47.800 47.752 46.633 46 290 370 1.014 1.029 290 223 144 83 984 146 295 139 166 1.218 319 119 166 195 150 149 182 84 27 12 3 86 8 20 8 10 115 19 7 11 6 40.2 14.6 21.2 11.7 12.5 90 . 36 . 85 . 54 . 67 . 57 . 60 . 92 . 59 . 58 . 66 30 Kayıp gemiyi aramayu son ANTALYA (AA) Antalya'mn Finike ilçesi açıklarmda, dört gün önce "imdat" çağrısında bulunarak battığı bildirilen kayıp gemiyi arama çalısmalarına son verildi. Antalya Vali Yardımcısı Mustafa Oruçoğlu, yaptığı açıklamada, bugüne kadar yapılan aramalarda, bir batma olayına ilişkin en küçük bir ize bile rastlanamamasının, yardım çağrısının asılsız olduğunu ortaya çıkardığını ve bu nedenle arama çalısmalarına son verildiğini kaydetti. larının durumu ilgi çekici. Cerrahpaşa, başarı çizelgesinde oldukça geride kalmakla beraber, kazamlan asistanlık sayısı ve oranı açısından başanlı sayıhyor. Başka bir deyişle, Cerrahpaşa mezunlarının ortalama bilim sınav puanlan düşük olmakla beraber, önemli oranda mezuıı, asistanlık kadrolanna girmeyi başardı. Sınava giren 1.218 Cerrahpaşa mezunundan 115'inin başanlı olması mezunlann doğru branş tercihi yaptıklannı gösteriyor. Aynı şekilde ortalama puan sıralaması açısından oldukça başanlı olan ve yedinci sıraya yerleşen Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunlarının asistanlık kazanma açısından çok gerüerde kaldıklan ve doğıu tercihler yapamadıklan görülüyor. TUS sonuçları, bir kez daha Ulkemizde tıp eğitimöğretimi açısından ciddiye alınması gerekli bir standart farklılaşmasını gündeme getirmiş bulunuyor. Örneğin en başanlı ilk üç tıp fakültesi mezunları, toplam sınava girenlerin içinde yüzde 34.0 oranı Prof. Toker, Türkiye'deki bütün tıp fakültesi öğretim üyelerinin soru hazırlayabileceğini, bu çağnnın yapıldığım ve TUS'da sorulan bilim sorularının test uzmanlan tarafından biçimlendirildiğıni, böylece sınavın amaca uygun bir biçimde yapıldığım vurguluyor. Prof. Toker, merkezi sınavın nesnel bir seçime olanak tanıdığını, adaylar arasında bilgiye dayalı bir sıralamayı yaptığım, tüm adaylara aynı sorular sorulduğundan sınavda eşitliğin sağlandığını, ekonomik ve kolay bir seçme yapabilmeyi sağladığını belirtiyor. Örneğin taşrada çahşan genç hekimlerin TUS'u kolayca izleyebildiği ve tek bir sınav olduğu için kolayca katılınabildiği söz konusu ediliyor. PTof. Toker, buna karşılık akademisyenlerin çalışacakian asistanlannı kendilerinin seçmek istediğini ve bunun haklı, rasyonel bir talep olduğunu kabul etmekte; ancak TUS'un sağladığı avantajlar yamnda bu dezavantajın göğüslenmesi gerektiğini kaydetmektedir. Üniversitede ders öğretilmez, üniversitede düşünebilme, aydın, çağdaş olma öğrenilir. Üniversite öğretme yeri değil, öğrenme yeridir; birlikte düşünerek, araştırarak, tartışarak öğrenme yeridir. YÖK'ün bence en sakıncalı yanlanndan biri üniversiteyi derslere, sınavlara girilen yer diye algılamasıdır. Oysa gerçek üniversitede dersler kısa sürede unutulur gider; sarulanın tersine profesörler dahil kimse kimseye belirli bir şey öğretmez. Yalnızca o alanın düşünce kaynaklan, araçlan tamtılır. Bir öğretim üyesi öğrenci üzerindeki etkisini genel yaklaşımıyla, kişiliğiyle yaratır. YÛK düzeni, akademik düzeyi düşurürken, öğrencileri de "tek tip" eğitime sürukledi. (Fotoğraf: Cumhuriyet) Böcek fabrikası ADANA (AA) Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zooteknik Bölümü Etomoloji Anabilim Dalı Başkam Prof. Dr. Nedim Uygun, zirai ilaçlarla yok edilen faydalı böceklerin, böcek fabrikaları kurularak üretilmelerini istedi. Prof. Dr. Nedim Uygun, gelişmiş ülkelerde tarım zararhlarına karşı, zirai ilaçlama yönteminden uzaklaşüarak, daha az ilaç kullanımı ile faydalı böcek kullanıldığını söyledi. Bezmi Âlem Üniversitesi Mütevelli heyetinin yasallığı tartışması ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) SHP Tekirdağ Milletvekili Güneş Gürseler, Bezmi Âlem Üniversitesi Mütevelli Heyeti'nin hukuki dayanağının olup olmadığı konusunda Başbakan Turgut Özal'a bir soru yöneltti. Güneş Gürseler, Başbakan özal'ın yazıh olarak yanıtlaması isteği ile hazırladığı soru önergesinde Bezmi Âlem Gureba Hastanesi Vakfı ile Bezmi Âlem Gureba Hastanesi Kliniklerine Yardım Vakfı'nın ortaklaşa kurdukları Bezmi Âlem Üniversitesi'nin hukuki kuruluşunu tamamlayıp tamamlamadığını sordu. Üniversite için bir yönetmelik hazırlanıp hazırlanmadığını da soran Gürseler, "Usuliine uygun hazırlanmış bir yönetmelik yoksa mütevelli heyetin hukuki davanagı olmadığı açıktır. Hukuki niteligi olmayan mütevelli heyeti, 397 personelin söıleşmeli statüye geçerek üniversite kadrosunda çalısmalannı nasıl isteyebilmektedir" görüşüne yer verdi. öte yandan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre 53 branşta ilk defa ve açıktan atama yoluyla 9 bin 639 öfcretmen alınacak.MEGSB'vebağlıokulve kurumlara alınacak öğretmenîcri belirlemek için 25 Aralık 1988 tarihinde "öğretmenlik için mecburi yetertik ve yansm» sınavı" yapılacak. Adana, Ankara, Erzurum, İstanbul ve Izmir'de gerçekleştirilece k olan sınava ilk defa öğretmen olarak atannıak isteyenler, daha önce öğretmenlik yapmış olup da stajyerliği kalkmadan bu görevden aynlmış olanlar, özel eğitim kurumlannda stajyer öğretmen olarak çalışanlar ile bu kurumlarda öğretmenlik stajyerliği kaldınlanlardan ilk defa devlet memurluğuna atanacak olan adaylar katılabilecek. Ağırlıklı konu, bilim üretimi Üniversite kanununda istihdam planlaması, üniversiteler arasında eşgüdümün sağlanması gibi konularda görevli bir merkez kurulu yeniden kurulacaktır. Bu kurulun kompozisyonu üniversitelerin kendi aralarından seçecekleri akademik kadrolar ağırlıklı olacaktır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumlann temsilcileri de bu kurulda yer alacaktır. Yükseköğretim, ortaöğretime dayanan ve her biri bir oncekinin verdiği diplomaya dayalı dört basamak halinde örgütlenecektir. Ön lisans, lisans, lisans üstü ve doktora basamaklan, nitelikli meslek eğitimi vermekte ve doktora üstü bilimsel ve teknik üretimle görevli bilim adamlan yetiştirmekte Türkiye yükseköğretiminin ünitelerini oluşturacaklardır. SHP'nin yükseköğretim düzenlemesinde büyük önem verdiği konulardan biri de üniversitelerde bilim ve teknik üretimine ağırlık veren düzenlemeleri hızla gerçekleştirmektir. Bir kurumu oluşturan ve geliştiren insanlardır. Üniversitede, yapısı gereği, insan etkisi daha da belirgindir. üniversitelerin bilimsel araştırma ve inceleme yapmak, bilim ve teknik üretmek, bunları ülkemizin yararına uygulamak ve uluslararası bilime katkıda bulunmak görevini yerine getirebilmeleri için gerekli ortam ve imkân sağlanacaktır. Prof. TÜRKÂN AKYOL SHP, Türk üniversitelerinin temel işlevlerinden birincisi olan üst düzeyde ve nitelikli meslek elemanlan yetiştirebilmderi için yükseköğretimde gerekli düzenlemeleri hızla ge.çeklestirecektir. Çağdaş dünyadaki yerimizi almak için bu düzenlemelerin zamaıı yitirmeden yapılması gereğine inamyoruz. Üniversitelerin bilimsel araştırma ve inceleme yapmak, bilim ve teknik üretmek, bunları ülkemizin yararına uygulamak ve uluslararası bilime katkıda bulunmak görevini yerine getirebilmeleri için gerekli ortam ve imkân sağlanacaktır. Bunun için üniversitelerin içinde bulunduğu tüm engelleri kaldıracağız. Bütünlük ilkesi içinde tüm yükseköğretim kurumları bilimsel, yönetsel ve mali yönlerden özerk kuruluşlar olarak yeniden düzenlenecektir. Üniversiteler ve yükseköğretim kurumları için (üniversitelerin kuruluş ve ortak esaslannı içeren bir temel yasa çerçeve yasası) planlıyoruz. Çerçeve yasa niteliğinde bir kanunun kapsamı içinde üniversitelerin teknik, sosyal ve sağlık bilimleri gibi farklı özelliklerine gö1980 öncesinde, bu dönem asistanlık statüre bağımsız yasalarla yönetilmelerini amaç sünü oluştururdu. Yüksek Öğretim Kanunulıyoruz. nun uygulamaya gjrmesi ile asistan statüsü de Vakıf üniversitelerine ayrıcalıklı öğrenci KÂZIM YENİCE 1961 Anayasası, üniversitelerin ancak "devlet eliyle ve kanunla" kunılabileceğini öngörmüş, bunlan "bilimsel ve idari özerkliğe sahip kamu tüzel kişileri" olarak tanımlamıştır. Temsilciler Meclisi Anayasa Komisyonu'nun 9.3.1961 günlü, 27 sayılı raporuna göre, "tjniversiteleıimizin ilmi ve fikri sahada tam bir hüviyet içinde vazifelerini yapmalan bütün Türk mılletinin üzerinde titizlikle durdugu bir husustur." Üniversitelerin bilimsel ve idari özerkliğine 12 Mart döneminde el atılmıştır. Yukarıda adı geçen anayasanın 120'nci maddesinde, 22.9.1971 tarihinde yayımlanan 1488 sayılı yasayla yapılan değişiklik sırasında, üniversitelerin sadece "özerkliğe sahip" olduğundan sözcdilmiş; ikinci fıkrada üniversitelerin "Devletin gözelimi ve denetimi altında, kendileri tarafından seçilen organlan eliyle" yönetilmesi öngörülmüştür. Yasayla kurulması ilkesi korunmuş, vakıflar aracılığı ile özel yükseköğretim kurumları oluşturulmasına izin verilmemiştir. 1982 Anayasası, 130'uncu maddesinde, "Kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler(in) devlet tarafından kanunla" kurulacağı yazılıdır. Yönetsel özerkliğe açıkça son veıilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında da sanki başka türlü vakıf olabilirmiş gibi, "Kazanç amacına yöndik olmamak şartı ile vakıflar tarafından... yükseköğretim kurumları" kurulabilmesine izin verilmiştir. Vakıflarca kunılan yükseköğretim kurumlarına, devlet tarafından kurulan üniversitelere esirgenen bir ayncalık tanınmış; bunların "mali ve idari konular dışında" anayasal kayıtlamalara tabi olduklan maddenin son fıkrasında belirtilmiştir. Bu niteleme, vakıfların getirdiği yükseköğretim kurumlarının, mali ve idari konularda da özerk olduklan anlamınadır. llginçtir; Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu'nca hazırlanan tasarıda, özel nitelikli yükseköğretim kurumları öngörülmemiştir. Üniversitelere ilişkin tasarının 140'ıncı maddesinin gerekcesinde vakıflann da yükseköğretim kurumlan kurabileceğinden söz edilmemektedir. Anlaşılan, vakıf olarak yükseköğretim kuruluşuna izinin daha sonra maddeye eklenmiş olduğudur. rihi perspektifı içinde vakıf; yoksulu, kimsesizi, yardıma gereksinimi olanlan; bunun yamnda kurulması, yaşatılrnası gereken doğal veya yapısal varlıklan koruma ve kollama kurumu olarak görülmüştür. Bilkent Üniversitesi'nin kuruluşuna, yukarıda vakıflar için saydığınuzdan çok farklı nedenler etken olmuştur. Çünkü: • Vakfı kuranlar belli özellifi olanlardır. • Devlet üniversitelerinin üstünde görünmek için özen gösterilmiş, çaba harcanmıştır. • Devlet üniversitelerindeki değerli öğretim elemanlarını saflarına çekmek, oııları yaya bırakmak için yöntemler geliştirilmiştir. • Asağıda değjneceğimiz gibi, bu üniversiteye öğrenci alımlarında, yasaya aykınlıgı açık düzenlemelere gidilmekten çeki(Arkası IS. Sayfada) ğiştirilmiş, gecici atamalarla sürdürülen araştırma görevlisi statüsüne geçilmiştir. Araştırma elemanlannın da sürelerinin periyodik olarak yenilenmesi zorunlu hale getirilmiştir. Bu değişiklik, gençlerin üniversitelerde geleceğin öğretim üyesi olarak yetişmelerinde caydırıcı bir etken olmuştur. Bir başka deyişle, gençlerimiz, artık üniversite öğretim üyeliğine itibar etmemektedirler. Üniversite öğretim elemanlanna büyük gereksinim olan ulkemizde, görev sürekliliğinin güvenceye bağlanması ve gençlerin seçiminde nesnel ölçülerin kullanılması vazgeçilmez bir zorunluluktur. Bütün bu gerekçelerle SHP olarak bilim adamlarının üniversite özerkliği ve sosyal haklardan en geniş biçimde yararlanmaları için tüm engelleri kaldıracağız. Eğitimimizin içeriği açısından en büyük çıkmaz, uygulanan yöntemlerin, düşünmeyi, anlamayı, tartışarak özümsemeyi değil, kalıp halinde ezberlemeyi zorlayan biı alışkanlık oluşturmasıdır. Bu hatalı alışkanlığı değiştirmek için program kapsamlarını ve öğretim yöntemlerini çağdaşlaştırmak zorundayız. Genç öğrencilere bir konunun bilgi alanı içinde araştıncı, tartışan, bilgi kaynaklarını değerlendiren alışkanlıklar yerleştirecek, onların yapıcı, yaratıcı güçlerini ortaya çıkaran bir yükseköğretimi gerçekleştireceğiz. Prof. Türkan Akyol .Ü. Tıp Fakültesi pro1. Matematik ve fizikkimya fesörüydü. 1971 'de Türkiye'nin ilk kadın ba2. Biyoloji ve tıp kanı. A.Ü. rektörlüğünden YÖK'ü protesto (Arkası 15. Sayfada) ederek aynldı ve siyasete atıldı. Beş organ nakli PITTSBURGH (AA) ABD'de üç yaşında bir kız çocuğuna beş organ birden nakledildi. Pensilvanya eyaletindeki Pittsburgh kenti hastanesinde gerçekleştirilen ameliyat 16.5 saat sürdü. Yediklerini sindirmesini engelleyen "iyileşmez bir hastalıktan" mustarip küçük Rolandrea Dodge'a karaciğer, pankreas, mide, kalın ve incebağırsak nakledilirken, küçük hastanın dalağı alındı. Ameliyatı yapan ekibin başkam doktor Satoru Todo, "Ufaklığın durumu iyiye gidiyor" dedi ve yeni karaciğerinin safra salgılamaya başladığını, bunun da iyiye işaret olduğunu belirtti. "Önce kal sonra öde" BURSA (AA) Türkiye'nin kış ve kayak cenneti Uludağ'daki turistik oteller, "önce kal, sonra öde" parolasıyla sabit gelirlilere de açılıyor. Uiudağ Turistik Otel îşletmecileri Derneği Başkam Ferruh Ulukardeşler, amaçlarmm Uiudağ'ı geniş bir kitlenin yararına açmak olduğunu söyledi. "Muhasebe garantisiylç tüm sabit gelirlilere otellerimiz açıktır" diyen Ulukardeşler, şöyle devam etti: "Memur, işçi, öğretmen, öğrenci gruplan, hastaneler akla gelen kamu ve özel kuruluşlarında çalışanları da Uiudağ'da görmek îstiyoruz. Uiudağ (pahahdır) diye yaratılan imajı silmek istiyoruz. Sabit gelirlilere muhasebe garantisi ile taksitle tatil imkânı getirdik." Vakıf anlayışı ve Bilkent Eski hukukumuzda vakıf, "Bir ayn'ı Tann'nın mülkü saymadır." Kavram olarak da "Bir malın gelirlerini hayır yönüne tahsis etmektir." Böylece vakıf; özel çıkartan. kazanci değil, içtenlikli bir yardımı, açık bir özvcriyi simgelemektedir. Ta 1 Aralık Birleşmiş Milietler Filistintiterle Dayanısma Cünti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle