19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AT üyesi ülkelerin dekanlan ve eğitim temsilcileri 'serbest dolaşım'ın başlaması ile ülkelerin tıp eğitimleri arasındaki farkların önemli bir sorun yaratacağı endişelerini belirtmişlerdir. Bugüne kadar tıp eğjtiminde hedef, ülkenin yalnız kendi sınırları içindeki sağlık hizmetine göre ayarlanırken; şimdi ortak bir hedef güdülmekte, olabildiği kadar eğitim düzeyi ve yöntemlerinde ortak bir çerçeve çizilmeye özen gösterilmektedir. Bu nedenle kasım ayımn ilk günlerinde Lizbon'da tüm Avrupa ülkelerinin eğitim ve sağlık bakanlan bir toplantıya davet edilmişlerdi. (Bu toplantı kasımın ilk haftasında yapıldı. Sosyal hizmetlerin en önemlisi "sağlık konusıT'ndaki bu özen, öbür meslelo konularında, şimdilik daha az hareketli ise de ergeç gündeme gelecektir. samaklarındaki gücümüzdür. Her tür meslekteki insangücümüzün, Avrupa ülkelerindeki meslektaşları düzeyinde eğitilebilmeleri, kalkınmamızm temel göstergesidir. Hedef AT üyeliği ise hekimlerimizin, mühendislerimizin, işletmecilerimizin, hukukçularımızın yetiştirilme koşullanru, bilgi düzeylerini topluluktaki ülkelerin üniversite kavram ve koşullarına ayarlamak zorundayız. Yıllar içinde toplumumuzda okumayazma oranı, ilk, orta, yüksekokul mezunlarımızın sayısı büyük bir hızla artmıştır. Ancak açıkça vurgulamak gerekir ki bu nicelik artışı karşısında nitelik gerilemiştir. Uygulamanın önem kazandığı yüksek eğitimde niteliğin gerilemesi, öğrenci .ayısımn artışından çok, topluca açılan üniversitelerde akademik koşulların oluşturulamayışına; geleneği yerleşmiş üniversitelerin de özellikle genç ve araştırıcı kadrolarının dağılmasına bağlıdır. 0te yandan, dünyadaki teknolojik patlama, çağdaş üniversitelerin mezunları ile aramızdaki nitelik farkım büsbütün arttırrnaktadır. Bu konulann yetkili kurumlan DPT ve YÖK daha çok mezun sayısı ile ilgilenmekte, çözümün zorluğundan olacak nitelik sorununu gündeme geürmemektedir. Liberal ülkelerde konunun önemli bir yetkilisi durumundaki meslek odalan ise Türkiyemizde devredışı bırakılmışlardır. Bir örnek vermek gerekirse tıp fakültelerinde öğrenci sayısı arttırılırken; uzmanlık öğrencisi kadrolan arttırılmamıştır. Oysa AT ülkeleri bilgi artışı ve teknolojik gelişim karşısında tüm hekimlerde uzmanlaşmayı şart koşmaya başlamışlardır. 26 KASIM 1988 AT Yolunda Eğitiııı ve Bilim Engelleri PENCERE Tutuklu?.. Tutuklu kimdir? Kişinin ağır bir suç işlediği sanılıyor; adam öldürme, hırsızlık, soygun, kaçakçılık, ırzageçme, yol kesme, vb. Elde kanıtlar var. Ayrıca da sanık kaçabilir, kamtlan yok edebilir, tanıkları baskı altına alabilir. Ne yapmalı? Savcı sanığın tutuklanmasını ister; yargıç katar verir. Yargıç sanığı ya tutuklar ya da salıverir. Tutuklama bir önlemdir; sanık tutukevine konur; ama durumu belırli zaman aralıklarıyla incelenir, gelişmelere göre her an salıverilmesi gündemdedir. Çünkü tutuklu, suç işleyip işlemediği belli olmayan kişidir. Tutuklu "suçlu" değildir. Çağdaş ceza hukuku tutukluya karşı çok duyarlıdır. Tutukluluğun "peşin ceza"ya dönüşmesi adalet açısından bir tehlikedir. Sanık dava sonucunda aklanırsa, dört duvar arasında geçirdiği günlerin bedelini kim ödeyecek? Bir zorunluk olmadıkça tutuklamaya gidilmez; ama eğer sanık tutuklanmışsa, dört duvar arasındaki yaşamının olabildiğince dışardaki yaşamına yakın koşullarda geçmesine özen gösterilir. Çağdaş bir toplum olmanın göstergesi zenginlik ya da yoksulluk değildir. Kişi başına ulusal gelir gibi veriler, ayrıntı düzeyinde bir ölçüttür. Sosyal kalkınmamn temel göstergeleri okumayazma oranından başîamak üzere eğitimin öbür basamaklarındaki gücümüzdür. Her tür meslekteki insangücümüzün, Avrupa ülkelerindeki meslektaşları düzeyinde eğitilebilmeleri, kalkınmamızm temel göstergesidir. Hedef A T üyeliği ise hekimlerimizin, mühendislerimizin, işletmecilerimizin, hukukçularımızın yetiştirilme koşullarını, bilgi düzeylerini topluluktaki ülkelerin üniversite kavram Gösterge, eğitimdeki güçtür Ülkelerarası sırurlann açılması, gümrüklerin kalve koşullarına ayarlamak zorundayız. dırılması, toplumların birbirine yaklaşması, uyum PROF. DR. UĞUR DERMAN Cerrahpaşa Tıp Fakültesi AT'ye üye olabilmenin koşulları olarak ekonominin genel yapısından, düzeyinden, enflasyon oranından panellerde, basında son bir yıl içinde oldukça sık söz edilir olmuştur. Hükumetin tek önemsediği ekonorai olduğuna göre sosyal tartışmalann bu yöne çekilmesi, toplumun dikkatinin bu noktada yoğunlaşması doğaldır. Ancak gerçek böyle raidir? AT'nin bugünkü üyeleri, topluluğun düşünüldügu gibi yüriimesi için ekonomik konuiarın dışında koşul olarak hangi özelliklere dikkat etmektedirler? Birbirlerinin ortakhklarım kabul etmelerine karşın AT yöneticilerini düşündüren sorunlar vaı mıdır, bunlar hangileridir? Bu ülkelerin temsilcilerinin de katıldığı değişik konulardaki toplantılarda bu sorunlar hakkında baa ipuçlanbelirtiler ortaya çıkmakta mıdır? Geçen eylül ayında tstanbul'da eğitirn ile ilgili önemli bir uluslararası kongre yapıldı. Avrupa Tıp Eğitimi ve Dekanlan Kongresi'ne basınımız da, yayınımız da pek iltifat etmedi. Bilimsel, konular, zakkum mucizesi (!) gibi aylarca tefrika edilemeyeceğine gore ilginç haber sayılmayışı ülkemizde doğal. Zaten eğitim konularının önemsenmemesini kimse yadırgamıyor. Eğitim Kurultayı (şurası) bile kaç yıl aradan sonra toplanabildi. Tüm dikkatimiz alışveriş, gerçek ya da hayali ithalatihracatta. Yukarıda adı geçen uluslararası toplantıda tüm Avrupa ülkelerinde değişen sağlık sorunları ve teknik karşısında sağlık hizmetlerinin yönü ve bu duruma uyum için (mezuniyet öncesi ve sonrası) tıpta eğitimin alması gereken çehre, enine boyuna tartışıldı. Bu konuşmalar sırasında ülkeler arasında uzman hizmetlerinde belli bir fark olmadığı, ancak uzmanhk eğitimi öncesinde ilk basamak hizmeti için yetişen pratisyenin (mezuniyet öncesi) eğitiminde önemli farklar olduğu belirtildi. Özellikle için bir yol ya da koşul değil, gerçekte bir sonuçtur. Toplumların yaşam tarzı, hukuk anlayışı, sosyal kavramları, eğitim düzeyleri, bilim ve teknoloji yetenekleri birbirine yakın ise sımrlarda ya da gümrüklerdeki engeller bugün var ise yarın nasıl olsa ortadan kalkacaktır. Başka bir deyişle, temel amaç "muasır medeniyet seviyesini" tutturmaktır. Yoksa çarşıpazarda akla gelen her çeşit malın bulunması (çikita muz dahil) ülkenin çağ atladığını göstermediği gibi Avrupa kulübü üyeliğimizi de sağlamaz. Kaldı ki ekonomide kısa dönem düzenlemeleri yapmak ve başlangıç kaynağı bulmak için borçlarima olasıdır. Oysa eğitim ve bilimde borç alınamaz. Ülkeler genç kuşaklarını kendi koşullarını dikkate alarak çağdaş düzeyde kendileri yetiştiremedikleri sürece vesayetten kurtulamaz ve kalkınamazlar. Çağdaş bir toplum olmanın göstergesi zenginlik ya da yoksulluk değildir. Kişi başına ulusal gelir gibi veriler, aynntı düzeyinde bir ölçüttür. Sosyal kalkınmamn temel göstergeleri okumayazma oranından başîamak üzere eğitimin öbür ba Sonuç Sonuçta önümüzdeki yıllarda "Sizin hekiminiz, hâkiminiz, mühendisiniz, işletmeciniz AT standardma uygun değildir" gerekçesinin bir engel olarak karşımıza dikileceği çok açıktır. Bu konu, meslek odalarının da katkısı alınarak DPT ve YÖK gündemine bir an önce alınmahdır. Kaldı ki bir topluluğa üyelik söz konusu olmasa bile, çağa ayak uydurabilmek için bu düzenlemeler esasen gereklidir. EVET/HAYIR OKT^YAKBAL OKURLARDAN Dinamo'nun EmeğVne "Eserlerinin ve hakkında yazılanlar"ın bir dökümü var ki, onları tek tek incelerken, bu denli "velut" bir yazartn karşısında saygıyla eğildim. Varhk Dergisi, okurlannın gerçek ilgisini çeken ve 'Emeğe Sayın Dinamo ile, on yıl önce ve esim Nezihî Gülcüoğlu Saygı' başlığı altında bir yazı aracılığıyla tanıstım. Ve o dizisine başladı. Kasım 1988 tarihten sonra "Kutsal tsyan ve tarihli sayısında Sayın Dinamo'nun yaşamı ve yapıtlan Kutsal Banşı" okudunu Hayranltk duydum. konu ediliyor. 1974 yılında "Yazko Edebiyat Varhk'ta sayın Dinamoyu tanıtıcı yedi yazı ve üç şiiri var. ve Somut"ta yazüanm yayımhmıyordu. Kendisinin "emeği"ne saygıyı Cağaloğlu'ndaki yayınevine yansıtan tüm yazılar değerli sıkça gidiyordum. Bir gidisimde kalemlerin üriinü... Bir de Sayın Hayati Asılyazıcı bana Sayın Asım Bezirci'nin ilginç bir öneride bulundu. "Hasan tzzettin Dir.nmo ile bir röportaj yapmaya çah$;i. Çünkü hiç kimsenin röportaj teklifini benimsemıyor. Siyasi sorulardan çekiniyor. Ama eminim size itimadı vardır. Bir deneyin" dedi. Denedim ve konusmayı basardım. Az konusması özelliğiydL Nedenine Sayın Dinamo'nun yanıtı şöyleydu "Evet ben konuşkan bir adam değilim. Bunun birkaç nedeni var. Bir kez kendimi bildim bileli ilk çocukluğumdan bu yana iyi bir dinleyiciyim. Çok zorunlu olmadıkça ağzunı açmadığım doğrudur. Ben kültür düzeyimdeki boşlukları doldurmak, çatlaklan kapatmak üzere okudunu Bu kültür de elbette yaratıcı bir kültürdü. Kültürün kendisi suskun değildir. Konuşmak için fırsat koüar. Ben de ona kitaplanmda konusma olanağı sağladım. Evet Sayın Hasan tzzettin Dinamo'nun "EMEĞÎ"ne saygılann en yücesini sunuyorum. MESUDE GÜLCÜOĞLU Bostana Mumcu'yu Okurken... "Dinin sahtesi, siyasete karışmış olandır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi. artık bu sömürünün sonu gelmez. Din ticaretı ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi milyarder... Oh ne kolay, çek bir besmele, gelsin paralar... Bir kolumuz siyasette bir kolumuz ticarette, ayaklarımız da tarikatlarda..." Uğur Mumcu 1987, 1988 yılında gazetemizde çıkan yazılarından bir bölümünü "TarikatSiyasetTicaret" adlı (Tekin Yayınları) bir kitapta topladı. Gazete yazılannı bir araya getirmek son yıllarda pek çok yazarın bu arada benim de başvurduğum bir yol oldu. Böyle kitaplar ilgi topluyor. Daha önce gazetede okuyanlar bile bu yazıların kitap halinde toplanmasını ıstıyorlar. Eskiden, sevdiğimiz yazarların gazetede, dergide çıkan yazılannı keser biriktirirdik; çünkü bu yazılar kitaplaşamazdı. Geçmiş dönemlerin ünlü yazarlarının ilginç yazılarının büyük bölümü eski koleksiyonlarda kalmış, unutulup gitmiştlr. "TarikatSiyasetTicaret"te Uğur Mumcu'nun hemen hepsi belgelere, sağlam kanıtlara dayanan yazıları var. Mumcu, köşe yazarlığına ayrı bir değer kazandırdı. Yalnız gözlemci olmakla yetinmiyor, gözlemlerini havada bırakmıyor. Hepsini belgelerle kanıtlıyor Bugüne dek böyle bir köşe yazarlığı görülmemişti. Mumcu'nun ortaya serdiği gerçeklere karşı çıkmak, 'hayır, böyle şeyler olmamıştır' demek olanaksız. Hemen belgesinl çıkarıp karşı çıkanı susturuyor. Susmuyorsa, onu karşı çıktığına pişman ediyor! Uğur Mumcu'nun yazıları bir solukta okunur. Sayılar, telefon numaraları, taksi plakaları, banka kodları, adlar, bo! bol yer aiır almasına ama, bunlara karşın yazdıklan rahatlıkla okunur. Hafif bir humour'la süslenen bu yazılar ayrı bir tat kazanırlar. Doğrusu ya gazeteyi elıme alır almaz ilk göz gezdirdiğim bölüm, Uğurun sütunudur. Söz gelimi şoyle bir yazı nasıl acı bir gülümsemeyle okunmaz: "Karamsar yazı yazmaktan bıktım, bugün iyimser yazacağım. Sol birleşemezmiş de, seçimi ANAP kazanırmış da, falan filan. Gericilik artmış da, enflasyon ortadireğin belini kırmış da, bu yolla düzelmezmiş de, şu da, bu da. Adaaam sende. Düzelir nasıl olsa. Ne diyordum? İyimser yazı yazayım. Bakın yazıyorum, yazmadı demeyin. Şu yat turizmi ne güzel gelişiyor? Her isteyenin yatı var? Gidin bakın Bebek koyuna. Oooo balıkçı tekneleri gibi dizilmiş mübarekler. Haziran gelince haydi Marmaris'e, Bodrum'a, Fethiye'ye. O büyülü mavi yolculuklara." Böyle başlar, ama sonunda gerçeği 'iyimser' bir biçimde yine de sunar okurlara: "Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya da Erol Usta'ya bir tekne yaptırmış. Teknenin adı Mekik... Paşa, 12 Eylül'ün en sıkışık günlerinde yaptırmış bu yatı... Yat turizmi ne güzel gelişiyor. Yat limanları yapılıyor, yat yarışları düzenleniyor, denizler renkleniyor, piyasa hareketleniyor... Koşun o zaman Erol Usta'ya, verin siparişinizi, yapsıri tekneleri. Hayat ne güzel, ne güzel." Yıllar sonra, uzun yıllar sonra, belki yarım yüzyıl, belki de bir yüzyıl sonra o günlerin insanları bu yazıları okuyunca ne düşünecekler dersiniz? "Şu 1980'lerde Türkiye'de ne acayip, ne saçma, ne garip işler yaşanmış, bir yanda yoksulluk kol gezerken, öte yandan yatlar, konaklar, yalılar içinde yaşamış o dönemin insanları, ortadirek diye diye ne direk bırakmışlar, ne de orta halli yurttaş. Oh, çok şükür, bizler ellı yıl sonra, yüz yıl sonra dünyaya gelmişiz de güzel günlere kavuşmuşuz." Böyle mi diyecekler, yoksa yüz yıl sonra Türkiye'nin sayısı iki yüz milyona yaklaşmış insanları bugünleri de özlemle arar mı olacaklar? Doğrusu ya ben pek iyimser değilim. İki bin bilmem kaç yılında yaşlı Uğur Mumcu, bu eski yazılannı okurken, 'Oh, görevimi yaptım' diyebilecek mi? Hiç umudum yok!.. t. GÖKHAN EDGE Sen işkencede öldün Inandın, kararhydın, direndin. Halkın bilincine gömüldün. 26 Kasım 1976'da Diyarbakır'da işkencede can verdi. Ser verdi, sır vermedi. AİLESİ VE DOSTLARI BÜTÜN ÖĞRETMENLER İngiliz, Deneyimli ve Profesyonel Yurtsever, Yiğit Devrimci METİN AKSOY 1961 İlkbahar... Kavgan ve sımsıcak İLKBAHAR bakışların Asla unutulmadı ve kesiniikle yaşayacak! ÖLÜM, ÖLDÜREN, ÖLDÜ DİYEN, UNUTAN VE DÖNEN ALÇAK ADIN KALLEŞ OLSUN! AİLESİ ADDÎA KARDEŞİ YUSUF AKSOY Jfoe T C Mıllı Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ÖZEL EMSA DİL EĞİTİM MERKEZİ KURSU ISTANBUL ANKARA Tel 147 09 83152 82 7172 Tel 135 30 94135 23 97 Türkiye'de tutukluluk kurumu tam bir adaletsizliğe dönüşmeye başlamıştır. Neden? Adalet Bakanı Mehmet Topaç'ın verdiği sayılara göre ülkemizde cezaevlerinde bulunan 53 bin kişinin 30.000'i tutukludur. inanılması güç; ama Türkiye'nin bir tutuklular ülkesi olduğu ortaya çıkıyor. 30.000 tutuklu cezaevlerinde hükümlülerin yaşam alanlarını daraltıyor. On binlerce tutuklunun mahkemelere gitmesi, gelmesi, görevlilerin üstesinden gelemeyecekleri bir sorun oluşturuyor. Davalar uzadıkça tutukluların sayısı büyüyor. Her bir yargıcın üstüne düşen dosya sayısı öylesine kabarmıştır ki bir tutuklunun suçlu olup olmadığını saptamak ve eğer suçlu ise işlediği fiilin boyutlarını ölçmek uzun yıllar alıyor. Ve tutuklu ile hükümlü arasındaki ayrım kalkıyor, adaletsizlik sürüyor. • Adalet Bakanı Mehmet Topaç, cezaevlerinde süregelen açlık grevi için dedi ki: Açlık grevi yapanlann sayısı 1000 civanndadır. Bunlarla // gilenip geri kalan 52 bin tutuklu ve hükümlüyü bir kenara atamayız. Açlık grevi eylemi siyasi suçtan tutuklu olanlardan kaynaklanıyor" (18 Kasım 1988, Hürriyet) "Siyasal tutuklu" ne demek? Kişi ağır bir suç işlerse, dünyanın neresinde olursa olsun tutuklanabilir; adam öldürme, hırsızlık, soygun, kaçakçılık, ırza geçme, yol kesme, vb. Peki, "siyasalsuç nedir?" sorusunu nasıl yanıtlayacağız? Ben bu köşede bir yazı yazıyorum, savcı kalkıyor, bir iddianame düzenliyor: Sanık llhan Selçuk, bir sınıfın öteki sınıf uzerinde tahakkum kurması yolunda propaganda yaptığı için TCK 142'nci maddesine göre suç işlemiştir... Cezası? 5 yıldan 10 yıla kadar. (Yayın yoluyla olduğundan yarısı oranında artırılır.) Batı demokrasilerinde bu tür suç çoktan tarihe karıştı. Avrupa Konseyi'nöe, ATde, NATO ülkelerinde komünizm propagandası yapmak ya da bu amaçla gizli örgüt kurmak diye bir suç yoktur; Adalet Bakanı Topaç'ın dediği "siyasal suç" Türkiye'de budur ve çağdışıdır. * Terör eylemlerinde adam öldüren veya soygun yapan kişi elbet cezasını çeker. Ancak bugün Türkiye'nin cezaevlerinde gizil örgüt kurmak suçundan sanık binlerce tutuklu yatıyor. Hem "siyasal sanık" hem de peşin cezaya çarptırılıyor; altı, yedi, sekiz yıl geçmiş "siyasal tutuklu"nun savunmasına sıra gelmemiş. Tutuklunun işlediği suç uygarlık dünyasında çoktan tarihe karışmış... Tutuklunun tarihe karışmış bu suçu işleyip işlemediği de befli değil... Tutukluya mahkum elbisesi giydiriyoruz.. Tutukluyu zincire vuruyoruz... Ve tutuklu insanlık onurunu savunmak için açlık grevi yapınca da ölüm kararını veriyoruz. C 4G0AS yAriHlAfll r Cad No 92 4 Ze*ı Bey Apt OsmaobeylSTANBUL Seıamk Caa No 8 Kat 5 KıiılayANKARA ÇAĞRI VE DESTEK ELfMAN ARANIYOR ^ S.Arabistan Cidde'de Çalışacak En az j 5 yıllık tecrübe sahibi o MERCEDES ARABA DİZEL OTOBÖSVEKAMYON TEKNİSYENlfRİ o İYİ DERECEDE İNGİÜZCE BİL£N MERCEDES YEDEK PARÇA SATICILARI. Maaşlar tecrübeye göre belirlenecektir. Müracaat: özgeçmişini ve şimdiki maaşını belirten bir mektup NeP.K.234 Mecidiyeköy/İstanbul tnsanca ve onurlu yaşam için cezaevlerinde sürmekte olan açlık grevlerinin ölürn orucuna dönüşmesi ulusal ayıbımızdır. 1 Ağustos Genelgesi'nin kaldınlması ve insanca yaşam olanaklannın tutuklulara sağlanması en doğal haktır. Malum çevrelerin duyarsız ve olayı bulandırmaya yönelik tavnnı protesto ediyor, demokrasiye inanan herkesi protesto ve desteğe davet ediyoruz. GEBZELİ DEMOKRATLAR ADINA SHP Ilçe Başkanı Gülabi KAYA, Petrol Iş Şb. Başk. Nuri TEKE, DSP Ilçe Başkanı Mehmet DOGAN, SP Ilçe Bşk. Mustafa CERİT, Otomobil Iş Şb. Bşk. Ziya YILMAZ, özdemir Iş Şb. Bşk. Serdif KAHRAMAN, Kristal Iş Şb. Bşk. C*mal SİMLİOVA, Demokrat Gebze Sahibi İsmail KADI, Uyanış Gazetesi Sahibi Şeref ÖZKAN, tnşaat M.O. Gebze Temsilcisi İsmail Hakkı Sancak, Demokrat Gebze Y. t. Müdürü Muharrem AYDIN, Esnaf Salim DURLLMUŞ, Esnaf Kenan KOÇAK, Esnaf Emine KÜÇÜK, Esnaf Rebi DOĞAN, Esnaf Efraim TAŞDEMİR, Esnaf Saim GENCER, Esnaf HaİU İbrahim ŞEN, SHP Ilçe Saymanı Kenan ÜNER, Harita Müh. Ünal ÇAKMAKOGLU, Trabzonlular Der. Bşk. Hasan AKAÇ, Eğitimci ve Yönetici M. Emin AKDS İLHAN SELÇUK aglamak vegülmek 2000 Üra (KDV içinde) Ç a ğ d a ş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 Cağa'oğluİSTANBUL SİUVRİ'DEN ÇAĞRI Cezaevlerindeki insan haklanna aykın uygulamalardan ve agır fiziki koşullardan kaynaklanan sorunlar " I Ağustos Genelgesi"nin uygulamaya konulmasıyla yeni boyutlar kazanmıştır. Bugün Türkiye cezaevlerinde binlerce tutuklu ve hükümlü insanca yaşam koşullarına kavuşabilmek için açlık grevi yapmak zorunda bırakılmışlardır. Ve ölüm noktasına getirilmişlerdir. Demokrasi ve insan haklanna inanan tüm kişi ve kuruluşları demokraük tepkilerini dile getirmeye, en başta Başbakan ve Adalet Bakanı olmak üztre tüm yetküileri konuyu temelden bir an önce çözmeye çağırıyoruz. SİLİVRİ'DEN SHP'Lİ 6 9 KtŞt ADENA: SHP StLÎVRİ ILÇE BAŞKANI ERDOĞAN ATAÇ AHMET YÜCEGÖK HÜSEYİN ŞAHİN AHMET KARAKOÇ AHMET HAKAN KAMUOYUNA DUYURU Özgürlüğe ve insan onuruna yönelik her türlü saldırı, baskı ve uygulamanın karşısında olan bizler, cezaevlerinde onurlu bir yaşam için yapılan açlık grevlerini destekliyoruz. Sağlık personeli olarak 1 Ağustos Genelgesi'nin ölümlere yol açmadan geri alınmasını talep ediyoruz. ÖZEL B I L G I N DERSANESİ BİLGİYİ KAYNAĞINDAN ALIN § 21. YÜZYILI YAKALAYIN •BİLGİSAYAR • ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • ANADOLU LİSELERİNE VE KOLEJLERE HAZIRLIK • TAKVİYE KURSLARI Adres: Barbaros Cad. No: 20 BahçelievlerBAKIRKOY KOCAStKAN BELEDİYE Ş.R M.D. KARŞIS1 Tel: 584 33 82 555 39 88 m KıtapKulubu Cumhuriyet Kitap Kulübü Adapazarı Temsilciliği Barış Kitabevi İMZA GÜNÜ 26 kasım cumartesi 14.0018.00 İstanbul hastanelerinden bir grup sağlık emekçileri adına Hemşire FEVZİYE KAYA BEKİR YILDIZ •İNGİLİZCE AÇLIK GREVİ " 1 Ağustos Genelgesine" karşı hapishanelerde ve tüm yurtta verilen onurlu mücadeleyi desteklemek amacıyla 25 Kasım 1988 Cuma günü saat 15.00'te GENÇLİK DÜNYASI Gazetesi'nin Maltepe irtibat bürosunda üç gün sürecek açlık grevine başladık. ADAPAZARI'NDAN KAMUOYUNA DUYURU Cezaevlerinde "1 Ağustos'" Genelgesi'nin kaldınlması en temel insan haklarının sağlanması için tutukluhükümlü ve ailelerinin, başlatmış oldukları açlık grevini destekliyoruz. Halkımızı açlık grevleriyle dayamşmaya çağınyoruz. Eover ŞÜKÜR (SHP 11 Bşk.), Aydogan SEZER (M. Ilçe Bşk.) Ayhan MUTAN (SHP ll Sek. ve ll Gen. Mec. Üyesi), Haydar Ali ÖZDOGAN (SHP M. Ilçe Sekreteri), Zobeyir GÜNDÜZ (SHP İl Yön. Kur. Üyesi Basın Sözcüsü), Atilla KUTLUATA (SHP ll Yön. Kur. Üyesi), Fikri ELÇtN (SHP M. tlçe Yön. Kur üyesi), Rahmi YILDIZ (SHP Arifiye Belde Or. Bşk.), Aynur YILMAZ (SHP Kadın Kom. Bşk.), Erhan COŞKUN (SHP İşçi Kom. Üyesi), Osman BAYRAM (SHP, Gençlik Kom. Üyesi), Selçuk GEDİKLİ (SHP, ll Genel Mec. Üyesi), Cemal SAKARYA (CHP il Eski Bşk.), Ünal OZAN (CHP Belediye eski Bşk.), Op. Dr. Tuncay SEZER (Serbest Hekim), Dr. Nedp Emer DEMİRER (Serbest Diş Hekimi), Op. Dr. Sürayya NARU (Gend Cerrahi Müd.), Cejhan ERGÜN (Emekli işçi), Cihat VARIR (l»çi), Osman YILDIZ (İscı). Seher DEMİREL (Avukat). H. tbrahln ŞEN, Hayri ÇtFTER, Kemal YARDAL. Semerciler Moh. Yuvam Sk. No: 6 Tel: 32857 GENÇLİK DÜNYASI OKURLARI VE MALTEPELİ İLERİCİLER ADENA ESEN IŞIK Esas: 198474 Görevli Hâkim'e hakaretten sanık Mehmet ve Duriye"den olma 1958 KonyaEreğli Halkpınar köyünden olup, E>üp Bayrampasa Altıntepesi Gaziosmanpaşa Cad. No: 50'dc mukim Demeı Tunç hakkında verilen 63.750 TL. ağır para ce/asına ilişkin hükmun 7201 sayılı tebligat yasası hükümleri gereğincc ılanen tebliğ olunur. 16.11.1988 Basın: 34925 İLAN KARADENİZ EREĞLİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ'NDEN ADRES DEĞİŞİKLİĞİ Derneğimizin, daha önce çalışmalarını sürdürdüğü Ankara Caddesi No: 68 Kat 4 CağalogluİST. adresinden, Alemdar Caddesi Yerebatan Sarayı Çıkışı No 1 SultanahmetİSTANBUL adresine taşındığını duyururuz. KAKİKATÜRCÜLER DERNEĞİ YÖNETİM KURLLU Şartnamesi bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden alınabilir. 1 İSKENDERUN'da Müessesemiz Tedarik Ikraal Müdürlüğü'nden. 2 ANKARA'da Ziya Gökalp Cad. No: 80 KunuluşANKARA adresindeki Genel Mudürluğümuz, Isteklilerin sannamemiz esaslanna göre hazırlayacaklan 88881/2936 nolu dosyayla ilgilidir. Meşruhatlı kapalı teklif raektuplarının geçici teminatları ile birlikte en geç 8.12.1988 günü saat 14.30'a kadar Türkiye Demir ve Çelik lşlelmeleri Genel Müdürluğü Iskenderun Demir ve' Çelik Fabrikaları Müessese Müdürluğü lskenderun Haberleşme ve Arşiv Müdürlüğü'nde bulundurmaları ilan olunur. Basın: 33579 4 KALEMDE 92 ADET TARAK İMAL ETTİRİLECEKTİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle