Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER gımsız ve iküsadi sömüriiye karşı olan milliyetçi bir politika izleyen devlet adamlannı o ülkelerde iktidara getirmemek, eger gelirlerse (Allende örneğinde olduğu gibi) her luriii önleme basvurup onlan düşürmek." lşte Guney Amerika'daki darbeci askeri gelenek böyle oluştu ve günümüze dek süregeldi. Turkiye'nin tarihinde yeniçeri başkaldırmalan sık sık görülmuş ise de, bunun nedeni büsbütün başkadır. Yani tarihimizde dış müdahaleler ve dısa bağımlı ekonomik sömürüye dayalı bir askeri darbeler geleneği yoktur. Bu nedenle sağ basında "27 Mayıs Profesörleri" olarak örtulu bir yergi ile anılan 1960 Anayasa Bilim Kurulu üyelerinden biri olarak ben, 27 Mayıs 1960 müdahalesini derin bir kaygı ile karşıladım ve önceki yıllarda bu sütunlarda bir kez daha yazmış olduğum gibi, bu mudahalenin ikinci lideri durumunda olan o zamanki An j kara Komutanı, sayın dostum emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun Çankaya'daki evinde bir gün onunla baş başa çay içerken kendisine şöyle dedim: "Paşam, Cemal Giirse) Paşa'yı Mtsır'daki askeri darbenin lideri G«neral Nedb'e, sizi de bir sıire sonra onu evine bapsedip iktidan ele alan Albay .Nasır'n benzetiyorlar. Eger gerçekten böyle ise ve bu askeri yönetim devam edip gidecekse, bu günden tezi yok, lütfen beni şu evin kapısında danığacına çekin ve ne yapacaksanız ondan sonra yapın. Çiinkıi ben Anayasa Komisyonu'nda askeri yönetimin bir an once sona ererek sivil yönetime geçilmesi için var gücümle çalısıyonım." Çok şukur sağlıklı olarak emekli yaşamını sürdürmekte olan açık ve tok sözlü Cemal Madanoğlu hemen: "Bunu kim soylediyse b... yemiş; ben bir an önce şu işten kurtulmak ve emaneti sahibine, yani millete teslim etmek istiyonun, askeri yönetimi devam ettirmek degil" yanıtını verdi. Gerçekten de öyle yaptılar. 1%1 Anayasası'nda yer alan "tabii senatörlük" kurumu 1960 askeri mudahalesinin geçici bir kalıntısıydı ve bu kurum 1%1 anayasasındaki sosyal nitelikli kurallara, devrimcilik, milliyetçilik ve sosyallik gibi Atatürk ilkelerine karşı olmayıp bu ilkelerin savunucusu durumundaydı. Bununla birlikte BayarMenderes iktidannın sivil yönetimi (salt iktidarlarını sürdürme hırsı yüzünden) devam ettiremeyip işi askeri müdahaleye kadar dayaması hiç iyi olmamış, Cumhuriyet tarihinde "askeri müdahaleler dönemi"ni açmıştı. Âyrıca 27 Mayıs 1960 devriminden sonra hiçbir sivil cumhurbaşkanı gelmemiş, cumhurbaşkanlarının hep asker kişilerden seçilmesi, neredeyse anayasal bir gelenek olmuştu. 12 Mart 1971 darbesi, yine sağ bir iktidar olan Demirel iktidannın aczi ve Ecevit mubalefetinin uyuşmazlığı *•* 17 OCAK 1988 Cınnhurbaşkanlîğı Geleneği HIFZI VELDET VELtDEDEOĞLU Geçen haftaların bence en ilginç olayı, Türkiye Cumhuriyeli Basbakanı Sayın Turgut Özal'ın durup dururken ortaya bir cumhurbaşkanlığı seçimi sorunu çıkarmasaydı. Sorunun iki yönü vardı: Birincisi, cumhurbaşkanmın genel oylama ile doğrudan doğruya haJk tarafından seçilmesi, ikincisi de Sayın özal'ın cumhurbaşkanı olup olmayacağı idi. Birioci nokta anayasal njtelikte olup Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın bu yönde değiştirilmesini gerektiren bir konuyu gözler önüne seriyor. Ikinci nokta ise kişiseJ olup özal'ın kendi isteğinj belki de özlemini ve partisinin durumunu ilgilendiriyor. Bunlan sırasıyla ele alalım: Altı yüz yülık Osmanlı imparatorluğu'nuB çöküşünden sonra o imparatorluğu oluşturan turlü milletlerden biri ve başta geleni olan Türkler, (yaklasık dokuz yüz yıldan beri yurt edindikJeri) Anadolu ve Trakya üzerinde kanlı bir bağımsızlık savaşı verdiler. Kesin utku sonunda, Atatürk tarafından kurulmuş olan çağdas, laik Türkiye Cumhuriyeti ilk günden beri anayasal bir gelenek oluşturdu: Bu, cumhurbaşkanlar.nın, ulusun gerçek temsücisi olan TBMM'ce seçilmesi gelenegidir. Atatürk böyle seçilmisti, Inönü böyle seçümisti, Bayar böyle seçilmisu, ondan sonrakı cumhurbaşkanlan da yine böyle seçildi. Taaaa ki 1982 yılına gelinceye kadar. • 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan generaller, başta Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyet Halk Partisı olmak üzere onun özel hukuk kuralları uyarınca oluşturdugu bütün çağdaş kurum, kurul ve dernekleri nasıl ortadan kaldırdılarsa, sozünü ettiğim cumhurbaşkanlığı seçimi geleneğini de öylece bozdular. Kendi felsefelerine göre hazırlattıkları yeni anayasanın yüriirlüğe gırmesini ve bu anayasaya göre TBMM'nin toplanmasını beklemeden, anayasa için yapılan halk oylamasırun yanı sıra ve aynı oylama ile rakipsiz aday Orgeneral Kenan Evren'i cumhurbaşkanı seçtirdiler. Gorölüyor ki Başbakan Turgut Özal'ın ortaya »ttıgı bu anayasal sorun yeni olmayıp 12 Eylül 1980 darbestaden kaynakJani)or. Ülkemizde son dönemlerde iktidar dumenini ellerine geçirenler hep "birük ve beraberlik"ten, "ölkede islikrann kanıinaa"ndan söz ederkr. Ama istikrar lafla kurulmaz, cumhuriyetin anayasal geleneklerine sıkı sıkıya baglı kalmakla kurulur. Ne yank ki, bizde tersi oluyor. Autürk ve tnönü, asker kökenli olduklan halde bütün vasamlan boyunca çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nde sıvıl yönetimin kuruiması ve bu geleneğin yerleşmesi için çaba harcadılar. Sonunda da başan sağladılar. Çünkü dünya devletlerinin siyasal gidişlerine bakınca hep şunu görmüşlerdi: Batının uygar ülkeleri, 19. yuzyıhn ikinci yarısından başlayarak hep sivil nitelikli siyasal iktidarlar sayesinde geLişmişlerdi. Bu gelişme AngloSaksonlarda ve kuçuk Baltık devletleri ile Isviçre'de çok daha önceki tarihlerde başlamış ve 20. yüzyılda istikrarlı bir durum almıştı. Boylece oralarda sivil yönetim gelenekleşti. Buna karşüık Latin Amerika ülkelerinde çoğunlukla askeri yönetimler gelenekleşti ve bu yuzden darbeler birbirini izledi. AngloSakson kökenli Kuzey Amerika'da ve Kanada'da (ABD iç savaş dönemi dışında) sivil yönetim gelenekleştiği halde Güney Aınerika'nın Laün kökenli devletlerinde aynı gelenek niçin bir türlü yerleşemedi ve bu ülkeler hâlâ bugün bile sivil yönetimi yerleştirme çabalarının sancısıru çekiyorlar? Bunda Kuzey Amerika'ya İngiltere'den geçen AngloSakson siyasal kalıtının (mirasının) Güney Amerika'da ise tspanya ve Portekiz'den geçen Latin siyasal mirasımn büyük etkisi elbette yadsınamaz. Ne var ki, bu siyasal mirasın neden olduğu kargasadan yararlanarak Latin Amerika ülkelerini komprador ekonomi politikasıyla 19. yüzydın başlangıcından beri sömurmeye başlayan ABD'nin de bunda çok büyük etkisi var. Daha Amerıkan iç savaşı bu ülkeyi gerçekten tam birleşik duruma getirmeden yaklaşık 40 yıl önce 5. Cumhurbaskanı Jamcs Monroe (17581831) şu birkaç satırla özetlenebılen ünlü doktrinini 1823'te bütün dünyaya ilan etmişti: "Amerika kılası Amerikahlanndır; başka devletler bu kıtamn işlerine kanşamaz. Buna karşılık Amerika Birleşik DevleUeri de Amerika'dakl devletlerin işlerine kanşmaz." Bu doktrin ilan edildiği zaman, bağımsız ABD devleti henüz 40 yaşında bile değildi, ama orada İngiltere'den gelen kapitalizm ve emperyalizm ruhu pek çabuk gelismiş ve yöneticiler Güney Amerika'nın kendileri için siyasal (sömürge değil ama) ekonomik sömürü alanı ol duğunu pek çabuk anlayarak o kıtada mılliyetçilik ve tam bağımsızlık bilincine sahip devletlerin oluşmasıru başından beri ıstemediler ve böyle bir oluşmaya hiç izin vermediler. 21. yüzyıla ayak basmak üzere olduğumuz şu dönemde bile aynı siyasal ve ekonomik politika sürüp gitmektedir.. Bu politikanın değişik görünurnler altındaki özü şudur: "Güney Amerika'nın her konuda ba yüzünden olmuş, ancak bu kez darbenin arkasında ABD'nin gölgesi belirmişti. 12 Eylül 1980 müdahalesi ise, hemen hemen tümüyle Amerika'da eğitim görmüş generallerin işi olmakla birlikte, bunlar doğrudan doğruya aldıkları direktif sonucunda değil, ABD'nin "Banş Gönüllüleri" aracılığıyla taradıklan Turkiye'nin iç yapısını iyice öğrendikten sonra yavaş yavaş hazırlattığı terör ortamının yaygınlaşması sonucunda olmuş ve müdahaleciler "vatanı kurtaran aslan" olarak kent meydanlannda halkın karşısına çıkmıştır. Cumhurbaskanı Sayın Evren, Halkla llişkiler Dairesi aracılığı ile yaptığı açıklamada, bazı çevrelerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ni politikaya çekme ve kanştırma girişimlerine karşı uyanda bulunmuştur. Bütün dileğimiz bu uyarının silahlı kuvvetler oıtamında etkili olması ve Turkiye'nin, Güney Amerika devtaleri gibi, askeri darbeler kısır döngüsü içine düşmemesidir. Bu ise Atatürk Cumhuriyeti'nde kurulmuş olan geleneğin, yani cumhurbaşkanlanmn halkın gerçek temsücisi olan Türkiye Buyük Millet Meclisi'nce seçilmesi sisteminin bozulmamasına bağlıdır. Devlet yönetiminde yaz boz tahtası gibi değişken içerikli anayasal kurallarla istikrar sağlanamaz ve bu yaz boz sistemi ile ülkenin gdecekte hangi siyasal ve toplumsal tuzak ve uçunnnlara düşüriikbilecegi şimdiden kestirilemez. *** Sayın Turgut özal'ın kişisel özlemine gelince: Kendisi "Cumhurbaskanı adayı olumm da, olmayabilirim de" demekle, ülke çapında almış olduğu oya güvenerek tek dereceli secimle cumhurbaskanı olabüeceğini, bunun kendi istemesine bağlı olduğunu açıklaması yadırganmamaIıdır. Ülkemiz ANAP iktidan döneminde öyle dunımlarla karşı karşıya geldi ki, artık hiçbir şey yadırganmıyor. Herkesin gönlünde bir arslan yatar, derler. Kendisini cumhurbaşkanlığına layık görüyorsa ne denir? Olmasına olsun, ama kent meydanlannda şatafath kürsülerde, şatafath konuşmalarla değil, Türkiye Büyük millet Medisi kürsüsünde, devlet adamına yaraşır, ağırbaşlı açıklamalar sonucunda bu Meclis tarafından seçilerek, yani Ataturk Cumhuriyeti'nin anayasal geleneğini bozmadan olsun, ulkemizj tehlikeli dalgalanmalarla karşı karşıya bırakmadan olsun. Halkı kandırmanın "Benim güzeJ vatandasJm" diyerek ikna etmenin TBMM'yi kandırmaktan daha kolay olabileceği düşuncesinden hareket etmeyerek olsun! TEŞEKKÜR: Geçen yılm son yazısında okurlanmm yeni yıh için iyi dileklerimi açıklamıştım. O zamandan ben ulke içinden ve dışmdan yüzlerce yeni yıl kuılama mesajı aldım. Ayrı ayrı yanıllama olanağım bulunmadığı için beni bağışlamalanm diler, çok güzel dilekleri için de okurlanma yürekten teşekkürlerimi sunanm. PENCERE Sınav!.. Ercan Vuralhan günün adamı. Hangi burçtandır, bilmiyorum, ama TurgutSemra ikilisi sayesinde birdenbire parlayan yıldızı göz kırpmaya başladı; çevresinde kuşkulu ilişkiler, gölgeli ihaleler, boşlukta sallanan soru işaretleri döneniyor. Milli Savunma Bakanlığı da az buz sorum ve güven isteyen bir yer değil ki!.. Başbakan nereden bulup çıkarmış Ercan Vuralhan'ı? Köskoca ANAP'ta kişiliği çevresinde en küçük bir tarttşma açılamayacak bir milletvekili yok muydu? DYP adına Mecliste konuşan Murat Sökmenoğlu, Savunma Bakanı Vuraihan'a demiş ki: Cumhurbaskanı için aldığın zırhlı araca bin, maklneli tüfekle ateş edip deneyelim; aracın zırhı sağlam mı, değil ml? Sh nayıp görellm... Sökmenoğlu'nun önerisi fena bir yontem sayılmaz; bu tür denemelerin yapıldığını tarihlerde okuyorjz. • Sultan Mehmedi Rabi (Padişah Dordüncü Mehmet) döneminde memaliki Osmaniye'de iki "mehdideccal" zuhur eder; bunlardan birisi Yahudi, birisi de Kürttür. Zaman 17'nci yuzyılın ortalan... Yahudi deccal Kudüs'te ortaya çıkar; adı Sabatay Levrdir, mehdilik davasmda bulunur; Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Yahudilere mektup yazar. öncelikJe izmir ve Selanik sinagoglan heyecana gelirler. Sabatay kendisine "İlk yarablmış, Allahın yegâne oğlu, mesih, Müncii IsraiF' gibi unvanları yakıştınr. "Almanya'dan, Uvuma'dan, Vanedik'ten, Amsterdanidan binlerce Yahudi, mesihin sedastna koşuşuriar" Ancak Nehamias adında Lehistanlı bir haham, yandaşlannı ayaklandınp Edirne'ye gider ve Sabatay'ı "halkı isyana teşvlk* le suçlar. Mehdilik iddiasmda bulunan deccal, Edirne'ye geti* rilerek padişah, kaymakam pasa, müftü, Şeyh Vâni huzurunda sorguya çekilir. Padişah Sabatay'ın kerametini sınamak ister; üstündeki giysileri çıkartarak okçulan çağırtır; eğer gerçek mehdi ise okla ölmeyecektir. Sabatay zora düşünce kendisinin yoksul bir hahamdan başka kişi olmadtğını itiraf eder; "devlete hıyanet dnayetTn iştemiş otduğundan kaoğa oturtulacaktır. Padişah Dordüncü Mehmet, Sabatay'a Müslüman olmasını önerir, haham İslamı kabul edince elli akcelik bir ücretle sarayinkapı bekçiliğine atanır. Ünlü tarihçi Hammer diyor ki: "Sabatay'ın bütün ailesi kendisi gibi Müsiümanlığa iWca ederek Şeyh Vâni'nin Yahudileri Müslüman etmek üzere ıstimal eylodigi aletlerden en faydalı biri oldu." EVET/HAY1R Eyuboğlu'nu Saygıyla Anmak... OKTAY AKBAL Sabahattin Eyuboğlu, 13 Ocak 1973'te öldü. 64 yaşındaydı. 12 Mart'ın fırtınalı günlerinde Maltepe Cezaevi'nde dört ay yatmıştı. Vedat Günyol, Azra Erhat ve eşi Magdi Rufer'le birlikte... Garip bir davaydı. Sözde parti kuracaklarmış, düzeni değişiireceklermiş, telefon konuşmalarını banda almışlar, "Alalım yabalan sokaklara çıkalım' demiş ıçlerinden biri, hem de Fransızcal.. "Yttba"yı "çatal" diye çevirmişler. Çatallaria devrim yapmaya kalkışanları çok tehlikeli kişiler sayarak içeri aldılarl Neyse, dört ay sonra gerçek anlaşıldı. Eyuboğlu ve arkadaşları özgürlüklerine kavuştular. Hapiste yatmak, kişinin içinde degerli bir şeyleri eritir, tüketir. Hele haksız bir uygulama ise!.. Eyuboğlu, bir insancı idi, yani insan sevgisiyle, saygısıyla dolu bir aydın, bir humanisti... Böyle bir kişinin, dört ay özgürlükten yoksun kalması, hapishane yaşamının güçlükleri, acılan ile karşılaşması yıpratıcı, umutsuzluğa düşürOcü bir olaydır. O kişi, yasamı boyunca "insan" olmayı, insan olmanın yollarını anlatmış, yazmış ve savunmussa hele... Ne var ki Eyuboğlu hapisten çıktıktan sonra dasürdürdü çalışmalarını. Fakir Baykurt'un dediği gibi: "Kusmüyordu. Küsecek gibi de değildi. Kusenleh biliyordu, kınıyor TÜRKİYE BİR FELAKETE SÜRÜKLENECEK? Silahsızlanma görüşmeleri ve İspanya'daki üssün kapatılması tüm dikkaüeri Adana İnciriik'teki ABD üssüne çekti • incirlik, Körfez ya da OrtadogVya müdahalede bir sıçrama tahtası olarak nasıl kullanılacak? • Mehmet Ali Birand: "incirlik'te denetim gerçekte elimizde değil, olamaz da." • NATO'dan emekli Kor. Gen. Şerafettin Uğur "ABD ve Avrupalı müttefiklerimiz Ortadoğu'ya müdahalede bizim üslerimizden yararlanmak istiyoriar." • Kurmay Yarbay Oğuz: "Türkiye Körfez'deı sıo ' çatişmasıcak ya sürüklenebilir." Yine aynı yıkJa (1666) Sabatay, Osmanlı Yahudilerinin inançlarını bozmaya çalışırken, Kürdistan şeyhlerinden birinin oğlu da mehdilik davasını savunarak binlerce Kürdü ayaklandırdı. Musul Beylerbeyi Kürt mehdinin yandaşlannı dağrttı; kendisini yakalayarak Vize dolaylarında avda dolaşan Padişah Mehmet'e yolladı. Ne var ki Kürt sorguya çekilirken mehdiliği bir yana bırakıp sultanı pek memnun edecek yanıtlar verince padişah, delikanlıyı hizmetine aldı; babasına tekke şeyhliği verdi. "Mutiu son" ile biten bu iki olay üzerine yorum yapan ünlü tarihçi Hammer diyor ki: "Şu suretle 'Yahudi deccal' Ue 'Kürt mehdi', biri sarayda hizmetçi, diğeri kapıcı olarak her ikisi de gerek devletin gerek padişahın sükunı haline gayretgüzar olmuşlardırf' o ÇETEIER DEHŞET SAÇIYOR Okullarda hâlâ terör estiren sokok çetelerino kim dur diyecek? Kartal Lisesi Müdürü: "Ne bekleniyor? Yeni bir ölüm mO?" Oövülen öğretmen İsmail Arsal: "Beş gün rapor aldım " • Nâzım, yeniden Türk vatandaşı olabilecek mi? M. Şevket Eygi: "Abdülmecit'in de yeniden vatandaşlığa alınması şartıyla, evet...' Müjdat Gezen: "Bir insanın vatanı uğruna vatandaşlıktan inracı yalnız bize özgü." Mümtaz Soysal: "Nâzım'ın mezarının getirilmesi gerekir." • FerhanŞenşoy,B«drettinDalan ilesöyleşti: Şensoy="Bolkonumdan ikinci köprü geçti. Oçüncü nereden geçecekse ona göre taşınayım." Dalan: "Olaya yalnızca romantik değil, realist açıdan yaklaşmak lozım." • TRT'de Adnan Kahveci, Tunca Toskay çatışması. #Atatürk'ün vasiyeti, Genelkurmay tarafından inceleniyor. • Dört saatlik "hosteslik" işine 50 bin lira vaat eden ilanın iç yüzO. Tarih, kimi zaman insanı gülümsetir, kimi zaman düşündürür; ama günümüzde de öyle değil mi? Bilmem ki Ercan Vuralhan, DYP sözcüsünun önerisine "evef diyebilir mi? Kuşku, en güçlu kurşundur, bütün zırhları deler, çelik yelekleri parçalar; ama artık 20'nci yüzyılda yaşıyoruz; ne makineli tüfek ne de ok!.. Bir bakanın kimliğini saptamak için belgeler ve kanıtlara dayanan yansız bir soruşturmanın yürütülmesi gereKiyor ki, işte bu yöntemden kimse kaçmamalı... du onlan." 13 ocak güruJne kadar Vfedat Günyol ve Azra Erhat'la çeviri çalışmalarını sürdürdü. 64 yaşında yüreği dayanamadı, cekti gitti... C«m Yaymlan, Eyuboğlu'nun "Bütün )tezılan"rtt iki ciltte bir bize kalan yazılar. Ama her biri ayrı bir değer, bir anlam taşır. Yıllarca sonra bile önemlerini yrtirmeyen özlü denemeler, eieşüriierdir bunlar... örneğin kitap üzerine düşüncelerinden bir .kaçı: ACI KAYBIMIZ Değerli sanatçı arkadaşımız araya getirmişti: "Edebiyat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler" ile "Sanet Üzerine Denemeler ve Eleştiriler..." Azdır Eyuboğlu'ndan BAŞSAĞLIĞI Değerli arkadaşımız DUYGU AYKAL'ı "Bir kitapta her şeyi bulan bütün kitaplann düşmanıdır. Her 'şoyi buktuğu kitabm bile.", "Okumadığı bir kıtabın halka zararlı 'filacağmı söyleyenden daha aşağılık insan olur mu? Olur: Oku•duğu bir kitabm halka zararlı olacağını sâyleyen", "Kitapiar kutsal olmaya başladıklan an, düşunce olmaktan çıkıyoriar. Oysa Jtitaplar düşünce oldukları sürece ve düşunce olduklan ölçüde [kutsa! sayılmalı.", "Bir kitabı anlamadan ezberlemek o kitaba yapHabilecek saygısızltklann en büyüğudürf', "Kitap zehir de olsa panzehiri yine kitaptır yalnız", "Bütün peygamberferin kitaplan fakirterden yana zenginlere karşı yazılmış, sonra hepsi altın yaldıziara bürünüp zenglnlerden yana halka karşı birer silah olarak kullanılmıştır", "Eskiden dinsizlere kitapsız denirmiş, bugün kitapsız sayılması gerekenler, kitap yasaklayanlardır." ŞENER ÖZER'İ 11 Ocak 1988 günü kaybettik. Merhuma rahmet kederli ailesi ve yakınlanna başsağhğı dileriz. Grafiker Saygın bir reklam aıansında deneyım kazanmış, Grafik tasarım ağırlıklı çalışocak, çağdaş grafik dengelerı gozeten, Grafılc fasanrnın yapıma dönuşlurulmesmdekı tum aşamaları bılen, Tasarımcı Grafiker... 8.1.1988 günü kaybettik. Acımu büyüktur. Başta eşi Ctımhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası Şefi Devlet Sanatçısı Prof. Gürer Aykal olmak ttzere, kederli ailesine ve sanat dünyasına başsağlığı dileriz. İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESt SANATÇI VE ÇALIŞANLARI Eyuboğlu için sömurgecilik hiçbir halkın, hiçbir kültürün suçu değildir, kühürsüzlerin, halkı sömürenlerin "yüzkarası"dır. Eyu SIVAS 4 EYLÜL LİSESİ ARKADAŞLARI BURHAN KARAÇORLU, METİN KARABENLİ, NAMIK KEMAL ÇEVİK, RÜŞTÜ ALÇI, SEZAİ ALTAY, YENER OKATAN Yardımcı Grafiker Grafik tasarımı orijınale donüşturme aşamosmda, pikaı ağırlıklı gorev alacak, Reklam a|ansı deneyimlı Yardımcı Grafiker... Yayınlanmış iş orneklerı goruşmelerde yararlı olacaktır. Goruşme rondevu ıçın Zengın'den olınız Rodc Reklam A 5 Manolyab Sok 2022 3 Levent Tet 169 64 30 Hüznün kollanna düştüğünü görmedik öfkeyse hiç terketmedi senı Nereye yağacağını bılirdın Tebessüm hiç eksilmedi gözlerınden AHMET UZUN UNUTMADIK... UNUTMAYACAĞIZ Kavgası ve sevdası yaşatılacak Onuru onurumuz, yolu yolumuzdur. Istanbul universitelerinden bir grup Deyrimci Genç adına boğlu şöyle der: "Mustafa K&mal emperyalizmle kültürü karışbrmadiğı gibi tepetediği Yunan saJdtrganlanyla Yunan bayrağh nı da kanştırmamtştır... Bugüne dek bütün savaşlara kültürü, hakları ve halklan hor gören saldırganlar sebep olmadı mı? Bu saldırganlan besieyen para gücü, kültürü besler gibi göründüğü zaman bile kültürün baş düşmanı olmuştur." İLAN MENGEN KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1983/1 Davacı Orman tdaresi'nin, davalılar Azime Yücel (Yflksel) ve müşterekleri aleyhine mahkememize açtığı tapulama tespitinin iptali ve tescil davasımn mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan geregince; Adına tebligat yapılamayan ve açık adresi tespit edilemeyen Bolu ili, Mengen ilçesi Dereköy köyünden Emin kızı, 1340 doğumlu Azime YÜCEL'in bu defa 12.5.1988 tarihinde Mengen Kadastro Mahkemesi'nde yapılacak olan duruşmada hazır bulunması, hazır bulunmadığı takdirde veya kendisini bir vekille temsil ettinnediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı ve karar verilebileceği hususlan ilanen tebliğ olunur. Alper Taş 169 64 3 0 Z e y n e p Bir ülkenin halkını bilinçli kılmak, gerçek birer yurttaş olarak yetiştirmek için insanı gerçek anlamda 'insan' eden yapıtları okutturmak, yaymak, yaygınlaştırmak gereklidir. Eyuboğlu gibi düşünürierin yaprtlan ğenç kuşaklarca okunmalıdır. Türk Milli Eğitimi Atatürk ilkeleri </e devrimleri çizgisinde olsaydı ortaokullarda Eyuboğlu'nun, Ataç'ın yazdıkları ders olarak okutulurdu. Çağdışı, bağnaz kafalı kuşakları yetiştirmeyi "milliyetçilik" sanan sakat anlayışlı kişiler, Eyuboğlu gibi yazarlardan niye mi korkariar? Aydınlığa, uygariığa, "insan"lığa düşman olduklan için... Eyuboğlu, Atatürk devriminin temelindeki kültür çizgisini şu sözlerte özetliyof: "Y6n/ Türkiye Batı emperyalizmine 'defoi', Batı kultürüne 'buyur1 diyerek kurulmuştur. Kişisel hınçlar ya da kuramsal ukalalıklarla bu ayrımı hiçe sayarak havanda su dövenler sosyalist de olsalar, yeni Türkiye'de yalnız eskicilerie, gerici. lerle anlaşabilirier." T.C. ÇUBUK SULH CEZA MAHKEMESİ Sayı: Esas No: 1987/94 Karar No: 1987/360 Şarkikaraağaç ilçesi Ülvikale mahallesi nüfusuna kayıtb olup, Çubuk ilçe merkezi Karşıyaka mahallesi Çömlekçiler sokak No: 38'de mukim Mehmet oglu Ayni'den olma 1939 D.lu Hasan Hüseyin ÇOBANOGLU'nun gıda maddeleri nizamnamesine aykırı sucuk imal etmek ve saımak suçlanndan dolayı TCK. 396, 647 Sk. 4, TCK. 398, 647 Sk. 4, TCK. 72 ve402 maddeleri geregince neticeten 64.000 TL. ağır para cezası; Altı ay müddetle sanığın cünne vasıta kıldığı meslek sanat ve ticaretinin tatili, aynca 7 gün işyerinin kapatılmasına Çubuk Sulh Ceza Mahkemesi'nin 19.12.1987 gün ve 1987/94360 sayılı karan ile karar verilerek kesinleştiği, masrafı bilahare sanıktan alınmak üzere ilan olunur. 21.12.1987 Basın: 10329 Yspım ve Genei DağıUrm AOA Yayıncıl* ,ye Hudk Tk.Ltd.^t 4J ••», l^haoı, 2. Çarçı Mo: 12 KudayANKARA TeJ: 132 4 2 7 2 * • T.G BURDUR KADASTRO MAHKEMESİ Sayı Esas No: 1980/105 Burdur Kadastro Mahkemesi 1980/105 esas sayılı dosyasıııda yargı duyurusudur. Burdur Merkez Gokpınar koyunün Küçükarmul mevkiinde bulunan 320 parsel sayılı taşınmazın tapulama dışı bırakılması istemi ile mahkememize açılan davanın yargılamasında Salih ve Hafize oğlu, 1926 doğumlu Hamit Çine; Mehmet ve Naci kızı, 1943 doğumlu Deniz Çiner; Mehmet Deniz kızı, 1960 doğumiu Yelda Çine; 1963 doğumlu Serda Çine; 1972 doğumlu Naci Çine; Mehmet Adil ve Sureyya kızı, 1926 doğumlu Hayat Çine; Sefa ve Hayat oğlu, 1951 doğumlu Saüh Sürer; kızı 1956 doğumlu Vesile Yeşer; Niyazı ve Vesile kızı, 1934 doğumlu Gülten Kayaalp; Behçet ve Gülten kızı, 1951 doğumlu Nazan Köksal; Mahmut ve Şevkiye kızı, 1939 doğumlu Seher Canca; 1940doğumJu Sevgi Sıdal; 1947 doğumlu Servet Güloy; Mahmut ve Şevkiye oğlu Munir Çiner (Çine); Mehmet ve Şefika kızı 1934 doğumlu Aysel Altan (Gürpınar); oğlu 1941 doğumlu Ümit Altan; Mehmet Necmettin ve Zeüha oğlu 1944 doğumlu Huseyin Çine; oğlu 1953 doğumlu Özcan Çine; Kızı 1948 doğumlu Şevkiye Yelboğan'ı tüm aramalara rağmen adresleri sapıanamadığından gazete ile duyuru yapılmasına karar verilmistir. Yukarıda yazılı adı geçenlerin 3402 sayılı Kadastro Yasasf nın 28. maddesine gore duruşmanın yapılacağı 10.3.1988 gunüne kadar dava sebep ve delillerinizi bildirmeniz veya duruşmaya gelmeleri aksi takdirde yargılamanm yokluklarında yapılacağı, çağrı kâğıdı tebliğ edılmiş gibi geçerlı olmak uzere açıkca duyurulur Basın: 10529 MflclBRÖZGÜN MÜZİK YAPIM SflPA BAĞCAN SUN AR Ölümünden sonra masasındaki notlar arasında bulunan bir yazısında Eyuboğlu 'yazar' ve 'yazarlık' konusundaki görüşlerini özdeyişler biçiminde yazmış. İşte birkaçı: "Kükrer gibi yazar da var, havlar gibi yazar da", "Bütün çağlardayazann soylusu ezilenden yana, soysuzu ezenden yana olagelmiştir", "yazar var geceyi ağartır, yazar var gündüzü karartı/i?"Yazd/ğırıa yüreğini hoymayan yazar kandırsa da doyurmaz, seslense de uyarmaz." DESTE CUN AYDIN CANIMI YOLUNA KOYDUCUM Tüm Piakçılarda Studyo Degışım Tonmeister 5EZER BAfiCAN İşte Arçivlık bir kaset d a h a I M Ç 6 Blok S506 Unkapanılsl Tel 512 58 32 Müzlk Oünyasında Eyi(boğlu gibi büyük insanlar bu dünyadan ayrılsalar da sevenîerin anılarında yaşarlar. Yaşamları boyunca şu inançta olduklan için büsbütün yok olmazlar: "Okumazlann okurlardan Anısına saygıyla... çok, daha çok olduğu ülkelerde gerçek yazar ya hapiste olur, ya gurbette ya da başı dertte." RİZE SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1987/584 Davacı Yahya Sudançıkmaz vekili Av. Besim Türkoğlu tarafından açılan veraset davasımn mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan geregince; Rize merkez Çamlıbel Mah. nOfusunda kayıtlı Hacı Ruşen oglu, Hafız Hamit'in eşi, Talip kızı Hatice'nin babası ve anası yonünden mirasçılannın bulunduğu takdirde ilan tarihinden itibaren 1 ay zarfında müracaat etmedikleri takdirde Hatice'ye intikal eden mirasın Hazine'ye devrine karar verileceği i'anen tebliğ olunur. ADRES VE TELEFON DEĞİŞİKLİĞİ Başkanlığımızın, kendi malı olan yeni hizmet binasına tasınmış olması sebebiyle adres ve telefon numaraları değişmıştir. lş Adresi: Ataturk Bulvan No: 163 Bakanlıklar/ANKARA Santral Telefonları: 117 60 35 (10 hat) 117 60 70 (10 hat) Ilgililere duyurulur. UBM Istanbul ve civarındaki büro ve şantiyelerımizde proje ve kontrolluk hizmetlerinde çalıştırılmak üzere elemanlar alınacaktır. 1 İNŞAAT MÜHENDİSt Karayollan, kanalizasyon ve bina işlerinde deneyimli (tercihan Ingilizce bilen) BAŞBAKANLIK *? TOPLU KONUT VE KAMU ORTAKLIÖI İDARESI BAŞKANLIĞI Basın: 10508 15 Ocak31 Ocak AKM TOPRAĞI SEVGİLEDİM / Smmlkheykıi strglsi RESMİ TAUİII x i t BU FILM ARJANTIN HALKININ CUNTA YÖNETİMİNDE YAŞADICI ACILARI YANSJTMAKTADIR İ. ALTINSAY 2 HARİTA MÜHENDİS! 3 TEKNİK RESSAM 4 SEKRETER ve DAKTİLO UNAL CIMIT Müracaat: Ihlamur Yolu 3/3, Nişantaşııstanbul Tel: U^ 73 14 130 52 54 147 3 7 53