27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HAVA DURUMU Y S° 0°Edncifi 3" J * Enuntm Y 8° •«•Esttftf* HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN B 14° r&fifata T fBtrm Y ' B P3°K.H«ı« K <° irMuOtt 17 OCAK 1988 DÜNYA'DA BUGÜN Y 8° Y 15° B 19° Mra Y 12° roodjt Bvntana A 12° B 9° Ba»l A 9" Y 7° Y 7° Bom Y Brita* B 5° 6 9° Ctnnn Y A 20° CUdt A 21° Y «• Fnnkturt B 17» Y 4» B 18° Y S» Y 7» B 17» K 0° Y 10° Y V Matt S 14° B 4° K 1» HMı Y 9* N6w Vtortc 9° 3° 0* Y 11° Paris A 5° Png A 19° Pt*U ünngrad üotfra K 1° TUtrvn 5° 0 «° J°(Wu 9» 0» 0° Y 14° 5 * ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ D^MeOnö^.AntfcjuUJ» i g f u M t dtMmiK*. HÛZGAR Ntay « doAu yManhn htffi a ı an (rt bın«* yurdm M InMarindt y« yv bmrt otank MMı Oanttnfc, )*ta «• W I M * » I 3 b Y »• S»aıwun 15° 5°Gumu$hı Sf4f HaUdfi 13° O°lspartı «° p b M b u l 0"?° Kıre ° 9°*» 1 5"3°faı* 1° 8° Sımsun 4°8°S»rt B° 2°Sinop 9° 1°Sn» 8° K*samonu B 2° 7° H m 3°5° K^sari B 2°8°lnnl 9° f K t o B 0°3°U»* B 3°ff>V K 5° °W O 9° 0° 1°8° r 7° «° f° 8° 1» 7° F 5° 1° 5° 1° 0»7» 8° 0° 9° 3° 4°8° 0°5° Z8» 5° 1* Üç Olay. •• fioma $am «M Inn 9° PMattp K rfZonğuU* ıttfc M m. <fel*nb Munaak gM4 A aç* B DukjDu K o t S •,>.» v Kahlre* ZOrttı B 7° Y 10° B 17° B 14° K 2° B 14° 3 1° B 9° B 8° korumak için her türlü tedbiri alacağından kimsenin knşkusu olnuunalıdır" dedi. ANKARA'DAN YALÇIN POĞAN Inal Batu, Türkiye*nin Dünya De(Baştarafı 1. Sayfada) ralık "ihracat" (!) karşılığında vergi nizcüik örgütü'ne (IMO) vermiş oliadesi alıyor. duğu harita bakkında Yunan Hükükazandfğı" belli oliiyor. Gelen ihbarAynı işlem sürekli yineleniyor Nemet Sözcüsü'nün iddialanna ise şu lar değeftendirilıyof. Ankara'dan resyanıtı verdi: mi döviz piyasasının işJeme biçimi reye dek?.. Fırmanın bankaya bildirimlerinin toptamı. baştan açıkladığı "Bu konnda gerçeklerin ortaya ni iyi bilen birkaç uzman, istanbul'a "bir milyar liralık ihracat sınmna çıkması bakımındgn şu hususlann ve de özellikle döviz karaborsasının ulaşıncaya" dek... açıklıkla belirtilmesi gerekli göriildrit attığı Tahlakaleye gönderiliyor mektedir. IMO bünyesinde uye ulkeUzmanların hesaplarına göre "bir . lerin denizde meydana gelen kazalarOrtaya çıkan sonuç çok çarpıcı. milyar liralık hayali ihracat', döviz ka da arama ve kurtarma imkân ve hizişte size bir örnek: raborsasının özetlenen yöntemiyle, (A) firması, diyelim ki bir milyar metleri hakkında yüriılülen çalışnıa liralık ihracat yaptığını bildiriyof. Bu yani 50 milyort liranın "sürekli çerçevesinde Türliiye 1982 yılında çevrilmesiyle" 140 milyon lira kazan kendi milli imkinlan bakkında bilgerçek ihracat da olabilir, hayali dınyor. de... gi ve bu konuda genel bir fikir vermek amacıyla bir harila sunmuştur. Eğer ihracat "hayali" ise firma Rrmanın elinde de nakit 50 milBu bilgiler haziran 198Tde güncdleşvergi iadesi yoluyla 140 milyon lirayon lirası var. 50 milyon lira ile Tahmis ve IMO'ya verilmiştir. Yunanislık haksız kazanç sağlıyor. takale'ye gidiyor ve karaborsadan tan'ın kabul edilraez olduğunu iddia döviz satın alıyor. Elindeki dövizle Yok, ihracat eğer gerçekse ve iheltigi harita bundan yaklaşık 6 sene aracı bankaya ddnüyor ve "Benim, racat yapan firma, özetlenen yönönce 1982de IMO'ya verilen harilabir mityar liralık ihracattan e/cte ede temle "para çeviriyorsa", yine de dır. Geçen haziranda güncellestirilen ceğım dövizin 50 milyon liralık bö"yapttğı thracatın üstunde bir ek bilgiler çerçevesinde Ege'deki sonımlumü gekü, işte dövizler" diyor ve kazanç" sağtamış oluyor. Çünkü luluk alanlanmız hakkında bir degiTahtakale'den satın aldığı karaborkendi gerçek ihracatı karşılığında elşiklik yapılmamıştır." sa ddvizi bankaya yatırıyor. de ettığı döviz geldiğinde, bu kez bu Yunan Hükümet Sözcüsü'nün dövizi Tahtakale'de karaborsa fiyatİşte, şimdi burada sıkı durmak 1979 Hamburg Sözlesmesi'ni de çartan satryor Ayrıca vergi iadesi ve digerekiyor. ğer tesvik primlerini birkaç ay ön pıtmaya çalışmasının, Yunanistan'Firma dövizi bankaya yatırıyor ve ın FIR sorumluluğunu her vesile ile ceden aldığı için "devletin parasını bankadan "döviz alındı belgesi" istismar etmeye yönelik geleneksel sifaizsiz kullanmış" oluyor. sağlıyor. Bu belgeyle firma. Merkez yasetinin bir parçası olduğunu kayBankası'nın yolunu tutuyor. "İşte" deden Batu, bu konuda da şu görüşBöylesine bir "doV/z ayunu"nun diyof, "Benim döviz alındı belgem leri ortaya koydu: piyasada yüzlerce firma tarafından burada, şimdi bana vergi iadesini "kural haline getmldiğinr düşünün!.. "Yunan Hükümet Sözcüsü'nün Odeyin^ Milyarlarca liralık naksız kazancın 1979 Hamburg Södeşmesi'ne değin"yasal yollardan" nasıl elde edildimesi çok ilginçtir. Denizde arama ve Merkez Bankası "döviz alındı kurtarma hizmetlerinin tabi olıcagı ğini bundan daha iyi bir örnek gösbelgesine" bakıyor ve bu belgeye uluslararası esaslar 1979 Hamburg teremez. dayanarak firmaya yüzde 14 dolaSözkşmesi'yle belirienmiştir. Türkiyında vergi iadesi ödüyor. Yani, 50 Şimdi, buna dayanarak uzmanye ve Yunanistan sözlesmeyi imzamiryon lira için 7 milyon liralık verlar "mracatta vergi iadesi kaldınlsın" lamtşlardır. 1985'de yunırlüğe giren gi iadesi ödeniyor... tezini savunuyor. Buna karşı, ihrasözJestne, denizde arama ve kurtarNe oluyor?.. Eldeki 50 milyon li catta vergi iadesi kaldırılırsa, bu kez ma sonımluluk bölgelerinin ilgili ülra Tarrtakale'de bozduaılan karabor"ihracatın düşeceğinden" korkulukeler arasında anlaşmayla belirlensa dövizle bir anda 57 milyon lirayor. Ama şurası gerçek ki, bir yanmesini öngormektedir. Oysa iki ülya yükseliyor. dan haksız kazanç, bir yandan da ke arasında bugüne kadar Ege'de de"dövizin karaborsada fiyatının böyŞimdi aynı firma, bu kez elinde lesine yukselmesinde" önemli araç nizde arama ve kurtarma anlaşması yapdmaınısUr. Diğer bir ifadey le Ege ki 57 milyon lirayla aynı işlemi yelardan biri ihracatta vergi iadesi Denizi'nde Türkiye ve Yunanistanniliyor. 57 milyon lirayla Tahtakale1 yöntemi. ın sonımluluk alanlan 1979 sozlesden karaborsa döviz satın alıyor, mesine göre saptanmış değildir. bankaya dövizi yatınp "döviz alındı Raporlar hazır. Şonuçlar belli. Türkiye çeşitli vesileierle bu konuda belgesi" ile MerUsz Bankası'nın yo Bakalım Başbakan Özal "bu haksız 1979 sözleşmesi uyannca, Yunanislunu tutuyor ve bu kez 57 milyon li kazanç çarkını" nasıl önleyecek?.. tan'la bir anlaşma \npmaya hazır olduğunu açıklamtşlır. Ancak bu çagnlanmıza Yunanistan bugüne kadar olumlu bir cevap vermemiştir. bakaniıkta yapmış.. Başbakan, bu belgeleri nasıl incetemiş? Nasıl zaman bulAmiraJ Crowe, Mİnn askerierinin muş da incelemiş? kendüerini ölnme atmaya varaa bir Cumhurbaşkanı, bu "belge" ve "bilgUer"in tümünu Baş motivasyoDİa donanmış olmasının Körfez'deki Amerikalı «skerier üzebakana vermiş midir? riodeld moral etkisinin ne oMojn?" Bilemiyoruz. sorusuna, "40 yılbk askeri hayatımVVashington BüyükeJçiliğimiz Hukuk Danışmanı Mtcheda gördügüm en iyi Amerikan askeral Beasley, "Safeguatd" adlı şirket ile itgili bir rapor vermiş, lcri bugün silah altında" yanıtını vebu rapor BüyukeJçi Şükrü Elekdağ tamfından bakanitğa . rirken, "Amerikan gemilerine aynı gönderilmişti. anda çok sayıda bızlı ve küçök tran inlinar botu saldınsı oiasıngı k»rşıBuraporda,>Wukat Beasley, Safeguard Şirteti tonusunda smda ne doşiindiigü" sorusuna da, kuşkulannı açddıyor, şirket ile ilgili yeni ve kapsamlı bir araş"Kavvetieriıniz ve VfienekJerimiz tırma gereğfnden söz ediyordu. boyle bir tehditle baş etmeye Bu rapor, göz ardı edikji ve 41 tane zırhlı araç, mali yapıyeterlidir" cevabını verdi. 3i ile hiç de güven vermeyen bu şirketten alındı. Boylece, Bir başka soru üzerine Körfez'debatmakta olan Safeguard Şirketi kurtarıimış oldu. ki krizin genişlemesi tehdidine karşı Bu konu nasıl araştınlacak? "baariılth" olduklannı kaydeden Bunun için yeniden Avukat BeasJey'i bulmak gerekir. AvuAmiral Crcnve, "bölgedeki müctefikkatı bulup, niçin boyle bir rapor verdiğini sormadan, bu kolerden ne bekledikJeri" sonısunu şoyle cevapladı: nudaki araşt/rmalara ışık tutulamaz. "MutlefîkJeriııuzin böyleane hayaBiz, Avukat Beasley'e yeniden başvurduk. ti bir opentsyon sırasında ne kodar Washington muhabirimiz Ufuk Güldemir, Avukat Beasrol almak istedikleri tamamen kenley ile konuştu. Avukat Beasley'in açıklaması söyle: dilerine kalnuş bir konu. Ancak onO dönemde ben zjrhlı araçiar ile ilgileniyordum. 0 za lann isbiriigi çok önemli. Körfez'in man, sizin buyukelçiliğinizdeki bir uzman ile bu konuyu in seyir yoöannı açık lutmak amaçb çaceüyorduk.. bafaınınıza katkı ve kattlımlannın deGüldemir soruyor: O raporda verdiğiniz bilgiler doğrv çıktı mı? Avukat Beasley bu soruyu şoyle yanıtlıyor: Içimden "size demiştirrf demek geçiyor.. ve şoyle sürdürüyor konuşmasını Avukat Beasley: Verdtğlm rapor, bana elçilikten vertten bügiye göre Ankara'ya gönderiidi. Hükümetin çok cktdt olarak bu raporu göz önune akitğını duydum, ama her nedense benim tavsiyemi dlkkate almadıiar. Ben bunu sonradan öğrendim... Avukat Beasley, "kaç zırhlı araç almdtğmı haMamadtğmı" belirttikten sonra açiklamalannı şoyle sürdüruyor: Dışişleri Sözcüsü tnal !.Ama çok pahalı olduklannı habriıyorum. 150200 bin Batu, "Ege'deki dotar gibi bir ftyatb. O dönemde terörist eylemler çok fazlaystatükonun kökten dıvebutur araçiara Ihtiyaç çokmuş.. Ama tavsiyemi niçin dinhmedHer, bilmiyorvm. Çünkü savunma konulannda uz yıkılması anlamına gelecek bir gelişme karşısında her man avukat olarak kabul edilirim.. türlü tedbirahnacaktır"dedi. Avukat Beasley'in anlattıklan doğru mu, değil mi? Bu gibi konular, basbakanlann ayakustü konuşmalan ile ANKARA (Cumburiyet Bürosu) ele alınamaz. Boyle konular, "dddi ve yansız" bir araştır Ankara, Yunanistan HükUmet Sözcüsü Rubattis'in "Yunanütan'iD ma ile incelenebilir. karasulannın aJlı mDden on iki mile Sayın Başbakan, bu konuda yansız değildir. Sayın Vuralçıkanlmasının munhasıran bir Ynnsn han, Başbakan tarafından bulunmuş, önce milletvekili ve meselesi" olduğu yolundaki sözlerisonra da bakan yapılmıştır. Bu yüzden, olayın aydınlatılmani sert bir dille yanıüayarak Ege'desını isteyeceği pek duşünülemez. ki statükonun kökten yıkilması anDiyelim ki duşundü.. O zaman hiçbir araştırma ve soruşlamına gelebilecek bir gelişme karşıturma yapmaksızın bu bekjeler konusunda, "çok ciddi belsında gerekli önlemlerin alınacagını açıkladı. ge yok" diyemez. Derse, başbakan olarak bu açıklaması ile Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Büyü"yan tuttuğunu" belgelemiş olur. kelçi tnal Batu, Türk yetkililerimn Alman "Shcuca" Şirketi. Bu şirtotin, Düsseldorf ormanEge'deki karasulann mevcut altı milanndaki otellerine, buradan Antalya'da Sidetya Tatil Köyü'ne lin ötesinde genişletilmesinin "yahira ve Çanakkale'deki madenlere kadar uzanmadan ve bu kosonnçlar" doğuracağını çeşitli vesinulan araştırıp soruşturmadan, deviet adına yapılan açıklelerle ifade ettiklerini bildirerek, lamalar, olayı daha da sis bulutları içine sokar. "Tiirkiye'tıifl Ege'de statükonun kökten yıkılması anlamına gelecek böyNe demiş şair: le bir gelismede, bak ve çıkarlannı Kadı oia davacı... (Baştarafı I. Sayfada) Binm oradaki varlıgunızın ise bölgedeki istikrar çabalan üzerinde (Baştarafı 1. Sayfada) olumlu etkisi vaıdır. Giderek artan birşeyoMuğunuzannetmiyorum.. Zsten, hedisenin oluş tar sayıda mültefikimiz Körfez'in istikzı, bkkefB bakanlıkla UgUI değil, çahşbğı bir yerie ilgili.. ranna Uişkin taahhütlerini yerine getiriyor. Bu çabalan aJkışJjyonız ve Başbakan, bu açtldamayı "cumanamazfndansonmBaşanmasım şiddetle teşvik ediyoruz. GO7JFM Körfez'de destek olun vamım umuyoruz. Bu tür operasyonlarria lojistik destek çok önemlidir. Bölgedeki müttefik ve dostlanraızın lojistik hizmetkr alanında ve çabahmnuzdan sonuç almaya yönelik kalkılanna ve bunun artmasına ihtiyacımız var." Lojistik desteğin, bir soru üzerine, vakıt, gjda maddeleri, ilaç, yedek parça ulaştırılması konusunda da olabileceğini kaydeden Crowe, •ABDnin hareket yeteneginin bu desteğin gelip gdmemesi ile ne kadar etkilenecegi" sorusuna da şu karşılığı verdi: "Her halukirda görevi yerine getiririz. Ancak dost ve müttefikJeriınizin lojistik destegi bu görevi kolaylasbnr." öncdikleri ile de ilgli. Fakat ber seye rağmen etkileyid bir modernizasvon var. Özellikle M48 AS ve F16 programlan için bu dognı. Ama daha çok sey yamlması gerekiyor." Modemizasyonu "daha Oeri götürmenin önündeki en büyük engelin ne oldugu" sorusuna "Bugünkü durumda yeterli fon olmayışı" yanıtını veren Crowe şöyle devam etti: "Modern teknoloji yoğun askeri ststemler giderek pahahlasıyor ve bu yüzden programlar ertelenmek zorunda kalmıyor. Eğer (üm NATO üyeleri Türkiye'nin modernizasyon çabalanna katılırsa amaca daha çabuk ulaşılır." Amerikan Genelkurmay Başkanı "Askeri vardımın kesintisiz olması için, siz bir asker olarak Turkiye'dcn ne istenliniz ki, Kongre'yi kesinti yapmamaya dalıa kolay ikna edebiksiniz?" sorusuna şöyle yanıl verdi; "Sadece Türkiye'ye değil tüm ülkelere yapılan yardım kesintiye uğruyor. Bu da Kongre'nin bütçe açığını kapamaya dönük çabalanndan kaynaklanıyor. Nitekim sadece size verilen yardımda değil. bizim bütçemizde de büyük kesîntiler yaptılar. O yüzden bu sorun askeri değil, sivasi ve ekonomik. Amerika, Türkiye'nin bdlgesel lebditlerte bas edebilmek için daha fazla yardıma ihtiyacı olduğunun farianda ve bunu saglamak için çabalannı sürdürüyor." Crowe, TürkYunan sorunlan ile ilgili olarak da şunlan söyledi: TnrfcYunan ça&şması sadece NATO'yu değil, bölgeyi istikrarsıziaşbnyor. Bu çatısma NATO içindeki işbiriigJnİD onune engeiler çıkanyor ve bem Türkiye hem de Yunanistan'ın yararianabileregi progranüann yürüriüğe girmesini engelliyor. Kıbns yiizünden de sonın enternasyonajizc oldu. Türk ve Yunan büküaıetleri arasında yapıcı bir diyaloğun eksikliği sorunun çözümünü güçleştiriyor ve NATO bundan zarar göriiyor." 1987 sonunda ziyaret ettiği Türkiye'de "gösterilen konukseverlik ve dostluktan etkilendiğini" vurgulayan Crovve, boğaz köprülerini örnek göstererek, "Türkiye'de kalkınmamn hızıaın saskınlık verici olduğunu" söyledi. Napoli'de NATO Güney Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanı olduğu 1980yılmda, "Türkiye'nin bugün meyveleri alınan ekonomik ve sanayi bamlesinin daha planlama asamasında olduğunu" belirten Crovve, son seyahatinde Türkiye'nin NATO ve dünya barışına bağlılığını bir kez daha gözleme olanağını bulduğunu kaydetti. UĞURMLMCU Modernizasyon Amiral Crovve, Türk ordusunun modemizasyonunu "hangi asamada gönlngnnü" de şöyle anlattı: "Çok mesafe aldık. Ama modernizasyonun teknoloji gibi sürekli devamlılık arzeden bir işlem olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir şeyi yeniliyorsunuz, bir süre sonra yine eski kalıyor. Aynea askeri modemizasyonun hızı ve oranı Türkiye'nin ekonomik kapasilesi ve Türk toplumunun birbbiyle rekabet icinde olan ihtiyaç Sarhoş (Baştarafı 1. Sayfada) tin (44) "SahU gövenUk botlanmızın böyle bir anons karşıanda yardima kogvp tofmayacakJan u merak ettifim için böyle hareket ettim. Üstelik sarhoştum. Yapüfımdan pişmamm" dedi. Motorun Sisam adasına götürüldüğü haberleri çıkınca Atina hükümeti devreye girmiş ve kendilerinin olayla ilgili hiçbir bilgileri olmadığı açıklanıasını yapma gereğini duymuştu. Olay günü alkolü fazla kaprdıgını ve Gümüldür'de dolaşırken şimdi anımsayamayacağ] bir dükkâna girdiğuıi ve burada açık bulunan telsizi gördüğünü, kimsenin bulunmayışmdan da yararlanarak yardım anonsu yaptığını söyleyen Nurettin Çetin, poliste yapılan sorgusunda "Ne geidiyse basıma meraklan geldi" şeklinde konuştu. Gümüldür sahilindeki baJıkp telsizlerini de çogu kez kullandığını, ancak diplomatik bir olay yaratmadığını belirten Çetin, olayın önemini ertesi gün ögrendiğini, korktuğu için yetkili makamlara başvuramadığını açıkladı. İzmir'e bağlı Yeniköy'de oturan evli ve iki çocuk babası olan Nurettin Çetin, daha sonra Gümüldür'e her gidişinde çeşitli kişilere ait telsızle halk bandından konuşmaa sonucu sesinin tarunmasıyla ele geçti. Gümüldür'de bir kahvede otunırken önceki akşam yakalanarak Kuşadası'na getirilen Nurettin Çetin, poliste yapılan sorgusu sonunda, "devlel güvenlik güçlerini yanlış yola sevketmek ve diplomatik soruna neden olmak" suçlarından mahkemeye verildi. "Menekse" motonınun kaybolması ve Sisam'a götürüldüğü iddıası Türkiye ile Yunanistan arasında diplomatik sorun haline gelmiş, Yunanistan bununla ilgili açıklama yapma gereğini duymuştu. Hafta başında Yunan hükümetinden yapılan açıklamada, "kaybolduğu ve Sisam'a götürüldüğü soylenen Menekşe motoru hakkında şimdiye kadar hiçbir bilgimiz olmadı" denilmişti. PORTRE AMİRAL CROWE Atina'ya 12mil uyarısı Siyaset bilimci komutan ABD'nin 11. genel kurmay başkanı olan amiral William J. Crowe, bu göreve 1985 yılında getirildi. 1987 yılında görev süresi iki yıl uzatılan Crowe, ABD'deki başkanlık sistemi uyarınca "Başkanın ve MiUi Güvenlik Konseyi'nin bir numaralı askeri danı^nıanı." 1925 doğumlu olan Crowe, ABD Donanma Akademisi diplomasinin yani sıra Stanford Üniversitesi'nden master, ABD'nin en saygın üniversitderinden Princeton'dan da siyaset bilimi doktorasına sahip. Vietnam savaşı sırasında Vietnam Nehir Donanması'mn ABD'li danışmanı olan Crowe, 197576 yıllan arasında ABD Savunma Bakanhğı Doğu Asya ve Pasifik Bölgesi Masası Mudürlüğü yaptı. 1976'da karargâhı Bahreyn'de olan "Ortadogu Görev Kuvveti" Komutanlığı'na getirilen Crowe, daha sonra ABD'nin Birleşmiş Milletler askeri delegelığıne atandı. 1980'de Napoli'deki Güney Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutaaljğı karargâhının başına getirilen Crovve, bu döneinde Türk subaylan ile yakın ılişki kurdu. O günlerdeki Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanı (Saceur) general ile birlikte Yunanistan'ın NATD'nun askeri kanadına dönüşüne izin veren Türk vetosunun kaldırılmuı için çaba gösteren Crowe, Rogers'in AnkaraAtina arasındaki mekik diplomasisinde aktif rol oynadı. Amiral Crowe, 1983'te ABD Pasifik Komutanlığı'na getirildi, daha sonra da genelkurmay başkanı oldu. ABD'de amiral lerin genel kurmay başkanı olmasının önünde geleneklere dayalı bir engel bulunmuyor. Ancak bir subayın general ya da genelkurmay başkanı olabilmesi için sivil bir okuldan lisansüstü diploma almış olmasına önem veriliyor. " Büyük Mağrip (Baştarafı 1. Sayfada) güçlükler... Bugün ise Fransa ile manevi hesaplaşması surerken, Bağlantısızlar hareketi içindeki yehni de yitirmeden dışa açılmasını ekonomik ve siyasal bakımdan hızlandıran bir Cezayir... Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Cezayir gezisi güncel sorunlarla yüklü olmasa da Özal'ın önceki yılki "özur"üyle sağlanan sıcaklığın teyidi olacak, Mağrip'in bu hareketli ülkesiyle ileriye dönük başka gelişmelerin temellerini atabilecek. Fas ile Batı Sahra sorunu yüzünden diplomatik ilişkileri 12 yıldır kesik olan Cezayir açısından ise, Evren'in geçen yılki Fas ziyaretinin üstünden fazla zaman geçmeden bu ziyaretin gerçekleşmesi kuşkusuz özel bir anlam taşıyor. Batı Sahra anlaşmazlığında Cezayir ile Fas arasında hassas bir çizgiyi sürduren Türkiye'nin bu tutumunu iki taraftan biri lehine bozmasının, ama aynı anda da Batı Sahra'da Fas a karşı savasan Polisario'ya sempatiyle bakmasının olanaksızlığı açıkça beiirtiliyor. Hedefi "Büyük Mağrip" diye özetlenen temasların son haftalarda bölgede yoğunlaşmış olması Türkiye açısından olumlu gelişmeler içeriyor... "Büyük Mağrip" hedefi içinde yer alması öngörülen ve son yumuşama temaslarına girisen beş ülke Fas, Cezayir, Tunus, Libya ve Moritanya. Bu ülkeler arasındaki anlaşmazlıklann giderilmesi konusunda en büyük çabayı gösteren yine Cezayir. Bu amaçla, 12 yıldır diplomatik ilişkide olmamalarına karşın geçen aralıkta Fas'a "teknik sorunlan" görüşmek üzere kalabalık bir heyet gönderdi, Tunus ile Libya arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için mekik diplomasisi uyguladı, Libya ile "ekonomik alanda birbirini tamamlama ve siyasal ilişkilerin geliştirilmesi"m öngören anlasmalar imzaladı. Ancak yine de en büyük bölgesel sorun Cezayir ile Fas arasındaki Batı Sahra. Ancak bu konuda da iki ülke arasında varılacak bir anlaşma ile altıncı bir devletin "Büyük Mağrip "e katılma olasılığı yakın dönemde olmasa bile gözden uzak tutulmayan bir olasılık. Yine de şu anda Fas Polisario gerillalarına karşı hiçbir ödün vermek niyetinde görünmüyor, Polisario da tümüyte denebilecek ölçüde Cezayir'in denetiminde. Cezayir'in "Büyük Mağrip" yolunda öncülüğü elinde tutması diğer 4 ülkeyle yakın ilişkileri olan Batılı ya da Doğulu tüm başkentterde Cezayir'in ağırlığını arttırıyor. Bağımsızlık savasının acılanndan miras kalan bir hesaplaşma havası Fransa ile süregelirken ekonomik ilişkilerde en ayncalıklı ülke de Fransa. Ekonomik ilişkiler açısından hem Türkiye'nin hem de Cezayir'in karştlıklı beklentileri var. ilişkilerde son yıllardaki hızlı gelişme de ortaya umutvar bir tablo çıkanyor: Cezayir, Türkiye'nin dış ticaret hacmi içindeki önemi açısından 1963 te 64. sıradayken, 1980'de 54'e, 1983'te ise 19. sıraya yükseldi. 1986'da ise Cezayir, Türkiye'nin en çok ihracat yaptıgı 11 ülke arasındaydı. Geçen yılki ihracatın yaklaşık üçte birini gıda maddeleri, üçte birine yakınını da kimyasal maddeler oluşturdu. Cezayir'in uluslararası forumlarda Kıbns'ta Rum tarafına açık ağırlık vermesinin yarattığı rahatsızlık dışında her iki taraf da ilişkilerin gelişmesi yolundaki niyetlerini teyit edecekler. Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan, bu olaylardan sonra yerinde bir gün durmamalı, görevınden çekilmeliydi. Susup susup da çarşamba günkü Mecliste, Milli Savunma Bakanı olarak değil, Ankara Milletvekili olarak kürsüye çıkıp kendisi ile ilgili savlan ilerı süren basınla, muhalefet milletvekillerini "Enveni teröristJere yoi göstermekle" suçlaması doğrusu çok ilginçti. Orada ağırbaşlı olması gereken bir bakanı değil, suçlama/ara suçlamayla karşılık vermeye alışık, yeni yetme bir politikacıyı izledik. Gerçekte ANAP içinde bunların sayıları az değil, Vuralhan hiç de yalnız değildi. O konuşurken, Turgut Bey'in yüzunü okumaya çalışıyordum. Karardıkça kararmıştı. Birlesimi yöneten Başkan Vekili Halim Aras, kötü bir yönetimin örneğini verdi. Milletvekili olarak söz verdiği Vuralhan'a, bir ara "Sayın Bakan"6edi. Hani, bakan olarak söz vermemişti? Uğur Mumcu. gerçekten önemli bir gazetecilik görevi yaptı. Onun ortaya attığı belgeler karşısında. Vuralhan'ın. azından soruşturmalar sonuçlanıncaya dek görevini bırakması, Türkiye'deki geleneklere uygun bir davranış olacaktı. Böyle davranışlar, artık bakanlıkların da önemlerini yitirdiği izlenimini veriyor... Koltuğa yapışıp kalmak, yapışanı yüceltmiyor, çoğu kez güç durumlarda bırakıyor. Meclis kulislerinde dolaşırken, bu Meclism 1983'ler Meclisinden oldukça değişik bir yapıda olduğunu da gözteyebiliyordum. Muhalefetin işi güçtü, ama Turgut Bey'in işi daha da güç görünüyordu. Yüzde 36'lık bir oya karşılık, 292 milletvekilini Meclise sokmak, yeterli değildi. Parmak hesabıyia iktidarlar, uzun yaşamıyortardı. Bunları çocok görmuştük! Haydar Kutlu'yla Ninat Sargın'ın iki aydır Türkiye'de yaşadıkları serüvene ilişkin, pek çok mektup gelir. Bunlardan kimini zaman zaman yayımlamaya çalıştım. Bu tepkiler, demokrat yapılı kişilerin insancıl, duygulu, ülkede işkencenin artık yok edilmesini amaclayan isteklerinden başka bir şey değildir. Boyle tepkiler, Türk yurttaşlanndan geldiği gibi, yabancılardan da gelir. Uluslararası kuruluşlar, örgütler, "işkence" gibi önemli bir konuda duyarlıdırlar. İşkence, hiçbir ülkenin "iç işi" değildir de ondan. Bu, tüm dünya uluslarının, insanlığın ortaklaşa önlemeye çalıştıkları bir sorun, bir olaydır... Çekoslovakya Devlet Başkanı Güstav Husak da, Nihat Sargın'la Haydar Kutlu için, Türkiye Cumhurbaşkanı'na bir mektup yollamak istemiştir. Kısa mektubun tam metni. Cumhuriyet'te de çıktı. Şöyle: "TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu (Nabi Yağcı) ve TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın politik göçmenlikten iki ay önce Türidye'ye dönmüşlerdir. Ancak döner dönmez derhal tutuklanmışlardır ve üstelik, uluslararası haber ajanslanna göre işkence görmüşlerdir. Güvenlik guçlerinm bu uygulaması, insan hak ve özgürtüklerinin çiğnenmesi anlamına gelir ve Avrupa koşullarında Helsinki İnsan Hakları Belgesi'ne ters düşer. Hümanizm ve demokrasi adına iki politikacınm kayıtsız ve şarisız olarak serbest bıraktlmast için sizin kişisel politik inisiyatifinizi kullanarak yardımcı olacağınıza inanıyorvm." Çekoslovakya Devlet Başkanı'nın bu mektubu, Türkiye'nin Prag Büyükelçisince, alınmamış geri verilmiştir. Bu mektubun reddedilmesine karşılık, Prag'da basına verilip açıklanması, Türkiye'nin sert tepkisine yol açmış, "Türkiye'nin Çekoslovakya'dan demokrasidersi almaya ihtiyacı olmadığı", Dışişleri Bakanlığı'na çağrılan Çekoslovakya Büyükelçisi'ne bildirilmiştir. Haberler böyle... Burada bir saniye durup, Türkiye'nin davranışının doğru olmadığını belirtmek istiyorum. Şöyle ya da böyle, bir ricada bulunan bir devlet başkanına yapılan sert çıkış yanlıştır. Benim basın özgürlüğünden anladığım, yanlışı kim yapmışsa, çekinmeden onun eleştirilmesini gerektirir. Kendi ülkesinın yönetimi de otea Yetkililer, şöyle diyoriar: "Efendim, mesaj teievizyontara. basına verilmeseydi, yine biz işi geçiştirecektik. Ama, basına verilmesi iyi olmadı; cantmızı sıktı... Ulkelerarası ilişkiler, duygusallıklarlayürütülemez. Yani, birine kafamız kızarsa, savaşacak mıyız? Fransa ile böyle bir kafa kızması yüzünden yıllarca dostluklar askıda kaldı. O zaman da "Ankara Notları"nda yazmış, yangına körükle giden kimi yazar arkadaşlarımı uyarmıştım. Hasan Pulur'la da hafiften takısmıştık. Ne oldu sonunda? Devlet başkanlarının, hükümet adamlannın benzeri olaylarda, mektuplar, mesajlar yolladıklan çok görülmüştür. Ziya ÜlHak, Butto'yu asacağı sıra, Süleyman Bey, başvurmuş: Butto 'yu asmayın, bize verin, bizim konuğumuz olsun. demiştir. Menderes'in asılmasından önce, İngittere Kraliçesi, Cemal Gürsel'e başvurmuş, ölüm cezalarının uygulanmamasını istemiştir. Bunları gazeteci olarak yaşadık, gördük. Ofayı, usunja getirdikçe, Prag'daki Büyüketçimiz Orhan Aka'nın, Türkiye'nin yanlış tutumu yüzünden ne güç durumlara düştüğünü düşünüyorum. "Bçryezevalolmazf"derter. Ama, bu "zeval h yani "aşağtlamayı", Ankara yaratmış gibidir. Ben dış politikadan anlamam. Ali Sirmen, ameliyat olmasaydı da konuyu işleme olanağı bulsaydı, ondan okumak isterdim. Alı'nin bir an önce sağlığına kavuşmaanı dilerim.. Duygu Aykal'ın ölümü unutulur gibi değil. Bu değerii sanatçıya yıla, operada iş verilmez, kızaklarda bekletilir. Ahmet Tan da yazdı; belki böyle onulmaz saynlıklara duşmesinde, çektirilen acıların, sinir bozukluklarının payı vardı, kim bilir? Opera'da, sahneye konulan tabutu önünde saygı duruşu yapılıyor; sahneye çıkan kalabalıklar, sırayla geçiyorlardı. Saygı duruşuna geçenler arasında, yıllarca onu ezen, ona iş vermeyenler de vardı, iyi mi? Bant o sırada, Verdi'nin Nabukko Operası'ndan "Gıtve Düşun"adlı koro parçasını çalıyordu. Duygu'yu, Seygi'nin kardeşi olduğu için mi ezmek istemislerdi? Şimdi asıl, geride kalanlar düşünmeliydiler. Duygu Aykal'ın, Bil/m ve Sanat'ın kasım sayısında çıkan bir konuşmasından parçalar aktarmıştım. Sevgi'nin ölümünden bir yıl sonra, 22 Kasım 1977'de anneleri Aliye Yenen, Seygi için bir şiir yazmış. Duygusallıkla yazılmış bu ana huznü şöyle bitıyormuş: " Kaldınız ya ortada IBen kurtuldum, IOh ya ... oh ya..." Evren bugün Cezayîr'de (Baştarafı 1. Sayfada) TürkCezayir iuşkilerinde 27 yıl süreyle yaşanan "sofvkluk" Başbakan Turgut Özal'ın şubat 1985'de bu ülkeye yaptığı ziyaretle yerini bir sıcaklık dönemine bırakmıştı. Soğukluğun nedeni ise, Türkiye'nin 1958 yılında Birleşmiş Milletler'de, Cezayir'in Fransızlar'a karşı verdiği kanlı mücadeieden sonra, kazandığı bağımsızlığının tanınması için yapılan oylamada, "çekimscr" kalmasından kaynaklanıyordu. Başbakan Turgut Ozal, Cezayir'in bu konudaki duyarlılığım bildiği için, bu ülkeye vanr varmaz Ankara'nın "tarihi yanılgısından" dolayı özür dilemişti. Ankara ile Cezayir (Cezayir'in başkenti de aynı adı tasıyor) arasındaki ilişkilerde bundan sonra yeni bir sayfa açılmıştı. İki ülke arasındaki siyasi ilişkilerde Ankara, en çok Cezayir'in bağlantısızlar hareketinin t'aal bir üyesi olarak sürekli Kıbrıs Rum yanlısı tasanlann ortak sunuculan arasında butunmasından hoşnutsuzluk duyuyor. Cezayir şu anda Bağlantısızlar hareketinin Kıbns temas grubu başkanlığını yüriitüyor. Cezayir tarafı ise, Fas ile Batı Sahra konusundaki bunalımında Türkiye'yi daha çok kendi yanında görmek istiyor. Ancak Türkiye, Batı Sahra ve burada Fas'a karşı mücadeie veren Cezayir destekli Polisario gerillaları konusunda, "orta yolır" benimsiyor. Başka bir ifade ile bu konuda tarafsız kalıyor. Diplomatik gözlemciler, Ankara'nın bu konuda Fas'a biraz daha yakın olduğunu bildiriyorlar. Nedenini ise, Fas'ın Kıbrıs konusunda Türkiye'nin görüşüne daha yakın olmasına bağlıyorlar. Ekonomik ilişkilerde ticari dengenin Türkiye lehinde seyretmesi, Cezayir tarafından şikâyetlere neden oluyor. Türkiye, Cezayir'e 1986'da 177.6 milyon dolar tutannda mal, 1987'nin ilk 10 ayında ise 110 milyon dolar dolayında mal ihraç ederken, bu ülkeden ilgili döneralerde 32 milyon ve 100 milyon tutannda mal ithal etmişti. Cezayir yetkililerinin zaman zaman iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geleceğinin ticari dengenın sağlanmasına bağh olduğunu belirttikleri ifade ediliyor. Ote yandan nisan 1986'da imzalanan bir anlaşmaya göre, Türkiye, Cezayir'den aynı yıl içinde 500 bin ton hampetrol ithal edecekti. Ancak başta dünya petrol fiyatlanndaki önemli düşmeler olmak üzere çeşitli nedenlerden Cezayir taahhüdünü yerine getirmedi ve Türkiye'ye 1986'da sadece 360 bin ton hampetrol sevketti. 1987 için anlaşmaya vanlan 700 bin ton hampetrolden ise ancak, 500 bin tonluk bölümü çekilebildi. Türkiye'nin Cezayir'den sıvılaştırılmış doğalgaz satın alması ile ilgili göriişmelerde BOTAŞ ve Cezayir'in Sonatrach şirketinin teknik heyetleri arasında sürmektedir. Türk müteahhitlerinin Cezayir'de iş üstlenmeleri iki ülke arasında mevzuat konusundaki görilşayrılığından dolayı henüz gerçekleştirilememişti. Aynı şekilde çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması da müzakere dilinin tngilizce veya Fransızca olması konusundaki görüş ayrılığından sonuçlandınlamamıştır. Türkiye, dilin tngih'zce olmasını isterken, Cezayir Fransızca üzerinde ısrar ediyor. Turizm alanında işbirliği konusu ise, 12Ocak 1980 tarihinde Cezayir'de bu alanda bir anlaşma imzalanmış olmasına rağmen, halen "araştırma" safhasını geçememiştir. PîriReis, 28 ocakta Ege'ye açılıyor İZMİR (Comburiyel Ege Bürosu) Yunanistan hükümet sözcüsü Rubattis'in, "Karasulanmızı 6 milden 12 mile çıkarmak bizim sorunnmuzdnr" bicimindeki demeci iki ülke arasmdaki ilişkilerde gerginlik yaratırken Piri Reis Araştırma Geraisi'nin Ege'ye açıiacağı öğrerııldi. Geminın denizdeki kirlilik konusunda Ege'nin "uluslararası sulan"nda araştırma yapacağını açıklayan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Biliraleri Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Erol tzdar, "Bizim araşbnna programımız önceden belirienmişti. Yeni aiınmıs bir karar değil" dedi. Piri Reis Araştırma Gemisi'nin 28 ocakta denize açılacağını belirten Prof. Dr. Erol lzdar, 12 şubatta yeniden Izmir'e döneceğini söyledi. Arasürmagezisine enstitüden 8 bilim adamının katılacağı öğrenildi. Geminin araştıımalara nereden başlayacağı konusunda kesin bir program yapmadıklarını belirten lzdar, bu konudaki kararı hava koşullarına göre vereceklerini söyledi. lzdar, Yunan yetküilerin son günlerde yaptıklan açıklamalar konusunda da "Davos öncesi soğukluk yaratıyortar" diyerek şunlan söyledi: "Uluslararası karasulan konusunda (ek tarafh bir karar alınamaz. 6 mil dısındaki sular, uluslararası karasulardır ve biz bu bölgelerde kirlilik konusunda araştırma yapacagız. Yunan yetkililerin talimatıyla hareket etmiyoruz. Bu yüzden yapılan açıklamalar, bizi bağlamaz. Uluslararası karasulan bakanlann beyanatlanyla degil. gerekirse nlkekrin kanlanyla çizilir. " Hükümet Atina Belediye Başkanı istanbul'a geliyor ATİNA (AA) Atina Belediye Başkanı MUtiyadfc Evert'in 2628 şubat tarihleri arasında tstanbul'u ziyaret edeceği haber verildi. Atina'da verilen haberlerde Evert'in, Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın davetlisi olarak İstanbul'a gıdeceği bildirildi. Aynı haberlerde, Atina Belediye Başkanının aynca, 28 şubattaki Ortodoksların dini bayramı dolayısıyla patrikhanede yapılacak büyük dini a yine katılacağı kaydedildi. Dalan'ın daveti geçen kasım ayında Atina'yı ziyaret cden Istanbul Ortodoks Fener Patrik'i Dimitriyos tarafından Evert'e iletilmişti. Sevgili MİNE'mizin ablası DUYGU AYKAL yitirmenin acısı içindeyiz. AnaBrıtannıca dan çalışma arkadaşları Bu durum ışıgında Yunan Hükümet Sözcüsü'nün açıklamasının asıl üzerinde durulması gereken yonıi, Ynnantılann UlusJararası Sivil Havacılık Örgütu çerçevesindeki hizmel bölgelerine ait FIR sorumluluğunu denizde arama ve kurtarma faaliyetlerine teşmil etmek islemeieridir. Ancak Yunan Hükümet Sözcüsü'nön bu konudaki iddiasmın aksine, lluslanırası Sivil Havacılık Örgütü çerçevesindeki hizmel bölgeierine (FIR) 1979 Hamburg Sözle?mesi'nde herhangi bir alıf buluıunamaktadır." (Baştarafı 1. Sayfada) kredinin, teminat gösterilecek altın sertifikasının yüzde 6070'i oramnda olacağını kaydeden Kahveci, getirilmesi düşünülen sistem hakkında şunlan söyledi: "Altınını getirecek olan vatandaşa verilecek sertifikanın, bir seri numarası olacak. Sertifikalar imza karşılığı ve kimlik gösterilerek ahmp satılacak. Bu, sertifîkanın çalınmaması için bir güvence olacak. Eger sertifikası çalınan bunu ihbar ederse, o sertifikanın ödenmesi durdunılacak. Bu yöaüyle altından daha da güvenceli oluyor. Bu sertifikalara, kambiyo kontrohi de uygulanmayacak. İsteyen yurtdışına çıkartacak, orada bozdurabilecek. Bu uygulamaya kolyeler ve bilezikkr de sokulabilir. Boylece yastık altında duran bu altınlar, Merkez Bankası hesabına çekilir. Merkez Bankası'nın alon rezervi ynkselir. Merkez Bankası da bu hesabı karşılık göstererek dış kredi kullanabilir. Getirilmesi düşünülen bu sistemin hem tasarrufçuya bem de devlete büyük yararlan olacaktır." Uzmanlar, Türkiye'deki altın stokunun 3 bin 500 ton doliyında butunduğunu, bunun parasal değerinin de 5560 milyar dolar arasında değiştiğini belirtiyorlar. TANGOLAR HerPAZAR ENGİN EGE Orkestrası eşliğinde SECAATTİN TANYERLİ Tel: 168 66 60 61
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle