19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EYLÜL 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAİL GVLGEÇ CUMHURİYET/5 BİLiroOJM. g£N, O AHl 7UTTU Uygarlık ve aile sorgıılanıyor Shepard bir dolu oyununda da Amerikan toplumundaki "kutsal aile" kavramını sorgular. Nefretin, şiddetin, sapmış ilişkilerin doğurduğu "trajik olaylar en çok aile içinde yaşanmaz mı?" tşte bu noktada Shepard Amerikan toplumu özelinde evrensel insanın çözülmemiş gözlerini araştırmaya yönelir. AYŞEGÜL YÜKSEL tstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nın çok iyi düzenlenmiş Ankara turnesi sıcaklara karşın büyük ilgi görerek sürüyor. Başkentteki seyirci kesiminin çoğunluğunun izlediği "Vişne Bahçesi'nden sonra Sam Shepard'ın "Vahşi Batı"sı da sergiİendi. Cannes Festivali ödüllü sinema yönetmeni ve bir Pulitzer, bir dolu Obie ödüllü oyun yazarı, aynı zamanda da sinema oyuncusu Sam Shepard 60Mardan bu yana yazdığı 40 dolayındaki kısa ve uzun oyunla çağdaş Amerikan toplumunu ve insanını tartışan tiyatro yazarlarının başını çekiyor. Hem de New York'un ünlü Broadway sahneleriyle sıkı fıkı olmaksızın. Türk seyircisi oyun yazan Shepard'ı ilk kez tstanbul Festivali'nde de sergilenen "Vahşi Batı"yla tanıdı. Shepard, Amerikan toplumunun kurallaşmış yaşama biçimini ve değerlerini, kovboyluk gangsterlik bilimkurgu gibi popüler Amerikan mitlerini irdeleyerek sorgulayan, oyunlarında yansıttığı "kural dışı" kişiler ve ilişkilerle "alışılmışın" ötesindeki olgulan sahneye getiren şaşırtıcı, vurucu bir yazar. Bir zamanlar koca kıtanın doğu kıyısından batı kıyısına dek binler"Vahşi Batı" (1980) Shepard'ın "aile üçlemesi" adını verdiği oyunlanndan biridir. Shepard, "Açlık Çeken Sınıfın Laneti" (1976) ve "Gömülii Çocuk" (1978) oyunlarında olduğu gibi "Vahşi Batı"da da aile içi ilişkilerdeki "trajik" özü yakalamaya çalışır. "Vahşi Batı" iki erkek kardeşin oyunudur. Evli, çocuklu, üniversite mezunu Austin'le toplum kurallarını hiçe sayan ağabeyi serseri Lee'nin. Biri uygar bir kent çocuğudur, öteki ise göçebe bir serüvenci. Shepard, biri kurallara uygun, uygar bir yaşama biçimine inanmış, öteki Vahşi Batı "mit"ine sanlmış iki kardeşi birbirinin dünyasının içine salar. Bu etkileşim sonucunda, Austin uygar diinyada elde ettiği erdemlerin değersizliğinin bilincine varırken, Lee de uygar dünyada var olmanın gerektirdiği becerilere hiçbir zaman ulaşamayacağını anlar. Shepard gerçekçi bir anlatımla kotardığı oyununda once bu "iki karşıt dünya"yı, sonra iki kardeşin birbirinin dünyasına geçme çabalannı, en sonunda da her birinin ötekini kendi dünyasının dışına itişini sergiler. Geriye bir tek "şiddet" kalmıştır. Uygarlığın çözemediği ve yok edemediği en güçlü "ilkel" durtü... DtSÎPLÎNLt VE SOLUKLU "Vahşi Batı"da Lee'yi oynayan Erol Keskin (solda) ve Austin 'i canlandıran Cüneyt Türel (sağda), yönetmen Tunç Yalman 'la çok başanlı bir işbirliği yapmışlar. Her ikisi de, Shepard tiyatrosunun "özel" renklerine katkıda bulunan disiplinli ve soluklu oyunculuk örnekleri sergiliyor. ce kilometre boyunca uzanan vahşi doğadan gitgide uzaklaşmış olan "uygar"' olma aşaması, bir aile, bir iş, bir ev, iki araba edinmesiyle belirlenen Amerikan bireyi, "vahşi" tutkulardan, "şiddef'e yönelme eğiliminden, geçerli kurallara göre değil de kendi bildiğince, özgurce yaşama eğiliminden arınabilmiş midir? Shepard bir dolu oyununda da Amerikan toplumundaki "kutsal aile" kavramını sorgular. "Nefref'in, " ş i d d e f i n , "sapraış" ilişkilerin doğurduğu "Irajik" olaylar en çok " a i l e " içinde yaşanmaz mı? İşte bu noktada Shepard Amerikan toplumu özelinde evrensel insanın çözülmemiş gizlerini araştırmaya yönelmektedir. Aristo'nun "trajedi" kuramında genel bir kural olarak belirlediği gibi, akrabalık ilişkisi olan kişiler arasında ortaya çıkan " t u t k u " ve "şiddet" eyiemlerinin anlatımı olan eski Yunan tragedyasının içerdiği evrensel ilişkiler ve çatışmalar, Shepard'ın çağdaş Amerikalı insanı anlatan tiyatrosunda bir kez daha irdelenmektedir. "Vahşi Batı" iç gerilimi gttçlü, gülmece yaklaşımı doğal ve denetimli, görsel ve işitsel düzeyde zengin öğelerle donatılmış, çok "Amerikan" bir oyun. Bu nedenle de başarısı Shepard'ın sunduğu özel "renkfcrin" sahnede yansıtılabilmesine bağlı. Tiyatro çalışmalarını yıllardır ABD'de surdürmekte olan Tanç Yalman, oyunun hiçbir özelliğinin gözardı edilmediği, iç devinimi sürekli gözeten oyunculukta ayTintıya (nüans) ağırlık tanıyan bir sahne düzeniyle oluşturmuş yapımı. Austin'i oynayan Cüneyt Türel ve Lee'yi oynayan Erol Keskin de yönetmenle çok başanlı bir işbirliği yapmışlar. Her ikisi de Shepard tiyatrosunun " ö z e l " renklerine katkıda bulunan disiplinli ve soluklu oyunculuk örnekleri sergiliyor. Ancak her ikisi de Shepard'ın "•gülmece" oğelerine gerektiğinden biraz çok sığınıyorlar. Yorumu oyunun ilk başında abartıhymış etkisi veren Erol Keskin, rnimiklerini daha iyi kullanıyor. Keskin, özellikle "senaryo"sunu anlatmaya ya da yazmaya çabaladığı bölurnlerde çok başanlı. Perihan Tedü "tepkisiz" annede sevimli bir kompozisyon çiziyor. Ersan Barkın Saul'da işlevini yerine getiriyor. Sam Shepard'ın "Vahşi Batı"sı duyarlı birçalışmanın ürünü P Î K N İ K PİYALE MADRA HIZU GAZETECİ NECDET ŞEN itırîın 9\Ri 6ETİRÜ0 \/t Te KAÇM( ÇİZGtLtK KÂMtL MASARACI "Christie's"in iki yöneticisi İstanbul'da inceleme yaptı: Satıcılannız çok uyanık Kültür Servisi 'Uluslararası tstanbul Antika ve Sanat Fuan'nın üçüncüsü bu yıl 2129 kasım tarihleri arasında Yıldız Sarayı Silahhane Binası'nda yapılacak. Bundan önceki iki fuara da katılmış olan, tngiltere'nin dünyaca ünlü müzayede ve antikacılık firması "Christie's"in yöneticisi Tom Craig ve yine "ChristieY'de Islam Eserleri Satış Bölümü Müdurü olarak çalışan Anthony Thompson fuar haarlıklarına katılmak üzere Istanbul'a geldi. Cumartesi ve pazar günü, fuarda açık arttırmaya çıkarılacak eşyalann fiyat ve kalite belirlemesi çalışmaiarına katılan Tom Craig, "Satışa çıkarılacak eşyalann hepsi hoş şeyler. Ancak kaliteleri mükemmel değil" dedi. Fiyat belirlernesinde ilk olarak eşyarun kendisine, sonra yapıldığı tarihe, boyutlarına, hangi maddeden yapıldığana ve son durumuna baktığını belirtiyor Tom Craig: "Abdülhamit'in kızı Zeliha Sultan'ın ellerini yıkadığı gümüş kaplama musluklar çok ilginç. Bugüne kadar böyle bir şey görmedim. Parlaklıgım koruvor, dunımu iyi. Ancak dunyanın hiçbir yerinde göremeyeceginiz, ya da çok az görebileceğiniz türden bir eşya degil. Üstelik tngiltere'de yapıldığını da unutmamak gerekir." Türk kültürünün dunyadaki pek çok insan tarafından tanınmadığını ve anlaşılması güç bir kültür olduğunu söyleyen Craig bunun nedenini şöyle açıklıyor: "Biz Avnıpa kültürünü, Türk kültüriinden daha çok kullanıvonız. Çünkü sizinle iyi ilişkiler içinde değiliz. Ancak diyebilirim ki, tngiliz halkının Turk esyala AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAIS HAVATı PAVLAŞMAK Kılavuzu' hazırlandı "CHRİSTIE'S"İN YETKİLİLERİ Dünyaca ünlü müzayede ve antikacıhk firması "Christie's"in yöneticisi Tom Craig (sağda) ve fîrmanm Islam Eserleri Satıs Bölümü Müdürü Anthony Thompson, 3. Uluslararası tstanbul Antika ve Sanat Fuarı'nın ön çalışmaiarına katddüar. Craig, istanbuVdaki fuann uluslararası boyutlara ulaşması gerektiğini, Türk kültürünün böyle tanıtılabileceğini söyledi. nna olan ilgisi her geçen giin artıyor. Türkiye'de diızenlenen iıçiincii antika fuarı bu. Başarıyla geçeceğini umut ediyorum. Ama başarı fiyatlann yiiksek olması ya da tum eşyalann satılmasıyla elde edilmez. Fuarınızı uluslararası boyutlara ulaştırabttmelisiniz. Dunyanın her yerinden alıcılar ve satıcılar Türkiye'ye gelmeli. Türk kültürü ancak dünyada böyle tamtılabilir." "Christie's"de "Doğu ülkeleri halılan" konusunda uzman olan Anthony Thompson, satışa çıkarılacak eşyaların kalitesi konusunda Craig ile hemen hemen aynı görüşte: "Satışa çıkarılacak halıların hepsi ticari amaçlı halılar. İstanbul'da herkes halıdan anladığını iddia ediyor. Çiinkii Türkiye'de halı evin vazgeçilmez bir parçası. Oysa, bugiin dunyanın hiçbir yerinde bulamayacağınız kalitede haiılar ya Vakıflar'da ya da müzelerde. Kişilerin elinde değil. 17. ve 18. yiizyıl halılannı bulabilmek hemen hemen imkânsız." Anthony Thompson, Türkiye'de yapılan antika müzayedelerinin "yeterince" uluslararası olmadığı için fiyatların yapay bir artış gösterdiğini söylüyor: "Siz, kendi içinizde kalmışsınız. Size değişik gelen bir eşyayı diğer ülkelerde de bulmanız olası. Örneğin, Londra'da yapılan miizayedelere Amerika'dan kalkıp, Çin porseteni bir vazo almaya gelebiliyorlar. Dunyanın her yerinden alıcı ve satıcıyla karşılaşabilirsiniz Londra'da. Onun için herkes diinyada ne olup ne bittiğini biliyor. Antika pazan hiçbir zaman ulusal olamaz" Eski Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı Ömer Asım Aksoy başkanlığmda TARİHTE BUGÛNMÜMTAZ uzmanlardan oluşan bir kurul, yeni bir yazım kılavuzu hazırladı. Gelecek ay yayımlanacak olan "Ana Yazım Kılavuzu" ile, yazım birliğinin yeniden sağlanabilmesi amaçlanıyor. Kültür Servisi Eski Türk Dil Kurumu uzmanlan tarafından hazırlanan yeni bir yazım kılavuzu ekim ayında yayımlanacak. "Ana Yazım Kılavuzu" adıyla yayımlanacak olan kitap, Adam Yayınları'nca basılacak. Türkçe yazım kurallarını ve sözcüklerin yazılış biçimlerini saptayan çalışmaların ilki, yeni Turk alfabesinin kabul edilmesinden sonra, 1928'de Dil Encü Aııkarada otıırıılavali meni'nce hazırlanan " t m l â Lugatı" olmuştu. 1932'de kuru evler mestelesi Ankarada hallonulacak bir iki lan Türk Dil Kurumu, 19411981 arasında "tmlâ Kılavuzu", "Ye ehemmiyetli meseleden biri ve belki birincısi budur. ni İmlâ Kılavuzu", "Yeni Yazım Ankarada, oraya toplanan (tmlâ) Kılavuzu", "Yeni Yazım halkı rahatlıkla ve kolaylıkla Kılavuzu" adlanyla bu yapıtın geliştirilmiş yeni basımlannı ya oıurtmağa kafi bina yoktur. yımladı. Bu kılavuzlar, 1985 yı Bu azlık kira paralannda lına kadar yurdumuzda dilimizin fevkalade yüksekliğı icap ettığinden ancak bu leşvikle yazım kurallarını düzenleyen tek ve hususi sahışların başvuru kaynağı oldu. Ancak 2876 sayth ve 11.8.1973 tarihli ya himmetlerile bir lakım evler ve apartmanlar yaptırılınışrır sayla eski Türk Dil Kurumu orve yaptınlmaktadır. Kiralar tadan kaldınldı ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kuru çok pahalı otmakla beraber mu'na bağlı olarak kurulan ye hususi gayretlerin meydana ni Turk Dil Kurumu, 1985'te geiirdiği bu inşaata gene "tmlâ Kılavuzu" adıyla bir kıla teşekkur etmek lazınıdır. Eğer onların velevki çok kazanınak vuz çıkardı. Yazım konusunun böyle bir maksadile gösterdikleri kanşıkhk içine girmesi üzerine gayreller olmasaydı o zaman yazım birliğinin yeniden sağlana pahalı da olsa hiç oturacak bilmesi için eski Dil Kurumu Ge yer bulamamak akıbetile nel Yazmanı Ömer Asım Aksoy karşılaşmış olurduk. Şimdikı un başkanlığmda bir kurul "Ana halde bir kısım halk pahalı da olsa gene oturacak oldukça Yazım Kılavuzu"nu hazırladı. modern konforlu binalar Kurulun obür üyeleri şu uzbulabiliyor. Bir kısım halk manlardan oluşuyor: Oya Adalı dediğimiz, Ankarada oıuracak (eski Dil Kurumu uzmanı), Ayyer ihtiyacmda olan insanların la Bayaz (eski Dil Kurumu uzmayarısını ya teşkil eder ya nı), Mehmet Deligönül (eski Dil etmez. Hele kiraların Kurumu Terim Kolu Başkanı), fevkalade pahalılığı zaten Beşir Göğüş (Milli Eğitim Babutun A nkara için bir sukna kanlığı Başmüfettişliğinden ihtiyacımn umumi ve mutlak emekli Türkçe öğretmeni), Prof. olarak var olduğunu Dr. Vecihe Hatiboğlu (eski Dil göstermeğe kafidir. Kurumu Dilbilgisi Kolu BaşkaEğer kendi halme bırakılsa bu nı), Doç. Dr. Aydın Köksal (eski umumi ve mutlak ihtiyaç Dil Kurumu Terim Kolu Başkazamanla şahsi teşebbuslerin nı), Emin Özdemir (Basın ve Yaortaya koyacakları binalarla yın Yüksek Okulu öğretim göhaltonulmaz değildir. Fakat revlisi) ve İnci Sağın (eski Dil Kubu işi hususi teşebbüs rumu uzmanı). ARIKAM 22 Eylül IRANIRAK SAVASIBASLIYOR! f38O'P£ 8U6ÜAI, l#AN(RAK SAVAŞt gAŞLAMIŞTl!. SIN/fi ÇATtŞMALARf, IRAK JETLSIZlNlN mHRAN HAVALİMANINI BpMSALAMASfYLA SICA/C S4VAŞA J UZUN g/G G£ÇMıŞl OLAAJ SfMIR Ş 1S?S'TE DONPUGAN İKİ Ül*£ AYLARPA YENIPBM ÇAT7ŞMArA BAÇLAMtŞTt. 6BNEL OLARAK, TOPRAK TALEBl VE MEZHEP ÛSTüMLUĞÜ BiÇİMitJOE AÇrfCLAMA8iLEC£K AKİLAŞMAZLIK7A, SON DAR&ELER.İ, HUMEVNİ VE SAODAM HUSEYİN KAgÇfLt/a.t ı/U&MUŞTU. HUMBYM', /ZAfCTAKl ŞtiLE&l, HÜKÜMETE KAGff A YA KLA NMA YA ÇAĞtRieçEA/, S4DOAM HÜSEYİM DE, 1975 4UTtA$M/ISlHt TBK YAMI OLAFeSHeTTfĞİMi AÇtKUYOgDU. SAl/AfT/i HEDEF, PErfiOL /UAHLAfZI A G 50 YIL ÖNCE CumhurİYet 22 Eylül 1937 konfor tertibatile dort odalı bir ev beşbin liraya, beş odalı bir ev altı bin küsur liraya mal olacaktır ve bidayette bu ev bedellerinin yalnız % 10 unu peşin veren ortaklar bilahare mütebaki borçlarını 5060 lira gibi küçük aylık taksitlerle ödemiş bulunacaklardır. Ankarada bugün bu çeşit biri evi 5060 liraya kiraya tutmak mümkün değildir. Yani bahçeli evler kooperatifinin ortakları şimdiki kiralardan aşağı aylık taksit vermekle evvela kendi evlehnde oturmuş olacaklar, sonra da bu evlerin sahibliğini tamamen elde etmiş olacaklardır. Bunun manası şudur: Peşin olarak yalnız 5600 lira verebilen bir vatandaş, ondan sonra daha az bir kira vermek suretile ev sahibi oluyor. Bunu bir kooperatifin hususi bir teşebbüsü temin etmiştir. Eğer işi devlet kendi himayesi altına alacak olursa hatta bu peşin paraya bile hacet olmaksızın, bilhassa memurlar sınıfının ve bunların ihtiyacı tamamlandıktan sonra da her sınıf halkın yalnız kira parasile ev sahibi olabileceğine şüphe yoktur. Böylelikle hem halkın en mühim bir ihtiyacı giderilmiş olacak, hem de Ankaranm metodlu modern imarı az zamanda ik'ıam edilmiş bulunacaktır. Ev sahibi olacak insanların Ankaraya bağlanacakları da nazarı dikkate alınmaya değer ayrı 19371987 ve ehemmiyetli bir keyfiyettir. Devlet her yıl Ankara memurlarına bir milyon lira raddesinde bir parayı sükna yardımı olarak ilaveten veriyor ve galiba bunu on yılı mütecavîz bir zamandır böyle yapıyor. Acaba devlet bu yardımı ne zamana kadar yapacaktır? Bizce Ankara'yı imar edecek ve memurları ev sahibi yapacak para işte budur, hazırdır ve eldedir. Memura sükna yardımı olarak para vereceğimize oturacağı evi temin ve temlik etmekle elbette çok daha iyi bir iş yapmtş oluruz. Hiçbir memur iyice bir evi yirmi otuz liraya kiralıyamıyor. Yapnğımız yardımın faydası muhakkaktır. Fakat bu yardım ıstihlak edilmek suretile heder oluyor. Bu yardımları binalara kalbederek temelleştirmek elimizdedir. Bu iş boyle tahakkuk edebilmek için semt semt teşkil olunacak kooperatiflere devletin sermaye ve kredı itibarile yardım temin etınesi kafidir. Kooperatifler alt tarafını kendileri getirirler. Ev sahibi olan memurların devleıten artık sukna yardımı istemeğe ihtiyaçları kalmamış olacaktır. Netice itibarile bu sayede Ankarayı imar etmiş olacak olan devletin sükna yardımı ağır yükünden de kurtulnıuş olacağı hesaba katmağa değer. YUNUS NADt TVnin en iyi komedi dizisi "Alton Kizlar" PASADENA (AA) Amerika'nın en büyük televizyon ödüİU olan "Emmy Ödiifleri", önceki gün Califomia'nın Pasadena kentinde yapılan törenle sahiplerini buldu. Bir avukatlık bürosunda meydana gelen olayları konu edinen "L. A. Law", (Los Angeles Kanunu) adlı televizyon dizisi ile akıl hastahklan ve sorumluluk konusunu işleyen "Promise" (Söz) adlı film, büyük ödülü paylaştılar. Yönetmen ve oyuncuların aldıkları ödüllerle birlikte, her iki yapım da, 39. Emmy Odüllerinin 5 tanesine layık görüldü. "L. A. Law", en iyi konulu dizi ödülünü, oyuncu Aifred Woodard da, bu dizideki rolüyle en iyi konuk oyuncu ödülünü aldı. Türkiye'de de gösterilen "Altın Kızlar" adlı dizi de, en iyi televizyon komedi dizisi ödülünü aldı. Bu dizideki "kızlardan" birini oynayan Rue McLanahan da, en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görüldü. ZELİHA SULTAN'INML'SLUĞU •'Christie's"yöneticisi Tom Craig'in en ilginç bulduğu eşyalardan biri de Abdülhamit'in kızı ZelihaSultan'ıneUeriniyıkadığıgümüskaplamamusluk. Craig'inmuslukla ilgiliyorumu şu oldu: "Bugünekadar böyle şey görmedim.'" halledınceye kadar aradan pek çok zaman geçmek lazımdır. En aşağı yirmi, oluz veya kırk elli yıllık bir zaman. Ankaranm imarını orada oturmağa mecbur olup da fazla kira veren kimseler temin etmiş olacaklardır. Bunda bir beis görmiyecek bile olsak ki öyle değildir, bunda elbette beis vardır' vaziyetın bu kadar muşkülatla bu kadar uzun müddet surüncemede kalmağa tahammülü yoktur. Ankaranm sükna meselesi devletin himmeıi de inzimam etmek suretile en kısa bir müddet zarfında hallonulmak lazımdır ve bu pek mümkundur. Bu imkanı bugiinlerde Ankarada temeli atılan yuz ev elli evlik bahçeli evler kooperatifmin teşebbüs ettiği yapılar şimdiden isabet edecek bir misal olmak üzere ortaya çıkımştır. Birer parça bahçeleri de olacak olan bu modern ev/erin mahallesi bir iki yıl zarfında tamamen meydana çıkıığr zaman şimdiki vaziyetle taban tabana zıt bir yenilik, guzellik ve iyilik örneği teşkil edeceklir. Kooperatifin pek ince hesablarıile bu evler de bir orada bidayette bin liraya kadar hesab olunmuştu. En son hesabla hatta biraz genış tutulmak suretile bunun bin iki yüz elli lirayı pek fazla geçmiyeceği tahmin olunur. Böylelikle mutfağile, kilerile, banyosile, hulasa butun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle