19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HAVA DURUMU atnan MgıytgAre Kndencloyılanpvcatbulutlu. DoOuKmdmızloyılan^OMkyafelı H M StCAKLÖ Yurdun kuay teomtonnfc lyaz aaiacak Dıger y e r M k defemeyccalc. RUZ GAfi Kuayve604uyAnientonortakunctte > esecek Oendnde yıite v* gundoOuamdan ^ r 35kuvwHndes*jtBtt?)a«nB™*hoUe» c*k.0BHZ Danz ı m ı M I ıttoa* olup, goniş uçakfcgı 10 HABERLERİN DEVAMi TURKIYE'DE BUGUN A A A A A A A A Y A A A B A A A A B A 34° 15° Dıyartakn 29° 12° Edıme 32° 13° Emncan 28° 12° EfTurum 24° 2°Eskışehır 27° 11° Gaaanttp 32° 21° Gıresun 34° 15° Gumuşhane 22° 13° Hakkan 30°15°lsparta 30° 14° Istanbul 29° 12° lanr 28°M°Kar5 26° 12° Kasamom. 27° 7°Kaysen 29° 12° Kırtdare* 28° 17° Konya 25° 12° KüOhva 30° 19° Maölys 33° 12° Manısa 30° 16° ItMaraş 25° 5°Mersın 23° t°MuCta 28° 9°Muş 32° 14° Nıjde 23°14°0n)u 23° 6 ° F f a 2B°12°Samsun 31° 7°S«rt 25°18°Sınop 32° 16° Sıvas 20° 0°Tel«daO 25» 7°Trataxı 27» 4°lunc«t 24° 15° Uşak 26°11°Van 2S°14°YiHgat 31° B°Zonguldak 22 EYLÜL 1987 DUNYA'DA BUGUN AmslenJam Amman Alma BaOdat Barceiona Y A A A S A B S A Y S B A A S A B A S A 24° 41° 30° 39° 29° 23° 23° 20° 21° 22° 13° 25° 42° 44° 18° 32° 7° 36° 14° 21° Leftoşa Lenıngrau flHe eteon*>|i Gend Mudurtuju'nden Londra \mĞO*fnt>v)ac* DENE SUYU SKAKLIK LARI R n t a * 28. Metsn Aiiamır ve Alan1*ta27 tHtnltnın AnMya ve Mnyette 26, Marmans ve b n f d e 24 Çtşme'de 23, Bodrun ÇanaUale«e*vaMc^21,'MBDRGınaun «gntao vc Fbytfda 20t bîaf ve Kun« V * 19 derecaıfe \An gOUnde hata a ç * gecacek Rujgar kuzey »e ooSu yonferten orla taıvvet»! esecek Gol kucuk daloatı olup. oo Y A A B A Y B Madnd Mılano Montreal Moskova Munıh OsJo Pans Prag Rotna Sofya $am fe! Avtv Varşoa vened* vtoshıogton Zunh A Y B A S B S S Y Y S A S Y A A S S B S 33° 10° 21° 30° 28° 10° 10° 18° 10° 23° M" 35° 26° 26° 35° 37° 16° 27° 24° 22° MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Gömüt Kazıcısı mı Ne?... Yıllar önceydı, Sovyet Etçihğı'rtde bir kokteylde, Aysel Hanım, yanıma geldı: Size dedi, Sevket Süreyya Ayöemır'ın bır vasıyetı var, onu ıletmek ıstiyorum. . Hay hay! dedım, dınledim Şevket Süreyya ölumünden önce, arkadaşı Aysel Hanım'a şoyle demiştr Şimdı sana anlatacaklarımı, ben yazmadım, yazamadım! Lütfen bunu Mustafa Ekmekçı'ye anlat, o yazar. Eğer yazmazsa, o da ölmeden, yazabılecek bınne anlatsm' Şevket Süreyya'nın yazmamı ıstediğı konu, Ismet Paşa'yla bır konuşmasıydı Şevket Süreyya Aydemır, "ikıncı fidam" yaprtını hazırlarken, hemen her gun İsmet Paşa'nın evıne gıder, konuşurmuş Zaman zaman konu dışına çıkıp, söyleştıklerı olurmuş Şevket Süreyya, sözü Bülent Ecevıt'e getırıp sormuş Paşam, Ecevıt'ı nasıl buluyorsunuz? Ne diyorsunuz? Onun her şeyını yendim, onu yetiştırmeye çahştım yalnız onun kompleksını yenemedım Kompleksı onu da bıtırecek, partıyı de. . Çok ağır bır yargısıydı bu Paşa'nın Şevket Sureyya'nın bır "vasıyeti" olduğunu, daha ortce "Ankara Notlan' nda yazdım, ancak ıçenğını yazmadım Yazamazdım da Bulent Bey'ın ellerı bağlıydı Kapalı bıçımde, Şevket Süreyya'nın bır vasıyetı olduğunu, ancak yazmanın zamanı olmadığını vurguladığımda, yazıyı okuyan Nadır Nadı Senın yazdıklanndan hıçbır şey anlamadım! dedi bırgün Efendim, ben de anlaşılmasm diye yazdım! ~ Yaaa . demekle yetırtdı İlhan Selçuk, 20 eylül pazar gunkü yazısında, Ecevıt'ı nasıl da ağır eleştırdı9 Yazısının sonunda şoyle dedi "DSP Genel Başkanı Bulent Ecevit, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le 'sıcak bır goruşme' yaptı Çankaya'dan pek keyıflı çıktı, gazeteciler sordular Bu görüşme ıle 12 Eylül re|imını aklamış olmuyor musunuz? Ben gerektığınde protestomu, gerektığınde mücadelemı yaptım. Gerektığınde üzerıme duşen gurevlen yenne getınyorum Bu re)imın bazı bakımlardan yerine oturduğunu gösterıyor öyle görunuyor kı, Sayın Ecevit, re/ımın yehı yenne oturup ofurmadığını yıne kendı 'ben'/ne göre ölçmüş Yasaklı polıtıkacı iken 12 Eylül tu kaka ıdı Yasaklan kalkıp da Evren'le 'sıcak görüşme' yaptıktan sonra re/ım sıcak gelmeye mı başladı^ Eğer böyleyse Halkçı Partılılenn ne günahı vardı1 SODEP'ı '12 Eylül'u ıçıne sındırdı' diye neden suçladı.? SHP'nın Çankaya ıle ıhşkılen DSP'den de soğuk değıl mı? Bulent Ecevit'ın elmdekı pusulanın göstergesı 'ben' oldukça Bülent Bey çok üzülecek, yalnız Bulent Bey değıl, heptmiz uzuleceğız Ah, şu benlık davasından bır vazgeçebılsek " ilhan Selçuk, bellı kı bu eleştın yazısını üzüle üzüle yazmış Oturup çay, kahve ıçılmış, yıllarca destek verılmış. Üzulünmaz m ı ' Bülent Bey, Hamzakoy'dan döndükten sonraydı Evı an kovanı gıbıydı Tüm arkadaşlar gıttı, ben azıcık ağırdan aldım İlhan Selçuk'la telefonlaşıyorduk Sordu foevrf'e gıttin mı? Henüz gıtmedım' öbur arkadaşlar gıffl Canım, sen de gıt bır "geçmış olsun1" de, konuş.. Benim arabam yok! dedım Canım, atla bır arabaya gıt, sen Ekmekçi'sın! Atlayıp gittım, Yalçın Doğan da var "Geçmış olsun" deyıp döneceğız Kapıyı Büient Bey açtı Içerı gırdık Biz başlamadan o söyledi Askertere yardımcı olmak lazım, iyi myetlıler1 Kafamdakı ikı soruyu sordum Bülent Bey, size ikı sorum var Bın şu, Şılı'de darbe 11 Eylül'de mı olmuştu, 12 Eylül'de mı? Evet, ıkıncısP Ikıncısı de şu Kenan Evren, sızın Genelkurmay Başkanmız değil mıydı7 Sorulanmı duymamış gıbı yaptı, Yalçın Ooğan'la konuşmaya başladı Çayımı yudumlamaya başladım Bır ara Bülent Bey Evet Sayın Ekmekçı, sız ne diyorsunuz^ gıbı bır şey söyledi. Benim sorulanma yanıt vermedınız kı! Tıklerı atmaya başlamıştı Karşıhk verdr Şılı'de darbenın 11 Eylül'de mı, 12 Eylül'de mı olduğunu bılmıyorum İkıncı sorunuza gelınce, evet Evren bızım Genelkurmay Başkanımızdı ama, biz orduyu polıtıkadan uzak tutmak ıstedık Polıtikaya kanştırmadık' Kım kanştırdı? O kanştırdı1 (Adını söylemedı ya, Süleyman Bey'i söylemek ıstıyordu) Ben Başbakanlıktan aynldıktan sonra, Genelkurmay Başkanh nın masasında, Kurtul Altuğ'un benim aleyhıme yazdığı kıtabı görmuşler* Pekı, sız Basbakan olarak muhalefet Hdennın orduyu polıtikaya kanştrnvasını da önleme durumunda değıl mısınız? Çok uzatmadım konuşmayı, umutsuz ayrıldım yanından Sonra, bir kez daha görüştük, onda da Nazlı llacak'ı övdü, "Türkiye'de tek yazar" diye Şevket Süreyya'nın "vasıyetine" benzer konuşmalar. başkalarıyla da geçmıştır Ismet Paşa'nın düşurülup, Bulent Bey'ın getırıleceğı olağanustu kurultay karan ıle ılgılı dosyayı Paşa'ya getıren Kamıl Kırıkoğluna Paşa sorar Benı düşureceksınız, değıl mu Bu onun kurultayı. £vef Paşam, der Kamıl Kırıkoğlu, düşürecekler sızi! Pekı, der Paşa, kım olacak Genel Başkan, sen mi"> Genel Sekreter Kamıl Kırıkoğlu, utangaç gülümser Vt* Paşam, der, genel başkanın kım olacağı bellı.. Keşke sen olsan1 Hayır Paşam Bulent Bey Genel Başkan olacak! Paşa o zaman uzgun. dizlerine vurur Dızınızı doveceksınız, dizinızı1 Hem partı gıdecek, hem memleket gıdecek Bu konuşmayı. Kamıl Kırıkoğlu ölumünden önce, doktoruna anlatmış, ondan dınledim. Benzerı konuşmalar, başkalarıyla da olmuş, onları da bılıyorum Bır gün Doğan Avcıoğlu ıle Bulvar Palas'ta yemekteyız O da, "Bak sana bır gerçeğı söyleyeyim, Bulent Bey'e guvenılmez" dıyor Tınmıyorum, gıdıyorum yolumda Bulent Bey'lerın kayınbabasının evınde, Bahçelıevler'de oturduklan yıllar, btr goruşmeye gıtmıştım Ev, kedı doluydu Kedılerı ben de severım Babamın kedısı vardı, sıçrar kapıyı açardı Ama Bülent Bey'le, "R" hanımınkı sayrılık derecesınde Bahçede de tumsekler vardı Bülent Bey'e, bu tümseklerın ne olduğunu sordum Bulent Bey güldu Bunlar, ölen kedılenn mezartan' dedi Benim bır ışım de mezar (gö1 müt) kazıcılığıdır Süleyman Bey, yıllar yılı 1961 Anayasası'nı rafa kaldırarak demokrasının gömutünü kazmıştı! Bulent Bey de şimdı sosyal demokratların gömutünü mu kazıyor ne 7 Yoksa kendı gomutunu m ü ' Bolu ruş açaUtjf 10 km öoüyında olacak. Muhttm*! orman yangınantuMnm Busa danhawaç*geç»c«lı. Rtagk h a j n n doOu « M n t f m o m tamaOi tsa ÇanaMale c a l ı O r t a f c m « y G M a c a l * l l f a T T t a r a t e 2 6 a E g e t t M ı t e n z f e 2 » n Çonm Oenızlı ortalama nıspı nem H3050 dolayında olacak £ j . ^ K ^tuiuiiu ^ ^murkj S »st * ^ kart Aapk B^ulutlu Ggırıe$S Kkariı Ssslı YyaOmurlu UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) niye derde girsin? ABD Dışişleri Bakan Yardımctsı Micheal Armacost ile Hupe'nin geçen temmuz ayında büyükelçılıkte kapanıp saatlerce bu konu üzerınde kafa yorduklannı bılmeyen yok artık... Arada şrfreler, telefonlar, teleksler de çalıştı durdu. Neydi konu? Konu, Pakıstan'dakı "Khan Araştırma Laboratuvart" ıle ılgiliydi. Bır Türk fırması, bu laboratuvara elektronık aygıtlar satıyordu. ABD, Pakistan'ın nükleer araştırmalar yapmasına karşıydı. ABD'nin bu endişesi Ziya Ül Hak'a birkaç kez, "lisanı munasiff ile bikjirilmişti, ama Ziya "Nuh" diyor "peygamber" demiyordu. Ne yapsın koskoca Amerika? Nükleer araştırma laboratuvarına bir Türk firması "inverter" adıyia bilinen bır araç satıyordu. Türk hükümett bu aracın satışını yasaklasa iş biterdi. İlk aşamada bu sağlandı. Sağlanmasına sağlandı, ama Türk fırması işin kolayını bulmuştu. Fırma, "inverter"\enr\ yapımında kullanılan parçaları teker teker Pakistan'a satıyor; "İnverter satış yasağt"ndan da kurtuluyordu. "Oroncoreinductors", ımput transformers" ve "Power inductors" adlı parçalar, Pakistan'da birieştiriliyor ve "inverter" denilen araç yine kullanılıyordu. Herhalde devreye CIA girdı kı, bir süre sonra Türk firmasının "parçalasat" formülü anlaşıldı. "İnverter" denilen araç, uranyum zenginleştirme amacıyla kullanıldığı için ABD'nin hedefi, bu aracın Türk fırması tarafından satışını engellemek... Pakistan'daki nükleer santrala, "imertBr" dışsatımını yapan firmanın adı da "Eti Elektronık A.Ş."... ABD, Türk hükümetine yenıden başvurarak, "Inverter dışsatım yasağı bu aracın parçalannı da Aapsar"görüşünü bildirmiş... ABD Dışişleri Bakan Yardtmcısı Armacost'un, Hupe'den bütün isteği bu... Telefonlar bunun için, teleksler bunun için, raporlar hep bunun için... Ne yapsın zavallı Hupe? Türkiye'de "liberal" bir düzeni savunmuyoriar mıydı? Pakistan'da da böyle bir düzenın Islamcısından yana dmamışlar mıydı? Şimdı nasıl kalkıp, "Firmalannıza dışsatım yasağı koyun" diyeceklerdı? Türk firmaları üzerindeki "tekstil ambargosu" değildı ki bu... Üstelik, Türkiye ve Pakistan iki dost ülkeydL Cumhurbaşkanı Evren ile Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak, birbirlerini çok severlerdi. Sayın Evren, belki bu yüzden özel kalem mudürunü Pakistan'a buyükelçı olarak göndermışti. Şimdı Ziya gelecek, Cumhurbaşkanı Evren'den "İnverter yasağı"mn kakjınlmasını isteyecekti. O zaman Hupe ne yapacaktı? Ben şimdi bütün gazetelerin dış politika muhabirlerıne bir küçük "kopya" vereyim: Türkiye ile ABD arasındakı en önemli sorun nedir? ABD yardımı mı? Çevik Kuvvet mi? Kıbrıs sorunu mu? Ermeni terörü mü? Ege uyuşmazlığı mı? Hayır, hayır. Bugünlerde ABD Türk ilişkilerindeki en önemli konu budur. Türk firmaları Pakistan'daki nükleer araştırma laboratuvarına "inverter" satabilirler mı, satamazlar mı? Hupe, yakın dostlanna bu konu için "ABD • Türk ilişkilerinde en yüksek önceliğe sahıp konu" demiyor mu? Dışişleri Bakan Yardımcısı Armacost da geçen temmuz ziyaretinde Ankara'daki yetkililere aynı sözcüklerle baskı yapmayı denemedı mi? Denedi... Hem de nasıl! Amerika bu. Kızar ve Ziya'yı "paf" diye deviriverir... Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nde bır başka general Ziya bulmak güç mü? Hiç efendim... Evren:lfeni yasa mı... Bîr günde çıkarırız 2 UĞUR MUMCU 12 Eylul gunu MHP Genel Merkezi'ndearama başlatılmıştı. Ankara Sıkıyönetim Savcısı Hâkim Albay Nureitin Soyer. soruşturma ve aramayı şifahı emirle yürütuyordu. Soyer, Ankara Sıkıyönetim Komutanı Org. Recep Ergun'a, "yazılı emir" vermesi ıçın uç kez yazı ıle başvurmuş, ancak bir yanıt alamamıştı. Bu yazılarınıza ragmen bir >anıt gelmedi, sonra ne oldu? SOYER Adlı muşavir telefon etti: 'Konu, Konsey'in gundemine alındı, şu saatte sızleri bekliyorlar. Sen de komutan ile beraber gıdeceksin'. Konseye Ergun ile beraber gıttik. Ben bir bavula şöyle özet belgeleri koydum. Aldım goturdum. Konseyde E\Ten Paşa, oteki Konsey uyeleri, Bajbakan, Devlet Bakanı Ilhan Öztrak, fkınci Başkan Necdet Öztorun, Genel Sekreter Haydar Saltık varlar. Kenan Paşa, "Gundemi açıyorum" dedi. "Ankara Sıkıyönetim Komutanı, MHP ve MSP davaları hakkında bilgı verecek." Ergun, EvTen Paşa'ya, "Bu bilgileri savcı verecek" dedi. Komutan Ergun, bana boylece pas vermiş oldu. Ben de anlatmaya başladım: " O gun başladık aramaya... MHP'de ışte bu şekilde silahlar, bu şekilde belgeler var" dedim. Dokumanları masanın uzerine koydum. Elimize gelen belgeler ilginçti: Asker kişüerin atanmaları ile ügılı belgeler... Bunun dışında katliamın nasıl yapıldığına dair Gençlik Kolları Genel Başkanı'nın Turkeş'e yazdığı rapor. Bu raporda işte... "Şu gun bizden uç kişı olduruldu. Biz buna karşıhk uç kişiyle ikı kişıyi oldiırduk. Ondan sonra onların bize cevap vermesi uzerine, biz tekrar onlardan şu kahvede don kişiyi öldurduk..." Bunlar mahkemede tartışıldı, hepsinin belgesi var bende... Bu belge aklımda kalmış... Turkeş'in kasasından çıktığı ıçın. Bu belgeleri Konseye okudum ve gosterdım. O gun bu belge çok dikkatı çekti. Evren Paşa, daha sonra "Oylamaya koyuyorum" dedi, oylandı. Konsey uyeleri, "Soruşturma yapılsın" diye oy kullandılar. Ben atıldım. "Efendim" dedım, "sız soruşturma yapın diyorsunuz, ama benim tutanağım yok... Bana yazılı soruşturma emrı verılmedı." "Verilecekti yazılı soruşturma emri" dedi Evren Paşa... Evren Paşa'dan izin alarak devam ettim: "Bu oylama, yasadaki "soruşturma emri"nin yerine geçmez. Bu bit "izın"dir. Yasalara gore siyası partıler hakkındakı soruşturmalar savalıkça yapılır. Gorevli mahkeme Anayasa Mahkemesi'dir. Oylamanın bir yasal dayanağı yok." "Eee, ne yapacağız?'" dedi Evren Paşa... "Kanun çıkanrsanız olur" dedim. "Pekı kanun çıkacak" dedi. Bunun uzerine "Ilgili şahısları sorgulamam gerekır. Her şe>den evvel...", " T a m a m " dedi, "Onları da getireceğız." " 9 ekımde mı, 10 ekimde mı?.. getireceğız" dediler. "Bana sivil savcı verin, aramalar savcı denetiminde olsun. Askeri tim dışında aynca bır polis timi de verirseniz MHP'dekı aramalan ve soruşturmaları hızlandırırım..." "Nereden bulacağız sana sivil savcı" diye sordular. "Şu anda yasal dayanak yok bunun için... Yasa çıkaracaksınız dedim". " T a m a m " dediler. "Bir gun içinde yaparız." Kanun çıkardılar. Bana hemen 2025 sivil savcı verdiler. Ben o savcılara gorev verdim, altı askeri savcıyı da MHP soruşturması ile gorevlendirdım. Ve böylece 3 ekim gunüne kadar soruşturma yapacak hale geldik. MHP sanıklan, 3 ekıme kadar bır gun gozetımde kalmadan doğrudan savcılığa getırildiler. Ve ben sanıklan doğrudan mahkemeye çıkardım. Halbuki DİSK davasında İstanbul'da boyle olmadı... Üç a> sanıklan gozetimde tuttular... Hukuk adına uzuntu verici bir olaydır bu... Üç ay gozetimin uzaması için bir de yasa çıkardılar. Bu da işin acı tarafı.Bir gun bıraktırmadım gozetimde. Bir gun bıraktırmamak için gece on ikiye kadar çalıştık mahkeme huzuruna çıkartmak için... Mahkeme ne derse o olur... Nıtekim mahkeme MSP'yı serbest bıraktı. "Ben ıtıraz edıyorum" dedım komutana... "Kaçmamaları için onlem alın..." Ergun "Benı ilgılendirmez" dedi. Buna rağmen komutanın, evlerinın çevresini sivil polislerle çevırttiğıni sonradan duydum. Ben itirazımı yaptım mahkemeye... Mahkeme tekrar tutukladı MSP'lilerı... Ama sonradan Yargıtay karan ile aklandı butun MSP'liler..." SOYER O bizim dışımızda bir olay Bana gore Konya mitingi korkunç bir olaydır. Yargılama sonunda Yargıtay beraat karan vermıştir. Ben hukukçuyum, mahkeme kararıdır. Bir şey diyemeyeceğım. Sözu bu 30 ağustosta emekliye ayrılan Orgeneral Recep Ergun'un onceki hafta Milhyet gazetesinde çıkan açıklamalanna getınyorum. Nasıl >orumluyorsunuz Ergun'un sozlerini?" SOYER Recep Ergun, Milhyet'tekı konuşmasında hukuka saygısından soz ediyor. Efendime söyleyeyim, sağ ve sol ayrımı yapmadığından soz ediyor! Bir de Sıkıyönetim Komutanlığı sırasında savcı ve hâkimlere hiç karışmadığından soz edıyor ve hâkimlerle kus yaşadığını soyluyor. Ben bu konulara ileride yayımlayacağım anılarda belgeleri ile tek tek yer vermeyı duşunuyordum, ama Recep Ergun bu şekilde, tam ulke bır seçıme gıderken bunu bır seçim yatırımı olarak hem de bizleri alet ederek, konuşmuş olmasından sıkıntı duydum. Amlanmda anlatacağım olayların bır kısmını bu nedenle bugunden açıklamayı zorunlu gordum. Olayları ve Recep Ergun'un bu olaylar karşısındaki tavırlarını anlatırken, kendim için buyuk rahatlık duyuyorum. Sız anlatacaklanmdan, Recep Ergun'un hukuka ne kadar saygılı olduğunu, ne kadar sağ sol ayrımı yaptığını sızın gıbı Cumhunyet gazetesını okuyan okumayan herkes kolaylıkla anlasın... Ankara Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun ile Askeri Savcı Hâkim Hava Albay Nurettın Soyer arasında soruşturmalar nedeniyle surtuşıneler ve çatışmalar olmuştu. Aralannda hiç dostluk ve görev nedeniyle de olsa bir dayanışma, işbırliği olmamış mıydı? Olmuştu. Hem de Recep Ergun'a, So>er'e "Sana bir can borcum var" dedırtecek ve Soyer'i de "Öylevse bu canı size bağışladım" diye konuşturacak kadar... Neydi bu "can borcu" olayı? Bu "can borcu olayl"nı Soyer şoyle anlatıyor: "...Recep Ergun'un 28 Mayıs 1980 gunu göreve başlamasından sonra önemli bir hukuksal sorun nedeniyle kendısi ile bır araya gelmiştik... 1 Eylul gunu, çalışma saatı bitmek uzereyken savcılarının görev başında kalmaları için kurmaybaşkanından bir emır gelmiştı. Sorduğumuzda, 'komutanın emrı olduğu, toplum polisı dırenişte, komutan ola> yerinde, bu nedenle' olduğu soylendı. Yarım saat bekledım. Sonra Kurmaybaşkanını aradım. 'Var mı bir olay?' diye sordum. Kurmaybaşkanı endışeliydi. 'Vallahı iş bayağı onem kazandı' dedi. 'Toplum polisinın etrafı tanklarla çevrilmış. Ben de telefon ile bana aktanlanı biliyordum sadece.' Atladım arabaya ve olay yerine gıttim. Komutana yardımcı olmak gerektiğı ınancındaydım. Yolda tanklar vardı. Yollar kesilmişti. Toplum polisinın bulunduğu kışlanın onune geldiğim zaman sayıları bine yakın polıs bahçenın içinde oturuyorlardı. Karşı tarafta da başlarında Recep Ergun'un bulunduğu subaylar, vali, İçişlerı Bakanı... Işte generaller, bırlik komutanları... Etrafında da taretler (aynı hedefe yonelen birden fazla namlulu silah) vardı. Komutan Ergun mikrofonu eline aldı. Ben de tam o sırada arabadan indim. Ben gelmeden önce polis ile komutan arasında gergin olaylar yaşandığı belli oluyordu. Polisler oturma vaziyetindeydiler. Ergun, elindeki mikrofon ile şu anonsu yaptı: 'Üç dakika muhlet veriyorum. Üç dakika içinde kalkmadığınız ve kalkıp ıçerıye girmediğınız takdirde ateş emri verdıreceğim.' Ben şaşırdım. Ateş edılecek ortam yoktu. 1000 kişiye ateş etmek korkunç bir olay! Katilam olur bu... Döndu, arkasındaki Zırhlı Birlıkler Komutanı Doğan Gureş'e, 'Hedeflere hazırhk yapın' emrıni verdi. Baktım o da 'ateş için hazırlanın' diye bağırdı. Sıkıyönetim Komutanı emir veriyor. Heyecanlı... Zırhlı Birlikler Komutanı... O da heyecanlı... Emır veriliyor. Emir alınıyor. Olay vahım bır durum alıyordu. Hemen Recep Ergun'un yanına koştum. 'Komutanım' dedim. 'Ben gidıp polıslerle konuşayım' dedım 'Durum çok tehlıkeli' dedim Bunun uzerine, 'Peki buyur gıt konuş' dedi. Her zaman 'buyur' sozcüğunu kullanırdı. Ben hemen caddeyı geçip polisler ile konuşmaya gittım. 'Ben' dedim 'Ankara Sıkıyönetim Sa\cısıyım.' Bir ıki kişi, 'tanıyoruz sızi' dediler. Konuşmaya başladım. Dedım kı: '. .Yaptığınız hukuk ile bağdaşmayan bır ış. Askerlikle bağdaşmayan bir iş... Komutan ateş emri verdi. Buolay çok kotu sonuçlar verır.' 'Olsun efendim' dediler, 'Olsun... Biz zaten yaşamıyoruz ki...' Arka taraftan bağnşmalar duyuldu: '...Olelim de bıtsın bu ış.. ' Baktım adamlar bu gerilıme gırmişler. 'Pekı ne ıstıyorsun u z ? " diye sordum. '...Içişleri Bakanı gelsin, kaldığımız ahuları gorsun...' Bazılarının kucaklarında makıneli tufekler de var. Asker ateşe başlarsa, polisler de ateş edecekler... 'Buraya Içişleri Bakanı giremez. Sıkıyönetim Komutanı gırer, Sıkıyönetim Savcısı gırer Buraya Sıkıyönetim Komutanım getireceğim. Tamam mı"' dedim. Oradan uç beş kişi 'tamam efendim' dediler. Hemen ben de gerı dondum, komutana 'efendim, tamam' dedım. 'Ikimız beraber içeriye gireceğiz.' Ergun'un yanından şimdı kim olduklannı hatırlamıyorumbirileri, 'Olmaz efendim, oyle şey' dediler. Bunları soyleyenler subay mıydı, sivil mıydı, MIT gorevlileri miydi? Hatırlamıyorum. 'Olmaz efendim, oraya girilmez' diye ısrar ediyorlardı. 'Ben de geliyorum sizinle' dedım. Recep Ergun'tamam, geliyorum' dedi. Beraber yuruduk. Recep Ergun, polislerin yanına geldığinde hemen hepsi ayağa kalktı. 'Paşam sen çok yaşa' diye alkışlamaya başladılar. Sorun kendilığinden çozulmuştu. Ergun bana donerek " N e yapacağız şımdi" diye sordu. 'Polisler hemen arabalara bindırilsin... Herkes evlerıne gonderılsin' dedim. 'Akşam oldu, ne yapacağız?' diye yeniden sordu Komutan Ergun... 'Yarın sabah evlerınden gelirler. Ele başlannı polis şefleri tespit eder, mahkemeye çıkarırız' dedim. Nitekım olaya karışan 300 kişiden 4050 kişi sonradan tutuklandı. Bunlar ceza da aldılar. Olay seyrine gırdi. Recep Paşa ıle ilk karşılaşmamız bu... Korkunç bır olayda yan yana geldik. Bir yardımlaşma oldu. O beni tanıdı. thşkılerimız boyle, iyi bir şekilde başladı. Çok muşkul durumdu bu Vali, Içişleri Bakanı Orhan Eren, o gun te|ekkur ettiler bana... Bu bizim normal gorevimızdı Madem ki ben komutanlığın savcısıvdım, hukukla ilgili gorev yapacaktım. Işte anlattığım gıbı ilışılerimız çok iyi başladı..." Surtuşme nereden kaynaklanmıştı? Nıçin Komutan Ergun ıie Savcı Soyer kısa bir surede birbirlerine ters duşmuşlerdi? "Ben MHP soruşturmasına hız verdiğim zaman komutan, ikı de bir de ' Arkadaş sen sağcılar ıle ilgili ışlerde iş yaratıyorsun... Solcular bu ulkede fink atmaya başladılar' diyordu. Bu sözler, benim çok ağrıma gıtti. Çunku, o sıraiarda bir suru sol orgut ile ilgili ıddianameler de hazırlıyorduk . . " Sürecck DİJZELTME: Dunku gazetemizın 12. sayfasında yer alan, Soyer'in MHP aramasıyla ilgili sozleri şu şekilde olacak: "Gittim, sabah MHP'de silah bulunduğunu duyunca ben de savcılarla birlikte MHP'»e giltim." U.M. (Baştarafı I. Sayfada) kurmay Başkanı Evren'den OzelHarp Dairesi'nce kullanıian silahlann ordu depolanna aktarılması ve kayıtlanması ısteğinde bulunduğunu; Evren'ın de kendisine bu isteği yerine getireceği yolunda guvence verdiğim soyledi. Ecevit, "Sayın Evren'in o tarihte MİT Musteşar Yardımcısı olan Sayın Ergun'un gorev inden alınması için oneride bulunduğu ve bu onerinin tarafınızdan geri çevrildiği" yolundakı sorumuzu da "CMa> doğrudur. Ancak bunun için ne gerekçe ileri surdıım, bunu bugun hatırlavamıvorum" dedi. Bu olayları, dun açıkladıgımız gibi Sayın Ecevit'ten dinlemiş ve o gün not almıştık. Ecevit, 1978 yılında Sarıkamış'ta birlikte yemek yerken kontrgerilla konusunun konuşulduğunu; bu arada bu orgutte gorev yapan siviller hakkında komutana sorular sorduğunu, komutanın yemekte bulunan MHP ilçe başkanlarından bırini göstererek "OzelHarp Dairesi'nde gorev alan siviller çok vatansever insanlardır. tşte bir tanesi de bu" dedığını aktarmıştı. Ecevit, bu örgutte görev alan askerlerden çok "sivillerden kaygı duydugunu " da o gun anlatmıştı. Sayın Ecevıt'e yaptığı bu önemli açıklamalar nedemyle teşekkur ederiz. Evren Ekmekte (Baştarafı I. Sayfada) nu, bu yuzden şu anda zararına satış yaptıklannı belırterek, "Beledivelere geçen hafta 130 liralık veni fivat konusunda başvurtfmuzu yaptık. Ama belediveler bu fiyatı şu anda onaylamadılar. "Şeçım bıtsın oyle onaylayalım" divoriar" dedi. Keçelı, geçen hafta Istanbul Anakent Belediyesi Genel Sekreteri Atanur Oğuz'la bır goruşme yaptıklannı hatırlatarak şunları soyledı: "Kendisi seçim sonrasında petrol fiyatlannın artacagını söyledi. Boyle olursa, şimdi yapacağımız zamdan sonra bir de seçim sonrasında fiyatlan yeniden arttırmamız gerekecek. Biz de ikiiıç defa aralıklı olarak zam yapmak >erine bir defa zam vapahm dive duşundugumuzden bir a> daha sabredelim divoruz. Buyuk olasılılüa ekmek zammını seçim sonrasına erteleveceğiz, ama seçim sonrasında fiyatlar 130 lira değil, o zaman petrol fivatındaki ve işçi ucretlerindeki artışa gore 150 liraya çıkabilir." Bu arada Izmir Fınncılar Derneğı Başkanı Necdet Durmuş dun yapılan Dernek Genel Kurulu'nda liberal ekonomi politikasının uygulandığı Türkiye'de ekmek fıyatlarının yukselmesinin normal olduğunu soylerken, Izmır Ekmek Sanayı Işverenler Sendikası Genel Başkanı Mehmet Ali Yolgormez, "Malivetler yiikseldi. Ancak 1 kasıma kadar zam istememe sozu verdik. Bunun içni 1 kasımda ekmek fivatlarına zam yapılmasını islevecegiz" dedi. Yapılan Genel Kurulda lzmır'de butün fırınların bır anonım şırketi halınde butunleşerek ortak bir uretim ve dağıtım ağı kurulması konusunda ele ahndı. Bilindiği gibi, Istanbul'da fınncılar geçen yıldan itibaren kurdukları anonım şirketler ile ortak uretim ve pazarlama ağını kurmaya başladı. IİSAIVSÜSTÜ PROGRAMLAHA BURSLU ÖĞRENCt ALEVACAKTIR ^ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZŞİPAL BtLKENT ÜMVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜTNDEN Bilkent Üniversitesi Lisansüstü Yöneylem Araştırma (OR) ve İşletme (MBA) Programlanna burslu öğrenci alınacaktır. Aranan Şartlar: 1 Mühendislik, îktisat, İşletme bölümlerinden birinden en az iyi (4 üzerinden 3) derece ile mezun olmak, 2 İyi derecede Ingilizce bilmek, 3 Kantitatif yöntemleri iyi bilmek, Burs, öfrenim hara muafıyeti ve başanlı olunduğu sürece verüecek aylık 200.000 TL.'dir. Isteklilerin; Bilkent Üniversitesi Mezuniyet Sonrası Eğitim Enstitfisü'nde 56 Eldm tarihlerinde yapılacak olan sınava katümalan gerekmektedir. Sınava katılacak olan adayların sınava mezuniyet ve not belgelerini (transkript)lerini getirmeleri gerekmektedir. "Bir yanlıslık mı var" : Ben, ilkokul mezunu olup 1982 vılında 25 hizmet vılımı (amamlavarak bir kamu kunıluşu bankadan 5. derecenin 2. kademesinden emekli oldum. 1) Mart 1987'de yakacak zammı ile birlikte elime 3 a>da 195.765 TL. geçti. Gene Emekli Sandıgı'na baglı bir kuruluştan 27 hizmet vılını tamamlavarak 6. derecenin 4. kademesinden emekli olan ilkokul mezunu olan bir kişinin eline ise 3 avda 206.000 TL. geçmektedir. Acaba benim almakta oldugum maaşta bir vanlışlık mı var? 2) 1976 vılında çalıştıım kurumda bir vıl kademe ilerlemesi cezası ile cezalandınlmıştım. Bu ceza 3 Ocak 1986'da yururtuğe giren "Memurlar ve Dığer Kamu Gorev lılerinin Bazı Dısıplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun" kapsamına girer mi? Y.R. KONYA YANIT: 1) Ocak 1987 ıle 30 Haziran 1987 arası uygulanan 66 katsayıya gore 5. derecenin 2. kademesinden 25 yıl 9 ay çalışma karşılığı ödenen emekli aylığı ve sosyal yardım zammı toplamı ayda 195. 765 TL.'dir. Size bağlanan aylığın da 25 yıl 9 ay çalışma karşılğı bağlandığı anlaşılmaktadır. Sozunu ettığıniz ilkokul çıkışlı 6. derecenin 4. kademesinden ve 27 yıl çalışmadan sonra emekli olan kişinin eline ıse ayda 193.365 TL geçmesı gerekmektedir 1987 yılı 1 yarısında 66 katsayı iie 30.000 TL. Sosyal Yardım Zanımına gore ayda 68.638 ve uç ayda 205.917 TLÎyi 6. derecenın 4. kademesinden alabılmek için 35 yıl 9 aylık bir çalışma suresı gerekır. 6. dereceden 27 yıl çalışma karşılığı 206.186 TL. emekli aylığı, ancak bu derecenin 7 kademesıne ulaşabılenlere odenmektedır. 2) Memurlar ile Diğer Kamu Gorev lilerinin Bazı Disıplın Cezalarının Affı Hakkında "kanun"un yururluğe gırdığı 3 Ocak 1986'dan once ışlenmış. "fiiller sebehivİe kurumla surekli olarak ilişik kesilmesi sonuıu doğuran disiplin cezaları hariç olmak uzere kanun. tuzıik ve vonelmclikler geregince memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu gorevde bulunmu> olanlar hakkında verilmiş disiplin cezaları bıilun sonuçlanvla affedilmişlir." 1976 yılında size verilen bır yıl kademe ılerlenıesı cezası da af kapsamı ıçindedir. SORL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle