19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 75/87 sayılı karannda) yine cumhuriyetin değişmezliği ilkesini ele aldı. Anayasanın 9. maddesinde yer alan ilkenin bir "değişmezlik kuralı" ve "teklif yasağı" getirdiğini anlatarak, bunu bir biçim koşulu saydı. Ve "teklif yasağının" cumhuriyetin niteliklerini kapsayacak bir yasak olduğunu açıkladı. Sonra. Elazığ, Antalya ve Palu Asliye Hukuk Mahkemeleri'nden gönderilen 3 ayrı itirazı incelerken, (76/19, 76/46, 77/47 sayılı kararlannda) aynı sonuca vardı. Anayasa Mahkemesi'ne göre, değişmezlik cumhuriyeü oluşturan bütün ilke ve kurallan kapsıyordu. Aynca, bu ilke ve kurallarâ aykırı bir değişiklik "teklif olunamazdı:' "Değişiklik teklifı, değişmezlik ilkesiyle çatışıyorsa, hiç yapılamayacak, yapılmışsa yöntemi içinde yürütüleme>ecek, yürütülmüşse kabul edilip kanunlaşamayacaktır!' "Bu nedenle, biçim açısından anayasal denetim yapıhrken, 9. maddenin öngördüğü kural açısından inceleme yapıtması zorunludurT (AMKD, sy. 14, sh 264). DURUM AYNIDIR: Şimdi, bu kararlar karşısında ve 1982 Anayasası'na göre geçici 4. madde değişikliğini incelemek gerekiyor. Bu değişiklik 17.5.1987 günü Meclisten geçmiştir. Ve iki fıkradan ibarettir. Birinci fıkrasında maddenin yürürlükten kalktığı belirtilmekte, ikinci fıkrasında halkoyu zorunluluğu getirilmektedir. Bize göre, ikinci fıkra o tarihte "teklif edilemeyecek" ve "kabul edilemeyecek" bir fıkradvr. Çünkü, anayasanın nasıl değiştirileceğini, o tarihte yürürlukte olan 175. madde göstermiştir. Milletvekilleri ancak anayasanın gösterdiği yönteme uygun değişiklik önerebilirler. 175. maddede yapılan bir değişiklik yürürlüğe girmeden, anayasa kendi belirlediği yöntem dışında değiştirilemez. Anayasanın 148. maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini sayarken, "Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceleyip denetler" diyor. Bu incelemeyi de "teklif ve oylama çoğunluğu" ve "ivedilik" yasağıyla sınırlıyor. Ama, "teklifi" incelemek yalnız imza sayısına bakmak değildir. Nasıl, eksik imzalı bir "teklif geçerli sayılmıyorsa, anayasanın belirlediği yönteme aykın "tekhT' de geçerli sayılamaz. Unutmayalım ki, 175. madde hem imza sayısını hem anayasayı değiştirme yöntemini gösteriyor. O halde, yönteme aykın bir "teklif anayasal anlamda "teklif olamaz. Kısacası, yeni geçici 4. maddenin 2. fıkrası incelenebilmeli ve iptal edilmelidir. DEMOKRASİYLE BAĞDAŞMAZ Kaldı ki, 1982 Anayasası'nın 4. maddesi (tıpkı 1961 Anayasası'nın 9. maddesi gibi) cumhuriyetin değişmezliği ilkesini getiriyor. 2. maddede yer alan "cumhuriyetin nitelikleri ve 3. madde hükümleri değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez" diyor. Peki, cumhuriyetin bu niteliklerini ortâdan kaldıran bir "teklif ve "değişiklik" incelenmeyecek midir? Eğer, Anayasa Mahkemesi yalnız imza ve oy sayımı yapacaksa, 4. maddedeki değişmezlik kuralı nasıl işleyecektir? Elbet, Anayasa Mahkemesinin yukarıda sözünü ettiğimiz kararlan, bu açıdan bize ışık tutuyor. 4. maddeye aykırı "teklif ve "kabullerin" 1982 Anayasasına göre de incelenmesi gerekiyor. Anayasanın 2. maddesi cumhuriyeti "demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti" olarak tanımlıyor. Demokratik bir hukuk devletinde belli bazı insanlann seçilme hakları halkoyuna sunulamaz. Evet, referandum öziinde demokratik bir yöntem sayılabilir. Ama, azınlığın haklarını korumak ve herkese iktidar olma şansı tanımak demokrasinin gereğidir. Halkoyuna başvurularak bu konularda duzenleme yapılamaz, kimse için yasak konulamaz. Bazı insanlann seçilme hakkı çoğunluğun iradesine bırakılamaz. Böyle bir yöntem demokrasi ve cumhuriyet kavramıyla bağdaşmaz. Seçilme hakkı ancak bağımsız mahkemelerin bir mahkumiyet hükmüne bağlı olarak sınırlanabilir. Onun da ayrıca makul olması, demokrasiye uygun olması gerekir. İnsanlann seçilme hakkını oylamaya sunmak, yargı yetkisini halka bırakmak olur. Oysa, yargı yetkisi yalnız yargı organı tarafından kullanılır. Geçici 4. maddenin 1982 Anayasası'yla oylanması, zaten halk mahkemeleri uygulamasına bir geçiş olmuştu. Şimdi aynı yolu kullanmak, yöntemi kalıcı kılar. Ve cumhuriyetin temel niteliklerini yıkar. Sonuç olarak, başka değişikliklerle laiklik ilkesinden sapma ve cumhuriyetin özünü iyice boşaltma yolunda kimse. düş kurmaya kalkmasın. Anayasanın 4. maddesine aykırı bir değişikliği incelemek, yine Anayasa Mahkemesi'nin yetki alanındadır. Geçici 4. maddenin 2. fıkrası bakımından da durum aynıdır. Birinci fıkra anayasaya uygundur. Yasaklar Meclisin kararıyla birlikte kalkmıştır. Ama, yazımda belirtmeye çalıştığım nedenlerle, Anayasa Mahkemesi'nin 2. fıkrayı inceleme yetkisi vardır ve bu fıkra açıkça anayasaya aykırıdır. 8 HAZÎRAN 198Î Anayasanın 4. maddesine aykırı bir değişikliği incelemek, yine Anayasa Mahkemesi'nin yetki alanındadır. Geçici 4. maddenin 2. fıkrası bakımından da durum aynıdır. Birinci fıkra anayasaya uygundur. Yasakiar MeclLsin kararıyla birlikte kalkmıştır. Ama, yazımda belirtmeye çalıştığm nedenlerle, Anayasa Mahkemesi'nin 2. fıkrayı inceleme yetkisi vardır ve bu fıkra açıkça anayasaya aykırıdır. Referandum Anayasa Mahkemesi'nde OKURLARA.^ OKAY GÖNENSfr* CÜMIHJBİYETTKV Keyifli Yaz TURGUT KAZAN Istanbul Barosu Avukatlarından Son günlerde hepimiz referan mıştı? Ama şimdi, kendisi affa dumu konuşur olduk. Açlığı, pa kavuşabilmek için, anayasa dehalılığı unutup bu sorunu tartış ğişikliğinin iptaline bel bağlamış maya başladık. Bir yandan, 175, bulunuyor. maddenin yeni biçiminden korBİR İBRET ÖR.NEĞİ kuyoruz. Öte yandan, geçfci 4. Bizim amacımız Demirel'i ya maddeyi düşünüyoruz. Başbada başkasını eleşlirmek değildir. kan Özal'ın ne yapmak istediğiSırf ibret olsun diye, bu ilginç geni yorumlamaya çalışıyoruz. Kilişmeyi anlattık. Demek ki, her mimlz basit bir oy çokluğu ve resaltanat sahibi, bir gün hukukun ferandum yoluyla laiklik ilkesinkoruyuculuğuna sığınmak zodcn önemli sapmalar bekliyor. runda kalıyor. Elbet, b'u DemiKimimiz politik yasaklan halka rel'in de hakkıdır. Yeter ki, tüm onaylatmanın kilometre taşlarıiktidar sahipleri yaşadığıınız örnı döşüyor. nekten ders alsın. H Bu arada, Anayasa Mahkemesi'ne bir iptal davası açıldı. Ve hemen, anayasa değişikliklerınin nasıl denetlenecegi tartışmaları başladı. Başbakan Özal, Yüksek Mahkeme'nin "çoğunluk" ve "ivedilik" koşulları dışında bir inceleme yapamayacağını söyliiyor. DYP Genel Başkanı Cindoruk (Demirel'i temsilen) karşı görüşü öne sürüyor. Doğrusu ilginç bir durum. tnsan, anayasa değişikliklerınin denetimi konusunda yaşanmış gelişmeleri düşününce, şaşırıp kalıyor. O Demirel ki, nereden nereye gelmiş? Bırakınız anayasa değişikliğini, yasalann bile iptali üzerine söylediği sözler kulaklarımızda çınlıyor. örneğin, Af Yasası ile ilgili kararı nasıl öfke ile karşıla Evet, olayımızla birlikte Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliklerini denetleme yetkisi yeni boyutlar kazanacağa benziyor. Acaba, "teklif ve oylama çoğunluğu" ile "ivedilik" yasağı dışında bir inceleme yapılamayacak mı? Örneğin, "teklif edilemez" ve "kabul edilemez" bir değişiklik gerçekleşirse, Anayasa Mahkemesi buna bakmayacak mı? Özellikle, cumhuriyetin temel direği olan laiklik ilkesine aykın düzenlemeler bozulamayacak mı? Geçici 4. madde ile ilgili iptal davası bu soruları gündeme getiriyor. Ve sorulann yanıtmı araıken de, Anayasa Mahkemesi'nin eski kararlarına şöyle bir göz atmak gerekiyor. Bizde, bu tartışmalar 1970'lerde başladı. Demirellnönü ittifakının "kuyudan adam çıkarma" girişimi üzerine TİP iptal davası açınca, anayasa değişikliklerinin incelenemeyeceği görüşü ortaya atıldı. Ama, Anayasa Mahkemesi (70/131 sayılı kararıyla) konuyu denetim alanı içine aldı. Ve o zamanki anayasanın 9. maddesinde yer alan cumhuriyetin değişmezliği kurahna çok carüı bir yprum kazandırdı. Sonra, yine TlP'in açtığı ikinci davada (70/4137 sayılı kararıyla) bu ilkeler bir kez daha vurgulandı. Anayasa "devlet şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki anayasa hükmünü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" diyordu. Değişmezlik kuralı yalnız "cumhuriyet" sözcüğünü amaçlamış olamazdı. tlkelerde değişmeyi öngören her adım, aynı yasağın duvanna çarpardı. CUMHURtYET DEĞtŞTİRİLEMEZ: Derken, 20.9.1971'de anayasanın 147. maddesi değiştirilerek, Anayasa Mahkemesi 1 nin yetkileri daraltıldı. Artık anayasa değişiklikleri yalnız "şekil şanlanna uygunluk" açısından denetlenebilir oldu. Bu değişiklikten sonra da, ilk davayı Ozer Derbil ve arkadaşları açtı. Anayasa Mahkemesi (73/19, EVET/HAYIR OKTM AKBAL Türkiyv'deki dinlence yerleri Halen yurtdışında sosyal alanda çalışan bir Türk vatandaşı olup, şimdiye kadar olanaklarımın elverdiği öiçüde ülkemizi Alman tatandaşlanna tamtmaya çaltfip, izinlerini Türkiye'de geçirmeleri için elimden gelen her türlü çabayı gösterdim. 1980 senesinden beri en az 30'un üzerinde Alman vatanda$ı sözümüzü dinleyerek ülkemizi ziyaret ettl Birkaç turist haricinde bütün turist arkadaşlar geri dönüşlerinde konaklama ve dinlence yerlerinin olağanüstü derecede bakımsız olduklanm, yerli turistlerin ve konaklama tesisleri sahiplerinin çevreyi koruma denen zorunluluğa hiç aldırış ermediklerini, en kısa yoldan çabucak gelir sağlayıp "gelecek seneye Tanrt biliry' görüşleriyle kendiierini şaşkına döndürdüklerini ve bütün bu OKURLARDAN olumsuz, nemelazımcı davramşlara bir de nemelazımcı müteahhitlerin göklere doğru dikmeye çalıştıklan kibrit kutusu biçimindeki konaklama yapılan eklendiğinde birkaç sene önce Ege ve Akdeniz'in şirin, küçük kasabalarını ziyaret eden yabancıların, bu sene aynı yerleri ziyaret ettiklerinde o şirin güzel dinlence yerlerini tanıyamadıklarını ve şoke olduklanm yazıyorlar. Bu güzel yerlerden birisi de Alanya kentimiz. Yine sözümüzü dinleyerek Alanya'da tatillerini geçirmek için giden kayınpederler ve arkadaslanyla 2S.S.1987 tarihinde yaptığımız bir telefon konuşmasında, önceden ayırtmış olduklan bir otelin odalanndaki yataklann olağanüstü bakımsız olduklanm, gün boyu odada hiçbir toparlama isleminin yapumadığı, banyo ve tuvaletlerin çok kirli olduğu, itirazlarma rağmen "ellerinden ancak bu kadannm geldiğini" söylemişler. Doğrusu, her yanı betonlasmif, kıyıları kapanmış, kumsalları pislikten geçilmeyen bu ve buna benzer dinlence yerlerine bir gelenin bir daha gelmeyeceğini, ülkesine geri dönen turistlerin anlatacağı izlenimlerin ülkemizin tamtımmda ne önemli unsur olduğunu hatırlatarak, binlerce mark verip izinleri boyunca dinlenmek hakkı olan insanlara karşı işİediğimiz hataya karşı nasıl özür dileyeceğimi bilemiyorum. YAŞAR CÜRLER ALMASYA sonucu düzenlenen ilgili rapordan, Silivri ilçesi Selimpasa köyünde kain EvSun ve SinEm A.Ş. adlanna kayıtlı 391 adet bağımsız bölümden 120 adedinin 5 milyon TL. 4 adedinin ise 8 milyon ile 75 milyon TL arasında, muhtelif tarihlerde, muhtelif kişilere satıldığı anlaşılmıştır. 492 sayılı Harçlar Kanunu 'na göre, satış işlemlerinde tapu harcı, taşınmaz malın emlak vergisine esas olan değerinden az olmamak üzere ilgililerince beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden tahsil edilmektedir. Bu nedenle EvSun Ev Aletleri Ticaret ve Sanayii A.Ş. tarafından satış bedellerinin düşük gösterilmesi konusu Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na iletilmiştir. Bilgi edinilmesini rica ederim. HALİM ÇORBALl TAPU KADASTRO GENEL MÜDÜRÜ Atatürk'e İhanet! "Atatfırk'e ihanete izin vermeyin." Bu sözü söyleyen Sayın Kenan Evren, gerici bir gazetede çıkan bir başyazıdan şu satırlan bilmem okudu mu? "Türkiye'de son zamanlarda özgün düşünceter üreten düşünürlerin, yeni buluş sahipleri insanlann ortaya çıkmayışı çok basit bir sebepten. Mustafa Kemal'in gençlere aşılamaz olarak gösterilmesinden kaynaklanıyor olmasın. Bu saptamayı yaptıktan sonra konuya geçmek istiyorum. Konu nedir? Türkiye'nin günden güne Atatürk yolundan ayrılmasıdır... Bu, güncel bir gerçektir. Meydanlarda 'ille de başörtüsü takacağız' diye direnen genç kızlar; gazetelerinde. dergilerinde şeriat devletinin kurulması için savaşım veren insanlar; camilerde verdikleri vaazlarda Atatürk devletini yerin dibine batıran hocalar; okullarda, üniversitelerde oruç tutmayan arkadaşlarını döven, öldüren, korkutan gençyaşlılar; polftika dünyasında gericiliğe durmaksızm ödünler veren ünlüler; hepsi hepsi bugünkü Türkiye'nin önce yavaş, sonra artan bir hızla 1920 yılları öncesinin, Atatürk öncesinin Osmanlı toplumuna, padişahçı, hilafetçi anlayışa kaydığının kanıtlarıdır. Siz şu sava bakın: 'Atatürk'ü, gençlere aşılamaz' bir kişi olarak gösterdiğimiz için yeni düşünürler çıkmıyormuş! Aynı gazetede, bu gazete gibi başka yayın organlarında 'aşılmaz' kişiler oiarak gösterilen Saidi Nursi'ler, bilmem ne hoca efendiler yokmuşgibi! Mustafa Kemal Atatürk'ü aşmakyadaaşmamak söz konusu değildir. Zaman herkesi aşar. Ama zamanı aşan kişiler de vardır. Atatürk böyle biridir; zamanı, zamanları asacak bir büyük değerdir. Bu, demek değil ki, Mustafa Kemal'in benimsettiği, yerleştırmek istediği değerler, anlamlar geçilmeyecek Elbette ki ilerleme. yücelme, yeni olanaklara sahip oima; bilimde, kültürde en ileri aşamalara ulaşma hızla sürdürülecektir. Her yeni kuşak bir öncekini aşacaktır. Atatürk'ün ortaya koyduğu ilkeler daha da derinleştinlecek, daha da sağlam temellere bağlanacaktır. Atatürk de, "Yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz" dememiş miydi? "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir" dememiş miydi?.. 'Tek ve gerçek yol gösterici benden başkası olamaz' gibi bir söz söyledi mi? Atatürk'ü aşmak, Atatürk döneminde gerçekleştirilentere yenilerini eklemek bir görevdir. O'nun bize bıraktığı bir görevdir. Ama bu, Atatürk'ü aşmak değildir; Atatürk'ü tamamlamâktır. Prot. Tütengil bir kitabına "Atatürk'ü Anlamak ve Tamamlamak" adını vermişti. Tütengil şöyle diyordu: "Atatürk'ü tamamlamanın ilk anlamı, 'istiklali tam' ve 'Türk devriminin bütünlüğü' anlayışında açılan gedikleri tamamlamâktır. Bu davranış Atatürkçülüğe yeni bir şey katmayacak, onu eski düzeyine kavuşturacaktır. Yeni bir 'kuvayı milliye ruhu'na muhtaç olduğumuzu ileri sürenler bunu söylemek istiyorlar. Atatürkçülüğü eski düzeyine ulaştırmak yetmez, eksik kalan yanlarını tamamlamak da gerekir Atatürk'ü tamamlamanın asıl anlamı, Türk devrimine yeni katkılarda bulunmaktır.'' Tütenail'e göre "Benim müstesna olduğuma dair bir kanun yoktur" diyen Atatürk "kendi eksiklerini dile getirmekten de çekinmez". Atatürk'e ihanet etmemek, yalnızca onun yaptıklannı, yarattığı devrimci atılımtarı, ortaya koyduğu ilkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve devrimci, halkçı, devletçi özünü korumakla yetinmek değildir. Tütengil'e göre bu, "Atatürkçülüğü donmuş kalıplar haline getirir ve yasama gücünü zayıflatır. Batılı bir toplum olmak ve halkın mutiuluğunu daha ileri bir düzeye çıkarmak" Atatürk'ün ülküsü ve amacı... O gerici gazete başyazısının dediği çok yanlış. "Mustafa Kemal gençlere aşılamaz" bir kişi olarak gösterilmiyor. O'nu örnek alınacak, devrim yolunda yorulmadan, bıkmadan yürünecek bir öncü olarak benimsetmektir amacımız... Atatürk'ün yap1 tıklarını aynı doğrultuda yeni aşamalara götürmek... Atatürk ün 1923'te dediği gibi: "Bize ve ahfadımıza düşen vazife, bu yol üzehnde tereddütsüz ilerlemektir" Sayın Evren "Atatürk'e ihanete izin vermeyin" diyor 19 Mayıs konuşmasında... Doğru bir söz bu. Atatürk'e, onun ülküsüne, ilkelerine, devrimine, kurduğu cumhuriyete 'ihanef etmek, Türk ulusuna ihanet etmektir. Ama bu 'ihanet'in çizgisi nerde. ne zaman, nasıl başlar? Önce bunu düşünmemeli mi? Vasiyeti ayaklar altına alınan. kurduğu yapıtlar birer birer yıkılan. partisi kapatılan, devrimci atılımlanndan geriye dönülen bir ülkede, bir dönemde "ihaneVm nerde, nasıl başladığı tarihçe er geç saptanacaktır. Bu gerçeği böylece bilmek gerekir. Çorbalı'nın açıklaması Gazetenizin İS Şubat 1987 tarihli nüshasında yayımlanan, "Dairenin fiyatı 40 milyon, tapusu 5 milyon" başlıklı haber yaz'sı ile ilgili olarak müfettişlikçe yapılan inceleme er yaz girişinde bir rehavet kaygısı yazı işleri salonlannı kaplar. Durgun geçecek bir dönem beklentisi, değişik yaz planlamalarını gündeme getirir. Bo yaza ise tam tersi düşüncelerle giriyoruz. Bu yaz ;° referandum ve erken genel seçim olasılığı, anlaşılan siyaset ve ekonomi cephelerinde, durgunluk kaygısına yol açacağa değil, sıcakla birlikte bizi şiddette bunaltacağa benziyor. Elbette ekonomide kötüye giden „ , hava herkesi bunaltıyor. Siyasette ise, iktidar partisi de . • muhalefet partileri de değişik sürprizlerle karşılasabilecekleri kuşkusuyla hem bunalıyorlar hem d*. genel havadaki bulanıklığı yoğunlaştırryorlar. Gazeteciler^ için böyle yoğun günler, en başta zevkli, hareketli bir ' çahşma ortammı sağladıkları için fazlasıyla makbuldür. '• Yazları bizde yeni bir habercilik türü de gelişti: Siyasileri; tatillerinde de izlemek ve denize girerken fotoğraflannı ' çekebilmek, haber atlatma yarışı içindeki tüm gazeteciler için zorunlu bir uğraşı oldu. Başbakan Özal'ın güneydeki tatili de bir yarış, hatta savaş yaşanmasına yol açtı. izmir büromuzdan Hakan Kara arkadaşımız bu yarışı şöyle anlatıyor: "Başbakan yata yerleşip kara ile bağlantısı azalınca, . bize sadece Fethiye sahil radyosunu dinlemek kaldı. . Her sabah 7'de kalkıp toplanıyor ve ilk iş olarak \ radyoyla Başbakanın basın danışmanı Can Pulak'ı arıyorduk. O da bize her seferinde 'Siz keyfinize bakırv Başbakanın bir programı yok' diyordu. Ama keyfe bakmak ne mümkün, kimse denize bile giremedi. iki , günü boyle kıvranarak geçirdik. Üçüncü gün 10 kişilik • bir balıkçı botuna 13 kişi doluştuk. Tam biz yaklaşırkerv' özal'ın bulunduğu yat, hızla hareket etti. Batma tehlıkesı bizi korkuttu, ama hepimiz ıslanmakla kurtulduk. Bu arada üç arkadaşımızın tuzlu su yutan ' fotoğraf makineleri bozuldu. Batma tehlikesi geçirmemiz Ûzal'ı da insafa getirdi, durdu, bizi yata aldı. Ama yine sabit fikir haline gelen "mayolu fotoğraf" ortada yoktu. 3 haziran çarşamba gününe kadar ne yaptıysak nafile.Sonunda Fethiye'den bir yat tuttuk, mayolar, tişörtler giydik, fotoğraf makinelerini sakladık. İlk hedefimiz ola» Helvacı Koyu'nda özal ve yatlarından eser yoktu. Sonra olsa olsa, dedik Bedri Rahmi Koyu'ndadırlar. Ama bu • • v kez yatın kaptanı, yanında belgeleri olmadığı . gerekçesiyle yan çizdi. Tek çözüm vardı. Yandaki koya^' indik. Bir tepe aşıp Bedri Rahmi Koyu'nun tepesine "m yerleştik. Oradalardı..." Gerçi bu yaz girişinde hareket beklentisinin artmasının V keyfini yaşıyoruz, ama mevsime 25 liralık bir f'ıyat " artışıyla girmenin iç sıkıntısı da yüreğimizin bir kenarını ^ kıpırdatıp duruyor. Yazı fazla çalışmayla geçireceğimiz \'; anlaşılınca bir sorun da arkadaşlarımızın dinlenme sürelerinin düzenlenmesi oluyor. Tatiller nasıl yapılacakİ, Biraz zor yapılacak, diye kolay bir yanıt üstüne, rıemen bayramla birlikte bir grup, hızlı bir dinlenme uyguladı. Bu kez bozan hava, Ankara temsilcimiz Yalçın Doğan'ı ve •"• bizi, tatilimizi kısa kesmeye zorladı. Havanm daha da ' ısınmasını beklerken, Ankara Büromuz Haber Şefi Ahrrmt Tan, bir haftalık bir Çin yolculuğuna çıkryor. Haber "^ Merkezi Müdür Yardımcımız Ley/a Tavsanoğlu da Ege ''"•. Vakfı'nın Atina'da düzenlediği Ege Denizi ile ilgili bilimsel sempozyuma katıldı, buradan ABD"ye geçecek VB * "Muhteşem Süleyman" sergisinin Chicago'daki açtlışme katılacak. Bu gezilerinin ardından Ahmet Tan ve Leyla Tavsanoğlu, yıl sonuna kadar masalanna fena halde çakılacaklar. Anadolu'daki havayı yaz boyunca yansıtmak için çeşitli arkadaşlarımız gezecek ve izlenimlerini aktaracaklar. ilk olarak Cüneyt Arcayürek'in izlenimlehnÇ] geçen hafta boyunca yayımladık. Anadolu'nun havası v deyince, yurt muhabirlerimiz de gelişen Örgütlenme t> içinde katkılarını arttıracaklar. Bu katkıların sayfalarımızfÇ daha çok yansıması için de çeşitli önlemler alındı. Bu j alandaki eksiklerimizi bu yıl içinde tamamlayacağımızı ijj sanıyoruz. .• Bir haber de BilimTeknik ekimizden. Başbakanlık Çevret, Genel Müdürlüğü, çevre sorunlanna yaklaşımı nedenıy/e*BilimTeknik ekimize "Özel Onur ö d ü l ü " vehlmesini 1 kararlaştırdı. Ekim'mn yönetmeni Orhan Bursalı, ödülü ; bugün alıyor. Gazetemizin çeşitli birimlerinde de yeni düzenlemelere,'? yeni görev ve sorumluluk paylaşımlarına giriştik. Bu * arada Cağaloğlu'ndaki çeşitli hareketlenmeler de gazetemiz üstünde etkisini gösterdi, bu konuda ~; önümüzdeki hafta derli toplu bilgiler vereceğiz. 7. 175 liranın verdiği zorunlu iç sıkıntısına rağmen, <• Cumhuriyet ailesini keyifli bir dönemin beklediğine inanıyoruz. Ülkemizin önde gelen sanayi kunüuşlarmm yıllık % 50 net verimli tahvilleri Pamukbank Menkul Kıymetler Merkezinde ve tüm Pamukbank Şubelerinde. ELEMAN ARANIYOR Birlık Merkezi nde çauştırılmak Lzere. 1 Birliğin teknik çalışmalarını yürütebılecek. Araştırma, Geliştirme. Dökür^antasvon. Planlama konulannda çalışacak. çck ıyı derecede [ngılizce bılen genç dinamik; MİMAR veya İNŞAAT MÜHENDİSİ (ikırcı ıison frıg.Si :'c ÎJ'ÜCJ Degesı ve S'ne< aaav'a' da askerlîğinı vac^ış cıma* tercn neaenıdır) 2 idari. Mdl vePersone işlerınde çalışacak. Muhaseoe cigts! olan Yuksek okul mezunu, BÜRO MEMURU 3 Büro temizliği ve evrak takıp işine Dakabilecek. en az Ortaokui Vezı^nu; O d a C I • TakİpÇİ Aanmaktadır Başvurular gtzl tufuiacaktır. P PAMUKBANK İLAN KARŞ1YAKA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1987462 HÂKİM: SALİM ÖZTUNA 15645 KÂTİP: GÜLER SARIKAYA 1263 DAVAC1: NURAY RABİA KARABULUTH51' 1 sokak No: 18/1 K.yaka VEKİLİ: Av. GÜLSEREN AKSER 1690 Sokak Soykal Pasajı No: 122 K.yaka DAVAL1: ALTAN KARABULUT Nurmak Makina Sanayi A.Ş. Anadolu Cad. K.yaka DAVA:»BOŞANMA Taraflfer arasında mahkememizde görülmekte olan boşanrna davasının yapılmakta olan duruşmasında adı geçcn davalının adresine çıkartılan davetiye bila tebliğ iade edılmiş olduğundan ve yaptırılan zabıta tahkikatına rağmen de adresinin bulunmadıgından ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, Adı gaçen davalının duruşmamn aıılı bulunduğu 30.6.1987 güml saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunması, gelmediği takdirde kendısinı bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde yokluğunda karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 26.5.1987 BaMn: 21906 PREFABRİKE BETONARME YAPI ÜRETEN KURULUŞ MENSUPLARI BİRLİĞİ Meşrunyet C a d . N o 20••?. Aiıbev Apt. Kat: 6 Kızılav • ANKARA Birlik Üyeleri Firmalar : ANKARA 5. İCRA MEMURLUĞU'NDAN Dosya No: 1987/863 Alacakh: Yuksel Konf. San. ve Tic. Ltd. Şti. Vekili: Av. Hasan Alper Avcr. Kumrular Sokak No: 28 14 K1ZILAY ANKARA Borçlu: lsmail Hakkı Öztürk: Rahmanlar Köyu Mucur / KIRŞEHtR Alacak: 1.140.000.TL. Takibin müsderidatı: Kambiyo Yukarıda yazılı borç ve masrafları işbu ödeme emrinin tebliği larihinden itibaren on gün içinde odemeniz, takibin dayanağı seneı kambiyo senedi niıeliğini haiz değilse (5) gun iv'inde merde şikâyeı eımeniz, lakip dayanağı seneı alıındaki imza size ait değilse yine bu (5) gün içinde ayrıca ve açıkça bir dilekçe ile icra dairesine bildirmeniz, aksi takdirde icra takibindeki kambiyo senedi alıındaki imzanın sizden sadır sayılacağı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz. 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile mahkum edileceğiııiz, borçlu olmadığınız veya borcun it'fa veya imhal edildiği vçya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itirazınız v arsa bunu sebepleriyle birlikte (5) gün içinde tetkik merciiııe bir dılckçe ile hildi.erek mercideıı ilirazının kabulüne dair bir karar getirmedığiniz takdirde cebrı icraya devam olunacağı, itiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde on gün, 15. gün ilavesi ile 25 günlük ödeme emri ilanen tebliğ olunur. ' ğDOj Betosar, Beiontaş • Ecfon V k Vtong ! CeGc I vapı M v esa ANKARA ASLİYE ÜÇÜNCÜ TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN ESAS NO: 1987/232 KONKORDATO ISTEYEN: Osman Dönmez Karabali Sokak No: 70/B Şentepe Ankara. VEKİLİ: Av. Hamit Polat Necatibey Caddesi 19/18 Sıhhiye Ankara. Ankara 2 No'lu lcra Hâkimliği'nin 1986/1241 sayılı konkordato dosyası incelenmek Uzere rnahkememize venlmış olmakla incelendi: Konkordato talep eden Osman Dönmez, konkordatonun tastiki ilgili komiserce istenmiş olmakla: Mahkememizin 1987/232 esasında kayıtlı davanın duruşrrıası 19.6.1987 güpu saal 9.40'da yapılacaknr. Ilgililenn ve aiacakhlann duruşmada hazu bulunmalan. gelmemeteri haünde H.U.M.K'nin 509 ve 510 maddesi uyannca gelmeyen laraf ve ılgililenn gıyabında karar verilebileceği ilan olunur. 14.4.1987 T.C. Alanya'daki turistik işletmemizde istihdam edilmek üzere, çok iyi Almanca ve İngilizce bilen konusunda deneyimli, azami 35 yaşında bayan. Ankara Tel: 131 18 19, 131 69 69 HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ ARANIYOR BERRÎN TARA AYHAJN Y E T K İ N nijanland.lar. 7.6.1987 tSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle