22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER muz (!) Pakistan şferiat düzeni içinde, içki yasağına karşın afyon içmesine göz yumulan bir toplum görünümündedir. Afyonlanan toplumun yönetimi herhalde yöneticilerin de çok işine geliyor. Bir taraftan da Pakistan atom bombası üretimi için çalışmalar yapıyor. Toplumlar yapılanna, örgülerine göre, sosyologlar tarafından değerlendirilmektedir. Örgusü değişmeyen toplumun çabucak değişeceğini sanmak safdilliktir. Bir tarihte The Economist dergisinin "Inşallah" adını verdiği Türkiye ekinde: "Türk toplumu ve Türklerin davranışİarı Avnıpalı degildir. (Avdınlar Ocağı da bu fikirdedir.) Farklı olan dinleri (niıfusun r o99 Mıislüman) farklı bir duşunce biçimine kaynaklık eder. Dile getirilen her istek, umut, inşallah (Tanrı isterse) söziıyle biriikte ifade edilir. Hiçbir Türk kendisinin ya da ülkesinin yazgısının kendi elinde olduğuna inanmaz. Bu bakımdan Türk toplumu Avrupa ve Amerika'nın bireyci toplumlanndan çok farklıdır. TürkJer oyle kolayca harekete gecirilemeyen bir topluluktur. Tiirkiye tarihinde bir tek kendiliğinden ayaklanma görülmüş degildir" demektedir. lan çocukları, yargıç önüne elleri kelepçeli götürülen kuçük yaştaki çocukları, su, elektrik, havagazı kesilmelerini, bütün bunlann fazla fazla tutan faturalarını, işsizliği, büyuk hırsızlıklan, yollarda düşüp bayılanlan, hastane kapılannda günlerce sıra bekleyenleri, sendikal hakları olmayan işçileri, dilencileri, sanklı, cuppeli, türbanlüan, taşıtlarda sıkıştınlan kadınlan, genelevlerin kuçiicük pencerelerinden içerdeki hayat kadınlannı, manav ve kasaplardaki fiyatları, zaman zaman trafıği alt üst eden perdeli buyük makam arabalannı, satışa çıkanlan koprü ve barajlan, iç ve dış politik olayları, entrika ile politikanın çirkin işbirliğini, düştü düşecek denen enflasyonu, halterci Naim Süleymanoğlu'nu, milli maçları, pehlivanlan, televizyonu, Kuruntu Ailesini, Kaynanaları, kurbanlık develeri, üniforma taşıyan bekçi, belediyeci, gümrükçü, polis, büyük otel kavasları ile dohnuş kahyalannı, işbortacıları, yeni inşaatlan, yabancı turistleri, yazısı az resmi bol olan renkli basını, kendilerini ve toplumu yıllarca kurtaramayan şimdilerde de "kurtar bizi baba" dedikleri eski liderleri, her akşam kendilerine televizyon ekranlanndan güleç güleç bakarak oğüt verir yollu konuşan hükümet başkanını, onun özel uçağını, ülkede gezmediği yer, konuşmadığı il, ilçe ve köy bırakmayan devlet başkanını bıkmadan, usanmadan, seyretmektedirler. Öyle büyük seyircidirler ki, milli maçlarda oynayamayan sporculara (ruhsuzlar) diye bağırmaktadırlar. Gördükleri rüyalan da nerede ise seyir zannedip birbirlerine anlatmakta ve anlam çıkarmaktadırlar. Ne denir!.. Anayasa değişikliği sonucu, kendilerini kurtaracak ve yeni yeni seyir olanaklan yaratacaklann bir an önce sahneye çıkmalarını sabırsızhkla beklemektedirler. Hele hele bir zamanlar ellerine geçirseydiler ne yapacaklannı bildiğimiz politik mezar sahiplerinin mezar nakilleri sevrine şimdiden hazırlanmaktadırlar. Bir de herkese silah taşıma izni çıkarsa ne kovboy fılmleri seyredecekler Allah bilir. Ne denir böyle coşkusuz seyircilere? (Futbol maçları dışında) Nice nice seyirler dileğiyle... 29 HAZİRAN 1987 Seyretme Tutkusu Eylem, asıl anlamda hak aramak demektir. Hak aramasım beceremeyen toplumlara, mazlum ya da pasif toplumlar demek daha doğrudur. Seyircilik, bireysel ve toplumsal olarak, psikolojik görüşle çaresizlikten kaynaklanıyor. Gelişmiş toplumlann seyircisi az, eylemi fazla; az gelişmiş toplumlann seyircisi bol, eylemi hemen hemen hiç yok; büyük bir seyirci kitlesi mevcut. Hak aramayı unutan mazlum toplum bu yüzden sürekli seyretmeyi yeğliyor. CUMHCRÎYET'IE/V OKURLARA. OKAY GÖNENStN Gençleri Kazanmak... ib^ration gazetesinin sonımlulartndan Emmanuel Gabay, gazetesiyle genç okurlar arasındaki sıkı ilişkinin nedenleri sorulduğunda, "Aptalca ahlak kurallarımız yok. Dobra dobra yazıyoruz. Gençler cesaretten hoşlanıyor. Biz de cesuruz. Genç olmak için ayrıca çaba sarf etmiyoruz" diyor. Le Monde yazarlarından Frederic Gaussen ise, gazetegenç okur ilişkisiyle ilgili olarak 1968'de yaşanan bir deneyimden söz ediyor: "Tamamen gençlerden oluşan bir kadro (içinde gazeteci olmayanlar da vardı) redaksiyonu üstlendı. Bellı sayfalar, sadece gençlerin ilgi alanlarına sesleniyordu. Motosiklet, araba, müzik, dans, spor, okul, konut, iş sorunlarına bolca yer verildi. Bir süre sonra bu bölümler gazeteden tamamıyla soyutlanarak, gazetenin genel havasından tamamen ayrı bir şey haline geldiler. Lokomotif görevini gören gençler işi biraz kaytarsalar, gençliğe ayrılan bu sayfalar bozulup kaybolmaya, etkinliğini kaybetmeye başlıyordu. Sadece o sayfalan okumak için gazete alanlar da böylece bir anda kaybedilmiş oluyordu." Gaussen, bu deneyimi anlattıktan sonra, genç okurları sürekli kılabilecek yollar konusunda fikir yürütüyor. Gaussen'in sorduğu sorulardan biri şu: "Gençleri kazanmak için ihtiyarlamalarını mı beklemeli?" Ve Gaussen'in vardığı sonuç, gazetelerin de aynen gençler gibi sürekli değişim içinde olması gerektiği. "Gençlıği kazanmayı amaç edinmiş bir gazete, kökten değişmeli, yeni tikirlerin savunucusu olmalı." Gaussen'in anlattığı deneyimin benzeri bir uygulama, Türkiye'de de yaşandı. Günlük bir gazetenin içinde oldukça ilgi gören ve başarılı kabul edilen "Genç" sayfası, ayn bir gazete olarak satılmak istendiğinde tutmadı. Ote yandan, özellikle pop müziğe büyük ağırlık veren bir gençlik dergisi olan "Hey", uzun yıllardır yayın yaşamını sürdürüyor. Yine "Onyedi" ve yakınlarda yayın yaşamına atılan "Blue Jean" yüksek satış rakamlarına ulaşabiliyor, üstelik, "büyükler" tarafından yönetilmelerine rağmen. Ama bunlara karşılık gençler tarafından çıkanlan "Gençlik ve Toplum" ve "Yeni Olgu" gibi dergiler, uzun süre yaşayamadı. Fransızlann derdi, gençlerin gazetelerden ve giderek okuma alışkanlığından uzaklaşması. Bir araştırmaya göre, 1975 yılında günde en az bir gazete satın alıp okuyan gençler, tüm gençlerin yüzde 54'üyken bugün bu sayı yüzde 48'e düşmüş durumda. 1974'te Fransa'da sadece gençler için çıkanlan gazete sayısı 24'ken bugün bu sayı 9'a düşmüş. Fransızlann gönlü, suçu yalnızca televizyona ya da yeni neslin gündelik olaylardan uzak olmasına atmaya varmıyor olsa gerek. Durmadan çareler arıyorlar, yeni yöntemler deniyorlar. Ülkelerinin gençliği ve bu gençliğin eğilimleri konusunda aynntılı istatistiki bilgilere sahip olan Fransızlara karşılık ne Türk üniversite sisteminin ne de Türk basınının gençlik üzerine yeterince eğilmemesi ise düşündürücü. Cumhuriyet, bu alandaki açığı kendi olanaklarıyla kapatmaya çalışıyor. Birkaç yıldır yapageldiğimiz "Gençlik Araştırması"n/n sonuçlarını geçen mart ayında yayımlamıştık. 7 Mayıs 1987de sonuçlarını duyurduğumuz Cumhuriyet Okur Anketi ise "Gençler gazete okuyor mu?" sorusuna da yanıt arıyordu. Cumhuriyet, okurlarının dörtte biri 24 yaşın altında olan bir gazete. Öte yandan, 3 mifyon .. civarındaki toplam gazete satışına karşılık, Türkiye nüfusunun 4 milyon 379 bin kişilik bir bölümünü 1524 yaş arası gençler oluşturuyor. Gazetelerin sadece gençleri kazanmaya çalışarak satış pastalannı genişletme ihtimali yok değil. LB Monde'dan Frâderic Gaussen'in deyimiyle "Gazeteler, yarının sınırlarını çizerler." Ve gençler, gazetelerin yarınlarıdır. L TURGUT ALPAGUT Emekli Kurmay Albay Bir olay karşısında teplri göstermeyerek ve işe kanşmayarak eğlenmek için bakanlara seyirci deniyor. Seyirci ilgili Hgisiz, coşkulu coşkusuz diye türlere ayrüabiliyor. Futbol maçlannda coşkulu seyircinin neler yapabildiğine bir süre önce Konya olaylannda tanık olduk. Seyirciyi eylemli ve eylemsiz diye tanımlamak daha akılcı. Yalnız eylem sözcüğü 12 Eylül'den sonra yasaklandı gibi. Eylemsiz toplum, eylemsiz parti olduğu gibi, eylemsiz seyirci de oluyor. ler için öteyi beriyi yıkanlar, insanlan dövenler, kendi haklannı yasal yollardan aramak için hiç seslerini çıkaramıyorlar. Bazı toplumlann karakteristliğinde, değerlendiremediği olaylara boş gözlerle bakmak ve toplumsal uyku yatıyor. Yöneticiler de bu toplumsal uykuyu kaçırmamak için bol bol ve devamlı ninni söylüyorlar. Ama ninninin içinde uyusun da büyüsun yerine aman uyanmasın teranesi var. Böyle toplumlann özelliğini iyi bilen liderler, zaman zaman uyarıcı enjeksiyonlar yapma gereksinimini duymuşlardır. Atatürk yıllarca "Türk çalışkandır, zekidir" ve "Ne mutlu Türküm diyene" sloganlarını bıkmadan kullanmıştı. Amacı toplumu uyandırmak, Osmanlılık tutkusundan kurtularak kendilerine güvenmelerini sağlamaktı. Bu enjeksiyonlar şimdi galiba tersten işliyor. Laikliğin dışında Osmanh özentiliği, kavuklar, fesler, cüppeler, mescitler, tarikatlar, gırla gidiyor. Bir zamanlar Mısır'da Nasır, Arap Birliği ve Kuran'daki "necip ırk" deyimini enjeksiyon olarak kullandıysa da bir sonuç alamamıştı. Tersine Musa'nm Beniİsrail'i yıllardır Araplara kök söktürüyor. Sosyoekonomik yönden doyııma ulaşamayan az gelişmiş toplumlar eskiye doğru, dine doğru çekilerek eylemsiz seyirciliğe itiliyorlar. Can dostu Seyirci toplumun özellikleri "Seyirci toplum"un özelliklerine gelince: Seyirci toplumu; bilim araalığı ile tanımlamak yerine, somut örneklerle anlatmak daha akılcıdır. Çünkü seyirci toplum, anavatan düzeyini büyük bir arena ya da koskocaman bir stadyum zannederek tribünlere kurulmuştur. Örneğin, ülkemizde belirli (periyotlarla) tekrarlanan el koyma hareketlerinde, bu hareketin nedenlerini ve sonucunu merak etmeden, tanklann geçişini, uçaklann uçuşunu, bildirüeri ve askerleri seyretmektedir. Cezaevlerine kapatılanları, işkence görenleri, kısıtlanan özgürlükleri, halksız demokrasiyi, ideolojik olsun olmasın dövüşenleri, birbirlerini öldürenleri, karşıdan karşıya geçişte düdük sesiyle geçiş komutu veren polisleri, belediyelerin yeni yaptığı renkli kaldırımları, sel sulannı, açık kanalizasyon çukurunda boğu Eylemin gerçek anlamı Eylemi genellikle yanlış tanıralıyorlar. Kavga guriiltü çıkarmak, isyan hareketleri, anarşi gibi olaylan eylem sananlar yanıüyorlar. Eylem, asıl anlamda hak aramak demektir. Hak aramasım beceremeyen toplumlara, mazlum ya da pasif toplumlar demek daha doğrudur. Seyircilik, bireysel ve toplumsal olarak, psikolojik göruşle çaresizlikten kaynaklanıyor. Gelişmiş toplumlann seyircisi az, eylemi fazla; az gelişmiş toplumlann seyircisi bol, eylemi hemen hemen hiç yok büvuk bir seyirci kitlesi mevcut. Hak aramayı unutan mazlum toplum, bu yüzden surekli seyretmeyi yeğliyor. Ara sıra peşine takıldıklan yöneticilerin amigoluğu ile, o da onlann istediği istikametlerde küçük bir tepki gösterebiliyorlar. Örneğin maçlarda, tuttuklan renk OKT^Y AKBAL EVET/HAYIR Halkevleri Açılırken OKURLARDAN Ibrahim Karaoğlanoğlu tlkokulu'nun Atatürk büstüne ne oldu Ben Izmitliyim. Emekli memurum. Atatürkçüyüm. Izmit'in Mehmet Alipaşa mahallesindeki Albay Ibrahim Karaoğlanoğlu tkokulundaki Atatürk büstü tam 10 gün önce kaidesinin üstünden alınıp götürülmüf. Yapanlann kimliği meçhul. Ama tahmin etmek kolay. Ben bu olaym basına yansımasını bekiedim. Ne tstanbul gazetelerinde ne de İzmit'te basılan Kocaeli gaıetesinde bu olayla ilgili tek bir habere rastlamadım. Bu olay hakkmda ne Valilik, ne Milli Eğirim ne de Emniyet bir açıklama yapmadı. Günümüzde artan gericüik faaliyetleri Izmit gibi emekçi bir şehirde karabulutları altına ahyor. Eskiden sokakta görünmeyen çarşaflı kadınlar, sakallı takkeli, şalvarlı adamlar şehirde dolup laşıyor. Her mahallede bir Kuran kursu açılmış. Körpecik çocukların beyinleri her yerde aşılamyor. ENVER ŞAH/N İZMİT yetinmiyerek önce "Tevhidi tedrisat" yani öğrenim birliğini baltalamak suretiyle iilkeyi karanlıklara itmiştir. Karanlık emellerini maskelemek için de "lcraatın içinden" gösterişli fakat aldatıcı etkin propaganda yöntemini, devletin tum imhanlanm kullanarak yayguılaştırmıştır... 1987 yıh istatistiklerinde gördüğümüz gibi, 276 imamhatip lisesi ile 2000 Kuran kursu ve 7.000 imamhatip okulu ile de 243.000 kişilik bir öğrenci ordusu kurarak, adım adım ülke yönetiminin, şeriata dayalı dimağlarla doldurulması aşamasına geçilmişiir. Ozal ve şürekasımn elinde kanun kuvvetinde karamamelerle iilkeyi yönetme yetkisi, basının sesini kısmak, halkın uyanmasını önlemek için sürekli kötüye kullanıldığını da endise ile izlemekteyiz. Bir diğer halkı uyandırmayı önleme girişimi, PTT fiyatlannın devamlı arttırılmasıdır. Artık bir kitabın gönderilmesi dahi ciddi bir mali külfet olmuştur. Örneğin: Kanada'ya Türkiye'yi tamtan 3.000 TL.lik bir kitabı 10.000 TL. pul ücreti karşılığı gönderebilmiştim. Kültür atılımı, karanlıklann aydınlığa donüşümü, kitap ve gazete okur sayısının artması ile orantdıdtr. Neden tüm basın ve yayın kuruluşları (seks yaymlan, gerici yayınlar vs. abur cubur yayınlar hariç) kağıt ve posta masrafları konusunda ortak bir tutum içine girmiyorlar. ANAP iktidannın iilkeyi ısrarla karanlıkta bırakmak için okuma ve öğrenme arzusunu sistemli şekilde baltalamasına artık dur demelL Yoksa bu gidişle bir kitap ve gazete alımı dahi sorun olacak. Ülke halkım daha fazla karanlıkta bırakmaya kimsenin hakkı olmadığmı bilmek zorundayız. Okuma ve öğrenme seferberliği, kaliteli ucuz yayınlardan geçer. GÜRKAN SAN durumu iki aydtr yurtdışmda buhınan dekanı bulup anlatağtmızda, dekan, "Bu konu rtktörtuğü ilgilendirir. Oraya sikâyet edin" demekle yetindi. Geçen yanyü benzer bir durumdan dolayı, rektörk görüsen öğrencüer yüzünden, şubatta mezun olan arkadaşlarmuzm mezuniyet belgeUrini iki ay geciktirmis oUütğunu ima ederek basvurumuzu yanttSK bmka. Şimdi biz, bu ilgisiz ve yetkisiz hocalar elinde bir şey öğrenmeden geçtiğimize mi, yoksa yasal yetkisi olmayan kişüerce kaUağmuza mı uziUeüm? Hangisi daha acı? TÜM ÖĞRENClLER^ Bakırköy'e bağh ESENLER semtinde, Namık Kemal Mahallesi, 8. Sokak 'ta 5060 inek besleyen kocaman bir ahır mevcut. Çevreden öğrendiğime gore bu ahır 1015 yıldır buradaymış. Semt sakinlerinin butun uğraşlanna karşın kaldırılamamış. Halen dedikodu da çok iiginç: Şimdi ise kalkması olanak dışı. Zira, ahır sahibi ile Bakırköy Belediye Başkanı Naci Ekşi çok yakın dost ve hemşehri. Yazın sıcak günlerinde bu sokağa girilemiyor, koku ve giıbre nedeni ile. Sokakta hergün 23 açık araba gübre dolu bekletiliyor. Sokak çocukları bu pislik içinde oynuyor. Sayın Vali, Dalan, Sağlık Müdürü'nden çok yakın (ivedi) ilgi ve eylem bekliyoruz. Dr. Naci Ekşi'den de açıklama bekliyoruz. KAMİL KOÇ ISTANBUL Bugün, irtica dediğimiz gericilik, Atatürk devrimine düşmanlık, üikemizi bir tür Humeyniciliğe götürmek hesapları varsa, güçlenmişse, bunun ilk tohumlanmn DP'nin ılk ıktidar yılında atıldığını iyi bilmeiiyiz. DP işbaşına gelir gelmez, Türkçe ezanı kaldırttı, bir. Bir de Haikevleri'ni kapattı, iki... Halkevleri'nin kapatılmasının baş sorumlularından biri bugün de Mecliste görev yapmaktadır. DP grubu adına Halkevleri'nin kapatılmasını savunan Prof. Bay Fethi Çelikbaş'tır. Şimdi ANAP'lı, eski DP'li, Hür P.'li CHP'li Çelikbaş! Bilmeyen öğrensin. Yurdun dört bir yanında Halkevleri, Halkodalarıyardı. Bu evlerin çeşitli kültür ve sanat kollarında yöre gençleri buluşur, çalışır, üretirlerdi. Ülkemizin nice büyük sanatçısı, oyuncusu, yazarı bu Halkevleri'nden yetişmiştir. Haikevlerı geniş kıtaplıklara, tiyatro sahnelerine, spof salonlarına sahipti. Bu evlerde Atatürk devriminin bir kültür eylemi olduğu anlatılırdı. Bağıra bağıra değil, düşünceyle, yaratıyla... DP'nin büyük yanlışlarından biri Halkevleri'nin kapatılmasıydı. 27 Mayıs'tan sonra Yassıada mahkemesinde asıl bu konuda bir dava açılmalı, bu vandalca eylemin sorumlularından hesap sorulmalıydı. Bebek, köpek gibi davalarla işler yozlaştırılmamalıydı. DP iktidannın, bir Kore'ye, Meclise danışmadan asker göndermesi, bir de Halkevleri'ne el koyması kararlarıdır ayöm çevreter, Atatürkçü yığmlar üstünde kötü duygular yaratan... Ne oldu o yapılar, o kitaplıklar, o salonlar? Kimi mahkeme, kimi sinema, kimi maliye şubesi!.. Bugün Cağaloğlu'ndaki bir sağcı öğrenci birliğine teslim edilen, hem de hukuk dışı yollarla bir derneğe bırakılan, daha sonra da Halk Eğitimine verilen güzel yapı, Eminönü Halkevi'ydi. Yurdun en canlı Halkevleri'nden biriydi burası. Agâh Sırrı Levent, Yavuz Abadan, Tarık Zafer Tunaya bu Halkevi'nin önde gelen yöneticileri arasındaydı. Fatih, Bakırköy, Üsküdar, Kadıköy gibi yerlerdekı Halkevleri de her türlü olanağa sahıp kültür merkezleriydı. Anadolu'da ve Trakya'daki illerin hemen hepsinde Halkevleri vardı. Dergiler; kitaplar yayımlarlar, temsiller verirlerdi. Yöre gençlerinin ilerici çizgide yetişmelerinde etkin olan yerlerdi bunlar... DP'nin aldığı kararla bütün bu yerler darmadağınık hale getirildi. Kitaplar yağmalandı. Bütün o güzel işler, başarılı çalışmalar bir anda silindi gitti. Meydan gericilere, Atatürk düş(Arkası 19. Sayfada) Hoca boşta yetkisiz kişüer derste "Özalizm Yönetimi", şeriata dayalı bir duzenin geçmiş yıllardaki özlemini tekrar canlandırmış, bununla da OzaVın iilkeyi karanlıkta bırakma çabası Bizler, tTÜ Uçak ve Uzay Bmmleri Fakühesi öğrencüeriyiz. Senelerden beri çok değerti bir hocamız tarafından verilmekte olan llbbi Meteoroloji, lanm Orman Meteorolojisi 1 ve 2. smıfi ile Deniz Meteorolojisi derderimiz, bu yartyü basmda, aniden bu emektar hocamum üzerinden aanarak, KandM RasaÛumesVnden Istanbul ÜntversüesTndm ek ders ücreh ile gelen, konu ile ilgisiz kisüere btnüahh. Daha da ilginci, bu derslerden ikisi fakültemizde öğretim üyesi dahi olmayan bir Uknisyen tarafından anlatümakta, yasal hiçbir yetkisi olmayan bu kisi bizleri, hiçbir şey öğretmeksizin suıav yaparak geçmemize veya kabnamıza karar verecektir. Bu arada dersin asd hocası da aydan aya mektebe uğrayıp maasmı abnaktadv. Yanyü başmdan beri sürmekte olan bu Şehirde Ahır SERAP USKUMRU (Öngen) ile MUSTAFA USKUMRU evlendirler. Çorlu Orduevi 27.6.1987 Bilgiden yararlanın Türk Ekonomi Bankası için bilgi ve hizmet duzeyinin dünyanın her yerinde geçerli olması önemlidir. Farklılığın başlıca kaynağı budur. TEB evrensel ilkelerle çalışır: yüzyıllann birikimi bankacılık bilgileriyle. Doğru ilkeleri bilgi ve titizlikle uygulamak Türk Ekonomi Bankası' nın politikasıdır. 21. Yüzyılda da öyle olacak. Yann. TÜRK EKONOMİ BANKASI A.Ş. Bilgiden yararlanın. TEB Müşteriterine, tüm bankacılık hizmetteri yanında, Özel projeler bölümüyte; şirket reorganizasyonu, bilgisayar yanlımı, birleşmeler ve devralmalar M&A • Hazmen bölümüyte; TL ve döviz mevcutlannın kısa veya orta vadeli menkul kıymetlerle değertendirilmesi konulannda hizmet vermektedir. ' Evren ve Albert Eınstein" • Saul Bemsteın'in computer.art çalışması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle