19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 29 HAZİRAN 1987 Yunus Nadi Armağanı Yanşması'nı kazananlar 1. ÇALIŞLAR, 9 YILLIK GAZETECİ Oral Çalışlar, 1946 yılmda Tarsus'ta doğdu. Tarsus Amerikan Koleji ve Tarsus Lisesi'nde okuduktan sonra, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. '68 kuşağınm gençlik hareketleri içinde faai olarak yer aldı. SBF Fikir Kulübü Başkanlığı, Ankara Üniversitesi Öğrenci Bir/iği Genel Sekreterliği ve DevGenç Merkez Yürütme Kurulu üyeliği yaptı. 12 Mart'ta 3 yıl süreyle Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldı. Bu dönemde Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi, Türkiye İşçi Partisi ve DevGenç davalarından yargtlandı. 1974 yılmda çıkan Af Yasası'yla tahliye oldu. Ve kaldığı yerden siyasal bilgiler fakültesine devam ederek uluslararası ilişkiler bölümünden mezun oldu. 1978 yılmda yayın hayatma başlayan yaptı. Bu dönem içinde siyasi faaliyetini de Türkiye İşçi Köylü Partisi Başkanlık Kurulu üyesi olarak sürdürdü. 12 Eylül'de TİKP aleyhine açılan dava nedeniyle tutuklandı, Mamak ve Dil Okulu 'nda toplatn 20 ay hapis yattı. Dil Okulu'nda kaldığı dönem içinde hapisteki siyasi parti liderlerini ve milletvekillerini Dil Okulu 'ndaki yaşamlan içinde ele alan "Liderler Hapishanesi" adlı kitabı yazdı. TİKP mahkumiyetinin kesinleşmesiyle birlikte, geri kalan cezasını tamamlamak için yeniden cezaevine girdi. Halen Bursa E Tipi Cezaevi'nde hükümlü olarak kalan Çalışlar, oğrencilik yıllarında Tarsus Idman Yurdu 'nda da profesyonel olarak futbol oynadı. Evli ve 1 çocuk/u olan Çalışlar, 1988 yılı ağustos ayında tahliye olacak. Yüreklerde yara, belleklerde hınç Çok sevindim. özellikle Cumhuriyet gazetesinin bu kıymetli ödülünü kazanmak, beni duygulandırdı. Kurtuluş Savaşı yülannın yadigân bu seçkin gazeterün kunıcusu, o günlerin bağımsızükçı siması Yunus Nadi ismi, sevincimi daha da anlamlı hale getiriyor. Şu anda cezaevindeyim. ödül, içeriye bir özgürlük rttzgân gibi geldi. Koğuş arkadaşlarım, keyifle şapkalan havaya fırlattılar. Son yedi yılın acılannı çekmi; insanlarla çok şeylerı paylaştım. Bu röportajı bana onlann özgurlük özleraleri ilham etti. Hep suçlandılar. Koca bir dönemin yükü gencecik insanlanmızın omuzianna yüklendi. Çıkarılan butün yasalar, anayasalar, onlan daha fazla cendere içine sokmayı amaçladı. Sonra ne oldu? Bugünkü manzaraya baktığımızda, zora dayanan politikaların iflas ettiğim görüyoruz. Hasan Cemal'in anılannda, Cengiz Çandar'la General Haydar Saltık arasında geçen bir olay vardı. Hani şu şişeler hikâyesi. Ne kadar kendilerinden emin ve saygısızdılar. Ama zaman her şeye rağmen hükmünü yürütüyor. Içeriye binlerce genci haklı, haksız atanlar, bu gencecik insanlardan butün bir dönemin hesabıru sorup tepelerinde boza pişirenler, teröriı önleyebildiler mi? Terörü önlemenin en temel koşulunun özgürlük ve demokrasi olduğu uyanlarına kulak tıkadılar. Yüreklerde yara, belleklerde bınç doğurmaktan başka bir işe yaramadı yaptıklan. Bu insanlar bizim insanlanmız, bu ülke bizim ülkemiz. Kazandığım ödulü, gencecik yaşlarında yaşamıru yitirenlere, cezaevlerinde inancıru ve onunınu koruyan, ayaktaki tüm siyasilere armagan ediyorum. Hepsini bir kez daha sevgiyle kucakhyorum. Böyle röportajlan, ülkemiz dağlarında, ovalannda, okullarında, fab(Arkası 19. Sayfada) Oral Çalışlar günlük Aydınlık gazetesinin genel yayın yönetmeni olarak iki yıl gazetecilik Çakşlar (sağdaj, kendlsine ödü'.ka zandıran roportajı aynı ceıaevindc bulunan Selim Bulutla yaptı. 2 . FEYZÎOĞLU'NUN 3 ÖDÜLÜ OLDU liarışma, geleceğimîze ışıldakları çevirdî "Yaşamınızdan söz eder misiniz?" 1946 yılında Kars'ın Çamçavuş köyünde doğdum. Orada büyüdüm. Kirvem, babama "Senin bu deli oğlan okumayacak" diyordu. Inat değil mi, ben de okudum. Cilavuz tlköğretmen Okulu'nu bitirdim. Çeşitli köylerde öğretmenlik, Arpaçay TÖS kuruculuğu yaptım. 12 Mart 1971 gelince, sorgulama, yargılama, ceza derken yurtdışına çıkmak zorunda kaldım. Işçilik, öğretmenlik, şimdi de serbest yazarlık yapıyorum. 12 Eylül'den sonra da yurttaşlıktan çıkarılmış Türkiye yurttaşıyım. "Yurttaşlıktan niçin çıkanldınız?" 1984'te babamdan bir mektup aldım. Oğlum seni yurttaşlıktan atmak istiyorlar. Sonra bir mektup daha geldi, attıklarına dair senin adına bana bir kâğıt imzalattırıp nüfus kütüğunden sildiler. Ananla oturup ağlaştık. Şimdi ne yapacaksın, Allah yardımcın olsun, diyordu. Daha sonra konsolosluktan bir mektup aldım. Bakanlar Kurulu'nun 23.10.1984 tarih ve 846687 sayılı karan ile Türk vatandaşlığınızın kaybettirildiğine dair yolladığımız bu belgeyi imzalayıp bize gönderin, deniliyordu. Doğrusu ben de kim, kimi atıyor dedım, göndermedim. Bu yap Yücel Feyzioğlu: Çalışmalarım serbest yazar olarak Federal Almanya'nın Herten kenünde sürdüren Feyzioğlu, "Burada büyüyen, yetişen çocuklar Türkiye'ye dönünce katı bir disiplinle karşılaşıyorlar. Uyum sağlamaları mümkün değil. Büyük çoğunluğu ziyan olacak. Geleceğîmiz, varlığımız olan gençlerimizi ve çocuklarımızı bu çağdışı anlayıştan nasıl kurtaracağımızı düşünmek insanın uykulannı bölüyor" dedi. tıklan, 1981'de 403 sayılı Vatandaşlık Yasası'nda kabul ettikleri değişikliğe bile aykırıdır. Peki sebep ne diyorsunuz? TC'nin iç ve dış güvenliği aleyhine faaliyet gibi kendilerinin zorla biçtikleri bir gerekçeye dayanıyor. sakalla bıyıkla uğraşıyor, yok kadınlar işyerinde etek giyecekler, makyajlannı şöyle böyle yapacaklar diye yönetmelik denetmelik çıkarıyorlar dediğimiz zaman, Batılı insan gülmekten katılıyor. "Peki gerçekten sizin aleyhte faaliyetiniz var mı?" Çok, saymakla bitmez. Der 1946 yılında Kars'ta doğan Yucel Feyzioğlu, 196571 yılları arası çeşitli köylerde öğretmenlik yaptı. llk kitabı "Sahipsizler" 1968'de yayımlandı. 196671 arası aktif TÖS üyeliği nedeniyle 1972'de 6 yıl 8 aya mahkum olunca aynı yıl Federal Almanya'ya geldi. Kendi aeyimiyle, "Yabancı olduğu için 197277 arası 6 yıl tek satır yazamadı." Işçilik ve öğretmenlik yaptı. 1979'da "Sanat Emeği Roman ödülü"nü aldı. Roman yayımlanamadı. 198384 arası Keloğlan masallarımn günümüze uygulamalan olan 5 kitabı ve 1985 Aralık ayında "Uğultu" romanı çıktı. 1985 Dünya Gençlik Yılı nedeniyle açılan röportaj yarışmasında uluslararası başarı diploması aldı. Keloğlan masal kitaplarından biri Almanca ve Flamancada yayımlandı. Yakında 4 Keloğlan kitabı Almanca ve Hollanda dilinde çıkacak. Feyzioğlu, çalışmalarım halen serbest yazar olarak sürdürüyor. 'Feytioğlu, Yurtdışmda çevrenizden, yasayan dilinizden, bildiğiniz her feyden dığımız Keloğlan'ın, Almanya'da bizim masal kitaplarımızın girmediği okul ve şehir kitaplığı yok gibi. Bunlar yurttaşlıktan atılmaya yeterli sanıyorum. "Keloğlan masallarına nasıl geldiniz?" Benim gibi çocuklar da geldikleri ülkeye, çevrelerine ve dile yabancıydılar. Derslere ilgileri yoktu. Üstelik öz dillerini de ko kopuyomana." neklerde, sendikalarda çalışmak, dilimizi, kültürümüzü savunmak. Savunmakla kalmayıp bir grup arkadaşla Türkçe ders kitapları yazmak. Bugün bunlan Almanya'da 9 eyalette kültür bakanlıkları resmen tanımış durumda. Strauss'un eyaleti Bayern dahil. Daha da affedilmezı yüzlerce yıllık kültürumuzün ürünü Keloğlan'ı çağdaşlaştırmak. Yaz nuşma, geliştirme olanaklan zayıftı. Bir dili öğreten en önemli araçlardan biri, kuşkusuz masallardı. Hele Keloğlan'ı hepsi tanıyordu. Yeni bir çift yaratmaktansa, Keloğlan'ı Kartal abisinin sırtına bindirip babasını aramak için Almanya'ya getirdim. Dersleri Keloğlan'ın bu 'macerası içinde işledim. Çocuklar olağanüstü ilgi gösterdiler. 3 . KARAHASAN, EDEBİYAT ÖĞRETMENİ 1944 yılmda Zonguldak'ta doğdu. 1966'da 1Ü Edebiyat Fakültesi TürkolojiBölümü'nü bitirdi. O dönemde fakültede 3 'iincü stnı/a geçen öğrencilere tamnan haktan yararlanarak, iktisat fakültesine bağlı gazetecilik enstitüsüne de bir yıl devam etti. 2. sınıfa geçti, ancak Zonguldak 'a dönüp öğretmenliğe başladığından, gazetecilik eğitimi yarım kaldı. Yıllardır Zonguldak Teknik Lisesi ve Endüstri Meslek Lisesi edebiyat öğretmenliği yapıyor. Sekiz tanesi, amatör tiyatrolarca Zonguldak'ta, ilçelerinde ve bazı illerde sahneye konulan tiyatro oyunları var: "Bir Kuşak Yetişiyor" (1975),"Hep Aynı öykü mü?" (1976), (Bedri Rahmi Eyüboğlu, Âşık Veysel ve Celal Sılay'ın oyunlarını derleyerek oyunlaştırdı), "Sormak Yaşamak" (1977) "Güldürü Direniyor" (1978) "Çığhkçr (1979) Zonguldak L'ıselerarası Tiyatro yarışması birincisi olarak Samsunda da sergilendi), "Can Adayam Okuyana, Yazana, Mızrap ileSaz Teline Vurana" (1981) (Zonguldak ilk, orta ve lisedereceli okul öğretmenleri tarafından yorumlanarak, merkez ve ilçelerde 12 kez sergilendi. öğretmenler Gününu Kutlama Komitesi'nce hazırlanan 'Türk öğretmeninden Atatürk'e adlı kitaptayayımlandı, ayrıca 1982'de Rize'de Kars'ta ve birkaç ilçedesergilendi) "Mavi Göğe Türkü" (1982) (Zonguldak Birinci Kültür ve Sanat Festivali içinde merkez ve ilçelerde sergilendi), "Aa, Kömürleşen Kumsaida Türkü Söyleyenler Var" (1984) (Zonguldak'ta, 2. Boğaziçi Amatör Tiyatrolar Şenliği kapsamında Istanbul Sarıyer Halk Eğitim Merkezi Salonu 'ndasergilendi. Milliyet Sanat Dergisi'nde Şenliğe katılan 30 'a yakın tiyatro arasında sözü edilen 5 oyundan biri oldu), "Baret ve Mızrap" (1985) (Onay verilmediği için sergilenemedi), "Deiiçağ" (1986) (Onay verilmediği için sergilenemedi), ayrıca çeşitli öykü ve şiirleri, tiyatro yönetimi çalışmalan var. Halen tiyatro çalışmalarım Zonguldak'tt TUSAK Turizm ve Sanat Kooperatifi'nde yürütüyor. Gençler için öğretnıen oldıuıı Zonguldak Teknik Lisesi ye Endüstri Meslek Lisesi edebiyat öğretmenliği yapan Karahasan, "Yeni yetişen kuşaklarla ve onlan gördüğüm, sezebildiğim, ama ne yazık ki çözümlerine yardım edemediğim sorunlarıyla haşır neşir oldum hep" diyor. Canlılık yitimi kıştan, düş kınklığından, yügınhktan sonra tomurcuğa yazgılı baharcana yeni umutlara açılmak; yavaş yavaş kıpırdanmak, arayışlann, atılımIarın isteğine kapılmak, çalışmak, çalışmak... Damarlarda kan değişimi... Coşku... Yasamı sevmek bu.... Gençlik işte bu olmalı... Oysa, çağın gelişen bilim, teknik ve sanatının ışığında yeniden biçimlendirilmesi gereken yetersiz eğitim düzeninin; giderek güvenilirliğ^ni yitirmekte olan sınav sisteminin, üretkenliği ve yetenekleri törpüleyen olumsuz çevre koşullannın, işsizliğin kısıtlayıcılığı ve çökerticiliğinde; genellikle bunahmını adlandırıp çözüm arama isteğine bile yabancılaştınlmış bir gençlik kitlesiyle yüz yüze oldum 20 yıllık öğretmenliğimde. "Hiçbir şey olamayacak, bari öfretmen olsun" yaklaşımının tutarsızlığında yönlendirilmiş genç beyinlerden aktarılan: "Niçin öğretmen oldunuz" so. rusuna, "Doktor olsaydun hastalarla, avukat olsajdım suçlularla ugraşacaktım. Oğretmen oldum, siz gençlerle uğraşıyorum. Her yıl sizlere birikimlerimi aktarırken, nice genç kuşaklann arayış ve irdeleyişleriyle bilendiğimi, yenilendiğimi; yasamı değişik bakış açılaruıdan yonımlayarak insanımı, toplumumu ve dünya) ı daha bir hoşgöriiyle değerlendirmeye; çevreme katkıda bulunmaya yönelttiğimi duyumsayabilmek... Bundan daha anlamlı bir yaşam biçimi düşünemiyorum." Yanıtımı biraz kural dışı bulsalar da anlayışlı görünmeye çalışan sevimli bir şaşkınlıkla dinleyen yeni yetişen kuşaklarla ve onlan gördüğüm, sezebildiğim, ama ne yazık ki çözümlerine yardım edemediğim sorunlarıyla haşır neşir oldum hep. "Cumhuriyet", kurucusu Yunus Nadi adına düzenlediği yanşmayı bu yıl "Gençlik" konuiuna ayumakJi, bir bakıma kültur birikimine katkıda bulunarak yönlendirdiği okuyucusunun beklentisine uygun, yetkin gazeteciliğinin işlevlerinden birini daha gerçekleştiriyor. Yani, "C«mhuriyet", Cumhuriyet oluşunun gerekliliğini yerine getiriyor, bir kez daha, yeni yetişen kuşaklann sorunlanna eğilmekle... Bu satırların yazarı da bu yarışmaya katılmakla, öğretmenlikteki deneyimlerinin tortularını dışa vurmak olanagını bulurken; yazanı, çizeni tüm çalışanı ve okuyanı ile "Cumburiyet Ailesi"ne merhaba dıyebilmenin onur ve kıvancını yaşıyor. Teşekkürlerimle.. Türkân Karahasan Gençliğe Sesleniş Belki de haklısınız Sizleri Yaşamak istediğiniz için kınıyoruz Oğullarımız Ktzlarımız El ele tutuştuğunuz Birbirinizin avuçlarında Parmaklarıntzı Güvercin kanadınca Çırpmışlara saldığınız Sevgınin sıcaklığını bizsiz Böluşebildiğiniz için Çağ Çağ Baskılar altında da Özlem lohumlan yeşertebileceğiniz Bilinç bilinç hoşgorü fidelerini Akışkan kahkahalarınızla sulayabileceğim'z Bizsiz de olabileceğinizi sezdiğimiz Yeni dünyalar kurabileceğiniz için Suçluyoruz sizleri Sahiplendiklerimizi bırakamadığımızca Kendimizi aşılamaya çalışıyoruz sizlere Kinlerimiz'ı, saplantılarıınızı, tutkulanmızı Yeniden göverelhn diye sizlerle. Tuıarsızlık ve çelışkilerimızden kuşkularla Birbirintze düşurüyoruz sizleri Guçsüzluklerinizce Kendimizi gerekli kılmak için ' Yansıyan Evet, belki de haklısınız Kendimizden sonra tn çok sizleri sevıyoruz Ve tasarılannızdan dışlanmaya Dayanamıyoruz Ama Anlayış gösterebiliyoruz sizlere Gelecekte Daha da uyamk kuşaklarca Sorgulanacağmızı düşündüğumüzde Benzer sorunlara Çözüm aramanm yakınlaştınalığında El uzatahm diye birbirimize Yaşanmış yanılgılan yineleyerek Zaman yitirmek niye Hem hiç mi yok Yararlanılacak deneyimlerimiz sizlerce Doğrusu Yaşlı dünyamızda Kuşaklar arası Bu kadar çatışmayla Kıyamet kopınadığına göıe Umutluyuz daha Uzay çağının uzakltklarında bile Sivri uçlu roketlerin çevresinde Bizlere tiz gelen ıslıkların eşliğinde de olsa Halaylar çevirerek Barışlar açtırmaya Tutuşun el ele Titretin omuzları A vuçlartmız hazır alkışlamaya HAYDAAA Nice anlayışlı yaklaşımlara Nice sevgilere Nice yaralımlara Hoşgöruyle Hep birlikte HAYDAAA TÜRKÂN KARAHASAN 1946'dan 198Tye YunusNadiArmağanlan 194647 Serbest Konu (Erdogan Mete) 194748 Küçük Hikâye (Fethi Başak) 194849 Atatürk'e Ait Bir Hatıra (Melek Erbilen) 194950 Bir Yurt Yazısı (Zeyyat Selimoğlu) 1950 51 Milli Mücadele'den Bir Hatıra (Muammer Çekinay) 195152 En Güzel Şiir (Azmi Tekinalp) 195253 Karikatür (Orhan Dogu) 195354 En Güzel Hikâye (Ayperi Akalan) 195455 İnkılaplarımızı Nasıl Koruyabiliriz? (İbrahim Baç) 195556 Deraokrasi Yolunda Neler Yaptık? Neler Yapmalıyız? (Lmit Ünkan) 195657 En Güzel Şiir (Asaf Çiğiltepe) 195758 En Güzel Roman (Fakir Baykurt) 195859 Röportaj (Mustafa Gümiişkaynak) 195960 Dil Davamız (Ekrem Alptekin) 196061 27 Mayıs'ın Manasını Anlaunız (Demir Kandemir) 196162 En Önemli Davamız Nedir?.. (Mustafa Ok) 196263 Makale (Sosyalizm mi, Liberalizm mi?) (Turan Tan) 196364 Cumhuriyetin 40. Yılında Ataturkçülükten Ne Anlıyoruz? (Kemal Anadol) 19o465 Küçük Hikâye (Öner Ünalan) 196566 Türk Devrim Tarihi, Devrimlerle Ilgili Olarak Türkiyenin Gelişmesi (Sabahattin Selek) 196667 Türk Dil Devrimini Yansıtan Türk Dilinin Arınması ve Zenginleşmesi (Zeynep Korkmaz) 196768 Türk Devrimini, Ulusal Kurtuluş Savaşını, bu savaşta geçmiş bir olayı ya da Türk toplumunun temel sorunlarını konu almış roman (Kemal Tahir) l%869 Türkiye'nin Tüm Kalkınma Sorunu, bu sorunlar içinden birini veya birkaçını konu olarak alan bilimsel nitelikte eserler. (Doğan Avvıoğlu) 196970 Kurtuluş Savaşı ve Devrimler (Film Senaryosu) (Oktay Arayıcı ve Giingör Dilmen) 197071 Yedi Dakika (Celal Erkunt) 197172 Kadm Erkek Eşitliği (Fatma Gürel Bölek) 197273 Cumhuriyet Çağında Dilimiz (Haidun Derin) 197374 Cumhuriyet'in 50. Yılında Türk Basını (Önder Şenyapılı) 197475 Roman (Atilla İlhan) 197576 Yaşadığımız Yüzyılda Türk Kadınının Yeri (FüsunTunç Tayanç) 197677 18761976 Türkiye'de Anayasal Düzenler (DincTunç Tayanç) 197778 Cumhuriyet Döneminde Gençlik (FulyaHasan Basri Gürses) 1978:79 En Güzel Çocuk Romanı (İsmail Uyaroğlu) 197980 Türkiye'de Sansür Sorunu (1. seçilemedi, 2. FüsunTunç Tayanç) 198081 Köşe Yazısı (Göksel Türk) 198182 Toplumbilim (Sami Giiven) 198283 Cumhuriyet Basını ve Demokrasi (Verilmedi) 198384 Fotoğraf (siyahbeyaz) (Nevzat Çakır) 198485 Karikatür (Cezmi Ermiş) 198586 Mizah Öyküsü (1., 2., 3. seçilemedi, mansiyonlar: Sulhi Dolek, Orhan Duru, Kandemir Konduk, Rasim Dirsehan Örs ve Necef Uğuriu) VE ÖDÜLLER Konusu "GençUk " olarak saptanan Yunus Nadi Röportaj Yanşması'nda birinci olan Oral Çalışlar, ıkinci Yücel Feyzi oğlu ve üçüncü Türkân Karahasan bu odülleri alacaklar. Odül tasanmını Heykelttraş Ayşe Erkmen gerçek leştirdi. Düşüncelerini getirdiler, masallan daha da zenginleştirdiler. Masallar kitaplar haline gelince çok yaygın bir ilgi topladı. Çeşitli dillere çevrildi, çevriliyor. Ben de Keloğlan'ı Kartal abinin smmdan indirdim, şimdi kendim binip ülkeden ülkeye gidiyorum. Nerede bir çocuk edebiyatı ile ilgili toplantı varsa, sağ olsunlar, çağınyorlar. En ünlü yazarlanmız, en başarılı koro başımız kim diye sordukları oluyor. Kenan Evren ile Turgut Özal diyorum, insanlar bilmediklerinden ötürü utanç duyuyorlar. Yahu diyorlar, Nazım Hikmet'i, Aziz Nesin'i, Yaşar Kemal'i, Abidin Dino'yu, Yümaz Güney'i duymuştuk, ama bunlan hiç duymadık diyorlar. Bu ayıp da size yeter diyorum, gülüyorlar... "Türkiye ile yurtdışmda yazmayı karşılaştırabilir misiniz?" Çok boyutlu bir sorun. Her ikisinin de ayrı zorlukları var. Türkiye'de kendi alanınızda derinleşemiyorsunuz. Hiç değilse 10 yılda bir çalışmanız bölünüyor. Yeni bir ifade biçimi bulmak zorunda kalıyorsunuz. Geçim darlığı, hapis ve bunun gibi. Yurtdışmda ise çevrenizden, yaşayan dilinizden, bildiğiniz her şeyden kopuyorsunuz. Değişik insanlarla, kültürle karşılaşıyorsunuz. Ve bütün insanlarımz ve siz bir değişime uğruyorsutlüzr.' Bu değişimi yakalamadınızsa yandınız. Yazma eylemi böyle bir ortamda güç oluyor. "Yanşmaya ilginiz nasıl oldu?" Deyim yerinde ise, yurtdısındaki ikinci kuşak elimizde büvudü. 1974'te öğretmenliğe başladığım zaman, çocuklar Türkiye'den yoğun biçimde gelmeye yeni başlamış, Türk sınıfları oluşuyordu. Bunlan birinci sınıftan aldım. Genç oluncaya dek onlarla iç içe olduk. Hepsini yakından tanımak fırsatını buldum. Cumhuriyet, kurucusu Yunus Nadi adına gençleri konu alan yanşma açınca heyecanlandım. Tam da çalıştığım bir alandı, kolları sıvadım. "Buraya geri dönen çocuk ve gençlerde uyumsuzluk söz konusu." Doğal, bir şey anlatayım size: Bir gün bir öğrencim, "Öğretmenim" dedi, "Kullandığımız cereyanın parasını biz mi ödüyoruz, yoksa babamın çalıştığı firma mı?" "Fırma öder mi oğlum?" dedim, "Kendiniz ö d ü y o r s u n u z " dedim. "Öğretmenim" dedi, "Babam gilmiş, eskiciden 50 marka bir televizyon almış, getirdi, sesi var, görüntüsü yok. Gitti, birini daha aldı. Onun da görüntüsü var, sesi yok. Bunlan üst üste koydu, birinden ses, öbüründen görünrü.. Cereyana yazık, fazladan para ödeyeceğiz, dedim. Boş ver, firma ödiiyor, dedi. Peki bu nasıl oluyor öğretmenim? Ödemc kâğıdı imzalattırıp bankadaki hesabından kesiyorlar, o farkında değil. 20 yılda dört sözcük Almanca öğrenmemiş. Anlamadan her şeyi imzalıyor." İşte buradaki çocuklar böyle. Hayatla aile arasındaki bağı onlar kuruyor. Çevirmenliğe gidiyorlar. Ve bunun gibi. Üstelik okullarda da iyi bir meslek edinme olanaklan kısıtlanmış olsa bile demokratik bir anlayış var. Bir örnek vermek istiyorum: Bir gün Osmanlı devletinin kuruluş dönemini çiziyordum. "Osman Be>, güçlenmek için oğlu Orhan Bey'i Bizans kralının kızıyia evlendirmiş" dedim. Çocuğun biri, "Güzel miymiş öğretmenim?" dedi. "Ğüzelmiş" dedim. "Hele bir fotoğrafını göstersene" dedi. Ben de makaralan koyverdim, çocuklar da.. Şimdi bu çocuklar Türkiye'ye donünce katı bir disiplinle karşılaşıyorlar. Nasıl uyum sağlayabilirler ki? Mümkün değil.. Büyük çoğunluğu ziyan olacak. Geleceğimiz, varlığımız olan tüm gençlerimizi ve çocuklarımızı, bu çağdışı anlayıştan kurtarıp çağa nasıl yaklaştırabiliriz? insanın uykulannı bölen büyük bir sorun. Cumhuriyet gazetesinin, bu yıl Yunus Nadi Armağanı Yanşmasmı gençlik sorununa ayırması, büyuk bir olaydır. Geleceğimize ışıldakları çevirdi. Hepinize sevgiler, saygılar..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle