19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 HAZİRAN 1987 HABERLER CUMHURİYET/11 Erdem: Bankerler îflas edebilir Evren: Ne yapahm, ederse etsin ANKAKA (Cumtauriyet Bnrosu) 12 Eylül döneminde yüksek faizlt para toplayan bankerlenn geleceği, Banker Kastelli'nin 21 Haziran 1982 günü yurtdışına kaçışından yaklaşık 9 ay kadar önce, Millı Güvenlik Konseyi'nde geniş bıçımde tarüşüdı. Konseyin 11 Eylül 1981 günkü oturumunun tutanaklanndan, dönemin Maliye Bakanı Kaya Erdern'in "Bir panik otacak, korknmuz o. Bu durnmda bn bankerlerio hepsi bir iflasla karp lcaıpya kalacaklar" dedıği, oturum başkanı ve Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in, "Ne yapalırn, iflas ederse etsin" diye yanıt verdiği ortaya çıktı. Üzcrindeki gızlilik kaydı kaldınlan tutanaklara göre Milli Güvenlik Konseyı'ıun 71. bııleşıminde 2279 sayıü bankerliği düzenleyen "Ödnoç Para Verme t$Ieri Yasası"nda degişıklik öngören tasan görüşüldü Toplantıda ılk sözü, Bütçe Plan Komisyonu Başkanı emeklı Amıral Husnu Kıiçukahmet aldı. Küçükahmet, hükümetin ödünç Para Verme lşlerı Yasası'nı toptan değiştiren bir yasa getirdiğini belırttı. Bütçe Plan Komisyonu Başkanı KUçükahmet, tutanaklara göre sözlerini şöyle sürdürdü: "Hakikatea bn piyasayı tümuyle dnzenleyebüecek bir lasanydı. Aacak bflahara büknmetimiz, kendi içfode >aptıgı incelenede bnnoa bayuk bir panik yaratabüecegini ve bundan da bankerierdeD çok, kuçuk lasamıf sabiplerinin rabatsu olacafmı, bnnon kem bissi hem de sosyal buynk aksnlameller (tepIdkr) yaretabflectftiııi duşuncrek, başfauıgıçta daha mıüayim (yum*ak) bir kanun tasarmyla 2279 sayılı kaounda bazı duzenlemider yapılmaaııu, asü tasaruun da iki uç aylık bir uygnlamadaa soara, pryasada ju aoda bUeınedigimiz baa hosuslara gfrip onlan aydıııhga çıkardıktan sonra yasalaşmının aygun oiacafi görüfiiyle bagan hnznrunaza geten tasanyı getirdiler." Tasannın tümü üzerinde görüş bildıren Küçükahmet, "hlsse aeactleri piyasası dormuşken, tahvil piyasası durmak uzereykeo, baoJıerierin eline yeni mevdual sertifikası ile bir oyuncak verüdigiııi" ifade ettı Küçükahmet, şöyle dedr "Ashada bankerleri mevduat scrtifikasıyla kötu bir uygulamaya Itea, bizatihi bugun oulardan şikâyet eden bankalar olmoctv. Mevduat sertifikanBi bankalar çtkarmaktadır, ama onlar kanahyia satmaktadır. lsin daha da üznntu veren tarafı, arz ettiglm bankalar da öıel baakalar degüdir, bunun onculuğunö yapan, Aaadoln Baokaa, Valoflar Bankası gibi tamamıyla devlet kunılnsa olan bankalardır." Bankerlenn mevduat sertifikası Ue bunlann faiz kuponlanna da ayn ayn ışaret eden Küçükahmet, şu uyanda bulundu: "Yeni bir yerden faiz bekierken verdigini de alamamak gibi bir dunımla karplasması mumkan. Bu aygnlama bugun daha yeni oldugu için, bn aksaklık goze çarpnuyor, ama bir seoeye kalmaz otekinde de onsezimiz oryleydi, arz etmiştinı nuanınozda (1981 Ankara bankerlerinin batışıru kast edıyor. Cumhuriyet'ın notu), ama 6 ay sonra bunlann şikiyetleri başlayacakbr." BütçePlan Komisyonu Başkanı, sözlerini şöyle bagladı: "Sayın başkanım, banker bana bu yuksek faizi verebflnek için iki kişidtn daiıa para atıyor. O iki kişiye para verebilmek için dort kişiden daha para topluyor. Bu bir geometrik nizam De artıyor. Bir gun banker 'paydos' dedigi zaman, yüzlerce, binierce kişi parasını aiamayacak, aal butiın kıyamet o tarihte kopacak." Küçükahmet'ın konuşmasından sonra oturum başkanı Kenan Evren ile dönemin Maliye Bakanı Kaya Erdem arasındaki diyaJog, tutanaklann 318 sayfasına göre şöyle geçti: Maliye Bakam Kaya Erdem: Müsaade eder misiniz Sayın Baskanım. Bafkan Kenan Evren: Buyrun. Maliye Bakam Kaya Erdem: Tabiı burada şu oluyor: Bu bankerlık vapan kişı, dıyor ki "Ben size 100 bin liraya karşılık ayda 10 bin lira faiz veririm." Böyle kimse geldığı zaman. "Sana 100 bin lirmbk mevduat sertifikası veriyorum, bu sağiam, bir defa anaparanı alıyorsun, aynca ber ay gelip 10 bin lira faiz alacaksın" diyor, hatta ılk ayı da peşın verıyor. Şımdı, bununla pazarbk yapan kımse şöyle düşünüyor "Anadolu Bankası'mn veya lş Bankası'nın mevduat sertifikası var. Bir defa verdigim para garanti, bunun bankadan istediğim zaman aiabiliıim. V'aat edilen faizin ilk ayını aldım. tkinci ayını da, arkadaslanm, dostlanm hepsi sojluyor, alınıjor, veriliyor diyor. Öjleyse o riske de girilir. Neticede butun kaybedecegtm faiz geliridir, o riske gireyim" dıyor. Onu taahhüt eden, o 100 bin lırayı biliyor, kendı parasını, ondan sonraki faızı de artık bankere güvenerek "Alabitdigim olçade faizini alınm, 6 ay mı 6 ay, 3 ay mı 3 ay alınm" dıyor. "Böyle bir paranın da riski var" diyor ve bu şekilde bir anlaşma ıçine ginyorlar. Baskan Kenan Evren: Bunu anladım. lkınci anlamak istedigim nokta, bız kanun hâkimiyetinı kurmak istiyoruz. Yok olmuş olan kanun hâkimiyetinı kurmak prensıbimiz. Bız piyasada bir panik olur diye bundan çekiniyoruz, ancak bunu ne zaman halledeceğiz? diyor. Bunu ödeyemeyecek. Niçin? Çünkü bu para>ı Koç'a ödemiş. Koç, bu tahvil ıade edildiğı zaman diyecek ki "Ben bunu 3 sene vade ile verdim, çıkardım. Siz bana bunu şimdi taahhut edin" diyecek ve herkes de hucum ettiği zaman bir panik olacak, korkumuz o. Bu durumda bu bankerlenn hepsi bir iflasla karşı karşıya kalacaklar. Baskan Kenan Evren: Ne yapalım, iflas ederse etsin. Maliye Bakanı Kaya Erdem: Bizim esas korkumuz şu: Dogrudur, hatta bunu göze de almak gerekebılir. Bunun arkasında garanti olarak bankalann mevduat sertıfikaJan var. Bunlann sarsıntıya ugrayabüecegi hususu, şu uyguladıgunız ekonomik planda, Bakanlar Kurulu'nda uzun uzun münakasa edildı, buna gırmemn ekonomik yönden sakıncalan olabilecek, "Aynı neticeye varahm, taviz falan da venneyelim, fakat bu sonuca iki aylık veya uç aylık bir periyot içerisinde gidelim." tlk başta ne yapalım? İlk başta böyle aşırı fiyatları, faiz hadlerinı yükselten, halkı aldatan bu ilanlan kontrol altına alalım, kaldıralım. Baskan Kenan Evren: Peki, bunu aldık, onu biliyorum şimdi, şu ilanı vermek suç mudur, değil midir? Maliye Bakanı Kaya Erdem: tlanı vermek suç, fakat.. Baskan Kenan Evren: Suç. Çünku para toplayamaz. Açıkça dıyor kı, "Getirin bana eger mevduat sertifikası istemezsen aylık r ı 10, senelik r t 120 faiz verecegim" bunun bir cezası yok mu? Maliye Bakam Kaya Erdem: Tedbirini aldık ve hatta kanun çıktığı zaman, bugün çıktığı takdirde yann Merkez Bankası'nın tebligi üe ılan için ne bilgiler alınacağı, Maliye Bakanlığı'na nasıl müracaat edilecegi bıldirilecek Merkez Bankası'nda bir ekıp kuruldu, bu ekıp Türkıye'de çıkan bütün gazetelerı tetkik etmek suretiyle müsaadesiz bir ılan görüldüğü takdirde, kanunla yetkımiz var, valılık kanalıyla derhal kapatılacak ve bu suretle bu kanunu, neşri tarihınden itibaren çok ciddi takip etmemiz lazım, kanunsuz olarak birine yapmadık mı. Kanun hâkimiyetinı tekrar yerine koyamayız. Onun için, Türkiye'dekı bütün gazeteler, (mahallı gazeteler dahil) takıp edilmek suretiyle Merkez Bankası'mn müsaadesi olmadan yapılan ilanlan n derhal üzerine gıdilecek... Baskan Kenan Evren: Bunun da yolunu bulmasınlar da... Çünkü, başka bir yol bulurlar. Fraksiyonlann el ilanlannı bastınp da kapıların altından attığı gibi, bu sefer de onlar atmasınlar. Yakalandığı zaman "Ben yapmadım bunu, başka birisi yapmıs" der, işin içinden çıkar. "Ben ilan vennedim" diyecek. Emekli Amiral Husnu Küçukahmel (Bütçe Plan Komisyonu Başkanı) Sayın Başkanım, tabıi en önemlı olan konulardan birısı, % 10'dan fazla faiz hadleri var, % 13'e kadar var, burada önümdeki gazetelerde de var Yüzde 10'dan aylık faiz haddi, mürekkep faiz hesabıyla, yıllık faizde yüzde 213.8 eder. Yüzde 214'le kullanılan paranın, ekonomıde kuUanıldığına, yanı uretıme dönuk kuUanıldığına inanmak mumkun değildır. Mutlaka gayri kanuni yollardan kullanılmaktadır. Silah kaçakçılığı, esrar kaçakçılığı vesaire ve başka yerlerde. Bir önemli husus da, bugünlerde uygulanan şu Bazen çok sıkışan şırket sahipleri, bankerlere gıdip bir ay için milyonlarca lira parayı yuzde 10 değil, yuzde 20 faizle alıyorlar. Buna karşılık olarak da şırketlerini ipotek ettinyorlar. ödeyemediklen takdirde, hısse senetlen belırlı kışilerin elinde toplamyor ve demliyor ki (bugün yaygın olan bir söylenti) belki 45 sene sonra Türkiyetle bugünku şırket sahiplerinden tamamen başka şırket sahipleri ile karşı karşıya kalabilinz. MGK görüşmelerden sonra ödünç Para Verme Işleri Yasası'nı kabul etıi. Tutanaklara göre MGK'de banker sorunu ANKARA'dan YALÇINDOĞAN Özal'dan Demokrasiye Katkı Hükümetle Genelkurmay arasında ilginç bir diyalog başlıyor. Mardin'e bağlı Pınarcık Köyü'ne ayrılıkçı militanlarca gerçekleştirilen baskın sonrasında "Başbakanlığın baslana neden müdahale edilemediğine" ilişkin sorusu ile gündeme gelen "HükümetGenelkurmay diyaloğu" aslında biraz daha gerilere dayanryor. Özal'ın ve ilgili bakanlarının baştan beri yakındıkları çok haklı bir konu var: "Bilgi akımı eksik ve gecikmeli.. Siyasal karar almada gecikmelere yol açan bilgi akımı, daha sonra da tam anlamıyla yerine gelmiyor... Bizim birçok olaydan haberimiz ya olmuyor ya da çok geç oluyor... " Hatta, bu işlerle ilgili görev yürüten bir bakan bundan bir süre önce özel bir sohbette bize aynen şunları aktarıyor: "Bilgi en son bana geliyor. MİT'ten bana doğru dürust bilgi gelmiyor. Sorduğum bir bilginin peşini takip etmezsem, bana sanki unutturulmaya çalışılıyor gibi izlenim ediniyorum." ^ ^ ^ ^ ^ Başbakana "^~~~~""~" önemli yetkilerve12 Eylül'den ren 17 haziran ta hemen sonra "ilk rihli yasa gücün s / v ;/ hükümef deki kararname, olarak işbaşına işte biraz da bu geçtiği için Özal, nedenle yürürlük 'geçiş döneminin kazanıyor. Ozal'ı güçlüklerini" tam anlamıyla y a fr ; n dan biliyor. J "devlet gibi ' başbakan" konu Bugune kadar t muna oturtan bu !î^a'o?y,, kararname, asl.nduyahılıkla da "güçler ara 9<>türüyor. Bu sında bir denge dıyaloga golge yaratmak" amacı düşürmeden na yönelik. Çok ıl"hükümet ginç. 17 haziran olmanın tarihli kararname gereklerini" ile ilgili "fikir yerine getiriyor. çalışmasının" köGerek Kuyular kü taaa Ozalın ik o / a y ı n d a ı gerekse tıdara gelmesının P ı n a r c ı k katliamı hemen ılk aylarına k o n u s u n d a k i ^ d a r ' n ' y ° r k 9,5nhlerde daha.kt.darın ılk mekanizdevlet aylarında k yor". Bölgedeki jandarma ve diğer askeri birliklerde "kalan bu bilgi, hiçbir biçimde hükümete yansımıyor". Bir gazetecilik olayı yaşanıyor o andan sonra. Yerel basın Kuyular Köyü'ne yapılan baskını öğreniyor. Peşine düşüyor. Köye gidiyor bazı gazeteciler ve olayın doğruluğu ortaya çıkıyor. Konu valiye, hükümete ve diğer yetkililere soruluyor. "Hiç kimsenin haberi yok". Ancak, yerel basın haberin doğruluğunda, Kuyular Köyü baskınında ısrar ediyor. Ankara bunun üzerine harekete geçiyor. Bakılıyor ki, "baskın gerçekten doğru". Aradan tam dört gün geçmiş, hükümete haber verilmemiş! Haber verılmeyişın nedeni herhalde araştınlıyordur!.. Yaşanan bu deneylerden sonra yann Milli Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başkanlığında toplamyor. Son yıllarda bugüne dek hep askerler "sıkıyönetlmin kaldınlmasını" önerirken, bugün tersi bir durum söz konusu. Şimdi askerler "sıktyönetimin uzatılmasını" öneriyor. Ancak, hükümet kaynaklarına göre, "bu imkânsız". Önce, teknik bir neden var. Sıkıyönetimin tüm Türkiye'de 19 temmuz tarihinden başlayarak kaldırılacağı TBMM tarafından karara bağlanıyor. Oolayısıyla, sıkıyönetimin yeniden uzatılması için TBMM kararı gerekıyor. Eğer, hükümet karar verse ve sıkıyönetimin uzatılmasını ıstese, TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağıramaz mı?.. Çağırabilir elbette. Ancak, hükümetin böyle bir isteği yok. Çünkü, güneydoğu olayjarında "polisi devreye sokmak" istiyor. Özel eğitilmiş ve doğrudan sivıl otoriteye bağlı, yanı yerel anlamda doğrudan valiye bağlı güvenlik güçlerini devreye sokmak istiyor Başbakan özal. Türkiye'nin geçirdiği deneyler, "sivilasker diyaloğunu" zaman zaman çok duyarlı noktalara getiriyor. Zaman zaman bu diyalog kopuyor ve iş "askeri müdahalelerte" noktalanıyor. Hatta, sıviller çoğunlukla "diyaloğun koptuğunu bile fark etmeden", bir de bakıyorlar ki parlamento kapanmış, sivil rejim sona ermiş. Özal iktidara geldiğinden bu yana, Türkiye'nin geçirdiği deneyleri hiç aklından çıkarmıyor. Kendıne göre, bunun ekonomik ve siyasal nedenlerini değerlendiriyor. Üstelik, 12 Eylül'den hemen sonra "ilk sivil hükümet" olarak işbaşına geçtiği için, "geçiş döneminin güçlüklerini" de yakından biliyor. Bugüne kadar "bu diyaloğu" duyarlıkla götürüyor. Böyle bir diyaloğa asla gölge düşürmeden "hükümet olmanın gereklerini yerine getiriyor." Gerek Kuyular olayında yürütülen araştırma, gerekse Pınarcık katliamı üzerine Genelkurmay Başkanlığı'na yolladığı soruşturma isteği, gerçekte "demokrasiye katkı" anlamına geliyor. Özal son derece haklı bir gerekçeyle yola çıkıyor ve "Demokrasi işte budur" demek istiyor. Başbakan Özal nasıl ki, örneğin belediyelere kaynak aktararak yerel yönetımlerı güçlendırerek, "demokrasinin güçlenmesine önemli bir katkıda" bulunduysa, idari ve ekonomik boyutta, nasıl ki çok doğru bir iş yaptıysa, şimdi de bambaşka bir konuda, herkesin çok duyarlı oldugu bir konuda "haklı bir adım" atıyor. Özal, zaman zaman bunun tersini de yapıyor. Örneğin, "demokrasiyle hiç bağdaşmayacak" olan bir kampanyayı alttan alta başlatıyor. Siyasal yasakların kaldırılmasına karşı çıkıyor. Bunun demokrasiyle bağdaşır bir yanı yok. Ama, geçen haftaki kararı da, demokrasi kültürü açısından altı çizilecek bir olaydır. Banker Kastelli'nin yurtdışına kaçışından 9 ay önce, II Eylül 1981 günü, Milli Güvenlik Konseyi, yüksek faizle para toplayan bankerlerin durumunu geniş bir biçimde tartıştı. MGK tuianaklarına göre, dönemin Maliye Bakanı Kaya Erdem, "Bir panik olacak, korkumuz o. Bankerlenn hepsi iflasla karşı karşıya kalacak" derken, Devlet Başkanı Evren, "Ne yapahm, iflas ederse etsin " yanıtını veriyor. Maliye Bakanı Kaya Erdem: Musaade ederseniz arz edeyim efendım. Şımdi efendim, halihazırda bu getirdigimiz tasanda bu kanun hakimiyetini kurmak ön planda. tlk hazırladıgımız ve sayın Küçükahmet'e verdiğimiz tasanda, kesın hukümlerle, cezai maddelerle bunu düzenlemeyı düşünüyorduk. Pıyasada halihazırda (mıktan belli değil) 800 ile 900'un üzerinde bankenn oldugu söyleniyor. Bunlann ıçensinde yalnız 10 tane banker var ki, bugün Kastelli basta olmak üzere, Meban ilk sıralarda, mevcut piyasadaki mevduatın Vo7580'ı bunlarda toplandı. Yanı onun dışında olan çok cüzi, ufak çapta, 700, belkı de 800 banker, bütun piyasamn %20'sinı alıyor Bunlann da garanti olarak verdikleri... Yani bir panik oldugu takdirde, iki şekilde panik olacak. 1. Garanti olarak verdikleri, mesela mevduat sertifikası veya tahvil vermiş, Koç'un tahvılım garanti olarak vermiş. 100 bin lira almış. "Senin paranın karşılıgında 100 bin liralık tahvili al" demış. Şımdi bir panik halınde bu tah\Tİı banker ode>eme>'ecek KastelÛ faızödüyor, "100 bini getirdiginiz zaman peşin verecegim" KUIİS Haıııam değişti ıııi? Acaba SHP, "son şans" olarak gösterilen kurultayında bu şansını iyi kullandı mı? ^ önümüzdeki günler gösterecek... HASAN UYSAL ANKARA SHP'de "son şaas" denilen kurultay, 3 gün silren çabşmalardan sonra yeni bir yönetim, yeni bir parti modeli, yeni bir tuzük ve yeni bir programla noktalandı. Acaba SHP, son şans olarak gösterilen kurultayında bu şansını iyi kullandı mı? Bunu önümüzdeki günler gösterecek. Parti acaba "tellak değişti, hamam aynı" durumuna mı geldi, yoksa hamam da mı değişti? Bu, kurultayda 3 günlük çalışmayı izleyen delegelerin hemen hemen ortak sorusuydu. 43 kişilik listeye girmek için yanşanlann seçimiyle ortaya çıkan tabIo, hiç kimsenin listesinin kesin bir zafer kazanamamış olması ve ortaya çıkan listelerin kurultay deyimiyle "delik deşik" olmasıydı. Kurultay delegelerinin önemli bolümu ortaya çıkan tablodan umutlu olmak eğilimini taşırken, yeni yönetimin daha başından başansız olacağında karar kılanlar da vardı. Önceki gece yoğun kulis çalışmalan Ulus ve Kızılay'daki otellerde, lokanta ve meyhanelerde ya da Pembe Köşk ve Emek'teki evlerde sürdü. Gece saat 4'lere kadar siıren bol içkili, bol politikalı kulis çaüşmalanna katılan delegeler, kurultayın başlayacağı saat 9.30'da doğal olarak ortada gözükmeyince, kurultay ancak 10.15'te başlayabildi. Kurultay Divan Başkanı Mustafa Kemal Paloğlu, geç başlama nedeniyle "Sayın delegeler geç teşrif buyurdular'* biçiminde esprili bir sunuşla gecikme gerekçesini açıkladı. Sabah saat 9.00'da listesini il başkanlarının onayına sunacağını söyleyen Inönu ise, il başkanlarından sadece 26'sı bu toplantıya gelmeyi başannca, yapacağı toplantıyı öğle saatlerinde gerçekleştirdi. Salon, listeler ortaya çıkıncaya kadar yalnız delegeler, il başkanlan \e milletvekillerinin kulisiyle değil, partideki etkin isimlerin kulisiyle de doldu. Inönü'nün listesi, önceki gece son biçimini aldığından olacak, dün kurultayda basılı olarak salonda dağıtılan ilk liste oldu. İnönu'nün listesi, kısa sürede salonda yankı buidu. Gurkan'ın yakın kurmaylarından Barış Can, İnönu'nün listesi için "Mıithiş, bu isimleri nereden bulmuş. insan merak ediyor. Ben baştan beri tnöniı'nün listesiyle Ugiknmedim, ama böyle bir listeyi hazırladıgı için tebrik etmek lazım" biçiminde esprili bir yanıtla karşılarken, Ağrı 11 Başkanı Kasım Akdeniz, İnönu'nün listesine tepkisini bizzat İnönu'nün masasına gidip Inönu'yü protesto ederek gösterdi. Akdeniz, Inönu'ye bir grup arkadaşıyla giderek "Bu listeyi desteklemiyonız. Doğu Anadolu'dan ne istivorsunuz? En etkin çaiışan, en bü>uk o> potansi>eline sataip bolgeyi thşladınız. listenizi protesto ediyorum" dedi. Ağrı Milletvekili Paşa Sanogln da İnönu'nün listesine sert tepkigösterenlerarasındavdı. Paşa Sarıoğlu, "Bu, bize haksızlık. Sayın tnönu'nün hiçbir ölçusü yok. Şimdiye kadar hiç çalışmamış, ortada olmamış isimleri listeye almış. Genel baskan, hakkaniyet olçülerinde yanılmıştır. Böyle liste olur mu?" diye bağırırken, Kınkkale llçe Başkanı Ali Haydar Sansu, "Bu liste partinin Giiven Partisi olmasını talep etme Ustesidir. Heie, D1SK adına kurultayda aday gösterilen ve işçi sınıfının temsilcisi olarak parti yoneümine girecek olan DtSK Genel Sekreteri Fehmi Işıklar'ın İnönu'nün listesine konulmamış olması, açık bir tercihi gösterir. Parti sağa cekilmek isteniyor. tnönu'nün listesinden sonra, sırâsıyla önce kırmızı bir gül amblemli, İlkeli Yaklaşım yazılı 12'lerin listesi, ardından Fransız Sosyalist Partisi'nin sağ elle tutulmuş bir gülü simgeleyen amblemini taşıyan ve "Özgttrlük, Eşiüik, Dayanışma" yazılı Gurkan'ın listesi ortaya çıktı. Baykalcılann listesi ise aralannda Erol Çevikçe, Önder Sav, Fikret Ünlü'nun de bulunduğu Kuçukesat'taki bir buroda yeni baştan İnönu'nün listesinin ortaya çıkmasının ardından hazırlandı. ması içinde "hükümetin zaman zaman zorlandı^^^^^^^ ğı" durumlarla karşılaşılryor. Ve bu "zorianmayı gidermek" üzere Başbakanın "yeni yetkilerte donatılması" üzerinde uzun uzun duruluyor. Örneğin, "MİT'e sâzleşmeli personel alınması, bu personelin ücretlerinin doğrudan Başbakan tarafından belirlenmesi" gibi yetkıler... Hatta, belkı de "siyasal güç odaklan arasında denge sağlamaya yönelik" ek yetkiler... Bunların doğrudan Başbakana verilmesi yolunda yürütülen çalışmalar... İşte, 17 haziran tarihli kararname "böylesine bir deneyin sonucu." Bugün gelinen noktada, hükümetin başlangıçtan bu yana yakındığı "bilgi akımı eksikliği" zaman zaman "vahim sonuçlar yaratacak" nitelikler sergiliyor. İnanmak güç, ama gerçek. Pınarcık katliamından hemen sonra yaşanan bir olay Özal'ın "üzüntülerini daha da arttıncı" boyutlarda. Ayrılıkçı mılıtanlar Pınarcık Köyü'ndeki katliamdan en çok yirmi dört saat sonra, yine Mardin'e bağlı Kuyular Köyü'nü basıyor. Bölücüler köyün koruculanyla çatışıyor. Roketatar kullanıyoriar. Ancak, herhangi bir can kaybı olmuyor. İnanmak güç, ama gerçek. "Olaydan hükümet hiçbir biçimde haberdar edilmi soruşturma isteği, J ^ ?'deWras/>e katkı" anlamına geliyor. saglam alternatif sağiam sermayedir! Töbank bugün, tamamı ödenmiş 30.7 milyardan, 75 milyara yükseltilmekte olan sermayesiyte Türkiye'nin en büyük bankalanndan biridir. s ™ ^ Töbank bugün, • Gücünü Devletten alan sağiam ortak yapısı, • Çeyrek yüzyılı aşan güvenilir tecrübesi, • Çağdaş ve dinamik bankacılık anlayışına sahip yeni yönetimi, • Yurt sathına yayılmış I 2 l şubesiyle Türk bankacılığınaaki asıl yerini almaktadır. Töbank sağiam bankadır, saglam alternatiftir. »TÜRKİYE ÖĞRETMENLER BANKASl fOBANK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle