25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 29 NİSAN 1987 ABD'nin Minnesota eyaletindeki hayvanat bahçesinin sevimli beyaz balinası "Koca Ağız", geçen günlerde hastalanınca yetküiler çareyi bu dev balığı San Diego 'daki deniz hastanesine göndermekte buldular. Burada uzman veterinerler tarafından muayene edilecek olan beyaz balinamn ciddi bir kemik hastahğına yakalandtğı büdirildi. ''Koca Ağız"adlı baünaya, buyolculuğundti•'Küçük Kız'' admdaki arkadafi da eşlik ediyor. Balina hastalanınca ANTALYA (a.a.) Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Tasağıl bucağı tanm kredi kooperatifi, bölge üreticilerine yapoğı hizmetler ve yıllık cirosuyla, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği'nce yapılan değerlendirme sonucu, beşinci kez Türkiye birincisi oldu. Taşağıl Tanm Kredi Kooperatifı, 1986 yüında 1 milyar 750 milyon liraük satış yaptı ve 182 milyon lira net kâr elde etti. Taşağıl Tanm Kredi Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ibrahim Turan, 1948 yüında kurulan kooperatifrn 2 bin ortağ) bulunduğunu ve 25 bin çiftçi ailesine hizmet verdiğini belirtti. Şampıyon kooperatif Inci Baba keyfi , ANKARA (uba) U makineieriyle ilgiii bir soruşturmadan dolayı tutuklanarak Muğla Cezaevi'ne konulan Mehmet Nabi İnciler (Inci Baba) dün Muğla'dan getirildiği Ankara*da cezaevine konulmadan önce bürosunda çalıştı. İnci Baba dün sabah iki jandarma ve bazs '•kişiler"' nezaretınde cezaevıne konulmadan önce Tunus Caddesi'ndeki bürosuna götürüldü. Inci Baba saat 14.Û0*e kadar bürosunda çahşu. yemek yedi. Daha sonra 06 DP 183 plakalı yeşil Mercedes ve onu izleyen 06 P 1196 plakalı otomobille bürosundan avrılarak cezae\ ine gonderildi. POLTriKA VE OTESI MEHMED KEMAL Her Yanda Mavi Saatler Kaç yıl oldu şimdi çıkaramayacağım, yirmi yıl vardır, Özkan Mert'i Veysel Öngören tanıtmıştı. Her genç şair üstünde bir zamanlar, biraz emeği bulunan VeyselÖngören, oyıilardaşu içkili yer senin, buiçkili yer benimdolaşırdururdu.Yanından her zaman birkaç genç şair eksikolmazdt.Gerçiotuzunakadaryazdığı şiirleri yaktıktan sonra yeniden şiire dönmüştür. Son çıkan 'Arif'in Kızı' ile birlikte beş şiir kitabı çıkardığına göre oldukça iddialı sayılır. Düz yazılannda acımasız olaaVeysel Öngören, şlirlerinde daha yumuşaktır. Veysel, bir yandan Özkan Mert' i tanrtırken, öte yandan da Ataol'u ve İsmet Özel'i tutuyordu. Şair keşfinde bir kuyumcu olan Veysel azyanıldı. Her üçşairindeedebiyatımızdatürlütonlarda yeri vardır. Biz.yıllardıryurtdışında, Stockholm'deyaşayan Özkan Mert üstünde durmak istiyoruz. Şairi yıllardır izlerim. Kuracağız Her Şeyi Yeniden (1970), Kırlangıçlar (1978) adlı şiir kitaplanndan sonra Irgatoğlu Atçalı Kel Mehmet'i (1980) okudum. Şimdi elimin altında "Stockholm'de Mavi Saatler" var. Bireleştirmeninsöylediğigibi Özkan Mert, birsürgünşairimidir? Sürgünde pek çok şairimiz oldu, onlardan biri midir? Şairlerin kimisi zoraki sürgündür, kendileri istedikleri için sürgüne düşmemişlerdir. Kimi de sürgüne gitmese olmazlardan... Sürgünde çokşairgördüm. Bunların içinde FahriErdinçgözlerimin önünden hiç gitmez, sürgünde öldü. Özkan Mert'e, son kitabıyla sürgünler yerine bir kentler şairi diyebilir miyiz? Kuzey kentlerini anlatırken likörtadı bulur, Finli bir kızı uzun boynundanöperkendudaklarındaçıkmayan bir kırmızı vardır. "Ey sürgünler, esrikdüşlerin oğullan kızlan / mavi akşamlann mavizencileri/bugemilernereyegötürüyoryüreklerinizisizin?/ Kim kutsayacak sizi karlann altmda?" Böylece kentlerarasındadolaşır, bir kentten kaçıyorum sanırken başka bir kente ulaşmıştır: Bodrum olur, Amsterdam olur. Amsterdam' 1 yeni gördüm, kitaplarda okuduklarım, filmlerde gördüklerim gibiydi. Kentin içinden hep sular akıyordu ya da sularm içinden insanlar. Paris, Berlin, Londra, dünyanın aklında tuttuğu bütün kentler kitabında Özkan Mert'in. Bu arada hülyalı İzmir'i de unutmaz. Palme'den söz ederken "Banşı ve sevgiyi vurdular"der. Şiirlerinde kentler gibi kişiler de bildiktir: Gültekin, Turhan, Mümtaz, Server HocafTanilli)... ServerHoca ile Berlin'e vaziyet ettik, diyor. Ya Berlin uygarlığı, sanayi toplumu, refah devleti olarak bize vaziyet ederse, ne olur? İsveç'te oturan bir şair, orayla kanşık burayı anlatacaktır "Karanlıkta bütün saatler gri Meyhanede bütün saatler mavi" Anlaşılan maviyiçokseviyor. İsveçlilerdeçokseviyorlarmış. Meyhanede tçki isterken: "Ve/'$urcyanö(rmav/.'"diyorlarmış. Mavi çağrışımları sürüyor, şöyle anlatıyor: "İzmir Namık Kemal Lisesi'nde okuduğum yıllarda, Konak'ta, deniz kıyısındaoturan bir içkici görmüştüm. İspirto içiyordu şarap yerine. 'İspirtomuiçiyorsun usta?' diye sormuştum. Şişesiniokşayarak şöyle yanıtlamıştı beni: Hayır, maviiçiyorum, mavi.." Şairimize içki dosttur. Uzun satırlar da olsa, kırıksatırlar da aksa, içinden hep içki süzülür. Polonya'ya bir gezisini anlatırken, otelin güzel garsonu nedense Batıda garsonlar hep güzeldir kahvaltıda, bir çiğ yumurta, çorba, bir bardak votka getirmiş: ' 'Hepsini karıştırıp da mı içeceğim ?" ' 'Hayır, yumurtayı çorbaya at karıştır, üstüne votkayı çek!..'' Güzel garson kızın dediğini yapıyor. Doğan gün maviye boyanıyor. Stockholm'ün en güzel meyhanelerinden biri Vasa Parkfnın yanındaki Oden caddesinin köşesinde imiş, adı: Tennstope... Yolum düşerse uğrarım. Bu kış az daha uğruyordum da... Olmadı... Stop bir başka kışa!.. Antika otomobil meraklılarına tngiltert Başbakanı Margaret Thatcher, konutunun buhınduğu ünlü Downing Sokağı 'nda, direksiyonuna oturduğu bu eski görünumlü spor otomobille gazetecilere poz verdL Naylor Carsfirmast tarafından imal edilen ve fiyatmm 12 bin 500 pound (yaklaşık 15 milyon lira) olacağı açıklanan "TF 1700 Replica" modeli otomobillerin antika otomobil meraklılan tarafından kapışüacağı tahmin ediliyor. (Fotoğraf: AP) HABERLERİN DEVAMI Demirel: Çankaya (Bastarafı 1. Sayfada) dalye kime kalmış lu bunlara kalacak" dedi. Dün, Artvin ve Erzunıın'un üçelerinde konuşmalar yapan Demirel ülkenin yanhş ellere düştüğünü memleketin ıstıraplar içinde kıvrandığmı bildirerek "Bu kötii idareden kurtulmanın çaresi oldugunu, bunun zamaBinın da geldiğini" söyledi. 1983 seçimlerine katılan üç partiyi "üç kap yemek" olarak niteleyen Demirel, "Millelin önune üç kap vemek koyup, Ule bunu yiyeceksin dediler. Ben başka )emek yiyecegim, sogan ekmek yiyecegim sana ne" diye konuştu. Demirel Artvüı vc ilçelerindeki konuşmalanndan önce geceyi geçirdiği Hopa'da dün sabah gazetecilerin sorulannı yanıtlarken "Kimsenin Çankaya'yı kendine ait görup birtalum planlamalara ve gayrellere girmemesi gerektigini" söyledi. Demirel, "Çankaya kansız kavgasız entrikastz millel iradesiyie degiştirmelidir" sözleriyle ilgiii bır sonıyu yanıtlarken hem 1989'da yapılacak Cumhurbaşkanhğı seçimini hem de sonrasını kastettiğini bildirdi. Demirel şöyle dedi: "Evveline baktığımız zaman hakikalen Çankaya'nın ber el degiştireeefci zaman Türkiye'de sıkmlılar olur. Türkiye henüz bunlan haUedememiş. 1960'ta işler kanşmıştır. 1966 gene birtakım mecburiyetleri, zaruretleri, hassasiyetleri olan bir donmedi. 1973'te ilk defa olarak bir seçim yapılmışiır. Hangi şartlar, zorlamalar aibnda yapıMıgmı biliyorsunuz. Hatta o zoriamabnn başı 1971'dir. 60'tan sonra açdan bu yol 1973 seçimini bu hale getirmiştir. Daha sonra 1980'i biliyorsunuz. Türkiye'de hâkimiyet kayıtsız şartsız millelin, diyorsanız, gerek Çankaya gerek hükümel gerek Meclis millete aitlir. Birileri orayı kendine ait görup birtakım çauşmalara, planlamalara birtakım gayretlere girmemeü. milletin Utediği, milletin dedigi Çankaya'da oturmalıdır." 12 Eylül öncesinde yönetime geldiklerinde ülkede yangın oldugunu, bırakırken kan akmasının kontrol alnna alındığım öne süren Demirel huzur ve güvenin yumrukla sağlanamayacağını belirterek, "Yumrukla sagbuunış huzur ve güven uzun süre devam etmez. Alnndan eşitsizlik adaletsizlik çıkar" dedi. Suleyman Demirel kan dökulmesini önlemek için her şeyi yaptıklarını ama ülkeyi bunaluna sürüklemekten kurtaramadıklarıru savunarak bugünkü rahatsızhklar ve tartışmaların devlete verilen yeni şeklin Türkiye"nin ihtiyaçlarını karşıîamamasmdan kaynaklandığım anlattı. "Onlar Ankara'da hükiimel, biz Türkiye'de iktidanz" pankartlarıyla karşüanan ve Borçka ilçesine Çoruh Nehri üzerindeki tarihi köprüden üç kıratın eşliğinde giren Demirel'in boynuna gül ve defne yapraklanndan yapılmış bir de kolye asıldı. Demirel daha sonra konuşmasında Turkiyenin istikrar aramaktan kunulamamasının nedenini istikran yanhş yerde aramak olarak değerlendirdi ve şöyle dedi: "Bunalım anayasalan, bunalım dönemi sonrasında bunalım hükümelleri, istikran bunatımın devamında anyoriar. Ülkeyi yonelenler kendilerini en büyuk sayarlarsa oturduklan kolluktan kalkmamak için ber şeyi yapacaklardır. Hakkı hukuku adaleti bir gerekçe bulup çigneyeceklerdir. Bugıin Türkiy«yi idare edenler varlıklannı bunalıma borçludurlar. Bunalımın devamında yarar görurler. Bunalımı ortadan kaldırmak, Türkiye'yi normalleştirmekte yarar görmezler. Ama kolluk ve sandalye kime kalmış ki bunlara kalacak." Demirel üç günlük gezisini dün tamamlayarak dün akşam Ankara'ya döndü. Demirel'in gezisinin son günü olan dün, gazetemizin Ankara Temsilcisi Yalpn Doğan'm kullandığı, Tercüman Gazetesi Ankara Temsilcisi Yavuz Donal ve Sabah Gazetesi Yazan Guneri Civaoglu'nun içinde bulunduklan özel otomobil, Erzurum'a gelinirken NarmanTortum arasında yolun kaygan olması nedeniyle şarampole yuvarlandı. Gazeteciler, kazadan yara almadan kurtuldular. Arkadan konvoyla gelen Demirel, gazetecilere "geçmiş olsun" dedi. Yine Demirel'in konvoyundaki bir minübüs de aşırı sürat ve hatah soüama nedeniyle Artvin çıkışmda virajı alamayarak Çoruh nehrine uçtu. Minibüste bulunan iki kişi de kazayı yara almadan atlattılar. bu biR delbnın derüzden igı afcşam ozsRi baş\aR. 7 er şehit Mühimmaî deposunda kaza ERZURUM (Cumhuriyet) 9. Kolordu Komutanlığı'na ait bir mühimmat deposunda üç elbombasırun patlaması sonucu 7 erimiz şehit oldu, 7 erimiz de yaralandı. Dün saat 11.00 sıralarında meydana gelen olayla ilgiii olarak soruşturmarun başlatıldığı ve bir sabotaj ihtimalinin bulunmadığı bildirildi. Patlamanın, eski Erzincan karayolu üzerindeki Ilıca ile Kandilli arasında Ağaver köyü yakınlarındaki askeri mühimmat deposunda olduğu bildirildi. Üç el bombasının peş peşe patladığı, ölüm olaylarının bu sırada meydana geldiği öğrenildi. Olay hakkında aynntılı bir bilgi verilmediğinden, patlamanın deponun içinde mi yoksa bos bir alanda mı meydana geldiği belirlenemedi. Genelkurmay Başkanlığından verilen bilgiye göre, patlamada Nevzat Mercan, Durmuş Yapıcı, Mehmet Yelten, Necati Deınir, Abdullah Karakuş, Musa Kaya ve Hiiseyin Biber şehit oldu. Mareşal Fevzi Çakmak Asker Hastanesi'ne kaldınlarak tedavi altına alınan yaralı erler de şunlar: İdris Demir, Yunus Çetin, Mehmet Ceylan, Rıza Soylu, Israail Balkoca, Recep Durul, Miimin Takar. Yaralı askerlerden 4'ü ameliyat edildi. ARTVİH'den YALÇIN POĞAN (Bastarafı 1. Sayfada) "Eee, kardeşim geçici 4, madde geUyor." Hopa'da kaldığımız otelde Demirel ilesohbet ederken, ardmdan kahkahayı basıyor. "AUah fiyakamızı boımasın. PoSs var. Alkif var, DevUt gibiyiz, deyfc». Vatandaş geliyor 'Kurtar bizi baba' diyor. PDIİS geliyor 'Emret tıaba' diyor. Ardmdan geçici 4. madde geliyor." DemireMn keyfme diyecek yok. Kürsüde ANAP iktidarmı yeniden ve yeniden silkeliyor: . "MUleri, ülke meselelerine, hür iraİesiyle katılmadan kopardığımız zatpan, bu olur. Jşte, depolitizasyon deiikleri, yani politikadan uzaklaşma budur. IVeme tazımcdıktır bu. O zaHtan ne olur? Ülke yanhş ellere düşer. Kötii idare edilir. Memleket ısttfaplar içinde kıvramr. Bugün de olan budur." Artvin'in Borçka ilçesinde bu sözteri söylerken kürsünün hemen karşısındakı birpankart dikkat çekiyor: "Onlar Ankara'da hükümet, biz Türkiye'de iktidarız." Caliba 'iki Türkiye" var. "Birin« Türkiye" tstanbul'da, Ankara'da tzmir'deyaşanıyor. Anadolu'dan izleniyor. "tkinü Türkiye" Anadoluda yaşanıyor. Kendi kendine yaşantyor. tstanbul'dan, Ankara'dan, İzmir'den yoo, hayır, izlenmiyor. "Birinci Türkiye, ikinci Türkiye'yi" pek bilmiyor. Tammıyor. "Birinci Türkiye'de" ihracatçı var. Sanayici var. Diskotek var. Dolar var. Kültür sorunları var. Aydmlann, aydın olanın, olmayanm bunalımları var. "Biz her meselenin üstesinden geliyoruz" mantığı var. "Refah dolu Türkiye" pompast vcr. "1988'de yeniden iktidanz" şırıngası var. "tkinci Türkiye'de"?... Borçka'nm SHP'ye oy veren Camili köyünden Davut Yavuz: "Biz açık cezaevinde yaşıyoruz. Bizf ' köyün 3 bin nüfusu var. Yohtmuz senenin aln ayuıda kapalı kaür. Karayollanna gidiyoruz. yolu yapın diye, bizi kovuyorlar." Rize'nin Çayeli ilçesinden köfteci Hacı Hüsrev. Lokantasmda Başbakan Özat'ın, Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler'in, Turizm Bakanı Mesut Yılmaz'ın fotoğraflan asılı. ANAP'lı köfteci Hüsrev: "Ai\'AP yaktı bizi. Çoğumuzu yaktu" İsıer istemez soruyoruz; "Bu kadar güzel köfte pişiriyorsun. neden büyük kentlerde dükkân açmıyornih? Bak TUrizm Bakanı Mesut Yılmat da senin hemşerin, kolayhk sağlar, kredi bulabilir." Hacı Hüsrev noktalıyor "Krediler Akfa'ya gidiyor burada." Muı%ul Belediye Başkanı: "Murgul'dn b«<ır isietmeierine 220 işçi ahnacak. Dört bin kişi basvurdu. MurguVun nüfusu beş bin. Murgul içinden ve dtşmdan alan akm geldiler." Artvin'in Arhavi'sinde, Trabzonun Yomra'sında, Erzurum'un Tortum'unda, Rize'nin Ardeşen'inde hep aynı konw "Şu köprüyü yapmaya basladılar, yarun btrakalar. Oyunuzu verirsiniz, köprüyü öyle bitiririz, dediler... Şu yolu yapmaya basladılar, yanm bıraktdar. Oyunuzu verirsiniz yolu öyle bitiririz, dediler... Şu elektriği getirmeye basladılar... Şu telefonu.~ Şu suyu... Şu betonu... Şu okulu..." Yukarıda dağlar kar içinde. Aşağıda deniz. Ortada sırtlar yemyeşil. Deniz geride kalıyor. Hopa'dan Artvin'e vuruyoruz. Çoruh Vadisi'nden dikine sapıyoruz. önce dağı tırmana tırmana, sonra aşağıda Çoruh Nehri ile birleşerek. Yusufeli'nde halka kanşıyoruz Demirel kürsude konuşurken. Yeni bir düşünce karşılıyor bizi siyasal yasaklara ilişkin: "Bey, yasaklar kalkmadan seçime gidilirse, hiçfark etmez. Seçim ertssinde af hemen nasılsa çıkar. Bir milletvekili DYP'den istifa eder, Demirel onun yerine Mectise girer. Geçen seferkigibi, tekrar ANAPhn peşine neden takılalım?" Dordüncu yüına girerken ANAP iktidan lehine sayılan noktalar hangileri? ANAP uygulamasında halk arasında tutan politikalar hangileri? Üç gündür dolaştığımız "İkinci Türkiye'de", bir başka anlatımla, "tkinci sınıf vatandaşların Türkiyesi'nde" ANAP'ın yerine oturttuğu üç anapolitika gözlüyoruz: 1. Vergi iadesi 2. Toplu konut politikalan 3. Belediyelerin güçlendirilmesi Her ne kadcr belediyelerin güçlendirilmesi yolsuzluk söylentileriyle yara alıyorsa da belediyelere kaynak aktanlması halk arasında yine de olumlu karşılanıyor. Toplu konut politikası yığmla sorunu içerse de halk yine de umutla bakıyor. "Birinci Türkiye"den güçfark edilen bir başka gelişme daha var Siyasal olgunluk. Siyasal kavgadan uzaklaşma. Birbirine karşıt siyasal düşünceyi taşıyan insanlar birbirine hoşgörüyle bakıyor. Birbirine darılmıyor. ANAP'l, SHP'liyi, DYP'li RP'liyi hoşşöruyle dinliyor. "Eski siyasiler yeniden kavga mı başlatıyor" sorusu, bu hoşgörü ortamında ANAP lehine işleyen bir etken. ANAP uygulamasını, yani feryatları dengeleyen bir manivela. Üç günlük gezi "iki ayrı Türkiye'nin" birbirinden kopuktuğunu sergiliyor. "tkinci Türkiyenin manzaralan birinci Türkiye'ye" oldukça uzak düşüyor. Ttpkı, "Birinci Türkiye'de dile getirilen" siyasal yargılar, asılanmak istenen iyimserlik gibi... Kaplumbağalar rapor bekliyor (Bastarafı 1. Sayfada) ği yarutlarda, yörenin ve kaplumbağaların korunacağıru, çevre etki değerlendirmesi yapılacağını bildirmişti. Dalyan gezisi sırasında temeli atılan turistik otel ihşaatının kaplumbağalara zarar vermeyeceği kanısına varan Çevre Genel Müdürü Muzaffer Evirgen'in, proje aşamasındaki öteki yatınmlara müdahale edilmemesini savunduğu öğrenildi. Çevre Genel Miidürlüğü'nün koordinasyonunda bölgede inceleme yapan ilgiii kuruluşların temsilcileri ise yörenin milli park ilan edilmesini, mevcut tüm yatınmlarm ve projelerin durdurulmasını, henüz yönetmelıği hazırlanmadığı için yapüamayan çevre etki değerlendirmesi sonucuna göre, doğa ile turizmi uygun bir şekilde bir araya getirmeyi savundular. Bu görüşe göre, deniz, göl, kıyı, sulak alan ve orman olarak beş ekosistemin bir arada bulunduğu dünyanın ender bölgelerinden Dalyan ve Köyceğiz yöresinde, kaplumbağalann dışında soyları giderek tükenen birçok hayvan ve bitki türü de bulunuyor. Uzmanlar, hem doğaya hem de canh varhklara zarar vermeden yörede turistik yatırımların da yapılabileceğini, ancak mevcut yatırım projelerinde bu unsurlann dikkate alınmadığını be lirttiler. Bu arada merkezi Isviçre'de bulunan ve başkanlığmı edinburgh Dükü Prens Philip'in yaptığı Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'run bugün Frankfurt'ta bir basın toplantısı düzenleyeceği açıklandı. Öte yandan Dalyan kumsalında kaplumbağalar ve çevTe koruması için açlık grevi yapan "doğa korumacı" gençler dün grevdeki üçüncü günlerini doldurdular. Gençler, dün bir bildiri ile amaçlarının kaplumbağalan korumanın yani sıra dünyada çevre sorunlannı yaratan tüm anlayış ve etkenleri protesto etmek oldugunu da bildirdiler. Evren: Turisti misafir (Bastarafı 1. Sayfada) nedenle ihracaun geliştirilmesi için çeşitli önlemler alındığını ve teşvikler yapıldığını belirten Evren, ihracat seferberliğinin sekteye uğradığını ve ihracatın her zaman istenilen düzeye ulaşamadığmı ifade etti. Döviz için kaynaklar bulmak gerektiğini ve bunlaruı başı nda turizmin geldiğini anlatan Evren, "Her tiirlü tabiat güzellikleri, tarihi zengjnliklere sahip olan bir ülkenin turizmde bu kadar geri kalmaması gerekirdi. Ama bunun geç farkına vardık" diye konuştu. Turizmden yülardır yararlarulamadığım belirten Evren, Türkiye'den daha az tarihi zenginliklere ve doğa] güzelliklere sahip ülkeler turizmde ilerlerken, Türkiye'nin yalmzca seyirci kaldığını söyledi. Evren, "Turizme gerekli onemi verip yatınm yapan ülkeler yılda 810 müyar dolar para kazanmaya başladı. Bu Türkiye'nin bir yıllık ihracatından daha fazla gelir elde ediyor. 12 Eylül'den sonra turizmi engelleyen, turiste bir misafir gibi değil. yabancı gibi bakan kısıtlamalar kanunlardan kaldınldı. Başlaltığımız bu muspet adımlar her geçen sene meyvesini verdi. Geçen sene 1.5 milyar dolar döviz elde edildi. Ama bu dünya lurizminde bize düsetı hissenin yüzde l'i" dedi. Göreme'nın bütün dünyada taru nan bir yöre haline geldiğini ve turist sayısırun giderek arttığım vurgulayan Evren, >'atınmlar yapüırken bunun düşünülmesi gerektiğini, her şeyin de\ietten beklenmemesi gerektiğini söyledi. Evren, "Özd sektörii burada yalırım yapmaya davet ediyorum. Bu yörenin istikbali parlaktır" dedi. Evren, turizm projelerinin tam uygulanmasını ve kaçak yapılara izin verilmemesini isteyerek, özellikle Antalya'daki kaçak yapüann derhal önlenmesini ve anında >ıkılmasıru da is tedi. Bunun yapılmamai^ı durumunda kaçak yapılann gecekondular gibi artacağıru kaydeden Evren, bu konuda siyasi baskılar olabileceğine dikkat çekti. Kültür ve Turizm Bakanı Mesut Yılmaz da, turizm raevsiminin açılışı nedeniyle yapt\ğı konuşmada, geçen yıl Göreme yöresine 200 bin yabancı turistin geldiğini ve yörenin konaklama kapasitesinin arttınlmasına bflyük önem verildiğini belirtti. Halen 2 bin dolayında olan turistik yatak sayısının 1989 yılı sonunda 6 bine ulaşacağını kaydetti. Evren, daha sonra Göreme'deki Açık Hava Muzesi'nde yaptırılan satış mağazasınm açılışını yaptı. Göreme'deki halı dokuma tezgâhlanm da inceleyen Evren, kuçük bir kızın dokuduğu halıyı 30 bin liraya satın ala rak paranın çocuğa verilmesini istedi. Daha sonra Kayseri'ye giderken, Avanos'a uğrayan Evren hükümet konağından yaptığı konuşmada turistlerin bazen yer bulamadıklarını, geri dönmek zorunda kaldıklanm söyledi. Yörede pansiyonculuk yapılmasını öneren Evren turist gelince ahlakm bozulduğu anlayışının geride kcüdığını belirtti ve şöyle dedi: "Avrupa Toplulugu'na katılmak için müracaat ettik, o halde onlann kaidelerine, onlann uyguladıklan kanunlara uymak zorundayız. Biz kendi ananelerimizi unutmayahm. Mnhaf aza edelim ama gelen turist bizim ahlakımm bozacaksa, bu ahlakımız sağlam degil demektir, biraz dünyayın gidişatına ayağımızı uyduralım. Eğer uyduramazsak, geride kabşımız daha da uzar, ve bizden sora gelen nesiller o raesafeyi kolay kapatamazlar." Cumhurbaşkaru Evren daha sonra yapımı tamamlanan baa tesisleri hizmete açmak v e incelemelerde bulunmak üzere Antalya'ya e. cti. PARLAME1NTONUIN BOYUTLARI Rahmi Kumaş 660 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Tıirkocağı Cad 3941 Cağaloğtutstanbul (Bastarafı 1. Sayfada) cılık tarafından Beyoğlu Emek Sineması'nda düzenlenecek. "Merhaba 1 Mayıs 1987" adıyla düzenlenecek gece Doç. Dr. Yalçın Küçük'ün açış konuşmasıyla başlayacak. TİP kurucularından Şaban Yıldız'ın konuşmasından sonra Strasbourg Üniversitesi profesörlerinden Server Tanilli'nin mesajı sunulacak. Programa Can Yücel, Timur Selçuk, Bilgesu Erenus, Sadık Gürbüz, Müştak Erenus ve Grup Merhaba müzik ve şiirleriyle, İsa Çclik ise dia gösterileriyle katılacaklar. Bu arada SHP Kartal ilçe örgütününevsahipliğinde 1 mayıs cumagünü,"l MayısSanatŞöleni"düzenleniyor. Kartal Belediye Sineması'nda saat 19.00'da düzenlenecek geceye SHP Genel Başkanı Erdal lnönü, SHP il sekreteri Rıza Güven ile Petroltş Genel Başkanı Cevdet Selvi katılıyorlar. Gecede çeşitli halk oyunlannın yani sıra, Timur Selçuk, Edip Akbayram ve Dostlar, Esin Avşar, Sadık Gürbüz, Yavuz Top ve Hüseyin Basaran'ın da müzikli gösterileri yer alacak. GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ARTTIRILD1 ANKA'nın habenne göre Emniyet Genel Müdürlüğü, bazı örgütlerin "1 Mayıs" nedeniyle çeşitli yasadışı eylemlerde bulunacaklan yolunda gelen ihbarlar üzerine alarma geçti ve bütün yurtta poliste izinler kaldınldı. Emniyet Genel Müdüriilüğü'nün bir üst düzey yetkilisi, gelen ihbarların özellikle grevde bulunan işçilerle üniversite gençliği üzerinde yogunlaştığmı savundu. Aynı yetkili, emniyet müdürlüklerine birer mesaj çekilerek, "Hiçbir kanunsuz gdsteri ve yuriiyuşe izin verilmemesi ve kontrollerin sıklaştınlmasının" istendiğini söyledi. İstanbul'da 1 Mayıs nedeniyle çok sıkı güvenlik önlemleri alındı. Istanbul Emniyet Müdtir \ardımcısı Mehmet Ağar konuya ilişkin olarak şunlan söyledi: "Dtger yıllara nazaran bu yd 1 Mayıs önlemlerimiz daha geniş olacak. Motorize, sivil, görünür göriinmez bütün ekiplerimiz şimdiden alarm durumunda. Son öğrenci olayian ve diğerleri biraz daha fazla onlem almayı gerekliriyor. 1 Mayıs'ın sakin ve olaysız geçmesi için tüm olanaklannuzı kullanıyoruz." aalnın haberine göre KKTC'de, TCKKTC Ekonomik lşbirliği Protokolü çerçevesinde, liberal ekonomiye geçişi engellemek için "Demokraük Cephe"yi kuran üç muhalefet partisi 1 Mayıs'ı bayram olarak kutlayacak. Bu partiler, I Mayıs nedeniyle sol çizgideki kuruluşlarla sendikaların desteğinde, Lefkoşa, Gazi Magosa, Güzelyurt ve Girne'de miting ve gösteriler yapacaklar. İşçi pasaportumu, nüfus kağıdımı ve 2.4.1987 tarihinde almış olduğum (B) tipi ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. KAMER AKTAŞ SHP UGUR MUMCU (Bastarafı 1. Sayfada) GOZI^M süngüyle, dipçikle degistirilmiştir. 24 Anayasası böyle değiştirilmiştir, 61 Anayasası, 12 Mart döneminde böyle degistirilmiştir ve özüne başkalaştırılan 61 Anayasası 12 Eylül askeri müdahalesi ile değiştirümış; yerine 82 Anayasası getirilmiştir. Azgelişmiş demokrasimizdeki bu anayasa değişiklikleri, siyasal bilime, "sert" ve "yumuşak anayasalar" dışında bir üçüncü model daha kazandırmıştır. "Askeri anayasalar". "Askeri anayasalar", askeri ihtilaller yoluyla degiştirilen anayasalar anlamına gelebilir. 61 Anayasası, 27 Mayıs ihtiiali ile getirildi. 1961 Anayasası ile getirilen temel hak ve özgürlükler; 1971 yılında yine bir askeri darbe ile alıp götürülmüş; 61 Anayasası, 12 Mart darbesi ile iktidar koltuğundan uzaWastırılan Demirel ve partisinin oyları ile degistirilmiştir. Ceza Yasası'nın ünlü 146'ncı maddesi, anayasanın tamamının ya da bir kısmının "tağyir, tebdil ve ilgaya" teşebbüsü ölüm cezası yaptırımına bağlanmıştır. Yasa ile yasaklanan, bu suça "teşebbüs'iür, "tesebbüs aşamasını" geçip anayaşayı, "tağyir, tebdil ve ilga" ederseniz suç değildir. Önemli olan "tesebbüs aşamasında" yakalanmamak; eytemli kakışmada başarıya ulaşmaktır. Anayasayı zorla değiştirmeye tesebbüs aşamasını geçip başarıya ulaştınız mı, artık, iktidar gücü elinizdedir. Anayaşayı değiştirip birtakım insanları da değiştirdiğiniz anayaşayı "tağyir, tebdil ve ilga" suçundan yargılar ve insanları ipe de çekersmiz. Ceza Yasası'nın 146'ncı maddesi açısından, 27 Mayıs ihtiiali, 12 Mart muhtırası ve 12 Eylül harekâtı arasında bir fark yoktur. "Teseböüs" aşamasında yakalanabilse, her üç askeri ihtilalin sorumlularının da 146'ncı maddeden yargılanmaları gerekirdi. Hukuk, işte böylesine göreceli bir kavramdır. Devirden devire değişir, iktidardan iktidara çok değişik renkler alır. Evet, "sert anayasa", "yumuşak anayasa" bir de "askeri anayasa"\ Özetle, yumruğu kuvvetli olanın anayasasıdır geçerli olan.. Başbakan Sayın Özal için anayasanın herhangi bir dışalım kararnamesinden ya da maliye bakanlığı tebliğinden bir farkı yoktur. Şimdi bütün amacı, şu 175 engelini aşarak, Çankaya yokuşunda kendisine rakip gördüğü "eski sidl amiri"nin yolunu böylece kesmek ve yasakları ikinci kez halka onaylatmaktır. Demirel de 1979 yılında "Y&ss/ada mahkumlartnm affı" kcnusunda işi böyle yokuşa sürmüyor muydu? Bu yasaklar, referandum yoluyla kalkacak mı? Bunun için ilk koşul, 12 Eylül öncesinin tartışılmasını engelleyen 2969 sayılı yasanın çürük bir diş gibi sökülüp atılmasıdır. Televizyonda, Demirel'i ile Ecevit'i ile Erbakan ve Türkeş'i ile herkese söz hakkı verilmelidir. Yasaklar sürer ve bir de bunun üstüne propaganda yasakları konursa, yapılacak referandumun "meşruiyeti" tartışılır. O zaman bu bir referandum olmaz, olsa olsa belli siyasetlerin halka onaylatılması anlamına gelen "ptebisit" olur. Tartışmasız oylama, 12 Eylül modelidir. Demokrasinin "asgari koşulu" ile "askeri koşullan" nı birbirine karıstırmak, şu azgelişmiş demokrasımiz, ataturka liberal ve arabesk kapitalizmimiz için hiç hayırlı sonuçlar vermez. 'Askeri anayasa" dışında, yakın geçmişimizde bir de "anayasaya kefalet" konusu vardı. Sahi, ne oldu şu "askeri anayasa"n\n "kefalet sorunu"? Evet, ne oldu?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle