19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 1987 DIŞ HABERLER CUMHÜRİYET/3 Belçika'dan Yunanistan'a eleştiri L üksemburg (a.a.) Lüksemburg'da devam etmekte olan Batı Avrupa Parlamenterkr Birtiği (BAB) olağanüstü toplantısmda, Alman Sosyal Demokrat MUletvekili Karl Ahrens tarafından hazırlanan ve Batı Avrupa Birliği'nin genişlelilmesiyle ilgili rapor görüşüldü. Belçikalı liberal milletvekili Armand de Becker, görüşme sırasında yaptığı konuşmada, Yunanistan'm BAB'a üyelik başvurusunu eleştirdi. Yunanistan 'ın tutum ve genel politikasmdan çelişki gösteren örnekler veren Becker, Yunanistan'm tam üyeliği konusunda dikkatli davranılmastm istedi. Avusturya öfkeli Cumhurbaşkam Kurt Waldheim, kararı "büyük bir üzuntü" ile karşıladığını, böyle bir kararı "garip" bulduğunu belirterek, savaş yıllarındaki geçmişi konusunda vicdanının rahat olduğunu söyledi. Avusturya Başbakanı Vranitzky, mayıs ayında ABD'ye yapacağı geziyi iptal edeceğini açıklarken, Avusturya basını kararın duyurulduğu günü Avusturya için "kara pazartesi" olarak yorumladı. Dış Haberler Servisi ABD yönetiminin Avusturya Devlet Başkanı Kurt VValdheimı "izJenmesi gerekenler" listesine alıp, sade bir vatandaş olarak ABD'ye girmesini yasaklamasından sonra bir açıklama yapan Waldheim, kararı " b ü y ü k bir üzüntüyle" karşıladığını ve Avusturya hükümetinin gereken tavn alacağını umduğunu söyledi. ABD Adalet Bakanı Edwin Meese önceki gün yaptığı açıklamada Waldheim'ın II. Dünya Savaşı'nda nazi faaliyetlerine karıştığına ilişkin güçlü kanıtlar bulunduğunu, bir yılı aşkın incelemeler sonunda ortaya çıktığını söylemişti. Bunun üzerine bir açıklama yapan Waldheim karan "garip" bulduğunu belirterek, savaş yıllarındaki geçmişi konusunda "vicdanının rahat" olduğunu kaydetti. 19721982 yıllan arasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği görevini yürüıen Kurt Waldheim, Adalet BakanlığYnın karanna göre ABD yönetiminin ülkesinde istemediği ve vize vermeyi reddetüği 40.000 kişilik "izlenmesi gerekenler" listesinin son ismini oluşturuyor. Adalet BakanlığYndan adırun açıklanmasını istemeyen bir yetkilinin verdiği bil Waldheimiın ABD'ye girmesinin yasaklanması sert tepkilere yol açtı DUN^ADA BUGUN AU SIRMEN Adamın bağrı yanmış, haykırıyor meydanda: Baba bizi kurtar. Baba diye haykırdığı adam, onu en az on yıl yonetmiş ve anasını ağlatmış. Peki sokaktaki adam neden bu kişide bir baba arıyor? Soru bir yabancı için geçerlidir. Ama toplumumuzu ya da benzer toplumları tanıyanların olayı bilmeleri gerek. Şoför baba bir trafik polisi arar, bıçkın baba komiser ister, halk, baba yönetıckjen yanadır, er komutanını severse onu baba sayar. Öğrencının turtuğu, ona bol not veren oğretmen babadır. Futbol kulüplerinin bile babaları vardır. Galatasaray'da Gündüz Kıltç idi. Beşiktaş'ın "baba"sı Hakkı Yeten'dir. Devlet baba deriz, belki de haklıyızdır. Kemal Tahir, devleti baba değii de ana gibi görürdü. Onun için de kendi tarih görüşünün önemli yapıtlarından biri oian kıtabına "Devlet Ana" adını vermişti. 12 Mart geldi, devlet baba "Devlet Ana"ya el koydu ve böylece rahmetli Kemal Tahir de, devletin ana mı baba mı olduğunu anladı. Şaşılacak bir yön yok tüm bu olayiarda, feodal yapısını henüz kıramamış ya da kırmışsa bile lumpen bir kentleşmeyle, kentlerde garip arabesk lumpen bir kültürü egemen kılmaya başlamış toplumlarda "baba" imgesi güçlüdür, hatta güçlünün ötesinde egemen ımgedir. Bu gibi toplumlarda delikanlılık, babalık, babacanhk gibi kavramlar önde gelir. Toplumumuzda kimse, ya da pek az kişı bilgelik kavramına önem verir, toplumumuzda kımse bilge diye övülmez, övgü sozü babacandır. Baba kavramını biraz yakından irdeleyince onun uzaktan görüldüğü kadar duru ve koiay kavranır olmadığını da anlarsınız. Kırsal yaşamın, göçebeliğin katı kuralları, yaşam koşulları yerini kentin karmaşık çıkar ilişkilerine, teknolujiyle eşleşmeye değil de zinaya benzeyen bııiıkteliğe dönüştükçe, baba kavramı da biçimini değıştirmekte, babaya seslenenin çıkarlarını koruyup kollayan, ona öncelik tanıyan, bir varlığa dönüşmektedir. Şoförün istediği baba komiser, onu paylayan hafifçe ağzını bozan, ama şoförün yasaya aykırı çıkarlarına da çomak sokmayan adamdır Baba hep bizi kollaması gereken, hatta yasaları insancıl nedenlerle delikanlı kişiler yaranna çiğnemeyi bile göze alan bir kavram. Devleti baba görenler de aynı biçimde bakıyorlar olaya. Geçen cumartesi günü gazetemizde, Erhan Akyıldız arkadaşımızın Haçopulo Pasajı ile ilgili bir yazısı çıktı. Sözü geçen yazıda, Haçopulo Pasajı'nın, oldukça karmaşık öyküsü anlatılıyor. Hukukçulann bile içinden çıkabilmesi güç bir labirente dönüşmüş sahiplik sorununun gelişmeleri gözler önüne serılıyor ve şu anda Yargıtay'da olan dava ile ilgili olarak pasaj esnafının istekleri dile getiriliyordu. Yazıdan anlaşıldığtna göre, Haçopulo Pasajı ile ilgili gelişmeler son derecede ilginçtir ve içinde oldukça karanlık noktalar bulunmaktadır. Zaten olay da bu yüzden yargı önünde Yargrtay aşamasında bulunuyor. Pasaj esnafı, davanın gıdışınden pek hoşnut görünmüyor ve dosyadaki bazı delillerin geçerliliginden, anlaşılan kuşku duyuyor. İşın buraya kadar olan bölümünde de şaşılacak bir yön yok. Türkıye'de her davanın hakkaniyet ve adalet ilkelerine uygun olarak çözüldüğünü söylemek düşçülüğün de ötesinde bir davranıştır. Böyle bir sonuca maddi olanaklar da elvermiyor. Yargıçların yetişme, çalışma ve yaşam koşulları ile gündemlerinin çok yüklü olmast, Yargitay'ın dosyalar altında ezilmesi, dosyalann tümünün adil kararlara bağlanmasının önündeki nesnel engeller, bunlara siyasal iktidarın yargı üzerinde artan baskısının yanı sıra, öznel nedenler de bunlara eklenebilir. Ancak bütün bu aksaklıklar ve engeller karşısında, bunlara • cözum aramak yerine "baba" kavramına başvurmak yanlış bir tutum oluyor. Ne yazık ki, Haçopulo esnafının tutumu da bu olmuş olayımızda. Haçopulo Pasajı esnafı ne istiyor? istedikleri basit, Sayın Evren'in duruma el koyması ve dosyadaki bazı eksik ve yanlış gördükleri noktaların düzeltilmesini sağlaması. Doğrusu, bu isteğin tersine davranışlan 12 Eylül döneminde gördük. Doruktaki kişiler davalara müdahale ettiler. Ama bunların insanlar için, devlet için ve onlar için ne gibi üzücü sonuçlar doğurduğunu da gördük. Hemen belirtelim, bu kez Sayın Evren'in Yargrtay'daki bir davaya karışmak istediğinı gösterir hiçbir belirti yok. Sanıyoruz ki, kendileri çok haklı ve yerınde olarak böyle bir isteği de geri çevireceklerdir. Bizim üzerinde durmak ıstediğimiz nokta Sayın Evren'in tavrı değil, ondan bu müdahaleyi isteyenlerin tavrıdır. Onlar Yargıtay'daki bir davaya yasa ve anayasa gereği kanşmasına olanak bulunmayan bir kişiden bu istekte bulunurken, yine baba kavramına sarılıyorlar. Oysa bu kavramın demokraside yeri yoktur. Her demokraside her ülkede adalet mekanizmasında aksaklıklar olur. Bunların düzeltilmesinin yasal yolları vardır. Onları bırakıp, daha başka yolları ve müdahaleleri çağırmak yargıyı içinden çıkılmaz bir karmaşaya itmektir. Haçopulo Pasajı ile ilgili yazıyı okurken, ülkemizde çok kişinin bu konuda ne denli bılınçsiz olduğu açıkça görülüyor. Demokrasiler ergin kişiler ve toplumlar isterler. Ergin kişiler ve toplumlar için her şeye kadır bir baba kavramı yoktur. Onlar için baba aile içinde başlar ve o sınırlar içinde kalır. Hepsi bu. Baba Sendromu... Sovyet sismik gemisi LimasoVda efkoşa (Cumhuriyet) Mj Gilney Kıbrıs'ın karasulannda jeofîziki araştırmalarda bulunacak olan iki Sovyet gemisinden ilki dün Limasol Limam'na geldi. Boris Petrof adlı geminin 66 murettebatı arasında 24 bilim adamı bulunuyor. öte yandan Rum yönetimi başkanı Kipriyanu, siyasi partileri, Maraş konusunda yapılacak yeni girişimler ve BM Genel Sekreteri'nin gönderdiği mektup ışığında Kıbrıs sorununa ilişkin uluslararası bir konferans toplanmasına ilişkin cumartesi günü yapılacak ortak bir toplantıya çağırdı. GEÇMİŞİNDEN KURTULAMIYOR Kurt fValdheim eski bir Nazi olduğu yolundaki yoğun suçlamalara rağmen geçen yıl bağırnsız aday olarak katıldığı A vusturya Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmayı başarmıştı. Waldheim 'ı suçlayan çevreler, kendisinin Saü subayı olarak çekilmis fotoğrafoıı (solda) dünya basmına dağıtmıslardı. A BD 'nin, YValdheim 'ın ülkeye girmesini yasaklamasıyla BM eski genel sekreterinin geçmişi tekrar gündeme geldi. (Fotoğraflar AP) gilere göre, Waldheim sade vatandaş olarak ABD'ye girmeye çalışırsa, sınırdan geri çevrilecek, direnirse tutuklanarak hapse atılacak ve ABD yönetiminin hakkında karar vermesini bekleyecek. Waldheim'ın Devlet Başkanı statüsü nedeniyle ise konulan diplomatik dokunulmazhğı bulunuyor. Ancak New York'ta Birleşmiş Milletier'de bulunan bazl Aİnerikalı yetkililer, Avusturya Devlet Başkanı'nın resmi sıfatıyla herhangi bir BM oturumuna katılmak üzere ülkeye girmeye kalkışmasının "problem olacagını" ve ülkeye girişine izin vermenin politik bir karar niteliği taşıdığinı kaydettiler. Bu arada gözlemciler ABD Başkanı Ronald Reagan'ın geçen ağustos ayında Kongre'ye gönderdiği Kurt Waldheim'ı hiçbir zaman ülkesine davet etmeyeceği yolundaki bir mektubu hatırlatıyorlar. ABD Adalet Bakanhğı'mn, II. Dünya Savaşı'nda Yugoslavyadaki Nazi Karargâhı'nın Komutan Yardımcısı olarak görev yaptığı ve görev i sırasında çok sayıda kişinin toplama kamplanna gönderilmesinde rol oynadığı gerekçesiyle suçlu bulduğu Waldheim'ın ülkeye alınmayacağı yolundaki açıklamasının ardından, Avusturya Televizyonu'nun akşam haberlerinde bir konuşma yapan Başbakan Franz Vranitzky ise, "Bu sadece Avusturya hükümeti için degil tum ulusumuz için çok ciddi ve kuçuk duşurucü bir uygulamadır" dedi. Mayıs ayının ikinci yarısında ABD'yi ziyaret etmesi beklenen Başbakan Vranitzky gezisini iptal edebileceğini, bu konudaki kararın bakanlar kurulunda yapılacak bir gorüşmeden sonra kesinleşeceğini söyledi. Karar üzerine, Avusturya'nın ABD Büyükelçisi Thomas Klestil'in Viyana'ya çağnldığını acıklayan Avusturya Dışisleri Bakanı Alois Mock ise gazetecilere yaptığı açıklamada, "Avnsturya, kendisine şantaj yapılmasına izin vermeyecektir" dedi. Geçen yıl' yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde Kun Waldheün'in bağımsız adayhğını destekleyerek, Waldheim'in seçimleri kazanmasında büyük rol oynayan Muhafazakâr Halk Partisi'nin lideri olan Mock gazetecilere, "Bugün seçim olsa yine VValdhciıu'i desteklerim" dedi. Dışişleri Bakanı Mock, Kurt Waldheim'e yöneltilen suçlamalann hiçbir delile dayanmadığını kaydetti. Washington'da görev yapan Avusturya Televizyon'u muhabiri Klaus Emmerich ise Avusturya için "kara pazartesi" olarak yorumladığt haberinde, Amerikalıları "ne yaptıklannı bilmeyen insanlar" olarak tanımladı. Avusturya Televizyonu'nun ABD BUrosu Şefî Hugo Portisch ise, Waldheim hakkında yanlış haberler yayımlayan ABD basını karşısında yasal haklar aranması gerektiğini savnudu. Karara Avusturya basını da büyük tepki gösterdi. Dünyadaki Yahudi örgütleri ise, Adalet Bakanhğı'mn kararını desteklediklerini belirtiyorlar. Dünya Yahudi Kongresi tarafından yapılan açıklamada, ABD Adalet Bakanı Meese'nin bu kararı "büyük bir cesaret örnegi" olarak yorumlandı. erken Italya'da seçim ~n oma (ap) İtalya'da M\ Htristiyan Demokrat Amintore Fanfani'nin dün parlamentoda güvenoyu alamaması üzerine erken seçim kararı alındı. Devlet Başkanı Francesco Cossiga'nın dun akşam parlamentoyu feshettiği ülkedeki 8 haftalık siyasi bunalımdan sonra 14 haziranda genel seçime gidilmesi kararının altndığı bildirildi. Çernobil yüzünden 2 bin kişi ölecek n onn (a.a.) Sovyetler Mi Birliği'nin Bonn Buyükelçiliğinde görevli bilim ve teknoloji ataşesi Vladimir Smirnov, Çernobil nükleer reaktöründeki facia nedeniyle 2 bine yakın insamn öleceğini öne sürdü. Smirnov yaptığı basın toplantısmda bu ölümlerin, kazadan sonra, reaktörün 30 km.lik çevresinden başka yerlere aktanlan 116 bin kişinin arasında meydana geleceğini belirtti. KORFEZ SAVAŞI İRNA, Irak'ın kuzeydoğusunda ilerleyen Iran birliklerinin 14 Irak tugay ve bölüğünü yok ettiklerini iddia etti. Irak, saldırımn püskürtüldüğünü Öne sürdü. Dış Haberler Serrisi tran, birliklerinin Irak'ın kuzeydoğusunda Uerlemelerini sürdürerek, Irak'ın lojistik üssü durumundaki Mavat kasabasının 500 metre yakınına ulaştıklannı öne surdü. AP'nin Iran resmi haber ajansı İRNA'ya dayanarak verdiği habere göre, cephenin kuzeyinden geçen hafta başlatükları "Kerbela10" operasyonunu sürdüren Iran birlikleri, bin Irak askerini daha öldürdüler. tRNA'ya göre, saldınnın başlangıandan bu yana 14 Irak tugay ve bölüğü tamamen yok edildi ve 3800 Iraklı asker öldürüldü ya da yaralandı. İRNA'mn haberine göre, tran birliklerinin ilerlemesi üzerine sınınn 11 kilometre güneyinde ve Süleymaniye kentinin 40 kilometre kuzeyinde bulunan stratejik Mavat kasabası tahliye edilmeye başlandı. Ajans, "Çarpışmalar tran birliklerinin üstünlüğü>1e devam ediyor" ifadesini kuliandı. tran topçusunun MaN'at ile Süleymaniye arasındaki 25 kilometrelik bölgeyi dövdüğunü kaydeden İRNA, Mavat kasabasının sadece bir tek açık yolu kaldığını öne sürdü. Ajans, çok sayıda tugay ve bölük komutanının da aralarında bulunduğu 300 Iraklı subayın ve erin esir ahndığım bildirdi. Habere göre, saldırıda Irak birliklerine yüzde 80 kayıp verdirildi. İRNA, imha edilen îran birlikleri arasında Kerkük'den takviye amacıyla acele olarak getirilen komando ve zorhlı bölüklerinin de bulunduğunu iddia etti. tran, "Kerbela10" operasyonunda 45 köy ve 20'den fazla stratejik tepenin de dahil olduğu 250 kilometrekare Irak toprağmın ele geçirildiğini iddia etmişti. Tahran'dan yapılan açıklamada, yeni saldırımn Irak'ın Kurt bölgelerine kimyasal silahlarla giriştiği saldınlara ve Basra Körfezi'ndeki bombardımanlanna misilleme olarak başlatıldığı belirtilmişti. tRNA dünkü haberinde aynca, tran komandolannm ve Kürt gerillaların son iki günde 400 Irakhyı öldürdüklerini bildirdi. Bağdat Radyosu ise dünkü haberinde, Saddam Hüseyin'in ellinci doğumgününe rastlayan "Kerbela10" operasyonunun küçük çaplı bir saldırı olduğunu ve Irak birlikleri tarafından geri püskürtüldüğünü iddia etti. Radyonun haberine göre Irak askeri Iran: üerliyoruz Irak: Püskürttük sözcüsü, Irak Birinci Ordusu'na bağlı birliklerin yoğun topçu ateşi şonucu tran güçlerinm imha edildiğini bildirdi. tRNA ajansı hafta başındaki haberinde cuma günü sabaha karşı başlatılan "Kerbela10" operasyonuna katılan Iran birliklerinin Kerkük petrol bölgesinin kuzev batısında ilerlediklerini ve saldırımn Baneh ve Marivan kentleri arasındaki 40 kilometrelik cephede başlatıldığım bUdirmişti. Irak resmi haber ajansı İNA ise tran saldınsının geri püskürtüldüğünü ve yüzlerce Iran askerinin öldürulduğunü ya da yaralandığını kaydetmişti. Sovyet Bulgar görüşmeleri M oskova (aja.) Sovyetler Birliği Başbakanı Nikolay Riskov ile Bulgaristan Başbakanı Georgi Atanasov, iki iilke arasındaki dostluğu ve işbirilğini guçlendirmeye kararlı olduklannı açıkladılar. KabiVi protesto Afganistan'da 1978'de iktidara Moskova yanlısı rejimin gelmesi ile sonuçUman darbenin 9. yddönümünde, 100 bin mücahiti lemsil eden bir grubun çarpışmalann son bulması amacıyla Kabil hukümeti ile gorüşmeler yapmakta olduklan öne surüldü. Kabil hükümetinin Savunma Bakanı Muhammed Rafi, "Nisan Devrimi"nin 9'uncu yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, KabU'in bu yıl başında "ulusal uzlaşma" ilan etmesinden bu yana, 20 bin muhalifin hükümet saflanna katıldığını söyledi. Rafi, Sovyet resmi TASS ajansı tarafından yayımlanan konuşmasında, yılbasından bu yana, daha önce başka ülkelere sığınan 44 bin Afgan mültecisinin de ülkeye döndüklerini iddia etti Öte yandan Afganistan'da rejim değişikliğinin 9. yüdönümünde, Hindistan'ın başkenti Yeni DelhVde bir grup Afgan mültecisi çocuk Sovyet Elçiliği önünde protesto gösterisi yaptı. Arjantin'in kayıp askerleri "Kendimize, silahh kuvvetlerin varhğını korumasını mı yoksa ordunun dağılmasmı mı istiyorsunuz, sorusunu sormamız gerekiyor. Eğer, ordu varhğını koruyacaksa, o zaman onları olduğu gibi kabul etmemiz ve demokratikleştirmeye çalışmamız gerekiyor! Onlann ytrine koyabileceğimiz başka bir şey yok." Bu sözler, geçtiğimiz günlerde, Arjantin Savunma Bakanı Horacio Jaunarena tarafından sarf edildi. Arjantin Cumhurbaşkam Raul Alfonsin, hükumetine karşı ayaklanan subaylara bazı hoşgörüler tanımak zorunda kaldıysa, bunun nedenleri Jaunarena'nın dile getirdiği gerçeklerden kaynaklamyor. Alfonsin 'in ülkede son hafta içinde alevlenen ordu isyanları karşısında çok az seçeneği vardı, üstelik isyancılann bastırüması konusunda silahh kuvvetlerin diğer birimlerinden de çok az bir destek alabildi. Tek silahı, son 30 yılın Arjantin'in de görülmemiş bir kalabalığın kendini desteklediğini ortaya koyan sokak gusterilerinî düzenleyen halktı. Savaşlarm yararı, insanların gerçeklerle yüzyüze gelmelerini sağlamalandır. 1982 yılında Arjantin, Falkland sorunu nedeniyle tngiltere ile giriştiği kısa süreli savaştan sonra aldığı yenilgiyle, yıllardır süren bir rüyadan uyandı ve halka dehşet saçan Arjantin ordusunun güçsüzluğü ortaya çıktı. Arjantin 'i 7 yıldır yöneten, kara, deniz, ve hava kuvvetleri ve bunların başındaki liderlerin ülkeyi komünizmden ve demokrasi tehlikesinden koruma adına uyguladıkları fanatik terö'r, itibann yitirilmesine yol açtı. Falkland kaldı. Ekonomi, toplumun standartları geriledi ve Arjantin yeniden gelişmek zorunda kalan bir ülke haline geldi. 1982'de ise Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher'm ve Kraliyet Donanması'mn, Ingiliz askeri profesyonelliği ile birleşen kararlı tulumuyla, halkm o korktuğu ordunun gerçek durumunu, zayıflığını görmesiyle kurtuldu. Askerler bu yenilgi nedeniyle tngiltere'den nefret ediyorlar. tngiltere'yi desteklediği için Birleşik Amerika'dan da nefret ediyorlar. Kendilerini tek gerçek Arjantin milliyetçisi olarak gören bu kesim, soldan da nefret ediyor. Buguntin Arjantin ordusu, Falkland'da yenilmelerine yol açan generallerden de nefret ediyor. Arjantin milliyetçiliğini Hıristiyanhk ve anti komünizm olarak tanımlayan ve kendilerini bunun bekçisi ilan eden ordu, bugün bile demokratik Alfonsin yönetiminden taviz kopararak, Genelkurmay Başkanı General Hector Rios Erunu 'yu istifaya zorlayacak kadar güçlü. Halk içinde ise bir zamanlar orduya duyulan korku, bugün yerini nefrete bıraktı. Toplumun desteğini sağlayan demokratik hükumet ile ordu arasındaki uçurum ise, gün geçtikçe büyüyor. Genç subaylar, askeri diktatörlük döneminde generallerin emirleri doğrultusunda işledikleri suçlar konusunda sivil adaletin kararlarını kabul etmeyi reddediyorlar. Ulusun onurunu temsil ettiklerini sanan bu kişiler giderek toplumdan soyutlanıyorlar. Bunlar Arjantin 'in kayıp askerleri. Ve bunlar, ülke için en tehlikeli insanlar. 75 BASINDAN HcralbSSEEribunc. İranAvustralya gerginliği Tahran, 2 diplomaü sınırdışı ediyor Avustralya televizyonunda Humeyni'nin yerilmesi Tahran'ı kızdırdı. CANBERRA (ANKA) tran, Avustralya Televizyonu'nda Iran lideri Ayetullah Htımeyni'yi yeren bir programm yayımlanmasma misilleme olarak iki Avustralyalı diplomatı smır dışı etme kararı aldı. tran, Tahran'da görev yapan biri ticaret ataşesi, diğeri idari görevli iki Avustralyalı diplomata ulkeden aynlmalan için süre verdi. Yapılan girişim üzerine, Avustralya hükümetinin îran'a ülkesindeki basın ya>ın organlarının basım ve yayımlarında tamamen özgür olduklannı bildirdiği belirtiliyor. Siyasi gözlemciler, söz konusu olayın Avustralya'nın tran'a tanm ürünleri ihracatmı tehlikeye attığını kaydediyorlar. Avustralya Yayım Şirketi (ABC), geçen hafta, televizyonda Iran lideri Humeyni ile peçeli bir kadın gazetecinin röportajını taklit eden alaycı bir program yayımladı. Söz konusu programın sonunda, Ayetullah Humeyni tum dünyayı havaya uçurmakla tehdit ediyordu. Bu arada Avustralya Dışişleri Bakanı Bill Hayden, İran'm iki Avustralyalı diplomatı smır dışı etmesine misilleme yapılamayacağmı söyledi. Ne tür bir onlem alınacağını kararlaştırmadan önce programın bir kc daha izleyeceğini açıkl; Hayden, "İranla birkaç milyon dolariık bir tic ^ lantımız var ve şu an rum ülkemiz için ö şeklinde konuştu. Rajiv Gandi'den Sri Lanka'ya uyan F eni Delhi (a. a.) Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi, Sri Lanka'yı ülkedeki etnik çatışmalan barışçı yoldan çözmesi ve ayrılıkçı Tamil gerillalanna karşı sürdurduğu askeri operasyonlan durdurması için uyardı. Hindistan Dışişleri Bakanı Narain Dutt Twari, Gandi'nin bu açıklamayı, üst düzey askeri yetkililerle göruşmesi sırasında yaptığını belirterek, Hindistan'ın, Sri Lanka'daki kanlı etnik çatışmalara barışçı bir çözüm bulunmasında kararlı olduğunu söyledi. Twari, parlamentoda yaptığı konuşmada, Sri Lanka hükumetinden, ülkenin kuzeyinde Tamillerin yoğun olduğu Jaffna Yarımadası 'nda, gerillalara karşı sürdürdükleri saldınlan durdurmasını istedi. yenilgisinin ardından, Arjantin, ordu dışında kalan tüm birimleriyle, yıllardır süren uykusundan uyanıyordu. 1940'h yıllarda doğal kaynakları, gelişmiş ekonomisiyle dünyanm ileri ülkeleri arasında sayılan Arjantin, o günden sonra atılan her adımla gerçeklerden biraz daha uzaklaşarak, 1970'lerin sonunda askeri darbeler zinciriyle başbaşa BAKIRKÖY 4. SULH HUKUI HÂKİMLİĞİ'NDEN ESAS No: 1987/1016 KARAR NO: 1987/260 Yozgat Akdağmadeni. Ahıshavi Mah. cilt: 003/01, sa> tuk: 3'te nufusa kayıtlı Ziya oglu. Sabire'den olma 1329 dı RETTİN ÇÖLKESEN'in akı! hastalığı nedeniyle hacr altır kendisine aynı yerde nufusa kayıtlı oğlu Zehra'dan olma BENSEL ÇÖLKESEN'in \asi olarak layinine 21.4.19871; rar verilmiştir. tlan olunur. Basın: 5345
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle