19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 NÎSAN 1987 CUMHURtYET/13 Otoriter devlet modeli istiyorlar Geride bıraktığunız arahk, ocak ve şubat aylan başörtüsü, türban, din eğitimi, tarikatçıhk, laiklik, gericilik ve lslam Devleti tartışmalanyla geçti. Türbanın yasaklanması dışında bir sonuca vanlamadı. Hocao&lu Cemalettin'in bir lslam devleti kurma çabalan açığa vunıldu. Üniversiteli kızlanrruzın başlan açıldı, ama Türkiye'nin geleceğine ilişkin çoğu sonınlar^çıklığajcavuşarnadı. Uzak da olsa bir gericilik (lslam Devletine dönüş) eğiliminin varhğı kabul edilirken, bir Meclis araştırması önergesi Büyuk Millet Meclisi'nde reddedildi. Kamuoyuna açık milli tarih, milli kimlik ve milli kültür tartışmalan döndü dolaştı "Tiirklslam Sentezi"nde durdu. Ne olduğu, ne tür bir sentez olduğu tam bilinmeyen bu görüşün Milli Kültür Planlamasına "resmi istikamet verdigı" ve "Devlet kabnda kabul gördügii" yolundaki haber yorumlar ise ne doğru landı ne yalanlandı. Başbakan özal'ın ABD ziyareti ve orada geçirdiği bypass ameliyatıyla ilgili gelişmeler, halk sağhğını tehdit eden radyasyon ve deterjan haberleri, Türklslatn Sentezi ve Milli Kültür planlamasıyla ilgili soru ve somnlanmızı gölgede bıraktı. Cumhuriyetimizin geçmişi ve geleceği üzerindeki milli görüş ve planları, Başbakan'ın ve toplumun sağlığı kadar önemli gördüğümüz için, Türklslam Sentezi'ni gündemde tutmak istiyor ve bu amaçla hazırladığımız görüşü kamuoyuna sunuyonız. Aydınlar Ocağı, sosyal devlete, bireyin hak aramasına, Batı tipi özgürlük ve demokrasiye karşı çıkıyor ı I Türklslam Sentezi BOZKURT GÜVENÇ, GENCA Y ŞA YLAN, İLHAN TEKELt, ŞERAFETTtN TURAN 1970 yılında kuruimuş olan Aydınlar OcagYnın örgütsel kökenleri daha esküere uzanmaktadır. 19601ı yıllarda, Türkiye'deki büyük uyanı&a ve geiişmeyt paraJel olarak Türk sağı için butünleştinci bir kkotojiye gereksinme duyulmaya baslannuşür. 1962 yüı mayıs ayında, bu gereksinmeyi duyan aydınlar bir araya gelmişler ve Istanbul'da "Ayâıalar Kalâba" adlı bir örgüt kurmuşlardır. Özellikle toplumda sol düsünceniD yayılmasma karşı ideolojik mücadek yapmak amacı ile kurulan bu örg&tün kunıculan arasmda Profesör Süeymaa YBIÇIB, Profesör Fmnîk Tbn«rta$, Profesör Ayten Songar gibi isimlere rastlanmaktadır. Temd amaaru, "HiUHy«tci bareketln (yaai sagın) MtMalitMM ngaaak" olarak tanunlayan ve sol dOşunceye karşı ideolojik mücadele veren kulup, faaliyetlerini esas olarak konferanslar ve semiaerler tertiplemek biçiminde surdürmüştur. Ali Faat Başgil, Necip Rual Kısakttrek, Nihat Sami Banartı, Arif Niiat Asya, Tknk Bagra gibi sağın önde gelen aydınkn ve düşünurleri, bu faaliyetlere etkirt bir biçimde katılmışlardır. Aydınlar Kulübü aşaması, sağ için ideolojik formülasyon arayış dönemi olarak nitelenebilmektedir. Kulüp tarafından 1%7 ve 1969 ydlannda örgütlenen 1. ve II. MilliyetçileT Kurultaylan, sözü edilen ideolojik arayışlann ürünü sayüabilmektedir. Nitekim bu kurultaylardan sonra "Türk tslam Sentezi" görüşünün egemen hale geldiği soykmebilmektedir. 1969IL Müliyetçiler Kururtayı'ndan kısa bir süre sonra Aydınlar Kulübü örgütsel yaşamını noktalamış ve yerine, 1970 yüı mayıs ayında Aydınlar Ocağı kunılruuştur. Aydınlar Ocağı'mn kuruculan arasında Ekma Hskla Ayvertf, Profesör ZiyaeddİB Fadiko^a, Nlhat Saatf Bnarh, Profesör tbtaMm KafesojrB, SUd Bflglç, Profesör Mnfcarrem Ergin, Ahmet Katekk, Profesör S«b«aattta Zaim, Aytau» Sonpr, Profesör StUeymao Yalcın gibi adlar dikkat çekmektedir. Kuruluşunu tamamlayan ve Aydınlar Ocağı'mn UEylüFe î ^ ideolojik armağanı | Arastırmacılar Kim Kimdir? Aydınlar Ocağı, Türktslam Sentezi görüşünü 12 Prof. Dr. tlhan Tekeü Mart 1971 muhtırasından sonra 1973'lerde ortaya Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ğğretim üyesi olan Profesör Teattu Ogünlerin tozlu dumanlı vegürültülü keli, ÎTÜ mezunudur. Ancak daha sonra bölgeplanlaması ve ortamında dikkatlerden kaçan bu görüş daha sonra yerlesme kuramlan ile ilgilenmeye başlamıştır. Bölge planla12 Eylül müdahalesini tasarlayıp planlayan kadrolan ması, toplumsal yapı ve Türkiye'nin iktisat tarihi ile ilgili çok saytda yayını vardır. etkiledi. Aydınlar Ocağı'mn deyişiyle 12 Eylül Prof. Dr. Bozkurt Güvenç yöneticileri, "sağa sola baktüar, başka çıkaryol Profesör Güvenç, esas olarak sosyal antropoloji alanmda uzbulamayınca" Türklslam Sentezini kabul ettiler. 12 Eylül sonrası Aydınlar Ocağı'mn askeri yönetim ile çok yakın ilişkiler kurması, daha önce ocağa çok yakın duran Süleyman Demirel'in eleştirilerine neden oldu ve Milliyetçi Cephe hükümetlerinin başbakanı Demirel, ocağı askerlerle işbirliği yapan demokrasiye karşıt bir örgüt olmakla suçladı. manlaşmıstır ve bu alanla ilgili olarak yaptığı yayınlarla tanınmaktadır. Uzun süre Japonya'da kalan Prof. Güvenç, bu ülkenin değişim ve kültür sorunlan üzerinde ilgi çeken araştırmalar yapnustır. I. Ecevit koalisyon hükümeti strasında Kültür Bakanlığı'nda yOneticilikyapan Prof. Güvenç, halenHacettepe Üniversitesi'nde öğretim üyetiği görevini sürdürmektedir. 12 Eylül ve Türk lslam Sentezi: Prof. Dr. Şerafettin Türan 197879 CHP ile bağımsızlar koalisyon hükümeti döneminde Kültür Bakanlığı Müsteşarhğı görevinde bulunan Prof. Turan, ülkemizin önde gelen tarihçUerinden biridir. Eski Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu üyesi bulunan, bu kurumlarda yöneticilik yapan Prof. Turan, halen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir. 1 . Sorunlar tartışmalar Türktslam Sentezi bugün yürürlükte olduğu anlaşılan "milli kültür pluu"na sonradan yapıştınlmış bir etiket olmakla birlikte, sabipleri, yazarlan ve yandaşlan tarafından açıkça savunulan bir dünya görüşünün (milli ideolojinin) bu milli görüşe dayalı "siyasi hareketin" süratle yayılan adı ve slogamdır. Bulgulanmıza göre Türklslam Sentezi bugünkü ideolojik içeriği ve amaayla ilk kez 1973 yılında, Aydınlar Ocagı'nın Görüşü olarak ortaya atüdı. On yıl sonra, DPT'nin Milli Kültür özel ihtisas komisyonu raporu (DPT, Yayın No: 1920/300) şeklinde V. Beşyıllık Kalkınma Planı'mn ek belgesi oldu. MC'yi kurmakla övünüyorlar bir dernek sutüsü taşıyan Aydınlar OcagVnda ilkgenel başkanük görevi Profesör Ibrahim Kafesoglu tarafından yürütülmüştür. Kurulduğu tarihten iribaren Türkiye'nin siyasal yaşamında son derece önemli bir rol oynayan ve özellikle 12 Eylül sonrasında çok etkin hak gelen Aydınlar Ocağı'mn bir önemli işlevi de, 1970*li yıllarda kurulan "MSyetçi Cepheter"e öncülük etmesidir. "Sol kanattan otnummk itzere, hutgl styiwi knnüoşa ntensnp baluaursa bBtansaa, ker Tirk miüyetçld Im birligİB kaptsuıdân büton siyasi görfi^eriBi bir kesantarakarakgtrnetidir" tezinden hareket eden ocak, Kıbns Bans Harekâtı'nın kendisine sağladıgı büyük prestije rağmen Ecevit'e ve CHP'ye karşı Milliyetçi Cephe hükümetlerinin kurulmasında en önemli rolü üstlenmistir. AYDINLAR OCAfcl NE ZAMAN, NASIL KURULDU? I Doç. Dr. Gencay Şaylan ODTÜ Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölumü eski öğretim üyesi. Halen gazetemizin Ankara Bürosu çalısanlanndan. Aydınlar Ocağı, demokrasiyi yalnızca yöneticilerin seçim yoluyla gelmesi olarak görüyor. Islamcı düşünceye yaklaşan bir biçimde toplumda bir iki parti olmasım yeterli görerek diğerlerini sınırlamak eğiliminde. Sosyal devlet anlayışma da karşı çıkan Aydınlar Ocağı'mn göriişü şöyle: "Sosyalhaklarla sosyal devlet anlayışı kişüerin deyletten birşeyler talep etmesine, konulannı geliştirmesineyol açmaktadır. Bu, amaçlanan milli dengeleri bozmaktadır." Türkiye'nin, 12 Eylül 1980'den sonra "yolunu şaşırmaması için, mDtet ekseriyeti olarak bir takım mutabakatlara varmas gerektiğini" düşünen Ocak mensuplan, Tttrk Kültürii dergisinde (Ternmuz 1986) bunlann bir dökümünü sıraladılar. Türk milletinin dikkatinden belki de kaçmış olan bu "mutabakatlar"ın aytu tarihlerde ve AYK karanyla milli kültürde "resmi istikamet" olarak benimsendiği de açıklandı. Geçen haftalarda Aydınlar Ocağı Başkanı, Türktslam Terkibi tezinin 1980 (12 Eylül) sonrasında, devlet kabnda bir kabul ve itibar gördüğünü dogruladı. Türk tslam Sentezi'nin bir milli kültür planı olarak hukuki geçerliliği, demokratik anlamdaki milliliği, Büyük Millet Meclisi'nin konusu olmak gerekir. Mevcut Anayasa ve yasalar düzeni içinde, millet çoğunluğundan mutabakat isteyen bir milli kültür planının nasıl yapılıp yürürlüğe gireceğine Meclis karar verebilir. Biz burada, basında çokça sözü edilen fakat muhtevasına güilmeyen Türk tslam Sentezi'ni, toplumsalkültürel ve tarihi geçerliliği ile bilimsel ve bütünsel tutarlıhğı açısından incelemek, sentezle ilgili belgeleri saptamak bir milli mutabakatlar belgesi olarak değerlendirmek istiyoruz. Bundan 15 yıl önce bir ocak (dernek) görüşü olarak hanrlanan bu tezde bir milli varlığımızı ve geleceğimizi etkileyen neler var? Bu fikir ve hedefler nasıl yayıldı? Yetkili çevrelerce pasıl tutuldu ve resmileşti? Nasıl oldu da devlet katında kabul ve itibar gördü? Amacırruz, bu tür soruları yanıtlayarak altı yıldan beri milli eğitimimize ve kültürümüze yön veren bu hareket ile mutabık olmadığunızı ve hareketi, siyasi yörüngesini göstermektir. yal devlet milli dengeyi bozuyor: 9 Aydınlar Ocağı'mn, Kıbns Harekân'm yapan CHP'ye karşı sağ partUere, "MUMyrtçi Opfce'yi leskil edeo>ezs«kr Tttrk ç p ç ^ bsktsız, fakat ttyakaUu Beatteri otaıma baetiai omgztenmmtaıt msâ sHİkip atacağız" çağnsını yapmış; bu girişimlerini başanya ulaştırmıştır. MiHiyetçi Cephe girisimlermin Türkiye'ye ve Türk halkına nelere mal olduğu tartışmaya açıktır, ama ocak bu girişiminden dolayı çok önemli bir basan elde ettiği düşüncesini muhafaza etmektedir. Bilindiği gibi, Aydınlar Ocağı'nın esas etkînlik dönemi 12 Eylül sonrasında ortaya çıkmış, askeri yönetim ile çok yakın ve sıkı ilişkiler kurulmuştur. Bu ilişkiler sonunda ocağm Türkiye'nin bilim ve kutttir yaşamına egemen olduğu, resmi ideolojiyi taramlar hale geldiği görühnektedir. Aydınlar Ocağı'mn askeri yönetim ile cok yakın ilisjükr kurması, daha önceieri ocağa çok yakın duran Sükysıaa Deairei'in eleştirilerine neden olmuş, Milliyetçi Cephe hükümetlerinin Başbakanı Demirel, ocağı askerlerle işbirliği yapan, demokrasiye karşı bir örgüt olmakla suçlamıştır. Demokrasi yanhş anlaşümış, oyunun kurallan carpıtılmış, partizanlık almış yürümüş, yelpaze geniş, anayasa bol tutulmuş, liderler sorumsuzluk örneği olmuştur. Ortaya çıkan "yanlışlıklar demokrasisi"nde, muhtar (özerk) ku . nımlar [üniversite ve TRT gibi], devlet içinde devlet, hatta devlete karsı devlet olmuşlardır. Ülkemizde aklın ve ilmin hâkimiyeti kurulmadığı için irtica (gericilik) konusu, yan aydınlarca suiistimal edümektedir. Oysa Türkiye'de bir irtica meselesi katiyen yoktur! trtica söylentileri millete bühtandır. Asıl irtica, münevverin, milli kültürden kopup uzaklaşmış münevverin [aydın'ın] kafasmdadır. Gerçek bir kültür milliyetçisi olan Atatürk'u Lenin'e benzetenler, evrim devrim edebiyatı ile şekil milliyetçüiği yapanlar münevverlerdir. Oysa, Türkiye'de milliyetçiliğin babası Ziya Gökalp ise ikinci kişisi Atatürk'tür. öyleyse, dini [Islamiyeti] temel kultur unsuru olarak hakiki yerine oturtmahdır. . Milli kültür uydurma dille bozuhnuştur. Bunun sorumlulan yak nızca münevverler değil MEB, TRT, TDK ve solcu basındır. Baştan sona bozuk (hasta) olan bu kurumlan özellikle de MEB'yimilli kültür ve milli dil ile acilen tedavi etmek gerekmektedir. Siyasal huzur ve milli selamet için gösterilen kurtuluş yolu, "ordu + iktidar bütünleşmesi" olarak tammlanmaktadır. Aydınlar Ocağı'nın siyasi sistemle ve rejimle ilgili çözümlemesi, otoriter bir anlayışın özelliklerini yansıtmaktadır. 5 büyük düşman: Aydınlar Ocağı'na göre milli kültür duşmanlan 5 grupta toplanırl. Dinsizier, Tanntanımazlar (materyalist ve komünistler); 2. Cemiyet duşmanlan (bölücüler, hümanistler, komünistler); 3. öteki dinin mensuplan (Hıristiyanlark 4. Osmanlı tmparatorluğu'nun çöküşünden İslamiyeti sorumhı tutanlar, 5. îlerici, seçkinci, yönetici aydınlar. Aydınlar Ocağı için amaç olmayan demokrasi, bilinen özellikle rinden farklı olarak tanımlanmaktadır. Demokrasi, siyasi rejim olarak benimsenmesi gereken bir dUzenlemedir ama önce demokrasinin ne olduğunun ortaya konması gerekir. Aydınlar Ocağı'mn demokrasi den anladığı, yöneticilerin seçim yolu ile iş başına gelmesidir. Ancak, seçim konusu da belli smırlılıklar içerisinde ele alınmaktadır. Yönetimin milli iradeyi temsil etmesi gerektiği kabul edilmekle birlikte, seçimin milli iradeyi tek başına gerçekleştirdiği görüşü yadsınmaktadır. Milli irade, milli kültürün türevidir ve milli kültürü politikasma esas almayan bir iktidar, seçimle iş başına gelmiş olsa bile, milli iradeyi temsil etmeyecektir. Burada demokrasi olgusunun kesiniikle reddedildiği görülmektedir. Değişmez bir milli kültür anlayışını politikasma esas almayan bir iktidarın milli iradeyi temsil etmesi söz konusu olmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak iktidann meşnıluğu tar' tışma konusu edilmektedir. Milli irade ya da seçimle gelen ve halkl temsil eden bir yönetim, milli kültürün ne olduğunu, ne olması ge* rektiğini tanımlayamamaktadır. Oysa kimler olduğu bilinmeyen,' güçlerini nereden ve nasıl aldıklan açıklanmayan bir grup "millîkiUtirii" tanımlamakta, onun tarih içinde oluştuğunu savunmak^. tadır. Bu tanımlamadan sonra milli kültürün ne olması gerektiği tartışması yapılmamakta; sözü edilen milli kültür, milli iradenin ve demokrasinin meşruluk temeli haline gelmektedir. Böylece: Aydınlar Ocağı, demokrasinin tanımını, milli irade yoluyla, milli kültürün iktidara gelmesi biçiminde yapmaktadır. Demokrasi böyle bir çerçeveye oturtulunca onun vazgeçilmez kurumlanndan olan siyasi partilere karşı olumlu gözle bakılması güç;.' leşmektedir. Nitekim, Aydınlar Ocağı'nın milli kültür anlayışına. göre, kişilerin toplumu değiştirmek, kendisine biçilen toplumsal konumu terk edip yeni bir konuma geçmeyi aramak gibi haklan olmayacak, olanlar engellenecektir. Bu dunımda, farklı çıkarlan temsil ettiğini ileri süren ve kaynaklann dağüımına mudahale ederek, kişilerin toplumsal konumlannı değiştireceklerini ileri süren partilef' gereksizdir. Aydınlar Ocağı, sadece aşın sağ ve sol partilere müsaade edilmeyeceğini belirterek sanki demokratik bir tutumu benimsediği izlenimini vermektedir. Ancak sol partüeri yadsıması bugünküanlamda sosyal demokrat partilerin bile gereksiz olduğu görüşünde olduğunu yansıtmaktadır. Aydınlar Ocağı, radikal bir parti sınırlamasına dayanan demokrasi anlayışıyla, siyasi partiler konusunda, şeriatçı lslam ideolojisine yaklaşmaktadır. İ slam a düşüncede, birbirinden çok farkh şeyler, söyleyen partilerin varlığı kabul edilmemekte: tslam toplumunda, Allah'm hâkimiyetini yerine getiren bir iki parti bulunması yeterli görülmektedir. Başka bir deyişle, Batının çoğulcu demokrasi ve çok partili cumhuriyet anlayışı lslam için gereksiz, hatta sakmcalı bu" lunmaktadır. ; Aydınlar Ocağı Görüşü'nde, lslam yaklaşıırunda olduğu gibi, bir' milli kültür olgusu vardır ve insanlann konumu, birbirleriyle ilişkileri bu olguya göre belirlenmekte; bu temel kavramnı ve ona bağlı üişkilerin değişmesi söz konusu edihnemektedir. Aydınlar Ocağı, çoğulculuğu reddettiği gibi özgürlük sorunu kar şısında oldukca farkh bir tutum almaktadır. Özgürlük, insanlann seçim yapmaları ve kendilerine biçilen konumu değiştirmeye kalkmaları gibi sakmcalı sonuçlara yol açmaktadır. Kısacası özgürlük Aydınlar Ocağı'nın savunduğu güçlü devlet, total toplum kavramına ters düşmektedir. Aydınlar Ocağı, 1961 Anayasası'ndaki özgürlük anlayışma da karşı çıkmakta, "özgürlüklerin özüne dokunulmayacağı" ilkesini eleştinnektedir. özgürlüklerin özüne dokunulmaması bir yandan kişiye devlet karşısında güvenceler sağlarken öte yandan toplum yapısmda "çok sesliliğe" yol açmaktadır. Aydınlar Ocağı'nın 1961 Anayasası'ndaki sosyal haklar ve sosyal devlet anlayışına da karşı çıktığı görühnektedir. Aydınlar Ocağı'na göre, "sosyal haklar ile sosyal devlet anlayışı kişilerin devletten bir şeyler talep etmesine, konumlannı geliştirmesine yol açmaktadır. Bu, amaçlanan milli dengeleri bozmaktadır." Diğer taraftan, Aydınlar Ocağı, belirlenen demokrasi ve özgürlük anlayışı içinde, toplumsal baskı grupları anlayışını da reddetmekte, tek baskı grubunun Türk milleti olduğundan söz etmektedir. Bu çerçeve içinde ordu iktidar bütünleşmesi Aydınlar Ocağı'mn çözümlemelerinde önemli yer tutmakta ve siyasi rejimin, kendi deyimleri ile otoriter demokrasi olması gereğinden söz edilmektedir. Otoriter demokrasiyi belirleyen temel özellik, milli kültür alamnda hiçbir muhalefetin yapılmamasıdır. İslam Devleti ülküsü Ortak görüş ve inancımız odur ki, masum ve ciddi bir inanç dalgası gibi görünen Türk lslam Sentezi, siyasi bir hareket olarak görülmediği ve bir siyasi partiye dönüştürülmediği takdirde, devlet kurumlanmn köşebaşlannı tutarak "lslam Devleti" ülküsüne doğru yüriiyecektir. Amactmız, laik T.C.'nin vatandaşlannı laik olmayan bir milli hareket planı ve bu planın sonuçlan konusunda bilinçli bir tavır almaya çağırmaktır. Gönüllü ocak mensuplannın ülke sorunlanna ilişkin görüşleri, devletüı resmi kültür planı haline gelebiliyor, bu hareket planı hakkında Türk milletinden milli mutabakatlar isteniyorsa, buıada kaleme aldığımız görüşleri kamuoyuna duyurma hakkımızın doğduğunu sanıyor ve bu hakkı kullanmayı bir görev sayıyoruz. 24 NİSANDA KURULTA Y VAR Aydınlar Ocağı GenelMerkezi^nin toplantısından bir görüntü. 24 nisanda lstanbul Tarabya Oteti'nde gerçekleştirilecek 4. Büyük Kurultay için Aydınlar Ocağı bugünlerde yoğun bir faaliyet içinde. Aydınlar Ocağı'na göre, tarih, her türlü milli ve kişisel yoruma açık sonsuz bir hazinedir. Milli görüşün hedeflerine ve gereklerine göre, istenildiği gibi kullanılabilir. tnsanhğın evrensel (ortak, nesnel) bir tarihi yoktur. Tek tek milletlerin öznel milli tarihleri vardır. Bu milli tarih, öteki milletlerin tarihlerinden bağımsız olarak (Hegel'in Geist'ı gibi) kendi nihai hedefine doğru adım adım ilerlemektedir... Türk Milli Kültürü'nün ocağım yıkan ve komünizm için uygun ortamı hazırlayan baş faktör ise hümanizma olmuştur... amaayla toplanan bu şuradan pek etkilenmediği anlaşüıyordu. DPT Komisyonu üyeleri şuraya katılmışlar ve yalnızca kendi görüşlerini beğenmişlerdi! Hükümetimizin Milli Kültür Planı'na yön veren, devlet katında benimsenen ve milletimizden mutabakat istenen görüşler, Ukeler ve hedefler bütünü; (Türktslam Sentezi) Aydınlar Ocağı'mn Görüşü olarak 1973 yılında yayımlanmış bulunuyordu. 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra derlendiği ve 12 Eylül müdahalesinden sonra yüOrduihtldar bütünleşmesi: Aydınlar rürlüğe girdiği anlaşılan milli görüş önerisi, 1970'li yıllann Ocağı'na göre milli kültür uydurma dille tozludumanlı ve gürültülü ortamında toplumun dikkatinden kaçbozuhnuştur. Bunun sorumlulan yalnızca mış olabilirdi. Ancak bugün öyle anlaşüıyor ki Aydınlar OcagYnın Görüşü (1973) münevverler değil, MEB, TKT, TDKvesolcu 12 Eylül müdahalesini planlayan kadrolan Türktslam basındır. Baştan sona bozuk (hasta) olan kurumlan Sentezi doğrultusunda tasarlayıpve yönlendirmiştir. Gerçekten de etkilemiş özellikle de MEB'yi milli kültür ve milli dil ile 12 Eylül müdahalesini yapanlar, "saga sola bakmışlar, başka çıkar acilen tedavi etmek gerekmektedir. Siyasal huzur ve yol bulamayınca", Aydınlar Ocağı'mn Türk tslam Sentezi görüşümilli selamet için gösterilen kurtuluş yolu, "ordu nü Milli Kültür Politikası olarak benimsemiş olmalıydılar. Başka bir deyişle, Türklslam Sentezi, topyekun bir milli kültür politikası iktidar bütünleşmesi" olarak tanımlanmaktadır. ve planı olarak belki ancak 1986'da resmileşmişti ama tasan 12 Mart 1971'den beri Türkiye'nin, 12 Eylül 1980'den bu yana da devlet kaıGörüşümüzun ikinci bölümünde Türklslam Sentezi'yle ilgili bellarımn gündemindeydi. tşte bu nedenlerle Aydınlar Ocağı'nın Gögeleri bugünden geriye doğru sayarak tanıtmaya; üçüncü bölümde rüşü'nde (1973) yer alan beüi başb önerüeri bir Milli Kültür Politikası Aydınlar Ocagı Görüşü'nü bir Milli Kültür Politikası olarak deolarak tanıtmak istiyoruz. ğerlendirmeye; dördüncü bölümde, E>evlet Planlama Teşkilatı'nın Milli Kültür (özel ihtisas) Komisyonu Raporu'nu, topyekun bir kül 3 . Aydınlar Ocağının Görüşü (1973) tür planlaması olarak eleştirmeye; beşinci ve son bölümde ise TürkGörüşün içeriği: Aydınlar Ocağı'nın Görüşü (1973) iki ana bölslam Sentezi'nin çoğulcu bir demokratik sistem içindeki doğru yelümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde insan, tabii ve suni cemirini belirlemeye çalışıyoruz. yetler, millet ve kültürle ilgili temel görüşler açıklandıktan sonra; ikinci ana bölümde, Türkiye'nin o günkü güncel sorunlan, var ol2 . Türkİslam sentezi belgeleri (1987) ma (bekâ) davası, siyasi huzur, ekonomik kalkınma, aklm (ilmin) hâkimiyeti ve milli eğitim başhklan altında incelenip çözüm yollan Aydınlar Ocağı Başkanı haftalık bir haber dergisinin Türklslam gösterilmektedir. Sentezi'yle ilgili sorusunu aynen şöyle cevaplıyordu: Kavramlar, sorunlar ve çözüm önerileri bilimsel ve tarihi kaynak"Evet, Türktslam Terkibi tezimizin 1980 sonrasında Devlet lara dayanma gereği duvulmadan ele alınmakta, geniş kapsamlı ve kabnda bir kabul ve itibar gördügü doğrudur. Çiinkü bu akgeniş zamanlı bir tsagoge, (Aristo der ki) ya da Mecelle mantığı ile lın ve ilmin ortaya koyduğu bir vakidir. Nitekim, Atatürk sunulmaktadır. Söz gelişi "...Tabii cemiyetlerin en bü>ügü obuı nu> Yüksek Kuruln'nnn Türklslam Sentezini benimsemesi bizim let; insan cemiyetlerinin en sağlamı, gerçegi ve biiyüğü yine milletiçin sevindirici olmuştur. Niye böyle oluyor? Sağa sola bakı tir. Millete v«sfım veren şey kültürdttr" böylece, kültürü olan her yorlar, başka çıkış yolu bulamayınca bu fikre geliyorlar." insan cemiyeti "milkt" olarak tanımlanmaktadır... Aynca, söz konusu kabul ve itibann Bakan, Genel Müdür ve Vali tayinleriyle smırlı kalmadığı; yükseköğretim, bilim, teknoloji, külA y yüzlü, badem gözlü Türkler tür, basın yayın kurumlannın, basındaki yöneticilerden çoğunun Ocak mensubu olduğu da söyleniyordu. Kültür de tabii bir varlık alamdır... Cemiyetin tabiatmdan doAslında bu beklenen bir gelişmeydi, çünkü Milli Kültür Politikağar, yaşar, gelişir. Kültür tarihidir ama özü değişmez... Oysa külsı ile Milli Kültür Planı'na yön veren temel görüşler, Devlet Planla tür değişmeleri rahmetli Mümtaz Turhan Hocanm buyurduklan ma Teşkilatının Milli Kültür (özel ihtisas) Komisyonu Raporu'na gibi serbest ve mecburi değişmeler olmak üzere iki türlüdür... Ay çoktan girmiş bulunuyordu. yüzlü, badem gözlü Türk tipinde tenevvü (çeşitlilik) hâkimdir, yekMilli Kültür Ana Komisyonu ile alt komisyonlannı oluşturan öğnesaklık yoktur... retim üyeleri, sanatçı ve bürokratlardan çoğu, ocak Uyesi, yakını Aydınlar Oca&'na göre, kültür değişir ama özü değişmez. Bu veya yandaşı olarak tanınıyordu. "öz"ün ne tür bir cevher, nitelik veya değer olduğu sorusu açıkTürklslam Sentezi etiketi çok sonradan bulunup yapıştınlmıştı lanmaz. Bu nedenle de avcılık toplayıcüık, hayvancıhk (göçebeama Milli Kültür Planlaması'nın aynı yöndeki hazırhklan, 1982 yı lik), yerleşik tanmalık evreleTİni ve sanayi devrimini geçirmiş lına gelindiğinde, büyük ölçüde tamamlanmış bulunuyordu. Aynı toplumlarda, o değişmez öz'ün ne tür bir varlık olarak yaşadığı anyıl, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Milli Kültür Politikası, plan ve laşılmıyor. Aydınlar Ocağı, Ziya Gökalp'in Türk milliyetçiliğınin programları hakkında daruşmak üzere bir Milli Kültür Şurası top üçlü temeli olarak önerdiği, din, hars (kültür), ve medeniyet kavramlarını aşamamakta, kavramlar ile olgular arasındaki ortak yalanmış, şflranın görüşleri 1983 yılında yayımlanmıştı. pıyı kuramamaktadır. Ancak, DPT Milli Kültür Ozel İhtisas Komisyonu'nun danışma Hümanizma nasıl bulaştı? Hümanizma, kadim YunanLatin değerlerine dönüştur. Ancak Batı emperj'alizmi öteki milletlerin kültürlerini yıkmak için hümanizmayı bir silah olarak kullanmıştır. Türk hümanistleri, Anadolucu ve laik cumhuriyetçüer olarak sahneye çıkmışlar ve emperyalizmin bu oyununa alet olmuşlardır. Atatürk milliyetçiliğinin tasfiyesi demek olan hümanizma, Türkiye'ye Atatürk'ün ölümünden sonra bulaştınlmıştır... Kimdir bu Türk hümanistleri? öyle anlaşılıyor ki ocak mensuplan dışında kalan hemen herkes büyük bir olasıhkla hümanisttir! Örnek olarak, Türk sevgjsine düşman olan Osmanlılar, Atatürk milliyetçiliğini hümanist bir hareket olarak gösterenler, Anadolu'yu bir kavimler harmanı olarak görenler, Anadolu insanı veya kültüründen söz edenler, saf (dil) Anadolucular, coğrafya Milliyetçileri, Türk milliyetçilerine "kafatasçı, ırkçı, Turancı" sıfatlanyla saldıranlar, milliyetçileri gerici gören ilericiler, sosyahzme yatkın sosyaldemokratlar, Batıcılar, liberaller, laikler, özgürlükçüler, insan haklarından söz edenler, banşçılar, detantçılar, kapah derneklere üye olan (mason)lar, nihayet milliyetçileri McCarthy'ye benzetenlerin tümü hümanisttir. Özetle ve kısaca, son otuz yıldır (19401970) çektiklerimizin ana kaynağı ve tek sorumlusu hümanizma'dır. Hümanizma çeşitlerinin ortak temeü milli kültür düşmanhğı, ortak hedefleri ise milli kültür yerine yabana kültürleri yerleştinnektir. "Milletmilliyet, din diyanet, milli diyanet ve siyaset düşmanı olan be>nelmilelci (kozmopolit), ve işbiriikçi hümanistlerden kurtulmadıkça, Türkler için selamet yoktur. Hümanistler, Türkiye'yi ve milli kurumlan öyle sanmşlardır ki, onlardan kurtulmak için bir kültür ibtilali yapmak gerekir..." Laikliği savunan hümanistler, Aydınlar Ocağı'na göre, milli kültüriin özünü oluşturan dine (tslamiyet'e) de düşmandırlar... Bu düşman lar beş grupta toplanabilir: 1) Dinsizler, Tanntanımazlar, (matfryalist ve komünistler de bu gruba girer). 2) Cemiyet duşmanlan (bölücüler, hümanistler ve komünisüer). 3) Öteki dinlerin mensuplan (Hıristiyanlar) 4) Osmanlı tmparatorluğu'nun çökiişünden dini (tslamiyeti) sorumhı rutanlar. 5) tlerici, seçkinci, yönetici aydınlar.. Türkiye'deki dincilik akımlan, din (tslam) düşmanlığına tepki olarak doğmuş ve gelişmiştir. (O günkü) dincilik cereyam, din düşmanlığınm sonucudur. Dincilik (irtica) istenmiyorsa, Devletin dine karşı soğuk davranmaması, "mnnevverlerdeki din alerjisini tedavi eünesi" gerekmektedir. Şu yalın gerekçeyle ki, "Milli kültür ve milli tarih karşısında milli dinin hakkını vermeyen devlet, millilik vasfını kaybeder." Türkiye'nin siyasi huzuru 27 Mayıs 1960'tan sonra bozuhnuştur. StRECEK " *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle