19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 NÎSAN 1987 HABERLER CUMHURİYET/9 Ayhan Songarhn açıklaması Gazetenizde yayınlanan Jpar Köşku ile ilgili dizi yazüar kamuoyuna yanlış ve tarafh olarak aksettirilmektedir. Bunların tartışması elbette mahkemede yapılacak ve hadise aydınlığa kavuşacaktır. Ancak şimdilik şu hasusların bilinmesinde yarar görmekteyim: Psikiyatri kliniğinden verilen belge herhangi bir kanaati taşıyan bir "rapor" değil, o tarihteki poliklinik ve test muayeneleri sonuçlannı havi bir "epikriz"dir. Muayene o tarihte poliklinikte görevli hekim tarafından yapılmış, testler de gene görevli psikologça uygulanrnıştır. Belge, "Kürsü Başkanı" sıfatıyle benim imzamı taşımaktadır. Yoksa, muayeneyi yapan bızzat ben değilim, zaten bu, görevim de defildir. Kaldı ki, bu bulgularla da Tevhide lpar'a "bunak" teşhisini koymak mUmkun olamazdı. Siz, aşağıda kaydettığim gibi durumu açıklığa kavuşturan önemli bazı ifadeleri yazınıza almamakla eksik bilgi vermiş oluyorsunuz. Meselâ, "şahsı ve çevresi ile Ugüi, sonılan suaUere cevap vermekte, mekân oriantation'u sağlam.. Aşikar teessüriyet kusunına raslanmadı. Hezeyan ve hallusinasyon tespit edilmedi, asikâr bir muhakeme kusunı görulmedi... Ale\ander testi ile ı.q:82 bulundu ve boylece zekânın da vasat seviyede olduğu gönildiı." gibi çok önemli satırlar dizi yazınızda mevcut değildir. Esasen, bir çelişki olsa dahi, bunun hal yeri gene Adlî Tıp Kunımu'dur. Tevhide tpar, mahkeme kararı üzerine, Adlî Tıp Gözlem Ihüsas Dairesinde görevli hekimlerce ayrı ayrı rnuayene edilmiş, testler uygulanmış, sonra bırlikte görulüp değerlendirilerek rapor tanzirn edilmiştir. Burada "bunak olmadığı" karan oybirligi ile verilmiştir. Bu karar, itıraz üzerine Adtî Tıp 4'üncu lhtisas Kurulunca incelenmiş, tekrar muayeneler yapılmış ve raporumuz onanarak kesinleşmiştir. Bizim dışımızdaki raporlar kurumumuzu bağlamaz. Görevimizi nasü kötüye kullanrruş olabilecegunizi ise anlamak kabil değildir. Şurasını da özellikle merak etmekteyim: Tevhide lpar Hamm'ın ruhî muayenesi lsvif re'de hangi dilden yapılmış ve testler hangi dilden uygulanmıştır acaba? Ben meselenin mahkemeye inükalinden şahsen memnunum, böylece hadise dedikodu malzemesi • olmaktan kurtulacaktır. Esasen Alı tpar hakkımda Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davayı kaybetmiş, hüküm Yargıtay'ca da onanarak kesinleşmiştir. İki kişinin çıkar çatışması ile bizlerin ve kurumumuzun ilgısi olmamak gerekir. Biz ilmî kanaatimizi kimseye bağlı olmadan ve elbette kimseden de korkmadan belırtiriz. Ondan sonrası ilgililerin bilecegi iştir. Varsınlar kozlarını aralannda pay etsinler. Saygılar sunanm. SEIA konusunda 111 deyiz OzaPın ERDAL INONITDEN ELEŞTIRILER SEİA mektubunun bir işe yaramadığı anlaşıldı. ABD Kongresi, mektubun havasına uymayan davramşlar içinde. Hükümet ne yapacağını kara kara düşünüyor. ANKARA (Curohuriyet Bürosu) SHP Genel Başkanı Erdal İnönu. özal hükumetinin SEtA konusundaki uyanlarım dinlemedıği ıçin şimdi ne yapacağını kara kara düşunduğunu söyledi. ABD'nin son zamanlarda gelişen tavrt karşısında Cumhurbaşkanı'nın ABD Başkanı Reagan'ı ziyaretinin yanlış olacağını belirten Inönü, SEtA konusunda Başbakan Özal'ın ve ANAP'ın peşinde olduklarını belirtti. Erdal tnonü dün partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada hükümetin imzaiadığı SEtA "ek mektup"unun bir işe yaramadığının anlaşıldıSını belirtti SEtA "ek mektup"u imzalanmadan önce bunun ertelenmesi ıçin yoğun çaba harcadıklarını ancak uyanlannın bir sonuç vermediğını anımsatan Inönü, "ek mektup"un daha imzası kurumadan ABD Kongresinin mektubun havasına uymayan davramşlar içine girdiğinı anlattı, tnönü söyle konuştu: "Ek mektubun bir işe yaramadığı ğı anlaşıldı ve hukumet şimdi ne yapacağını kara kara duşunü>or. O zaman bizim yapnğımız haklı çıkışlar karşısında bize so>lenen şey biz ciddi bir de>letiz. tmza edecegimizi soyledik. Şimdi imzayı erteleyemeyiz oldu. Ama bakıyorum şimdi daha fenasını vaptyor. Çünku şimdi mecburlar. Şimdi imzaladıktan sonra onaylamayız diyoriar. Bunu daha evvel düşünseydiniz soylediklerimizi goz önüne alsaydınız daha etkili olurdu. Bizi dinle>eme>ebilirler. Ama kamuoyu ve ulusal çıkar şaka değildir. bundan sonra peşinizdeyiz Sayın Özal ve Sayın ANAP. Bu sorunu nasıl çozume gotureceğinizi her gun takip ediyoruz. Butun kamuoyu ile birlikte peşinizdeyiz." ABD Kongresi'nin alt komısyonlannda alınan karann ABD yönetiminin çabalanyla belki düzeltilebileceğini kaydeden tnönu, "DüzelHImezse o zaman ne yapacagınızı gorecegiz demek istiyonım. ANAP iktidanna, bizim soylediklerimize gelecekler herhalde" dedı. Hukumetin hatasını bulmanın zevkini tadarken ulusal çıkarları korumayı da unutmayacaklarını belirten SHP Genel Başkanı, sorunun SEİA içinde iki tarafın eşit ulke olarak işbirliği yapması olduğunu bildirdi ve şunları söyledi: "Bunun yolunu bulmak için bizim ulusal çıkarlanmızı korumaya iyice kararlı olduğumuzu gostermek gerekir. Bunu yapaeağız. Bo>le yapacağımızı göstermeimz bunlan yaparsak ben, SEİA içinde işbiriiğinin gene devam edeceğine inamyorum. Ortak çıkarlar mevcuttur ama bunlann ulusal çıkariar doğrultusunda seferber edilmesi gerekir. Tabü ulusal onurumuz dikkatle korunmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yakında ABD Başkanı'nın da\etlisi olarak ABD'yi ziyaret elmesi söz konusu. Sayın Cumhurbaşkanı Turkiye'nin toprak butunluğu aleyhine Kongre^ den karar çıkarsa gitmeyecegini söyledi. Daha Kongre'den karar çıkmış değildir ama bizim kunanacağnnız 9lahlar üzerine sınıriamalar, karşımıza Kongre karan olarak çıkarsa o zaman böyle bir mültefik devletin başkanıru bizim devletimizin başkamnın ziyareti bence yanlış olur. İttifak içinde devietler ve ulkeler birbirlerine eşit davranmalıdır. Önce eksiklik görüldugunde cevabı mullaka verilmelidir. Ulusal onunımuzu da çıkanmızı öyle konınız.." Erdal Inönu gnıpta Sosyalist Enternasyonal Konsey toplantısında Ege sorunu konusunda yaptığı girişımler hakkında da bilgi verdı. Sorunu Lahey Adalet Divanı'nın çözemeyeceğini belirtti. Hiçbir uluslararası belgede Ege kıta sahanlığının nasıl bölüşuleceğine ilişkin hukumler olmadığını belirten İnönu, ANAP iktidannın da bu konuda aynı yolu tutmasını istedi. GÜRKAN:EVREN GÖZ YUMUYOR SHP grubunda Inönü'nun konuşmasından sonra söz alan Genel Başkan Yardımcısı Aydın Giıven Gürkan, RadyoTV Yuksek Kurulu uyelerini görev suçu işlemekle suçladı. Gürkan, bu duruma Cumhurbaşkanı Evren'in de bir anlamda göz yumduğunu bildirdi. TRT Yüksek Kurulu üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından seçildığini ve 3 ayda bir rapor aldığını kaydeden Gurkan, TRT'nin serbestçe kamuovu oluşumunu engellediğini belirtti. Gürkan, Cumhurbaşkanı'nın TRT konusunda siyasal sorumluluklan bulunduğunu, siyasi iktidann TRT ile ilgili eleştirileri "Yüksek kanıl üyelerini Cumhurbaşkanı aüyor" diye karşıladığını anlattı ve TRT'nin tavrına karşı yeni bir Meclıs araştırması istenmesini ya da TRT Genel Mudürluğü'ne yürünmesini önerdi, CANVER: ABDNİN SOYKIRIMLARI Adana Milletvekili Ciineyt Canver de ABD Kongresi'nin sözde Ermeni soykınm günü ilanıyla ilgili çabalannı eleştirdi ve ABD'ye karşı soykınm gtinleri ilan edilmesini önerdi. Canver, "Kimdir bu Amerikalılar? Türklerin Ermenileri katletmediği kesin, ama Kızdderittlerin, siyah derililerin, yoksul ve masum ulkelerin insanlannın ABD yonetimleri larafından soykınma tabi tutulduklan herkesin bildiği bir gerçektir. Biz de bu gerçege uygun olarak 16 mart gününün My Lai'de katledilen yüzlerce kadın ve çocuk için soykınm günu veya 24 nisanın. katledilen milyonlarca Kızıldehli için soykınm gunu veya 4 temmuzun ABD'nin Bağımsızlık Günü'nun siyah derili insanlar için soykınm gunü ilan edilmesini isleyebiliriz. Soykınma tabi tutulan bu insanlar için biz de anıtlar dikebiliriz. Ama bu davranışlanmız sorumsuz ABD'de yoneticilerden çok, sade Amerikan halkını iizer" diye konuştu. Canver, ABD yönetimi ve Kongresi'ni Yeryüzündeki tüm soykırım iddialannı uluslararası bir platformda oluşturulacak komisyonlarda birlikte inceleme önerisinde de bulundu. SHP GenelBaşkanı Inönü: AHMET TAI% GİU%LERII% KÖPtiĞti 1/ CtVDORUK^UN ABD YARDIMESA TEPKlSt ANAP'ta CIA terbiyesi üe yeüşnüş olanlar var ANKARA (Cumhoriyet Bürosn) DYP Genel Başkanı Hösaraettln Cindoruk, 'Turkiye'de siyssi koyata girraek isteyenkrin gidip ABD'dea iziBaImal«n,ABD'deçıkaogazcteterd«ad«stek anmuüan, Tiirkiye'ji bn sosuca getkmiştir. İktidar partianiB kuruculan arasında CIA terbiyesi iie yeüşnüş otuüarın bulunmas da fayda geürmeıniştir" biçiminde konuştu. Cindoruk, dün sabah partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABD'nin Türkiye'ye yapılacak yardımı Kıbns sorununa bağlamasım. "ymnljş ve incitici bir davranjş" olarak niteledi. Bu hasmane tutumun Kıbns sorununa çözüm getirmeyecegini söyleyen Cindoruk, bu yaklaşımın Amerikan ambargosu öraeğini anunsaruğın! kaydetti.Amerika'nın bu kararlakendi savunmasını zayıflattığını söyleyen Cindoruk, hükümetin bu konudaki politikasını yanlış bulduklanm, SEİA ek mektubunu a&kıya ahnmasının sonuca etkili olmadığını ifade etti. Cindoruk, sozlerini şöyle sürdürdü: 'Türkiye, bu yanbşlanı ragmen Türk SilaJıh Kuvvetieri'nin gucüno yüksek tutmak zorundadır. Tiirkiyede siyasi hayata ginnek isteyenkrin gidip ABD'dea izin almalan, ABD'de çıkan gazetekrden destek aramaian Türkiye'yi bu sonuca getlnniştir. tktidar partisisiıı kurucolan arasada CIA terbiyed İle yetişmiş oiaslano baluaması da fayda getinnemiştir. Türkiye yüklenditi soramİBİuklana karşdı|ıaı akunaz danımdadır. BUBBB tartıştİTrıasnn istiyonız. AET'ye nasıl duhul eyledik? Yer: Devlet Konukevi Tarih: 13 Nisan 1987 (Berat Kandilı gecesi) Ortam: Başarıtı 113 ihracatçıya altın madalya töreni. içkiler: Alkollü yasak. Yalnızca gazoz, ayran, limonata. Sebep: (Berat Kandili demiştik ya) Kişiler: Başbakan, beş bakan, müsteşarlar, mümtaz işadamları ve öteki yüksek zevat ile matbuat. •Hava: Fevkalade samimi. Başbakan önce saatine, sonra etrafına bakındı. Duvar dibinde bekleyen TRT'ye (kameraman) eli ile "gel" işareti yaptı. Gazeteciler tarıhi anın geldiğini fark ettiler. Çünkü vakit TV'de haberler saatine yaklaşıyordu. Başbakan kürsüye doğru hamle ederken çevreye de şöyle bir nazar etti. Başbakanın göz kapaklannm seğirmesinden siyasi fal bakanlar, Özal'ın Dayıoglu'nun, kafa numarasmdan biraz daha önemlice bir açıklama yapacağını anlamışlardı. Başbakan, ' Burada dedi, önemli bir açıklama yapmak istiyorum. Aslında bu açıklamayı yarın yapacaktım. Ama maalesef bazı açıklamalar bizden evvel yapıldı." (Başbakan bu sozlerini, başını sallayarak ve bıçak gibi keskin bir biçimde söyledi. Türk milletine kendisinin bizzat vermek istediğı müjdeye 12 saat önceden kezzap döken ağzı gevşek yetkililerin ağzının payını vermek istediğı çok açıktı.) Başbakan üç kere yutkundu. Bu, ağzından çıkacakları yalnızca beyninin değil, boğazının virajlanndan dikkatlice geçirdiğini gösteriyordu: "AET'ye müracaatımızı yarın oranın saati ile 08.30'da yapıyoruz." Noktasını koymaya fırsat olmadan, salonda bir sevinç ve alkış fırtınası koptu. Oturma ayrıcalığını elde etmişler de ayağa fırlamışlardı. Alkışçılar, yedinci golünü de ağlara takmış milli takım taraftarı gibi zıp zıp zıplayamıyorlarsa, bu, çoğunun oturaklı olmasındandı. Sekiz sözcüklük AET'ye "müracaat fermanımız"da iki küçük nokta göze çarptı. Birincisi özal "Basvuruyoruz" demedi. Bu işin gerçekten "baş vurmak" demek olacağından biliyor olmalı idi. "Bu müracaatla zor ve yokuşlu bir yola giriyoruz" diyerek kendisi de bunu itiraf etti zaten.. İkincisi "oranın saati" derken "bura" ile "ora" arasındaki farkı da baştan kabul ediyordu. Milli gelirimizi. lağım akan koylarımızı, seçimlerdeki geçersiz oylarımızı ve de etek boylarımızı Avrupa'ya uydursak bile, saatlerimiz geride olacaktı. Dublinliler ile Vanlılar güneste atlet, fanila, don kurutacaktı. Elbette bu da bir şeydi... Başbakan 'AET'ye müracaat ediyoruz" sozlerini "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" havası ile söylemedi. Ama Viyana kapılarından püskürtülrrrüşolmanın "makustalihini" kırma azmi ile söylediği çok açıktı. Avrupalılar bizi o zaman da istemiyordu. Aradan üç yüz küsur yıl geçtiği halde, hâlâ fikirlerini değiştirmemişlerdi. Bizi yine istemiyorlardı. Bunun için ise akılları sıra kendilerince önlem almışlardı. Bizi 13. üyelik sırasına koymuşlardı. 13'ün uğursuzluğuna güveniyorlardı. Bu uğursuzluğun üzerinden gelemeyeceğimizi sanıyorlardı. Ama bizim de kendimize göre stratejimiz, teçhizatımız vardı. 13. üye olmanın uğursuzluğunu ayın 13. günü AET'ye gireceğimizi açıklayarak ortadan kaldıracağımızı hıç duşünmemişlerdi. Ustelik bu "13. g ü n ü " Takdiri ilahiye bakılsın ki, Berat Kandili'ne rastlatmayı da başarmış ve "elemtereke fiş kem AET'lilere şiş" eylemiştik. Bu konuda "olay gecesi" AET karşı tedbirter almasın diye de başanlı jhracatçılara madalya verme bahanesi icat etmiştik. Ama Avrupa centilmenliğinden fazla uzaklaşmamak için de küçük bir kopya vermiştik: "113" altın madalya dağrtılacak diye. OECD'si ile falan kasa durumumuzu bizden iyi bilen Avrupalılar bol keseden, Çocuk Esirgeme Kurumu rozeti gibi altın madalya» hem de "113 tane" dağıtılmasından hiç kusku duymadılar. Böylece 13'ün kötü büyüsü yüz on üç rakamı ile yüz kere bozulmuştu. 113 altın madalyayı alan ve veren zevat o gece Ulus'daki konukevinden çıkıp Hacı Bayram'a doğru yüzlerini çevirdiler. Ellerini minibüs dumanı ile dolu havaya, gözlerini heykelin çevresindeki seyyar satıcılara dikip, Berat Gecesi'nin yüzüsuyu hürmetine okuyup üflemeye başladılar: "Yüce Aliahım; lahmacunlanmızı İtalyanlann pizasina, acılı adanamızı Fransızlann şatobriyanlarına, keşkülümüzü Almanların Affel Ştrudel'ine karşı muzaffer eyle yarabbi.. İngiliz Avam Kamarası'nı Millet Meclisi'mizin yanında avam eyle, demokrasimizi Sen Nehri'nden devamlı eyle yarabbi.. Yüce Yarabbi, ışportacılarımıza Monparnas'da jilet, ayna, kalem, tarak, Oksford Strit'te 'ikizlere takke' satmayı tez zamanda müyesser eyle yarabbi." Prof. Dr. Ayhan Songar vardımlanyls bagırab bir sOaUı knvvetleri bundan sonra taBzim etme in^ltâmiMİaıı mahrom kalabüir. Keadi savaama gscöaa kendi güciiyte j«pabOme aalioe hız getirilmelidir. Türkiye ABD karşısııda boyna bitkük bırakılmaktaB çıkanlmaiıdır." Tttrkiye. ABD Sayın Uyelerimiz, İlçe Kongreleri delege seçimlerine 17 Nisan 1987 Cuma günü başlanacaktır. Şeçimlerin yeri ve günü için kayıtlı olduğunuz İlçe Teşkilâtlarına başvurunuz.. ANAVATAN PARTISI Genel Merkezi TVF İNŞALLAH Başbakan Turgut Özal, 16. Türk devleti olarak Avrupa'nın 12 devletinin arasına katı^ak üzere başvuruşumuzun ikjnci saatinde bir basın toplantısı yaptı. Başta 12 Avrupa ülkesinın gazetecileri olmak üzere yabancı basın, Özal'ın artık bir Avrupa ülkesi başbakanı gibi, "tercume edilebilir" bir dilde konuşacağını bekliyorlarrJı. Çünkü Avrupa'da çelik birliği, tarım polıtıkası birliği, gümrük birliği sağlanabıliyordy. Ama bir turlü dil birlıği sağlanmamıştı Bu en büyük sorundu. Ûye ulkelerin yönetıcilerinin "tercüme edilebilir" bir dilie konuşmaları gerekıyordu. Aksı takdirde ifadeleri nakletmek zorlaşıyordu. Türklerin ve Başbakanlannın mantığına ileride Avrupalı ortaklarımjz belki alışacaklardı. Ama dil sorunu nasıl çözülecekti? Örneğin, Özal basın toplantısında "Enflasyon bu sene yüzde 20'ye inecek. İnşaltah" dedi. Şimdi ilk uç aymda yüzde 9'u geçmiş enflasyonun önümuzdeki dokuz ayda nasıl yüzde 11'de tutulacağı mantığı bir sorundu. Ama asıl sorun "inşatlah "ın Avrupa dillerine nasıl çevrileceği idi. Bu sorun da inşallah çözülecekti. (Fotoğrat: RIZA EZER)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle