19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 NİSAN 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ CUMHURÎYET/5 Sinema Günleri'nde TJstalara Saygı'run yönetmenlerinden Wim Wenders: Sinema, kentlerin yaratüğı bîr sanat \lman yönetmen Wim fVenders'in fılmleri, bu yıl Sinema Günleri'nin Ustalara Saygı bölümünde sunuluyor. Wenders, Güner Yüreklik'le söyleşisinde, kentlere duyduğu ilgiyi, sinemanm kentlerin yarattığı bir sanat olduğunu anlatıyor. GÜNER YÜREKLİK BATIBERLİN Wim Wenders'le Berlin Film Festivali'nin son gunlerinde bir konuşma yaptım ve sinemasıyla ilgili olarak kafamda oluşan duşünceleri göruşme fırsau buldum. Sekiz yıl aradan sonra tekrar Berlin'e gelmiş, çekimini yeni tamamladığı "Berlin Üstündeki Gokyüzü" adlı filminin kurgu çalışmalarına başlamıştı. Yeni fîlmi uzerine konuşmayacağını bıliyordum. Çunku o, "yumurtlamadan gıdaklamayı" sevmiyordu. Kurgu masasından kalkmadan da kendini yumurtlamış saymıyordu. Zatea benim de esas ilgimi çeken son fılmi değil, sinemasırun bence odak noktasını oluşturan kentler uzerine düşunceleriydı. Yine de ilk sorum yeni filmiyle ilgiliydi. Sa>ın Wim Wenders, isterseniz konuşmamıza son filminizle başlayalım? WENDERS Hayır. Konuşmamıza son filmimle başlamayalım. Biliyorsunuz, filmin çekimi daha yeni bitti ve şu sıra kurgu çalışmalan içindeyiz. Film tamamen bitmeden herhangi bir açıklama yapamam. tşsiz melekler Peki o zaman niçin Berlin'i seçtiginizi, Berlin'le ilgili bir film yaptığınızı da sojleyemeyecek misiniz?" Paris Texas'\ "Tokyo Ga" derken şimdi de Berlin. VVENDERS Berlin, Almanya'da bugun beni ilgilendiren tek kent. 18 yıl önce sinema öğrencisiyken de Berlin'de bir film çevirmiştim. Ismi "Silver City*'ydi. Bir film daha yapmak istiyordum bu kentte. Geldim ve "Berlin Üzerinde Gok*üzü"nu çektim. Bu filmin başoyuncuları insanlar değil, koruyucu, işsiz KÎM KİME DUM DUMA Dunku FHM BEHİÇ AK Htdıye aldın mı ftlâm.. ifiNİ? ıkı tarafmtlan bastmnca Oradan cıkmta (fcı'ntndeğum iekhnde m . (•ıharan apto' bcrdek te KV VHK VflK KuVnK vrtK KENTLERİN YÖNETMENİ Hep kentlere yöneük flbnleriyU dikkati çeken fVbn fVenders, "Kentler, yaşam biçimleriyU ilgimi çekiyor" dtyor. Ama asüUgisbü çekenin, kentlerin insanlarm yaşammt doğrudan etküemesi olduğunu vurguluyor. meleklerdir ve bu melekler doğal olarak insanlardan çok daha fazla şeyi görup anlayabilmektedırler. Daha fazlasını söyleyemeyeceğim. Nasıl isterseniz Bav Wenders. fakat biıyük kentlere karşı olan ilginiz, çalışmalannızı izleyen sinemaseverlerin bildiği ve merak ettiğı bir konu. Kısa bir sıire once basında çıkan bir konuşmanızda, Tokyo'nun gelecege, Berlin'in ise geçmişe yonelik, birbirinden çok farklı iki ayn kent olduğunu belirtmiştiniz. Konuşmamıza buradan başlayalım isterseniz. Nedir bu iki kenti birbirinden ayıran ozellik? Tarihsiz kent WENDERS Tokyo sadece geleceğe yönelik bir kent demiştim. Gerçekten de öyle. Kentin geçmışi ve tarihi, inanın kimseyi ılgilendirmiyor. Bu kent nasıl bir tarih yaşamış, bir zamanlar ne olmuş, ne bitmiş hiç kimsenin umurunda değil. Bu kentin bir tek tarihi var: O da yaşanan an ve gun, yanı şımdiki zamar Her şeyın değerlendirmesı geleceğin bakış açısı ve gelecek anlayışıyla yapıhyor. Eski olan ne varsa, eski olduğu ve kuilanım değeri kalmadığı içın yerle bir edilıyor. Hem de acımasızca, insafsızca. Tokyo tarihi olmayan, tarıhınin olmayışma da aldırılmayan, yalnızca ve yalnızca geleceği yaşayan bir kent. Berlin'in geçmişi Berlin ise, savaş sonrası yıkıntılan ve kalıntılarıyla tarihi yaşayan, tarihi olan bir kent. 20. yüzyılın sebep olduğu sonuçlar, duvarlardakı kurşun delikleri ve geride bırakılan enkazlarla alabildığine gozler onündedir bu kentte. Hiçbir şeyi yadsıyamazsınız. Bu kentte yaşayan insanlann geçmişle çok yakın bir ilişkısi vardır. Tarihi her an hissedebilmekte, istese de istemese de bir zamanlar olanlan kafasınn içinden sökup alamamaktadırlar. Geçmiş, elle dokunulabüir bir gerçektir burada. Diğer kentlerde ise durum boyle değil. Berlinin geçmişi kanayan bir yara gibi tazeliğini koruyabilmektedir. Şimdi bütun bu söylediklerime şunu eklemek isterim. Her şeye rağmen, Tokyo geçmişe tutsak, Berlin ise geleceğe açık bir kenttir. Biri, geçmişi bir ur gibi m\desınde taşımakta, diğeri onunla hesaplaşabilmektedir. Yarın Tokyo'nun geleceği, dünun posası olabilir. Ama Berlin, yarın geleceğini bulabilir. Kentlerin felsefesini yapan ilk yonetmensiniz herhalde. Felsefesini yaptığınız bu kentlerde yeni bir yaşam biçimi aradıgınızı da soyleyebilir miyiz? Filmlerinizde sık sık işlediğiniz konu, kentlerin tarihi ile insan ilişkileri ve bu ilişkilerden ka> naklanan celişkiler, sorunlar mı oluyor? VVENDERS "Yeni yaşam biçimi?" Bu oyle bir kavram kı... Ne demek, "yeni yaşam Mçimi?" Sonra "aramakî" Neyi aramak istiyoruz? Doğru kavramlar değil bunlar. Yeni yaşam biçimi aramak ise benim işim değil. Evet, kentler yaşam bıçimiyle ilgimi çekiyor. Ama ilgimi çeken, insanlarm burada yaşıyor olması değil. Kentlerin bu yaşamı doğrudan etkiliyor olma'sı Bir diğer deyişle, kentler insanlarm yaşadığı yerler olduğu içütdeğil, o insanlarm yaşamını doğrudan etkileyen yerler olduğu için ilgimi çekiyor. New York ve Los Angeles'da, Almanya'nın birçok kentinde yaşadım. Paris, Tokyo, Londra ve Sidney'i iyı tanırım. Yani çok sayıda kenti gezdim, gordüm. Bu kentlerde çeşitli filmler çevirdim. Filmlerimde arka planda yer alan silik bir göruntu değildi bunlar. Aksine insan davranışlarının temel nedeni ve fılmlerimin baş oyuncularıydı bu kentler. Fakat hiçbir zaman yeni yaşam biçimi aradığımı sanmıyorum. Benim fılmlerim daha çok betimsel ve hatta belgeseldir. İnsanlarm kentlerdeki yaşantısını ve kentlerin bu insanlar uzerindeki etkilerini kuşkusuz çok merak ediyorum. Bunları sinemaya aktarma gereksinimi de duyuyorum. Ama yeni bir yaşam biçimi aramıyorum. P İ K N İ K PİYALE MADKA DOGRU.. UECŞEY BENDE BENPE BİTİ>OR. fflZLI GAZETECİ NECDET ŞEN B£N KADiNLARlN UESAP 72/M T£R9İHE EÜN UYUZ OLU(?ÜM AMA BU KEZ FARKU. 512i &EN PAVZT BTTİM 6'Z SEHİ PAVET BTTtK.. UEM âRTıK UZATM LuTFBN ALT T&R&Fl Bi •• SEVetÜLERJM. AtiK TWtOOARiM ÇOKTEŞEKkTÜ/? E9ERİM BENİ KORUMAK İSTiGClLEg, BAYKAMllklAR AiOlhllZ. SAĞOLUNAMA. 3EHİM B/ANNEM VAR ZATSH.. FAZLASINA İUTiYACtM YOk". ASRICA BEH <Yİ PARA KAZANIYORUM • \/e UARClYCAK YER BULA/MAPI6IM İÇİH PE BAHKAYA YMıRlYORUMZANNETTİ6İN17 KAPAR ClB/L P/ILÎM YAMİ • • • AYRlC âLT,sjı ZİZEftEk: SÖfLUYoRUM • PUYeuŞAUM, A/^A 7WIF PiıÜM. KORUNMAYA mVYAOfA YOK.. 0AHA ANNELfK DİİL, ARKAPASLİK EPERSENıZ mtiA MAKBULE^ ICER.. KENP/Mİ HPSİZ BİR Jİ60L0 GİBİ OÖRMEYE BASLAD/Aİ ÇÜNKÜ 1 Resmin gizemini kahkrmak gerek ır Orhan Taylan'ın Tanbay Sanat Galerisi'ndeki sergisi "Atölye" adtnı taşıyor. Atölyesinin bir bölümünü galeriye taşıyan Taylan, epik tiyatrodan esiniendiğini, ressamla izleyici arasındaki aynmt ortadan kaldırmak istediğini söylüyor. GÜNSELt ÖNAL A.NKARA Orhan Ta>lan resimlerinı, atölyesinin bir bölumunu taşıdığı Tanbay Sanat Galensi'nde sergıliyor Taylan, "Atol>e" adını verdıği sergıyle galen ve atölyeyı birbınne yaklaştırmak ıstedığını belırterek, "İnsanlarm edilgen bir hayranlıkla yuklenmesi anlayışına karşı, oolara yaratıolık heyecamnın paylaşılması allernatifini sunmayı deniyorum" dıyor. Taylan bu denemesıni epık tiyatrodan esinlenerek yaptığıru belirterek, tiyatroda perdenin, sahne önü, sahne arkası aynmı4050 >ıldır şaşkınlıkl* karşı karşı>a" Turk halkının Avrupa halklan gıbı bu resim geleneğıyle karşı karşıya yetışmediğini kaydeden Taylan, "Bu nedenle halkımız bu gizem ortamını yadırgıyor. Çunku bizdeki geleneksel halk resimleri getenegi gizem taşımaz. Bizde plaslik sanatlar alanında zanaatlar vardır. Bunlar gizeme değil. hunere dayaJıdır. Huner de herkesin başarableceğı bir şeydir. Bizde esas olan ustalık geleneğidir. L sialıkla esrarengizlik arasında dunya kadar fark var" bıçımınde konuşuyor. Orhan Taylan, ressamla izleyici arasındaki perdeyi kaldırdı: Seyirci, ifade edilen şeyleri katramak, tartışmak ve eleştirmck imkanından uzak tululmaktadır. Ona, sadece hayranlık duymak şansı tanınmaktadır. Ressamın seyirci killesinin daha yakınına girmesi gerekmektedir ki. seyirci resim karşısında kendini içtenlikle ifade etme cesarelini bulabilsin. Bu da ancak resmi elestirme \akınlığınagelmesiile mumkundur. Galeride atolyemi bunun icin kurdum." Atolyeye gelen resım meraklısınm resmin yapılış surecıne tanık olabıldiğıne dikkat çeken Taylan gızemın böylece ortadan kaldığını anlatıyor "Ben bu atolyeyi burada resim yapmak icin değil, resmin teknığıni ve teknolojisini sergilemek uzere kurdum. Burada uretimın kendisini. yanm kalmış işleri. taslaklan. desenleri sergiledim. Bunlar resmin nasıl tasarlandığını, nasıl olıışluğumı, nasıl ge Ç İ Z G İ L Î K KÂMİL MASARACI Eski kitaplar açık arttınnacla Kültur Servisi Cumhurıyet Kitap Kulubü'nce Mecidiyekoydeki F/M Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2. İstanbul Kitap Şenlıği kapsamında bir eski kitap muzayedesi yapılacak. Saat 11.30'da başlayacak müzayedenin ozelliği, Turk basın tarihinin başlangıcını ve kilometre taşlarını oluşturan "Muteferrika bask ı s ı " kitapların yanı sıra, "Diyojen" ve "Mizan" gibi unlu gazete ve dergi koleksiyonlarının satışa çıkarılacak olması. Muzayedeyi duzenleyen "Librairie de Pera" (Beyoğlu Kjtapçılık) yetkilileri, bu kitap ve ozellikle dergi koleksiyonlarının bir arada bulunabılmesınin olanaksız denilecek kadar zor olduğunu belirtiyorlar. Müzayedeye çıkacak oteki kitaplar arasında en eski parça, Du Loir'ın 1654 basırru bir Türkiye seyahatnamesi. Kitabın ıçinde 4. Munıt'ın Bağdat Fetihnamesi'nın Latin harfleriyle transkripsıyonu da bulunuyor. Muzayedenin en pahalı kitabı, Mandelslo'nun 1719'da yayımlanan Seyahatnamesi. 350 bin lira ıle arttırmaya girecek olan yapıt, 70'ten fazla gravür ve harıtayı da içeriyor. İlk Turk matbaacısı İbrahim Müteferrika'nın matbaasmda basılan kitaplardan "Sami Suphi ve Şakir" ve "Izzi" tarihleri de açık arttırmada goze çarpan parçalar arasında. Bir başka ilgınç parça da yıne aynı matbaada 1733'te yalnızca 500 adet basılmış bir kitabın içınden çıkmış renkli tstanbul haritası. Öte yandan, muzayedede yer alacak olan Sait Faik'ın "Sarnıç" ve "Halit Zi>a Uşaklıgirin "Bir Acı Hikâye" adlı ilk baskı kitapları, başlarındaki ithaf ve imzalarıyla ilginç özellikler taşıyor. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAI* TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 12 Misan VRETtMtN KENDlSt Orhan Taylan, Tanbay'daki sergisinde, üretbnin kendisini, yanm kalmış işleri, taslaklan, desenleri sergUiyor. Bunlann, resmin nasü obısup geüstirUdiğini gösteren çausmalar olduğunu vurguluyor. (Fotoğraf: ÎSA ÇELİK) nın kalkması gib\, ressamla ızkyıcisı arasındaki ayr.mı ortadan kaldırmak istediğini söylüyor. Resmi, bugune dek sergilerae bıpmlennın dışında sergılemekte >arar gördüğunu vurgulayan Taylan, bunun nedenını şoyle anlatıyor: "Resim alanında geleneksel olarak resmi gizemli bir edayla sunmak egilimi var. Resmin yapıuşına ilişkin bir ipucu seyirci»e aktanlmayacakur,ki hayranlık duvabilsin. Yani seyirci, geleneksel olarak resmin uzağında tutulagelmiş. Bu, Avrupa resim geleneginde egemen ilkedir. Turkiye'ye resim, yeni bir olgu olarak, Avrupa resim geleneginin aktanlmaa çabaian biçiminde geldı. Bizim halkımız bu resim gelenegiyle, son Taylan, bu düşuncelerden yola çıkarak resmi, önunde hayran kalınan, hayran kalınması gereken bir gösterı, "show" olarak sunulraaktan çıkarmayı denedığini söylüyor: "Sergilerde en çok karşılaştıgımız sorn tektir: 'Nasıl yapıyorsunuz?' Sonınun bu şekilde karsımıza geliyor olması bizi duşundurmelidir, seyirci) lc resim arasında birmesafenin varlıgı kafamıza dank elmelidir. Çunku herhangi bir insan olarak ressamın kendisini nasıl ifade ettiği meselelerine takılmaktadır seyirci. Çunku ressamı, kişiügine ulaşılmaz. esrarlı, kutsal bir kişilik olarak onyargıiaria gormektedir. O zaman ressamın ifade etınek istediğı şeyiere yaklaşmstk imkânı sınııianmaktadır. lişUrildiğini gösteren tur çahşmalar. Resim meraklısı bunlan izlediği zaman sonuca nasıl gittiğınizi net olarak goruyor. Bunun anlaşılmayacak, gizemli bir sureç olmadığını kavrıvor. Bunu ben de yapabilirim duygusunu taşımaya başlıyor. Ben, deha kavramına karşıyım. Çünku Picasso'nun bir deha olmadığına. sadece çok buyuk bir çalışma birikiminin sonucunda Picasso olduguna inanıyorum. O disiplinle, o hırsla çalışan herkes uc aşagı beş yukan başanya ulasır. Aynca resmin uretim surecıne bu kadar yakından tanık olan insanlar, bunu ben de yapabilirim diyebildikleri zaman artık elestirebilir durunu da gelebıliyorlar." tS4S 'TB BUGUN, ABO 'MN 32. BAŞKANI WWKUN C£IAN0 ROOSEVELT(ROZVHX~),KALPrEN ÖLPÜ. BİR HUkUJKÇU OLAN ROOSEVELT, fCIRK YAŞLARtNDAyKEM ÇO CUK FELCt G£ÇlRM(Ç, KÖTÛGÜM A£4L/ltffrr. ANCAfC, 811 PUfZUM,YAF>MAK İSTSDIGI ŞEYLEHE EH6EL OLMAMt$n. 1328'O£,M£W YORK'A l/ALİ, 1933'TS D£ 8AŞKAK' SEÇHMİfTT. O SIRADA ABD, gÜYÜK EKOMOMK (CRİ2 İÇlNOBYPİ. ROOSEVELT, /CONGGe'&eM AL&tĞt YETKİYLE / f £ GİR.İŞE&EK, KNEW Ofifli."(Y£Ht OUZEN) APIfJI VEÜDI6Î DeC/flK B/R POUTtKA OKTAYA KOYMUÇTU. 8İRAZ SOL E&lLlULl OLAN BU POÜTİKAYI KAMUYA ON/f/LAmRAK BAŞARtLI SONUÇLARA ULAŞMfŞTl.ff.PUNYASAVAÇI 8OYUNCA 8AŞKANLISINI SÛROÜÇFV HOOSEVELT, IL£RİC( YAPISIYLA, ABD'httN AZ 8AST'ÜL LAHIR ONEMLı UOEK.LERt ABASINM YSft ALJMfŞTt. FRANKLIN DELANO ROOSEVELT Başrekilimiz Belgradda hararetle karşdandı 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 12 Nisan 1937 bulunuyorlardı. Başvekil Stoyadınovıç ve tsmet tnönu, refakatlerinde Harbiye Nazm Mariç olduğu halde askeri mufrezeyı teftiş etmişlerdir. Yugoslav Harbiye Nazm piyade mufrezest kumandamm tsmet tnönüne bizzat takdim ettikten sonra Türkiye 19371987 Başvekıli mtifrezeyi Yugoslav ordusunda ananevi selam cumlesi olan "Allah yardımcmız olsun" kelimelerini fasih bir surette Yugoslav dılinden söylemek suretile selamlamış ve buna askerler hep bir ağızdan "Allah sana yardım etsin" kelimelerile mukabele etmişlerdir. Belgrad 11 (Sureti mahsusada giden Yazı İşleri Mudurumuzden, tele/onla) Başvekilımiz tsmet Inönu refakatinde Hariciye Vekilimiz Tevfık Ruştu Aras, kendısmı Niş'te karşılamış olan Turkiyenın Belgrad elçısi Alı Haydar Aktay ve Yugoslavyanın Ankara elçisi Lazoreviç olduğu halde bu akşam saat 21.40'da Belgrada vardı. Trenin muvasalatmdan evvel birçok şahsıyetler Türkıyenin hıikumet şefinı karşılamak tçin garda hazır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle