19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriYet Sahibi: CumbutyH Mattnacüık ve Cazetecilik TOrk Anonim Şirkcti adına Nadir Nadi • Genel Yayın Müdürtl: H m Cenai, MUessese Müdürü. Emiııe iJpkbfU, Yaa lslcıi Müdtirü: Ofaç GdaeMtau • Haber Merkezı Müdürü. Yalçm Baytr. Sayfa Düzrm YOnetmeni: AB Atw, • Thnsıtakr ANKARA: Doian, İZMİR: Hikmct Çcttakm. ADANA: CcU tganbul Haberieri: feh» öt, Di} Haberier. E»IB» Balo, Ekonomi: O H D U IH«OT, KUltUr. Cdıl Üıtcr, Magazin: MıfcmH Vkfia, Spor Duupnanı: AMSDtadir Yâcttaua, Düzettme: Rrflk DurtMf, BüimEğilim ŞaUı Alpv, tySendika: Ş Ü O M b t a d , HaberArasanna; Uhdt OMeak. Yun Haberleri. Neakt D o J » • Koordinaton Abnet Kflnlam, 9 Mıb tjler: Ero» Eıfcal, • Reklım: Ayje ToniKEk Yay.nlaı. HiUy» Akyol • ldare: HÜMJTİB G i m , lşktiM: öader ÇeHk, Büplşjcm: N«ü lmL Basan vr Krya/r Cnmhariwt Maıbaacüık ve Gazetccilik TA.Ş. TOrk Odjı C ^ . 39/41 Cagaloglu, 34334 lsı., PK: 246lstanbul, Tel: 512 03 05 (20 haı), l a o ı 22246 • BOrolar Ankara: Ziya Gokalp Bulvan tnkılap Sokak No: 19/4, Td: 133 11 4147, Tetoc 42344 • lımir H. Zıya Bulvsn, 1352. Sok. 2/3, Td: 25 47 0913 12 30, TMoc 52359 • Adaaa: Inonll Cad 119 Sok. No: I Kat 1, Tti: 1455019731,1Wex: 62155. TAKVtM 12 NÎSAN 1987 Kış modası 'mikro minf Mantoların boyu, iç çamaşırlarını ancak örtüyor birçok modaada. Mankenler eteklerini giymeyi unutup da podyuma öyle çıkmışlar gibi bir hava. Üstte kocaman kürk yakalar, kapişonlar, kapitone dikilmiş puf puf paltolar, ceketler. Altları yok. NECLÂ SEYHUN tmsak: 4.52 Güneş: 6.23 öğle: 13.10 Ikindi: 16.51 Akşam: 19.46 Yatsı: 21.11 Istanbul'u aydınlatma A nkara (anka) Kültür X~\. ve litrizm Bakantığı'nca gerçekleştirilen ve Topkapı Sarayı, Yenicami, Sultanahmet ve Süleymaniye Camileri, Beylerbeyi Sarayı'yla, Anadolu Hisan'nı içine alan Istanbul Siluetini Aydınlatma Projesi, Kuzey Amerika Aydınlatma Mühendislerı Birliği'nin başan belgesiyte ödüHendirildi. Edirne Selimiye Camii, Çanakkale Şehitler Abidesi ve KuludUl Bakır Kalesi, Çeşme Kalesi, KuşadasıGüvercinada ve Bodruın Kalesı'nden oluşan Siluet Dekoratif Aydınlatma Projesi de Paris'te duzenlenen Tarihi Eser Aydmlatılması Yarışması'nda ıkıncilik ödülünu kazandı. Bu yarışmada birinciliğe, Parıs'teki Eyfel Kulesı Aydınlatma Projesi'yle Fransa değer görüldü. bir başka. Onun göruş açısı Italyanlardan farklı. Paris için önce mini bu mevsim. Daha doğrusu baştan sona mini. Kesinükle mini. Arada tek tük uzun etekler de var, ama gönül hoşluğu kabilinden... Öylesine... Ağırlığı yok.. Ağırlık, tüm hafif görunumune karşın minide ezici bir zafer!.. Mini geniş kapsamlı bir tanımlama. Dizin ustünden başlıyor da... Çıkıyor çıkabildiğince!.. Bu kışm ; önümüzdeki kışın daha doğrusu minisi dizkapağının üstünde santimle, parmakla değil, karışla, kanşlarla ölçîılüyor modacısına göre. Mini adı yetmez oldu 1 Amadeo Preziost'nin tstanbul'la Ugili çahsmalarmdan biri İmjKiratorhığu nıı Osmanh resunleyen Maltah ressam 1817'de Malta'da doğan Amadeo Preziosi, îstanbul'a göç ettiğinde sakin bir yaşamı yeğledi. Osmanh fmparatorluğu'nun en çalkantılı dönemlerinde bile, "şekerci, Arnavut, Çingeneler" gibi sıradan konulan ısrarlı bir şekilde işledi. samlar arasında ilk sıralarda anılmastna rağmen yurtdışında Doğu, Batıda Rönesanstan iti "oryantalisl" ressamlar grubu içebaren ilgi duyulan bir konudur. ts nsinde yeteri kadar tanınmamaktanbul'un Tilrkler tarafından ah ladır. Bunda sanatçının hern akanışından sonra, 15 ve 16. yuzyıl Ve demik tarza, hem de günün çağdaş nedik resminde gorulmeye başla akımlarına karşı kayıtsız kalması nan Doğu kıyafetlerinin Bellini, neden olarak gösterilebilir. Istandaha sonra Loricha gibi sanatçıla bul gibi bir Doğu kentinin gunlük nn eserlerinde de yer alması, bu sa panoramasım resimleyici ve tasfinatçılann belirlı sureler içensinde re yönelik yansıtma yolunu seçerek, oldukça mütevazı bir dil geOsmanlı topraklannda ıkamet etliştirmiştir. mesine bağlanabilir. Gerçi daha sonraları orneğın Rembrant, DeAslen Korsikalı bir aile olan Prelacroi* gibi ustaların resimlerinde ziosiler, XVII. yuzyılda Malta'ya de gorulen Doğuya ait kıyafetlerin göç etmişler. Ailenin korsan oladışında bazı temaların da resmerak büyük servetler yaptığı, hatta dilmesi, Avnıpa'mn kendi dışında1696'da tmroz ve Çanakkale Boki bir kulture duyduğu yarı merak, ğazı kuşatmasına katılan Venedikyarı akademik konu sınırlannı gelilerle birlikte büyuk dedeler Jonişlelme yolunda çabalar şeklinde seph, Andreas Preziosiler'in oldukadlandınlmıştır. Neden ne olursa ça yüklü ganimetlerle Malta'ya doolsun, Doğunun Avrupa resminde nerek ilk yatırımlanru gerçekleştirbüyük yeri olduğu kuşkusuzdur. dikleri biliniyor. Böyle bir aileden gelen Amadeo KİMLER GELDİ? Preziosi, daha sonraları İstanbul'a Avrupalı için "Dogu" deyince göç ettiğinde sakin bir yaşamı yeğlemiş, resimlerinde dingın ve huuzun yılar Osmanh topraklan üzezur vericı gayet sıradan goruntuleri rindekı ülkeler akla gelmiştir. konu olarak seçmiştir. Osmanh Özellikle 1800"lerden itibaren retmparatorluğu'nun en çalkantılı simlerinde Doğu insanımn çevredönemlerinde, kimlik değiştiren siyle birlikte, oldukça mistik şemaçehresiyle Batılaşma hareketlerinin lar içensinde ele alınması dunya en yoğun yaşandığı Abdulmecit, resminde uzun bir süre revaçta kaAbdülaziz ve II. Abdülhamit delan ••oryanulist" eğilimi orta>ra çı virlerini görmüş, dönemin çalkankartmıştır. Bunlann içersinde De tılanyla ilgilenmemiş, oryantalizlacroix'nm bir kısım resmi ile Fo min çekiciliğinde "şetoâ", "Arnaromenlio, Regnaalt, Jean • Leon vut", "Çingeneler" gibi sıradan konulan ısrarlı bir şekilde işlemiştir. Gelecek kışın modasını Paris te, daha bu kışın bitmemiş günlerinde gördük. On beş, yirmi gün önceydi. Dışarda buz gibi bir hava. Bir kar, bir yağmur, bir dolu döktürüyor!.. Louvre'un avlusunda, çadırlarda ne gösteriyorsun?.. Gelecek kışı.. Zaten kapılarda bekleşmekten donmuşsun. Çadırlann içi de otomatikman buz'... Bari insanın içini ısıtacak bir şeyler görsen de, gelecek kışa güvenle baksan, değil mi?.. Oysa o ne? Etekler fora!.. Mini kol geziyor dört bir yanda. Mantoların boyu, iç çamaşırlarını ancak örtüyor birçok modaada. Mankenler eteklerini giymeyi unutup da podyuma öyle çıkmışlar gibi bir hava. Altı İcaval üstü şişhane dedikleri bu de• til.de ne?.. Üstte kocaman kocaman kürk yakalar, kapişonlar, kapitone dikilmiş puf puf paltolar, ceketler... Altları yok!.. tlk moda olduğu, moda dunyasını karıştırdığı yıllarda bile, böylesine hızlı değildi mini... Zaten "mini" adı yetmez olmuş bu mevsim. Dorothee Bis'in modellerini hazırlayan Jacgueline Jacobson "mikro mini" adını koymuş yaptığı modellerin adını. Mikro etekler baştan sona. Ama bunlara etek demek ne mümkun?.. Arkadan külot görünümunde ve kesiminde. Onden bir zamanların "etekli" mayo denilen mayolannı anımsatıyor. Yani uzun lafın kısası Jacqueline Jacobson gelecek kış için mayolar giyilmesini öneriyor. Mininin bu çeşidi 20 mini altında bir yaş, sutun gibi bacaklar, büyük bir yüreklilik ve taş gibi de bir sağlık istiyor. Bu niteliklere sahip olanlar mikro mini giysin 8788 kışında. Otekıler, daha yureksizler, yaşı 20'vi, 30'u geçenler, bacaklannın sütunluğu münakaşa göturenler, ya yureği ya sağlığı elvermeyenler ise mini mini ya da minilerle yetinsinler önümüzdeki kış. Böyle işte!.. Zaman biraz ters, belki kışa değil de yaza olsaydı mini daha iyiydi, ama ne çare... Nasıl ki kalbin mantık tanıma>an bir mantığı, mantık dışı kuralları varsa, modanın da oyle... Gonul gibi moda da fermandinlemiyor!.. ABD Kongre üyeleri geıiyor A nkara (anka) ABD xx Temsilciler Meclisi üyesi 5 milletvekili ile eşleri ve yardımalarından oluşan ABD Kongre heyeti, Dıs Polhika Enstisüsü'nün davetlisi olarak bugun Türkiye'ye geliyor. Lynn Martin, John Kasich, Wayne Dowdy, Michael Osley ve James Clarke adlı milletvekilleh, 18 nisana kadar sürecek olan Ziyaretleri sırasında Ankara, tzmir ve İstanbul'da temas ve incelemelerde bulunacaklar. Telepaü Bakanlığı Zamanlama biraz ters Oaha bakarken insanın içi donuyor, kıyafetlere. O soğuğa, o tipiye, o gelmeyen otobuslere, taksilere, o sokaklarda köpek yavrulan gibi titreşmelere bu çıplak bacaklarla nasıl karşı konacak?.. Hani yaz modasına daha denk Lanvin 'in bir mini modeU. Mor bir ceket etek. düşmez miydi böyle bir açılıp saçılma?.. Sanki zamanlama biraz ters. Hoş modada neyin ters, neyin yüz olduğu belli mi?.. Tüm koleksiyonlarda mini. Günün her saatinde mini. 197778 sonbahar ve kışı, mininin zafer yıh... Mininin yıldızı Scheırer'den 198788 kışı için bir modeL müzdeki kışa denk düşmüş koruğun hava alması.. Modacılar, sabırlı dervişler... EMİN ÇETÎN GİRGİN doğuşundan aşağı yukan yirmi yıl sonra yeniden parlayacakmış demek... Son birkaç yıldır mini denemeleri hep vardı... Ama kıyıdan kenardan denemeler... Yürekli atıhmlar, kesin kararlar değil.. Sabırla beklemeler. Demek onü T Baştan sona mını İtalyan modacılarda uzun etekler çokça. Ama Paris daha Pravda, Gorbaçov'u ütüledî Magazin Servisi Sovyetler Birliği'nde "açıkhk" (glasnost) politikası ile tüm dünyanın dikkatini üzerine çeken Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un işinin ne kadar zor olduğu zaman zaman ortaya çıkan olaylarla daha iyi anlaşılıyor. Sovyet basınmın kökleri Stalin dönemine uzanan "fotograflardan istenmeyen kişileri kaybetme" ahşkanlığı, Gorbaçov'un tüm uyanlarına rağmen sürüyor. Spiegel dergisinin ya>nmladığı fotoğrafKoruma poUsli fotoğraf (Kızıl Yüdız) lar, bu uygulamanın son örneğini sergüiyor Sovyet Siiahlı Kuvvetleri'nin gazetesi "Kızıl Yıldız"da Gorbaçov'un Krasnador'da yaptığı tatil sırasında çekilen bir fotoğrafı yer aldı. Bu fotoğrafta yüzlerini halka dönmüş iki koruma görevlisi varu . "Pravda" (Gerçek) gazetesi yetkilileri, genel sekreterin halktan kendini koruması gerektiği gibi bir izlenim vereceği düşüncesiyle, iki koruma görevlisini fotoğraftan "kaybettiler" ve fotoğrafı usta bir montajla daraltarak gazetede yayımladılar. Ancak bundan daha da ilginci Gor PoUsleri "kaybeditmiş" fotoğraf (Pravda) baçov'un 1986 temmuzunda aynı fotoğrafta ceket ve panbiraz buruşmuş bir elbiseyie Vladivostok'ta çekilen fotoğtolonu rötuşla bir güzel ütutörene katıldığı görülüyordu. rafının başına geldi. Aynı fo"Pravda" yetkilileri Sovyet lilediler. Gorbaçov'un Pravda 1 toğraf iki gazetede birden çıkderinin bu kıyafetle görunmeda bile "gerçek ve açık" bitı. Letonya'da yayımlanan sini "uygunsuz" bulmuş olaçimde görunmesinin hayli za"Sowjetskaya Latwiya"da caklar ki, Pravda'da basılan man alacağı anlaşılıyordu... Gorbaçov 'un o gün ütüsüz ve Uçakla seyahat ederken sevgilinizi merak etmeyin Magazin Scrvia Uçakla seyahat eden bir işadamı, artık "Şimdi şirkette işler nasıl gidryor" diye düşunmeyecek, sevgüisini özleyen "Hiç olmazsa sesini duysam" demeyecek. Uydularla kurulan iletişim sayesinde uçakla ucarken istenilen ulkeyle telefon ya da teleks göriişmesi yapüabilecek. Newsweek dergisinde yer alan haberde, Ingiliz Havayollan'run, Kuzey Amerika ve Afrika arasında sefer yapan 3 uçağında bu telefon sistemini gerçekleştirmek için cakşmalar yaptığı belirtiliyor. Gelecek yü icinde uygulamaya gecilmesi beklenen sistemin, yolculara maliyetinin ne olacağı henuz belli degil. İletişim ağının sağlanmasında "Uluslararası Deniz Uydu Organizas>onu" (INMARSAT) adlı birliğin kullanüacağı beUrtiliyor. Bu birlik, daha önce de aralannda Sovyetler Birliği ve ABD'nin bulunduğu 48 üyeli bir deniz kara iletişim ağının ilk örgütleyicisi olmuştu. Çalışmalanru daha çok kiraladığı uydular aracılığı ile yuruten INMARSAT'ın son zamanlarda uydu satın aldığı da belirtiliyor. 1985 yıhnın nisan ayında İngiliz Uzay Dairesi'nin çalışmalanna 150 milyon dolar yatıran kurulus, NASA ve Avrupa'daki uzay cahşmalan yapan baa kuruluşlarla ilişki icinde bulunuyor. Uzmanlar, uydular aracüığıyla yapüacak haberleşmenin başka yararlar da sağlayacagmı söylüyorlar. Orneğin, bu tür sistemlerin pilot ve hava kontrolörleri arasında net bir iletişim kurulmasına yarayacağı belirtiliyor. Uçaİdann mekanik performansuu da yukselteceğine inanılan uydu haberleşmenin halen kullanılmakta olan kara kutulann yerini alması bekleniyor. okyo (uba) Japon Posta ve Telekomünikasyon Bakanlığı, "telepatiyi" yeni bir haberleşme aracı olarak gördüğîi için bu konuyla ilgili bir komiıe olusturdu. Komitede, Japon hava, uzay ve elektronik endüsthlerinden önemli uzmanların yanı sıra ünlü para psikologları da yer alıyor. Komite, sonsuz uzakhklara gittiği sanılan çekim dalgaları üzerinde çalışmaya başladı ve ileride nötronlar üzerinde araştırmalar yapmayı planltyor. Kütlesiz atom içi parçacıkları olan nötronlar, ışık hızı ile seyahat edebıldikleri için yerkureyi delip öteki tarafına geçebiliyorlar. Pizza neden ağız yakar? ale/Boulder (ajj.) ABD'de büyük rağbet goren ünlü ttalyan pizzalarının beklenmedik anlarda insanlann ağzını yakması, ABD'de bilimsel araştırma Ve tartışma konusu oldu. Pizzaların neden insanlann ağzını yaktığım araştıran bilim adamlan, "gizli suçlunun" ne olduğu konusunda farklı sonuçlara ulaştılar. "Pizzanm termodinamiği"ni araştıran Yale Üniversitesi biyofizikçilerinden Harold J. Morov/itz, "gizli suçlu"nun, Mozzarella peyniri olduğu sonucuna vardı. Colorado eyaleünin Boulder kentindeki ABD Standartlan Dairesi kimyagerleri ise, çok kapsamlı sıcaklık ve damak testleri yaptıktan sonra asıl "suçlu"nun, domates salçasınm olduğunu savundular. F KONU PEŞİNDE BİR RESSAM... Onun resimlerinde imparatorluğun içerisinde dolaşan bir gezgin edasını görürüz. Fransız Kraliçesi Eugenie"nin Sultan Abdülaziz'i ziyareti 1869'da gerçekleşmiştir. İmparatoriçe Boğaz'da sandallarla yerli halk tarafından karşılanmış, bu ve bu tip konular Preziosi'nin resimlerinde sıkça ele ahntnıştır. Osman Öndeş, yıllar önce Preziosi üstüne kaleme aldığı bir araştırmada sanatçının tstanbul'daki yaşantısının ilk dönemisi Beyoğlu Hamalbaşı Sokağı'nda 14 numaralı evde geçirdiğini yazar. Amadeo Preziosi, Osmanlı toplumu içerisinde her zaman bir "Frenk" olarak kalmış, fakat yurtdışındaki sanat organizasyonlannda fesi ve duygulanyla Turklerin yanmda yer almıştır. Avrupa'da duzenlenen fuarlarda Türk ressamları arasında ismi sayılmış, Batılaşma surecinin başlangıcındaki Türk resmine, minyatur ve le\halar dışında bağımsız, gundelik yaşamdan kesitlerle mütevazı da olsa anılması gereken katkılarda bulunmuş'ur. GARİP BİR ÖLÜM Öneş'in araştırmasında 28 Eylul 1882 tarihh "Levant Herald" gazetesinin 210. sayısında Preziosinin ölum haberi yer alır. "Sulubo>a ressamı ve şehrimizin ünlü sanatçısı Mos\ö Preziosi, önceki gun yanında hizmetkân olduğu halde avlanmak amacı\la Veşilköv'de kırlarda bulunuyordu. Bir süre sonra, artık evine donmeje karar vermiş ve lüfeğini hizmetkânna uzatmıştı. Fakat bu sırada tiifegi tutamayarak yere duşunce ktik hareket almış ve patlama sonucunda çıkan sacmalar Mös\o Preziosi'nin yaralanmasına neden olmuştur. Saçmalar sanatçının kaburgalarına saplanmıştır. Halen ağır >aralı olup durumu endişe vericidir." Çok geçmeden Preziosi ölür. Cenaze toreni Yeşilköy'de yapıhr, Istanbul'da gomulur. Bir Maltah Istanbul'dan böyle geçmiştir. Etbisesi ütüsüz Ger baçov'un fotoğrafı (üstte), Pravda'da ütülu yayınlan dı (altta). TRT Cannes'da A nkara (a.a.) Türkiye f \ Radyo Televizyon Kurumu, bu yıl ilk defa 23. Cannes Uluslararası Film Festivali pazanna giriyor. TRT Televizyon Daire Başkanı Mehmet Akköprülüler, dtşa dönük faaliyeüer konusunda düzenlediği basın toplantısında, "Bu yıl ilk defa Cannes'daki fılm pazanna katılarak TRT'nin var olduğunu göstermek amacındayız. Hedefimiz Türkiye'yi daha iyi tamtmak ve daha iyi bir TRTyayım sergilemektir" dedi. Hedeflerinin kâr etmek değil, yatırım yapmak olduğunu vurgulayan TV Daire Başkanı, "Bu bir dönüm noktasıdır" dedi. 9. Kazh Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu'nun ardından Amadeo Preziosi Gerome, Gustave Bauernfeind, Ludnig Deutsch gibi ressamlann çalışmaları amlabilir. Istanbul, bu grup ressamlar için ayrı bir onem taşır. Osmanh dönemi İstanbul'una dair bilgi veren ilk resimler, birçoğumuzun bildiği unlü Flaman ressam Pieter BrugeTin kaympederi Pieter Coecka van Aelst'e ait desenlerdir. Daha sonra 17. ytızyılda îstanbul'a gelerek tam 38 yıl burada yaşayan Jan Baptiste van Mour'un da bu arada anılması gerekir. Van Mour, Turki>e'ye 1699'da De Ferriol adlı Fransız elçisi ile birlikte gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme devrinin tüm safhalarını yaşayan sanatçı, Lale Devri'nin saltanatı ve halkın günluk yaşayına ait çok sayıda kroki, desen ve yağlıboya çalışmasım gerçekleştirmiştir. Bu saydıklanmızjn dışında T. Allom, V. H. Bartlett, J. F. Lewis, Fausto Zonaro, E. Flandin, J. Laurens. A}"vazovski, Osmanlı İraparatorluğu döneminde îstanbul'a gelen ressamlar arasında sıralanabilir. Bunlann arasında İtalyan Zonaro'yla Maltah Kont Preziosi'nin verdiği iirünlerle bugun de Tiirk resmi içinde yerieri olduğu söylenebilir. PREZİOSİ 170 YAŞINDA 1817'de Malta'da Kont Gio Françob Preziosi'nin oğlu olarak dünyaya gelen Amadeo, bugiın için Türkiye"ye yerleşen yabancı res Iğneyle kuyu kazaıılaruı dünyası Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Dr. Yardımcı, 94 Türk kazısı için bakanlık bütçesinden 275 milyon lira harcandığını açıkladı. Yalnızca işçi yevmiyesine yetebilecek bu parayla yapılan kazılar için ancak "mucize" denebilir. ERHAN AKYILDIZ "Beş gün boyunca aynı dille, arkeoloji diliyle konuşacağu..." Bu sözleri Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Dr. Nurettin Yardımcı, 610 Nisan 1987 tarihleri arasında yapılan "9. Kazı Araşbrma ve Arkeometri Sempozyumu"nun açılışı sırasında söyledi... Peki nedir arkeoloji dili? Henüz çöziılmeye uğraşılan, eski kültürlere ait bir dil mi? Yoksa, yoksa, "esperanto" örnegi "ser verip sır vermemek" için "uydunılmuş" bir "dil çorbası"mı? Bizce hiçbiri değil bunlann... Konuşmaktan çok görebihnek, anlamak kadar yüreğinde duyabilmek gibi özellikleri var arkeoloji dilinin... Eski bir mührün gerisinde "mülkiyet haklu" kavramını düşünebilmek, bir metal sikkeyle birlikte hem o toplumun ekonomik yapısını, hem de madene olan egemenliğini görebihnek için bir şey arkeoloji dili... Ya da bir çakmak taşı parcasırun üzerindeki izlerden, ilkel ve göçebe bir toplumun alet yapabilir olduğunu, hayvanları evcüleştirmeye basladığını kavrayabihnekle eşanlamlı... Belki, boş bir gözle bakan insan için, bir mezar taşından ya da mermer bir yontudan başka bir şey ifade etmeyen taş blokların gerisinde, bir yaşamöyküsünü ya da bir sanatçının dünyasını birlikte yaşayabilmenin, duyabilmenin başka adı... tstenirse bu örnekler çoğaltılabilir... Her ne dcnli "esld" ve "bilim" anlamına gelen Yunanca "arkhaios" ve "logos" sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşturulmuş bir adı olsa da "bilim ustalan"nın arkeolojiyi "bilimlerin anası" diye tanımlamaları da bundan olsa gerek... "Ak sakallı" tarihçi, "Uvus tuyünden divitiyle" tarihini yazarken, gezginci coğrafya bilgini, edindiği bilgileri kıyaslarken, başvurduğu kaynak hep arkeolojidir... Paleontolog fosillerinin, zoolog hayvanlannın, botanikçi bitkilerinin geçmişteki dünyasını araştırırken hep arkeoloji ile haşır neşirdir ya da olmak zorundadır... İşte bu yüzdendir ki, arkeologların çalışmalan "igneyle kuyu kazmak"la bir tutulur... Defıne avalarının dozerle ya da kazma ile amacına ulaşmaya çalışan hırs bürümüş gözleri gerçek bir arkeologun yürcğini sızlatır... Yerinden kopanlmış bir tarihi eserin, kökümüzden, geçmişimizden kopanlmış bir sayfa olduğunu bildiğinden, gerek bir arkeologun yaşamı hep tarihi eser kaçakçıhgına karşı yapılan savaşunla geçer... Dr. Yardrma'nın söylediğj arkeoloji dili bu dildir bizce. Ve işte bu dili konuşan bilim adamlan, 5 gün icinde (610 Nisan 1987 tarihleri arasında) Ankara Milli Kütüphane'de bir araya geldiler... "9. Kazı Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu" adıyla duzenlenen toplantı, bir yıl boyunca iğneyle kazılan kuyulann, çeşitli maddi olanaksızlıklara karşın yürütülebilen savaşımın sergilenmesiydi bir bakıma... Kimler yoktu ki aralannda... ÇayönU'nde dünyanın en eski köyünü ortaya çıkanp Adana Karatepe'ye bir açıkhava müzesi kazandıran ünlü arkeolog Prof. Halet Çambeller, adlan ülkemizde olduğu kadar yurtdışında da saygıyla arulan Ord. Prof. Ekrem Akurgailar, Prof. Nimet ve Tabsin Özgüçler, Prof. Muhibbe Dargalar ve Prof. Ufuk Esinler, Prof. Refık Durular... Bulduğu bronz tabletle Boğazköyün adını bir kez daha dunyaya duyuran Alman arkeolog Peter Neveler... Kendilerini Urartu'ya adamış Prof. Afif Erzen, Doç. VeU Sevin, Doç. Atılgan ÇUingiroglular... Afrodisias'ın adını dünyaya tarutan Prof. Kenan Erimler... Bugünlerde bütün zamanını tarihi eser kaçakçıhğına ayıran Dr. Nuşin Asgariler... Bir avuç amatör ve daracık maddi olanaklarla Yarımburgaz Mağarası'nda tarihin derinliklerine inmeye çalışan Dr. Mehmet Özdoganlar... Göreme'deki duvar resimlerine yeniden hayat kazandırabümek için büyük bir uğraş veren Revza Ozfller... Saydıklanmız, aklımıza ilk anda geliveren bilim adamlanmızdan banları... Salt bunlar da değil sempozyuma kaühp bildiri sunanlar... 93'ü Türk, 47'şi yabana bilim kunımlan adına 140 bildiri sunuldu S gün icinde... Tartışıldı, yenililder kendi aralannda daha bir boyutlandırıldı sanki... Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Dr. Nurettin Yardımcı, Türk bilim kunımlan ve müze müdürlüklerince yapılan kurtarrna kazılannın 94'e ulaştıgını, bu kazılar için bakanlık bütçesinden 275 milyon lira harcandığını, kazılar sonucunda 7 bin 685 adet kültür varhğının müzelerimize kazandınldığını anlattı... Biz de Yardımcı'nın söylediklerinden kazı başına yaklaşık 3 milyon lira duştüğünü hesapladık... Yetse yetse, ancak kazılarda çahştınlan işçilerin yevmiyesine yetebilecek bu kadarcık parayla yapılan kazılann birer "mucize" olduğunu duşünüp, bilim adamlanmn tumünü saygıyla andık. A nkara (uba) JTM. Yurtdışmdan ithal edilen Faktör8 kan ürünü alanlann AIDS testinden geçirileceği bıldirildi. AIDS konusunun güncelleşmesinden sonra, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'nca Türkiye'ye yurtdışmdan getirilen Faktör8 ve Faktör9 kan ürünlerimn ulusal ve uluslararası kurallar içerisinde çok iyi denetleneceği açıklanmıştı. Ithal Faktör8 alana, AIDS testi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle