Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10KASIM 1987 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3 Sri Lanka'da patlama 50 ölü KOLOMBO (UBA) Sri Lanka'mn başkenti Kolombo 'da meydana gelen şiddetli bir patlama sonucu 10'u çocuk, 50 kişi öldü en az 100 kişi yaralandı. Kolombo 'nun Maradana semtindeki bir özel otobüsün içine konan bombamn halkın mesai sonrası evlerine dönmekte olduğu bir saatte patladığı bu yüzden ölü ve yaralı sayısımn yüksek olduğu bildirildi. Patlamamn sorumluluğunu henüz üstlenen olmadığını, ancak yaklaşık bir hafta önce polise tehdit yağdıran yasadışı bir solcu örgütün yapmış olabileceği belirlendi. Irak Devlet Başkanı, İran'a karşı desteklenmemekten yakınıyor Saddanrdan çekilme tehdîdi Arap Zirvesi sürerken, "iki ,** diişman kardeş' Suriye ve Irak liderleri yıllar sonra ilk kez bir araya geldi. Bu görüşme, zirvenin şu ana kadarki en çarpıcı gelişmesi oldu. konusunda daha esnek bir tavır takınmaya davet edildi. İkinci toplantıda ise, Arap Birliği Örgütü'nün radikal kanadını oluşturan ülkelerin temsilcisi konumundaki Cezayir ile iki Körfez ülkesinin liderlerinin Körfez Savaşı'nı sona erdirmede Arap dayanışmasının rolünün belirleyici olacağı üzerinde durduklan bildirildi. Zirveye yakın kaynaklar, ikili temasların, bütün liderlerin katıldığı kapalı oturumlardan daha hızlı ve etkili bir görüşme biçimi olduğu için, zirvenin genel oturumunun hiç yapılmaması olasıhğının bile bulunduğunu belirttiler. Bu arada, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ile Lubnan Devlet Başkanı Emin Cemayel'i biraraya getirmeyi amaçlayan yoğun girişimler devam ediyor. Öte yandan ulkenin eski başbakanlarından Muharrem M'Zali'nin eşine, pasaportunun iade edileceği ve istediği anda iilkeyi lerk edebileceği bildirildi. Eski Başbakan M'Zali iilkeyi kötü yönetmekle suçlandıktan sonra Tunus'lan aynlmış, daha sonra gtyabında yargılanarak 15 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. DUNYADABUGUN AIJSİRMEN ABD'den SSCB'yv nükleer malzeme NEW YORK (AA) Bir Amerikan şirketinin, Sovyetler Birliği'ne nükleer başlık yapımmda kullanılan malzeme sattığı öne sürüldü. ABD'de yayımlanan New York Newsday gazetesi, satışın ABD ve Ingiltere hükümetleri tarafmdan önceden öğrenilmesine rağmen, malzemenin yüzde 95'inin Sovyetler'e ulaşmasından sonra, 1985 yılında durdurulduğunu yazdı. New York Newsday, buna rağmen geçen yıl, Amerikan Savunma Bakanlığı'nın satışın Thatcher ve Reagan yönetimleri tarafmdan engellendığini açıklayarak kamuoyunu yanıltlığını öne sürdü. Dış Haberler Servisi Arap Birliği Zirvesi'nin ikinci gününde Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in İran'a karşı yeterince destek görmediği gerekçesiyle zirveden çekilme tehdidinde bulunduğu bildiriliyor. Önceki gün başlayan Arap Zirvesi sürerken, iki "diişman kardeş" Irak ve Suriye'nin liderleri Saddam Hüseyin ile Hafız Esad, üç saat süren ikili bir görüşme yaptılar. Genel kurul halinde gerçekleşen bir kapah oturumun ardından zirvenin ağırlık, merkezi ikili temaslara kayarken SaddamEsad görüşmesi diplomatik çevrelerde buyük ilgi uyandırdı. Ancak, Saddam Hüseyin'in zirveden çekilme tehdidi yeni bir gelişme olarak ortaya çıktı. Zirveye yakın kaynaklar, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Ürdün Kralı Hüseyin'le BAE Devlet Başkanı Şeyh Zayed Bin Sultan el Nahayan tarafmdan toplantıda kalmaya ikna edildiğini belirttiler. Basına kapalı olarak yapılan toplantıda Irak'ın, Iran'la ilişkilerin kesilmesini, Arap ülkelerince Suriye'ye yapılan mali yardıma son verilmesini, Arap ortak savunma paktı kurulmasını ve Mısır'ın birliğe Bir Sivil Aydın Boğaz'ın kıyısında, oğretimin düzeyi açısından ayrıcalıklı okulda okuyan çocuğun annesi tarih öğretmeniydi. \fe o yüzdendir ki, çocuk Hititlerin de, Sümerlerin de, Selçuklulann Anadolu'ya gelmesinden önce kurulan öbür devletlerin de, Türkler tarafmdan kurulmamış olduğunu biliyordu. Oysa Türkiye1 nin okullarında, Atatürk'ten bu yana bütün bu devletlerin Türk olduğu, Türkler tarafmdan kurulduğu öğretiliyordu. Üstelik çocuğun okuduğu okulda kullanılan dil de çocuğun büyükannesinin, büyükbabasının konuştuğu sözcüklerin bir bölümünü içermiyordu. Bu yüzden çocuk çoğu kez şaşırıyor, kimi kez, arttk milli öğretimde örneği kalmamasına özen gösterilen engin hoşgörülü öğretmeni Necdet Kut'un söylediklerine karşı çıkıyordu. 10 Kasım 1939'da doğan çocuğun, 10 Kasım 1938'de ölen Atatürk'ün gerçekte neyi amaçladığını, hangi ulus bilincinin, hangi tarih ve dil bilincinin sahibi ve yayıcısı olduğunu anlayabilmesi için aradan çok zaman geçmesi gerekecekti. Bir ulusun bilincini ve birimini varatmak, onu o birimin ve bilincin aynlmaz parçası olan kendi öz diline kavuşturmak için savaş veren Atatürk, Sümerliler ile Hititlerin Türk olmadıklarını bilmeyecek kadar saf mıydı? Çağdaş uygarlığı, ulusun önüne varılması amaçlanan bir ideal olarak yerleştiren adam ne bir Türkün ne bir Almanın ne bir Amerikalının ne bir Sovyetin dünyaya bedel olduğunu bilmeyecek kadar aymaz mıydı? Zaten O eğer, bir Türkün dünyaya bedel olduğu görüşünü taşısaydı, o zaman "dünya uygarlığı bir Türke ulaşsın" derdi. Peki, bütün bunları biliyordu da Atatürk acaba neden, "Bir Türk dünyaya bedeldir" diyor ve Anadolu uygarlıklarının hepsini Türklere bağlamaya kalkıyordu? Amaç açıktı. Ezilmiş, horlanmış, yoksunlaştırılmış insanlara kişilik, benlik ve ulus bilinci aşılama savaşı veriliyordu. Yıllar yılı kahramanca direnmesine karşın hep yenilgiler tatmış olanlara, kendine güven duygusunu aşılamaya çalışıyordu. Ama bu amaca yönelirken Atatürk aynı anda, ırkçı olmayan geniş bir tarih bilincini de yitirmiyor, tarihin nesnel olmayıp, öznel olduğunu görüyor ve Anadolu insanına, üzerinde yaşadığı toprakların binlerce yıl gerilere kadar uzanan tüm zenginliklerini kucaklayacak, benimseyecek, onlardan yararlanacak bir bilinci aşılamaya çalışıyordu. Bu çaba sırasında da onu çağının gerçeklerine, kendi özbenliğine yanıt getiren, o benlikten fışkıran kendi öz dilini kazandırma savaşı da veriyordu. Bu amaçla Anafartalar Kahramanı, Sakarya Meydan Savaşı'nın, "Büyük Taarruzun Komutanı" gece sabahlara kadar insanlara danışıyor, kitaplara kapanıyordu. Sivil bir aydın olmuştu, nice savaşlar kazanmış komutan. Tarihi zengin yengilerle zaferlerle dolu olan, ama onlara oranla yenilikler, reformlar ya da devrimci atılımlar açısından daha yoksul bulunan bu ülkenin yazgısmda, o sivil aydının oynadığı rol, belki komutan iken oynadığını bile gölgede bırakacak bir boyuta varıyor ve Anadolu insanı, bu atılımdan kaynaklanan gecikmiş bir rönesansı yüzyıllar sonra ve kısa bir dönem için de olsa yaşama olanağına kavuşuyordu. 10 Kasım 1939'da doğan çocuk, 10 Kasım 1987'de bunları düşünüyor ve kendi kendine "Evet ama bütün bunlar geçmişte kaldı. Şimdi her gün bunların üstünesünger çekiliyor" diyordu. Ve üzüntüyle başını sallıyordu. "Üstelik de bütün bunlar yetmezmiş gibi, bugün yine pankartlar asacaklar (izindeyiz) (Atam sen ölmedin) diye. Oysa bir zamanlar İlhami Soysal'ın da yazmış olduğu gibi, izinde mizinde değil, düpedüz uygarlık ve yenileşme yolunda sonsuz gibi görünen bir tatildeyiz. Ölmediği söylenen Atatürk ise çoktan ölmüş ve her gün yeniden ölmekte. Her 10 Kasım'da Mustafa Kemal toplumumuzdanbiraz daha uzaklaşmakta. Türkislam sentezinin eşsiz uygulayıcıları ve lafta hızlı Atatürkçüler, belki de önümüzdeki yıllarda bu çelişkiyi ortadan kaldırmak için ruhuna bir mevlüt okutarak işin içinden sıyrılıverirler O sivil aydının bu yönünden hiç söz etmemeye özen göstererek..." ESAD VE SADDAM Birbırıyle keskin bir rekabet ıçındekı Irak ve Suriye'nin liderleri, yıllar süren kuskünlüğu Amman'da bozarak Ürdün Kralı'nın önunde üç saat boyunca tartıştılar. Birbirlerine söyleyecek çok sözleri vardı. geri dönmesini istediği haber veriliyor. Körfez Savaşı'nda İran'ı destekleyen Suriye ve Libya'nın İran'a karşı sert bir tavır takınılmasına karşı çıktıkları kaydediliyor. Suriye ve Libya'nın ayrıca İsrail'le imzaladığı banş anlaşması üzerine Arap Birliği'nden çıkanlan Mısır'ın örgüte geri dönmesine karşı çıktıkları belirtiliyor. Körfez ülkelerininse toplantıya, kendilerine karşı saldırgan bir tutum izlediği, Körfezde ulaşımı tehdit ettiği ve Mekke olaylarından sorumlu olduğu gerekçesiyle İran'ı kınayan bir karar tasarısı sundukları da belirtildi. İki "diişman kardeş" ülkenin liderleri Saddam Hüseyin'le Hafız Esad'ın görüşmesinin ev sahibi Ürdün Kralı Hüseyin'in yoğun çabaları sonunda gerçekleştiği bildiriliyor. Görüşmeye ilişkin bir açıklama yapılmadı, ancak Kral Hüseyin'in de bulunduğu üç saat süren görüşmenin ana konusunu Körfez Savaşı'nın oluşturduğu ve bu çerçevede Suriye'nin İran'ı desteklemesi üzerinde durulduğu tahmin ediliyor. AP'nin haberine göre, bu görüşmeden sonra Ürdün Kralı Hüseyin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah, Birleşik Arap Emirlikleri Başkanı Şeyh Zayed ve Cezayir Devlet Başkanı Şadli bin Cedid ile bir toplantı yaptı. AA'nın haberine göre, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Körfez Savaşı'nda İran'ı desteklemek Ingiltere Savunma Bakanı George Younger, INFAntlaşması konusunda kaygılu Sovyet ceza yusasında indirim MOSKOVA (AA) Sovyetler Birliği'nde yeniden yazılmakta olan ceza kanununda, cezaların önemli ölçüde indirilmekte olduğu ve ülke içi sürgünün kaldırılmasının düşünüldüğü bildirildi. Sovyet haber ajansı TASS'a bir demeç veren Sovyet Adalet Bakanı Boris Kravtsov, ölüm cezası kapsamına giren suç tanımlarında önemli indirime gidilmekte olduğunu ve en fazla hapis cezasmm 10 yıl ile smırlandırılmasımn planlandığım belirtti. Kravtsov, ülke içi sürgün cezastnın da tamamen kaldırılması üzerinde çatışı/dığını kaydetti. Sovyet tehdidi ortadan kalkmıyor bir NATO iiyesi kimyasal savaşın dehşetinin tehdidi altında çaydıncılığını sadece konvansiyonel silahlar Üzerine bina edemez" dedi. Younger, ABD ile Sovyetler arasında imzalanması beklenen INF anlaşmasının, NATÖ'yu Montebello kararlarının ötesinde önlemler almaya iteceğini de sözlerine ekledi. Pasifik kıyısmdaki Monterey'de yapılan NATO Nükleer Planlama Grubu toplantısına katıldıktan sonra, bunyesinde Amerika'nın tanınmış stratejistlerini barındıran CSIS'in Washingtonda düzenlediği bir konferansta konuşan Younger, ittifakı şu anda bekleyen en önemli sorunun "INF sonrası Avrupa'sını hazıriamak" olduğunu söyledi. Younger, "Yapılacak ilk iş de INF anlaşmasının Sovyet tehdidini ortadan kaldırmadığını tahlil etmektir" dedi. Batı ittifakının hali hazırda Varşova Paktı lehine olan dengesizliği, konvansiyonel silahlanmayla tam manasıyla aşılarak ortadan kaldırsa dahi "Elde edilecek dengenin çaydıncılığı sağlamaya yelmeyeceğini" ileri suren Younger, şöyle devam etti: "Bunu konvansiyonel dengesizliğe nükleer çavdıncılığı allernatif olarak görduğüm için söylemiyorum. Sadece konvansiyonel gucün nükleer çaydıncılık sağlamayacağını vurgulamak istiyorum. Şu anda nükleer bir dünyada yaşıyoruz ve güvenliğimizi onlara dayandırmak zorundayız." NATO'nun konvansiyonel 3 ve nükleer güce dayanan esnek mukabele stratejisinde INF anlaşması sonrasında bir değişiklik olmayacağını kaydeden Younger, "O halde yeterli konvansiyonel gücün yanı sıra yeterli nükleer gücü de konuşlandırmak ve stratejik nükleer depolan muhafaza ' elmek gerek" dedi. Younger, orta menzilli fuzelerin sökulmesinden sonra SACEUR'un (Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı) emrinde hâlâ 4000 nükleer savaş başlığı bulunacağını kaydetti ve "Ancak, anlaşmanın imzalanmasından sonra bir yandan Montebello kararlarMi hayata gecirmek gerekiyor, diger yandan da yeni ayarlamalar yapmak gerekiyor" diye konuştu. Younger, "NATO kimyasal savaşın tehdidi altında iken caydırıcılığım sadece konvansiyonel silahlar üzerine bina edemez" dedi. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON Uluslararası Stratejik Araştırma j lar Merkezi'nde (CSIS) bir konuşma yapan Ingiltere Savunma B; kanı George Younger, "Cephe ile sınırdaş hiç KKTC solu birlik arıyor Muhalefetteki üç sol parti arasında "demokratik birlik" yönünde başlatılan ve sonuçsuz kalan çalışmalar yeniden gündeme geldi. İZZET RIZA YALIN LEFKOŞA KKTC'de bir süredir muhalefetteki üç sol parti arasında bir sure pnce "demokratik birlik" kurulması yönünde başlatılan ve sonuca ulaştırılamayan çalışmalar yeniden gündeme geldi. "Solda birlik" çalışmalarına katılan "Atılımcı Halk Partisi" Başkanlar Kurulu üyesi İsmet Kotak'ın gazetesi "Kıbns Postası"nda geçen pazartesi günü yeniden ele alınan konu, aynı çalışmalarda bulunan " O r t a m " gazetesinde de salı günu irdelendi. Konunun, Toplumcu Kurtuluş Partisi'nin Yeni Meclis gazetesinde de pazartesi gecesi görüşüldüğü ve yeni bir karara vanldığı anlaşıldı. Gazeteler, "Halkın iktidar arayışı içinde olduğunu" belirterek, "işlerin nerede tıkandığının, püriizlerin nerede oiduğunun iyice saplanmasını" isterken, "en önemli konunun solda birliği sağlayacak yönetimin olduğun u " vurguladı. "Halkın iktidar seçenegi yönündeki umutlannın artık boşa çıkarılmaması" istendi. TKP Meclisi, geçen pazartesi gecesi vardığı " k a r a r " d a , "demokratik sol çizgide birleşme"yi önererek, "emeği ve alınteriyle geçinen halkı, yurtsever aydın ve demokratlan, TKP çatısı altında birleşmeye" çağırdı ve "bu birleşmenin Kıbrıs Türk halkının seceneksiz olmadığını kanıtlamak, demokratik sol çizgide de bu onurlu mücadeleyi vermek için gerekli olduğunu" vurguladı. "Rum ve Yunan yönetimlerinin Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe ittiğini" belirten TKP, "KKTC hükümetinin ise yandaşlanna nasıl çıkar sağlayacağının hesabı ile ugraştığını" anlatarak, "Turk halkının bu yönetime layık olmadığını" da duyurdu. " T C ile KKTC'nin anayavru duygusal yaklaşımlarından uzakta iki kardeş, dost ülke ilişkisi zeminine oturtulması için çaba harcanması gereği"ni de kaydeden TKP, "KKTC'nin federal bir çözümde, onurlu yerini alabilmesi için, dış faktorlerin yanı sıra içte gerekli olan temei olgunun, egemenlik haklannı kullanabilen çağdaş bir (oplum ve yönetim varatmak olduğunu" vurguladı. TKP karannda ayrıca, " T C de değişen her hükümetle programını değiştirmek yerine, kendi ilke ve programına sahip olmak için l lusal Birlik Partisi, ANAP örneğindeki bütünleşme yerine, TC'deki tüm siyasal partilerie içişlerine kanşmazlık ilkesi temelinde dostane ve sağlıklı diyaloglar kurmak için uğraş verilmelidir. Kendi bünyemize uygun, sosyal adaleti gözeten, kalkınmasını plana bağlayarak vurgun düzenini sona erdirmek ve halkımızı kendinin ve çocuklannın gelecek endişesinden kurtarmjk için çalışılmalıdır" denildi. Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Özker Özgür de önceki gün, muhalefete UBP ve ortaklanna karşı birleşerek savaşım verme çağrısında bulundu. Özgür'ün çağnsı, "zam ve vergilere karşı" bir birleşme çağnsı düzeyinde bulunuyor. Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin "solda birlik" konusunda yaklaşımının ne olacağı henüz resmen açıkla11madı. trlanda'daki saldırıyı IRA üstlendi BELFAST (AA) trlanda'mn batısındaki Enniskillen kasabasmda önceki gün meydana gelen ve 11 kişinin ölümüne, 50 kişinin yaralanmasına yol açan patlamamn sorumluluğunu Cumhuriyetçi trlanda Ordusu (IRA) üstlendi. Belfast'ta basın organlarına gönderilen bir bildiride, patlamamn "kazara meydana geldiği" de ifade edildi ve bundan üzüntü duyulduğu kaydedildi. Bildiride, söz konusu bombamn, devriye gezen tngiliz birliklerini vurmak için yerleştirildiği, ancak kaza sonucu erken patladığı ifade edildi ve "IRA, Enniskillen'de patlayan bombayı yerleştirdiğini kabul ediyor, ancak olanlardan büyük üzüntü duyuyor" denildi. Yunanistan AmerikanMman pazarhğı başladı STELYO BERBERAKİS ATİNA Yunanistan'da ABDye ait 4 buyuk üs ve 17 askeri tesisin geleceğıyle ilgili muzakerelere dün Atina'da Yunan Dışişleri Bakanlığı'nda başlandı. Bu goruşmelere ABD Dışişleri Bakanlığı'nın temsilcisi olarak Alan Flanagan, Yunanistan tarafmdan ise Buyiıkelçi Hrislos Zaharakis katılıyor. Her iki temsilci de beşer üyelik ABD ve Yunan heyetlerine başkanlık yapıyor. Yunanistan'ın 1983 yılının eylıil ayında ABD ile imzaladığı beş yıl süreli Savunma ve Ekonomik lşbirliği Anlaşmas: (SEIA) çerçevesinde ABD uslerinin, anfaşmanın bitim tarihinde, yani 1988'in aralık ayında ülkeden sökuleceği belirtilmişti. Sosyalist PASOK hükümeti ABD uslerinin Yunanistan'daki varlıklarını sürdurebilmesi için ABD tarafına bazı sartlar koşacağını açıklamış bulunuyor. Yunanistan'ın ulusal çıkarları çerçevesinde, ABD'nin Ege ve Kıbrıs gibi sorunların çözumu için Turkiye'ye baskı yapması yer alıyor. Ancak ABD tarafı SEIA müzakerelerini ongören görüşmelere Üçüncü Ülkelerin kanştınlamayacağını belirterek Yunanistan'ın bu talebini geri çevirmiş bulunuyor. Butün bu gelişmeler ışığında Yunanistan, ABD ile muzakerelere dun başladı. Söz konusu muzakerelerin ilk aşamasında "teknik konular", ikinci aşamasında ise "si\asi konular" ele alınacak. "Siyasi konular" aşamasında da Yunan tarafı "Ege ve Kıbns" gibi sorunları gündeme geürecek. ABD'nin söz konusu Yunan şartlannı daha ilk günlerde geri çevirmesine karşm Yunan tarafının bu şartlarında ısrarlı olduğu gözleniyor. Yunan Dışişleri Bakanı Karolos Papulias geçen hafta içinde duzenlediği basın toplantısında bu konularda "hiçbir gcrilemenin yapılmajacağını" soylemişti. Ancak Başbakan Andreas Papandreu da geçen hafta sonunda PASOKun Merkez Komitesi üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, ABD uslerinin 1988'in aralık ayında söküleceğini belirtirken, "ABD tarafının Yunan görüşlerini ciddiye almasım" isıedi. Ote yandan, ABD tarafının Yunanistan'ın "Turkiye tarafmdan tehdit edildiği" yolundaki iddialarını pek ciddiye almadığı gözleniyor. Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu resmi bir ziyaret için Atina'ya gelen ttalyan Başbakanı Giovanni Goria'ya Türkiye'yi şikâyet etti. Papandreu konuğu onuruna verdiği yemekte, Başbakan Özal ile sürdurdüğü mesaj teatisine de değinerek Türkiye ile Yunanistan arasındaki bu anlaşma ça basının nasıl sonuçlanacağını önceden tahmin etmenin zor olduğunu kaydetıi. Libyn ve Stingerlar TRABLUS (AA) Libya, Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği Örgütü'ne birer nota göndererek, ABD'nin Çad'a vereceğini açıkladığı Stinger fuzelehnin, güvenliğı için tehdit oluşturduğunu bildirdi. Libya Haber Ajansı JANA 'nın haberine göre, Trablus'ta görevli Arap ve Afrika ulkeleri büyükelçileri de Dışişleri Bakanlığı 'na çağnlarak, "ABD'nin, Çad sorununu uluslararası platforma kaydırmak istediği" betirtildi. Ayrıca Libya'nın Çad'a Stinger füzeleri verme kararı karşıstnda izleyeceği tutum konusunda kendilerine bilgi verildi. Libya, pazar günu de Afrika Birliği Örgütü'ne başvuruda bulunarak, ABD'nin Çad'a füzeler, uzmanlar ve birlikler göndererek örgüt kararlanm hiçe saydığını ve Libya ile birlikte Afrika'nın güvenliğini tehdit ettiğini bildirerek örgütten, bu tutum karşısmda "sorumluluklanm yerine getirmesini" istemişti. Burgiba samydan aynldı TUNUS (AJanster) lunus'ta önceki gün gerçekleştirilen kansu darbeyle gorevinden uzaklaştınlan eski l\ınus Devlet Başkanı Habib Borgiba, dün Başkanlık Sarayı'ndan ahnarak başkente 40 km uzakbkta bulunan Momag'daki evine götürttldu. Çeşitli kaynaklar Burgiba'nın yanında yegeni bayan Sayda Sasi ve doktorlanaın da bulunduğunu bildirdiler. Bu arada Burgiba'va "görevinden alındığı" haberinin yeni Devlet Başkanı Zeynd Abidin Bin All tarafmdan bizzat verildiği ve Burgiba'nın ilk tepkisinin "Belki de daha önce iktidan bırakmam gerekirdi" şekünde olduğu bildirildi. öte yandan yeni Başbakan Hadl Bakkuş, Fransız tdevizyonuna verdiği bir demeçte, bütün Tunuslulann . aktif kaulımıyla, gerçekleşecek bir demokrasi için hükümetinin gereken her seyi yapma karannda olduğunu söyledi. Arap Birliği Zirvesi için Anunanda bulunan Tunus Dışişleri Bakanı Mabmnt Mestui ise tngiliz Reuters Ajansı'na verdiği demeçte, yeni yönetimin, Tunus'taki İran yanlısı aşın dinci gruplan baskı altında tutmaya devam edeceğini bildirdi. , . Tunus E k i m Devrimi'nin 70. yılı dolayısıyla dörenlenen görkemli törenlerde dikkati çekenlerden biri de siyah astragan kürkü ve kalpağıyla irina Gorbaçova'ydı Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un kızı olan irina, annesi ve babasına olan büyük benzeriiği, taüı gulumseyişiyte foto muhabirlerinin yakın ilgi sine hedef oldu. (Fotojraf: Rwrter) Italya DIŞ BASINDAN Referandıun sonuçlandı NİLGÜN CERRAHOĞLtf ROMA İtalya'da dün nükleer santrallar ve adli reform konulannda yapılan referandum oylamasını yaklaşık yuzde 8 çoğunlukla "evet" oyları kazandı. Bu, ttalyan parlamentosunun gerek nükleer santrallar, gerekse de adli reform konulannı düzenleyen yasal çerçeveyi yeniden gözden geçirmesi anlamına geliyor. Oylama, açıkça nükleer sanlrallara "evet" ya da "hayır" şeklinde yapılmadıysa da sandıklardan çıkan sonuçlar, İtalyan sevmeninin buyuk çoğunluğunun nükleer santrallara karşı olduğunu ve bu santrallann sıkı denetim altına alınmasından yana olduğunu ortaya koyuyor. Dün ve önceki gun yapılan referandum, aslında 1985 yılında Radikal Parti tarafmdan önerilmişti. Ancak referandumda seçmcne yöneltilen 5 sorunun açık olmaması katılma oranının yuzde 66 gibi bir oranda çok düşük kalmasına yol açtı. Çînlde Deng Siao Ping'in çizgisi sürüyor Atina'dan taktik icabı sözlü saldırı Çin Komünist Partisi'nin 13. Kongresi'nin en önemli ozelliği istikrarh çizgisi idi. Toplantının yumuşak ve dengeli biçimde geçmesi, Deng'in yaptığı yukarıdan kansız devrimin başarı ile sürdüğünü gösteriyor. Zao Ziyang beklendiği gibi Komünist Partisi Genel Sekreterliğine getirildi ve Deng'in reformlannı surdüreceğini açıkladı. Bu sakin ve düzenli geçiş donemi, 1976'da Mao Zedung'un olümunden sora başvurulan saray entrikalan ve tasfiyelerle karşılaştırılırsa kaydedilen aşama daha iyi görulebilir. Deng, sınıf savaşı ve sürekli devrim teorilerini terk ederek, toprağı özel kullanıma açtı. Bu politika sonucunda tarımsal üretim ve çiftçilerin geliri arttı. Bu arada askeri giderler kısıldı ve Çin yabancı yatırıma kapılarını açtı. Deng'in bu dikkatli politikası. bu yılbaşında öğrencilerin siyasal reformları parti liderlerinin ongörduğünden daha hızlı biçimde gerçekleştirmeye kalkıştnası üzerine tehlikeye girdi. Karışıklıkta, Deng gücünü yitirdi. Ama Zao Ziyang, Deng'in bayrağını alarak ekonomik reformları aksatmadan yürüttü. 13. Kongre'nin az sayıdaki sürprizlerinden biri de, eski Komünist Partisi Şefi Hu Yao Bang'ın Politbüro'daki yerini koruması oldu. Deng'le Zao Ziyang'ın onlerinde çetin bir yol var. Ekonomik reformlar, enflasyon, yolsuzluk ve bütçe açığı gibi sorunlara yol açtı. Siyasal reformların çok yetersiz olması ise daha fazla ilerlemeyi engelliyor. Deng'in, partınin hükümet ışlerine müdahalesini kısıtlayacağı yolundaki açıklamaları da bürokrasiyi kaygılandırıyor. Bu arada dış dunya ile ilişkilerde de sürtuşmelerin arttığı gözleniyor. Örneğin, Pekin'in Tibet'te uyguladığı baskı politikası tepkilere yol açıyor. İran'a Silkvvorm füzelerinin satılması ise ABD ile ilişkileri gerginleştirdi. Ama yine de ülkede önemli değişiklikler devam ediyor. Bir zamanların esrar perdesi ardında gizlenen Çin'inde 13. Kongre toplantısı televizyon kameralaıının önünde yapıldı. Diğer sosyalist ulkeler şimdi Çin'i bir model olarak görüyorlar. Çinliler ise bu modelin Deng'den sonra da dpvam etmesini guvence altına ninıaya çalışıyorlar. 5 kasım Türk Dışişleri'nin yorumu Ankara, Papandreu'nun Turkiye'ye karşı yeniden sözlü saldınya geçmesini, ülkesi ile ABD arasında başlayan üsler pazarhğına bağlıyor. Reaganhn kulağı hâlâ çınhyor YVASHINGTON (AA) ABD Başkanı'nın kulağı, 1930'lu yıllarda bir film setinde meydana gelen kazadan dolayı hâlâ, "Hep .•anıtsız kalacak bir telefon gibi" çmlamaya devam ediyor. Reagan'ın özel doktoru John House, Başkan'm sağ kulağının, bu kazadan sonra iyi duymadığını ve 1980'lere kadar bu konuda bir şey yapılamadığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Yunan Başbakanı Andreas Papand:. j'nun, Turkiye'ye karşı tekrar sozlu saldırıya geçmesinin, "Yunanistan ile ABD arasında başlayan üsler pazariığı çerçevesinde göriilmesi gerekliği" bildirildi. Dışişleri çevreleri, Papandreu'nun baştan beri, ABD ile başlayacak olan usler pazarlığında Washington'dan sözde Türk tehdidine karşı "garantiler" isteyeceğini soylediğini anımsatarak, şu goruşlere yer verdiler: "Papandreu, usler pazarhğına başlayacağı bir sırada Türki>e ile ilişkilerin iyive gittiği izlenimini vermek istemiyor. Böyle bir izlenim. ABD've karşı kullanmak istediği temel kozun dayanağını or I M ZtTANG Oeng'ın yolunda ladan kaldınr. Yani, ABD'nin, 'Turk tehdidinden söz ediyorsun, ama Ankara ile ilişkilerin iyiye gidiyor' demesine yol açar. Bu izlenimi vermemek için Ankara ile ilişkilerde herhangi bir ilerieme kaydedilmediğini göstermeje çabalıyor." Papandreu, dün Atina'da başlayan ve süresi 1988 yılı sonunda dolacak olan Amerikan üsleri ile ilgili anlaşmanın yenilenmesi için, ABD'nin, "Turk tehdidi" iddiasını kabul etmesi yanı sıra, Ege ve Kıbrıs konusunda Turkiye'ye baskı yapmasını istiyor. ABD ise, Yunanistan'ın bu tulumuna karşı çıkarak, Atina ile olan ilişkilerinin üçüncu ulkeleri ilgilendiremeyeceğini açıklamış bulunuyor.