Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 OCAK 1987 HABERLER CUMHURÎYET/7 Yunan armatörü "Ege" Vakfı kurdu A tina (Cumhuriyet) IM. Yunanistan'ın ünlü armatörlerinden Minos Kiryaku, merkezi Lkhtenstein'da bulunan "Ege Vakfı"mn Yunanistan'da da faaliyete geçtiğini açıkladı. Vakfın siyasi değil, uluslararası düzeyde tarihi, kültürel ve sanatsal etkinlikleri olacağmı açıklayan Kiryaku, Ege'deki anlaşmazlıklann barış yoluyla çözülmesinin vakfın vazgeçilmez amaçlan arasında olduğunu da belirtti. Kiryaku' nun yabana birülkenin içişlerine karışmayı kesinlikle amaçlamadıklannı söylediği basın toplantısında aynca, Kıbrıs Rum Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos'un, Kıbns'm fiilen işgal edildiğini söylediği deslek mesajı da okundu. 6 Barış Derneği davasınasavunmalarladevam edildi Banşı savunmak suç mu?' Atabek: Benim gibi düşünmeyen suçludur demek, insanlan asla amaçlamadıklan suçlarla suçlamak, hukuksal değil, siyasal tavırdır. revinizi sadece adalet kurallan ile sınıriayabildiginiz olçude. yalnız heyetinizin değil. ülkemizin havsiyetinin kurtanlmasına da katkıda bıılunabilirsraiz." Ali Sirmen, 21 sayfaiık savunmasında bu gibi dava sanıklarının savunmalannı yalnız mahkeme heyetine değil, aynı zamanda kamuoyuna ve gelecek kuşaklara sunmakta olduklannın bilincini taşımalan gerektiğine değındi. Sirmen, "Çünkn heyetler geçer, unntulor, ama o kişiler unntulamazlar. tşte ben de bn yüzdendir ki dördiıncn kez 'Savunma yapacagımda ne olacak' demeden yeniden savunma yapmaya koyuluyonım" dedi. Sirmen, Banş Derneği davasını ilgınç kılan bir etkenin de devletin doruğundaki kişilerin olur olmaz zamanlarda, örneğin turizm mevsimini açış konuşmalannda, anayasa ve yasalara karşın, adeta hangi maddeden mahkumiyet istediklerinı belirten sözler söylemeleri olduğunu belirtti. Esas hakkındaki görilşu "eşsiz" olarak nitelendiren Sirmen, "B« esas hakkındaki mntalaa eşsizdir. Çünkü insanlar hakkında asılsu olan, asüs z oldnğtı da hemen ilk incelemede kolaybkhı ortaya çıkabflecek olan iddialar Ueri sürebilmektedir" şeklinde konuştu. Sirmen, savcılık görüşünde yurtiçinde bulunduğu zaman yurtdışında, yurtdışında bulunduğu zaman da yurtiçinde suç işlediğinin öne sUruldüğünü vurguladı. Savcıhk görüşlerinde, iddianamelerde kişisel inançlann değil, hukuk kurallanrun, yasalann, nesnel ölçulerin yer aldığma değinen Sirmen, şunlan söyledi: "Eskiden ülkemde savalar, mesnetsiz, delilsiz, asüsu oldoğn kolayca anlasılacak soçlamalarda bulunup, kenduerini huzur içinde hissetmezlerdL Kişisel inancJannı iddianameler ve esas bakkında mntalaalara yansıtmadardı. Ülkemizde laiklige karşı akıaiann güçlendigi, cumhuriyet y«netiminin temel, degişmez nileliklerinin bile tebdit altında olduğu bir dönemde esas bakkında mütalaada Kurtulus Savaşımızın dolaylı olarak 'Allahın liıftu ile kazanıklığı' düşiincesini uvandıracak olan ifadder yer almazdı. Çünkü iaanç Allah ile klşi arasındaydı. Yıice Tann devlet yaaşmalannda ya da iddanameler veya esas hakkında miilalaalarda yer almazdı." Savcıhk göroşünde. Türk devletini dısarda temsil edenlerin de karalandıgını kaydeden Sirmen, savunmasında savcılığın, Dışisleri Bakanlığı Hemanlanm etki altında bıraküğını Ueri sürdüğünü belirtti. Sirmen, savunmasında şu göriise yer verdi. "Türkiye'nin Dışisleri Bakanügı üyeleri bu ülkeyi dısarda temsil etmek, ulkemiz adına gönışmeier yürütmek uzere yetiştirümiş. özd eğitimden geçmiş, son ytllarda canlanm da tehükeye atarak gorev yapan Idjikrdir. Bu kişiler, Reagan, Gorbaçov ve Kohl tarafindan etkileameyecek şekilde yetiştirilmeye çalışılmışlardır. E£er bu kişiler, bir basit gazeted tarafı nda n gerçekdışı beyanda bolunacak biçimde etkilenebiliyoriarsa vay ülkenin haline. Ve eger sayın sava, bn göroşünde dddi ise henıen suç duyurusunda bulunmalıdır. Çunku ulkemiz dddi uhSkt içindedir ve bu dunımda hemen harekele gecmek onun gorrvidir." Sirmen, Adis Ababa toplantısı ile ilgili olarak Dışisleri Bakanlığı'nın belgelerinde "Türk gönısleri dogrultnsunda çalıştığının" yazıldığını, ancak savcının buna itibar etmediğini belirtti. Sirmen, savcıhk görüşünde garip kıyaslarla, imalarla ve benzetmelerle suçlu olduğu kanısının uyandınlmaya çalışıldıgını kaydederek savunmasını şö\le tamamladı: "Ben, bana karşı yöneltilen haksız, mesnetsiz suçlamalaria hakkında kesinleşmiş bir karar olmadan üç seneden fazla yatarken, kendi ülkemin aydın onumnu gunırla temsilde, ülkemin öbür birçok aydınının da yaptığı gibi ustüme duşeni yerine getirdiğimi sanıyomm. Karar ne olursa olsun, kendim adına, ulkem adına bugiine ve vanna. ulkemin bu dönemdeki birçok kişisi için onur duyulacak bir çabanın örneğini bıraktığıma inanıyorum. Bu dunımda talebime gelince: Hicbir talebira yoktur. Yargıçlann görevi zaten adaletin tecdlisini sağlamak olduguna göre, bu konuda benim talebime ne gerek olabüir ki." Ali Taygun, bu davada söylenmedik bir söz bulunmadığını kaydederek, yurt ve dünya kamuoyunda "b«raat" ettikleri gerçeğinin bulunduğunu belirtti. Taygun, dostluklann, düşmanlıklann doğal olmadığını, sonradan yaratıldığını vurgulayarak duşman bılınenleri dosta donüştürmenin insanın elinde olduğunu söyledi. Taygun, bir yanlış karann, bir anlık gafletin, hatta bir aietin bir an için teklemesinin sonunda dunyanın uzaydan silinebileceğine değinerek banşın kolay ulaşılabilecek bir amaç almadığı belirtti Taygun, "Mületimizin demokrasi hakkını dışımızda ve değistirikmeyecek şeytanlan bahane ederek ondan eargemeyelim. Vicdani kanaat muessesesini başkasının içtihadıyla karar vermeye vesile etmeyelim. Adalete inancını, hukuk kurumlanna saygısını yitirmiş, hırcın, zorba bir gençlik yaratmayalım. Umutlu bakalım ileriye. Ben beraat istemiyorum. Aklın, aldanmasmı istiyonnı sizlerden" dedi DIYDUK/GÖRDİK YALÇiN PEKŞEM Tuğgenerai Nabi Alpartun öldü / ' stanbul Haber Servisi Emekli Tuğgenerai Nabi Alpartun Istanbul'da öldü. 74 yaşmda ölen Alpartun'un cenazesi öğleyin kılınacak namazdan sonra Zincirlikuyu Mezarlığı 'nda toprağa verilecek. Alpartun, Yargıtay eski başkanı tmran öktem'in cenaze töreninde, lsmet tnönü'ye saldırmak isteyen gericileri tabancasını çekerek dağıtmıştı. îşsizler bunalımlı / ' stanbul (OM.) Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahklan Hastanesi'nde geçen yıl tedavi gören hastalar arasında işsizler ilk sırayı aldı. Hastaneye başvuran hastalar arasında yapılan incelemeye göre, 1986 yıhnda hastanede tedavi gören 10 bin 222 hastamn 3.513'ünün işsız olduğu belırlendi. Ikinci sırada ise, 2.821 kişiyle ev kadınları bulunuyor. Hastanede geçen yıl tedavi gören hasta sayısı içinde, işsizler yüzde 34, ev kadınları ise yüzde 27'lik bölümü oluşturuyor. Behçet Hastalığı ile Savaş Derneği J J aber Merkezi A A tstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, Behçet Hastalığı ile. Savaş Derneği kurdular. Aynı fakültenin öğretim üyelerinden olan merhum Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet'in, 1937 yıhnda dünyaya tanıttığı ve kendi ismi ile anılan hastalıkla savaş için kurulan derneği tamtmak amacıyla yarın tstanbul Tıp Fakültesi Behçet Kitaplığı'nda bir basın toplantısı düzenlenecek. Tarlabaşı yıkımı stanbul Haber Servisi / Mimarlar Odası Istanbul Şubesi, Kültür ve Tabiat Varlıklarmı Koruma Yüksek Kurulu, "Tarlabaşı yıkımım onayladık" şeklinde basına yansıyan haberin "gerçek dışı olduğunu" öne sürdü. Mimarlar Odası /stanbul Şubesi Yönetim Kurulunun Anakent Belediyesi meclis üyelerine gönderdiği açıklamada, "Böyle bir haberin basın aracılığıyla yaygınlaştırılması, meclis üyelerini yamttmaya ve etki altına almaya yönelik bir durum yaratmıştır" denildi. Foseptikte ölüm Tstanbul (a.a.) A Anadoluhisarı'nda foseptik çukuruna düşen bir ilkokul öğrencisi boğularak öldü. Hekimbaşı, Çiftlik Yolu mevkiinde, ilkokul öğrencisi Yusuf Kaya (8), arkadaşlarımn yanına oynamaya gitti. Eve dönmemesi üzerine aranmaya başlanan Yusuf un, foseptik çukuruna düştüğu belırlendi. Çevredekilerin ve itfaiye ekiplerinin çalışmaları sonucu Yusuf Kaya'mn cesedi kuyudan çıkanldı. Öte yandan Fener Kalamış'ta Ali Hikmet Tekin (57), Rumelihisarı'nda ise Cemal Güner'in (30) cesedi bulundu. Çaddebostan iskelesi kapatıldı Tstanbul (an.) Kadıköy A Belediyesi'nce, sahilde yaptmlan Kadıköy sahil dolgu çalışmaları nedeniyle, bu saha içinde kalan Çaddebostan iskelesi kapatıldı. Türkiye Denizcilik tşletmeleri Genel Müdürlüğü yetkilileri, Kadıköy sahilinde sürdürülen dolgu çalışmaları sırasında sıçrayan taşların gemiler için tehlikeli olması üzerine, Şehir Hatları Işletmesi'nce sabah ve akşam saatlerinde yapılan iki vapur seferinin, BostancıModa ve Eminönü arasında düzenleneceğini söylediler. tstanbul Haber Servisi Banş Derneği davasına Hanın Aykut Goker, Cemal Tahsin Usluoglu, Erdal Atabek. Reha tsvan, Ali Erol Taygun ve Ali Sirrnen'in savunmalanyla devam edildi. Barış Derneği davasının dunku oturumuna 12 sanık ile bir avukat katıldı. tlk olarak savunma yapan Harun Aykut Göker, şimdiye kadar birçok kez Barış Derneği davasının siyasi bir dava olduğunu, siyasi amaçlarla açılmış bir dava olduğunu söylediklerini belirterek. "Bunca yıl geçükten sonra ortaya çıkıveren bu miitalaa. soylediklerimizin en çarpıcı kanıtıdır. Soylediklerimizin tartışma göliirmeyecek bir biçimde ispatlanmasıdır" dedi. Nazım Hikmet'in doğum yıldonumünun kutlar.ması konusunda savcının görüşünü "siyasi iddia" olarak nitelendiren Göker, şunları söyledi: "İki bin yılına 13 yıl kala bu asırda benim ulkemin savcılan bâlâ Nazım Hikmet'in doğum yıldonumunun kutlanmasıyla >e kutlamak isteyenleri suçlamakla uğraşıjorlarsa, bizi karşısına alan ideoloji bu denli sığsa, bana aynca bir ceza biçmelerine hic gerek yok. Çunku boyle bir yerde yaşamak yeterince cezadır demek içimden geliyor. Ama elbette objektif durum bu değil. Çünku bu ulkedc yaşamaya ben kendi ozgur irademle karar verdim." Göker, dunyada iki ayrı sistem olduğunu, bu iki sistemin yarış içinde yan yana yaşamak zorunda olduğunu, yanşmanın silahlara başvurmadan banş içinde yapılması gerektiğıne inandığını belirterek savunmasını şöyle tamamladı: "Silahlı bir çatışmada kaçınılmaz olarak nukleer silahlann kullanıbacafjını \e geriye birbirieriyle >anşacak hiçbir canlının ve o arada sıkıyonetim yardımcı savcısının da kalmayacagım biliyorum. Banş içindeki yanşmada kazanacak taraf beni rahatsız etmiyor. Sıkıyönetim yardımcı savcısını rahatsız ediyor ve bunun için savaş istiyor yani dlmeyi istiyorsa, secim kendisine ait. Ama bu dilegini söyleyecegi yer sıkıyonetim mahkemeleri değil, fikrini kabul ettirmenin yolu da sıkıyonetim mahkemeleri hiç değil." Daha sonra savunmasını yapan Dr. Erdal Atabek, 9 sayfaiık dilekçesinde iddianameyi siyasal bir tartışma metni olarak nitelendirdi. Atabek, Türkiye'de yönetimde bulunanların her zaman banştan yana olduklannı açıkladıklannı, nukleer bir savaşın çıkmarnası için çaba harcama yönünde göruşler bildirdiklerini vurgulayarak sunları söyledi: "Kuruldugu günden beri bu prensipleri izleyen Banş Derneği, neden bu denli suçlanmıştır? Bu çalışmalare katüanlar neden TCK'nin 141. maddesince cezalandınlmaya miutahak görulmuştur? Bana yüklenmek istenen suçlann, tek tek ele alındığında da biirunüyle bakıidığında da ne 141. maddeyle, ne de berhangi bir suçla iigisi bulunmadığı gönilmektedir." Dünya barışırun önündekı engtfler konusunda insanların farklı duşünebileceğini, farklı görüşlerin tartışılabileceğini, doğruyu bulmak için çeşitü görüşlerin değerlendihlebileceğini vurgulayan Atabek "Ancak, 'benim gibi düşiinıtıeyen suçludur' demek, bu onyargı üzerine suç yaratılarak insanlan akıllanndan geçmeyen, asla amaçlamadıklan suçlarla suçlamak, hukuksal degil, siyasal bir tavırdır" şeklinde konuştu. Atabek, savunmasında bu davada amaan gerçeğin aranması olmadığını, hedef olarak seçilen kişilerin mahkum edilmesinin amaçlandığ:nı bildirerek şu görüşlere yer verdi: "Yargnun yerini önyargı alınca hukiim önceden verilir, ceza önceden çektirilir, siyasal yetki sahipleri yuriırlukte olan bir dava konusunda suçlayıcı göruşler bdirtmekte sakınca gormezler. Devlet Başkanı da Başbakan da böyle beyanlarda bulunmuşlardır." Cemal Tahsin l sluoglu da savunmasında, iki kez 141/1. maddeden mahkum edilmesinin istendiğini ve mahkum edildiğini, iki kez Askeri Yargıtay Başsavcılığı'nın, suçlandığı eylemlerle ilgisi olmadığını belirterek beraatini istediğini hatırlatarak, şimdi ise savcılığın 141/5. madde ile cezalandınlmasını istediğini belirtti. Usluoğlu, "Burdar birbirine tabaa tabana zıt degerlendirmelerdir. Aynı dosya ile, hem 141/1, hem 141/5 ve bem de beraatim isteniyor. Bu karmaşa acaba hukukun zorlugundan mı geliyor?" dedi. Bu tablonun, doğal olmadığını, tersine urkutücü olduğunu vurgulayan Usluoğlu, şunlan söyledi: "Aynı yasalar, aynı hukuk sistemi ve aynı yargı kunımlan içinde birbirine bu kadar zıt görüşlerin varlığı, herhalde hukuka olan inancın gelişmesine yardıma olmaz. İnsanlar, bu savcı değil de öteki olsaydı, o yargıç değil de bu yargıç olsaydı, gibi bir kuşkunun içine itilirse artık orada hukuk devletinden ve yargının bagımsızlığından söz etmek oldukça güçleşir. Banşı savundum, banştan yana oldum, bu insan olmamın, yurtsever olmamın gereğidir." Reha tsvan ise özgurlükten, eşitlikten, banştan yana olduğu için, yaşamı savunduğu için beş yıldır şu veya bu şekilde tutsak olduğunu söyledi. İsvan, savcının sol düşünceli Türk vatandaşlarının tümünü teslimiyetçi olarak nitelendirdiğine değinerek şöyle konuştu: "Ülkelerin haritada yer degiştirmesi olanaksız oktuguna gore, SSCB kuzey komsumuz olarak var oMukca, biz despotizme mi. militarizme mi, faşizme mi mahkumuz, bari savcı adını koyuverseydi de en azından kişisel yargısına davalı olarak gönliindea ne geçüğini bUseydik." tsvan, somut ve yansız belgeler değerlendinlcüğinde kendısine "suç" sozcuğünun iliştirilemeyeceğinı öne surdu. tsvan, mahkemenin aualeti, hukuku, ülkenin onurunu her tur siyasal ve kışisel endişenin uzerinde tutmasını ve korumasını ısteyerek sözlerini şöyle tamamladı: "Bu agır mesuliyeti taşıyabilecek gücunuzun olduğunu kanıtlamak sizin elinizdedir. Guç dunımda olduğunuz aşikâr ama geçici siyasal koşullardan etkilenmeyerek yalnızca, aklın sesine kulak verip adaletin geregine uyabilirseniz, demokrasiye katkı saglaıruş olursunuz. Bu aşamadan sonra bile, hukuk bilinci ile gö Bülent Ersoy "zenne" mi? Başrolünde Bülent Ersoy'un oynadığı "Acı Ekmek" adltfilm 1 20Oçak 1987gecesi Pangaltı daki İnci Sitieması'nda ilk kez gösterildi. Şimdi birçok sinemada sahneye çıkması yasaklanan ünlü şarkıcının hayranlan tarafindan ilgiyte izleniyor. Filmin konusu aşağı yukarı şöyle: Geçim sıkıntısı çeken bir köylü aifenin kadını olan Zeynep, kendisini koruyabilmek için şarkı ve dans öğrenerek ülke içinde ve dışında hızla üne kavuşur Sonunda da ünü ve parayı bir yana itip, kocasına veçocuklarınadöner... Görüldüğü gibi filmin konusunda bir anormallik yoktur. "Türk filmlerinde olur böyle vakalar" dedirtecek türden kendi halinde bir filrndir. Asıl anormallik, filmin çekiminden gösterilişine kadar sürenöyküsündedir... Filmin çekimi 1984 yıhnda tamamlanmış ve "Filmlerin ve Film Senaryolarının Denetlenmesi Hakkındaki Tüzük" hükümlerine göre denetlenmek üzere İçişlen Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Basın Şubesi'ne teslim edilmiştir. Aradan biryılayakın birsüre geçmiş, ancak filmin denetlenmesi yapılmamıstır. Bunun üzerine filmin yapımcısı Sabri Demirdöğen, avukatı Sadettin Ulusu aracılığıyla Içişleri Bakanlığı'ndan durumu sormuştur. mesinin sakıncalı bulunduğunaoybirliğı ile karar verilmiştir." TürKan Filmcilik, içişleri Bakanlığı'nayenidenbaşvurarak "filmin baş kadın oyuncusu olmak ile nüfus memurluğu kayrtlarının ilişkisi olamayacağını" belirtmiş ve filmin Denetleme Üst Kurulu tarafindan incelenmesinitalepetmiştir. Film Denetleme Üst Kurulu da aşağıdaki gerekçe ile "filmin halkagösterilmesinde sakınca bulunduğuna'yineoybirliğiile karar vermiştir. "... Kendisi yasal olarak erkek olduğu halde filmde baş kadın rolünü Bülent Ersoy'un oynaması ve filmde bir aile hayatını tüm özellikleri ile sergilemesi, sütannelik yapması ve bir erkek tarafindan tecavüze uğraması; ailenin, dolayısıyla toplumun temel yapısına, ahlaki değerlerine, adap ve terbiyesine, aile yaşamı anlayışına ters düştüğü, bu sebeple gençler üzerinde özendirici olumsuz etki yapacağı, cinsel konuları ahlak ve adaba aykırı biçimde işlediği düşünülerek..." (Bülent Ersoy) para kazanmak amacıyla sütannelik yapmak üzere kentte yaşayan zengin bir ailenin yanına çalışmaya gider. Fakat güzelliği ve çekiciliği ile evin erkeğinin dikkatini çekmektegecikmez. Evin erkeği ısteklerini "güzellikle" kabul etmeyen Ersoy'a zorta tecavüz eder. Namuslu bir kadın olan Zeynep, bu tecavüz olayı üzerine perişan duruma düşer. Daha güçlü olabilmek ve Içişleri Bakanlığı Emniyet Yapacak bir şey kalmadığtnı Müdürlüğü Güvenlik Daire anlayan TürKan Filmcilik, koBaşkanlığı Basın ve Yayın Şunuyu bu noktada mahkemeye besi, TürKan Film Kurumu'na yansıtmış ve "yürütmenin şu açıklamayı gönderir: durdurulması" istemiyle dava "...Cinsiyetinınerkek olarak açmıştır. tashih edildiği anlaşılan Bülent Ankara 4. İdare Mahkemesi Ersoy'un tam anlamıyla baş ka ilk kararında film üzerinde bilirdtn oyuncusu olarak 'Acı *• kişi incelemesi yaptırılmasına Ekmek' filmindeki rol durumu karar vermiştir. Üç doçentten bir vuzuha kavuşturuluncaya otuşan bilirkışi kurulu ise ilginç kadar mezkur filmin gösteril bir gerekçe ile "filmin gösterilmesinde sakınca bulunmadığı" yolunda görüş bildirmiştir. Raporun "hukuksal değerlendirme" bölümündeşu görüşlere yer verilmiştir: "Bir erkeğin sinema ve tiyatroda kadın rolüne çıkması eski FENERBAHCE KORU uİTESİ Istanbul'da *> özel bir mekan... Istanbul'da bir ev düşleyin... Evinizi... Fenerbahçe Koyu ve Kalamış Yat Limanı'na cepheli... Büyükyüzme havuzu ile... Hem doğanın, hem şehrin içinde. Tabiatın yeşilini, denizin mavisini, konfor ve estetiğin birleşimini FENERBAHÇE KORU SİTTlSİ'nde 2 2 yaşayın. 237 m veya 212 m dairelerde, geniş, aydınlık mekanlarda farklıyı, kaliteliyi arayanlar için... Tek sorun, bu kısıtlı ve özel olanaktan yararlanmak için kısa zamanmızın olması. • Lütfen Fenerbahçe Koru Sitesi'nin eşsiz konumu ve Koray'ın sunduğu olanaklar hakkında aynntılı bilgi için 166 00 27 no'lu telefondan Kamil Mortaş ile görüşünüz. den beri sık sık uygulanan bir durumdur. Sinemalarda ve televizyonda sanatkârların farklı cinsiyetteroleçıkmaları oldukça sık izlenir. Tiyatro geleneğimizde "zenne" rolüne, kadınların rol alamaması nedeniyle erkeklerinçıktığı birgerçektir. Dolayısıyia idarenın yasaklama kararı, genel olarak bir erkeğin kadın rolüne çıkmasını değil, belli birşahsın kadın rolüneçıkmasını sakıncalı görmenin sonucudur. Herhangi bir'erkek oyuncu kadın rolüne çıkabilirken, tıbben kadın olduğu da ileri " sürülen, ancak hukuken erkek olduguna karar verilen bir kimsenin bunu yapamayacağını, yaparsa ahlak ve adaba aykırı olacağını ileri sürmekeşitlik nedeniyle bağdaşmaz..." Sonuçta Ankara 4. İdare Mahkemesi "Türk milleti adına" verdiği kararda bilirkişi raporuna dayanarak, "yürütmenin durdurulmasına" karar vermişve5.12.1986gününden itibaren filmin gösterime ginmesine izin verebılmıştır. Görüldüğü gibi yaklaşık3yıllık bir inceleme sonunda "Acı Ekmek" beyazperdeye yansıyabilmiştir. Herhalde atalarımızda, "bir delinin kuyuya attığı taşı, kırk akıllı çıkaramaz" sözünü böylesi durumlar için soylemişlerdir. Tıbben kadın olarak kabul edilen Bülent Ersoy'un "kötü örnek olacağı" gerekçesiyle ve tamamen kanunsuz yollaıîa hâlâ "erkek" sayılması sonucunda ortaya çıkan arapsaçını Türk adlıyesi işte böyle yollarla çözmeye uğraşmaktadır. Sonuçta varılan karar, Bülent Ersoy'un "zenne" sayılması ile sağlanabilmiştir... Bülent Ersoy olayı nda hukuk bir kez "iğfal" edilmiştir. Şimdi iş "hülle"lerle yürütülmektedir... Şu uğraştığımız işlere bakın... BİLSAK'TA BUGÜN Dia Göslerisi: 19.00 İBRAH1M ZAMAN CafeFoyer: 10.0017.00 ÇayKahve Hafıf Içkîler Yerli ve Yabancı Basın Lokanla: Ögle Senisı 12.0015.00 Akşam Servisi 20.00 BÜLENT SUMRU (Gitar Vokal) BİLSAK Soğancı Sokak Cihangir 143 28 79 143 28 99 YAPI ENDUSTRİSİ VE TtCARET A.Ş. Büyükdere Cad. 127 Kat: 5 80300 Gayrertepelstanbul Tel: 1729930 Tlx 26215 Kyettr KORAY Y A R I N ALMANCA bileıı bn\.ı.. sekıeıer aranıyor 556 J? 22 Merter j KALİTE Kontrolde yetiştirilmek üzere Dinamik genç elemanlar aranıyor. 556 32 22 Merter U GU N V E