Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER man sayılmayacak, üç hektardan çok ise onnan sayılacak. Bu işin nasıl olacağını anlamak bizim için olanaksız. Herhalde, sadece kanun koyucular "ekonomik işletme kapasitesi"nin sırnna vakıf. Yani bir orman parçası, 3 hektardan küçük ise ekonomik işletme kapasitesi yok sayılacak, 3.5 hektar olursa kapasite mevcut denecek. Ormancıhkta söz konusu bonitet, verim, eta, hasat ve bunun gibi pek çok şey ve çok yönlü kullanma ölçütleri hiç dikkate alınmadan, sadece alan, hesabm temelini oluşturacak, ne denir? Gelelim biraz da kanunun değişik maddelerindeki bazı terimlere: Değişik 2. madde metninde "ormao olarak muhafazasıoda bilim ve fen bakımından hiçbir >arar göriiimeyen" yerlerden söz edihnektedir. Böyle bir şey nasıl olur? Hiçbir yarar deyimi nasıl anlam taşır? Bilmek mümkün değil. "HaJen orman rejimi içinde bulunan funda ve makiliklerle örtiilü yerlerden tanm alanlanna dönüştüriilmesinde kesin jarar olduğu lespit edilen yerler orman rejimi dışına çıkartılır" diyor yasa taslağı. Bu kesin yararı anlamak da oldukça zor. Anlaşılan o ki, bir kısım orman toprağı daha kayba gidiyor. ORMAN TANIMI VE AMAÇ Uzun yıllar fÜ Orman Fakültesi'nde öğretim üyeliği ve bizim hocalığımızı yapan İnal. derslerinde orman tammı üzerinde dururken, orman tarumının ülke topraklarmın kaderini yönlendirmede taşıdığı önemli niteliklere değinerek, bir ülke toprağımn ne türlü yararlanmalara aynlacağımn tespiti sorununa büyük yer vermiştir. Bu arada da yurdumuzda var olan yasalarda yapılan orman tanımlamalarının amacı behrlemekte yeterli ohnadığına parmak basmış ve bu tanımların daha kapsamlı ve hatta, orrnamn bilimsel anlayışmın üstüne çıkarak çok daha geniş tutulması kanaatini defalarca vurgulamıştu. Burada sözü edilen amaç ne olabilirdi? tnal, bu sorujoı yanıtlamaya çahşırken, orman rejimine bağlanacak alanlann, geleceğin gereksinimleri göz öniine alınarak genişletilmesi gerektiği inancını yinelemekte ve Türkiye ormancıhk politikası ana amaçlarından birinin orman varlığını arttırmak olduğu genel göriişü ile kendi savmı özdeşleştirmekte idi. Çıkartılan şimdiki yasa ile orman tammı, özlenen, amaçlanan yönde olumlu bir değişikliğe mi uğratılmıştır? Kuşkusuz hayır. Tam karşıt olacak bazı durumlar ortaya çıkmıştır. Herhalde halen ormancıhk iktidarını elierinde bulunduran İnal hocanın öğrencileri, hocalanmn yanhşlarıru (!) buluyorlar. Bu yorumu, 2 Mayıs 1975 tarihli "Ormanlann Korunması ve Ormancılığın Geliştirilmesi Federal Almanya Orman Yasası"nda yer alan amaç ve tanımla bitirmek yerinde olur. ALMANLAR DİYOR Kİ... "Bu yasamn amacı, özellikle ormanlann ekonomik yararlan ve çevre için önemleri, özellikle doğal dengenin, iklimin, su ekonomisinin, hava temizliğinin, toprak verimJiliğinin, peyzajın, tanm ve altyapının ve hâlkın dinlenmesinin sürekü sağlanması bakınundan korunması, gereğinde çoğaltılması ve kuralına uygun biçimde devamhlığını güvence altına almak için işletilmesi; ormanahğın geüştirihnesi ve kamu yararı ile orman sahibinin yararları arasında bir uyumun gerçekleştirilmesidir!' Orman Yasasrînııı Yine 1 ve 2. Maddeleri Çıkarhlan şimdiki yasa ile orman tanımı, özlenen, amaçlanan yönde olumlu bir değişikliğe mi uğratümıştır? Kuşkusuz hayır. Tam karşıt olacak bazı durumlar ortaya çıkmıştır. Herhalde halen ormancıhk ikîidarını ellerinde bulunduran İnal hocanın öğrencileri, hocalarının yanhşlarını (!) buluyorlar. PENCERE Tarih, Çarpık Maıttık.. 24 HAZİRAN 1986 Prof. Dr. TURHAN İSTANBULLU Bize resmi kanallardan, bir görevi yerine getirebilmemiz için gönderilen bir kanun tasansı flzerinde değil, el aitından ulaştınlan bir kanun tasarısı üzerindc yorum yapmak talihsizliği ile karşı karşıyayız. Değinmek istediğim konu, kamunun bilgisine çeşitli yollardan nihayet mal olmuş "Orman Yasası'ndaki Bazı Maddelerin Değiştirilmesine Dair Kanun"dur. Bu değişikliğin gerekçesi, en az değişikliği kadar ilgi çekicidir. Gerekçeye göre, 1869 yılinda, yani 117 yıl önce yürürlüğe konan Onnan Nizamnamesi, orraanları insanın haksız saidınsından korumak gerektiği gerçeğini görmüş ve bunun için bazı önlemler ve yaptınmlan uygulamaya sokmuştur. Ancak, her ne tür çaba gösterildi ise bu iş bitirilememiştir. Yine bu gerekçe, onnan halk ilişkilerinde en önemli şikâyet noktasının mülkiyet iddiasında düğümlendiğine değinmekte; bunun da bir yerin orman sayıhp sayılmamasından kaynaklandığma işaret edilmektedir. Nihayet, anlaşmazlıklann en sağlıkh çözüme kavuşturulması için sınırlama çaüşmalannın öncelikle yapılması gerekli görülmektedir. Yani, 117 yıl önce Orman Nizamnamesi'nin gördüğünü şimdi yeniden keşfetmek için yola çıkılrruş. Acaba 117 yıldır süren bir oluşumu, yeniden tartışmaya açmak ve hatta gerekirse uzun bir zaman alacak konuşma ve danışmalara gitmek ne kaybettirir idi? Kuşku yok bu sütunlar, bir yasanın gerekçesini ve kendisini etraflı bir biçimde tartışmaya olanak vermez. Bununla birb'kte, kimi konulara dokunmadan geçmek de olanaksız. Orman Yasası'mn, orman olan ve orman olmayan yerleri tanımlayan iki bendi üzerinde dururken bu yasanın gerekçesi, orman sayıhp sayılmamakta yeni bir ölçüt (kriter) geliştirmiştir. Bu da "ekonomik işletme kapasitesidir" Bu "ekonomik işletme kapasitesi" formülü işletilerek bir yerin orman sayıhp sayılmadığı ortaya konabilecektir! Biraz açıklamrsa, bir arazi üzerinde toplam alan olarak işgal edilen ağaçlık iiç hektardan az ise or HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURI^RDAN Devlet eli uzanmazsa üç çocuğum ölecek Beş çocuğumdan ortanca yaşta olan Aynur (12) ile Günnur (8) felçU, 4 yaşmdaki Yetertm ise görmüyor. Çocuklanmı sağhklanna kavuşturmak için tıp fakültesi, Ankara Sosyal Sigortalar, Hacettepe Hastaneleri ile birçok serbest çalışan hekime gösterdim. Bazı hekimler, bu durumu akraba evliUğine bağlarken, bazılan değişik türlerde teşhislerde bulundular. Sonuçta maddi gücüm tükendiğinden, çocuklanmı sağhklanna kavuşturamadan çaresiz olarak evime dönmek zorunda kaldım. Şoförlük yaptığtm Giresun Belediyesi'nden aldığım 50 bin lira ayhğımdan baska gelirim yok. Takdir buyrulursa, 50 bin lira aylık, bugün 7 nüfuslu bir ailenin ancak kıt kanaat mutfak masrafını karşıhyor. tnsanoğlunun en değerli varlığı olan çocuklarmın gö'zleri önünde hastahktan her giin biraz daha eriyerek ölüme yaklasmalanndan baska daha kahredici bir olay olabilir mi? Maddi imkânsızlıklanm nedeniyle onlara acımaktan ve zaman zaman gözyaşı dökmekten baska bir şey veremiyorum. Bu acıya eşim ve ben daha fazla dayanamıyoruz, devlet yardım elini bizim çocuklanmıza da uzatamaz mı? SALtM ASLAN/GÎRESUN karamame çıkarma yetkisi Bakanlar Kurulu 'na verildiğine göre, Sayın maliye bakanımızdan bu dengesizliğe çare bulmasını istirham ediyoruz. ÎSMAlL TUNCA KDZ. EREĞLİ suçlandu Bununla da yetinilmedi. Basmda, tecimsel kaygüarla değil de, bilim kafasıyla düşünen nükleer mühendislik uzmanlanyla nükleer tıp uzmanlannın göriiş ve açıklamalanna ilkel bir tutumla karşı konuldu. "Onlar ne bilirler ne anlarlar" gibisinden sözler söylenildL Tüm bunlara karşın dışsatım ve turizm sektörü zarara uğradı. Ama asıl zarara uğrayan Atom Enerjisi Kurumu nükleercileriydi. Kârlı çıkanlar ise, Atom Enerjisi Kurumu'nun kapalı kapılannın ardmdaki gerçekleri yurt ve insan sevgisiyle onaya çıkannaya çalışan basınla, gazetenizdeki yazılanyla ve açıklamalarıyla bilimin onurunu koruyan nükleer mühendis ve nükleer tıp uzmanları oldular. ORHAN ÇAC KADIKÖY Durum böyleyken özellikle son yıllarda bir elin parmaklan kadar sayıü verimli ovalanmıza organize sanayi siteleri, yerleşim alanlan, spor tesisleri, fabnkalar, otoban yollar, turistik yollar, yazltk dublex turistik sayfiye evleri vs. yapımı hızla sürdükçe bu gelirimizin 500'ün de altına düşebileceği kaygısı haklı olarak zihinlerde yer etmektedir. Eskiden ülke sonınlan üzerinde konu açıldtğı zaman "bu fakir memleket" deyimi sık sık kullanılırdu Bu deyim nedense unutuldu gibi, bunun yerine "kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyiz" deyimi kullanılmaya başlandı. Yukanda belirtildiği üzere ülkemizin geliri büyük oranda tanma dayalı olduğuna göre ova topraklanmızın her kanşını büyük bir özenle korumak zonındayız. Hatta şimdiye kadar yanlış uygulamalarla elden çıkmış fakat geri getirilebilecek dunımda olan topraklanmızı da eski yarayışlı hale getirmeliyiz. Bir ulkenin temel sonınlannm başında beslenme geldiğine göre bu konuda gereken önlemler almmalıdır. SACÎT YELKEN BEŞ/KTAŞ/IST. Türkçe'de Deyimler Türk dilinin gelişmesı üzerinde düşünürken hep aklıma gelir, 196O'lı yılların başlarında genç dinleyicilere bir konuşma yapan ünlü bir dil bilginimizin sözleri şöyleydi: "Ziya Gökalp İstanbul hanımları Türkçesi önermişti. Oysa sizler bunu çoktan aştınız." Salonda şiddetli alkışlar yükselmişti. Sayin dilbilimci günün havasına uygun konuşarak gençleri heyecanlandırmıştı. Alkış uğrunda gerçeği saptırmaktan çekinmernişti. Gökalp'ın sözünü ettiği istanbul hanımları, alkışı bol o heyecan günlerinin genç kızları ve bayanları değildi. Gökalp'ın sözünü ettiği istanbul hanımları, kadının kafes arkasında yaşadığı ninelerimizdir. O günlerde aile gerçi erkeğin egemenliğindedir. Ne var ki, aslında, aile düzeni evin hanımındadır. Çoğu günleri evde geçen hanım, ailenin durumuna göre sayıları artan, ya da azalan birçok hizmetliyi yönetir, kapıya ge/en bakkal, saka ve esnafla ilişki sürdürür. Bunlann hepsi dışarlıklıdır. Doğup büyüdükleri yörelerde günlük gereksinmeye yetecek oranda bir sözlükleri vardır. Fakat İstanbul'un günlük hayatına katılınca kullandıkları sözlerin yetmediğini görmüş ve yeni sözler, özellikle birteşik sözler ve deyimler kullanır olmuşlardır. Gökalp'ın sözünü ettiği istanbul hanımları da, o sözleri benimsemişler, kullanmışlardır. Canlı, müzıkli ve sağduyulu sözlerdir. Türk dilinin bu zengin söz hazmesi, ışıltılı uyumu, çok renkli bir ezgiler dünyası kazandırmıştır. Yazık bu güzelim Türkçe sözler, deyimler gittikçe kullanılmaz oldu. Geçenlerde bir tanışım telefon erti. Bir televizyon konuşmamda kullandığım 'göklere çıkarmak' sözüne heyecanlandığını söyledi. Sevindim. Kimi örnekler sıralıyorum: Adı çıkmak (kötü ün sahibi olmak), akıl erdirmek (kavramak), ağzı sıkı (sır saklayan kişi, güvenilir kişi), akıntıya kürek (boşuna çaba yitirmek), ayaklanma (isyan etmek, başkaldırmak), aftşmak (ağız kavgası). boş boğazlık (gevezelik), bulup buluşturmak (yoktan varetmek), baştan savmak (atlatmak), başvurmak (müracaat etmek), canına tak etmek (daha fazla katlanarriamak), canı burnuna gelmek (ölesiye yorulmak), canından bezmek (bitkinleşmek, direncini yitirmek), canı çekmek (bir şeyi özlemek), çekiştirmek (birisinin arkasından konuşmak, çeki düzen vermek (düzene koymak), pekip çevirmek (olumlu yönetmek), çarçur etmek (parasını, varlığını yersiz tüketmek, ziyan etmek), dağlara taşlara (kötülükler uzak olsun), densizlik (lafını bilmemek), dayatmak (diretmek), dayatmak (mukavemet etmek), dirsek çürütmek (bir işte ömür boyu emek tüketmek), dınltı çıkarmak (geçimsizliğe yol açmak), dize geimek (af dilemek), düşkünlük (birine aşırı bağlanmak, aşırı yoksulluk), durup dururken (birdenbire, hiç yoktan), el açmak (yardım dilenmek), elden ayaktan düşmek (gücünü yitirmek), elden geldiğince (kabil olduğu kadar), efe güne karşı (yabancıların önünde), el değmemiş (hiç bozulmamış), eli yüzü düzgün (sevimli, güzel), ele vermek (ihbar), eli açık (cömert), eli çabuk (hamarat), eli varmamak (isteksizlik), eli kolu bağlı (çaresiz), güngörmüş (geçmişte varlıklı ve görgülü yaşamış kişi), gelgeçlik (çabuk bıkmak, tutarsızlık), gözdağı vermek (gözünü korkutmak), gözden düşmek (itibarını yitirmek),gözden çıkarmak (feda etmek),içi sızlamak (aşırı üzülmek),inan olsun (temin ederim), içi burkulmak (acınmak), içi ezilmek (acıkmak), içlenmek (aşırı duygusallık), içi içine sığmamak (aşırı sabırsızlık), içli dışlı olmak (teklifsizlik, laubalilik), içine doğmak (önceden sezmek), göklere çıkarmak (aşırı övgü), ileri gitmek (aşırılık), kirli çıkı (ne yapıp yapıp bir kıyıya beşon kuruş koyabilen) kalp kırmak (incitmek), koltuklamak (dalkavukluk), kayırmak (arka çıkmak), karnı geniş (gevşek kişi), kapılanmak (bir yere yanaşmak, kapılanmak), oralı olmamak (ilgilenmemek), önayak olmak (girişimde bulunmak), pabuç bırakmamak (korkmamak), renk vermemek (düşündüğünü belli etmemek), sözgelişi (mesela), sürüncemede bırakmak (işinin sonunu getirmemek), savsaklamak (oyalamak), sözüm ona (sözde, güya), temelli (kalıcı, sürekli), tutulmak (aşırı âşık olmak), sürtmek (işsiz güçsüz dolaşmak), üstünkörü (derine inmeden), yerle bir etmek (temelden yıkmak), yapmacık (aşırı gösterişli, yapay davranış), yerli yersiz (saçma sapan), yüreği oynamak (aşırı heyecanlanmak), yureği kabarmak (aşırı kaygılanmak), yüz vermek (şımartmak), yüzüne gözüne bulaştırmak (üstesinden gelememek), yüze gülmek (içtenliksiz güleryüz), yüzsüzlük (utanmazlık), yüzüne bakmamak (dargınlık), yatıştırmak (teskin etmek), yüksünmemek (bir şeyi kendisine yük saymamak). Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Verdiğim örnekler tartışılabilir. Yeter ki, Türk dilinin bu zengin söz varlığı unutulmasın. Çarpık ne demek? Çarpık olanı çarpıcılıkla ortaya koymak için devletin en yüksek görevlerini üstlenmiş olan kişilerin dile getirdikleri üç tümceyi alt alta dizelim: Türkiye, küçük Amerika olacak... Güneydoğu, Teksas olacak... İstanbul, New York olacak... Bu üç tümcedeki çarpıklığın boyutlarını kavramak için, üçünü de tersine çevirelim: Türkiye, küçük Sovyetier olacak. Güneydoğu, Kazakistan olacak... İstanbul, Moskova olacak... İlk üç tümce, beyni yıkanmış olanlara doğal geliyor; ikinci üç tümceyi söyleyen "vatan haini"dir, ağır cezalara çarptırılır, cezaevine atılır. Çarpıklık açıktır. • Terör ve anarşiyle boğuntuya getirilen Türkiye'ye emperyalizm öylesine abandı ki, toplumun mantığı çarpıtıldı. Bugünkü iktidar, KİT'leri satışa çıkanyor. Nerede kâıiı bir kamu iktisadi kuruluşu varsa, özel sektöre sunuluyor. Türkiye gibi ekonomik açıdan zayıf ve sanayıleşme yanşında yaya kalmış bir üfkede, özel şirketlerin ardında, doğaldır ki dış kapitalizmin büyük tekelleri vardır. Daha başka deyışle, cumhuriyet döneminde binbir güçlükle kurulan KİT'ler, işbirlikçi sektöre devredilecektir. İktidar partisi ANAP böyle istiyor. Ancak bu kavram da tersine çevrilerek olayın anlamı ortaya konulabilir. ANAP sağcı partidir; KİT'leri özelleştirme eğilimi doğaldır. Doğal olmayan nedir? Turkiye'de gerçekten Batı demokrasisi olsa, özel holdingleri devletleştirmek isteyen bir sol parti, siyasal yaşamda etkinleşebilirdi. Bugünkü ortamda Sabancı, Koç, ENKA, Eczacıbaşı ve benzeri büyük sermaye grupları, ANAP'ı destekliyorlar. Buna karşı bir sol parti diyebilmeliydi ki: Biz iktidara geçtiğimizde, özel holdinglerin elindeki şirketlerin kârlı olanlarını devletleştirerek KİT yapacağız. Fransada bu tür olaylar yaşanıyor. Burjuva demokrasisi koşullarında iktidara geçen Sosyaiist Parti, kimi özel kuruluşları kamulaştırmıştı. Son seçimleri kazanan sağcıların kurduğu hükümet, tersine bir çaba içindedir. Turkiye'de ise siyasa! mantık öylesine çarpıldı ki, artık kimse (bankalardan başlayarak) kamu yararı için gerekli görülen özel şirketleri devletleştirmekten söz açamıyor. • Tarihi tersine yaşıyoruz. Batı'da özel ğirişimciler kanlı, çatışmalı, sömürmeli bir süreçte büyük kumpanyalarını kurmuşlardır; girişimciliğin yaratıcı gücünü ortaya koyarak, kuşaktan kuşağa aktarılan sermaye birikiminde ve sanayıleşme atılımında rollerini başarıyla oy namışlardır. Batı sosyalistleri ve komünistleri jşie bu kuruluşları devletleştirmeyi ya da tam denetim altına almayı siyasete dönüştürenlerdir. Turkiye'de ise sanayileşme atılımını başlatan devlettir. Devlet, halkın desteği ve parasıyla KİT'leri kurmuştur. Bizde tarih tersine işlediği için, bugün Batı'dakinin tersine bir süreç yaşanıyor; kârlı KİT'ler özel kişilere sunuluyor. * "Dışa açılma" denen ekonomik kavramı da tersine çevirmiş durumdayız. "Dışa açılma" dış ekonomik güçlere iç pazarımızı sunmak anlamına geliyor. Ulusal Tekeli yıkarak, tütün ekonomisinde biz dışarıya yonelmiyoruz; Amerikan tekellerine iç pazarı bir tepside sunuyoruz. Türkiye'nin özel şirketleri Batı ülkelerine yayılmıyorlar; Batı kumpanyaları Türkiye pazannı ele geçiriyorlar. Bugün ithalat tablosuna kısaca göz atmak, dışa açılma denen^enaryonun ne anlama geldiğini ortaya koyar. Ne var ki, Türkiye'deki baskı rejiminde dış kapitalizmin ideolojisi tartışmasız onaylandığından, basınımız holdinglerin eline geçtiğinden, devrimci ve demokrat örgütler dağıtıldığından, bu süreç gemi karaya oturana dek yaşanacaktır. Atom Enerjisi Kurumu zarar ettil Turkiye'de son yıllarda bilimde gerilemenin tran'ın bile altına düşmesinin nedenlerini şu radyasyon olgusuyla daha iyi anlamış bulunuyonız, Radyasyon tehlikesinin varlığı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu nun yetkili ve etkili yönetimdekilerce yadsınırken ne denli bir tüccar kafasıyla hareket ettikleri de gözden kaçmadu Dışsatım ve tun'zm gelirleri yönünden ülke zarar görecekmiş saplantısına hemen bir gerekçe bulundu, "Halkın paniğe kapılmasım önlemek için rakamlan gizliyontz" denildi. Oysa radyasyon verilerinin açıklanmasından ilk paniğe kapılacaklann dışsatımcılarla turizm sektörü olacağı onlarca da biliniyordu. Bu arada radyasyon gerçeğini ortaya çıkarmaya çalışan 4. güç basın, "yaygaracılık"la Tarla arazilerini koruyalım Gelir düzeyimizin 1000 dolann altında olduğu herkesçe bilinmektedir. Gerçekten ulkemiz.de tarıma elverişli topraklar az olduğu gibi iklim de kuraktır. Toprağımızın altı da petrol ve madenler yününden yetersizdir. Ek göstergede adaletsizlik Gün geçmesin ki ek göstergeden şikâyet edilmesin. Lise ve dengi meslek liselennden mezun olanlardan 4'üncü derece ile linci derecelerden maaş alan görevli veya emekli olanlara mezun olduklan okul sımflarına göre (onnan, tapu, maliye, ziraat, sağlık kolejleri) 50200 arasında ödenmekte olan ek göstergelerde adaletsizlik gö'ze çarpmaktadır. Şöyle ki: Öğretmen liselennden mezunlara lOO'den, sağlık kolejinden mezun olanlara 50'den, onnan fen memurlanna 150'den, ziraat teknisyenlerine keza 50'den başlar. Halbuki hepsi de lise dengi meslek okulu mezunudurlar. tkinci hata, görevde olanlardan bazılanna lHnci derecede olduklan halde 3'üncü derecenin karşılığı ek gösterge uygulanır, bazılanna da aldıklan maaslar karşılıgındaki ek gösterge uygulanır. Emekli Sandığı da bu yanılgıya düşmektedir. Hakkı müktesep, bazılannca dikkate alınıyor, bazılannca almmıyor. Bu durum, idari mahkemelere dava açmaya neden ohnaktadır. Halen kanun kuvvetinde "Yetenekleriniz, geleceğe ilişkin beklentilehniz kadar büyükse, sizinle anlaşabiliriz..." 1. Personal Computer Satış Temsilcileri BİLGİSAYAR SATIŞ TEMSİLCİLERİ SİSTEM UZMANLARI Matbaacılık okulu uzman öğretmeni, Güzel Sanatlar Akaderaisi eski değerli öğretmenlerinden RIZA DURAK 22.6.1986 günü aramızdan ayrılmıştır. Mevtaya Tanndan rahmet, ailesine ve yakm akrabalanna derin lazıyetlerimizj sunar, başsağlığı dileriz. ÖZDER MATBAASI BAHÇELtEVLERlSTANBUL Elektronik sanayimizin Önde gelen kuruluşu; dünyanın önde gelen bilgisayar markası için satış temsilcileri anyor: • Çıktığı her ülkede olay yaratan yeni modelimizin pazarlama stratejisinin gerektirdiği yaratıcılık ve dinamizme sahip • BÜ, ODTÜ ya da dengi bir yabancı üniversite çıkışlı • İyi derecede ingilizce bilen • PC programlama bilgisi olan • Oto ehliyetli MjMARve İÇMİMARLAR 2. Home Computer Satış Temsilcileri • Üstünlükleriyle, kısa sürede tercih edilen marka haline gelen bilgisayarımızın daha da yaygınlaşmasını sağlayacak tutku ve sorumlulukta • Home Computer pazarlamasında deneyimli ve bu alanda programlama bilgisine sahip • En az lise mezunu • Oto ehliyetli Büyük bir proje şirketi için, yapılm'akta olan özellikli ve uluslararası nitelikte bina projeleriyle ilgili olarak, mimari detay, uygulama (shop dravvings) ve dekorasyon projelerinde çalışacak, konularında tecrübeli MİMAR ve İÇ MİMARLAR aranmaktadır. Müracaatçılarda istenen özellıkler: • Uygulama tecrübesi • Malzeme ve teknoloji bilgisi • En az beş yıl mesleki deneyim • Yabancı dil (ingilizce) İlgilenenlerin özgeçmişleri ve tecrübelerini gösteren belgelerle birlikte. aşağıdaki adrese şahsen başvurmaları rica olunur. SAYIN İHRACATÇILARIMIZIN DİKKATINE Yurdumuz ihracatını teşvik gayesiyle 1981 yılından bu yana aylık muntazam seferler halinde hizmeî verdiğimiz Turkiye/Kızıldeniz Arap Körfezi ve Karachi hattımıza 1986 yılinda da seferlerimiz arttırılarak devam edilecektir. f Temmuz ayında M/V G.Z.Doğan 2/86 (ve) a bir diğer) gemimiz aşağıdaki program ile sefere konacaktır. İstanbul 30/64/7 Izmir 5/78/7 Mersin 10/717/7 Cidde 21/7 '22/7 Salalah 26 7 27/7 Dubaı 30/ •71/8 Karachi 4/ 86/8 Bombay 8/S 110/8 Cidde, Dubai. Karachi, Bomba> muıad uğrak limanlarımız olup, Kuveyi ve rotasyonumuz üzerindeki diğer limanlara yeterli yuk temini halinde uğrak yapıJmaktadır. Bugüne kadar komansiyonel yuk kabul edilen bu haıta artık konteyner ile taşımacılık hizmetlerimiz başlamış bulunmaktadır. Yuk leklifleriniz ve detaylı bilgi için aşağıdaki lelekslerimiz emrinizdedir. MERSİN İSTANBUL/MERKEZ İZMİR Tlx. 24125 Tlx. 52525 Tlx. 67278 Tel. 143 14 32 Tel. 217417 Tel. 18762 145 75 39 217397 18S2829 143 67 46 217398 D.B.DENİZ NAKLİVAT T.A.l? GE.NEL MÜDL'RLLCt Basın: 22047 3. Bilgisayar Sistem Uzmanları • PC programlasında deneyimli • PASCAL dilıne hakim • İyi derecede İngilizce bilen Yeteneklerine güvenen adayların* fotoğraflı özgeçmislerini en geç 4 Temmuz 1986 tarihine kadar PK 58, Teşvikiyelstanbul adresine bekliyoruz. Başvurular kesinlikle gizli tutulacaktır. 'Erkek adayların askerlik hızmetini tamamlamış olmalan gerekmektedir. Adres: Tahran Cad. No.5 KavaklıdereANKARA Tel: 27 81 40 & I • MOCASNEMASI "* 337 01 28 Attb Danay'n Saçttkftıri MARMARİS'TE TAKSİTLE UCUZ TATİL Deniz, orman ve guneşin kaynaşlıjı. eşsiz do^a guzellijinde yılların yorgunlujunu alın... TATİL DÖNEMLERIMİZ 1. 2. 3 4. DÖNfEM 2 Temmuz 16 Temmuz 1986 DÖNfEM 17 Temmuz 31 Temmuz 1986 DÖNEM 1 Ağustos 15 Ağustos 1986 DÖNfEM 16 Ağustos 30 Agustos 1986 YOUU •KOHVOY • ÖLOM PtMMİDf SeansJar: 12.0015.0019.0021.15 Rlmlerin SeansJan Dönüşumludür TÜRKİYE GEMİ SANAYİİ A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İKMAL DAİRESİ BAŞKANLIĞI'NDAN Aşağıda cins ve mıkıarları yazılı malzemeler kapatılmış zarfta teklif almak sureüyle ^atın ahnacaktır. Ihaleye ait şartnameler "E\iıyaçelebı Caddesı No: 6 Kasımpaşa İSTANBUL" adresindeki "Türkiye Gemi Sanayiı A.Ş. (kmai Daıresi Başkanlığı'ndan bedelı karşılığında lemın edilebilir. Teklifler aşağıda belınüen tarihlerde en geç saaı 16.30'a kadar tkmal Dairesi Başkanlığı'na ulaştırılmış olacak, postada meydana gelebilecek gecıkmeler kabul edilmeyecektir. Şirketimiz 2886 sayılı Devlet Ihale kanununa tabi değıldir. Geçicı Son Şartname Temin at Teklil Bedeli Dosya No Mal/emenin C'insi Miktarı Tutarı Verme Tarihi (KOV. dahil) 1986 1150 Aydınlatma Transformaıorleri 5 Gemilik 625.000. 3.7.1986 2.750. TL İ986 115 Ana lablo \e dağıtım panelleri 2 .500.000^ 5 Gemilik 4.7.1986 11.000. TL. 1986 1152 Gemi lipı elekınk kabloMi 65.820 m. 6 .lOO.OOOr4.7.1986 14.300 TL Basir.: 22155 DIMTAŞ AŞ İçmimaride deneyimli mimar ve içmimarlar 172 47 1314 Hüviyelimi kaybetlim. Hükümsüzdür. FATMA APARANOĞLU TAM PANSIYON YATAK + S. KAHVALTISI + öCLE YEMEĞt + AKŞAM YEMEĞI SADECE: 4750, TL. (KDV Dahil) Not: 1. Dönem tam pansiyon 3800 TL. (KDV dahi!) yerlnizi ayırtmakta gecikmeyiniz REZERVASYON Akay Cad. No: 7 Bakanlrklar/ANKARA Tel: 18 99 01